Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
olarak değil, insansal olarak da küre haline ge-
lecek, küreselleşeceğiz!
Oysa gerçekler böyle gelişmedi. 1970’li yıllarda
zengin kuzey ülkeleri dünyadaki toplam refahın
yüzde 60’ını, fakir güney ise yüzde 40’ını alı-
yordu. Bu rakam 80’li yıllarda 65’e 35 oldu. Kü-
reselleşmenin daha yoğun konuşulduğu 90’lı yıl-
larda 75’e 25 oldu. Bugün ise 80’e 20!
Bir başka anlatımla dünya nüfusunun yüzde
20-25’lik bir dilimini oluşturan ülkeler refahın yüz-
de 80’ine sahip olacak, ötekiler 20’siyle yeti-
necek.
Olmadı... Yaratılmak istenen tek merkezli, tek
kutuplu, tek sistemli dünya çatırdıyor. Bunu biz
söylemiyoruz, bizzat sistemi yaratanlar itiraf edi-
yor. Arkadaşlar küreselleşmenin nimetlerini
paylaşmadılar, şimdi krizin sonuçlarını payla-
şalım diyorlar.
Küreselleşme, yerini krizselleşmeye bıraktı!
Gelinen noktada ABD dahil, ülkeler tek tek
krizle mücadele edemeyeceklerini anlayınca, or-
tak hareket etme kararına vardılar. G-7’yi oluş-
turan ABD, İngiltere, Almanya, Japonya, Ka-
nada, Fransa ve İtalya maliye bakanları ve mer-
kez bankası başkanları dediler ki:
“Kimin elinde hangi fırsat varsa, hepimiz için
kullansın!”
G-7’den sonra G-20’ler de benzer arayış içi-
ne girdiler.
Avrupa Birliği’nin Avro kullanan ülkeleri de “or-
tak parayı ortak kurtaralım, tek tek kurtuluş gö-
rünmüyor” görüşünde birleştiler. Bu tür zirve bil-
dirilerinde “ortak”, “birlikte”, “tek tek olmaz” gi-
bi sözcüklerin yer alması, krizin dünyaya sos-
yal devlet kavramını bir kez daha anımsattığı-
nı gösteriyor.
Krizin gerçek boyutunun ne olduğunu açık-
ça ortaya koyan kişi ise IMF Başkanı Domini-
que Strauss-Khan oldu:
“Finans sistemi çöküşün eşiğinde. En kısa sü-
rede anlaşmaya varılması ve ortak hareket edil-
mesi gerekli!”
Sözün özü; dünya, gidişi açıkça konuşup çö-
zümün ne olabileceği sorusunu bir an önce ya-
nıtlamaya çalışmakla meşgul.
Ya biz neyle meşgulüz?
Krizin Türkiye’yi vurmayacağını, vursa da az
vuracağını, az vursa da etkisinin çok daha az
olacağını anlatmakla!
Başbakan önceki gün Sıvas’ta başlattığı
söylevini dün Ankara’da da sürdürdü.
Başbakan’a göre, ortada kriz diye bir şey yok.
Krizden söz edenler var, o kadar! Başbakan
dünyadaki krizin de Türkiye’de abartıldığı gö-
rüşünde! Türkiye’den kimileri krizin üzerine
körükle gidiyor!
İnsaf!
Yukarıda IMF Başkanı’ndan gelişmiş ülkele-
rin sorumlularına kadar kimin ne söylediğini ak-
tardık!
Başbakan, krizle ilgili uyarı yapanlara yükle-
nirken, Türkiye’deki başlıca “sorunu” da şöyle
özetliyor:
14 Mart süreci...
Yani AKP’yle ilgili kapatma davasının açıldı-
ğı gün...
Dava bitmiş, sonuçları konuşulmuş, gerekçesi
bekleniyor, Başbakan küresel krizi AKP dava-
sına bağlıyor.
O zaman sormazlar mı:
Amerika da mı bu yüzden krize girdi?
Yürekten dileğimiz, Türkiye’nin krizi sıyrıklarla
atlatması. Ancak bu, krizi görmezden gelerek
değil tam tersine, gerekirse en kötü olasılığı dik-
katte tutarak başarılabilir.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Örneğin, Çankaya’dakinin Bağdat’ı ziyaretinde
Barzani ile bir görüşme neden tezgâhlanmasın?
Zaten bu konuda gerekçeli savunma da Çanka-
yalı AKP’liden:
Milli Güvenlik Kurulu’nun daha önceki toplan-
tılarında K. Irak özerk ve “özel” yönetimi ile bu tür-
den temaslar yapılmasının kararlaştırıldığını söy-
lüyor.
Lefkoşa’daki maşaları MA Talat aracılığıyla Kıb-
rıs’ı son bir hamleyle satışa çıkardıkları gibi, K.
Irak’ta Türkiye’nin içini karıştırmaya azmetmiş Bar-
zani’yi, bugün böyle ama yarın bağımsız devlet ola-
rak tanımanın yollarını açıyorlar.
Oysa K. Irak’ta ABD-Barzani işbirliğinin nasıl baş-
ladığını acaba uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı yapan
Çankaya’daki AKP’li biliyor mu?
RTE, bu konudaki cehaletini örtmek için geçen
salı günü TBMM’deki müzakereler sırasında CHP
Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in ko-
nuşmasında ortaya koyduğu belge niteliğindeki bil-
ginin aslını astarını öğrenebilme yetisini göstere-
bilseydi, belki bugün K. Irak’ta aşiretlere avuç açar
vaziyete düşmeyebilirdi.
Sorunları bugüne taşıyan bir belgenin Meclis’te
açıklandığını zaten kamuoyu öğrenemezdi.
Öğrenemezdi çünkü, günü kurtarmaya çalışan
bizimkiler dahil ulusal medyamızın sayfalarında Öy-
men’in konuşmasından tek satır yoktu.
Sadede gelelim. Önce bir özet:
Tezkere görüşmelerinde CHP adına Şükrü
Elekdağ’dan sonra kürsüye gelen Onur Öymen,
hükümetin Meclis’ten 2003’te iki kez aldığı yetkiyi
kullanamadığını 2004’ten 2007 yılı sonuna kadar
yetki talebinde bulunmadığını söyledi. Son yetki
ile bolca hava harekâtı ve bir kez de kara harekâtı
ile yetinilmiş, ama…“bunların terör örgütünü cay-
dırmaya yetmediğini” anlattı.
Pek çok çevrenin, hatta bireylerin kafasındaki
soruyu gündeme getiriyor Öymen; “TSK’nin, ör-
gütü K. Irak’tan tamamen tasfiye edecek gücü, bi-
rikimi, tecrübesi yok mudur? Hepsi vardır. Eksik
olan ne? Eksik olan siyasi iradedir” diyor.
Elbette diplomasiden gelmiş, devlet umuru
görmüş bir siyasetçi olan Öymen, bilinen neden-
lerle hükümetin bir yeri sıktı da siyasal irade gös-
teremedi diye konuşmuyor.
Tabii sözü döndürüp dolaştırıp K. Irak’taki Bar-
zani ve Talabani adındaki Kürt aşiretlerinin terör
örgütü ile silahlı mücadeleden kaçındıklarına ge-
tiriyor.
“Acaba neden” diye sorduktan sonra, on yıl ön-
ce terör örgütü ile silahlı mücadele yapan Kürt aşi-
retlerinin bugün böyle bir mücadeleden neden ka-
çındıklarını açıklıyor:
“…O zamanki Türk hükümetleri bunları (aşiret-
leri) örgütle silahlı mücadele yapmaya ikna edi-
yordu. Ne değişti? Şu değişti: O zaman Türkiye’nin
etkin denetiminde bir Ankara süreci vardı. K. Irak’ta-
ki Kürt yönetimleriyle, Türkmenlerle birlikte çalışan
Amerikalılarla, İngilizlerle…
Sonra ne oldu? Ankara süreci (tabii ABD’nin ıs-
rarı ile) Washington’a taşındı.
Sonra ne oldu? Washington’da Amerikalılarla K.
Irak’taki yerel yönetim (Kürt aşiretleri) arasında…
bir Washington anlaşması… yapıldı…
Ondan sonra terör örgütü ile aşiretlerin silahlı mü-
cadelesi kesildi. Yıllardan beri K. Irak’tan Türkiye’ye
saldırı oluyor. Fakat oradaki yerel güçler (Barzani
ve Talabani aşiretleri) örgüte silahlı en küçük bir mü-
dahalede bulunmuyorlar...”
Öymen hükümete, “Bu anlaşmanın ne olduğu-
na dair bilginiz, fikriniz var mı” diye soruyor.
Tabii yanıt yok. Yıllarca Dışişleri Bakanlığı ya-
pan Çankaya’daki biliyor mu? Kuşkulu.
Açıklanmayan içeriğe dair ufak tefek bilgiler:
ABD, zamanın başbakanı Bülent Ecevit’e
Kürtlerle bu anlaşmaya vardıktan sonra her za-
manki uyutma politikasını uyguluyor.
Yıl 1999-2000. ABD, Ecevit’e “Çekinilecek,
korkulacak bir yanı yok anlaşmanın. Terör örgütü
ile her zaman olduğu gibi yine silahlı mücadele-
ye devam edilecek” gibi güvenceler veriyor.
Ama gerçek ortada: K. Irak Kürtleri Washing-
ton’daki anlaşmadan sonra terör örgütüyle silahlı
mücadeleye son veriyor.
Dünü bilmeden, anlamadan bugünlere bakmak…
Devlet adamlarının kitabında olan, ne ki AKP hü-
kümetinde bulunmayan bir kural, bir önemli özellik!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Meğerse sakõzlõ dondurma-
nõn bitmesinin bir nedeni varmõş,
bunu hafta sonu Alaçatõ’da Sa-
kõzlõ Restoran’da, sakõzlõ mu-
hallebi yerken, sakõzlõ limonata
içerken öğrendim. Hemen söy-
lemeliyim, ben bir limonata de-
lisiyim; böylesini hiç içmemiş-
tim. Nefisti...
Neyse, yemek faslõnõ geçip sa-
kõzõn öyküsüne gelelim. Efendim
bizim damla sakõzõ olarak bildi-
ğimiz sakõz kocaman bir ağacõn
reçinesi. Ve Ege’nin bir muci-
zesi. Dünyada sadece Ege’nin
Çeşme bölgesinde ve Yunanis-
tan’da yetişiyor. Yunanlõlarõn
koskocaman bir Sakõz Adasõ bi-
le var. Ayrõca Yunanistan’õn
önemli ihraç kalemlerinden biri
sakõz. Çünkü sakõz sadece gõda-
da değil, kozmetik ve ilaç yapõ-
mõnda da kullanõlõyor.
Peki bizde durum nasõl? Pek iç
açõcõ değil. Mübadele nedeniy-
le Rumlar gidince sakõz ağaçla-
rõ da bakõmsõz kalmõş. Bir de ke-
çiler. Keçiler sakõz ağaçlarõnõn en
üst yapraklarõnõ yemeye çok me-
raklõlar.. bence ağõzlarõnõn tadõ-
nõ biliyorlar; ama üst sürgünler
gidince sakõz ağacõ boy atamõyor,
enine genişleyip bir çalõlõğa dö-
nüşüyor. Oysa onun, reçinesi
için koskocaman bir gövdeye sa-
hip kocaman bir ağaç olmasõ ge-
rekiyor. Bu sorun epeydir Tema
Vakfõ’nõn gündemindeymiş; çün-
kü yapõlan çalõşmalar sonunda
Çeşme bölgesinde 17 bin 867
hasta sakõz ağacõnõn varlõğõ tes-
pit edilmiş ve bunlarõ iyileştirmek
mümkünmüş. Ama bu hem çok
pahalõ, hem de çok emek isteyen
bir işmiş. Tema’nõn çağrõsõna
Falõm sakõzõnõ da bünyesinde
barõndõran çok eski bir İngiliz şir-
keti olan Cadbury’nin Türkiye
temsilciliği yanõt vermiş. Sonra
işin içine İzmir Yüksek Tekno-
loji Enstitüsü girmiş. Enstitü,
kendi çalõşma alanõ içinde bulu-
nan sakõz ağaçlarõyla kaplõ böl-
geyi tümüyle bu yeni projeye aç-
mõş ve bir uzman kadrosu işe ko-
yulmuş.
İşte bu üç yõl sürecek pilot pro-
je, 11 Ekim Cumartesi günü
başlangõç yaptõ, bendeniz de
oradaydõm ve dev bir çalõlõk ha-
line gelmiş bir sakõz ağacõnõ bu-
dayõp tek bir sürgün haline ge-
tirmek için çalõşanlar arasõn-
daydõm. Evet, damağõmda ço-
cukluğumun sakõzlõ dondurma
tadõ, bir sakõz ağacõnõ budadõm.
Doğrusu bu bana çok iyi gel-
di. Neden vakti zamanõnda ziraat
mühendisi olmadõm ki... Tõpkõ
doktorluk gibi bu iş de çok somut
bir iş. Ağaçlarõ tedavi ediyorsun,
yenilerini dikiyorsun, bir çocuk
gibi onlara bakõyorsun ve so-
nunda büyüyüp boy attõklarõnõ
görüyorsun. Neyse.. artõk bizden
geçti ama, genç arkadaşlarõma
şiddetle öneririm. En güzel şey
doğayõ tedavi etmek, bundan
güzeli yok.
Proje sadece hasta sakõzlarõ te-
davi etmeyecek; 5 bin 956 adet
aşõlõ yeni fidan dikilecek ve üç yõl
boyunca yerel halk bu konuda
bilgilendirilecek.. böylece artõk
unutulmaya yüz tutan bir kültü-
re Ege yeniden sahip olacak.
Zaten bu konuda usuldan bir
uyanma başlamõş, sakõzlõ mu-
hallebi, sakõzlõ limonata derken,
sakõzlõ kahve bile yapõlmõş ve ta-
dõ nefis...
İstanbul’a dönüp bizim ma-
halle kahvesinde Alaçatõ’dan
getirdiğim sakõzlõ kahveleri yu-
dumlarken ben sakõz ağaçlarõnõ
ve sakõzlõ limonatayõ öyle bir an-
latmõşõm ki, şakacõ arkadaşla-
rõmdan biri “Işõl sen artık ye-
mek yazıları yazsan daha iyi
olur” diye takõldõ. Yazsam mõ
acaba? Bu konuda karar vermek
için en iyisi bir Falõm sakõzõ
açõp falõma bakmalõyõm: “Âşık
kimdir sen ona sor/Senin sev-
danı taşıyor/Pek duygusal pek
sevecen/Evinde yalnız yaşı-
yor.” Vay canõna.. kararsõz kal-
dõm.
SAYFA 14 EKİM 2008 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
Neyse Halim Çıksın FalımBaştarafı Arka Sayfada
Çağdaş Eğitim
Erdal ATICI
ve askeri okullarõnda yetişen
aydõnlarõn mücadelesi, im-
paratorluk yõkõlõncaya dek
kõyasõya sürmüştür,
Osmanlõ İmparatorlu-
ğu’nda uygulanan eğitimin
yarattõğõ gerici - ilerici ça-
tõşmalarõnõn acõ sonuçlarõnõ
görerek, yaşayarak yetişen
Büyük Önder Mustafa Ke-
mal Atatürk ve devrimci
arkadaşlarõ, Türkiye Cum-
huriyeti’ni kurduklarõ ilk
günden başlayarak, eğitimi
dinin baskõsõndan kurtarmak,
bilimselleştirmek, çağdaş-
laştõrmak ve ulusallaştõrmak
için büyük devrimlere giriş-
mişlerdir.
Özellikle 3 Mart 1924’te
yasalaşan “Öğretim Birliği
Yasası”, eğitimdeki çok baş-
lõlõğa son vermiş, dinin; eği-
tim ve bilim üzerindeki bas-
kõsõnõ ortadan kaldõrmõştõr.
Boş inançlarõn kaynağõ
medreselerin kapatõlmasõ, ye-
ni abecenin benimsenmesi,
tarih ve dil devrimleri, çağ-
daş eğitimin kurulmasõ yo-
lunda çok önemli devrimler-
dir.
Gerçekleştirdiği büyük
devrimlerle, zavallõ bir üm-
metten başõ dik, onurlu bir
ulus yaratan Mustafa Ke-
mal’in “Anadolu Aydın-
lanma Devrimi”; gericiliğin
yuvasõ olan tarikatlarõn kö-
künü kazõmasa bile, en azõn-
dan ülkenin derinliklerine
saklanmak zorunda bõrak-
mõştõ. Ne yazõk ki çok parti-
li sürece geçilmesiyle ülke-
mizde gericilik yeniden hort-
latõlmõş, yõllar içinde Ata-
türk devrimlerinin içi boşal-
tõlarak, bugün hepimizin üzü-
lerek, kaygõyla izlediği son
sürece gelinmiştir.
Baştarafı 2. Sayfada
İstanbul PB 22
Edirne PB 22
Kocaeli PB 22
Çanakkale PB 23
İzmir PB 26
Manisa PB 26
Aydın PB 27
Denizli B 26
Zonguldak PB 21
Sinop B 25
Samsun PB 21
Trabzon PB 24
Giresun PB 26
Ankara B 23
Eskişehir B 23
Konya Y 21
Sıvas B 23
Antalya Y 27
Adana Y 31
Mersin Y 31
Diyarbakır PB 30
Şanlıurfa B 33
Mardin PB 30
Siirt PB 28
Hakkâri PB 21
Van PB 21
Kars PB 18
Oslo B 12
Helsinki B 12
Stockholm B 13
Londra PB 17
Amsterdam PB 17
Brüksel PB 15
Paris PB 18
Bonn Y 16
Münih Y 20
Berlin Y 17
Budapeşte Y 22
Madrid Y 24
Viyana Y 23
Belgrad B 21
Soyfa B 22
Roma B 22
Atina B 24
Zürih Y 21
Moskova Y 12
Aşkabat Y 25
Astana Y 11
Taşkent B 24
Bakû B 20
Bişkek Y 19
Tiflis B 18
Kahire Y 29
Şam Y 34
Yurdun iç ve güney
kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Akdeniz,
İç Anadolu’nun güne-
yi ile Malatya çevrele-
ri sağanak ve gökgü-
rültülü sağanak yağışlı
geçecek. Diğer yerler
az bulutlu ve açık ge-
çecek. Hava sıcaklı-
ğında önemli bir deği-
şiklik olmayacak.
isilozgenturk gmail.com
Zeynel Abidin, Ersin Yolcu,
Ahmet İskender, Tuncay
Uzundal ve Mustafa Öztürk
ile tutuksuz sanõk Coşkun İğci
getirildi. Yasin Hayal, adliye bi-
nasõna alõnõrken “Yaşasın Al-
peren Ocakları. İktidara yü-
rüyoruz. Kanımız aksa da za-
fer İslamın” diye bağõrdõ. Sanõk
Ogün Samast’õn ise rahatsõzlõğõ
nedeniyle duruşmaya getiril-
mediği belirtildi. Avukat Bah-
ri Belen de Yargõtay’da bozulan
Yasin Hayal’in Mc Donald’s
davasõnõn bu dava ile birleştiril-
mesini talep etti.
Yasin Hayal’in avukatõ Fuat
Turgut da, Dink cinayetinin ar-
kasõnda ‘sarıklı kardinallerin
olduğunu’ ifade ederek “CIA
memuru sarıklı kardinal sev-
dalıları, bugün Agos gazetesinin
başına geçmiştir” dedi. Müdahil
avukatlarõ Turgut’a tepki göste-
rince mahkeme başkanõ, “Dava
ile ilgili olmayan kişiler hak-
kında konuşmayınız” diye Tur-
gut’u uyardõ. Turgut bu cinayeti
Erhan Tuncel’e organize ettiren
bazõ kişilerin ortaya çõkmasõnda
müdahil avukatlarõnõn da rahatsõz
olacağõnõ ileri sürdü. Erhan Tun-
cel’in Yasin Hayal’i Akçaabat’ta
lüks bir otelde kimlerle görüştür-
düğünün sorulmasõnõ istedi. Erhan
Tuncel, “Geçen celse Fuat Tur-
gut’un soruları yüzünden sinir
krizi geçirecektim. Bana soru
sormasın Yasin’e sorsun” dedi.
Akçaabat’ta görüştükleri kişilerin
tutuksuz sanõk Salih Hacısali-
hoğlu’nun iş arkadaşlarõ oldu-
ğunu ifade etti. Yasin Hayal de bu
kişilerin Arap olduklarõnõ, bu ki-
şilerle ne amaçla tanõştõrõldõğõnõ
bilmediğini söyledi. Hayal, Tun-
cel’in kendisini birilerini karşõla-
maya götürdüğünü, bir arabadan
üç kişinin çõktõğõnõ ifade ederek
“Tuncel bana bu kişilerden bi-
rinin Çeçenistan genelkurmay
ikinci başkanı olduğunu söyle-
di. Bu kişileri nereden tanıdı-
ğının sorulmasını istiyorum”
dedi. Erhan Tuncel ise bu soruya,
“Davaya katılacak bir şey yok.
Çalışması yapıldı” yanõtõnõ ver-
di. Bu sõrada söz alan Fuat Turgut,
“Hrant Dink’e biz Türklere sö-
vüp saymaktan dolayı ceza ve-
rildi. Öldürülme olayı olma-
malıydı” dedi.
Dink’in kardeşi Hosrof Dink
mahkeme başkanõna “Bu kişi sü-
rekli Ermenilerle ilgili, bir mil-
letle ilgili hakaret ediyor. Ken-
di milletine saygı duyulmasını
isteyen başka milletlere de say-
gı duymalı. Ağabeyimle ilgili sü-
rekli mahkemeyi provoke edi-
yor. Bunlara, ırkçılık yapılma-
sına müsade etmeyin. Herhan-
gi bir millete bu mahkemede
hakaret edilmemesini sağla-
manız gerektiğini düşünüyo-
rum” dedi. Mahkeme Başka-
nõ’nõn uyarõsõ üzerine Turgut,
“Kaale almıyorum. Ağabeyi-
nin biz Türklerle ilgili yazdık-
larını gözden geçirsin” dedi.
Turgut, Yasin Hayal’in ceza-
evinde olduğu döneme ilişkin
önceki ara kararlara ilişkin, “Sa-
yın Veli Küçük paşamızın zi-
yareti konusunda herhangi bir
cevap geldi mi” diye sordu. Tur-
gut, Avrupa Parlementosu Tür-
kiye Karma Komisyonu Başka-
nõ Joost Lagendjik’e ‘Brüksel
lahanası’ deyince de mahkeme
başkanõndan uyarõ aldõ. Lagend-
jik’in insan sayõlmadõğõnõ söyle-
yen Turgut, bu davanõn Ergene-
kon’a bağlanmak istendiğini sa-
vundu.
Yasin Hayal adliyeye girerken
söyledikleri için, “Benim Alperen
Ocakları ile gönül bağım var”
dedi. Hayal, hakkõnda soruşturma
izni verilen albay Ali Öz’ü tanõ-
madõğõnõ söyledi.
Dink cinayeti kapsamõnda hak-
kõnda soruşturma açõlan tanõk
Osman Hayal, olay günü İstan-
bul’dan Trabzon’a nasõl gittiğini
hatõrlamadõ.
Gözaltõna alõndõğõnda, emni-
yette gazeteleri gördüğünü söy-
leyen Hayal, “Emniyette bana iyi
davrandılar ancak gazeteler
özel olarak verilmedi. Sorgu
odasında masanın üzerinde gör-
düm” diye konuştu. Davayõ
CHP’li Şahin Mengü, Sacit Yıl-
dız, ÖDP Genel Başkanõ ve İs-
tanbul Milletvekili Ufuk Uras’õn
da aralarõnda bulunduğu millet-
vekilleri de izledi.
İstanbul Haber Servisi - Şişli
Belediyesi tarafõndan yaptõrõlan Prof. Dr.
Erdal İnönü Bilim ve Kültür Merkezi, 15
Ekim Çarşamba günü (yarõn) hizmete
açõlacak.
Geçen yõl yaşamõnõ kaybeden, eski
başbakan yardõmcõlarõndan,
Sosyaldemokrat Halkçõ Parti (SHP)
Onursal Genel Başkanõ Prof. Dr. Erdal
İnönü anõsõna yaptõrõlan Bilim ve Kültür
Merkezi, Marmara Üniversitesi (MÜ)
İletişim Fakültesi’nin Nişantaşõ
Yerleşkesi’nde hizmet verecek. Fakülte
içerisinde bulunan ancak eskiyen ve
kapasitesi yetersiz olan bir derslik binasõ,
üniversite yönetiminin istemi üzerine Şişli
Belediyesi tarafõndan 6 ay önce yõkõlarak
yeni bir kültür merkezi inşaatõ
başlatõlmõştõ. Yapõmõ kõsa sürede
tamamlanan dört katlõ kompleks, yarõn
saat 11.00’de Şişli Belediye Başkanõ
Mustafa Sarıgül, MÜ Rektörü Prof. Dr.
Necla Pur ve Prof. Dr. Erdal İnönü’nün
eşi Sevinç İnönü, ailesi, üniversite
yönetimi ve öğrencilerin katõlacağõ törenle
hizmete açõlacak. 3 bin metrekare kapalõ
alanõ bulunan, dört katlõ Prof. Dr. Erdal
İnönü Bilim ve Kültür Merkezi içeresinde
derslikler, konferans salonu, stüdyo,
yemekhane ve öğrenci kantini yer alõyor.
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Ankara, ABD’nin Irak’õ iş-
galõ sonrasõnda bölgesel Kürt yönetimi lideri
Mesut Barzani ile ilk kez resmi temas ku-
ruyor. Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi
Murat Özçelik başkanlõğõnda bir heyet, Me-
sut Barzani ile görüşmek üzere bugün Bağ-
dat’a gidecek.
Edinilen bilgilere göre, bugün Irak’a gide-
cek olan Özçelik ve beraberindeki Türk heyeti
Bağdat’ta Mesut Barzani başkanlõğõndaki
bölgesel Kürt yönetimi heyeti ile biraraya ge-
lecek. Aktütün’e yapõlan saldõrõ sonrasõnda Dõş-
işleri Bakanlõğõ’nda yapõlan değerlendirme-
lerde Türkiye’nin doğrudan Mesut Barzani ile
görüşmesinin daha yararlõ sonuç getireceği gö-
rüşü ön plana çõktõ. Bu çerçevede de Irak’a he-
yet gönderilmesi karara bağlandõ. Ancak gö-
rüşmenin Erbil’de değil Bağdat’ta yapõlmasõ
öngörüldü. Türkiye’nin bu yöndeki kararõnõ
bölgesel Kürt yönetimine iletmesinden son-
ra Mesut Barzani geçen pazar akşamõ Erbil’den
Bağdat’a gitti. Ziyaretin amacõ ise bölgesel
Kürt yönetimi ile Bağdat hükümeti arasõnda-
ki sorunlarõn görüşülmesi olarak açõklandõ.
Türk heyeti ile yapõlacak görüşme gizli tutuldu.
Görüşme öncesi Mesut Barzani, Irak Cum-
hurbaşkanõ Celal Talabani ile de biraraya ge-
lerek durum değerlendirmesi yaptõ. Talabani
de dün Mesut Barzani’yi Bağdat’taki ika-
metgahõnda ziyaret ederek Türk heyeti ile ya-
põlacak temas öncesi ikinci kez görüştü. Me-
sut Barzani ile yapõlacak görüşmenin saatinin
ise Türk heyetinin Bağdat’a varõşõna bağlõ ola-
rak değişebileceği, temasõn çarşamba gününe
de sarkabileceği belirtildi.
Türk heyeti Mesut Barzani’ye, Ankara’nõn
PKK’yle mücadeleye ilişkin beklentilerini ile-
tecek. Bu beklentiler arasõnda, “Ortak ope-
rasyon” seçeneği de bulunuyor. Türk heye-
tinin öncelikli olarak terör örgütüne karşõ bir-
likte çalõşma önerisini getireceği belirtildi. Gö-
rüşmede, Irak Cumhurbaşkanõ Celal Tala-
bani’nin gündeme getirdiği ve içinde bölge-
sel Kürt yönetimi temsilcilerinin de yer ala-
cağõ üçlü toplantõ önerisinin de ele alõnmasõ
güçlü bir olasõlõk olarak ortaya çõkarken,
Mesut Barzani ya da Neçirvan Barzani’nin ge-
lecek dönemde Türkiye’ye davet edilip edil-
meyeceği ya da bu davetin hangi çerçevede ya-
põlacağõ konusu da Türk heyetin Bağdat’taki
temaslarõ sonrasõnda netleştirilecek.
Neçirvan Barzani de, geçen hafta yaptõğõ
açõklamada, Türkiye’nin PKK’ye karşõ somut
adõm çağrõsõ için, “Bizimle masaya otur-
muyorlar ki bizden nasıl yardım istedik-
lerini anlayalım” demişti.
Davuoğlu ve Özçelik bölgesel Kürt yöne-
timi ile temasõ geçen mayõs ayõnõn başõnda yi-
ne Bağdat’ta gerçekleştirmişti. Türk heyeti,
Neçirvan Barzani ile Talabani’nin ofisinde gö-
rüşmüş, görüşmeye Irak’õn Kürt kökenli Dõş-
işleri Bakanõ Hoşyar Zebari ve Başbakan
Yardõmcõsõ Berham Salih de katõlmõştõ. An-
cak bu görüşmede Türkiye’nin beklentilerinin
ortaya konmasõna karşõn, bölgesel Kürt yö-
netimi yaz aylarõ boyunca Ankara’yõ tatmin
edici adõmlar atmamõştõ.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Erbil ha-
valanõnõn açõlõşõ için Kuzey Irak’a davet edil-
diği yönündeki haberlerin doğru olmadõğõ be-
lirtildi. Gül’ün Irak’a gerçekleştirmesi plan-
lanan ziyaretin tarihinin henüz belirlenmedi-
ği, program içeriğiyle ilgili de değerlendirme
aşamasõna gelinmediği bildirildi. Talabani,
Cumhurbaşkanõ Gül’ü iki kez ülkesine davet
etmiş, Cumhurbaşkanõ Gül de Bağdat ziya-
retini kabul etmişti. Ayrõca Gül’ün, Erbil’i zi-
yaret etmesine ilişkin gelen bir davetin de söz
konusu olmadõğõ kaydedildi.
Mesut Barzani ile ilk temas
Davada avukat Turgut şov yaptı
Baştarafı 1. Sayfada
ERDAL İNÖNÜ ANISINA MERKEZ
Anlamlıanma