09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Sol ve Yerel Seçimler... Soldaki partilerin arasında yerel seçimlerde güç birliği olasılığı gerçekleşebilecek mi? Soruyu, bu şekli ile mesela DSP Genel Sekre- teri Masum Türker’e yöneltirseniz alacağınız yanıt daha çok politik olacaktır. Türker’e göre böy- le bir durum ancak seçimlerin başlamasına beş ka- la belirginleşir. Ama masaya oturmak için de, partilerin elleri- nin güçlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu- günün gündeminin başında da o güçlenmenin ha- zırlığı geliyor. Öyle anlaşılıyor ki, Şişli Belediye Başkanı Sa- rıgül’ün eski partisi DSP’ye dönmesinin gerçek- leşmesi için taraflar arasında sürdürülen görüş- meler, bir tür sözü edilen partinin elinin güçlen- mesini de sağlamayı amaçlıyor. Tıpkı aynı parti- nin Eskişehir Büyükşehir ve Ordu belediye baş- kanlarının, CHP’den gelen çağrılara, “Biz yeri- mizden memnunuz” yanıtını vermelerinde olduğu gibi. Karayalçın’ın gösterdiği hedef Ve yine tıpkı geçen hafta Ankara Büromuzun, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Ankaralı sosyal demokrat seçmenin CHP’den gelmesini beklediği öneriye olumlu yanıt verebileceğini söy- lediğini duyuran ön haberi gibi. Ve yine aynı haberde yer aldığı şekilde CHP Ge- nel Başkanı Baykal’ın böyle bir olasılığı mutlu- lukla karşılayacağının dostlar arasında konuşul- duğunun belirtilmesi gibi.. Karayalçın’ın, konuyu gündeme adamakıllı yer- leştirmek amacıyla, partisinin Pazar günü dü- zenlediği yerel seçimlere hazırlık toplantısında yap- tığı konuşma çok önemlidir. “Sevgili başkentimiz Ankara’yı bu yönetim- den kurtarmak için nerede durmam gereki- yorsa orada duracağım, nerede olmam gere- kiyorsa orada olacağım, nereye gitmem ge- rekiyorsa oraya gideceğim” sözlerini tüm sos- yal demokratlar; ya da demokratik solcular birkaç kez okumalıdırlar. Okumalı, sonra da “başkent” sözcüğünü önce kendi yaşadıkları kent, daha sonra da ülke olarak değiştirerek Mart 2009 yerel seçimlerinde ula- şılması zorunlu hedef olarak bellemelidirler. Türkiye’yi AKP’den kurtarmanın yolunu açmak Böyle bir güç birliğinin, daha önce de yazdığım gibi, her kentteki güç oranına göre CHP-DSP-SHP ve ÖDP’liler arasında yapılabileceğine yakın za- mana kadar en fazla karşı çıkan partinin CHP ol- duğu biliniyordu. Ana muhalefet partisinden gelen haberler, o ola- sılığın giderek göz ardı edilmekte olduğunu gös- teriyor. DSP’de de benzer bir gelişmenin olduğu parti meclisinin cuma günü yaptığı toplantıda or- taya çıktı. Bazı üyelerin son genel seçimlerde CHP ile yapılan güçbirliğinden DSP’nin yararlanmadı- ğı yolundaki eleştirileri yanıtlayan Zeki Sezer, ye- rel seçimlerin koşullarının daha başka olduğunu söyleyerek ülke yararına ne gerekiyorsa partinin ona göre davranması gerektiğini savundu. Ekonomik kriz, terör karşısında iktidar partisi- nin izlediği virajlı strateji ve yerel yönetimlerde gi- derek artan yolsuzluk haberleri AKP’nin ivmesi- ni azaltıyor. Kararsız seçmenlerin yüzdeleri, AKP’nin yıllardır elinde tuttuğu birinci parti olma skorunda gerileme olduğunu ortaya koyuyor. Sol, akıllı bir güç birliği oluşturarak bu şansı iyi kullanmalı. Türkiye’yi bu yönetimden kurtarmanın yolunu açmalıdır. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ENTERNET / MEHMET SUCU Bu hafta da F klavye konusunda yazmayı sürdüreceğiz. Türkçe klav- ye yazısı anlaşılan o ki pek çok oku- run kanayan yarasına parmak basmış. Bugüne kadar gelen en yoğun okur tepkisini bu yazıda aldım. Birkaç ör- neği paylaşmak istedim. Selamlar Mehmet Bey, F klavye hakkında yazdıklarınızdan dolayı çok teşekkür ederim. Sizin başınıza gelen olayların aynısı benim de ba- şıma geldi. İşin en üzücü yanı, ya kardeşim bu klavyeyi getirmeye mecbursunuz dediğimde yanımda- ki arkadaşlarım tarafından bırak manyak mısın hem o klavye zor gi- bi bir sürü tepki almamdı. Semih Emiroğlu Sayın Mehmet Sucu, Heyecanla yazınızı okudum, ağzınıza sağlık. 1966 Beyoğlu Ticaret Lisesi mezu- nuyum 42. yılımı çalışıyorum. Saygı- değer İhsan Yener ve eşi Sevim Ye- ner benim hocalarımdı. F klavyeyi okulda öğrendim ve şu an yine de ıs- rar ve inatla Türk örf âdetlerime ve İl- kelerime tutkumdan şirkette bir tek ben kullanıyorum. Yani içim ne kadar dertli ki F klavyem nasıl işliyor, eski günlerimi, derecelerimi hatırladım. 1966 yılında Arçelik’e iş müracaatımla hemen aldılar çünkü beni daktilodan imtihan ettiler, takır takır yazmaya başlayınca maaşımda 200 lira artış ol- muştu Esin Alp Ağzınıza sağlık. Q klavyeyi bize ilk başlarda Türkçe klavye diye yuttur- dular. Bizler bekliyorduk ki, arkasın- dan esas Türkçe klavye olan F klav- ye gelecek. Hepimiz Q klavye kul- lanmak zorunda kaldık maalesef. O kadar da zor ki aslında bu klavye. Lüt- fen bu konuyu bir kampanya haline getirelim. F klavyemize sahip çıkalım. Tamer ÖZEN İzmir Merhaba; Öncelikle ilk bakışta basit gibi gö- rünen, ancak çalışma hayatında çok önemli olan bir konuya değindiği- nizden dolayı teşekkür ederim. Ben de çok uzun yıllardır “F” klavye kul- lanmaktayım. Ticaret lisesi kökenli- yim. 70 yılların başında okuduğum okulda on parmak “F” klavye dakti- lo dersi zorunlu dersler içinde yer alı- yordu. O yıllarda on parmak daktilo bilmek bir ayrıcalıktı ve iş kapılarını açan yegâne bir beceriydi. Okul yıl- larında “F” klavyenin Türkçede en çok kullanılan harflerin en kuvvetli parmaklarımıza gelecek şekilde di- zayn edildiği, kullanıcının çok uzun süreli daktilo kullanımında bile yo- rulmadan çalışabileceğini öğretti- ler. Gerçekten de çalışma hayatım- da bunun faydasını fazlasıyla gör- düm. Şimdi çağımızın yeniliklerinden bilgisayar kullanıyoruz, Yazınızda dile getirdiğiniz gibi “F” klavye’yi çok zor bulmaktayız. Mahmut Apaydın. Ahhh Mehmet Bey kardeşim, bu- güne kadar hiç kimsenin dikkatini mi çekmediği, yoksa üşendiği mi, yok- sa sözümona teknolojiye uymak uğ- runa kendini zorunlu hissettiğinden mi, bilinmez, (F) klavye sorunu bu ka- dar güzel dile getirilmemişti. Ben de 23 yıl görev yapmamın ardından, emekli basın mensubu olarak konuyla ilgili çok şeyler eklemek isterdim, ama inanın ekleyecek tek ayrıntı bi- le bırakmamışsınız; söylenecek tek söz. İyi çalışmalar, sağlıklı günler di- lerim. Turgut Çelik Emekli Öğretmen F klavye Türkçe klavye olduğu için değil bilimsel bir klayve olduğu icin desteklenmelidir. Şu an dünyanın en iyi klavyesidir. F klayve yalnızca Türkçede değil, İn- gilizcede de Q klavyeye göre çok ba- şarılı. Ahmet Nar Bu arada 2003 yılında yayımlanmış bir genelgeyi anımsamakta yarar var. Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK imzasıyla 31.03.2003 tarihin- de yayımlanan genelge bakın F klav- yeyi nasıl tanımlıyor: “Yaklaşık 30 bin kelime ve 185 bin harfin incelen- mesiyle oluşturulan standart Türk klavyesinde; 1. Türkçe kelimelerdeki bir sesli bir sessiz harf bağlantısı göz önünde tutularak, her iki elin parmaklarının bir- biri ardına sırasıyla kullanılmasına im- kân vermek için bütün sesliler sol el- de toplanmıştır. Kullanım ve geçiş ora- nı yüksek olan k-m-l-t gibi sessiz harfler sağ elle yazılacak şekilde dü- zenlenmiştir. 2. Parmaklara düşen yük oranları, parmakların fiziki gücüne, hareket yeteneğine uygun olarak saptanmış- tır. 3. Esas yük (yüzde 64) klavyenin or- ta sırasına verilmiştir. 4. Her iki ele de eşit denebilecek (sol ele yüzde 49, sağ ele yüzde 51) yük verilmiştir. 5. Rakamlar küçük harf tuşunda da- ha kolay yazılacak şekilde düzenlen- miştir. (…)” 47 yıl öncesinde yaşanan klavye karışıklığı günümüzde tekrar günde- me gelmiştir. Nitekim son günlerde çeşitli basın ve yayın organlarında “F ve Q klavye” konulu yayınlar yapıl- maktadır. Bu yayınların büyük bir çoğunluğunda F klavyenin Q klavyeye göre daha hızlı kullanıldığı, kullanıcı- lara zaman tasarrufu sağladığı, Türk- çe dışındaki dillerde de bu kolaylığın aynen geçerli olduğu ifade edilmek- tedir. Bu konuda verilen bir örnekte, yabancı dille F klavye ile yapılan ya- zışmalarda Q klavyeye göre iki kat da- ha hızlı yazılabildiği belirtilmektedir. Bu ifadelerden sonra genelgede mevcut Q klavyelerden vazgeçilme- si gerektiği ve F klavye kullanımının zorunluluğuna değiniliyor. Anlaşılan o ki, genelge rafta kalmış. [email protected] F Klavye İçin Kampanya Açılmalı Avukatlar, geçen hafta sonu yurt genelinde birçok kentte yapõlan baro seçimlerini değerlendirdi ‘Ortaknoktadabuluşmalõyõz’Haber Merkezi - Baro seçimle- ri geçen hafta sonu yurt genelinde birçok kentte yapõldõ. Seçimleri de- ğerlendiren avukatlar ideolojiden arõnõp siyasete bulaşmamõş, avu- katlõğõ ve hukuku önceleyen baro te- mennilerini dile getirdiler. Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi önünde platform üyelerinin de ka- tõlõmõyla dün basõn açõklamasõ yapan Hukukun Üstünlüğü Platformu’ndan avukat Şadi Çarsancaklı, avukat- lõk mesleği onurunu, insan onu- rundan öncelikli tutmayan hiçbir tu- tum ve davranõşõn insanlõk açõsõndan doğru bir şekilde tanõmlanamaya- cağõnõ, önemli olanõn insan onuru- nu yüceltmek olduğunu vurguladõ. Tüm avukatlarõn ortak bir paydada buluşmasõ gerektiğine dikkat çe- ken Çarsancaklõ, sözlerini şöyle sürdürdü:“Tüm avukat arkadaş- lara ‘ortak paydamõz nedir’ diye so- ruyoruz. Dikkat buyururlarsa biz ortak paydamızı odağa alıyo- ruz ve tüm avukat arkadaşların ortak paydasında birlikteliği ön- celiyoruz. Çünkü İstanbul Baro- su’nun tüm avukatları bizim in- sanlarımızdır ve biz ortaklaşa bir hayatı paylaşacağız. İnsan onuru bağlamında bir hayatı pay- laşacağız” Malatya Barosu Başkanlõğõ gör- evini üç dönemdir yapan Mehmet Görgeç, bu yõlki seçimlerde aday ol- madõ. Eyüp Kutlubay ile Sela- hattin Sarıoğlu’nun katõldõğõ se- çimlerde 272 oy kullanõldõ. 138 oy alan Sarõoğlu başkanlõğa seçildi. Bursa Barosu Başkanlõğõ’na da önceki dönemin başkan yardõmcõsõ Zeki Kahraman seçildi. Kahra- man 492 oy alõrken, AKP’li Bele- diye Başkanõ Hikmet Şahin’in da- nõşmanlarõndan “Milli Görüşçü” olarak bilinen Zekeriya Birkan 461, Ekrem Demiröz 320, Hasan Sakarya 83 oy aldõ. Gaziantep Barosu Başkanlõğõ için 5 aday yarõştõ. 4 yõldõr baro baş- kanõ olan Aziz Canatar’õn yeniden adaylõğõnõ koymasõ bazõ gruplarõn tepkisini çekti. Oy kullanma hak- kõ olan toplam 794 avukattan 652’si seçime katõlarak oy kullandõ, 18 oy boş çõktõ. Aziz Canatar 275 oy ala- rak yeniden başkan seçilirken, en ya- kõn rakibi Mehmet Yıldırım’õn oyu 167’de kaldõ. Diğer adaylar, Yıl- maz Demirdelen 97, Selma Ak- yazıcı 49, Mesut Karavelioğlu ise 46 oy alabildi. Adana Barosu’nun 25. Olağan Genel Kurulu seçimlerini Demokrat Avukatlar Grubu adayõ Aziz Erbek kazandõ. Adana Barosu’nun önceki gün yapõlan genel kurulunda baro üyesi avukatlar, Meslekte Hizmet Grubu’nun adayõ eski Baro Başka- nõ İbrahim Gazioğlu ile “Yeni bir başlangıç için” sloganõyla yo- la çõkan Demokrat Avukatlar Gru- bu adayõ Aziz Erbek’in listelerini oy- ladõ. 1252 geçerli oyun kullanõldõ- ğõ seçim sonucu sandõktan eski baş- kan Gazioğlu’na 622 , Erbek’e 630 oy çõktõ. Gazioğlu’nun itirazõ üzerine yeniden yapõlan sayõm, sonucu de- ğiştirmedi. Erbek’in listesindeki isimlerin ağõrlõklõ olduğu yönetim kurulu Zi- ya Yalaz, M. Hakan Önenli, Kez- bannur Özşahin, Mehmet Ta- kak, Veli Küçük, Fevzi Çakıt, Cem Kösemen, Duran Zararsız, Abbas Bilgili, Hüseyin Saygılı ve Osman Olcal’dan oluştu. Hukukun Üstünlüğü Platformu’ndan avukat Çarsancaklõ, birlikteliğin ancak ideolojilerden arõndõrõlmõş baroyla mümkün olabileceğini söyledi. MUSTAFA ÖZBEK ‘İftirayı yalanla süslüyorlar’ Türk Metal Sendikasõ Genel Başkanõ Özbek, yandaş medyanõn, Türk Metal ve kendisi hakkõnda karalama kampanyasõ başlattõğõnõ belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk Metal Sendikasõ (Türk Metal) Genel Başkanõ Mustafa Özbek, görevinden alõnan Türk Metal Manisa Şubesi Başkanõ Mehmet Ali Özaltın’õn “mesnetsiz ve iftiralarla dolu açıklamalarının” hükümet yan- daşõ medya tarafõndan “yalan- larla süslenerek” haber yapõl- dõğõnõ söyledi. Türk Metal Genel Başkanõ Mustafa Özbek, dün sendika ge- nel merkezinde düzenlediği ba- sõn toplantõsõnda, görevinden alõ- nan Türk Metal Manisa Şubesi Başkanõ Özaltõn’õn yaptõğõ açõk- lamalar ve hakkõndaki iddialara yanõt verdi. Son günlerde yandaş medya- nõn, gerek Türk Metal, gerek kendisi hakkõnda bir karalama kampanyasõ başlattõğõnõ ve kimsenin asõl- sõz haberlerle Türk Metal’i rencide etme- ye hakkõ olma- dõğõnõ kayde- den Özbek, şunlarõ söyle- di: “ B u g ü n e kadar Türk Metal’in ekme- ğini yiyen bir kişinin iddialar- dan öte gitmeyen asılsız, mes- netsiz ve yalanlarla dolu açık- lamalarını ve iftiralarını haber olarak vermek hangi haberci- lik anlayışında vardır? Sendi- kamızın, 26 üyenin istifasıyla münfesih hale gelen şubemizi yeniden yapılandırma girişim- leri devam etmektedir. Böyle bir süreçte, asılsız iddialara, if- tiralara içinde sırf genel baş- kanın adı geçtiği için haber diye sarılmak, üstelik bu id- diaları yalanlarla süslemek hangi medya vicdanında var- dır? Manisa Şubemiz münfesih hale gelmiştir. Münfesih bir yö- netime rağmen suiistimalleri, dolandırıcılıkları ve ahlaksızlığı denetim kurulu raporlarıyla sabit olmuş biri, şube başkan- lığı koltuğuna oturmak iste- mektedir.” Türk Metal’in Kõbrõs’taki ote- line ilişkin haberler yapõldõğõnõ anõmsatan Özbek, Kõbrõs’a bu- güne kadar 22 bin işçinin gittiğini ve bu rakamõn eşlerle birlikte 44 bin olduğunu söyledi. Metris Cezaevi’nde demir çubukla dövüle- rek öldürüldüğü iddia edilen Engin Ce- ber’in ölümüyle ilgili olarak, “işkence ve za- limane yöntemlerle bilerek ve isteyerek adam öldürme” suçu kapsamında Adalet Bakanı Meh- met Ali Şahin’in de aralarında bulunduğu birçok kişi hakkında suç duyurusunda bulunul- du.Ceber’in cezaevinde ölümü, soru önergeleriyle TBMM’ye taşınırken CHP İzmir Milletve- kili Canan Arıtman İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın istifasını istedi. Olayla ilgili Başbakanlık da devreye girdi. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen de, Ceber’in işkence nedeniyle hayatını kaybettiği yönündeki iddiaları Meclis’e taşıdı. Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç de konuyla ilgili bir soru önergesi verdi. İnsan Hakları Derneği Ceber’in ölümünden so- rumlu olanlar hakkında hukuki sürecin bir an önce başlatılmasını istedi. Ceber için suç duyurusu ERGENEKON Dava öncesi Ankara’damiting ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) de aralarõnda bulunduğu bazõ siyasi parti ve sivil toplum örgütleri, “Ergenekon” soruşturmasõna ilişkin taleplerini dile getirmek üzere pazar günü Ankara’da bir miting düzenle- yecek. DTP Ankara İl Başkanõ İsmail An- cı, mitingi destekleyen örgütlerin temsilcileriyle birlikte düzenlediği basõn toplantõsõnda, miting hakkõnda bilgi verdi. Ancõ, 19 Ekim Pazar günü Abdi İpekçi Parkõ’nda gerçekleştirilecek miting ile kamuoyunun “Bir an için de olsa Ergenekon soruşturması mağdurlarıyla empati kurmalarına yardımcı olmayı amaçladıklarını” söyledi. “Ergenekon” davasõnda ilk duruş- manõn önümüzdeki günlerde yapõla- cağõnõ anõmsatan Ancõ, “Ergene- kon”un iddianame ile sõnõrlõ kalma- yan, kurallar ve kanunlar üstü derin bir yapõlanma olduğunu belirtti. Suna Kili’nin “Atatürk Devrimi: Bir Çağdaşlaşma Modeli” kitabõnõn 11. baskõsõ çõktõ Atatürkçü düşünceye odaklanmak Haber Merkezi- Atatürk ko- nusundaki yapõtlar Atatürk ilkele- ri ve Atatürkçü düşünce sistemi üzerinde odaklanmõş ve Atatürk’ün oluşturup uyguladõğõ çağdaşlaş- ma-kalkõnma modeli üzerinde ye- terince durulmamõştõr. T. İş Bankasõ Kültür Yayõnlarõ’nca “yenilen- miş” 11. baskõsõ yeni çõkan Ata- türk Devrimi: Bir Çağdaşlaşma Modeli kitabõ bu alanda tek çalõş- ma olma özelliğini sürdürmektedir. Kitabõn yazarõ Prof. Dr. Suna Ki- li, kitabõn ana temasõ olan “Ata- türk Devrim Modeli”nin özel- liklerini, yeni çalõşmalar ve yeni ve- riler açõlarõndan, kapitalist ve Mark- sist modellerin nitelikleri ile kar- şõlaştõrmaktadõr. Ayrõca, Prof. Ki- li, Türkiye’deki iç gelişmeleri, AB-Türkiye ilişkilerini, Kõbrõs so- rununu, küreselleşme olgusunu, muhafazakârlõk ve ilericilik çeliş- kilerini, kimlik sorunsalõ gibi ko- nularõ Atatürk Devrim Modeli açõ- sõndan irdelemekte ve değerlen- dirmektedir. Gelişmiş Batõ ülkelerinde özel- likle şimdilerde yaşanan büyük ve derin ekonomik kriz, ‘ulusal eko- nomi’ anlayõşõnõn önemini bir kez daha ortaya çõkarmõştõr. Kitabõn çe- şitli yerlerinde, özellikle 203-212 sayfalarõnda ‘devletçilik’ konu- sunda verilen bilgiler önemlidir. Bu sayfalarda sunulan istatistikler açõ- sõndan 1929-1939 arasõnda sana- yide üretim artõş hõzõnda yüzde 96’yõ yakalayan Türkiye’nin bu alanda dünyanõn 3. ülkesi konu- muna geldiği vurgulanmaktadõr. Çeşitli gelişmelere karşõn, Prof. Dr. Suna Kili, kitabõnda şu gerçe- ğin değişmediğini şöyle vurgula- maktadõr: Bir ülkenin esenliğe ka- vuşmasõ, çağdaşlaşmasõ ve kal- kõnmasõ başlõca iki temel öğeye da- yanõr: 1- Çağdaşlaşmak ve kal- kınmak için seçilen ‘Model’ ve 2- Siyasal yönetimin nitelikleri. Çağdaşlaşmayõ-kalkõnmayõ hedef alan Atatürk Devrim Modeli özde bir ulusun tarihsel, kültürel ve top- lumsal birikimleri; kõsacasõ, bir ülkenin kendine özgü birikimleri doğrultusunda oluşturulan, o ül- kenin ve o ülke insanõnõn çabasõna, özverisine dayanan bir modeldir. Suna Kili: Çağdaşlaşmayõ gerçekleştirmek için oluşturulan ulusal ‘model’ tek başõna yeterli değildir. Bu modeli benimseyecek, destekleyecek ve uygulayacak bir ‘siyasal kadroya’ gereksinim vardõr. ZAMAN’A YALANLAMA Gürbüz Çapan zanlõ değil, mağdurdur İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõ kapsamõnda tu- tuklanan eski Esenyurt Belediyesi Başkanõ Dr. Gürbüz Çapan’õn kardeşi Zeki Çapan, ağabeyi Çapan’õ Al- manya’dan getiren ki- şinin emekli Tuğgene- ral Veli Küçük, Ça- pan’õ evinde ilk ziyaret eden kişinin de eski Terörle Mücadele Şu- be Müdürü Adil Ser- dar Saçan olduğu yö- nündeki haberleri ya- lanladõ. Zeki Çapan, “Gürbüz Çapan Erge- nekon davasında zan- lı değil, mağdurdur” dedi. Zeki Çapan, Zaman gazetesinde önceki gün yayõmlanan habere iliş- kin olarak Esenyurt’ta Gürbüz Çapan’a destek veren bir grupla yazõlõ açõklama yaptõ. Gür- büz Çapan’õ karala- maya yönelik haber- lerin, belediye ekibin- den olduğunu öne sür- dükleri Bertan Züla- loğlu ile Şerafettin Düz isimlerini kulla- narak yaptõklarõnõ an- latan Zeki Çapan, ha- beri “iftira” olarak ni- teledi. Zaman’õn söz konu- su haberinde Veli Kü- çük’ün Gürbüz Ça- pan’a tutuklanmama garantisi verdiği id- diasõnõn da yer aldõğõ- nõ belirten Zeki Ça- pan, açõklamasõnda özetle şunlarõ kaydetti: “Bertan Zülaloğlu ile Şerafettin Düz ad- lı bu iki isim hiçbir zaman Gürbüz Ça- pan’ın çalışma eki- binde olmamıştır. Bu şahıslar Dr. Gürbüz Çapan’a ve arkadaş- larına yönelik uzun bir süredir devam eden iftira kampan- yasının ve siyasi kom- plonun içinde yer alan “muhbirlerdir”. 2001 yılında bu isim- lerin iftiralarına da- yanılarak Gürbüz Çapan ve içinde be- nim de yer aldığım arkadaşları hakkında dava açılmış, Gürbüz Çapan ve arkadaşla- rı uzun bir süre tu- tuklu kalmıştır. An- cak iftiralarının ger- çekdışı olduğu mah- keme sürecinde bir bir ortaya konul- muştur. Bu şahısların karakteri, bu dava sürecinde ortaya çık- mıştır. İpe sapa gel- mez iddiaları nede- niyle mahkemeden bile kovulan, yalancı, iftiracı, intikamcı muhbirlerdir.” Mustafa Özbek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle