Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Sol ve Yerel Seçimler...
Soldaki partilerin arasında yerel seçimlerde güç
birliği olasılığı gerçekleşebilecek mi?
Soruyu, bu şekli ile mesela DSP Genel Sekre-
teri Masum Türker’e yöneltirseniz alacağınız
yanıt daha çok politik olacaktır. Türker’e göre böy-
le bir durum ancak seçimlerin başlamasına beş ka-
la belirginleşir.
Ama masaya oturmak için de, partilerin elleri-
nin güçlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu-
günün gündeminin başında da o güçlenmenin ha-
zırlığı geliyor.
Öyle anlaşılıyor ki, Şişli Belediye Başkanı Sa-
rıgül’ün eski partisi DSP’ye dönmesinin gerçek-
leşmesi için taraflar arasında sürdürülen görüş-
meler, bir tür sözü edilen partinin elinin güçlen-
mesini de sağlamayı amaçlıyor. Tıpkı aynı parti-
nin Eskişehir Büyükşehir ve Ordu belediye baş-
kanlarının, CHP’den gelen çağrılara, “Biz yeri-
mizden memnunuz” yanıtını vermelerinde olduğu
gibi.
Karayalçın’ın gösterdiği hedef
Ve yine tıpkı geçen hafta Ankara Büromuzun,
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Ankaralı
sosyal demokrat seçmenin CHP’den gelmesini
beklediği öneriye olumlu yanıt verebileceğini söy-
lediğini duyuran ön haberi gibi.
Ve yine aynı haberde yer aldığı şekilde CHP Ge-
nel Başkanı Baykal’ın böyle bir olasılığı mutlu-
lukla karşılayacağının dostlar arasında konuşul-
duğunun belirtilmesi gibi..
Karayalçın’ın, konuyu gündeme adamakıllı yer-
leştirmek amacıyla, partisinin Pazar günü dü-
zenlediği yerel seçimlere hazırlık toplantısında yap-
tığı konuşma çok önemlidir.
“Sevgili başkentimiz Ankara’yı bu yönetim-
den kurtarmak için nerede durmam gereki-
yorsa orada duracağım, nerede olmam gere-
kiyorsa orada olacağım, nereye gitmem ge-
rekiyorsa oraya gideceğim” sözlerini tüm sos-
yal demokratlar; ya da demokratik solcular birkaç
kez okumalıdırlar.
Okumalı, sonra da “başkent” sözcüğünü önce
kendi yaşadıkları kent, daha sonra da ülke olarak
değiştirerek Mart 2009 yerel seçimlerinde ula-
şılması zorunlu hedef olarak bellemelidirler.
Türkiye’yi AKP’den kurtarmanın
yolunu açmak
Böyle bir güç birliğinin, daha önce de yazdığım
gibi, her kentteki güç oranına göre CHP-DSP-SHP
ve ÖDP’liler arasında yapılabileceğine yakın za-
mana kadar en fazla karşı çıkan partinin CHP ol-
duğu biliniyordu.
Ana muhalefet partisinden gelen haberler, o ola-
sılığın giderek göz ardı edilmekte olduğunu gös-
teriyor. DSP’de de benzer bir gelişmenin olduğu
parti meclisinin cuma günü yaptığı toplantıda or-
taya çıktı. Bazı üyelerin son genel seçimlerde CHP
ile yapılan güçbirliğinden DSP’nin yararlanmadı-
ğı yolundaki eleştirileri yanıtlayan Zeki Sezer, ye-
rel seçimlerin koşullarının daha başka olduğunu
söyleyerek ülke yararına ne gerekiyorsa partinin
ona göre davranması gerektiğini savundu.
Ekonomik kriz, terör karşısında iktidar partisi-
nin izlediği virajlı strateji ve yerel yönetimlerde gi-
derek artan yolsuzluk haberleri AKP’nin ivmesi-
ni azaltıyor. Kararsız seçmenlerin yüzdeleri,
AKP’nin yıllardır elinde tuttuğu birinci parti olma
skorunda gerileme olduğunu ortaya koyuyor.
Sol, akıllı bir güç birliği oluşturarak bu şansı iyi
kullanmalı.
Türkiye’yi bu yönetimden kurtarmanın yolunu
açmalıdır.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET / MEHMET SUCU
Bu hafta da F klavye konusunda
yazmayı sürdüreceğiz. Türkçe klav-
ye yazısı anlaşılan o ki pek çok oku-
run kanayan yarasına parmak basmış.
Bugüne kadar gelen en yoğun okur
tepkisini bu yazıda aldım. Birkaç ör-
neği paylaşmak istedim.
Selamlar Mehmet Bey, F klavye
hakkında yazdıklarınızdan dolayı
çok teşekkür ederim. Sizin başınıza
gelen olayların aynısı benim de ba-
şıma geldi. İşin en üzücü yanı, ya
kardeşim bu klavyeyi getirmeye
mecbursunuz dediğimde yanımda-
ki arkadaşlarım tarafından bırak
manyak mısın hem o klavye zor gi-
bi bir sürü tepki almamdı.
Semih Emiroğlu
Sayın Mehmet Sucu, Heyecanla
yazınızı okudum, ağzınıza sağlık.
1966 Beyoğlu Ticaret Lisesi mezu-
nuyum 42. yılımı çalışıyorum. Saygı-
değer İhsan Yener ve eşi Sevim Ye-
ner benim hocalarımdı. F klavyeyi
okulda öğrendim ve şu an yine de ıs-
rar ve inatla Türk örf âdetlerime ve İl-
kelerime tutkumdan şirkette bir tek
ben kullanıyorum. Yani içim ne kadar
dertli ki F klavyem nasıl işliyor, eski
günlerimi, derecelerimi hatırladım.
1966 yılında Arçelik’e iş müracaatımla
hemen aldılar çünkü beni daktilodan
imtihan ettiler, takır takır yazmaya
başlayınca maaşımda 200 lira artış ol-
muştu
Esin Alp
Ağzınıza sağlık. Q klavyeyi bize ilk
başlarda Türkçe klavye diye yuttur-
dular. Bizler bekliyorduk ki, arkasın-
dan esas Türkçe klavye olan F klav-
ye gelecek. Hepimiz Q klavye kul-
lanmak zorunda kaldık maalesef. O
kadar da zor ki aslında bu klavye. Lüt-
fen bu konuyu bir kampanya haline
getirelim. F klavyemize sahip çıkalım.
Tamer ÖZEN İzmir
Merhaba;
Öncelikle ilk bakışta basit gibi gö-
rünen, ancak çalışma hayatında çok
önemli olan bir konuya değindiği-
nizden dolayı teşekkür ederim. Ben
de çok uzun yıllardır “F” klavye kul-
lanmaktayım. Ticaret lisesi kökenli-
yim. 70 yılların başında okuduğum
okulda on parmak “F” klavye dakti-
lo dersi zorunlu dersler içinde yer alı-
yordu. O yıllarda on parmak daktilo
bilmek bir ayrıcalıktı ve iş kapılarını
açan yegâne bir beceriydi. Okul yıl-
larında “F” klavyenin Türkçede en
çok kullanılan harflerin en kuvvetli
parmaklarımıza gelecek şekilde di-
zayn edildiği, kullanıcının çok uzun
süreli daktilo kullanımında bile yo-
rulmadan çalışabileceğini öğretti-
ler. Gerçekten de çalışma hayatım-
da bunun faydasını fazlasıyla gör-
düm. Şimdi çağımızın yeniliklerinden
bilgisayar kullanıyoruz, Yazınızda
dile getirdiğiniz gibi “F” klavye’yi çok
zor bulmaktayız.
Mahmut Apaydın.
Ahhh Mehmet Bey kardeşim, bu-
güne kadar hiç kimsenin dikkatini mi
çekmediği, yoksa üşendiği mi, yok-
sa sözümona teknolojiye uymak uğ-
runa kendini zorunlu hissettiğinden
mi, bilinmez, (F) klavye sorunu bu ka-
dar güzel dile getirilmemişti. Ben de
23 yıl görev yapmamın ardından,
emekli basın mensubu olarak konuyla
ilgili çok şeyler eklemek isterdim,
ama inanın ekleyecek tek ayrıntı bi-
le bırakmamışsınız; söylenecek tek
söz. İyi çalışmalar, sağlıklı günler di-
lerim.
Turgut Çelik
Emekli Öğretmen
F klavye Türkçe klavye olduğu için
değil bilimsel bir klayve olduğu icin
desteklenmelidir.
Şu an dünyanın en iyi klavyesidir.
F klayve yalnızca Türkçede değil, İn-
gilizcede de Q klavyeye göre çok ba-
şarılı.
Ahmet Nar
Bu arada 2003 yılında yayımlanmış
bir genelgeyi anımsamakta yarar var.
Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin
ÇELİK imzasıyla 31.03.2003 tarihin-
de yayımlanan genelge bakın F klav-
yeyi nasıl tanımlıyor: “Yaklaşık 30
bin kelime ve 185 bin harfin incelen-
mesiyle oluşturulan standart Türk
klavyesinde;
1. Türkçe kelimelerdeki bir sesli bir
sessiz harf bağlantısı göz önünde
tutularak, her iki elin parmaklarının bir-
biri ardına sırasıyla kullanılmasına im-
kân vermek için bütün sesliler sol el-
de toplanmıştır. Kullanım ve geçiş ora-
nı yüksek olan k-m-l-t gibi sessiz
harfler sağ elle yazılacak şekilde dü-
zenlenmiştir.
2. Parmaklara düşen yük oranları,
parmakların fiziki gücüne, hareket
yeteneğine uygun olarak saptanmış-
tır.
3. Esas yük (yüzde 64) klavyenin or-
ta sırasına verilmiştir.
4. Her iki ele de eşit denebilecek (sol
ele yüzde 49, sağ ele yüzde 51) yük
verilmiştir.
5. Rakamlar küçük harf tuşunda da-
ha kolay yazılacak şekilde düzenlen-
miştir. (…)”
47 yıl öncesinde yaşanan klavye
karışıklığı günümüzde tekrar günde-
me gelmiştir. Nitekim son günlerde
çeşitli basın ve yayın organlarında “F
ve Q klavye” konulu yayınlar yapıl-
maktadır. Bu yayınların büyük bir
çoğunluğunda F klavyenin Q klavyeye
göre daha hızlı kullanıldığı, kullanıcı-
lara zaman tasarrufu sağladığı, Türk-
çe dışındaki dillerde de bu kolaylığın
aynen geçerli olduğu ifade edilmek-
tedir. Bu konuda verilen bir örnekte,
yabancı dille F klavye ile yapılan ya-
zışmalarda Q klavyeye göre iki kat da-
ha hızlı yazılabildiği belirtilmektedir.
Bu ifadelerden sonra genelgede
mevcut Q klavyelerden vazgeçilme-
si gerektiği ve F klavye kullanımının
zorunluluğuna değiniliyor.
Anlaşılan o ki, genelge rafta kalmış.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
F Klavye İçin Kampanya Açılmalı
Avukatlar, geçen hafta sonu yurt genelinde birçok kentte yapõlan baro seçimlerini değerlendirdi
‘Ortaknoktadabuluşmalõyõz’Haber Merkezi - Baro seçimle-
ri geçen hafta sonu yurt genelinde
birçok kentte yapõldõ. Seçimleri de-
ğerlendiren avukatlar ideolojiden
arõnõp siyasete bulaşmamõş, avu-
katlõğõ ve hukuku önceleyen baro te-
mennilerini dile getirdiler.
Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi
önünde platform üyelerinin de ka-
tõlõmõyla dün basõn açõklamasõ yapan
Hukukun Üstünlüğü Platformu’ndan
avukat Şadi Çarsancaklı, avukat-
lõk mesleği onurunu, insan onu-
rundan öncelikli tutmayan hiçbir tu-
tum ve davranõşõn insanlõk açõsõndan
doğru bir şekilde tanõmlanamaya-
cağõnõ, önemli olanõn insan onuru-
nu yüceltmek olduğunu vurguladõ.
Tüm avukatlarõn ortak bir paydada
buluşmasõ gerektiğine dikkat çe-
ken Çarsancaklõ, sözlerini şöyle
sürdürdü:“Tüm avukat arkadaş-
lara ‘ortak paydamõz nedir’ diye so-
ruyoruz. Dikkat buyururlarsa
biz ortak paydamızı odağa alıyo-
ruz ve tüm avukat arkadaşların
ortak paydasında birlikteliği ön-
celiyoruz. Çünkü İstanbul Baro-
su’nun tüm avukatları bizim in-
sanlarımızdır ve biz ortaklaşa
bir hayatı paylaşacağız. İnsan
onuru bağlamında bir hayatı pay-
laşacağız”
Malatya Barosu Başkanlõğõ gör-
evini üç dönemdir yapan Mehmet
Görgeç, bu yõlki seçimlerde aday ol-
madõ. Eyüp Kutlubay ile Sela-
hattin Sarıoğlu’nun katõldõğõ se-
çimlerde 272 oy kullanõldõ. 138 oy
alan Sarõoğlu başkanlõğa seçildi.
Bursa Barosu Başkanlõğõ’na da
önceki dönemin başkan yardõmcõsõ
Zeki Kahraman seçildi. Kahra-
man 492 oy alõrken, AKP’li Bele-
diye Başkanõ Hikmet Şahin’in da-
nõşmanlarõndan “Milli Görüşçü”
olarak bilinen Zekeriya Birkan
461, Ekrem Demiröz 320, Hasan
Sakarya 83 oy aldõ.
Gaziantep Barosu Başkanlõğõ
için 5 aday yarõştõ. 4 yõldõr baro baş-
kanõ olan Aziz Canatar’õn yeniden
adaylõğõnõ koymasõ bazõ gruplarõn
tepkisini çekti. Oy kullanma hak-
kõ olan toplam 794 avukattan 652’si
seçime katõlarak oy kullandõ, 18 oy
boş çõktõ. Aziz Canatar 275 oy ala-
rak yeniden başkan seçilirken, en ya-
kõn rakibi Mehmet Yıldırım’õn
oyu 167’de kaldõ. Diğer adaylar, Yıl-
maz Demirdelen 97, Selma Ak-
yazıcı 49, Mesut Karavelioğlu ise
46 oy alabildi.
Adana Barosu’nun 25. Olağan
Genel Kurulu seçimlerini Demokrat
Avukatlar Grubu adayõ Aziz Erbek
kazandõ. Adana Barosu’nun önceki
gün yapõlan genel kurulunda baro
üyesi avukatlar, Meslekte Hizmet
Grubu’nun adayõ eski Baro Başka-
nõ İbrahim Gazioğlu ile “Yeni
bir başlangıç için” sloganõyla yo-
la çõkan Demokrat Avukatlar Gru-
bu adayõ Aziz Erbek’in listelerini oy-
ladõ. 1252 geçerli oyun kullanõldõ-
ğõ seçim sonucu sandõktan eski baş-
kan Gazioğlu’na 622 , Erbek’e 630
oy çõktõ. Gazioğlu’nun itirazõ üzerine
yeniden yapõlan sayõm, sonucu de-
ğiştirmedi.
Erbek’in listesindeki isimlerin
ağõrlõklõ olduğu yönetim kurulu Zi-
ya Yalaz, M. Hakan Önenli, Kez-
bannur Özşahin, Mehmet Ta-
kak, Veli Küçük, Fevzi Çakıt,
Cem Kösemen, Duran Zararsız,
Abbas Bilgili, Hüseyin Saygılı ve
Osman Olcal’dan oluştu.
Hukukun Üstünlüğü Platformu’ndan avukat Çarsancaklõ,
birlikteliğin ancak ideolojilerden arõndõrõlmõş baroyla
mümkün olabileceğini söyledi.
MUSTAFA ÖZBEK
‘İftirayı
yalanla
süslüyorlar’
Türk Metal Sendikasõ
Genel Başkanõ Özbek,
yandaş medyanõn, Türk
Metal ve kendisi hakkõnda
karalama kampanyasõ
başlattõğõnõ belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türk Metal Sendikasõ
(Türk Metal) Genel Başkanõ
Mustafa Özbek, görevinden
alõnan Türk Metal Manisa Şubesi
Başkanõ Mehmet Ali Özaltın’õn
“mesnetsiz ve iftiralarla dolu
açıklamalarının” hükümet yan-
daşõ medya tarafõndan “yalan-
larla süslenerek” haber yapõl-
dõğõnõ söyledi.
Türk Metal Genel Başkanõ
Mustafa Özbek, dün sendika ge-
nel merkezinde düzenlediği ba-
sõn toplantõsõnda, görevinden alõ-
nan Türk Metal Manisa Şubesi
Başkanõ Özaltõn’õn yaptõğõ açõk-
lamalar ve hakkõndaki iddialara
yanõt verdi.
Son günlerde yandaş medya-
nõn, gerek Türk Metal, gerek
kendisi hakkõnda bir karalama
kampanyasõ
başlattõğõnõ ve
kimsenin asõl-
sõz haberlerle
Türk Metal’i
rencide etme-
ye hakkõ olma-
dõğõnõ kayde-
den Özbek,
şunlarõ söyle-
di:
“ B u g ü n e
kadar Türk
Metal’in ekme-
ğini yiyen bir kişinin iddialar-
dan öte gitmeyen asılsız, mes-
netsiz ve yalanlarla dolu açık-
lamalarını ve iftiralarını haber
olarak vermek hangi haberci-
lik anlayışında vardır? Sendi-
kamızın, 26 üyenin istifasıyla
münfesih hale gelen şubemizi
yeniden yapılandırma girişim-
leri devam etmektedir. Böyle
bir süreçte, asılsız iddialara, if-
tiralara içinde sırf genel baş-
kanın adı geçtiği için haber
diye sarılmak, üstelik bu id-
diaları yalanlarla süslemek
hangi medya vicdanında var-
dır? Manisa Şubemiz münfesih
hale gelmiştir. Münfesih bir yö-
netime rağmen suiistimalleri,
dolandırıcılıkları ve ahlaksızlığı
denetim kurulu raporlarıyla
sabit olmuş biri, şube başkan-
lığı koltuğuna oturmak iste-
mektedir.”
Türk Metal’in Kõbrõs’taki ote-
line ilişkin haberler yapõldõğõnõ
anõmsatan Özbek, Kõbrõs’a bu-
güne kadar 22 bin işçinin gittiğini
ve bu rakamõn eşlerle birlikte 44
bin olduğunu söyledi.
Metris Cezaevi’nde demir çubukla dövüle-
rek öldürüldüğü iddia edilen Engin Ce-
ber’in ölümüyle ilgili olarak, “işkence ve za-
limane yöntemlerle bilerek ve isteyerek adam öldürme” suçu kapsamında Adalet Bakanı Meh-
met Ali Şahin’in de aralarında bulunduğu birçok kişi hakkında suç duyurusunda bulunul-
du.Ceber’in cezaevinde ölümü, soru önergeleriyle TBMM’ye taşınırken CHP İzmir Milletve-
kili Canan Arıtman İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın istifasını istedi. Olayla ilgili Başbakanlık
da devreye girdi. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen de, Ceber’in işkence nedeniyle
hayatını kaybettiği yönündeki iddiaları Meclis’e taşıdı. Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer
Genç de konuyla ilgili bir soru önergesi verdi. İnsan Hakları Derneği Ceber’in ölümünden so-
rumlu olanlar hakkında hukuki sürecin bir an önce başlatılmasını istedi.
Ceber için suç duyurusu
ERGENEKON
Dava öncesi
Ankara’damiting
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Demokratik Toplum Partisi’nin
(DTP) de aralarõnda bulunduğu bazõ
siyasi parti ve sivil toplum örgütleri,
“Ergenekon” soruşturmasõna ilişkin
taleplerini dile getirmek üzere pazar
günü Ankara’da bir miting düzenle-
yecek.
DTP Ankara İl Başkanõ İsmail An-
cı, mitingi destekleyen örgütlerin
temsilcileriyle birlikte düzenlediği
basõn toplantõsõnda, miting hakkõnda
bilgi verdi.
Ancõ, 19 Ekim Pazar günü Abdi
İpekçi Parkõ’nda gerçekleştirilecek
miting ile kamuoyunun “Bir an için
de olsa Ergenekon soruşturması
mağdurlarıyla empati kurmalarına
yardımcı olmayı amaçladıklarını”
söyledi.
“Ergenekon” davasõnda ilk duruş-
manõn önümüzdeki günlerde yapõla-
cağõnõ anõmsatan Ancõ, “Ergene-
kon”un iddianame ile sõnõrlõ kalma-
yan, kurallar ve kanunlar üstü derin bir
yapõlanma olduğunu belirtti.
Suna Kili’nin “Atatürk Devrimi: Bir Çağdaşlaşma Modeli” kitabõnõn 11. baskõsõ çõktõ
Atatürkçü düşünceye odaklanmak
Haber Merkezi- Atatürk ko-
nusundaki yapõtlar Atatürk ilkele-
ri ve Atatürkçü düşünce sistemi
üzerinde odaklanmõş ve Atatürk’ün
oluşturup uyguladõğõ çağdaşlaş-
ma-kalkõnma modeli üzerinde ye-
terince durulmamõştõr. T. İş Bankasõ
Kültür Yayõnlarõ’nca “yenilen-
miş” 11. baskõsõ yeni çõkan Ata-
türk Devrimi: Bir Çağdaşlaşma
Modeli kitabõ bu alanda tek çalõş-
ma olma özelliğini sürdürmektedir.
Kitabõn yazarõ Prof. Dr. Suna Ki-
li, kitabõn ana temasõ olan “Ata-
türk Devrim Modeli”nin özel-
liklerini, yeni çalõşmalar ve yeni ve-
riler açõlarõndan, kapitalist ve Mark-
sist modellerin nitelikleri ile kar-
şõlaştõrmaktadõr. Ayrõca, Prof. Ki-
li, Türkiye’deki iç gelişmeleri,
AB-Türkiye ilişkilerini, Kõbrõs so-
rununu, küreselleşme olgusunu,
muhafazakârlõk ve ilericilik çeliş-
kilerini, kimlik sorunsalõ gibi ko-
nularõ Atatürk Devrim Modeli açõ-
sõndan irdelemekte ve değerlen-
dirmektedir.
Gelişmiş Batõ ülkelerinde özel-
likle şimdilerde yaşanan büyük ve
derin ekonomik kriz, ‘ulusal eko-
nomi’ anlayõşõnõn önemini bir kez
daha ortaya çõkarmõştõr. Kitabõn çe-
şitli yerlerinde, özellikle 203-212
sayfalarõnda ‘devletçilik’ konu-
sunda verilen bilgiler önemlidir. Bu
sayfalarda sunulan istatistikler açõ-
sõndan 1929-1939 arasõnda sana-
yide üretim artõş hõzõnda yüzde
96’yõ yakalayan Türkiye’nin bu
alanda dünyanõn 3. ülkesi konu-
muna geldiği vurgulanmaktadõr.
Çeşitli gelişmelere karşõn, Prof.
Dr. Suna Kili, kitabõnda şu gerçe-
ğin değişmediğini şöyle vurgula-
maktadõr: Bir ülkenin esenliğe ka-
vuşmasõ, çağdaşlaşmasõ ve kal-
kõnmasõ başlõca iki temel öğeye da-
yanõr: 1- Çağdaşlaşmak ve kal-
kınmak için seçilen ‘Model’ ve 2-
Siyasal yönetimin nitelikleri.
Çağdaşlaşmayõ-kalkõnmayõ hedef
alan Atatürk Devrim Modeli özde
bir ulusun tarihsel, kültürel ve top-
lumsal birikimleri; kõsacasõ, bir
ülkenin kendine özgü birikimleri
doğrultusunda oluşturulan, o ül-
kenin ve o ülke insanõnõn çabasõna,
özverisine dayanan bir modeldir.
Suna Kili:
Çağdaşlaşmayõ
gerçekleştirmek için
oluşturulan ulusal
‘model’ tek başõna
yeterli değildir. Bu
modeli benimseyecek,
destekleyecek ve
uygulayacak bir
‘siyasal kadroya’
gereksinim vardõr.
ZAMAN’A YALANLAMA
Gürbüz Çapan zanlõ
değil, mağdurdur
İstanbul Haber
Servisi - Ergenekon
davasõ kapsamõnda tu-
tuklanan eski Esenyurt
Belediyesi Başkanõ Dr.
Gürbüz Çapan’õn
kardeşi Zeki Çapan,
ağabeyi Çapan’õ Al-
manya’dan getiren ki-
şinin emekli Tuğgene-
ral Veli Küçük, Ça-
pan’õ evinde ilk ziyaret
eden kişinin de eski
Terörle Mücadele Şu-
be Müdürü Adil Ser-
dar Saçan olduğu yö-
nündeki haberleri ya-
lanladõ. Zeki Çapan,
“Gürbüz Çapan Erge-
nekon davasında zan-
lı değil, mağdurdur”
dedi.
Zeki Çapan, Zaman
gazetesinde önceki gün
yayõmlanan habere iliş-
kin olarak Esenyurt’ta
Gürbüz Çapan’a destek
veren bir grupla yazõlõ
açõklama yaptõ. Gür-
büz Çapan’õ karala-
maya yönelik haber-
lerin, belediye ekibin-
den olduğunu öne sür-
dükleri Bertan Züla-
loğlu ile Şerafettin
Düz isimlerini kulla-
narak yaptõklarõnõ an-
latan Zeki Çapan, ha-
beri “iftira” olarak ni-
teledi.
Zaman’õn söz konu-
su haberinde Veli Kü-
çük’ün Gürbüz Ça-
pan’a tutuklanmama
garantisi verdiği id-
diasõnõn da yer aldõğõ-
nõ belirten Zeki Ça-
pan, açõklamasõnda
özetle şunlarõ kaydetti:
“Bertan Zülaloğlu
ile Şerafettin Düz ad-
lı bu iki isim hiçbir
zaman Gürbüz Ça-
pan’ın çalışma eki-
binde olmamıştır. Bu
şahıslar Dr. Gürbüz
Çapan’a ve arkadaş-
larına yönelik uzun
bir süredir devam
eden iftira kampan-
yasının ve siyasi kom-
plonun içinde yer
alan “muhbirlerdir”.
2001 yılında bu isim-
lerin iftiralarına da-
yanılarak Gürbüz
Çapan ve içinde be-
nim de yer aldığım
arkadaşları hakkında
dava açılmış, Gürbüz
Çapan ve arkadaşla-
rı uzun bir süre tu-
tuklu kalmıştır. An-
cak iftiralarının ger-
çekdışı olduğu mah-
keme sürecinde bir
bir ortaya konul-
muştur. Bu şahısların
karakteri, bu dava
sürecinde ortaya çık-
mıştır. İpe sapa gel-
mez iddiaları nede-
niyle mahkemeden
bile kovulan, yalancı,
iftiracı, intikamcı
muhbirlerdir.”
Mustafa Özbek