24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
“Sen kimsin, nesin?” “Ben kimim, ne- yim?” Bu soruları sormak gerekiyor artık. Bir kavram karışıklığını çözebilmenin tek yo- lu bu... Orda doğmuşuz, burda doğmuşuz... Ba- bamız şuralı, annemiz buralı... Ya dedemiz, dedemizin babası? Onun da babası?.. An- nemizinkiler... Hepimiz Türküz... Niye bu kavga niye bu ayrılık, bu sen ben çekişmesi? Üç dört kuşak ötesini kaçımız biliyoruz? “Ben yedi kuşaktan İstanbulluyum” demişti kendini soylu göstermek heveslisi bir hanım... “Aman o kadar gerilere gitme, Bizans’a va- rırsın, o zaman ne olduğun ortaya çıkar” di- ye susturmak istemiştim! Çocukluğum, Şehzadebaşı’nda geçti. Ma- hallemizde Kürt çocukları vardı; Naim, Ra- mazan, Fatma, Zehra... Oyunlar oynardık. Aklımıza gelmezdi o kimdir, bu kimdir? Ara- da bilmediğimiz sözler duyardık, aldırmazdık. Bu topraklardan yüzyıllardır kimler gelip geçmiş!.. Kimler çekip gitmiş, kimler kalıp yer- leşmiş... Zamanla çoğalmışlar, birbirleriyle dostluk, arkadaşlık, sevgililik, eşlik kurmuş- lar... Çoğalmışlar, çoğalmışlar, gelmişiz bu- günlere, yetmiş beş milyonluk bir büyük ka- labalık olarak... Kendimiz değil, başkaları yapmış, yaratmış bu ayrılıkları!.. Durup dururken değil, bilerek isteyerek, bizi içimizden bölerek, parçalaya- rak... Az da olsa başarmışlar. “Böl parçala yö- net” hesabıyla. Öyle güçlü, öyle verimli, öy- le çıkarlar sağlayarak... Şimdi ölümler, öl- dürmelerle birbirimizi düşman saymaya ite ite!.. Bir baskın yapılıyor, şehitler veriliyor, bir bomba patlatılıyor yine kaç insan gidiyor, ma- yınlara bastın mı havaya uçuyorsun, bir hınç, bir acımasızlık!.. Sınırın birazcık ötesinde az- gın bir düşman var! Kim onlar, çoğunlukla bu yurdun gençleri, dağa çıkmışlar, silahlandı- rılmışlar, yönlendirilmişler! Kardeş kardeşe kar- şı!.. Biri Türk askeri, öteki Kürt çetecisi!.. Kırk yıl mı? Daha mı çok, sürüp gidiyor. Da- ha da gidecek. Daha kaç şehit, daha kaç çeteci, ‘terörist’ öldürülecek? Bir sonuç alınacak mı, bir barış, bir kardeşlik, bir hu- zur!.. Suçlu o gençler mi, o dağda bir şeyler arayanlar mı?.. Yoksa uzak diyarların güçlüleri mi? Nerden gelir bu silahlar? Herkes biliyor bu çeteleri destekleyenle- ri, yüreklendirenleri, kışkırtanları.. ABD’ciler mi, İsrail’ciler mi?.. Sevr’de yapamadıklarını yeniden uygula- mak istiyorlar, anlamıyor muyuz!.. Kendimi- ze dost saydığımız, işbirliği ettiğimiz Barza- ni’ler, Talabani’ler, Misterler, Mösyöler gö- zümüzün içine baka baka kanımızı emiyor- lar?.. Kardeşi kardeşe vurdura vurdura... Bir Kürt devleti kurulacak! ABD’nin Orta- doğu’da güvenlikli bir yeri, bir kalesi olsun di- ye!.. Türkiye’nin en büyük kent ve kasaba- larında yaşayan Kürt soyundan gelen yurt- taşlarımız ne diyor bu oyuna? Katılıyorlar mı? Katılmıyorlarsa, neden sesleri çıkmaz? Kendimizi, geçmişimizi, ana babalarımızın, atalarımızın kim olduğunu bir düşünsek! Belki, bizler de o “terörist”lerin uzaktan ya- kından akrabaları çıkmaz mıyız? CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2008 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Sen Kimsin Ben Neyim?’ PENCERE Yoksa Siz ‘O’ musunuz? Aklı evvel kişilerin sözünü bu kez dinledim... Ne demişlerdi: - İstanbul’dan uzaklaş, temiz hava alacağın bir yere git... İstanbul’un havası kirliydi... Ya Ankara’nın havası?.. Pis mi pisti... Gittiğim yerde deniz ve güneş vardı... Bir de temiz hava... Başka?.. İnsan vardı... Yürüyüşe çıktığım zaman köşede bucakta, so- kakta mokakta insanlar beni tanıyorlardı... Oysa ‘ben’ öteden beri bilindiği gibi medyatik olmaktan sakınırım, ne televizyona çıkarım, ne başka gazetelere röportaj veririm... Selam verenler nereden tanıyorlardı beni?.. Allah kahretsin; Ergenekon’dur, polistir, göz- altıdır, savcıdır, haberdir, olaydır derken ne ka- dar sakınsam da medyatik mi olmuştum?.. Bir gün güneşli havada deniz kıyısında yürür- ken bir açık hava kahvesinde oturan altı yedi ki- şilik gruptan bir güler yüzlü bayan ayağa kalktı ve sordu: - Yoksa siz o musunuz?.. - Evet, dedim, ben ‘O’yum... Sonra düşündüm?.. ‘O’ kimdi?.. Her insan aynaya baktığı zaman kendi ‘o’su- nu görür... O kimdir?.. Kendisidir... Peki, gözleri, kaşları, ağzı, burnu, elleri, ayak- ları derken tüm suretinin ve bedeninin aynaya yan- sıttığı kişi gerçekten ‘O’ mudur?.. Yoksa fikriyle, ruhuyla, inancıyla bir başka ‘O’ mudur?.. Soru ülkemizin yazgısı, geleceği, varlığı, uygarlığı açısından gün geçtikçe önem kazanıyor?.. Devletin başındakilerin fiziğini tanımak artık bir anlam taşımıyor; TV’ler iktidar patronlarının be- denlerini ve suretlerini her gün ekranlara taşı- yorlar... Soru ve sorun başka yerde.. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde -ne Suudi Ara- bistan’da, ne İran’da, ne Fransa’da, ne Alman- ya’da- yaşanmayan ‘takıyye’ sorunu Türkiye’de gündemdedir... Soru: Cumhurbaşkanı gerçekten o mudur?.. Başbakan gerçekten o mudur?.. Laik Cumhuriyetin aklı başında insanlarını sa- rıp sarmalayan soru ülkemiz devlet, hükümet, la- iklik, yurttaşlık ve demokrasi ortamında varlığımıza kancasını takmıştır... Öyle ki bu soru tatilde bile insanı rahat bırak- mıyor... Çağdaş Eğitim Çağcõl uluslar çocuk- larõnõ çağdaş, bilimsel ve ulusal bir eğitim- le eğitmek ister. Bu neden- le eğitim yöntemlerini, programlarõnõ, ders kitap- larõnõ, araç gereçlerini bi- limsel ve teknolojik geliş- melere uygun olarak, günün koşullarõna göre geliştirirler. Çağdaş eğitimin amacõ; hurafelere inanmayan, öz- gür ve bilimsel düşünceye sahip, kara bilisizliğe karşõ yolunu akõl ve bilim yoluyla bulabilen, kendisi, çevresi ve dünyayla barõşõk öğren- ciler yetiştirmektir. Hurafelerin bilimsel ger- çeklermiş gibi sunulduğu, akõldan çok inancõn önde tutulduğu, küçücük beyin- lerin dinsel bilgilerle dol- durulduğu bir eğitim, asla çağdaş eğitim olamaz! Tarihte örneği çoktur, bir ülkede eğitimi inanç ve dogmalar üzerine kurmak o ülkeyi yõkõlõşa sürükle- mektedir. Öyle uzaklara gitmeye de gerek yok; Os- manlõ İmparatorluğu’nun yõkõlmasõnõn en önemli ne- deni; eğitim dizgesinin çağ- daşlaştõrõlamamasõ ve üç başlõ eğitim dizgesinden bir türlü kurtarõlamamasõdõr. İmparatorlukta; dinsel eği- tim yapan medreselerde ye- tişen ve bir türlü yenilik ve gelişmeleri kavrayamayan gericilerle Tanzimat’õn sivil Erdal ATICI Arkası Sa. 8, Sü. 3’te
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle