23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2008 CUMARTESİ 2 ESKİDEN şimdi olduğu kadar sık kullanılmadığı için, “taşeron” sözcüğünü ilk duyanlarımız “taş ustası” falan gibi bir anlama geldiğini sanırlardı. Oysa, temelinde Fransızcanın “tâche” sözcüğü var; “şapkalı a”yı biraz yaygınlaştırarak “tâş” diye okunan ve “belli sürede yapılması gerekli iş” anlamına gelen bir sözcük. “Tacheron”, böyle bir işi üstlenen kişi demektir. Bugünün Türkçesindeki anlamı ise biraz farklı: Aslında memur ya da sözleşmeli kamu görevlilerince görülmesi gereken kamu hizmetlerini, hatta işlevleri yerine getiren kişilere ve daha çok da şirketlere “taşeron” diyoruz. Elektrik zammı, şimdiki taşeronlaşmanın vatandaş ve devlet açısından ne anlama geldiğini ve hangi sonuçlara yol açtığını herkesin anlayacağı biçimde gün ışığına çıkardı. “Elektriğe yüzde 15 zam geldi” denince kısa sürede anlaşıldı ki, termik ya da hidroelektrik santrallardan bu zamla yola çıkan akım evlere ve fabrikalara ulaştığında, araya giren taşeronluklarla yüzde 20’lik bir zamma dönüşmektedir: Enerji üretenden dağıtana, dağıtandan belediye şirketlerine, kent şebekelerini kuran taşe AÇI MÜMTAZ SOYSAL Taşeronlaştırma ronlara, saat okuyandan fatura çıkaran ve tahsilat yapan taşeronlara kadar uzanan bir zincir. Her aşamaya kendi kazanç payını ekleyen, ürünü biraz daha pahalılaştıran, kamu görevlileri yerine boğaz tokluğuna çalışanlarla iş gören, sendikalaşma istemeyen, sosyal güvenliğe aldırış etmeyen şirketler. Böylece elektrik kullananın gideri artmakta, kamu görevlisi giderlerinden kurtulduğunu sanan kamu yönetimi şaibeli ihalelere fazla para akıtmakta ve vatandaşı aldatıp kurda kuşa teslim etmiş olmanın vebalini yüklenmektedir. Taşeronlaşmanın bulaşmadığı alan kalmamıştır. Devlet ve üniversite hastanelerindeki duruma bakın. Eskiden doktorlardan aşağıya uzanan hizmetlerde hemşirelik, hastabakıcılık ve hademelik gibi her biri kendine özgü işlevleri olan kamu gö revlilerinin çalışacağını düşünürdünüz değil mi? Hayır, artık birtakım “refakatçilik ve hasta bakıcılık” şirketleri türemiş ve bu hizmetler için hastanelere geçici eleman bulup çalıştırma işini ihaleyle onlar üstlenir olmuştur. Hasta başına hastaneden aldıklarını gün hesabına göre sendikasız çalıştırdıklarıyla paylaşıp bu aracılıktan para kazanan taşeronlar. Buna yemek ve temizlik gibi işlevleri de ekleyebilirsiniz. Henüz böyle bir taşeronlaştırmayla sağlık hizmetinin bütünlüğü üzerinde hangi olumsuz etkilerin yaratıldığı ve ihale kapışmadaki partizanlık derecesi tam anlamıyla araştırılıp incelenmiş değildir. Ayrıca, yükseköğretime giriş öncesindeki eğitim eksikliğini gidermeyi dershane furyasına bırakışta da bir çeşit taşeronlaştırma yok mu? Kısacası, son taşeronlaştırmalar öyle bir görüntü yarattı ki, günün birinde devletin büsbütün buharlaştırılıp ülkeyi yönetme işinin bile başkalarına bırakılmasından ciddi olarak korkulmalıdır. mumtazsoysal@gmail.com OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Alevi Kıskaçta Alevi Tuza Nurettin KARSU 15.16. Dönem CHP Erzincan Milletvekili PENCERE Alevilerin Tarihsel Kararı Cumhuriyet’in dünkü manşeti Alevilerin tarihsel kararına ayrılmıştı... 20’nci yüzyıldan itibaren Aleviler dördüncü kez ülkenin yazgısına ilişkin bir belirleyici karar vermek zorunda kalıyorlardı... ? Türkiye’de bir süreden beri ‘Amerikancı İslamizm’ egemenliği siyaseti ve yönetimi belirlemektedir. Sünniliğin Nakşi iktidarı, Amerika’nın açık seçik desteğiyle kurulmuştur... Bush yönetimiyle birlikte iki deyiş dillere pelesenk oldu: BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)... Artık cümle âlem tarafından biliniyor, söyleniyor, yineleniyor.. ‘Ilımlı İslam Devleti Modeli’ laik Türkiye Cumhuriyeti için öngörülüyor, makbul sayılıyor... AKP iktidarı, Amerika’nın desteğiyle, demokratik bir görüntü altında iktidarı ele geçirmiştir; hiçbir alanda dur durak bilmiyor... Devlet AKP’lileştirilmektedir... Cumhurbaşkanlığı.. Başbakanlık... Hükümet.. Meclis.. YÖK.. Belediyelerin çoğunluğu.. Her kesimde, kuruluşta ve kurumda yapılan atamalar ve baskılarla ‘Nakşi ve Amerikancı İslamizm’in devleti ele geçirdiği görülüyor... Bu açık seçik süreçte AKP iktidarı Alevilere de el atmak istedi.. Peki, sonuç?.. ? 20’nci yüzyılda Aleviler üç kez hem ülke hem de kendi varoluşları açısından önemli kararlar vermek zorunda kaldılar... Birinci karar Birinci Dünya Savaşı arifesindedir... İttihatçı Talat ve Enver Paşalar Hacıbektaş’ı ziyaret etmişlerdir... Yeterli desteği Anadolu Alevilerinden sağlayabilmişler midir?.. Birinci Dünya Savaşı’nda Çelebi Cemalettin Efendi kurulan Bektaşi Alayı ile Kafkas cephesinde savaşmıştır... ? İkinci karar Milli Kurtuluş Savaşı başlangıcındadır... Mustafa Kemal, ErzurumSıvas kongrelerinden sonra Ankara’ya giderken Hacıbektaş’tan geçer; Alevilerin en büyükleri Cemalettin Efendi ve Salih Niyazi Baba ile görüşür... Alevi liderleri Milli Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal Paşa’ya destek sözü verirler ve sözlerini tutarlar... Tarih 24 Aralık 1919’dur... Çelebi Cemalettin Efendi 23 Nisan 1920’de açılan Meclis’te Kırşehir milletvekili olarak yerini alır... ? Üçüncü karar Cumhuriyetin kuruluşuna ilişkindir... Alevilerin lideri Çelebi Veliyettin Efendi, tüm Alevileri, kurulacak Cumhuriyeti desteklemeye çağıran 25 Nisan 1923 tarihli mektubunda der ki: “ Gazi Paşa müşarileyhin, terakki ve tealiî vatan hakkındaki her türlü arzularını yerine getirmek bizlere farzı ayındır... Sizi kölelikten kurtaracak Büyük Millet Meclisi Reisi ve cümlemizin büyüğü Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’dir.” Meclis’te halifeliğin kaldırılması yolunda Alevilerin büyük katkısı olmuştur. ? Alevilerin laik Cumhuriyetin harcında büyük emekleri vardır; yeryüzündeki İslam coğrafyasında tek laik devletin Anadolu’da kurulabilmesi Alevilik ve Aleviler sayesinde gerçekleşebilmiştir... Nakşi AKP iktidarı şimdi “Ilımlı İslam Devleti”ni oluşturmak peşindedir... Aleviliğin öyle bir devlet kapsamında yeri nedir?.. Bu sorunun yanıtı Alevilerin Nakşi iktidarına karşı aldıkları son tarihsel kararda belirginleşiyor... B ugün molla iktidarının Alevileri kıskaca almasının nedenleri çok açık: Devrim karşıtlarınca ılımlı İslamın gerçekleştirilmesi ve şeriat düzeninin egemen kılınması, bu iktidarın ana hedefi ve temel amacıdır. Bu amaca ulaşmanın karşısında üç temel öğe var: Kemalist TSK, laik ve devrimci Atatürkçü Alevi toplumu ve medyada da Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlı Cumhuriyet gazetesi. Bin yıldan beri, bir türlü Sünnileştirilemeyen ve cem evlerinden koparılıp camiye getirilemeyen, daha doğrusu, şeriat düzenine sokulamayan Alevilerin halledilmesi, bu Fethullacı iktidarın da baş sorunu haline geldi. HorasanTürkmenistan kökenli Alevi Bektaşi öğretisinin asırlarca ödün vermeyen çağdaş içerikli kalesini, çamurla kapatmaya çalışanların gücü buna yeter mi? MuaviyeEmevi ordularının başaramadığı, Abbasilerin beceremediği, Selçukluların üstesinden gelemediği ve Osmanlı’nın yok edemediği, asimile edemediği AleviBektaşi öğretisini ve buna bağlı kültürünü, buna uygun yaşantısını ve inanç yorumunu, bir hamlede, bu mollalar ılımlı İslama nasıl çevirebilecekler? Aleviler ne Şiidir ne de Sünnidir, öğretilerine bağlı, laik ve Atatürk ilkedevrimlerini özümsemiş olarak, çağdaş inançlarını, cem evlerinde ‘cem’lerini yürütmektedirler. Bin yıl bu topraklarda yaşayan bu Türkmenler, Yavuz’un katliamı ve kelle korkusu nedeniyle, evlerde gizleyerek yorumladılar. Cemi ve cem evini cümbüş yeri sayanlar, cem ibadeti ile alay ? Arkası 8. Sayfada CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle