04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Alevi örgütleri yemeğin sinsi bir asimilasyon planının parçası olduğunu ve şov amacı taşıdığını söylediler 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘İftara gidenler düşkündür’ ? Ankara’daki Alevi örgütleri, dedeler, ozanlar ve destekçi kuruluşlar, dün bir basın toplantısı düzenleyerek AKP’nin iftarını “Hızır Paşa sofrası” olarak adlandırdılar. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kâzım Genç, “AKP ile genetik uyum sağlayacak bir Alevi arka bahçesi” istendiğini vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’daki Alevi örgütleri, AKP’nin bugün vereceği iftara katılanların “düşkün” ilan edileceğini bildirdi. Alevi inancına göre, düşkün ilan edilenlerle her türlü ilişki kesiliyor, sadece cenaze namazları kılınıyor. Ankara’daki Alevi örgütleri, dedeler, ozanlar ve destekçi kuruluşlar, dün bir basın toplantısı düzenleyerek, bugün Aleviler için verilecek iftara katılacakların “düşkün” olarak ilan edileceğini açıkladı. Katılımcılar adına ortak açıklamayı yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kâzım Genç, “AKP’nin, bünyesine kattığı devşirme Alevilerle, sözde Alevi açılımı adı altında sinsi bir asimilasyon planı ortaya koyduğunu” söyledi. Planın, “AKP’nin Alevileri”ni oluşturmayı amaçladığını belirten Genç, “AKP ile genetik uyum sağlayacak bir Alevi arka bahçesi” istendiğini vurguladı. Gül Bir Şeyler mi Gizliyor? ÇAMUROĞLU NE DEMİŞTİ A (Fotoğraf: AA) KP’nin Alevi açılımını yürüten milletvekili Reha Çamuroğlu, Aksiyon dergisine verdiği röportajda, Aleviliği tasavvufi yorum olarak görmüş ve “Aleviliğin teolojisini öze indirgeyerek anlattığınız şey tasavvuftan başka bir şey değildir. Tasavvufun farklı yorumlarından biridir”; ayrıca “Camiye gitmem ama ezan sesi olmayan bir dünya istemem. Ramazanda oruç tutmam ama ramazansız bir Türkiye istemem” demişti. Çamuroğlu, Akşam gazetesindeki bir söyleşisinde de, “Alevi Bektaşi Federasyonu diye kaç üyesi olduğu belli olmayan bir örgütlenme var. Genel başkanı ortaokul mezunu. Alevilik hakkında tek eser vermiş üyeleri yok” ifadelerini kullanmıştı. ? K İ M L E R D E S T E K V E R M E D İ ? ‘H Son dönemde Alevilere yapılan baskılardan IZIR PAŞA SOFRASI’ T örnekler sıralayan; bunlara sessiz kalan AKP’nin diğer yanda Alevi açılımından bahsetmesinin samimi olmadığını belirten Genç, “Alevilerin hiçbir güçten ihsan, ulufe, lütuf beklentisi yoktur” dedi. Genç, AKP’nin iftarının “Hızır Paşa sofrası” olduğunu ifade ederek “İftara gidecek Alevileri son kez uyarıyoruz. Yoksa haklarında uygulanacak olan düşkünlük yaptırımının tüm sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaklardır” dedi. İftara ilişkin 12 ocaktan Alevi dedesinin hazırladığı ortak bildiride ise “Yemek sahibinin Aleviler nezdinde itibar sorunu vardır. Yemek, muharrem orucunun açılmasıyla ilişkisi olmayan bir gösteridir, şov amaçlıdır. Alevi muharrem geleneğini tümüyle yok sayan, hafife alan bir anlayışın ürünüdür ve kabul edilemez. O sofraya oturan her Alevi kendi insanına yapılan haksızlıklara ortak olacaktır” vurgusu yapıldı. oplantıda yer alan ve bugünkü iftara katılmayacağını açıklayan kişi ve dernekler şöyle: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kâzım Genç, Alevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Ali Yıldırım, DTP il yöneticisi Mehmet Tosun, Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı Başkan Yardımcısı Emel Sungur, Araştırmacı Yazar Nedim Şahhüseyinoğlu, SıvasYalıncak Sultan Derneği Necati Erder, Devrimci 78’liler Federasyonu Genel Başkanı Rüşen Sümbüloğlu, Halkevleri Genel Baş kanı Abdullah Aydın, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Ankara Cem Kültür Derneği Genel Başkanı Mehmet Uzuner, Tuncelililer Vakfı Yöneticisi Nuri Taşkın, Kars Demokrat Dernekler Federasyonu, Sıvas şehit ailelerinden Zeynep Karababa, Tunceli Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ercan İgit, DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Haydar Kaya, DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Kızılır mak Yerel Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Hıdır Adıyaman, SHP Ankara il yöneticileri Yüksel Çakmak ve arkadaşları, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Yönetim Kurulu üyeleri Murtaza Demir, Önder Aydın, OLEYİSHasan Yağız, KESK Ankara Şubeler Platformu, Şenkaya, Nişantaşı ve Yoğurtçular Köy Derneği, eski Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Atilla Erden, Araştırmacı Yazar Ünsal Öztürk, Ali Balkız, Kemal Bülbül. ABD’deki resmi görüşmelerini tamamlayan Cumhurbaşkanı’nın, Başkan Bush’un “Güneydoğu sorunu için geniş bir siyasi çözüm” isteğini içeren bir öneri ile döneceği anlaşılıyor. Kamuoyumuz, kendi geleceğini doğrudan ilgilendiren bu süper devlet patentli çözüm isteği muhtırasını, geziye Abdullah Gül’ün çağrılısı olarak katılan ve her birisi mesleklerinde isim yapmış olan gazeteciler yerine, Washington Post’un haberinden mi öğrenecekti? Oysa Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino, görüşme öncesinde Türk tarafını hazırlamak amacıyla olmalı; Başkan’ın (Bush), Gül ile Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Irak Başbakanı Nuri el Maliki dahil olmak üzere Kürt bölgesindekilerle uzun vadeli siyasi bir çözüm konusu üzerinde çalışma fırsatı hakkında görüşeceklerini söylemiş. Gül, görüşmeden sonra yaptığı açıklamalarda ev sahibinden gelen bu siyasi çözüm önerisine değinmediği gibi, Woodrow Wilson Merkezi isimli düşünce kuruluşunda yaptığı konuşma esnasında, bu doğrultuda sorulan bir soruyu yanıtlarken “Nasıl El Kaide’nin dışarıdan saldırılarına karşı ‘Burada politik çözüm bulalım’ denilemezse burada da böyle bir şey söz konusu olamaz” diye ustalıkla yalanlamak istemiştir. Oval Ofis’te nelerin görüşülmüş olduğunu, ABD kaynaklı haber ve yorumlara ağırlık vererek irdeleyelim: ABD Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde, elbette PKK’nin saldırılarını, tarafların üstünde anlaşacakları politik bir çözüm ile durdurmaktan söz etmiyor. Tam aksine, Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşme sırasında PKK’yi terörist örgüt olarak, ortak düşman gibi algıladığını da ikinci defa yineliyor. Ama Beyaz Saray sözcüsünün özel olarak isimlendirdiği iki Irak yetkilisinin, Cumhurbaşkanı Talabani ve Başbakan El Maliki’nin de adlarını söyleyerek Kürt bölgesindekilerle uzun vadeli siyasi çözüm üstünde anlaşmaları önerisini açıklıyor. Bir yanlışlık yoksa... Washington Post’un bu konudaki haberinde, şayet amaçsız bir yanlışlık yapılmamış ise Bush’un Türkiye’den “ihtilaflı bölgede” ekonomik gelişmeyi arttırmasını ve bölge için geniş bir siyasi çözüme yönelik girişim yapılmasını istediği yazılmıştır. İhtilaflı bölge deyimi, o toprak parçası üstünde hangi devletin ve ne ölçüde egemen olduğunun kuşkulu bulunduğu anlamını mı taşıyor? Dahası, Bush’un ağzından o görüşme sırasında böyle bir söz söylenmiş midir? Böylece ABD başkanlarının, Lozan Antlaşması üstündeki çekinceli tavırları mı yinelenmektedir? Öyle ise bu çok vahim ve çirkin gaf karşısında Türkiye Cumhurbaşkanı’nın tepkisi ne olmuştur? Görüşme sonrasında televizyon ve fotoğraf kameralarına yansıyan görüntülere bakılırsa Abdullah Gül, ABD Başkanı tarafından kırk dakikalık bir süreyi de kapsasa, ağırlanmış olmaktan çok mutlu olarak ayrıldığı için ya o ihtilaflı bölge sözü Oval Ofis’te değil Washington Post’un yazıişleri merkezinde imal edilmiştir ya da Cumhurbaşkanımız bu deyimi anlayacak kadar İngilizce diline vâkıf bulunmamaktadır. Dünkü gazeteler, Beyaz Saray’dan üst düzey bir yetkilinin Amerikalı gazetecilerin telekonferans yolu ile sorularını yanıtlarken, Gül ile Bush’un PKK sorununa yalnız askeri değil siyasi eylemleri de içeren kapsamlı bir çözüm bulunması konusunda görüştüklerini duyuran bir haberi yayımlıyordu. Bush ile Erdoğan arasında 5 Kasım’da gerçekleşen görüşmede böyle bir öneri ya hiç gündeme gelmedi ya da taraflar bilinçli olarak o gün sadece istihbarat paylaşımı üstünde bir anlaşmaya varıldığını açıklamak için anlaşmışlardı. Bu defa, ABD tarafının, Bush’un Gül’e ilettiği konuların ana başlıkları üstüne daha kapsamlı bilgi sızdırmalarının özel bir anlamı olmalıdır. Washington, Türkiye’den söz konusu bölge ile ilgili isteklerini, kamuoyumuzu alıştırmak amacıyla bölüm bölüm gündeme getirmeyi yeğliyordu.. BushGül görüşmesinden sonra sızdırılan bölüm, ”ihtilaflı bölge için siyasi eylemleri de içeren kapsamlı bir çözüm bulunması” mıdır? Bu konuda konuşması gereken sorumsuz Cumhurbaşkanı değil, sorumlu hükümettir. ALEVİ ÖRGÜTLERİ YEMEK DAVETİNİ REDDETME GEREKÇELERİNİ AÇIKLADI ‘AKP’nin sicili bozuk’ MİYASE İLKNUR Ç İftarı organize eden AKP’li Reha ÇamuroğAMUROĞLU’NUN TEPKİSİ Muharrem orucu nedeniyle bugün Ankara’da verilecek olan Alevi iftarına katılmayacak olan Alevi kurumları, yaptıkları açıklamalarda, daveti reddetmelerini AKP’nin güven vermemesine bağladılar. Laikliğe ve cumhuriyet değerlerine saldırıların sürdüğü bir dönemde Aleviliğe zeytin dalı uzatılması Alevi örgütleri tarafından samimi bulunmuyor. Örgütler, Alevilere yönelik saldırılar sürerken zeytin dalı uzatmayı inandırıcı bulmadıkları ve güvenmedikleri için daveti reddettiklerini belirttiler. lu, “Şiddetli muhalefet dalgasıyla karşı karşıyayız. Neye muhalefet ettiklerini biliyorlar mı? Garip memleket, dövüş var deyince binlerce insan geliyor. Barış var deyince aynı durum yok... İlk açıkladığımız günden itibaren hakarete uğradık. Davet edilmedik diye üzülüyorlar, bu tür şaklabanlıkları bıraksınlar” dedi. ALEVİLER KENDİNE YAKIŞANI YAPTI CEMAL ŞENER (Karacaahmet Sultan Derneği İkinci BaşkanıYazar) : Bu yemek sıradan bir akşam yemeği değil. Birincisi Alevilerin oruç açma geleneğine aykırı. İkincisi Aleviler ile AKP’nin siyasal ve inançsal farklılıkları ortada. Alevilerin düşünüp taşınıp ona göre karar vermeleri gerekirdi. Nitekim öyle yaptılar, küçük bir devşirme grubun dışında Aleviler, tarihsel geçmişlerine uygun bir tavır ortaya koydular. AKP’nin Alevilik, laiklik, Atatürk’e yaklaşım, düşünce ve inanç özgürlüğü, kadın hakları, çevre hakları konusunda sicili bozuktur. Bu işe öncülük yapan Reha Çamuroğlu’nun sicili de AKP’nin sicilinden daha az kirli değildir. AKP iki dönemdir iktidarda. İyi niyetli olsaydı şimdiye kadar Alevilerin taleplerini yerine getirirdi. Bunu yapmak yerine onlara karşı direnen iki güçten biri olan Alevilere karşı bir operasyon yapılıyor. Bugün bir gazetede Sayın Çamuroğlu, bu akşamı iftar yemeğine katılacak olan Başbakan’ın İmam Hüseyin’e fatiha okumasını bir devrim olarak nitelemesini doğrusu çok garipsedim. Sünni İslama mensup Başbakan’ın peygamberin torununa bir fatihe okuması neden devrim olsun ki? Bugüne kadar yapmamışsa asıl onu garipsemek lazım. ‘LAİKLİK YOK EDİLİRKEN ALEVİLİĞE KUCAK AÇILIYOR’ MEHMET ÇAMUR (Şahkulu Sultan Vakfı Başkanı): Bir yanda laik Cumhuriyetin bütün kurumlarına ve değerlerine saldıracaksınız, öte yanda Alevilere zeytin dalı uzatacaksınız. Laikliği yok ederseniz Alevilik nasıl nefes alıp verecek, hangi iklimde yeşerecek? Sadece Alevilik mi? Laik kurumlar ortadan kaldırılırsa inanç özgürlüğünden söz edilebilir mi? İnanç özgürlüğü ortadan kalktığında da Alevilere hak verseniz dahi o hakkı nasıl kullanacak? Başbakan’ın siciline bir baktığımızda olumlu bir şey göremiyoruz. Daha bugün bir milletvekili kalkıp kadın ve erkeklerin havuzlarının ayrılmasını savunabiliyor. Biz Aleviler ise ibadetimizde kadın erkek bir arada bulunuyoruz. Bu durumda nasıl yan yana geleceğiz. Atatürk’ün kurduğu bütün kurumları “zaptedilecek kale” olarak gören AKP ile Aleviler arasındaki ayrılıklar bir yemekte çözüme mi kavuşacak? Alevilerde “iftar” kavramı da kullanılmaz. İftar yerine “oruç açma” kavramı kullanırız. Bu tanımı da yadırgıyorum doğrusu. CHP’DEN 40 BİN YTL SORUSU ‘Vakıf parayı nereden buldu?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun Alevilere iftar yemeğini Abdal Musa Vakfı’nın düzenlediğini açıkladığını aktaran CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, “Vakfın 40 bin YTL’lik harcamayı karşılayacak maddi gücü olup olmadığını” sordu. Kılıçdaroğlu dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında bazı soruları gündeme getirdi. “Muharrem orucunun ilk kez 5 yıldızlı bir otelde ve bir Başbakan’ın katılımı ile iftar şölenine dönüştürüldüğünün” altını çizen Kılıçdaroğlu, Çamuroğlu’na şu soruları yöneltti: “Abdal Musa Vakfı’nın yaklaşık 40 bin YTL tutan iftar yemeği harcamasını karşılayacak maddi gücü var mıdır? Şayet böyle bir gücü varsa, vakıf gelirgider tablolarını Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne niçin vermemiştir? Vakfın mademki 40 bin YTL’lik görkemli bir iftar yemeği verecek gücü varsa, niçin malvarlıkları arasına nakit para koymamıştır? Sayın Reha Çamuroğlu bir kitap yazmak için Kültür Bakanlığı’ndan para almış mıdır? Almışsa yayımlanan eserin adı nedir ve kaç lira almıştır? Paranın alındığını biliyoruz, eserin olmadığını da biliyoruz.” Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net ‘AKP KENDİ ALEVİSİNİ YARATIYOR’ TURAN ESER (AleviBektaşi Federasyonu Genel Başkanı): Muharrem ayında iftar hazırlığına girişilmesi, Alevilerin yapısal ve hukuksal alanda değişim isteyen reformlarını örtme çabasıdır. AKP hükümeti “Alevisiz Alevilik” projesinin peşine düşmüştür. Hükümet, AKP güdümlü bir Alevi kuruluşu yaratma amacındadır. Resmen tanınmayan inancımızı, orucumuzu ve cemevlerimizi AKP’nin siyasi malzeme olarak kullanmasını doğru bulmayız. Alevilerin Sünnileştirilmesini hedefleyen projeler bir “Alevi sorunlarını çözme projesi” olamaz. ABDAL MUSA DERGÂHI ‘Alevilik adına kaygı verici’ ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Bilkent Oteli’nde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve birkaç Alevi örgütünün katılacağı iftar yemeğine ilişkin açıklama yapan Abdal Musa Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ali Eriş, yemekte yer almayacaklarını bir kez daha vurguladı. Eriş, geleneksel oruç açma ibadetlerini 19 Ocak’ta, Abdal Musa Dergâhı’nın da bulunduğu Antalya’nın Elmalı ilçesine bağlı, Tekke köyünde yapacaklarını ve burada da söylenecek sözlerin dile getirileceğini açıkladı. Abdal Musa Dergâhı’nın bulunduğu Tekke köyünde 1984’te kurulan ve Abdal Musa adına tüm etkinliklerin düzenleyicisi konumunda olan dernek adına açıklama yapan Eriş, iftarın ev sahipliğini üstlenen Abdal Musa Vakfı’nın da 2005’te kurulduğuna dikkat çekti. Eriş, “Sadece 12 üyesi bulunan Abdal Musa Vakfı’nın, Alevi Açılım Projesi’nde baş aktör olarak seçilmiş olmasını, Alevilik adına kaygı verici bulmaktayız. Kaldı ki bu vakfın 12 üyesinden, 8’inin köy dışından olması, dernek ve köylülerle mahkemelik olması, Alevilik adına söz söyleme ve temsil etme durumunu da açıkça ortaya koymaktadır” dedi. İftara ilişkin değerlendirme yapan Akdeniz Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Fuat Bozkurt da iftar yemeğinin, Alevilerin geleceğine leke sürebileceğini söyledi. Prof. Bozkurt, “Bu toplu iftar ne yenilik getirir ne de katılanları Başbakan’la iftar açtıkları için onurlandırır. Hatta Aleviler için geleceğe leke bile sürer” dedi. ‘VİCDAN MUHASEBESİ YAPSINLAR’ EMEL SUNGUR (2 Temmuz Vakfı Başkanı): AKP’nin “Alevi açılımı” çerçevesinde düzenlemiş olduğu “iftar yemeği” Başbakan’ın Alevilere ve Aleviliğe yönelik yapmış olduğu yanlışlara yenisini eklemiştir. Başbakan’a bilgi verenlerin muharrem orucunun nasıl tutulduğunu, ne için tutulduğunu bilmesi gerekir. Gösterişten uzak, gönül bağıyla tutulan muharrem orucu , lüks otellere indirgenmemiştir. Son bir kez, iftara katılanların vicdan muhasebesi yapması gerekmektedir. ‘ÇAMUROĞLU’NUN PROJESİ SAHİPSİZ’ Prof. Dr. İZZETTİN DOĞAN (Cem Vakfı Başkanı): Önce halkın önünde demokrasinin zorunlu bir kuralı olarak ne yapacağınızı açıklayınız. Bir zatı muhterem ortaya çıktı. AKP saflarında vitrine konmak suretiyle AleviSünni arasındaki uçurumu yıkmakla görevli olduğunu sandığımız bir başvuru yaptı. Başbakan’ın da katılacağı iftar yemeği ile 25 milyonu bulan bir kitle, 2007 sonunda Başbakan’ın katıldığı bir iftarla bir raya oturtulmak isteniyor. Şimdiye kadar AKP’den hiç kimse, Reha Çamuroğlu’nun projesinden haberimiz var demedi. Ç AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu, AMUROĞLU: YARGIYA BAŞVURACAĞIM Kılıçdaroğlu’nun iddialarıyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Çamuroğlu, kendisine yönelik açıklaması nedeniyle Kılıçdaroğlu’nu “müfteri” ilan etmekten başka bir şey söylemeyeceğini belirtti. Çamuroğlu, “Sayın Kılıçdaroğlu, benim Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan herhangi bir kitap yazmak için bir kuruş para aldığımı ispatlar ise ben milletvekilliğinden istifa etmeye hazırım. Eğer ispatlayamaz ise kendisini istifaya çağırıyorum” dedi. Çamuroğlu, yargıya başvuracağını da bildirdi. ‘İKTİDARIN ŞECERESİ GÜVEN VERMİYOR’ CEMAL COŞKUN (Hubyar Vakfı Başkanı): Reha Çamuroğlu ve bir grup Alevi kökenli milletvekilinin iyi niyetli olduğunu düşündüğümüz girişimlerini takdirle karşılamakla beraber, bu ülke iktidarını yöneten anlayışın geçmişteki şeceresi maalesef kurumumuza güven vermemektedir. İktidarın uygulamalarıyla pratik yaşam içerisinde güven oluşumunun sağlanmasının zor olacağı kanaatindeyiz. Toplumumuzca güven ortamının oluşması, bazı taleplerimizin hayata geçmesi ile mümkün olabilecektir. Öncelikle Alevilerin yapısal ve hukuksal alandaki reform taleplerinin uygun bir takvim dahilinde gerçekleşeceği, etkili ve de yetkili ağızlardan ifade edilmelidir. ‘BİZ DE KATILMIYORUZ’ BAKİ GÜNGÖR (Ateştuğla Kırklar Cemevi Başkanı): Ankara’daki iftar yemeğine katılacak kurumlar arasında Ateştuğla Kırklar Cemevi’nin bulunduğu gazetenizdeki dünkü haberde yer almıştır. Biz bu yemeğe katılmayacağımızı daha önceden açıklamıştık. Ayrıca derneğimiz birkaç ay önce kurulmadı. Derneğimizin kuruluş tarihi 22.05.2006’dır. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle