04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2008 CUMA 18 CUMHURİYET UYARDI İKTİDAR UMURSAMADI Türk futbolu üzerindeki siyasi baskıyı 2006 yılı ocak ayından bu yana sürekli gündeme getiren gazetemiz, FIFA’nın devreye gireceğini defalarca sütunlarına taşımıştı. “Yasa riskli, kayyum felaket, FIFA devreye girecek, Türk futbolu uçurumun kenarında” başlıklı haberlerimiz, iktidar partisi AKP tarafından dikkate bile alınmadı. FIFA’nın son mektubu ise ‘Türk futbolunun’ siyasilerce uçurumun kenarına getirildiğini belgeliyordu. SPOR GENEL KURUL’UN PARASI KİMDEN? Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile Türk futbolunun kayyuma emanet edilmesi ve ardından FIFA’ya karşın başlayan genel kurul sürecinin masraflarının kimin tarafından ödendiği sorusu futbol dünyasınca tartışılmaya başlandı. Rutin ödemeleri bile yapamayan Federasyonun genel kurul için para ödeyemeyeceği belirtilirken, kongre maliyetinin en az 200 bin Dolar olduğu ve bu paranın kimlerce verildiğinin açıklanması isteniyor. Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nin atadığı heyet, genel kurul ilanı verdi; 1b maddesi futbolu ateşe atıyor Kayyum, FIFA’yı dinlemedi ARİF KIZILYALIN İktidar partisi AKP’ye yakınlığı ile bilinen İstanbul Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ ile Kayserispor Başkanı Recep Mamur’un ‘yasa uygulanmıyor’ diyerek Bakrıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne yaptığı başvuru ve ardından futbol yönetiminin kayyuma devredilmesi ile başlayan kaos, Türkiye’yi uluslararası yaptırımların eşiğine getirdi. Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA’nın son 20 gün içinde Türkiye’ye gönderdiği 2. mektupta, “Spor Bakanlığı’na ifade ettiğim gibi yasanın 1 b maddesinin uygulanmadan önce(!) mutlaka FIFA ve UEFA nezdinde tartışılmalıdır” denmesine karşın mahkemece atanan kayyum heyetinin gazetelere ilan verip yenilenen delge yapısı ile futbol federasyonunu 1718 ocakta genel kurula taşıma isteği, büyük olasılıkla Türkiye’nin kupalardan atılıp, 2008’de devre dışı bırakılmasına yol açacak. Zürih’e yakın kaynaklar, FIFA yetkililerinin önümüzdeki günlerde Türkiye’ye kalın bir dosya ile gelip hem spordan sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan, hem Haluk Ulusoy’dan, hem de Türkiye’nin Avrupa’daki 1 numaralı ismi UEFA Başkanı Şenes Erzik’ten görüş alacakları ve beraberinde Türkiye’ye, “Biz size yolu gösterdik. Bakanlığın yetkisini kaldırın diyerek diğer 207 FIFA ülkesinde olduğu gibi yasayı devre dışı bırakmanızı önerdik. Ama siz yasayı uygulayıp ‘seçilmiş’ yönetimi devre dışı bıraktınız. Futbol gerçek sahiplerine teslim edilene kadar üyeliğinizi askıya alıyoruz” türünde bir yaptırım uygulayacağı sızan bilgiler arasında. FIFA Başkanı Blatter, federasyona uyarı mektubu gönderdi. MEKTUBUN TAM METNİ Sevgili Başkan, Sevgili arkadaşım (Ulusoy’a), Bildiğiniz gibi FIFA son dönemde parlamentonuzun aldığı “Türk Futbol Federasyonu’nun kuruluş ve yetkileri” hakkındaki karar çerçevesinde Türk futbolu ve Türk Futbol Federasyonu’nundaki gelişmeleri yakından takip ediyor. 19 Aralık 2007’de Spor Bakanı Murat Başesgioğlu’na gönderdiğim mektupta da belirttiğim gibi; yeni kanunlarla birlikte FIFA ve UEFA’nın aylardır üstünde durduğu yasalar hakkında olumlu gelişmeler yaşandı. Ancak spor bakanına ifade ettiğim gibi yasanın 1b maddesi uygulanmadan önce mutlaka FIFA ve UEFA nezninde tartışılmalıdır. Sonuç olarak, FIFA Türkiye Futbol Federasyonu’na; 1. Yasaların olumlu hale getirilmesi için genel kurulun olabildiğince çabuk toplanmasını, 2. Yukarıda belirtilen Genel Kurul’da FIFA statü hükümlerine göre TFF’nin kendi statüsünü oluşturması için çözüm üretmesini tavsiye eder. Futbolun Türkiye’deki önemini ve uluslararası alanda Türk futbolunun yerini göz önüne alarak bu yol haritasının Türk futbol ailesinin özerkliğini sağlayacağı ve Türkiye Futbol Federasyonu’nu, FIFA ve UEFA statüleri ile tamamen uyumlu hale geleceği görüşündeyim. Bu yol haritasında tamamen desteğinizi bekliyorum. Saygılarımla, Joseph S.Blatter İKİ GAZETEYE VERİLEN İLAN 1 Toplantı çoğunluğnun tutanakla tespiti, 2 Olağan Genel Kurul Düzenleme Kurulu Tarafından Toplantının açılışı, 3 Başkanlık Divanının oluşumu, ( 1 Başkan , 1 Başkanvekili , 2 Sekreter seçimi) 4 İstiklal Marşı ve Saygı duruşu, 5 Başkanlık Divanına toplantı tutanaklarının imza yetkisi verilmesi, 6 Ana Statü’nün 5719 sayılı Yasa ile Uyumlu Hale Getirilmesinin Görüşülmesinin ve Ana Statü Değişikliklerinin Genel Kurul’un Onayına Sunulması, 7 5719 sayılı Yasa’nın Geçici 1.Maddesinin ( b ) Bendi Uyarınca Oylama Şeklinde Belirlenmesi ve yine aynı bend gereğince Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu’nun Seçimlerinin Yenilenip Yenilenmeyeceğini Onaylanması, 8 Kapanış. İşte gözardı edilen madde FIFA’nın ısrarla karşı çıktığı iki yasa maddesinden geçici madde 1 b’deki “Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun seçimlerinin yenilenip yenilenmeyeceği, ad okunmak suretiyle veya gizli oylama ile yapılır. Oylamanın nasıl yapılacağına Genel Kurul karar verir. Genel Kurulca Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun seçimlerinin yapılmasına karar verilmesi hâlinde, bu karardan itibaren en geç otuz gün içinde 3813 sayılı Kanunun, bu Kanunla değiştirilen 5’ inci maddesi hükümlerine göre seçimler yapılır’’ ifadesinin demokrasiye ve futbolun bağımsızlığına uygun olmadığı belirtildi. Ayrıca, yeni yasa ile delege yapısındaki revizyon da FIFA’nın en önemli çekincelerinden. Bu konuyu da masaya yatıran Zürih’in, FIFA yönetmeliğinin 18. maddesindeki “deleger üzerinde siyasi ve ekonomik baskı kabul edilemez’’ ifadesinden ödün vermemesi bekleniyor. Geçen ay sonunda FIFA tarafından spordan sorumlu Devlet Bakanlığı’na gönderilen ilk FIFA mektubunda da bu konulara dikkat çekildiği ortaya çıktı. Bilgi amacıyla Haluk Ulusoy ve Şenes Erzik’e de birer kopyası giden mektubun ilk paragrafındaki “Yasanızdaki spor bakanlığının denetimi maddesini çıkardığınız için teşekkür ederiz” bölümünü medyaya açıklayan AKP kurmaylarının 2. paragraftaki, “Ancak, geçici maddeler FIFA ve UEFA ile görüşülmeli” bölümünü görmezden geldiği, demokrat tavrı ile tanınan hukukçu Bakan Murat Başesgioğlu’nun da bu durumdan rahatsız olduğu belirtiliyor. Bu ek maddelerin eski spor Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından AKP kurmayları ile çalışılarak yasaya eklendiği iddiası ise bir başka tartışma konusu. FIFA’nın “görüşmeden genel kurulu toplamayın” ısrarına karşın Lütfi Arıboğan, Yunus Egemenoğlu ve Kamil Dizar’ca hazırlanan genel kurul ilanı ve çağrısı önceki gün iki gazetede yayımlandı. Bu ilan bir anlamda FIFA’nın “genel kurulu toplamadan görüşelim” türündeki önerisine (politik dille yapılan uyarısına) ters düştü. Gazetelere verilen genel kurul ilanın girişinde şöyle deniliyor: “Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/738 D.iş Esas ve 2007/738 karar sayılı kararıyla bizler Lütfi Arıboğan, Av. Yunus Egemenoğlu ve Kamil Dizdar , Kurul olarak 3813 Kanun’da Değişiklik Yapan 5719 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesi gereğince TFF genel kurul toplantısını en kısa sürede yapmak, genel kurulun toplanması için çağrıda bulunmak, genel kurul toplantısının gündemini belirlemek, Açılışını Yapmak, diğer işlemleri Yerine Getirmek hususlarında görevlendirilmiş bulunmaktayız” NEYMİŞ / ABDÜLKADİR YÜCELMAN Kayyum 7 Yıl Önceden Belliydi Futbol Federasyonu devletle yaptığı inatlaşma sonunda mahkemeye düştü, Haluk Bey federasyonu mahkeme kararıyla kayyumla kanka oldu. Aslında Haluk Bey daha federasyonun başına geldiğinden bu yana kafa tuttuğu yasa ve yönetmeliklerle Türk futbolunu kendi kafasına göre yönetmiş ve Türk futbolu geçici başarılar dışında yerinde saymıştır. Futbol ailesinin büyük bölümü çifte standartlarla karşılaşmış ama Disiplin Kurulu’nu, Tahkim Kurulu’nu ve en önemlisi Merkez Hakem Kurulu’nu elinde tutan Haluk Bey’e dişini gösterememiştir. Birkaç kulüp göstermeye kalkmışsa da hakem oyunlarına kurban gidince arkası gelmemiş, para, ulufe ve makam üzerine imparatorluk kuran Haluk Bey, 7 başkan yardımcısını harcayarak koltuğunda kalmıştır. Genel kurullarda da aynı yöntemle kulüpleri yanına çekmeyi beceren Haluk Bey kendisine yakın olan kulüpleri ihya etmiş, muhalifleri ise ezmiştir. Bugün gazeteler Haluk Bey yönetimini eleştirmeye başladılar ama ne yazık ki yıllardır gerçeği göremediler ya da gördüklerini, bildiklerini yazmadılar, yazamadılar. Çünkü naklen yayınlara girmiş olan medya patronları ile Haluk Ulusoy federasyonunun arasında yayın ihaleleri, anlaşmalar varken ilişkiler, dostluklar(!) bozuılmamalıydı. Son aylarda ise naklen yayın türleri çoğalınca medyada ufak ufak eleştiriler başladı ya, neyse... Bugünleri belki tahmin edemesem de Haluk Bey federasyonunun iyi yolda olmadığını 7 yıl önce bu sütunlarda yazdım. İlk uyarı yazımı “Futbolumuzda çiftlik yönetimi” başlığı ile 10 Kasım 2000 tarihinde yayımlamıştım. O yazıda Futbol Federasyonu’nun keyfi şekilde yönetildiğini, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarının aylar geçtiği halde neden yayımlanmadığını, federasyonun trilyonlara varan parasının hem güvenilir olmayan hem de düşük faiz veren bankalara yatırıldığını (BDDK Toprakbank’tan alınan 800 bin doların iç edildiğini ortaya çıkardı ve federasyonun muhasebe müdürü ceza yedi), federasyon üyelerinin uyarısına “Sen bu işe karışma” yanıtı verildiğini, teknik kadrolara keyfi zamlar, keyfi atamalar yapıldığını, Trabzon’da yapılacak Haluk Ulusoy tesisleri için müteahhite verilen 150 milyarın denize nasıl uçtuğunu yazmıştım. 7 yıl önce yazdıklarımı daha sonraki yıllarda da artarak devam etti, çoğu zaman yasaları ve yönetmelikleri hiçe sayan, kendisine oy veren kulüplere, dönemindeki spordan sorumlu 3 bakana (Fikret Ünlü, M.Ali Şahin, Murat Başesgioğlu) kafa tutan Haluk Ulusoy, eğer bugün Türk futbolu kayyumun eline düşmüşse bunun tek sorumlusu kendisidir. Ayrıca hakkında Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılmış davalarda da çok sıkıntıya düşecektir sanırım. Peki Haluk Bey futbolu keyfince yönetirken yasayı saymadığına göre, kime ve kimlere ve neyine güveniyor? Haluk Bey (her zaman söylemişimdir) cin gibi adamdır. FIFA’dan gelen mektupta istenilen maddelerden birisi de yargının bağımsız olması gerekçesi ile Tahkim Kurulu’nun seçimle gelmesiydi. Haluk Bey bunu “Tahkim Kurulu’nu yönetim kurulu seçer” diyerek yasadan geçirdi. Şu anda çıkan yasada bu madde FIFA’ya aykırıdır ve Haluk Bey buna güvenerek yasanın FIFA’dan geri döneceği düşüncesi ile “kardeşim” dediği Blatter’e bir koz verdi. İşte FIFA’dan gelen mektup Haluk Bey’in Blatter’e verdiği pasın sonucudur. Ama tilkinin teki FIFA Başkanı Blatter, acaba Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nu karşısına alacak cesareti bulacak mı? Dünya futbolunda ekümenliğini ilan eden Blatter, Polonya Futbol Federasyonu’nu yolsuzluk suçlamaları nedeniyle görevden alması üzerine “Polonya takımları uluslararası müsabakalardan men edilir” tehdidine Polonya Başbakanının “Eğer bu nedenle Polonya müsabakalardan men edilirse bu bizim için onurdur” demesi üzerine Polonya’ya gitmiş, hükümetle anlaşmış, Kulüpler Birliği görevden alınan federasyonun yerine seçimle başka bir federasyon getirmişti. Lozan mahkemesince hakkında açılan rüşvet ve yolsuzluk davalarında sanık olarak yargılanan Blater’in kendinden mülhem ekümenliği tartışılırken Avrupa Birliği, FIFA’nın hukukunu araştırıyor. Mahkemeden ret Bu arada Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, federasyonunun, tedbir mahiyetindeki, genel kurulun toplantıya çağrılması konusundaki kararının kaldırılması istemini reddetti. BASKET YORUM / AHMET KURT Son Uyarı! İlahların uyarısını aldınız mı beyler? Sizi bilmem, ama ben aldım. Şöyle dedi sizlere basketbol ilahları: “Ey taraftar! Gel takımının maçlarına. Yoksa... Göreceksiniz ebe.. şeyy.. Takımızın başına gelecekleri...” Evet beyler! Bence şans perisi son kez uyardı sizleri. Yalnız bıraktığınız Beşiktaşınız ve Fenerbahçeniz bu hafta yenilginin kapısından döndüler. Beşiktaş Cola Turka son saniyede kazandı. Fenerbahçe Ülker’de ise şans perisi rakip koç kılığındaydı. Yırttı! Anımsayalım: ULEP Cup’da Sırp Zelenznik takımının en iyi şutörü son topu Beşiktaş çemberine yolladı. Bomboştu. Sayı olsa Beşiktaş maçı yitirecekti, ama peri girdi devreye. Sihirli değneğiyle dokundu çembere ve.. Beşiktaş maçı kazandı. Grup liderliği ve ULEB şampiyonluğu için büyük bir engeli aştı. Oysa.. Normal koşullarda Beşiktaş o takımı rahatlıkla yenerdi. Son topa kalmazdı o maç. Oyun başında on altı sayıya çıkan fark, boş tribünler nedeniyle takımı rehavete düşürünce fark kapandı. Uyuyordu basketbolcular ve kenar yönetim... Maç önemliydi, ama Beşiktaş takımı hazırlık maçı kadar bile ciddiye almıyordu işi. Sanki... Diyorlardı ki: “Ne kadar ekmek o kadar köfte. Ne kadar sevgi, o kadar savaş!” Zaten maaşlarını doğru dürüst alamayan sporcuları motive edecek tek olay, dolu tribünler önünde oynamakken Beşiktaş taraftarı Avrupa’da yenilgisiz giden takımını yalnız bırakmıştı. Belli ki televizyondaki futbol maçını izlemeyi yeğlemişlerdi. O halde... Kabul edelim: Güven olmaz onlara. Basketbol kendi seyircisini oluşturmalı... Fenerbahçe taraftarının Beşiktaş’tan farkı yok. O da yalnız bıraktı takımını Abdi İpekçi’deki önemli Eurolig maçında. Tribünler boştu. Motivasyonu sağlayan yalnızca Başkan Aziz Yıldırım’ın, eski başkanlardan Ali Şen’in, asbaşkanlar Mahmut Uslu ve Murat Özaydınlı’nın tribünlerdeki varlığıydı. ‘Gitti’ denilen maç, eğer geri geldiyse, Fenerbahçe bunu protokol tribününden aldığı güce ve Fransız koçun aptallığına borçlu olduğunu unutmamalı. Eğer oyunun sonunda, alan savunmasına karşı âciz kalan Fenerbahçe’ye Fransız takımı Chorale Roanne’ın koçu ‘beşi bir yerde’ kıyağı yapmasaydı, Tanjevic takımı kurcalamanın bedelini ağır ödeyecekti. Neyse ki o kritik dakikada Mösyö Choulet beş oyuncuyu bir anda değiştirerek Fenerbahçe Ülker’e can verdi. Dedik ya: ‘Şans perisi rakip koç kılığında işbaşındaydı.’ Merci monsieur Choulet d’etre si bête! (Fransızcada ‘bête’ kelimesi ‘hayvan’ alamına gelir, ama böyle kullanılınca ‘Bu kadar aptal olduğunuz için size teşekkür ederiz’ şeklinde algılanır. Sevgiler bayım!) Neyse! Bizim konumuz rakip takımın koçu değil, bizim taraftarlarımız. Bence, bu maçta Fenerbahçe taraftarı da aynen Beşiktaş taraftarları gibi sınıfta kalmıştır. Çözüm aynıdır: Her takım kendi basketbol taraftarını oluşturmak zorundadır. Futbol fanatiğine güven olmaz. Sıradan bir futbol kupa maçı için Avrupa kupasında yalnız bırakır basketbol takımını. Sonra... İşler iyi giderse... ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda..’ Yok yaa! Nah yürüdük! Nah ıslandınız! Biz günde altı saat idman yapalım, biz kendimizi yerden yere atalım; siz ise canınız istediği zaman gelip bizi destekleyin, istemezse futbol maçına gidip tribünlerimizi boş bırakın. Yemezler! Bugünden tezi yok beyler, basketbol seyircisini (yeniden) yaratmak için çalışmalara başlamalıyız. Ya da... Taraftar taraftarlığını göstermeli. Kulüp sevgisini, ayrım yapmadan, ortaya koymalı. Önemli günlerde tribündeki yerini almalı... İşte 4 büyüklerin delege listesi ? Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzon federasyon seçimlerine 8 temsilciyle katılacak. Spor Servisi Futbol Federasyonu Genel Kurulu öncesi Beşiktaş, F.Bahçe, G.Saray ve Trabzon’un delege listeleri şöyle: Beşiktaş / Yıldırım Demirören, Fikret Orman, Erdoğan Nasır, Ali Rıza Dizdar, Fahrettin Curoğlu, Kenan Öner, Murat Çelik, Serhat Soysal. F.Bahçe / Aziz Yıldırım, Nihat Özdemir, Ali Koç, Nihat Özbağı, Murat Özaydınlı, Mahmut Uslu, Serhat Çeçen, Şekip Mosturoğlu. G.Saray / Özhan Canaydın, Adnan Polat, Cengiz Özyalçın, Semih Haznedaroğlu, Mehmet Helvacı, Atilla Kınay, Fatih Gökşen, Tunca Hazinedaroğlu.Trabzon / Nuri Albayrak, Haşim Sayitoğlu, Abdullah Başer, Zeyyat Kafkas, İbrahim Baturoğlu, Aydın Pişiren, Emin Kahraman, Muzaffer Ermiş. ZOR DA OLSA EFES PİLSEN Le Mans: 84 Efes Pilsen: 91 HAKEMLER: G.Ortiz (5), M.Jovcic (6), G.Cicoria (6) LE MANS: Bogavac (7)20, Bokolo (6)11, Batum (4)4, Ricci (5)8, Clancy (7)18, Bogdanovic (5)8, Koffi (7)15, Diot (5), Limonad (4), Leloup (4) EFES PİLSEN: Penn (8)18, Wright (7)14, Gregory (8)19, Hutson (6)6, Woods (8)16, Kerem (6)2, Ender (6)5, Mustafa (6), Ermal (7)11 1. PERİYOT: 2616, İLK YARI: 5140, 3. PERİYOT: 7461, Efes Pilsen, Le Mans’ı yenerek avantajını sürdürdü. NORMAL SÜRE: 8080 CAN İŞBAKAN LE MANS Böyle olacağını biliyorduk aslında... 10 maçta 10 yenilgi alan Le Mans bir yerde kazanacaktı. Dün gece canlarını dişlerine taktılar. Hem içerinden hem de dışarıdan 3 periyot boyunca Efes Pilsen’i sahadan sildiler. Ama ne olduysa son periyotta oldu. Lacivert Beyazlılar ruhlarını geri kazanmışçasına yenilgiyi kabul etmediler. Son periyoda kadar sahada hiç gözükmeyen Penn, takımını sırtladı. Gregory, eski takımına karşı ne kadar çok kazanmak istediğini ortaya koyduğu savunma ve hücuma geçişlerle gösterdi. Aslında ilk 3 periyottan bahsetmek dahi istemiyoruz. Kabus gibiydi yorumu sanırız yeterli olur. Efes savunmayı adeta unutmuştu.Dedik ya ‘diriliş’ diye; son periyottu akıllarda kalan. Woods çekip alınca ribauntları savunma da beraberinde sertleşince ne Bogavac kaldı ortada ne de Clancy... Efes, liderlik savaşını devam ettirmek için kolay gözüken çok önemli bir maçı 9184 kazandı. Artık Abdi İpekçi’de yapılacak Rytas ve Aris maçı kader niteliği taşıyor. Haydi basketbol severler, yalnız bırakmayın Efes Pilsen’i; doldurun Abdi İpekçi’yi... Eposta: info?basketdergisi.com CUMHURİYET 18 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle