15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2007 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Akademik yıl açılış törenlerine anayasa tartışmaları ve Erdoğan’ın çıkışı damgasını vuruyor Ertuğrul Günay Biraz Ayıp Etmiş Önce yaşadığım bir Ruhi Su öyküsü ile başlayayım, büyük ustanın ölümünün 22. yılıyla ilgili yazıya. Yıllar önce, Türkiye daha 12 Eylül ile tanışmamışken Paris’in ünlü Champs Elysee’si üstündeki Türk Evi’nde, kalabalık bir davetli kitlesinin katıldığı, kokteylli turistik tanıtma daveti verilmişti. Bu tür toplantılarda mutat olduğu üzere davetliler, ellerinde içki kadehleri kendi aralarında sohbet ediyorlar, yeni insanlarla tanışıyorlardı. Bir yandan da karanlık salonun dibindeki ekranda, Türkiye’nin güzelliklerini yansıtan bir film oynuyordu. Doğrusu ya, çağrılıların çoğu filmi yarım yamalak izliyor, dikkatlerini daha ziyade sohbetlerine yoğunlaştırıyorlardı. Bir ara Ruhi Su’nun eşsiz sesi yükseldi, “Kalenin bedenlerii...”. Salonu önce bir uğultu kapladı, sonra da derin bir sessizlik... Ruhi Su, herkesin dikkatinin ekrana yoğunlaşmasını sağlamıştı, sesi ve yorumuyla... Ruhi Hoca, hapishanelerinde süründüğü, nice çilesini çektiği ülkesini tanıtıp sevdirmede, kendisine acılar çektiren sözde yurtseverlerden çok daha fazla başarılı olmuştu. ??? Ruhi Su ile eşi Sıdıka Hanım’ı tanımak mazhariyetine erişeli kırk yıldan fazla oluyor. Yıllar boyu karşılaştıkça sohbet ettik, konserlerine gittim, uzunçalarlarını alıp dinledim, kimilerini kendisi lütfedip gönderdi. Soğuk, karanlık, umutsuz bir kış gecesinde Ruhi Su’yu dinlerken birden önümde nasıl pırıl pırıl bir yolun açıldığını, içimin ışıdığını hiç unutamam. Ama Ruhi Su’nun cenazesine gidemedim. Çünkü onu suçlayanlar, beni de suçlayarak içeri tıkmışlardı o sıralarda... Ülkenin önde gelen sanatçılarını, aydınlarını, yazarlarını suçlayanlar, siyasetin kimyasının içine ederek, tarikat ilişkilerini politikanın ve toplumsal yaşamın göbeğine oturtarak bugünlerimizin de baş sorumluları olarak tarihe geçtiler. Ruhi Su’nun ölümünün 22. yıldönümünde, hem kendisini hem de eşi Sıdıka Su’yu anmak için toplananlara bu yıl, eskiden sol etiketi olan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da katılmış. Sayın Bakan bir de konuşma yapmış ve “...gençliğimizde, halkın hakkını savunanlar, solculuk ve komünizmle suçlanıyorlardı; bugün geniş kitlelerin haklarını savunanlar, bu kez başka suçlamalarla suçlanıyorlar, suçlananlar değişiyor, suçlayanlar değişmiyor dikkat ediniz” demiş. Sayın Ertuğrul Günay laikliği savunan bir partinin önde gelen üyelerinden biriyken; şimdi laikliği takıyye aracı olarak kullanıp aslında ona karşı çıkan, laik demokratik Cumhuriyeti, “ılımlı İslam cumhuriyeti”ne dönüştürmeyi amaçlayanların safına çark ettiği için son zamanlarda kimi eleştirilere ve suçlamalara hedef olmuş bir kişi olarak oturuyor AKP’nin Kültür Bakanlığı koltuğunda. ??? Bilmiyorum, anma töreninde yaptığı konuşmada, bu psikolojik durumunun da etkisi olmuş mudur? Doğrusu kendisinin Türk soluna ne gibi hizmetleri ve katkıları olduğunu anlayamadığım için de, son davranışının “döneklik” olarak nitelenip nitelenemeyeceğini de kestiremiyorum. Eğer Sayın Bakan, kendisine laik olarak nitelenen çevrelerden yöneltilen suçlamaları kastettiyse, Ruhi Su örneğini vererek biraz ayıp etmiş doğrusu. Bir kere Ruhi Su’yu suçlayanlar ile laik kamptan laiklik karşıtlarının saflarına çark edenleri suçlayanlar, hiç de aynı kişiler değiller. Ruhi Su’yu suçlayanları, onunla aynı maddeden suçlanmış bir kişi olarak ben de çok iyi bilirim. Ruhi Su halkına mal olmuş, onun sesi, kulağı olmuş bir sanatçıydı. Onu suçlayanlar ise; aydınlanmacılar, aydınlıktan yana olanlar değil, aydınlığın karşısında olanlardı. Ruhi Su’yu halkı, yalnızca sanatı, sesi, yorumu yüzünden değil, aynı zamanda sarsılmaz kişiliğinden, aydınlanma inancına bağlılığından, kimseye vitrin olmayı kabul etmediğinden dolayı bağrına basmıştı. Sayın Bakan suçlananları doğru saptayamayıp şaşırdığı gibi, suçlayanları da doğru teşhis edememiştir. Keşke Sayın Ertuğrul Günay bunca yanılgısına, çok değerli bir sanatçımız ve ilkelerinden hiç sapmamış olan Ruhi Su’yu anma törenini alet etmeseydi. Doğrusunu isterseniz biraz ayıp olmuş... Gül üniversiteleri savundu Haber Merkezi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasa taslağı tartışmaları konusunda YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve rektörlere yönelik söylediği “Rektörler kendi işine baksın. Buna hakları yok” değerlendirmesine karşı farklı yaklaşım sergilemeyi sürdürüyor. Gül, üniversitelerin ülke sorunları, sıkıntılar ve güncel tartışmalar konusunda ortaya koyacağı görüşlerle topluma önderlik etmeleri gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, dün İstanbul’da Bahçeşehir Üniversitesi’nin 20072008 akademik yılı açılış törenine katıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “üniversitelerin, toplumu ve dünyayı ilgilendiren her konuda fikir sahibi olmak ve bunu ifade etmek sorumluluğunu taşıdıklarını” vurgulayarak, üniversitelerin tüm baskılara kar ? İstanbul’da Bahçeşehir Üniversitesi’nin açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üniversitelerin ülke sorunları, sıkıntılar ve güncel tartışmalar konusunda ortaya koyacağı görüşlerle topluma önderlik etmeleri gerektiğini söyledi. şı bir emniyet subabı ve düşünerek var olan insanlar için güvenli bir sığınak sağlaması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül de açılış töreninde yaptığı konuşmada, üniversitelerin çok yönlü çalışmalarıyla Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel hayatını zenginleştiren, ülkeyi de yarınlara taşıyan kurumlar olduğunu söyledi. Gül, “Üniversiteler, toplumun ve ülkenin gerçeklerinden kopuk yaşayamaz. Üniversiteler, ülke sorunları, sıkıntılar ve güncel tartışmalar konusunda ortaya koyacağı görüşlerle topluma önderlik etmelidir. Bu, sorunun tanımından çözümüne kadar çok boyutlu bir süreci içermektedir. Toplumu aydınlatma, toplumun sesinin duyurulmasına aracılık etme ve kamuoyu oluşturma, üniversitelerin temel görevlerinden biridir’’ dedi. Üniversitelerin akademik yılı açılış törenlerine, anayasa tartışmaları damgasını vuruyor. Rektörler, ardı ardına hükümeti uyarıyor ve Cumhuriyet ilkelerine bağlılık mesajı veriyor. Bugüne kadar üniversitelerden yükselen tepkiler şöyle: ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut: Yeni anayasa çalışmalarında, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinin, laiklik ilkesinin, devletin bölünmez bü tünlüğünün, Atatürk ilke ve inkılaplarının korunacağına olan inancımızı muhafaza etmek istiyoruz. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen: Seçimden hemen sonra alelacele, yeni anayasa hazırlamanın gerekliliğini, bu işin neden ilk tercih olduğunu, yok yere toplumda birçok tartışmayı başlatıp toplumu germenin nedenini anlayamıyoruz. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras: Lise son sınıfta bulunan kız öğrenciler ile üniversitede bulunan kız öğrenciler arasında erginlik açısından önemli bir fark yoktur. 1718 yaşında lisede bulunan kız öğrenci mezuniyetinden birkaç ay sonra üniversitede olabilmektedir. Bu takdirde, kolayca sonraki aşamada ‘liselerde bulunan kız öğrenciler de isterlerse başlarını örtebilir’ talepleri gelebilir. CHP’DE İÇ KAVGA BÜYÜYOR Muhaliflerin adayı Koç ? CHP’de eski Grup Başkan Vekili Haluk Koç’un muhaliflerin genel başkan adayı olarak kurultay yarışına katılmaya hazırlandığı öğrenildi. Dün yapılan MYK’de de sert tartışmalar yaşandı. TÜREY KÖSE ETİK ALGILAR ARAŞTIRMASI İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Ahlaki yargıların referansı; dinsel öğeler ? Odak Araştırma Grubu’nca yapılan araştırmaya göre, AKP’lilerde dini kullanma oranı yüzde 58.4 iken CHP’de bu oran yüzde 28.5. İstanbul Haber Servisi Odak Araştırma Grubu tarafından yapılan “Etik Algılar Araştırması”na göre bireylerin etik/ahlaki yargılarının temel davranışlarını belirleyen en önemli öğenin 47.3 puanla “din” olduğu, bunu 21.87 ile “kanunlar”, 11.83 “gelenek ve töreler”, 10.22 puanla “evrensel değerler”, 8.76 puanla da “ideoloji ve siyasal görüşler”in izlediği ortaya çıktı. Partilere göre dağılımda ise AKP’lilerde din 58.4 çıkarken bunu 49.2 ile DYP, 48.7 ile MHP, 41.3 ile GP, 34.7 ile DTP/DEHAP ve 28.5 ile CHP izledi. Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi ile Gebze İleri Teknoloji Enstitüsü’nden akademisyenlerin işbirliğiyle hazırlanan Odak’ın araştırma sonuçları açıklandı. Araştırma sonuçlarına göre kentte yaşayan ve eğitim seviyeleri yüksek olan bireylerde dinin referans olma ağırlığının azaldığı, bunun yerine yasa ve kanunları referans alındığı sonucu ortaya çıktı. Ahlaki içerikli söylemlerin başında en beğenilen söz Napolyon’a ait, “Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz” ile İsmet İnönü’nün, “Bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o ülke kurtulamaz” sözü yer alıyor. AKP ve DYP seçmeni “Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz” sözünü genel ortamda onayladığı ortaya çıkarken GP, MHP, CHP seçmeni ise “Bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o ülke kurtulamaz” sözünü onaylıyor. [email protected] BERİV AN TAPAN Prof. Ökçesiz asirmen?cumhuriyet.com.tr Siyasi parti darbesiyle karşı karşıyayız Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, AKP’nin hazırlattığı “sivil anayasa” ile bir “darbe” sürecine girildiğine dikkat çekerek, “Bugün bir ‘siyasi parti darbesi’yle karşı karşıyayız. Bu siyasi parti darbesinin anayasası da Osmanlı döneminden bu yana gelen tarikatların siyasal bir zaferidir” dedi. Ökçesiz, anayasanın “İki adım ileri bir adım geri” taktiğiyle hazırlandığını, or taya atılan anayasa tartışmaları ile toplumun nabzının ölçüldüğünü, büyük bir tepkiyle karşılaşıldığında da geri adım atıldığını belirtti. “Yeni anayasa”yı “Osmanlı döneminden bu yana gelen tarikatların siyasal bir zaferi” olarak nitelendiren Ökçesiz, önceki anayasaların ortak değişmez yanının “laik özgürlükçü” çizgileri olduğunu belirterek, “Ancak yeni anayasanın yansımalarında bu ‘laik özgürlükçü’ çizgiden ‘dinci özgürlükçü’ bir çizgiye kayış olduğunu açıkça görüyoruz” dedi. ANKARA CHP’nin dün gerçekleştirilen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında örgütlerdeki görevden almalara sert tepki gösteren Kadın Kolları Başkanı Güldal Okuducu toplantıyı terk etti. MYK, İstanbul’daki görevden almalardan sonra dün de muhaliflere destek veren Balıkesir ve Uşak il başkanlarını görevden aldı. CHP lideri Deniz Baykal’ın ekibindeki çatlak büyürken, eski Grup Başkan Vekili Haluk Koç’un muhaliflerin genel başkan adayı olarak kurultay yarışına katılmaya hazırlandığı öğrenildi. MYK toplantısında CHP kurultay takviminin 1 Ekim 2007’de başlatılması ve 27 Ocak 2008’de sona erdirilmesi, buna bağlı olarak da şubat ayı sonu ya da mart ayı ortalarında kurultayın gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. CHP’de seçimlerden sonra başlayan iç kavga giderek büyüyor. CHP yönetiminin İstanbul’da 8 ilçe yönetimini görevden alması ve yapılan atamalar yönetim içinde gerginliğe yol açtı. Kardeşi Şinasi Öktem milletvekili adayı olduğu için son seçimlerde milletvekili adayı olmayan Kadın Kolları Başkanı Güldal Okuducu yönetime karşı sesini yükseltti. Okuducu dünkü MYK toplantısında “Tüzük çiğnendi. Partililik hukuku çiğnendi” diyerek görevden alma ve istifalara sert tepki gösterdi ve toplantıyı terk etti. MYK toplantısında muhaliflere destek veren Balıkesir İl başkanı Münir Balkanlı ile Uşak İl Başkanı Fuat Yılmaz’ın da görevden alınması kararlaştırıldı. Bu arada, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ekibi dışında Parti Meclisi’ndeki muhaliflerin başlattığı muhalefet cephesi de genişliyor. Başkentte geçen hafta sonu yapılan toplantıya PM’deki 12 muhalif üyenin yanı sıra, Altan Öymen,Yakup Kepenek, Mustafa Gazalcı, Mehmet Kesimoğlu, Fikri Sağlar ile Erol Tuncer’in de aralarında bulunduğu geniş bir kesim katıldı. Toplantılar sürerken, Haluk Koç’un genel başkan adaylığı öne çıktı. MYK toplantısında kurultay takviminin 1 Ekim 2007’de başlatılması, şubat ayı sonu ya da mart ayı ortalarında kurultayın gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Toplantıda, 21 Ekim 2007’de yapılacak halk oylaması da görüşüldü. Referandumda cumhurbaşkanını halkın seçmesine “evet” denilmesi durumunda CHP’nin aday belirleyebileceği görüşü dile getirildi. MYK’de referanduma ilişkin bir kampanya yürütülmeyeceği, ancak partilerin gerçekleştireceği televizyon konuşmaları aracılığıyla CHP’nin anayasa değişikliğine ilişkin düşüncesini ve gördüğü sakıncaları aktarması kararlaştırıldı. Baykal, “Yeni yasama yılının başlayacağı 1 Ekim’de TBMM’de hazır bulunarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açılış konuşmasını dinleyeceğiz, Meclis’i boykot için bir neden yok, referandum için özel bir kampanya yürütmeyeceğiz” mesajları verdi. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle