25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2007 CUMA 10 KAVŞAK ÖZGEN ACAR DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr İki köyü basan 200 El Kaide üyesi, geri çekilirken 8 kadınla 7 çocuğu rehin aldı ‘Haymatloz’ Bekir Coşkun! Gerçekten ilginç günler bizleri bekliyor. “Ne Mutlu Türküm” diyenleri... Bir zamanlar insanlar, bazı insanlara bağırıyorlardı: “Moskova’ya! Moskova’ya!..” Sonra ne oldu? Bağıranlardan bazıları, bugün Türkiye’de yaptıkları yatırımların 23 katını Moskova’da yapıp köşeyi dönüyorlar... Başka ne oldu? Ağlamaklı çığırtkan Fethullah Gülen hoca’fendi ise Türkiye’den kaçtı, ABD’ye sığındı. Moskova’larda açtığı okullar şimdilerde kapatılıyor. Ruslar artık kül yutmuyorlar. Başka? Kasımpaşalı Recep çıktı, Belediye Başkanı olarak “İkamet ilmühaberi olmayan İstanbul’a gelmesin!” dedi. Recep’in bilinçaltı o günden sonra fokurdamaya başladı. Recep Tayyip başbakan olunca, bir işçiye “Ananı da al git” diye efelendi... İşçinin anasını da alıp Moskova’ya gidecek ne sermayesi, ne de hoca’fendi gibi zavallı müminlerden söğüşlediği milyonlarca doları var mıydı ki Amerika’ya gitsin... Recep Tayyip Erdoğan 22 Temmuz’da yeniden Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra “herkesi” kucaklayacağını söyledi. Konuşmasını dinlediğimde, fesatlığımdan kendi kendime; “Yersen!” dedikten sonra ekledim: “Atma Recep din kardeşiyiz!” Bekir Coşkun, köşesinde “Gül, benim Cumhurbaşkanım olamaz!” deyince, başbakanın bilinçaltındaki hezeyanlar yine fokurdamaya başladı, bir volkan gibi bir TV mülakatında patladı: “Gül’ü benimsemeyen yurttaşlıktan çıksın.” Bakuba’da El Kaide baskını Dış Haberler Servisi Irak’taki Diyala vilayetinin Bakuba kentinde, El Kaide üyelerinin iki köye baskın düzenleyerek Sünni Arap militanlarla çatışmaya girdiği olaylarda 32 kişinin öldüğü, 15 kadın ve çocuğun da El Kaide üyeleri tarafından kaçırıldığı bildirildi. Irak polisi, saldırı düzenleyenlerden 22’sinin yakalanarak tutuklandığını belirtirken, ABD ve Irak güçlerinin bölgeye girişi durdurduğu açıklandı. Bakuba Emniyet Müdürü Ali Delayan, dün sabah Şeyh Tamim ve İbrahim Yahya köylerine baskın düzenleyen 200 kadar El Kaide üyesiyle buradaki Sünni Arap militanlar arasında çıkan çatışmalarda, 10 El Kaide militanıyla 22 yöre sakininin öldüğünü söyledi. Havan toplu saldırı El Kaide üyelerinin bir camiyi havaya uçurduğunu ve örgüte karşı Irak ve ABD güvenlik güçlerine yardım eden bir şeyhin evine saldırarak şeyhi öldürdüğünü söyleyen Delayan, püskürtülmelerinin ardından El Kaide militanlarının 8’i kadın, 7’si çocuk 15 kişiyi rehin alarak kaçtıklarını kaydetti. El Kaide’nin baskından önce köyleri havan topu yağmuruna tuttuğunu ve köydeki bazı evlerin yıkıldığını belirten Ali Delayan, El Bugün, Türk halkının yüzde 54’ü Erdoğan’ın başbakanlığını benimsiyor mu? Yooo, demokrasinin gereği olarak katlanıyor. Başbakanın unuttuğu ise, gülün saplarının dikenli olduğu. Dikenleri ise Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, özgür basın, sivil toplum örgütleri, muhalefettir. Yalnızca bir diken bile Erdoğan’ı bu kadar acıtırsa, varın gelin yarın olacakları siz düşünün... Dünkü Hürriyet’in başlığı ilginçti: “Türkiye yazarına sahip çıktı!” Doğru söze ne nedir? Türkiye yazarına sahip çıktı, ama Ertuğrul Özkök kendi yazarı Çölaşan’a sahip çıkmayıp kovdu. Anlaşılan Özkök, gül bahçesinde Erdoğan için diken istemiyor. Ne var ki Bekir istese de Avrupa’ya gidemez. Almanya son yasayla değil yeni Türkler’i almak, eski Türklere “çek git” diyor. Şengen mi yengen mi vizesi de alamayacağı için Bekir ve eşi Andree’yi “haymatlozluk (vatansızlık)” bekliyor, anlaşılan Bekir gitsin ki “hoca’fendi” Türkiye’ye “Ayetullah” olarak gelebilsin! Kaide güçleriyle çatışan militanların Sünni Arap direniş grubu “1920 Devrim Tugayları”na bağlı olduklarını açıkladı. 1920 Devrim Tugayları örgütünün adı, 1. Dünya Savaşı sonrası İngilizlere karşı 1920’de başlatılan ayaklanmadan geliyor. Bir görgü tanığı, saldırının El Kaide’ye karşı ayaklanmaları tetikleyeceğini söyledi. Daha önce El Kaide’yle işbirliği yapan Sünni grupların, örgütün yöntemlerine karşı çıkarak Diyala’da El Kaide’ye karşı operasyon düzenleyen Irak ve ABD güçlerini desteklemeye başladığı, bu nedenle El Kaide’nin Sünnilerin yaşadığı bölgelere yönelik saldırıları son dönemde yoğunlaştırdığı belirtiliyor. A BD Rumlara desteğin arkasında İran var MAHMUT GÜRER Freud’un Türk Halılı Divanı “Psikoloji’nin (ruhbilimi)” kurucusu Viyanalı Sigmund Freud’a da Bekir Coşkun’a denildiği gibi “çek git” denilmişti. Freud’a “çek git” diyen, kendisi gibi Avusturya kökenli faşist diktatör Adolf Hitler’di. Freud, 1938’de 82 yaşında tasını tarağını toplayıp Londra’ya gitmek zorunda kalmıştı. Freud’un Londra’da hastalarını kabul ettiği ev bugün bir müze. Hastaların uzanıp bilinçaltlarını Freud’a boşalttıkları “divan”ın üzeri, duvarı Türk halıları ile kaplıydı. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’ın, “Gül’ü benimsemeyen vatandaşlıktan çıksın” dediği mülakatta; mafya bağlantılı bir soruyu yanıtlarken, bilinçaltının yine fokurdamasıyla “...içine sızdılar” diyeceği yerde “...içine sıçtılar!” diyor. Erdoğan, Karagöz’ün terbiyesinden de yoksun olmalı ki “sürçi lisan ettiysek affola” bile deme nezaketini göstermiyor. Gaf üstüne gaf... “Megalo” Yunanca “büyük” demektir. “mania” ise yine Yunanca “hezeyanlar” anlamındadır. Freud’a göre “megalomani (büyüklük hezeyanı)” bir ruhsal bozukluktur. “Megalomani”nin Türkçe karşılığı “ne oldum delisi”dir. Ruhbilimcileri “megalomani” hakkında şu bilgiyi veriyorlar: “Megalomani ya da büyüklük hezeyanı, kişinin kendisine gerçekle uyuşmayan üstün nitelikler yakıştırmasıdır. Derin bir ruhsal sorunun belirtisidir. Megalomani, kendi başına bir hastalık değilse de oldukça şaşırtıcı bir psikolojik durumdur. Büyüklük hezeyanları kişinin, yetenekleri, nitelikleri ve yaşantısı hakkındaki mantıksız inançlara dayanır. Megalomani, kendini önemseme duygusunun gerçekliğe dayanıp abartılı bir biçim alan, aşırı bir özgüven değildir. Genellikle huzursuzluk, gevezelik, sinirlilik belirtilerinin eşlik ettiği, büyüklük inancı ve davranışlarıyla bir ‘mani’ olarak belirir.” “Mani” ise şöyle anlatılıyor: “Kişinin her zamanki normal durumundan farklı olan, sürekli aşırı neşeli ya da yerinde duramayacak biçimde gergin (bazen aşırı öfkeli, saldırgan, küfürlü konuşma gibi) ve kendini yükseklerde gören bir duygu durumu vardır. Kişinin kendine verdiği değer aşırı derecede abartılıdır, ses tonu aşırı güvenli bir biçimdedir. Bu durumda kendini çok güçlü, güzel, özel yeteneklere sahip, peygamber ya da tanrı gibi hissedebilmektedir. Her zamanki halinden çok daha fazla konuşmaktadır.” Sayın Başbakan’ın, önünde beş yılı var. Bilinçaltı daha fazla fokurdamadan, üzeri Türk halısı kaplı divanı olan bir psikoloğa görünmesi; hem kendisi, hem ailesi ve hem de Türk halkı için iyi olacaktır. BD ordusunun Dicle boyunca gerçekleştirdiği operasyonda arama yaptıkları ev halkı, korkularını birbirlerine sokularak yenmeye çalışıyor. Irak askerleri de operasyonlarda Amerikan askerlerini aratmıyor. (Fotoğraflar: AFP/AP) A Yahudi lobisinin tavır değişikliği, AKP’nin Hamas politikasının sonucu Gül’den Avivi’ye sitem: Üzüntü duyduk ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’deki Yahudi lobisi İftira ve İnkârla Mücadele Birliği’nin (ADL) sözde Ermeni soykırımı konusundaki tavır değişikliğinde, AKP’nin Hamas yanlısı politikalarının etkili olduğu ifade edilirken konu, İsrailTürkiye ilişkilerinin de ısınmasına neden oldu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye’nin kaygılarını İsrail’in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi’ye iletirken büyükelçilikten yapılan açıklamada, “Ermeni olaylarıyla ilgili hiçbir tavır değişikliğimiz yoktur” denildi. ADL’nin tavır değişikliğinde AKP’nin Hamas yanlısı politikalarının etkili olduğu belirtiliyor. Ankara’nın rahatsızlığı İsrail’in Ankara Büyükelçisi Avivi’ye de bildirildi. Gül, görev süresinin sona ermesi nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’na veda ziyaretinde bulunan Avivi’ye Türkiye’nin rahatsızlığını iletti. Gül, daha önce Türkiye’nin tezlerine destek veren ADL ’nin tavır değişikliğini eleştirdi. İsrail’in Ankara Büyükelçiliği ise yaptığı açıklamada, ülkelerinin 191516 olayları ile ilgili resmi duruşunda hiçbir farklılık olmadığını vurgularken şu ifadelere yer verdi: “İsrailliler olarak biz, 19151916 yıllarında Ermeni nüfusunda meydana gelen olaylar dahil olmak üzere, insanlık trajedilerine karşı hassas olup ahlaki olarak bunları hatırlamak zorunluluğunu hissetmekteyiz. İsrail devleti bu olayları hiçbir zaman inkâr etmemiştir. Ermeni ve Türk halkının katlandığı yüksek orandaki kurban ve acıları göz önünde bulundurarak, bu olayla ilgili her iki taraftaki duygu yoğunluğunu anlıyoruz. Buna rağmen yıllar süresince konu hiç istenmeyen bir şekilde Ermeni ve Türkler arasında ağır bir siyasi olay haline gelmiş ve her iki taraf da iddialarının haklılığını ispata yönelmiştir. İsrail devleti, bu nedenle, herhangi bir tarafın tutulmamasını istemekte ve meydana gelenlerin tanımlanmamasını talep etmektedir. Ümit ederiz ki her iki taraf, on yıllardır açık olan yaraları sarmalarına yol açacak açık diyalog yoluna girecektir.” Öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile görüştü. Edinilen bilgiye göre, Erdoğan’ı telefonla arayan Perez, AKP’yi seçim başarısından dolayı tebrik etti.Görüşmede, Ermeni çevrelerinin sözde “soykırım” iddiaları ve bu çerçevede son günlerde ABD’de son gelişmeler konusunda da görüş alışverişinde bulunuldu. ANKARA Washington’ın, Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türk kıta sahanlığında gerçekleştireceği ihaleye ABD şirketlerinin katılmasını engelleyemeyeceğini açıklamasının arkasında, İran ile yapılan doğalgaz mutabakatının olduğu ortaya çıktı. Türkiye’ye “Ambargo uygularız” dahil olmak üzere çok sayıda mesaj gönderen ABD’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in Tahran’a yaptığı ziyareti de engelleyemeyince tavrını değiştirdiği yorumu yapılıyor. ABD merkezli şirketlerin Rumların 16 Ağustos’ta düzenlediği ilk ihaleye katılmasını engelleyen Washington, bundan sonra gerçekleştirilecek ihaleler için Türkiye’yi desteklememe kararı aldı. Rumların eylül ayında 8 bölge için tekrar çıkacağı ihaleye, daha çok ABD şirketinin katılması bekleniyor. Ağustos ayındaki ihaleye ABD’den sadece Noble Enerji adlı şirket katılmıştı. Diğer şirketlerin katılımı ise Türkiye’nin girişimleriyle, ABD makamları tarafından engellenmişti. ABD’nin baskılarına karşın İran Enerji Bakanı Perviz Fettah’ın eylül ayında Ankara’ya gelmesi, doğalgaz anlaşmasına son halinin verilmesi ve imzaların atılması bekleniyor. Gücü Yeterse! Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını kabul etmeyenlerin TC vatandaşlığından çıkarak, ülkeyi terk etmelerini isteyen Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin başında kalmamalıdır. Gül’ü cumhurbaşkanı olarak kabul etmeyenler, bir kişi değil, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Bir başbakanın yönettiği ülkenin milyonlarca yurttaşını, onu desteklemedikleri için kapı dışarı etmeyi düşünüp dile getirmesi, yalnızca o ülke için değil, insanlık için utanılacak ve tarihe kara leke olarak geçecek bir tutumdur! Bayan Gül’ün Yaşı ve Başı! Cuma günü Abdullah Gül’ün 30 yaşında iken15 yaşındaki Hayrünnisa Gül ile evliliğine ilişkin yazımıza bazı okur yorumları aldık. Bir okurumuz, AB’ye girmek için uğraş veren Dışişleri Bakanı Gül nasıl olur da 15 yaşında bir “sübyan (çocuk)” ile evlenir diye soruyor. AB’ye uyum yasaları bağlamında Medeni Yasa’da yapılan ve 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren değişikliği anımsatıyor. Yeni yasaya göre eskisi gibi erniyetini ortaya koyan bir tipik örnek olduğunu” vurguluyor. Bir başka okurumuz Star ve Milliyet gazetelerinden GülÖzyurt çiftinin nikâh belgesini göndermiş. Özetle şöyle diyor: “1926 yasası, (15 yaşını doldurmuş) bir kızın ancak ailesinin rızası ile (doldurmamışların ise mahkeme kararı ile) evleneceğini öngörüyordu. Nüfus kaydına göre Hayrünnisa Hanım 18 Ağustos 1965 doğumlu. 15 yaşını doldurmasına üç gün kala evlenmiş. Acaba mahkeme kararı var mıydı? Yoksa bu evlilik batıl sayılmaz mı?” Bir başka ileti: “Başı açık çocuğu al. Okuldan çıkart. Başını ört. Reşit olmadan çocuk yaşında evlendir. Ondan sonra sıkmabaşla okula alınmadı diye AİHM’ye git. Bakan olunca davalıdavacı durumuna düşmemek için davanı geri çek. Bu mu AB’ye aday bir ülkenin cumhurbaşkanının mantığı?” Bir okurumuz da soruyor: “Anlamadığım bir şey var. AB ya da ABD’ye vize almak için başvuran kadınlarımızın beyaz bir duvar önünde, başları açık, saçları, kulakları görünür fotoğraf çektirmeleri zorunlu. Acaba Bayan Gül ve Bayan Erdoğan’a da AB ve ABD’liler aynı uygulamayı yapıyorlar mı, yoksa ikiyüzlü mü davranıyorlar?” KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ keklerin 17, kızların 15 değil, her ikisinin de ancak 17 yaşını doldurduklarında evlenebileceklerini, zorunlu koşullarda 16 yaşındaki evliliğe ancak yargıcın karar vereceğine dikkati çekiyor. Okur, Gül’ün evliliğini bu yasadan önce yaptığını bildiğini, ancak Çankaya’ya çıkacak insanın “zih Elmek: oacar?superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle