19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2007 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB A A A B PB 32 35 34 33 36 37 37 37 27 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y PB PB B PB A 29 30 30 30 27 34 33 32 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB A B B B B PB Y Y 34 33 35 37 33 34 28 23 23 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu ile Ordu, Artvin ve Van çevreleri sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo B 23 Helsinki PB 20 Stockholm Y 24 Londra Y 20 Amsterdam Y 21 Brüksel Y 20 Paris Y 20 Bonn Y 18 Münih Y 25 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y PB PB PB A Y 26 28 26 26 32 32 25 31 22 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB B B A PB A PB B B 31 23 25 32 29 28 26 33 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Meclis’le bir adım daha attı. Laikliğin kâğıt üzerinde kalmasını hedefleyen siyasal görüş, Çankaya’yı da ele geçiriyor. Toplumun kimi kanadında elden fazla bir şey gelmeyenlere özgü karamsarlık, bir bölümüne ise ılımlı İslamın ağır aksak, kararlı yürüyüşüne “demokratik bakış” egemen. Medya teslim olmuş. Çankaya’nın laik Cumhuriyet adına neyi temsil ettiği, bundan böyle edip etmeyeceği tartışmalarını bir yana bırakmış; Hayrünnisa Hanım’ın türbanlı başına yakışacak model arayışlarını uzun uzadıya hikâye ediyor. Ufak tefek çırpınışların dışında, örneğin Kadın Araştırmaları Derneği’nin gazetelere verdiği ilan dışında, genelde sessizlik! Derneğin, “Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk’ün eşinin de başı örtülüydü diye yapılan saptırmanın, 84 yıl sonra, laik rejime karşı bir simge duruma getirilen türbanı, Çankaya’ya taşıma nedeni olarak gösterilmesini kınayan” açıklaması dışında Cumhuriyetin temel kurumları suskun. Oldubittiye şapka çıkarmış gibi duruyor. ??? Türban sorunu bütün kaygıların önüne o denli geçti ki, The Guardian gibi bir Batı gazetesi, Sophia Loren’in baş modelini Hayrünnisa Hanım’a öneriyor, bir yandan da bu modeli benimsemesi halinde hanımefendinin saçının kaç telini örtünün dışında bırakacağı sorusuna yanıt arıyor. Birikisi dışında sivil toplum örgütleri Gül Abdullah’a destek yarışında. DİSK’ten sonra inandıkları gerçekleri, yağdanlık olmayı yeğlemeyen Türkiye Barolar Birliği, Başkan Özdemir Özok aracılığıyla kamuoyuna aktardı. Özok, cumhurbaşkanı adayının kişiliğine saygı duyduklarını, lakin “izlediği politikalar ve (1990’lardan bu yana yazılıp çizilen) referanslarını onaylamadıklarını” söyledi. Özok’un yanında konuşmayı dinleyen Gül Abdullah’ın ekranda görünen yüzü belki de beklemediği bu çıkış karşısında gergin ama renk vermiyor. ??? Toplumun bir kesiminin dilinde “mazi kalbimde bir yaradır” şarkı dizesi, ama siyasal bir simge olarak yıllarca tepki gösterdikleri türban, belleklerinden uçup gitmiş. Cumhurbaşkanı adayı Gül Abdullah’ın yüzü, türbanlı eşinden söz edildiğinde geriliyor, sinirleniyor. Çankaya’ya türbanı her açıdan yakıştıramayan sorulara “eşinin kişisel tercihi” olduğunu söyleyerek yanıtlarken son günlerde bu savunuya bir yenisini ekledi: “Eşimin arkadaşlarının çoğunun başı açık” diyor. Eşinin arkadaşlarının başının açık olması, Hayrünnisa Hanım’ın, türbanlı başıyla Türk kadınını iç ve dış dünyada temsil etmesine gerekçe olurmuş gibi. İki bağımsız milletvekili dışında (Mesut Yılmaz ve Kamer Genç) Gül Abdullah’a Çankaya’da anayasaya aykırı tutum ve davranışlarda bulunmama tavsiyesinde bulunana da rastlanmıyor. ??? RTE, AKP grubunda açıkladığı yeni anayasadaki Çankaya’nın rolünü Gül Abdullah’a açıkladı mı, kardeşini bu konuda uyardı mı acaba? “Bak kardeşim; yukarı çıkmasına çık; ben Çankaya’nın yetkilerini alabildiğine kısacağım. Örneğin ‘mevcut anayasada cumhurbaşkanının yetkili icranın başı olmasını emreden maddeyi kaldıracağım’” dedi mi, demedi mi? Çankaya’ya çıkarsın, velakin “öyle bir sürü yetkileri olan bir cumhurbaşkanı olamayacaksın” dedi mi, demedi mi? RTE, örneğin yeni anayasada cumhurbaşkanı yetkileri konusundaki kuralları Gül’e aktarırken şöyle anımsatmada bulundu mu: “Öyle boş umutlara kapılma. Devleti ve hükümeti, yukarıdan RTE ile birlikte, hatta zaman zaman RTE’ye karşın Türkiye’yi yöneteceğim gibi düşüncelere kapılma!” Zira RTE’nin hazırladığı anayasaya göre Gül, yukarıda “yetkileri kısıtlı ‘sembolik bir cumhurbaşkanı’ kimliği” ile görev yapacak; hükümetten gelen kararnameleri, yasaları veto etme yetkisi olmayacak. RTE’ye göre nasıl bir cumhurbaşkanı olacak Gül Abdullah: “Daha aktif bir cumhurbaşkanı!” Aktif?.. Herhalde Turgut Özal gibi, Süleyman Demirel gibi her ay ikiüç dış gezi yaparak, gittiği ülkelerde RTE hesabına gerekli açıklamalar, savunular yapma görevini üstlenecek bir cumhurbaşkanı! Kardeşin kardeşe görevini yerine getirecek işte şöyle böyle “aktif bir cumhurbaşkanı”. Genelkurmay’dan yalanlama Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Ongeneral Büyükanıt ve Gül’ün görüştüğü ve anlaşmaya vardıkları yönündeki haberlerin hayal ürünü olduğu vurgulandı ? Baştarafı 1. Sayfada komutanlarla gazetecilik ilişkisi kuran’ birisi olarak tanımlanması ve söyleşinin içeriğinde yer alan yorumların bazı generallerle görüşülerek teyit edildiği izleniminin yaratılmasıdır. Haberde ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 27 Nisan 2007 tarihli basın açıklamasından söz konusu gazetecinin özellikle haberdar edildiği gibi asılsız bir iddiaya da yer verilmektedir. Bilindiği üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaç duyduğunda görüşlerini açık bir biçimde ve aracısız olarak kamuoyuyla paylaşmaktadır. Yayımlanan haberde iddia edildiği gibi, herhangi bir kişi veya kurumla tesis edilen üstü kapalı ilişkilerle bu tür haberlerin iletilmesi, Genelkurmay Başkanlı ÜLKENİN İMAJI BOZULDU ğı’nın çalışma yöntemleri içerisinde bulunmamaktadır.Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri adına görüş beyan etme yetkisi Sayın Genelkurmay Başkanı’nda olup, bu yetkiyi gerektiğinde Genelkurmay 2. Başkanı ve Genelkurmay Genel Sekreteri’ne verdiği bilinmektedir. Benzer şekilde, Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili olarak bazı politikacılarla görüştüğü ve aralarında anlaşmaya vardıkları gibi tamamen hayal mahsulü haberlerle kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Genelkurmay Başkanı’nın gizli bir programı olmayıp, tüm görüşmelerini devletin kurumları arasındaki yerleşik usullere göre yapmaktadır. Vazifesi anayasa ve ilgili yasalarla belirlen miş olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, hiçbir kişi veya kurumla herhangi bir konuda pazarlık yapması söz konusu değildir. Bu bakımdan, bahse konu haberler yanlış değil; yalandır. Gerçek dışı haberleri yapanlar kamuoyunu yanıltmakta ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratarak belli amaçlara hizmet etmektedirler. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.” Tartışma yaratan söyleşi Genelkurmay’ın yazılı açıklamasında belirttiği söyleşiyi Radikal gazetesinden Neşe Düzel, Sabah gazetesinden Metehan Demir ile gerçekleştirmiş ve bu söyleşi önceki gün Radikal’de yayımlanmıştı. Düzel’in sorularını yanıtlayan Metehan Demir, “Gül ile asker arasında temas olduğunu” belirterek şunları söylemişti: “Tahminime göre Abdullah Gül’le askerler bu işi oturup konuştular... Hep Başbakan Erdoğan’la Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın İstanbul’da Dolmabahçe’de buluşup ne konuştukları merak ediliyor ya... Bence Ankara’da da yakın zamanda Gül’le askerler arasında gizli zirveler gerçekleşti. Askerlerle siviller arasında diyaloğun açılması ve daha sağduyulu hareket edilmesi adına Gül’le askerler arasında önemli konuşmalar yapıldı.Yani bu ülkenin yakın zamanda başka Dolmabahçe’leri de oldu. Oturup konuştular ve bazı krizler olsa da beraber yaşayabilme üzerinde anlaştılar.Yani, ‘Sen benim bazı tavırlarıma müsaade et, ben de senin bazı tavırlarına müsaade edeyim’ şeklinde anlaştılar.” KKTC’deki üniversiteler boş kaldı BAHADIR SELİM DİLEK CHP lideri, Gül konusunda uyardı ancak seçimi saygıyla karşılayacaklarını açıkladı Baykal: Daha karanlığa giriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanlığı konusunda medyanın, iş dünyasının “kolektif bir yanıltma sürecinin parçası olduğunu” belirterek “Giderek tünelin daha derinine giriliyor. Daha karanlığına giriliyor” uyarısında bulundu. CHP lideri Baykal’ın önceki gün basına kapalı grup toplantısında yaptığı değerlendirmeler, CHP’nin internet sitesinde kamuoyuna duyuruldu. Baykal’ın değerlendirmeleri özetle şöyle: Meşruiyet tartışması açmıyoruz: Biz bir cumhurbaşkanının meşruiyeti tartışması açmıyoruz. Yapılacak olan seçimi saygıyla karşılayacağız. Ama biz bu cumhurbaşkanı seçiminin ve gelecek olan cumhurbaşkanının Türkiye’nin anayasal demokratik gelişmesine beklediğimiz katkıyı yapmayacağını biliyoruz. Cumhurbaşkanıyla o makamın gerektirdiği ilişkiler dışında ilişkiler kurmayız. İçli dışlı bir manzara içine kesinlikle girmeyiz. Tünelin karanlığına giriliyor: Gül, “Cumhuriyetin ilkeleri halka zorlama biçiminde dayatılmıştır” diyor. (..) “Ne mutlu Türküm diyene lafını her yere yaza yaza Türkiye ilkel hale dönüşmüştür” diyor. Bunun içinde de bir kavmiyetçi yaklaşım yatıyor. Bunun altında işte eyalet sistemine kadar giden bir yaklaşıma açık duran bir tavır var. “Tarih boyunca görülmüştür ki, en birleştirici unsur dindir.” “Moral değerleri açısından Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden ve en ziyade tahribatı vermiş olan laiklik ilkesidir” diyor. Şimdi bu zihniyet Cumhurbaşkanlığı’na gelecek. “İkinci cumhuriyet ve yeni Osmanlılık kavramlarını çok sağlıklı buluyorum ve geleceğe umutla bakıyorum” da diyor. İkinci cumhuriyetten bu medeti ummak, ikinci cumhuriyetçi siyasetten... Türkiye’ye ikinci cumhuriyetçi, yeni Osmanlıcı bir cumhurbaşkanı. Böyle bir şey olabilir mi? (...) Türkiye’nin sosyolojisi, değerler sistemi, kültürü, kimliği, medyası, iş dünyası değişiyor. Bu değişme bu seçimle hızlanacaktır. Efendim istediği kadar güvence versin arkadaşımız. İstediği kadar ona destek olanlar, onu önerenler bize güvence versinler. Giderek tünelin daha derinine giriliyor. Daha karanlığına giriliyor. Ilımlı islam süreci: Ilımlı İslam devleti bir süre sonra normal İslam devletine dönüşür. Ilımlısı ne demek, adam “Ya utanıyor muyuz Müslüman olmaktan? Ilımlı ılımlı ne bu eziklik, atın bunu anlatımınızdan” diyecek, birileri bunu yazacak, söyleyecek, siyasetini yapacak. Madem İslam devletiyiz, adam gibi İslam devletiyiz, diyecek. Bir Müslüman toplumda laik bir devlet modelinin Türkiye dışında bir tane daha örneği yok. Dünyadaki tek, şu ana kadar iyi kötü başarılı olmuş örnek tehlike altında. Masayı devirmeyiz: Tabii olayın birkaç düzeyi var. Bunlardan birisi sembolik düzey. Öbürü reel düzey. Sembolik düzeyde hiçbir kuşku yok. Cumhurbaşkanının kim olduğu bir toplumun temel değerlerinin, dünya görüşünün, kendisini algılama biçiminin, kendisini tanımlamasının en önemli somut örneğidir. Biz isteriz ki bu somut tanımlama Cumhuriyetimizin anlayışına, anayasamızın temel ilkelerine, temel değerlerine, Türkiyemizin bizim görmek istediğimiz niteliklerine uygun bir sembolik tanımlama olsun. Bunu isteriz. Buna katkı veririz. Böyle olmaması demokrasiye aykırıdır, değildir tartışmasına hiç girmeden, biz hoşlanmasak da olabilir, ne yapalım. ANKARA KKTC ekonomisini ayakta tutan dayanak noktalarının başında gelen yükseköğrenim sektörü, ülkenin imajının son beş yılda giderek bozulması üzerine tehlike sinyalleri vermeye başladı. ÖSS sonuçlarının açıklanmasının ardından KKTC’deki üniversitelerin ayırdığı kontenjanın yüzde 60’ının boş kaldığı ortaya çıkınca adada panik havası baş gösterdi. Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği devreye girerken KKTC’deki beş üniversitenin rektörü YÖK’e mektup yazarak “ek yerleştirme” talep etti. Konuyla ilgili olarak KKTC üniversitelerinde kriz masası oluşturuldu. Sonuçların açıklanmasından sonra KKTC üniversitelerindeki 12 bin 469’luk kontenjanın yaklaşık yüzde 60’ı doldurulamadı. KKTC üniversitelerini tercih eden öğrenci sayısı 4 bin 986’nın üstüne çıkmayınca, 7 bin 483 kontenjan boş kaldı. Bu durum üzerine KKTC hükümeti içinde ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nde toplantılar yapıldı ve konu ayrıntıları ile masaya yatırıldı. Son olarak da iki gün önce KKTC’deki üniversitelerin rektörleri bir araya gelerek soruna nasıl bir çözüm bulunacağına ilişkin görüş alışverişi yaptılar. Sonuçta alınan karar doğrultusunda YÖK’e bir mektup yollayan rektörler, KKTC üniversitelerine önkayıtla merkezi yerleştirme ve ek yerleştirme yapılmasını istediler. KKTC’de ekonomistler, üniversite okumaya Kıbrıs’a gelen her öğrencinin ortalama 2022 bin dolar bıraktığını, bu rakamın toplamda 10 milyon dolarlara ulaştığını hesaplarken ülke, öğrenci sayısının azalmasıyla bu gelirden yoksun kalacak. SAYHA HOLDİNG’E CEZA Ahmet Kızılyalın uğurlandı Gazetemiz Spor Servisi Sorumlusu Arif Kızılyalın’ın, önceki gün hayata veda eden babası emekli Emniyet Müdürü Ahmet Arif Kızılyalın, dün Bebek Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.Türk Polis Teşkilatı hizmetinde 40 yıl çalışan Kızılyalın için, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bando ve tören kıtası düzenledi, polis memurları tarafından saygı nöbeti tutuldu. Kızılyalın evli, 4 çocuk ve 5 torun sahibiydi. Bebek Camii’ndeki cenaze törenine aralarında Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, eski Beşiktaş 2. Başkanı Dr. Murat Aksu ve yazar Hıncal Uluç’un da bulunduğu çok sayıda siyasetçi, spor adamı ve gazeteci katıldı. Yargıdan yeşil soygun için emsal karar Haber Merkezi Yargıtay, yurttaşların dini duygularını sömürerek dolandıran yeşil sermayeli Sayha Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Erol Doğru ile 7 yönetici hakkında yerel mahkemenin “nitelikli dolandırıcılık” suçundan verdiği 5’er yıl hapis, 100’er bin YTL para cezasını onadı. Yargıtay’ın ilk kez verdiği “nitelikli dolandırıcılık” kararı benzer holdinglerin yargılanan yöneticileri için emsal teşkil edecek. Avrupa ve Türkiye’de 20 bine yakın kişiden yüksek kâr payı vaadiyle para toplayan yeşil sermayeli Sayha Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Erol Doğru ile 13 yönetici hakkında mağdurların suç duyurusunda bulunması üzerine Konya Cumhuriyet Savcılığı’nda “nitelikli dolandırıcılık” suçundan dava açılmıştı. Doğru ve yöneticiler hakkında Konya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde “nitelikli dolandırıcılık” suçundan dava açıldı. Mahkeme, Kasım 2005’te Doğru ve 13 yönetici hakkında TCK’nin 158/1 maddesi gereği “nitelikli dolandırıcılık” suçundan 5’er yıl hapis ve 100’er bin YTL de para cezası verdi. Doğru ve avukatları kararı temyiz etti. Yargıtay 11’inci Ceza Dairesi, 4 Temmuz 2007’de verdiği kararla Başkan Erol Doğru ile birlikte yöneticiler Mehmet Kayakuş, Selahattin Genç, Hasan Doğru, Tevfik Tığlıoğlu, Ali Sağlık, Yücel Çiftçi ve Mehmet Öğe hakkında verilen kararı onarken holdingin 5 eski yöneticisinin son genel kurulda görev almadıkları için hakkındaki suçlamaların zamanaşımına uğradığına karar verdi. Dosyanın Konya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi üzerine Erol Doğru ve 7 yönetici hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Sayha Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Doğru’nun kardeşi ve aynı zamanda holding yöneticisi olan Hasan Doğru, geçen hafta Afyonkarahisar’da yakalanarak tutuklanırken, polis Doğru ile diğer 6 yöneticiyi arıyor. Sayhazedelerin avukatı Nazik Köçer, kararın Konya’daki İslami holdingler açısından bir ilk olduğunu belirterek “Yerel mahkemenin verdiği ‘nitelikli dolandırıcılık’ kararı da bir ilkti. İslami holdinglerle ilgili davalarda ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçuyla ceza verilmesi oldukça anlamlı. Bu kararın davaları süren diğer İslami holdingler için de emsal teşkil edeceğini düşünüyorum” dedi. Sezer’in son MGK’si Toplantı sonrası yayımlanan bildiride terör örgütü ve ‘yandaşlarına’ karşı mücadelenin süreceği belirtildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) dün en kısa toplantılarından birisini yaptı. Çankaya Köşkü’nde 1.5 saat süren toplantıda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile 30 Ağustos itibarıyla emekliye ayrılacak olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert kurula veda etti. Cumhurbaşkanı Sezer başkanlığında Çankaya Köşkü’nde toplanan MGK’ye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve hükümetin ilgili bakanları katıldı. Öncekilere göre daha kısa süren toplantıda, rutin güvenlik konuları ele alındı. Kurulda, terör örgütünün bölgedeki eylemleri, faaliyetleri ve alınması gereken önlemler güncellenen güvenlik raporları doğrultusunda değerlendirildi. Toplantının ardından yayımlanan bildiride, terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapıldı. Bildiride, şöyle denildi: “Toplantıda ülke güvenliği yönünden iç ve dış gelişmeler ele alınmış, birliğimizi ve huzurumuzu bozmaya yönelik faaliyetlere karşı alınan önlemler gözden geçirilmiş, bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı yürütülen mücadelenin etkinlikle sürdürülmesi yönündeki kararlılık yinelenmiştir.” Toplantıda, Irak’taki gelişmeler, terör örgütünün bu ülkedeki üslenmesi, Türkmenlerin hakları gibi konular Türkiye’nin bölgesel çıkarları ve güvenlik konuları başlığında değerlendirildi. ABD’nin Irak’tan çekilmesi ve sonrasında alınabilecek önlemler ve Türkiye’nin bölgede izlemesi gereken politika da kurulda masaya yatırıldı. Bildiride, şöyle denildi: “Ayrıca Irak’taki gelişmeler ve izleyebileceğimiz politikalar değerlendirilmiş, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması ile sınırların güvence altına alınması ilkelerinin önemi üzerinde durulmuştur. Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin 7 Ağustos 2007 günü Ankara’ya yaptığı ziyaret sonunda imzalanan, biri genel siyasi ve güvenlik, diğeri enerji alanında işbirliği konularındaki iki mutabakat muhtırası ele alınmış, bu bağlamda, iki ülke ilişkileri gözden geçirilmiştir.’’ Uşak Müzesi’nde 122 eser kayıp ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uşak Arkeoloji Müzesi’nde 122 eserin kayıp olduğu ortaya çıktı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, Uşak Müzesi’ndeki envanter bilgilerine göre, 20 bin 566 arkeolojik eserin kayıtlı olması gerektiğini belirterek “Yapılan teftiş sonucunda 122 eserin eksik olduğu görüldü. Sayımda 20 bin 444 eser olduğu ortaya çıktı. Bunların hangi dönemde kaybolduklarına ilişkin müfettiş soruşturması devam ediyor’’ dedi. Düzgün, “yaklaşık 15 yıldır denetlenmeyen müze koleksiyonlarının 2006 yılından itibaren sayıma tabi tutulduğunu’’ anımsattı. Uşak Müze Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu tutuklandığında bir müfettiş nezaretinde makam odasındaki çekmece ve dolapların kontrol edildiğini, orada bulunan eserlerin müzedeki değerli eserlerin saklandığı kasaya konulduğunu anlatan Düzgün, eserler kasaya yerleştirilirken sayımının yapılmadığını ancak kasanın mühürlendiğini belirtti. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle