23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2007 CUMA 18 SPOR SarıKırmızılılar, UEFA 2. ön eleme turunda Koprivnica’yı 21 yenerken genç futbolcu attığı golle galibiyeti getirdi Galatasaray ‘Volkan’ gibi S.Koprivnica: 1 G.Saray: 2 HAKEMLER: Stephane Lannoy (5), Eric Castellani (5), Laurent Ugo (5) (Fransa) SLAVEN KOPRIVNICA: Ivesa (5), Bosnjak (5), Kristic (6), Poldrugac (6), Posavec (7), Sehic (5), Sopic (7), Poljak (6) (dk. 62 Delice 4), Vrucina (5) (dk. 79 Kresinger), Jajalo (5) (dk. 46 Somoci 5), Radeljic (4) G.SARAY: Orkun (6), Uğur (6), Song (6), Servet (3), Volkan (7), Sabri (6) (dk. 83 Okan), Mehmet (6), Hasan Şaş (5) (dk. 53 Barış 5), Ayhan (7), Hakan Şükür (5), Ümit Karan (5) GOLLER: Dk. 16 Posavec (pen.), dk. 42 Ayhan, dk. 73 Volkan SARI KARTLAR: Servet, Hasan Şaş (G.Saray); Sopic VİTALE MEDİNA KOPRIVNICA G.Saray için Avrupa arenası yeni sezon için ortaya konulan büyük hedeflerin kuşkusuz en önemli parçası konumunda... Öyle ya kadrosunu yıldızlarla güçlendiren, birçok genç futbolcuyu takıma kazandıran Sarı Kırmızılı temsilcimiz artık özlediği başarıya 2000’li yıllarda olduğu gibi uzanmalıydı. UEFA Kupası 2. Ön Eleme Turu’ndaki rakip çok da bilgi sahibi olmadığımız, “kapalı kutu” durumundaki Hırvat Slaven Koprivnica’ydı... Kısa bir araştırmanın ardından statlarının 3 bin kişilik olması, Avrupa’da hiçbir başarılarının bulunmaması bu takımı küçük görmek için geçerli sebeplerdi. Ancak Feldkamp, her fırsatta böyle bir düşüncelerinin olmadığını söyleyip temkinli bir tutum sergiliyordu. Sakat olan Lincoln ve Linderoth’la, cezalı Arda’nın olmayışı da açıkçası korkutmuyor değildi Sarı Kırmızılıları... Bu düşünceler içinde beklediği gibi başlayamadı G.Saray maça; 15. dakikada Servet ceza sahası içinde Sopic’i düşürünce penaltıyı Posavec gole çevirdi: 10. Herkesin alkına yine mi Tromso kâbusu göreceğiz sorusu geliyordu elbette. Ancak yenen gol sonrası Cim Bom daha baskın bir futbol sergilemeye baş ladı. Hasan Şaş ve Hakan’la girdiğimiz bir kaç pozisyondan sonra 42. dakikada Sabri’nin ortasında Hakan’ın kafa topunu kaleci Ivesa çıkardı, seken topu Ayhan şık bir vuruşla ağlara gönderdi ve durumu eşitledi: 11. İkinci yarının ilk dakikalarında yine üstünlük G.Saray’ın elindeydi. Oyun dengeli bir şekilde devam ederken Barış’ın ceza sahası önünde yere düşürülmesi sonrası kazanılan serbest vuruşu Volkan gole çevirdi ve Sarı Kırmızılıları 21 öne geçirdi. Kalan sürede daha rahat bir oyun sergileyen G.Saray tur için avantajlı skoru elde ederek mücadeleden 21 galip ayrıldı. MAÇIN ELEŞTİRİSİ MAHMUT SERT İyi Başladı Galatasaray, kâğıt üzerindeki kalite farkını alana yansıtıp, zayıf rakibi Koprivnica’yı deplasmanda yenmeyi başardı. Maç öncesi Lincoln ve Linderoth’un sakatlığı, Arda’nın cezalı olması, kadrosunu yeni oturtmaya çalışan Kalli’yi zorlayacağı düşünülüyordu. Ancak deneyimli teknik adam, daha 15 gün önce Kasımpaşa’ya transferi konuşulan Mehmet Güven ve sezon başından beri ikinci kez ilk 11’e çıkardığı Uğur’la oyuna başlayıp herkesi şaşırttı. Üstelik Barış Özbek gibi takıma alışmış teknik bir enerji küpünü kulübede bıraktı. 3 bin kişilik küçük stadyum ve rakibin oyuna hırslı başlangıcı, biraz da Sarı Kırmızılı futbolcuların onları küçümsemesi, maçı Galatasaray için zora soktu. Oyunun ilk bölümünde Servet’in önce ayağındaki topu rakibine kaptırması ve ona yetişmek için yaptığı dengesiz koşuyla penaltıya neden olması, beklenmeyen bir tedirginlik yarattı. 10 geriye düştükten sonra Hasan Şaş, Ayhan, Volkan, Sabri rakibi daha çok sıkıştıran, inatçı bir kimliğe büründü. Ancak beklenen gol ilk yarının sonlarına yaklaşırken geldi. Koprivnica maçı Lincoln, Linderoth, Arda gibi yıldızların oynamadığı bir karşılaşmada Kalli’nin Galatasaray’ı sağlıklı bir şekilde test etmesine olanak sağladı. Ön libero pozisyonunda oynayan Mehmet Güven, özellikle topu oyuna sokuşta çok başarılıydı. Temposu yüksek olmayan oyunda fazla hızlı olmayan futbol yapısına karşın rakibi her zaman yerinde ve doğru pozisyonda karşıladı. Sol kenarda Volkan, özellikle ataklara yaptığı etkili katkıyla dikkati çekti. Ancak Volkan, savunmaya dönüşlerde Rize maçında olduğu gibi çoğunlukla geç kaldı. Daha iyi takımlar karşısında Volkan’ın geri koşularını daha çabuk ve hızlı yapması gerekiyor. Ama Galatasaray’ın yeni frikikçisi olarak takıma katkısı çok büyük. Yine bazuka gibi vuruşla Çaykur Rize maçındaki golün kopyasını Koprivnica’ya da attı. Uzun zamandır ilk 11’de yar almayan Hasan Şaş ise biriki hakeme itirazının dışında son derece soğukkanlı bir oyun ortaya koyarak herkesi şaşırttı. Ayhan yükselen formunu sürdürüyor. Attığı gol, tamamen onun pozisyon takipçiliğinin, inatçılığının ve de deneyiminin ürünüydü. Sağ kenarda hazırlık çalışmalarına sakatlığı nedeniyle katılamayan genç Uğur ilk yarıda tutuk gözükürken ikinci yarıda tedirginliğini atıp, katkısını artırdı. Ancak Uğur’un fizik gücünü yükseltip temposunu biraz daha yükseltmesi gerekiyor. Gol noktasındaki Ümit Karan’ın formsuzluğu sürüyor. Hakan Şükür ise suya sabuna fazla dokunmadan maçı bitirdi. Sonuç olarak Galatasaray özlemini çektiği UEFA Kupası yolunda ilk maçın ilk ayağını deplasmanda kazanarak başarıyla kapattı. Yıldızlarının eksikliğini hissettirmedi. Önemli olan Galatasaray’ın oyunculara dayalı bir kimliğin ötesine geçip takım oyununu uygulamaya çalışması. Bunda da önemli bir yol aldığı söylenebilir. Hakan Şükür Koprivnica karşısında zaman zaman yakaladığı fırsatları değerlendiremedi. Maç öncesi Hırvat işkencesi G.Saray, UEFA Kupası 2. ön eleme turu ilk maçında Hırvat temsilcisi Slaven Koprivnica’nın karşılaşma öncesindeki rahatsız edici tavırlarıyla karşı karşıya kaldı. Sarı Kırmızılılar ısınmak için sahaya çıktığında Koprivnica’lı oyuncular G.Saray’ın bulunduğu yarı sahayı 10 dakika işgal ederek gerginlik çıkmasına neden oldu. Sarı Kırmızılı yöneticiler olayı UEFA delegesine yansıtarak devreye girmesini istedi. Yetkililerin uyarılarından sonra Hırvat oyuncular kendi yarı sahasına döndü. Maç öncesi Cim Bom’u bekleyen tek olumsuz durum ısınma krizi değildi. Hırvat yetkililerin maçın oynanacağı stadın bayrak direklerine G.Saray’ın bayrağını dikmemesi tartışma yarattı. Karşılaşmadan 1 saat önce stada gelen Adnan Sezgin, rakip takım yöneticilerini uyararak Sarı Kırmızılı bayrağın dikilmesini istedi. Sezgin’in müdahalesinin ardından direğe küçük bir bayrak Ç.Rize maçında attığı frikik golünün benzerini dün gece de Koprivnica karşısında tekrarladı. Hiçbir şey kazanmadık G.Saray Teknik Direktörü Feldkamp, “2 takım da aynı sahada oynadığına göre sıcak havanın bir dezavantaj olduğunu kabul etmiyorum. Henüz hiçbir şey kazanmadık. Her şey rövanşta belli olacak” dedi. Bu arada forvet arayışlarını sürdüren ancak PSV Eindhovenlı Kone’den ret yanıtı alan G.Saray’da ibre Fransa’da Le Mans forması giyen Grafite’ye döndü. Transfer çalışmalarını yurt dışında sürdüren Başkan Yardımcısı Adnan Polat ve Haldun Üstünel’in bu oyuncunun menajeriyle görüştüğü bildirildi. Galatasaray’ın ısınma hareketleri sırasında Koprivnicalı futbolcular gerginlik yarattı dikilmesi şaşkınlık yaratırken ancak ikinci uya futbolcuları gerginliğe son verdi. Galatasaray, rının ardından maça yarım saat kala normal bo Hırvatistan deplasmanında maçın ilk dakikayutta bir bayrak dikilebildi.Maçın başlaması larında Servet’in yaptığı penaltıyla 10 gerina kısa bir süre kala G.Saray kaptanı Hakan ye düşmesinin ardından Ayhan ve Volkan’ın Şükür’e rakip takım antrenörünün top atma golleriyle sahadan galip ayrılmayı başardı. Sası sonucu ortam gerildi. Araya giren 2 takım rıKırmızılıların yeni transferi Volkan Yaman, Ayhan attığı ilk golle perdeyi açan isim oldu. BASKET YORUM /AHMETKURT ŞAMPİYONLAR LİGİ NEYMİŞ / ABDÜLKADİRYÜCELMAN Zarar Ziyan! Acemi hırsız damdan düşermiş! Bizim acemiler de kafa üstü çakıldılar: BeşiktaşZürich maçının son dakikalarında oyun süresinden birkaç saniye ‘çalmak’ için türlü şarlatanlıklar yapan kaleci Hakan ve artist Gökhan takımlarını ateşe attılar... Be adamlar! Siz hiç hesap bilmez misiniz? Sen kaleci! Aut atışında iki kez geri çekilerek çaldığın sürenin, oyun içerisinde iki pas yaparak yasal olarak geçirilecek süreden çok daha az olduğunu bilmez misin? Ve sen ‘kıldöndü’ futbolcu! Yalandan kendini yere atarken kafanı kaldırıp baksaydın, topun sizin kontrolünüzde olduğunu, hatta gole gittiğinizi görürdün. Olayı dramatize etmez, takım arkadaşının topu dışarı atmasına neden olmazdın. Son saniye golünü de kalenizde görmezdiniz. Zaman çalma konusunda futbolun basketboldan öğreneceği çok şey var galiba. Belki de en iyisi, futbolun son beş dakikasının da basketbol gibi oynanmasıdır. Örneğin, yan hakem son beş dakikaya girilirken uzatma dakikalarını gösterir ve bu sürenin ilave edildiği 5+x dakika topun oyunda olduğu süre hesabıyla oynanır. Böylece ne hakemler yorum yapabilir ne de oyuncular gereksiz yere ‘profesyonelce davranmak’ zorunda kalırlar. Ah evet! ‘Bizimkiler’ yapınca yorumcular tarafından böyle nitelenen bu hareketler, ‘onlar’ yapınca ‘hırsızlık’ veya ‘korkaklık’ olur nedense. Oysa... Her iki taraf için de ‘profesyonellik’ bunu oyun kuralları içerisinde yapmaktır. Her iki taraf için de doğrusu saniyelere değil tempoya oynamaktır... Neyse! Futbol benim uzmanlık konum değil. Yanlış bir şeyler yazıp üstatları kızdırmayalım. Beşiktaş’ın son saniyelerde Romanya’da, bırakın süreden çalmayı, ikinci golden sonra koştura koştura topu orta alana götürüp üçüncü golü yiyerek elendiğini de, Denizlispor’a ‘çamura yatarak’ attırmaması gereken o son atışı ‘amatörce’ davranarak attırdığını, golü yediğini ve şampiyonluğu yitirdiğini de anımsarız biz. Sözümüz acemi hırsızlaraydı. Hatalı davrandılar ve kulüplerine zarar verdiler. Ben kulüp yöneticisi olsam cezalandırırdım onları. Beşiktaş ise ödüllendiriyor. Anlayamıyorum... Ben kulüp yöneticisi olsam, kulübüne zarar veren taraftarı da cezalandırırdım. Suçu taraftar işlesin, cezayı kulüp çeksin. Yok öyle şey! ‘Maddi tazminat’ denilen bir şey vardır hukukta. Suçtan zarar gören taraf, bu zararın giderilmesini suçludan isteyebilir. Örneğin Beşiktaş forması giyip sahaya atlayan herkes, Beşiktaş’a milyonlarca YTL zarar verebilir. Ne bileceğiz biz o kişinin Beşiktaşlı olduğunu? Ya da... Ne hakkı var bir kişinin koskocaman bir kulübü milyonlarca YTL zarara sokmaya? Bir cam kırana bile tazminat ödettirilirken, bir kulübün bu kadar büyük zararına neden olana neden dava açılmaz? Anlayamıyorum... eposta: ahmetkurt?kurtgmg.com Beşiktaş tur için umutlu Spor Servisi Beşiktaş’ta İsviçre’den alınan beraberliğin buruk sevinci yaşanıyor. Zürich maçının son saniyelerinde yenen golle galibiyeti kıl payı kaçıran Siyah Beyazlılar, İnönü’de turu geçeceklerine inanıyorlar. Camiada da takımlarının Şampiyonlar Ligi’nde gruplara katılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Siyah Beyazlıların önceki gece Zürich karşısında sergilediği mücadele taraflıtarafsız herkesin beğenisini topladı. Beşiktaş’ın tek golünü atan Delgado’nun yanı sıra kaleci Hakan Arıkan’ın üstün performansı da yüzleri güldürdü. Sezon öncesi Ertuğrul Sağlam’ın tecrübesiz olmasından dolayı umutlu olmayanlar da İnönü’de tur vizesini alacaklarını belirtiyorlar. Bunun yanı sıra 15 günde 5 maç oynayan Beşiktaş’ın performansını her geçen gün artırdığı yorumları da yapılıyor. Zurich maçının son saniyelerinde yenilen golün suçlusu hakem oldu. Beşiktaşlı yöneticiler, İngiliz düdük Mike Riley’in maçı gereksiz yere uzattığını dile getirdiler. Bu arada Beşiktaş’ın gözden çıkardığı Mustafa Doğan’ın, İspanya’nın Levante takımıyla büyük ölçüde anlaştığı bildirildi. Öte yandan Zurich’in eski futbolcusu Hakan Yakın “Beşiktaş, maçı gereksiz yere uzatınca golü yedi” diye konuştu. Şiddet ve Geyik Muhabbeti Futbol sezonuyla birlikte ülkemizin iki değişmezi, fuıtbolda şiddet ve geyik muhabbetleri başladı. Trabzon’da maçın bitmesine 1 dakika kala galip takımın yandaşlarının çıkardıkları olay doğrusu aklın ve mantığın dışında. Durup dururken olay çıkarılır mı, ama Trabzon seyircisi dünya futbol literatüründe bir ilke adını yazdırdı. Şiddet bugün sadece futbol sahalarında yok, her yerde var. Okulda, mahallede, sokakta ,alışveriş merkezlerinde, tramvayda, otobüste, kentte, kırsalda ... Nedeni yoksulluk mu?.. Yoksulluk nedenlerden sadece biri... Varsılların da şiddete başvurduğunu sık sık görmüyor muyuz?. O halde eğitim mi? O da nedenlerden biri, okumuşu da okumamışı da şiddet söz konusu olduğunda fazla bir ayrım yapmak olanaksız. Medya mı?.. Orada duralım. Toplum bu günlere “pat” diye gelmedi, yavaş yavaş alıştıra alıştıra getirildi. Medya gözü önündeki olayları görmezden geldi.Neden, çünkü medya sermayeyle yoldaş oldu. Birlikte yol aldılar, birlikte yatıp kalktılar, mafya ve çetelerin mantar gibi yerden bitmesine adeta önayak oldular. Daha geçen yıllarda mafyanın futbola da girdiğini yazan medyamız neden birden bire susuverdi; neden birden yayınını kesiverdi dersiniz. Neden birtakım tanıkların konuşmaları engellendi, neden Meclis Araştırma Komisyonu gerçekleri açıklamaktan çekinmeyen spor adamlarının sözlerine raporunda yer vermedi, yazılanlar ise neden medyada yer almadı? TV’lerdeki geyik muhabbetlerinin amacı bir futbol tartışmasından çıkıp ağız dalaşına dönüşmesini isteyen patronların futbol sahalarında olay çıkmış, 500 kişi birbirine girmiş umurunda mı; elbette değil... İşte bu kafa bugün sancı çeken bir toplumun her kesimine yayılmıştır. Bireyler kendilerine göre ortam yaratmış, Atatürk’ün çağdaş Batı’ya dönük ilkeleri unutturulmuş, sosyalleşen Türkiye’nin rotası gruplaşmalarla bölünme noktasına erişmiş, eşitliğin temel ilkesi kadın erkek ilişkileri bile haremlik selamlık örnekleriyle çoğalmıştır. Tribünlerde açılan pankartlarda ayrımcılığın ve gruplaşmaların örnekle ri daha sık görülmeye başlanmıştır. Hukuk düzeni yerine elini kolunu sallaya sallaya, belindeki tabancasını ise olur olmaz yerde kullanan kaba kuvvete göz yumulmuştur. Soruyorum, stat olaylarından dolayı kaç kişi, kaç gün tutuklandı, bilen var mı? Ve yine soruyorum kulüp yöneticilerinin şiddeti kışkırtan mantıklı mantıksız olur olmaz lafları yasa ve yönetmeliklere rağmen ne oldu, hangi yönetici ceza aldı, aldığı cezayı nasıl çekti, yoksa çekmedi mi? Tüm bu olanlara karşı futbolumuzun başındaki federasyon başkanı ne yaptı, koskoca bir hiç!.. Bu ülkenin futbolunu yönetmek ve futbolu ülke çapında sevdirmek için görev alan Futbol Federasyonu, futbolu sevdirmek yerine futboldan soğutmak için elinden ne gelirse yapıyor. Başbakanımız Tayyip Bey’in “Türkiye’yi pazaraıyacağız’’ sözüne ve özüne uygun şekilde Futbol Federasyonu da futbolu medya patronları ile olan ilişkisine uygun biçimde kimine “verdim gitti’’ kimine ise “bu sana bu sana’’ diyerek kardeş payı pazarlamasının nedeni, Federasyonun hatalarını kamuoyunuın gözünden kaçırmaktı. Medyada Türkiye Futbol Federasyonu’nun tartışılmaz olması da bu konuda uygulamanın ne denli başarılı olduğunun açık göstergesidir. Alkışlar Erciyes’e M.Tel Aviv: 1 K.Erciyes: 1 HAKEMLER: Igor Egorov (5), Vladislav Khodeev (5), Anatoli Tsvetnov (5) (Rusya) MACCABİ TEL AVİV: Dragoslav (5), Shpungin (4), Martinovic (5), Oz (5), Mesika (6), Romann (4), Yeini (6), Nimny (4) (dk. 57 Enry 4), Kamanan (7) (dk. 72 Haddad Aviv), Haddad (5) (dk. 63 Azran 4), Peretz (7) K.ERCİYES: Yusuf (8), Hüseyin (6), Kemal (6), Osman (4) (dk. 45 Emrah 5), Ramazan (4), Köksal (5), Adem (6) (dk. 77 İlker), Kâmil (5), Aydın (7), İlhan (7), Burhan (7) GOLLER: Dk. 4 İlhan, dk. 42 Kamanan TEL AVİV UEFA Kupası 2. ön eleme turu ilk maçında K.Erciyesspor, deplasmanda İsrail temsilcisi Maccabi Tel Aviv’le 11 berabere kaldı.Son Fortis Türkiye Kupası’nda final oynayan ve TFF Birinci Lig’e düşen Mavi Siyahlılar, Avrupa’daki ilk sınavından ‘avantajlı’ bir skorla ayrıldı. Kaleci Yusuf da yaptığı kurtarışlarla yıldızlaştı. CUMHURİYET 18 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle