19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Mühür Hasan Baş: “Neredeyse her mahallesinde Arapça eğitim verilen evlerin cirit attığı yurdumun Şirince Matematik Köyü mühürlendi!” Ya ğ m u r E k i m Hükümet kuraklığa çare arıyormuş... “Gökçek’i su bakanı yapsınlar!” DEMOKRASİ sihirli bir değnek midir? Prof. Dr. Sebahattin Bektaş hem demokrasinin sihirli bir değnek olmadığı hem de sanıldığı gibi her zaman iyi sonuç vermediği kanısında: “Demokrasinin iyi sonuçlar verebilmesi seçmenlerin çoğunluğunun özgür iradeli, bilgili bireylerden olmasına bağlıdır. Karnı aç insanlardan sağlıklı tercih yapmaları beklenemez. Bu nedenle demokrasinin genelde eğitim, kültür ve refah düzeyi yüksek toplumlarda iyi sonuçlar verdiği gözlenmiştir. Kaldı ki demokrasi de sınırsız değildir. O halde sınırlarının nereye kadar olduğunu da saptamak gerekir ki o nokta, bilimle çatışana kadardır. Bilimsel gerçeklerin demokrasiyle test edilmesi diye saçma bir şey olamaz.” Bizdeki demokrasi, başkalarınınkilere benzemiyor ve saçmalıklar birbiri peşine sıralanıp gidiyor. Prof. Dr. Özer Ozankaya bu noktada bakın ne BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Şeytanlık diyor: “Atatürk, başta laiklik olmak üzere Türk demokrasi devrimini ulusal egemenlik ilkesine dayandırmakla birlikte, bir yandan da din adına ona karşı çıkanları etkisiz kılmaya özen göstermişti. ABD ve AB sömürgeciliği, resmi olarak da güdümleri altına aldıkları kitle iletişim araçlarıyla, Atatürk’ün böylece İslam dünyasına hem iç hem de dış sömürüden kurtuluş yolunu açan bir devrimin mimarı olduğunu unutturmak için şeytanlıklarını günümüzde ‘Ilımlı İslam’ propagandasıyla sürdürüyor. Çünkü din ve sermaye sömürgenleri, kitlelere sunulan dinin, bilim ve tekniğin ışıklarıyla arı ve duru olup yücelmesine razı değiller. Sömürgeci maşası medya da işin bu özünü özenle Bush: “İngilizceyi zor konuşuyorum.” Dünyanın canına iyi okuyorsun ama! İşgal Tarık Konal: “Köksal Toptan’ın unuttuğu bir husus var; Mustafa Kemal Atatürk Meclis Başkanlığı koltuğunu işgal etmemiştir, onurlandırmıştır!” saklamaktadır. Verdikleri zarar tüm İslam dünyasına, dolayısıyla tüm insanlığadır! ABD ve AB İslam dünyasına ‘İslam’ı benim istediğim gibi anlayacaksın’ anlamına gelen ‘Ilımlı İslamı dayatıyor. Oysa bugün ‘radikal’ dedikleri sözde İslam’ı da düne kadar İslam dünyasının başına bela eden yine bu sömürgeci Batı’nın kendisiydi. Hangi tarikat şeyhi, hele Washington’a postu sermişi, bu ‘Ilımlı İslam’ oyununa karşı sesini yükseltiyor? Hiçbiri! ABD ve AB sömürgeciliğinin İslamı da Türklüğü de perişan etmeğe yönelik ‘Ilımlı İslam’ şeytanlıkları işbirlikçi medya ve Ortaçağ artığı tarikatçılar ve siyasetçiler tarafından halkımıza demokrasi gereği imiş gibi yutturulmaya çalışılıyor.” Özetle, şeytani bir demokrasi içinde sürükleniyoruz. Türkiye’nin Boyalı Gündemi Seçim bitti. Şükür AKP yeniden yüzde 47 ile yola devam edecek! Meclis başkanlığına eşi türbansız bir AKP’ li oturdu. Piyasalar rahatladı. Cumhurbaşkanlığına, ABD, AB vizeli hoşgörü sahibi Abdullah Gül tırmanıyor. Tepkiler eşinin cılız türbanına. Zaten evde başı açık geziyormuş. Tekelci basın rahat. En önemlisi ‘piyasalar’ rahat. Gerisi bize dert mi? Sn. Gül geniş çevrelerin desteğini alıyor. TOBB, Türkİş gibi yeri doldurulamaz sivil kuruluşlardan da tam destek var. Bir tek CHP ve asker hafiften rahatsız. Onlar da kısa zamanda alışırlar. Bu ülke yaşamı boyunca neler görmedi ki? Selçuklu’dan, Osmanlı’dan artakalan genç Cumhuriyet de bir yığın badire atlattı. “Bunlar da gelir bunlar da geçer...” Şerbetliyiz! Ben size AKP’nin 5 yıllık tek başına istikrarı yakaladığı ülkemin bir kaza fotoğrafını yorumlamaya çalışacağım. AKP, yoksula el uzatıyor, kömür dağıtıyor, okul parası, ücretsiz kitap veriyor. Nüfusun 30 milyonu yeşil kart sahibi oldu. Ekonomi büyüyor, hedef GSMH adam başı 10 bin dolara koşuyor. Allah selamet versin. Can güvenliği tam, mal güvenliği daha da tam! Sınıf mınıf kalmadı. Türkİş ve işverenler kol kola. Sınıf çatışması yok! Kapkaç bitti! Açlık sınırında insan kalmadı. Bu tek başına iktidarda yolsuzluk falan da yok! Ve dolayısıyla şimdilik yüzde 50 oy aldılar, bir dahakine yüzde 80 alırlar. Her şey güllük gülistanlık. İstanbul polisi operasyon yapıyor. Adı ‘Rulet’ operasyonu güzel! Ben de küçükken Rus edebiyatı okurdum. Severdim Rulet’i! Heyecanlanırdık... Toplu Lagant silahına koyuyorsun tek mermiyi, oyun oynar gibi bir karşıdakine, bir kendine sıkmaya başlıyorsun. 7 mermilik Lagant’ı her sıkışta alnından ter gelirmiş sıkanın. Yedide bir ölme ihtimalin var. Bir kendine, bir karşındakine. Şans! Ölüm kapıda, heyecan dorukta! Ha bire adrenalin salgılıyorsun! SESSİZ SEDASIZ (!) Tarih 17 Ağustos 1999, saat 03.02 “HAREKET etmek mümkün değildi. Oda kapısının kolunu tutup diz çöktüm. Duvarlar çatlamaya başladı. Birden binanın güm, güm sesleri altında büyük bir hızla çöktüğünü anladım. Önce birinci kat sıkıştı. Sonra ikinci, üçüncü, dördüncü... Sıra bize geliyordu.” 17 Ağustos 1999’da saat 03.02’deki depremi 19 yaşındayken Çınarcık’ta yaşayan Çağdaş Koç o gün o evde annesini, babasını ve başka evlerde birçok yakınını yitirdi. Liseyi yeni bitirmiş bir genç olarak hayata yeniden başladı; üniversiteye girdi, çalışma hayatına atıldı; CHP gençlik kollarında politikayla tanıştı. Büyük depremi, öncesi ve sonrasında yaşadıklarıyla birlikte Siyah Beyaz Yayınları’ndan yeni çıkan “17 Ağustos 1999 03:02” kitabında anlattı; deneyimlerini paylaştı: “Küçük amcam da büyük amcam gibi ticaretle uğraşırdı. Ödemelerini nakit yapmayı seven amcam, mecbur kalmadıkça banka kullanmazdı. Ve cebinde çok büyük paralar taşırdı. Sahip olduğu paralar yağmalandı. Anne ve babaların geride kalacak çocukları ve yakınları için çözmesi gereken basit ama önemli bir sorun var. Olası İstanbul depreminin ilk saatlerinde özellikle İstanbul’un lüks semtlerinde tam bir can ve mal savaşı yaşanacak. Nakit, altın, mücevher gibi birikimlerini evde özel kutularda saklamasınlar; mutlaka devlet güvencesindeki bankalarda bulundursunlar.” Bugün Ahmet Önen: “Ankara’da sular bir gün akar, bir gün akmaz. Bugün akmayan gündür!” esu Akif Kökçe: “Milli Eğitim Bakanlığı’na göre internetsiz okul kalmamış. İyi! Okullara suyu elektronik postayla gönderirler artık...” Alıştırmak ve Alışmak MERİÇ VELİDEDEOĞLU Yıllar önce H.V. Velidedeoğlu’nun bir öğrencisi anlatmış. Özetle şöyle demişti: Hukuk fakültesinin birinci sınıfında derslere giren hocalarımızı alkışlarla karşılıyorduk; sıra Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun ilk dersine gelince onu da ayakta yoğun bir alkış yağmuruna tuttuk; bekledi; alkış durunca kürsünün bulunduğu tabanda yürüyerek boynuna asılı mikrofonundan seslendi: “İlk dersimiz!” dedi ve bütün sınıfı şöyle bir gözden geçirdikten sonra: “Eğer bu alkışı sürdürürseniz alışırsınız, bu alışkanlık ileride şakşakçılığa dönüşebilir” diye devam etti ve ardından dersin konusuna girdi. Bu anıdan neden söz ettiğime gelince; seçimden önce, CHP’nin İstanbul adayları ile yapılan katıldığım seçmen ziyaretlerinde, çok düşük gelirlilerin oturduğu mahallelerde zilini çaldığımız kapılar açıldığında ilk duyduğumuz: “Ne getirdiniz?” sorusunu anımsamamdı. Belli ki bu insanlar AKP’nin eli kolu dolu torbalı, seçim günleri daha da yoğunlaşan ziyaretlerine alışmışlar, dahası bu tür bir yaşama alıştırılmışlardı. İçine girdiğimiz evlerde kadınlar: “Size ikram edeceğimiz bir şeyimiz yok!” diyerek, 50 kiloluk bir “AKP seçim torbası” (1) getirseydik ne denli memnun olacaklarını bu yolla belirttikten sonra açılıyorlar, veryansın edip art arda şikâyetlerini sıralıyorlar; özellikle son bir iki yılda yaşadıklarının dayanılmaz olduğunu anlattıkça anlatıyorlar, susmak bilmiyorlardı. Üstelik onlar elli, yüz bin değil, milyonlarla ifade edilen ailelerdi (2). Ne var ki, 22 Temmuz seçimlerinde AKP en çok oyu bu gibi yerlerden almıştı; bu durum şöyle bir dile getirildiğinde, seçim sonuçlarından çok memnun olanlar, holding basınının yazarçizerleri hemen: “Bu tutum bütün dünyada böyle; en yeni örnek Nicholas Sarkozy: Anımsanacağı gibi 2005’te Paris’i alev yığınına dönüştürenler, kentin varoşlam.velidedeoglu?hotmail.com rında yaşayan çok yoksul Afrikalı göçmenlerdi; bunun üzerine hemen toplanan Bakanlar Kurulu, yapılması gerekenleri görüşürken, en sert önlemler İçişleri Bakanı Sarkozy’den gelmiş ve o bunların büyük bölümünü de uygulamıştı; ne ki, 2007 seçimlerinde Paris’te Sarkozy’ye üstünlüğü sağlayan çoğu Müslüman bu Afrikalı göçmenlerin oylarıydı” diyorlar, yazıyorlar. Peki, bu üstünlüğü Sarkozy, bu göçmenlerin kimisine şişe şişe, nefis Bordeaux şarabı, kimisine Fransız francalası ile ünlü peynirlerini, yanında kilolarca çay, pirinç,şeker, deterjan, çek vb. vererek, dağıtarak mı sağladı? Bu soruyu: “Olur mu hiç? Demokrasinin yapıtaşlarından olan seçimin, bu yola başvurularak yapılmasını ne Fransa, ne AB kabullenip izin verir” diyerek karşılıyorlar. Kuşkusuz buradan hareketle birçok soru sorulabilir; bunlardan yalnızca birini dile getirelim: “Peki öyleyse, AB’ye üye olma aşamasına gelmiş Türkiye’nin, 22 Temmuz’da böyle ayıplı ve seçim demokrasisine bu denli aykırı bir seçim yaşaması karşısında neden gözler kapandı, kulaklar tıkandı, sesler kesildi.” Bu “ayıp”tan hiç söz etmeyip, seçimde saptadıkları en büyük iki “utanç” olarak “parmağa sürülen boya” ile “birleşik oy pusulası”nı ilan eden holding basınımızı, AKP’yi, Türkiye’nin “demokrasi havarisi” olarak gösteren ABD ve AB basınını bir yana bırakalım. Ama nerede AP’nin parlamenterleri, AB’nin o ünlü yöneticileri, komiserleri? Hani nerede, demokrasiyi göğüslemek için Atatürk’ü ve ilkelerini silip atın diyen Ooslander’ler; Lozan’ı değiştirin diyen Kretschmer’ler; Sevr’i kabul etmemizi isteyen Toubon’lar, Türkiye’yi bütün anayasal kurumlarıyla birlikte bir bir uyarıp yola getirmeyi (!) görev edinen Lagendijk’ler? Bu konudaki suskunluklarla “birinci sınıf” bir “ikiyüzlülük” sergilenmiş olmuyor mu? 1,2) Alev Coşkun, “Sadaka Demokrasisi”, Cumhuriyet 27.7.2007 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Rulet Tuğba Özay behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN kamilmasaraci?mynet.com Kâmil Masaracı yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerini bir süre ara vermiştir hetiyatrosu?mynet.com Ben Akmerkez’e birkaç sefer gittim. Telefon sokamıyorsun. Güvenlik İsrail standartlarında. Çakı sokamazsın! Ama iki kabadayı grubu içeri silahlı girip orayı Teksas’a çeviriyor. Ya da rulet oynamışlar, kim bilir? Sonra polis ayıkıyor. Ve başlıyor operasyona. Kimini Bodrum’dan, kimini İstanbul’un lüks semtlerinden onlarca silahlı adamı topluyor. Ve çete çökertiliyor. Arkadan cici polis çıkıyor. Gazete haberlerinde, lüks giyimli sportif genç polisler.. Amerikanvari pozlarıyla insanın gururu kabarıyor. Buraya kadar her şey iyi. Eskiden genç kızlarımız, hâkim, savcı, öğretmen, subayla evlenmek isterlerdi. Şimdi kabadayı merakı başladı. Bu kimin ürünü bilmem, ama böyle bir durum var. Tuğba Özay da kabadayı kovalıyor. Her seferinde başarısız ilişkisi kriminal vakayla bitiyor. Bu, Tuğba Özay’ın seçimi. Bir şey diyemem. Ancak Tuğba Özay ne zaman başı sıkışsa polise gitmiyor, savcıdan yardım istemiyor. Can ve mal güvenliğini başka ‘baba’ya korutmaya çalışıyor. Allah aşkına bu ülkenin yöneticilerinin başına bir iş gelse, tehdit edilseler ya da zorda kalsalar, hangi ‘baba’ya gidecekler? Bu mafyatik örgütlenmelerden, kim sorumlu? Magazin basını (gerçi tümü öyle oldu) hiç bu tarafını irdelemedi. Hemen Paris Hilton’la kıyaslamalar başladı. Eh ne de olsa küçük Amerika’yız ya!.. Onlarda olan bizde olmazsa çatlarız! Kimsiz, kimsesiz kalmışlara İSTİKRAR ne zaman ulaşır bilemem. Röntgencilik, teşhircilik kısmına girmeyeceğim. Babalara geldik ey halkım! Babalara geldik. Kimsesizleri korumayanlar da babalara gelsin emi! Rulete devam.. Bu kirli ilişkilere göz yumanlar, rahat uyuyorlar mı? Yaşasın istikrar, piyasalar iyi, gerisi fasa fiso!.. [email protected]/Faks: 0212 672 71 71 BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Ağustos www.mumtazarikan.com İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Busness Administration’da master yapmış ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview hazırlık. Acıbadem / İstanbul 0 536 225 07 80 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI 12 Yıldır Gazilerimizin Hizmetinde Halk Bankası Ankara K.Esat Ş. 16 0000 13 YTL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Eğlencelerde kullan 1 mak için ken 2 di üzerine sa 3 rılarak hazırlanan, savrul 4 duğunda çö 5 zülen, renkli 6 kâğıttan ya7 pılmış ince ve uzun şerit. 2/ 8 Amerika’nın 9 tropikal böl1 2 3 4 5 6 7 8 9 gelerinde yaşayan 1 P L Ü R A L İ ZM büyük bir sürün2 Y R A K A R İ A gen... Bir nota. 3/ Kuzu sesi.... Eski 3 E Y E R M A N Ş UG A N D A kültür ve sanat ya 4 M İ A S E T pıtlarını yakıp yıkan 5 A H İ Ş L kimse. 4/ Yasalara 6 T A M İ R A L A Ç A T I aykırı ve cezayı ge 7 Ü rektiren davranış... 8 R O M M A L A K Güney Amerika’da 9 E M E V İ L E R ki dağ sırası. 5/ Atlas Okyanusu’nda, Portekiz’e ait bir takımada... Tümör. 6/ Giyim süslemede, şapka, çanta ya da sepet örmede kullanılan parlak, renkli ve dayanıklı şerit... Avcının saklanıp av hayvanı beklediği yer. 7/ Vilayet... Yelkenli gemilerde üstüne üçgen yelken asılan eğik seren. 8/ Romatizma ağrısı... Pasta hamuru... En kısa zaman süresi. 9/ Mantıkta, önertilerinin biri ya da her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Komisyon. 2/ Yurdumuzun bir bölgesi... Sıcak bir içecek. 3/ Rutenyum elementinin simgesi... Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş... Adları sıfat yapan bir yapım eki. 4/ İri bir yengeç cinsi. 5/ Yavru yapmaya alışkın kümes hayvanları için kullanılan sözcük... Keman yayı. 6/ Eski dilde ekmek... Devir. 7/ Vuruş, çarpış. 8/ Duyuru... Kuran’da bir sure. 9/ Taşlı, çakıllı yol. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle