19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B B 33 36 33 33 39 40 41 41 27 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B B B B B B B B 28 29 26 29 37 34 36 34 38 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B Y Y Y 38 34 41 42 38 40 32 26 25 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun doğu kesimleri parçalı bulutlu, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Doğu Karadeniz’in doğusu kısa süreli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı; kuzey ve doğu kesimlerde 2 ila 4 derece azalacak. Diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 16 18 18 21 20 20 20 20 27 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB B Y B B B B Y 25 36 38 29 33 34 28 32 27 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B B B B B B B B 24 35 24 35 31 22 34 40 41 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada …medyanın, Gül’ün sözlerindeki şifreyi çözmeye çalıştığı sırada meğer Fikret Bila, basın çevrelerinin konuşturamadığı, arkadaşlarına hafta sonuna kadar konuşmamaları talimatını verdiği yazılıp söylenen MHP lideri Devlet Bahçeli’yi karşısına almış… Cumhurbaşkanlığı seçimini açıklığa kavuşturuyor! Bila’ya konuşan Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı seçimine geçebilmek için TBMM’de 367 milletvekilinin hazır bulunmasından kaynaklanan kaygıları giderdi: “TBMM, Cumhurbaşkanlığı seçimi gündemiyle toplandığında MHP Meclis’te yerini alacaktır. Eğer konu Anayasa Mahkemesi’nin son kararına göre 367 sayısı açısından değerlendiriliyorsa, MHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde orada olacaktır” dedi. Gerekçesi 29 Ekim 2006’da yaptığı açıklamaya dayanıyor. Erken seçime gidelim; eğer bu”seçimde AKP birinci parti çıkarsa anayasadaki prosedürü uygulayarak cumhurbaşkanını seçebileceğini” söylemiş. Bahçeli, AKP’nin”uzlaşma aramasına” da gerek görmüyor. AKP’nin ilan edeceği adayın, Meclis’te 3. turda cumhurbaşkanı seçileceğini söylüyor. Sorunu olağan düzeye indirdikten sonra,”AKP adayının kim olacağı bizi ilgilendirmez. O, AKP’nin sorunu. İstediklerini aday gösterebilirler” diye konuşması elbette doğal. Bahçeli öyle açıklamalar yapıyor ki; Türkiye, anayasanın tarif ettiği bir cumhurbaşkanına gereksinmiyor da, söz konusu olan sanki bir genel müdür, bir müsteşar veya çoğunluk liderinin atayacağı bir bakan! ??? Bahçeli’nin 367 kilidini açmasından, bir AKP’linin Çankaya’ya çıkmasına karşı olmadığını açıklamasından sonra; AKP, uzun yıllardır özlemini çektiği devleti tümüyle ele geçirme olanağını yakalamış oluyor. RTE’ye, düşlediği yol açılıyor. Güncel’de ve TV’deki programlarda aylardır Cumhurbaşkanlığı seçiminde RTE’nin AKP’den biri olmasında ısrarına ve AKP ne kadar yadsır görünse de Bülent Arınç’ın Çankaya’da”dindar bir cumhurbaşkanı seçeceklerini” ilan eden görüşe sürekli dikkat çektik. AKP’li bir cumhurbaşkanında ısrar edilmesini önemli bir nedene bağladık. AKP on yıla yaydığı”ideallerini” ikinci beş yılda tamamlayabilmek için devlete egemen tepe noktalarını ele geçirmenin zorunlu olduğuna inanıyor: Çankaya’da dindar bir cumhurbaşkanı, TBMM’de dindar bir başkan, Başbakanlık’ta dindar bir başbakan! RTE ve AKP üst kadrosu devlet yönetimini elinde tutacak olan bu üçgenle, kimi kurumların, örneğin YÖK’ten başlayarak, kademeli biçimde üyelerini veya yasasını değiştirerek Anayasa Mahkemesi’ni kendilerine benzetecekler. Yazdık, TV’den aylarca söyledik: Orduyu kısa, orta, uzun vadede”siyaset dışı, en azından etkili olmayacak bir konuma getireceklerinden” kimsenin kuşkusu olmasın! ??? Devlet yaşamında tasarladıkları bütün değişiklikler bu”üçgen” aracılığıyla çözümlenecek. Üçgen, yaşama geçirmeyi tasarladığı uygulamaları daha önce kararlaştıracak… dindar bir başbakan yönetimindeki hükümet tasarıyı hazırlayıp Meclis’e gönderecek, yasa 340 AKP milletvekilinin oylarıyla kabul görecek… Konu kararnameyle çözülecekse kararnameyi düzenleyecek… Tasarı da, kararname de dindar cumhurbaşkanının onayından geçecek! Olmayacak dediklerimizin gerçekleşmesi kapının önünde; Çankaya’da Gül Abdullah, TBMM’de Arınç veya benzeri, Başbakanlık’ta RTE! Devlet Bahçeli, olayı basite indirgeyerek duyarlı dengelerin, devletin yapısıyla ilgili olası gelişmelerin söz konusu olduğu Türkiye’de,”AKP’nin adayı bizi ilgilendirmez” diye tanımlıyor Çankaya sorununu. Gül Abdullah’a Çankaya yollarını, RTE’ye düşlediği dünyanın kapılarını açıyor. Üçgen tamamlanıyor. Danıştay saldırısının tetikçisi Arslan’ın hedefinde başka isimler de varmış GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Sezer’i vuracaktım’ ? Baştarafı 1. Sayfada zaffer Tekin ve arkadaşlarının tertiplediği yönünde ifade verdiğini belirterek soruşturmanın bu yönde genişletilmesini istedi. Bunun üzerine ayağa kalkarak konuşmaya başlayan Alparslan Arslan, şunları söyledi: “Davanın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği’ne yönelik ‘Girdap’ operasyonuyla, vatanseverler, ulusalcılar ve derin devletle herhangi bir alakası yoktur. Saldırının amacı, Allah’ın dinine, peygamberine, Müslümanlara yapılan alçakça hareketlere ceza vermektir. Yakalanmasaydım, Aydın Doğan medya grubuna, Koç Grubu’na, Şener Eruygur’a ve bazı bankalara saldıracaktım. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i öldürecektim. Bunlar hadlerini aşıyorlar. Rahat rahat, geniş geniş hareket edeceklerini sanıyorlar. Onlara ‘Akıllı olsunlar’ demiyorum, ama rahat da olmasınlar. Bu arada, Fethullah Gülen’e saygı BAŞSAVCININ KARARI: VKGB ÇETE DEĞİL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği’ne (VKGB) üye kişiler hakkındaki soruşturmayı “çete’’ suçu kapsamında görmedi. Başsavcı vekilliği görevsizlik kararı vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. ‘Girdap’ operasyonu soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Alp Arslan, yaptığı değerlendirme sonucunda, görevsizlik kararı vererek soruşturma dosyasını terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne göndermişti. Adliyeye çıkarılan VKGB Başkanı Tave sevgilerimi bildiriyorum. Onu kırdım ve üzdüysem özür diliyorum. Bu olayın Ayhan Parlak ile, Veli Küçük ile, Muzaffer Tekin ile uzaktan yakından alakası yoktur.Türkiye’de yaşayan iman etmiş insanlara film, fırıldak çevirmesinler. ’’ ner Ünal ile dernek yöneticileri Ahmet C, Vehbi Ş, Salih Zeki B, Yasin A, Levent B, Mesut S, Halit B, Savaş K, İlhami D, Mehmet Doğan B. ve Hüseyin T. adlı kişiler, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, suç örgütüne üye olmak, yağma, ihaleye fesat karıştırmak, zimmet, dolandırıcılık, tarihi eser kaçakçılığı, yasadışı yardım toplama, kaynağı belli olmayan gelirlerle suç örgütünü finanse etme, devletin bağımsızlığını zayıflatma veya birliğini bozma, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma, görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme’’ suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. ruşmayı erteledi. Duruşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arslan’ın babası İdris Arslan, oğlunun duruşmada, bu yönde açıklamalar yapacağını bildiğini belirterek “Ancak Sezer ile ilgili bir açıklama yapacağını bilmiyordum’’ dedi. Arslan’ın konuşmasının ardından duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti, avukat Ener’in soruşturmanın genişletilmesi talebini reddetti. Mahkeme heyeti, Ümraniye’de ele geçen bombalarla ilgili soruşturma evrakının beklenmesine karar vererek du HABUR SINIR KAPISI Uşak Barzani’nin 18 bin üniformasına el konuldu Ordu Haber Merkezi Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin peşmerge güçleri için Türkiye’de yaptırdığı 18 bin takım komando üniforması, aynı sayıda şapka, bot, palaska, iç çamaşırı ve çoraba Habur Sınır Kapısı’nda el konulduğu bildirildi. Barzani, Türk komandolarının kıyafetlerini örnek alıp, Türkiye’deki bir firmaya üniforma yaptırdı. 18 bin takım üniformanın yanı sıra aynı sayıda şapka, bot, siyah renkli iç çamaşırı, çorap da hazırlandı. Türkiye’de hazırlanan üniformalara Habur Sınır Kapısı’ndan çıkışı sırasında gümrük kapısındaki görevlilerin üst düzey yetkilileri bilgilendirdiği, bunun üzerine formalara el konulduğu bildirildi. Üniformalara el konulmasında son dönemde öldürülen terör örgütü üyeleri üzerinden çıkanlarla benzerlik gösterdiği gerekçesiyle el konulduğu bildirildi. 4 TIR dolusu askeri malzemenin Habur Sınır Kapısı’ndaki depolara konulduğu bildirildi. Trafik terörü hız kesmiyor Ordu’nun Ulubey ilçesinde önceki gün bir minibüsün ırmağa yuvarlanması sonucu meydana gelen kazada ölenlerin sayısı, yaralılardan 7 aylık hamile olduğu öğrenilen Çiğdem Aksu’nun da yaşamını yitirmesiyle 9’a yükseldi. Kazada ölenler için dün Damarlı beldesi Özlü köyünde tören düzenlendi. Bu arada Çiğdem Aksu’nun ameliyatla alınan karnındaki bebeği de ayrı bir tabuta konuldu. Cenazeler törenin ardından köy mezarlığında toprağa verildi. Uşak’ta, otomobille kamyonun çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında ise 3 kişi öldü. Ölenlerin bulunduğu otomobil, cesetlerin çıkarılabilmesi için Uşak Devlet Hastanesi Morgu’nun önüne götürüldü. Öte yandan yurt genelinde dün meydana gelen trafik kazalarında 20 kişi yaşamını yitirirken 51 kişi de yaralandı. (Fotoğraflar:AA) 3 Güneydoğu’nun yarısı, büyük kentlerdeki Kürt kökenli yurttaşların ezici bir çoğunluğu AKP’ye oy verdi. (Yüzde 67) 4 Uluslararası koalisyon kayıtsızşartsız AKP’nin başarısı için ekonominin düzgün gözükmesini sağlayacak ne gerekiyorsa yaptı. 5 AKP, iktidar olmanın bütün olanaklarını kullandı. Böylece AKP yüzde 47’ye ulaştı. CHP açısından görünümse şu: 1 Çok iyi bir muhalefet etkinliği gösteren CHP,”çok iyi bir iktidar adayı” havası veremedi.”Baykal’la olmaz” önyargısı kırılamadı. 2 DSP tabanının tümü CHP’ye oy vermedi. 3 CHP dışındaki sol partiler ve hareketler seçime katılmadı ama, 22 Temmuz’a değil, 23 Temmuz’a, yani seçim sonrasına hazırlık yaptı! 4 Baykal’ın Erdoğan’a yönelik kullandığı”Öcalan’a ‘sayın’ dedi”,”referansı Barzani” söylemleri CHP’ye değil, AKP’ye yaradı! 5 Sağa açılım, Yozgat örneğinde olduğu gibi ters tepti. ??? 1995’te Erbakan yüzde 21’le, 99’da Ecevit yüzde 22’yle Başbakanlık koltuğuna oturdu. CHP’nin aldığı yüzde 21 hezimet değil ama AKP’nin büyük oy oranı ve toplumun CHP’den beklentisi karşısında yenilgi. Bundan sonra ne yapmalı? “Baykal gitsin” bize göre çözüm değil.”Ne olursa olsun Baykal kalsın” da CHP’yi bir yere götürmeyecek. Yukarıda sıraladığımız AKP iktidarını besleyen olanaklar karşısında Baykal’ın dışındaki bir lider de AKP’nin üzerinde oy alamazdı. Sorun daha derinlerde... Baykal’ın karşısına çıkan seçeneklere bakınca CHP’nin gerçek tabanı”Baykal kalsın” der. Zaten onlar da kurultayla Baykal’ı yenebileceklerini düşünmüyorlar. CHP’nin bugünkü yapılanması içinde Deniz Baykal’ı bir kişi yerinden edebilir: Deniz Baykal... O zaman kendisine çok büyük sorumluluk düşüyor. Batı’daki gibi”seçimi kaybeden gider” yöntemini Türkiye’de hemen oturtmak zor. Bunun için öncelikle partilerin kendi içinden lider yetiştirme kültürünün olması gerekiyor. Bu ne CHP’de, ne öteki partilerde var. ANAP’la DYP’nin liderleri seçimi kaybedip partinin başından gidince, bu yüzden o partiler yenilenip sıçrayamadı. ??? Yazı aramızda, sözü dolandırmamızın nedeni kestirme bir çözümün olmaması. Baykal’a yönelik linç girişiminin arkasında CHP’nin yeni bir liderle güçlenerek siyaset sahnesindeki yerini almasını sağlamak değil, CHP’yi bitirmek var. Kemalizmi tümüyle siyaset sahnesinden silmek var. Bu yüzden”Baykal gitsin”, tek başına çözüm değil. CHP’nin önünde 3 görev duruyor: 1 Meclis’teki ana muhalefet görevini en etkili şekilde yapmaya devam etmek. Seçim sonrasındaki sarsıntıyı en kısa sürede atlatıp Meclis’teki görevini sürdürmek. 2 2009’daki yerel seçimlere şimdiden hazırlanmaya başlamak. 3 Partide nasıl bir değişim yaşanacak sorusunun yanıtını aramak. Baykal bu değişimi başlatmak durumunda. Aksi halde değişim, kırılmayla yaşanabilir. Baykal, İsmet İnönü’nün ve Bülent Ecevit’in siyaseti bırakma biçimlerini unutmamalı. İş o noktaya gelmeden çekilmesini bilmeli. O gün, bize göre bugün değil. Ama çok uzak da değil... Baykal’ın CHP’nin köklerinin Milli Mücadele’ye dayandığını vurguladıktan sonra, doğumunun 1992 olduğunu ve inşa sürecinin devam ettiğini söylemesi şık olmadı. Baykal, CHP Genel Başkanlığı misyonunu iyi taşıdı. Bu, alınan oyla ölçülecek şey değil. Baykal’ın görevi sürdürerek kendisinden sonrasını inşa etmesi gerekiyor. ankcum?cumhuriyet.com.tr HAPİS CEZASI ERTELENDİ Erdoğan, Türkiye’nin Berlusconisi ? Baştarafı 1. Sayfada sek bir ülkede, servetinin kaynağı açıkça sorgulanan bir medya imparatoru, seçmeni nasıl böyle kafaya alır? Vergi kaçakçılığı, yargıya rüşvet gibi suçlarla damgalanan şaibeli bir işadamı nasıl olur da oy alır?” Sosyologların, siyaset bilimcilerin uzun uzadıya irdelediği bu sorunun en kestirme yanıtı, sokaktaki adam nezdinde Berlusconi’nin bir “İtalyan rüyası” olması! Artı ve eksileriyle Berlusconi, ortalama bir İtalyan rüyası... Özgüveni, neşesi, gücü, parası, iyimser doğası, futbol tutkusu, pozitif enerjisi, yanından eksik etmediği 90’lık “anası”; dolgun dudaklı, dolgun göğüslü, dişilik timsali karısı, bollukbereket imajını tamamlayan boy boy çocukları, çapkınlığı, fıkracılığı, şakacılığı, halk dilinden anlaması, dönek aydınları tavlaması; vites değiştirmedeki, çark etmekteki hızı, insanı tepe sersemi eden kurnazlığı, tereddütsüz kıvırtması, sıkıştı mı sallaması ve üçerbeşer tırmandığı merdivenlerin üstünde dört dörtlük bir “başarı öyküsü” olması... Berlusconi’ye hayran olan İtalyan Dursun Uyar’a dokunulamıyor AYKUT KÜÇÜKKAYA lar “Belki ben de bir gün onun gibi olabilirim!” hayali kuruyor ve sıfırdan başlayan bu işadamına “aileden biri” gözüyle bakıyor. Bu, asla bir mantık ilişkisi değil. Düpedüz aşk ilişkisi! Berlusconici bir İtalyanın önünde sıkıysa “lidere” dokunun. Babasına, oğluna, amcasına, dayısına, özkardeşine küfretmişsiniz gibi; celallenip “savunmaya” geçiyor! Başka hiçbir lider için “mazur” görülmeyecek kusurlar özrü olmayan “gaflar”, ayan beyan açığa çıkan “yalanlar”, alavere dalavere alttan girip üstten çıkmalar... Berlusconi söz konusu olduğunda “mazur” sayılıyor. Ona her şey mubah! Halk her şeyi ona “mubah” görüyor ve her şeyi “bağışlıyor”! Berlusconi’nin peşine düşen her yargıç ya da gazeteci peşinen “yanlı ve taraflı” olmakla ve inanmayacaksınız “komünistlikle”(!) suçlanıyor... İtalya’nın en zengin adamı, “temiz eller” karşısında “mazlum” sayılıyor! “Lideri görünmez bir dokunulmazlık zırhına” alan “liderizm”, “toplu bir akıl tutulması” başka deyişle. Onur Öymen’in “Mantıkla açıklanamaz!” sözünü, bu bağlamda yabana atmamak lazım... “Mantıkla açıklanamayacak şeyler!” ne var ki bizde “halkın geri kalmışlığı, cehaleti” ve genel geçer bir “din istismarı” anlamında kullanılıyor. Mesele, oysa bu kadar basit değil. Liderine “aşkla bakan” bir kitle, artık onu Berlusconi örneğinde görmüş olduğumuz gibi kendisinden ayrılmaz “ettırnak” sayıyor demektir. Hiçbir liderde hoş görülmeyecek “Ananı al da git!”, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!” gibi hatalar; bu noktadan sonra “insanlık hali” hanesine yazılır. (Bakınız Hülya Avşar: “Böyle demesini seviyorum. İçinden öyle geçti, hatta sinirlendi, delirdi, öyle yaptı!”) Emine Hanım’a orda burda sunulan, binlerce dolar değerinde “gerdanlıklar”... Bilal’e alınan “gemiler”... “Frank Müller” saatler vs. “Koçum sana helal olsun!”, “Sen daha iyilerine layıksın!” kategorisine sokulur... “Demokratikleşme” ve “değişen Türkiye” adına “Erdoğaniz mi” savunanlar; bunların üzerine giden siyasetçileri ve basını gitgide ve daha sık “lüzumsuz yere gerginlik yaratmakla” suçlayacak, “Halk gerginlik istemiyor!” düsturuyla marjinalleştirmeye çabalayacaktır... Bu filmin İtalyan versiyonunu yıllardır izlediğim için “replikleri” tanıyorum. ra artık, “lidere özgü” yeni doğrular biçiliyor. Ve “mantıkla açıklanamaz işler” devreye giriyor. Ve Sarkozy örneği Bu “akıl tutulmasının” son örneğini Fransa’yı ezip geçen “Sarkozy tsunamisinde” gördük... “Le Pen” sağı başta olmak üzere; aşırı sağdan merkez sağa, Fransız sağının tüm renkleri “Sarkozy tsunamisinde” eridi. Elysée Sarayı’na, kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından bambaşka bir tarz getiren Sarkozy, işadamı dostları tarafından emrine sunulan “özel yat tatili kıyaklarından” zapturapt altına aldığı medyayla ilişkilerine, “first lady Cecilia”ya biçtiği Evita Peronvari Libya misyonlarına dek... eşi benzeri görülmemiş “yeni raconlar” dayatıyor. Fransız seçmeninden “tık” yok. Fransa çünkü giderek bir “Sarkoland”e dönüşüyor. Türkiye de Tayyip Erdoğan da, giderek kendi Berlusconi’sini ve Sarkozy’sini buluyor... BOP’un büyük ikramiyesi “ılımlı İslam modeli” ile birlikte! İdeolojilerin ölümü Böylesine bir “kolektif akıl tutulmasının”, ne gelir düzeyi, ne doğrudan kültürle ilgisi var. Ya neyle ilgisi var? İdeolojilerin bıraktığı boşluk, merkez partilerin iflası, solun bunalımı, eski siyasilerin tasfiyesi, eskiyeni çatışması, reformlara direnç, siyasetin krizi... “Kolektif akıl tutulmasını” yaratan unsurlar bunlar... Büyük kırılma anlarında ortaya çıkan “karizmatik liderler”; o anda insanlara en çok ihtiyaç duydukları şey olan “iyimserlik” ve “geleceğe güven” duygusu aşılıyor. Doğru yanlış; sisteme bu “iyimserlik” ve “enerjiyi” enjekte etmeyi başaran lider; siyasetin bilinen referanslarından kopuyor. Bundan son Almanya’nın uluslararası tutuklama emriyle tüm dünyada Interpol kanalıyla aradığı Yimpaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın Türkiye’de Yargıtay’ca onanan iki yıllık hapis cezası Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nca üç ay ertelendi. En son AKP’nin görkemli genel merkezinin açılışında görülen Uyar’ın aldığı hapis cezası 7.5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına 17 gün kala onanmıştı. Uyar’ın erteleme kararını ise hapis cezasının onanmasından “13 gün sonra” aldırması dikkat çekti. Yargıtay’ın onama kararına göre Uyar’ın ve 10 Yimpaş yöneticisinin 8 ay hapis yatması ve toplam 110 bin YTL para cezasını ödemeleri gerekiyor. 31 Aralık 1999 suç tarihi itibarıyla önce 2002’de 3 yıl hapis cezasına çarptırılan ancak bu cezası 2006 yılında 2 yıla indirilen Uyar’a dokunulamıyor. Yargıtay 7. Ceza Dairesi, Uyar ve 10 Yimpaş yönetim kurulu üyesi hakkındaki 2’şer yıl hapis ve 10’ar bin YTL para cezasını, davanın zamanaşımı süresine (30 Haziran 2007) kısa bir süre kala 13 Haziran 2007’de onadı. Uyar’ın cezası Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “26 Haziran 2007” tarihli izniyle üç ay ertelendi. Uyar’la birlikte hapis cezası alan dönemin Yimpaş yöneticilerinin de cezaları birer birer ertelendi. Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefetten ceza alan Uyar, erteleme kararını temmuz ayının başında kanunu uygulayan SPK’ye bildirdi. Yimpaş mağdurlarının avukatı Acun Papakçı, Uyar hakkında “yakalama emri” bekledikleri bir dönemde cezaların ertelendiğini duyduklarını belirterek karara itiraz etmeleri için SPK’ye mağdurlar adına yazı göndereceklerini söyledi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle