19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2007 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sadaka Demokrasisi... AKP’nin seçim öncesi ve seçim süresi boyunca dağıttığı sadaka paketleri “derin Müslüman” yöntemidir. Bu yöntem Mısır’da Müslüman Kardeşler Örgütü ile Hizbullah ve Hamas tarafından uygulanıyor. Kuşkusuz demokrasiye aykırıdır. Tüm siyasal partiler, toplumun duyarlı kesimleri, üniversiteler, aydınlar herkes bu tehlikeli ve yasadışı yöntem üzerinde durmalı, düşünmelidir. PENCERE Mahalle ve Küre... ‘Lâl’ Pakistan’da camimedrese ortaklığından oluşan bir ‘Külliye’nin adı... Yönetime başkaldırdı Lâl.. Dünya medyası günlerce bu ilginç başkaldırıyla uğraştı, kızlı erkekli öğrenciler ve müderrislerinin inanılmaz direnişi TV’lerde sergilendi... Sonunda öğrencilerin tümünü Pervez Müşerref’in yönetimi “temizledi”... Ne istiyorlardı Lâl direnişçileri?.. Pakistan laik bir devlet miydi?.. Yok canım.. Şeriatla yönetilen bir İslam ülkesiydi Pakistan... ? Şeriatçılığın dibi yoktur.. Sen mi daha Müslümansın?... Ben mi?.. Bir ülkede siyaset bu yola girdi mi, dönüşü olmayan bir yönde yarış başlar... Türkiye bu yoldadır... Peki, Batı medyasında 22 Temmuz seçimi nasıl değerlendiriliyor?.. ? Avrupa’ya göre durum çok açık ve seçik.. Bir yanda laikler var.. Karşısında İslamcılar.. Medyamızda kimi iyi niyetli gazeteciler bu ayrıma kızıyorlar, “kötü niyetli” bir yaklaşımdan söz açıyorlar... Keşke öyle olsaydı... Yüzde 99’u Müslüman Türkiye’de İslamcılığı politika silahı olarak kullanan parti bugün iktidarda değil mi!.. Tesettürü Çankaya’ya tırmandırma kavgası sürmüyor mu?... ? Haydi her şeyi es geçelim... Amerika’da tezgâhlanan, Anadolu’da “Ilımlı İslam Devleti Modeli” düş mü, gerçek mi?.. Bu tezgâhta dokunan BOP’a (Büyük Ortadoğu Projesi) ilişkin bunca olay, yazı, yorum, eylem, girişim rüya mı, hakikat mi?.. ? Son günlerde medyada bir “mahalle” lâfıdır gidiyor... Seçimde yenilgiye uğrayanların şaşkınlığı için deniyor ki: Bunlar yaşadıkları mahalleyi tanımıyorlardı.. Keşke her şey mahallede başlayıp bitseydi... Oysa, artık insanların yaşadıkları eski mahalleler çoktan tarihe karıştı... Artık mahalle yok... Küre var!.. ? Yaşadığımız dünyada yükselen gökdelenlerde oturanlar, yoksul ve bağımlı ülkelerdeki mahalle halklarını evire çevire yönetiyorlar... Ey mahalleli!.. Mahalleni tanımak istiyorsan, küreni ve küreselleşmeyi tanımak zorundasın!.. Lider ve Parti SEÇİM öncesinde Anadolu’yu dolaşan herkesin en sık duyduğu söz şuydu: “CHP iyi, ama Baykal’la olmaz.” Kısalığı dolayısıyla bilmece sayılabilecek olan bu sözü iyi yorumlamak gerekiyordu; çünkü böyle konuşanların bir bölümü yine de “Kerhen CHP’ye oy vereceğiz” demekteydi. Öyleyse, birkaç bakımdan dikkatle incelenmesi gereken ilginç bir durum var demektir. Birkaç soruyu sırayla sorarak. irincisi, “olmayacak” olan, Baykal’ın yönettiği bir CHP’nin seçim kazanabilmesi midir? Bu genel sorunun alt soruları da olabilir. Baykal, partiyi yönetme tarzı bakımından partililerin bir bölümünü de küstürdüğü, kimilerini dışladığı, partiden uzaklaştırdığı, hatta “ihraç” edilmelerine yol açtığından ötürü örgütteki çalışma coşkusunu azalttığı için mi seçim kazanılmayacaktı? Bu, olsa olsa, partinin iç durumunu, delege ve kurultay çekişmelerini yakından bilenlerden bir kısmının düşüncesi olabilir. Yoksa Baykal “Cumhuriyet” mitinglerine katılan kalabalıkların özlemine uygun olarak bütün “Cumhuriyetçi sol”u bir araya getirip ortak bir cephe kurarak seçime girmediği, yani parti yönetiminde gösterdiği “tekelci” ya da “hizipçi” tutumu, sonuçta kabul etmek zorunda kaldığı DSP ortaklığı dışında, daha geniş bir cephe kurma konusunda da sürdürdüğü için mi seçim kazanma şansını yitirmişti? Acaba “Baykal’la olmaz” diyenler kamuoyunda yaygın olduğunu söyledikleri “kavgacıdır” izlenimini paylaştıkları için mi seçimin kazanılmayacağına inanmaktaydılar? Şimdi Baykal’ı devirmek için yeniden bir araya gelmeye başlayan “eski muhalifler”in düşüncelerini de bu soruları yanıtlayarak özetleyebilirsiniz. kinci ve çok daha önemli olan ufuk açıcı soru, Baykal’la olmaz diyenlerin Baykal’ı CHP’deki bir temel eksikliği, kusuru ya da yanlışı giderememiş bir lider saydıkları için mi seçim zaferine inanmadıklarıdır? Keşke böyle olsaydı. Çünkü “olmaz” diyenler bu soruyu tam böyle sormadıkları gibi, “eski muhalifler”in hâlâ kurcalamadıkları asıl soru budur. Baykal, partinin özünde saklı tutulması gereken “devrimci” niteliği bırakıp sağdan aktardığı adaylarla “orta”ya kayarak seçim kazanmayı düşünmekteydi. Atatürk döneminin sonlarında Bayar’la başlayıp İsmet İnönü ile süren ve çeşitli dönemlerde ısrarla nükseden büyük “CHP yanlışı” hep bu olmuştur: “Durmayalım, düşeriz!” sloganına sarılarak yarım kalmış devrimleri tamamlamak yerine, dış dünyanın ve iç gericiliğin telkinlerine kapılıp kendi özgün modelini terk etmek. Akıllıca uygulandığı ve devrimciliğin temel kuralına uygun olarak değişen koşullara ustaca uyarlandığı zaman pekâlâ halk yığınlarını, özellikle geri bırakılmışları, ezilenleri, gelişmeye susamışları kazanıp oylarını alabilecek, ama bunun için gerçek liderlik isteyen bir kalkınma modeliydi o. Bu konu tartışılmadıkça CHP’nin ufkunu açmak çok zordur. Alev COŞKUN Temmuz 2007 seçimleri, sonuçları nedeniyle Türk demokrasi tarihinde önemli bir yer tutacaktır. Seçimlerin siyasal, sosyolojik ve rakamsal analizi kuşkusuz birçok yönden yapılacaktır. Kanımızca bu seçim “Sadaka Demokrasisi” ya da “Sadakaya Dayalı Demokrasi” adını verdiğimiz yeni bir kavramı siyasal bilimler alanına sokmuştur. B 22 Nedir bu sadaka demokrasisi? Sadakanın sözlük anlamı “dilenciye verilen para, yoksullara yardım olarak karşılıksız verilen şey”dir. İslam dininin kurallarına göre sadakanın gösteriş için verilmemiş olması şarttır. Gizli verilen sadaka daha makbüldür. Çünkü sadaka alanın onurunun korunması gerekir. (İslam Ansiklopedisisadaka maddesi cilt 10, s. 24) Şimdi seçimlere karışan sadaka olaylarına göz atalım... AKP seçimlerde “Alnımızın akıyla 4 yıl 8 ay 19 gün. Her şey Türkiye için” başlıklı bir broşür dağıttı. Bu broşürde yer alan ifadeler, AKP’nin yıllar boyu uyguladığı sadaka konularını şöyle belirtiyor: “1.200.000 aileye ücretsiz kömür verilmiştir. Aile başı en az yarım tondan 4.3 milyon ton kömür dağıttık. Yoksullara bayramlarda 330 YTL gönderdik. 80 aşevinde her gün 70 bin kişiye sıcak yemek yedirdik.” Görüldüğü gibi AKP 4 yıl 8 ay bunları hiç aksatmadan yerine getirmiştir… ğıtıldı”. Bu torbalarda neler var, bakalım: “15 paket makarna, 3 büyük paket çay, 5 kg. sıvı yağ, 2 kutu salça, 6 kg. şeker, 5 kg. pirinç, nohut, fasulye, mercimek, zeytin, reçel, çamaşır ve bulaşık deterjanı, banyo sabunu.” Her ay dağıtılan bu erzak torbalarına ilave olarak AKP gecekondularda sünnet, nişan ve nikâh törenlerinde ilgili kişilere altın verdi. AKP’nin İstanbul Zeytinburnu’ndaki mitinginde gelenlere 25 YTL ’lik gıda hediye çeki dağıtıldı. Bu durumun yasadışılığı ileri sürülünce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş bu çekleri yıl boyunca dağıttıklarını çekinmeden söyledi. Seçimlerden bir hafta önce fakir mahallelerde bu gıda çekleri dağıtılırken AKP’nin örgüt adamları “AKP’ye oy verirseniz bu çeklerin devamı gelecektir” dediler. Yoksullaştır ve yönet Bu tür yardımlar için AKP devlet olanaklarını ve devlet mekanizmasını kullanıyor. Halk bu paketlere muhtaç hale getirildi. Onur kırıcı bir hareket yapılıyor. AKP, yoksullaştır ve yönet politikasını uyguluyor. Bu hareket siyasal partiler ve seçim yasalarına aykırıdır. Ortada açıkça yasadışı bir durum vardır. Bu yöntem sürekli uygulandığına ve milyonlarca aileye dağıtıldığına göre bir kere iktidara gelen parti artık iktidardan hiç gitmeyecek demektir. Demokrasiye aykırıdır, eşitlik ilkesini zedeleyerek muhalefet partilerinin iktidara gelmesini imkânsız kılmaktadır. İ 13/07/2007) Bu sadaka yöntemi örgütlerin toplum içinde yerleşmesini ve kendileri için yandaşlar yaratılmasını sağlıyor. AKP’ye ilave olarak Türkiye’de tarikatlar da aynı yöntemi kullanıyor, yurtlar, ışık evleri, okullar, hastaneler kuruyorlar. Hatta yandaşlarına işyeri açmakta yardım ediyorlar. Toplum içinde güçlü dayanaklar sağlıyorlar. Daha sonraki aşama, kendi militanı, belki de silahlı örgütlerini kurmaya gelecek. Aynı Hamas’ın Gazze’de yaptığı gibi… Hangi Batı demokrasisinde seçimlerden önce ve seçimler sırasında binlerce ton kömür ve milyonlarca erzak paketi dağıtılıyor?.. Hangi Batı demokrasisi böylesine eşitliğe aykırı toplumu yozlaştırıcı bir yasadışı eyleme izin verir? Hangi demokraside sadaka yöntemi bu derece genişler ve büyür? Böylesi bir hareket, açıkça demokrasiye aykırıdır, demokrasinin temel ilkelerine karşıdır. Kaldı ki herkesin gözü önünde yapılan bu dağıtım, aynı zamanda İslam dininin insancıl kurallarında da aykırıdır. Dağıtım gösteriş için yapılıyor, karşılıksız yapılması gereken yardım karşılığında oy talep ediliyor. Hem dine, hem ahlaka, hem vicdana, hem demokrasiye hem de yasaya aykırı bir durum vardır. Yoksul kesime böyle bir yardım yapıldığı için kimse de sesini çıkaramıyor. Oysa ünlü bir Çin atasözü şöyle der: “Yoksula her gün balık dağıtmak yerine nasıl balık tutulacağını öğretmek gerekir.” YSK harekete geçmedi Ne yazık ki seçimin sonuçlarını doğrudan etkileyen bu yasadışı uygulamaya karşı Yüksek Seçim Kurulu (YSK) harekete geçirilemedi. Muhalefet partilerinin konuyu büyütmeleri, kamuoyuna taşımaları ve YSK’ye şikâyet etmeleri gerekiyordu. Bu uygulamaya ama ne CHP ne de MHP devlet kesesinden AKP’ye yarayan bu sadaka eyleminin durdurulması için hareket yaptı. Üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir eylemdir bu. Sadece siyasal partiler değil, toplumun tüm duyarlı kesimleri, üniversiteler, aydınlar, herkes bu yozlaşmış, bu yasadışı yöntem üzerinde durmalı, düşünmelidir. Yoksa, Türkiye’de demokrasi kurulamayacaktır. Yaz sıcağında kömür Bütün gazeteler yazdı; seçim kararı verildikten hemen sonra bütün Türkiye’de, illerde ve ilçelerde, yaz ortasında kömür dağıtıldı. Devlet bütçesinden ve devlet memurları tarafından AKP adına dağıtılan bu kömürlerin resimleri gazetelerde yayımlandı. Ayrıca seçimler sırasında gecekondularda hemen her eve “erzak paketi veya yardım paketi adıyla torbalar da Derin Müslüman yöntemi Yandaş kazanmak için kullanılan bu yöntem ve sadaka yardım paketleri aslında bütün dünyada derin Müslüman örgütlerinin kullandığı bir yöntemdir. Özdemir İnce’nin belirttiği gibi bu yöntemin kaynağı Mısır’daki Müslüman Kardeşler Örgütü’dür. Müslüman Kardeşler Örgütü’nün türevleri Hamas ve Hizbullah örgütleri de bu yöntemi yoğun olarak kullanmaktadır. (Hürriyet, [email protected] CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle