19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Biraz meddah, biraz Nasrettin Hoca, rol yapmadan ‘oynayan’ bir oyuncu: 15 KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Erol Günaydın şenliği itabın son sayfasını çevirdim, kitap bitti… Tadı ve tuzu bitmedi. Farklı katmanlardaki okumam bitmedi. Anılar ve çağrışımlar bitmedi. Ayrıntıların zenginliği bitmedi. İçimdeki sevinç, coşku hiç ama hiç bitmedi… Kitabın adı “İki Kalas Bir Heves – Erol Günaydın Kitabı”. İş Bankası Kültür Yayınları, nehir söyleşileri dizisinden yeni çıktı. Söyleşiyi gerçekleştiren Emine Algan. 440 sayfa gözümü açıp kapayıncaya dek, soluk alıp verirmişçesine içime yerleşti… Tüm bir yaşam, dünyalar kadar sevgi, saygı, okyanuslardan daha büyük dostluklar, evreni kucaklayabilecek tiyatro tutkusu, sonsuzluğa dek sürecek güler yüz gelip içime yerleşti. ÜNYAYA GÜLÜMSEYEREK BAKMAK Erol Günaydın’ı tiyatroda bir kez bile seyrettiyseniz bir daha unutamazsınız. Tiyatro, sinema, televizyon, oyun yazarlığı, senaryo, öykü yazarlığı… Benim için önce “Oyuncu”. O, bağırıp çağırmayan, baskıcı olmayan, sahneye ve izleyiciye illaki kendini dayatmayan… Hem ekip içinde “erimeyi” bilen, ama hem de mutlak kendini fark ettiren… Ayrıntıların müthiş tadını çıkartan ve o tadı izleyicisine geçiren, “oynamaktan” sonsuz keyif alan ve bu keyfi, bir çocuk sevinciyle çoğaltarak yayan… Küçül rol, büyük rol ayrımı yapmayan (çünkü en küçük rolü bile öyle inceden inceye işler ki, istese de, istemese de büyür)… Ama belki de en önemlisi, sahnede söylediği her söze, yaptığı her harekete, her mimiğe, yaşadığı her ana karşısındaki seyirciyi inandırandır. İnandırır çünkü sahicidir. Çünkü o rol yapmaz, “oynar”… Çocuklar gibi oynar. Onu ilk kez, Kent Oyuncuları’nın İzmir turnesinde “Nalınlar” ve “Pembe Kadın” oyunlarında izlediğimi anımsıyorum. (60’lı yılların ilk yarısında olmalı.) Sonra yıllar içinde, ondan izlediğim her oyunla bu yukarıda söylediklerim içimde büyüdü. Kitabı okurken yaşamda da, sahnedekinden hiç ama hiç farklı olmadığını görecektim. Dünyaya, çevresine, yakına ve uzağa hep güler yüzle baktığını; acılar, yokluklar, yoksunluklar karşısında bile cesareti ve olumlu bakışı hiç ama hiç yitir Kültür ve İletişim Her seçim öncesi olduğu gibi, bu kez de kültürsanat alanımız, siyasetle içli dışlıydı. Hatta bu seferki ilginin geçen seçimlere oranla daha yoğun olduğu söylenebilir. Farklı görüşlerden sanatçılar siyasi partilere adaylık başvurusunda bulundular, gazetelerde görüşlerini açıkladılar. Kimi, bağımsız adayları destekleyen bildirilere imza koymakla yetinirken kimi kampanyalara aktif olarak katılmayı seçti. Değerli yazarlarımız, tiyatro, sinema oyuncularımız, müzisyenlerimiz siyasal tercihlerinin parlamentoya yansıması için karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalıştılar. Müzisyen dostlarımız, mitinglerde konserler vererek sol siyasetlere destek olmaya çalıştılar. Kimi TKP’yi, EMEP’i, ÖDP’yi, İşçi Partisi’ni, kimi CHP’yi, kimi de bağımsız adayları destekledi. Baskın Oran ve Ufuk Uras, kültürsanat alanından ciddi bir destekle yürüttüler kampanyalarını. Popüler kültür alanının ünlü isimlerinin tercihi ise daha çok AKP’den yanaydı. Ama bu aşkın büyük ölçüde tek taraflı kaldığı söylenebilir. Siyasi partilerimiz, miting meydanlarında kullandıkları şarkıların, türkülerin dışında sanata pek yüz vermediler, her zaman olduğu gibi. Yani, seçim bildirgelerinde, parti programlarında kültürsanat politikalarına yer vermeye gerek duymadılar. Ama, listelerini ‘renklendirmek’ için birkaç ünlü sanatçıyı aday göstermekten de geri durmadılar. CHP listelerinden aday olmak için başvuran pek çok sanatçı, Baykal’ın onayından geçemezken onay alıp, alt sıralardan listelere girebilen birkaç isim de seçilme şansına kavuşamadı. Genç Parti, Demokrat Parti ve MHP listelerinden aday gösterilen popüler kültür alanımızın bazı şöhretleri de barajları aşıp Meclis’e ulaşamadı. AKP’li Osman Yağmurdereli, popüler kültürümüzü Meclis’e taşımayı başaran isim oldu sonuçta. Siyasi partilerimiz arasında, programında kültür ve sanata ciddi bir yer ayıranlar pek azdı. Hele, bir zamanlar, “Özerk Sanat Kurumu” tezini seçim bildirgelerine taşıyan CHP’nin programı içler acısıydı. Tabii ki, bu partiden, kültürün demokratikleştirilmesi, yerel kültürlerin korunması, sanatın özerkliğine sahip çıkılması gibi tezleri savunmasını beklemek fazla hayalcilik olurdu, ama en azından ‘yüksek kültür’ün geliştirilmesi yönünde açılımlar, somut öneriler getirebilirdi. Getirmedi. ??? Şimdi gözler kurulacak yeni hükümette. Seçim gecesi yaptığı konuşmada toplumsal uzlaşma vaat eden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir Kültür ve Turizm Bakanı seçeceği merak konusu… AKP’nin kültür politikasında yeni bir açılım söz konusu olacak mı, hep birlikte göreceğiz. Demokratikleşmeden, sivil bir anayasadan söz açan bir partinin, öncelikle koşulsuz ifade özgürlüğünü, sanat kurumlarının özerkliğini gündeme getirmesi beklenir. Beklenmelidir. AKM’nin yıkılıp yeniden yapılması gibi tartışmalarla zaman kaybeden Atilla Koç’un düştüğü hatalara düşmeyecek, sanatı siyasete tutsak kılan politikalara karşı çıkacak, tutarlı ve adil bir destekleme politikasıyla kültürsanat alanını özgürleştirecek ve geliştirecek bir bakana ihtiyacımız var. Geçen hükümet döneminde, kültürsanat alanında gerçekleştirilen en önemli yasal düzenleme, kültür ve sanat alanındaki yatırım ve desteklerin vergiden düşürülmesini öngören düzenlemeydi. Bu, kültür ve sanata özel sektör kaynaklarını yönlendirebilecek bir önlemdi kuşkusuz. Yeni hükümet, bu düzenlemenin hayata geçirilmesinde önemli bir işlev üstlenebilir. Ama, kuşkusuz görevini bununla sınırlayamaz. Demokratik bir hukuk devletinin temel işlevlerinden biri, kültür ve sanat alanını –yönlendirmeden desteklemek olmalıdır. Kamunun bu alandan çekilmesi, toplumsal yaşamın en önemli unsurlarından biri olan kültür ve sanatın geniş kitlelere ulaşma olanaklarını ortadan kaldırabilir. Bu yüzden, kamu sektörünün bu alanda varlığını sürdürmesi gerekir. Ama, siyasi iradeden bağımsız, özerk bir yapılanma içinde… Bu bağlamda, Avrupa ülkeleri kültür politikalarının dikkatle incelenmesi gerekiyor. Kopya çekmek için değil, onlardan daha iyisini yapmak adına... Böyle bir politika, bakanlığın ortadan kalkmasını gerektirmez. Bakanlığın temel görevi, kültürsanat alanındaki özerk kurumlar arasında bir koordinasyon ve kültürel mirasın korunması olmalıdır… Tabii ki, olmayacak bir şeyden söz ettiğimin farkındayım. Ama, bu yönde atılacak küçük adımların bile önemli olduğunu düşünüyorum. Bakanlıktan söz açmışken Turizm Bakanlığı ile birleşmenin, çok da yararlı sonuçlar doğurmadığını vurgulayalım ve somut bir öneri getirelim. Önerim, ‘Kültür ve İletişim Bakanlığı’nın kurulması; Fransa’da olduğu gibi… Turizme ilişkin işlevlerin ise özerk bir kurum tarafından üstlenilmesi. (Bir tek Avrupa ülkesinde Turizm Bakanlığı gösterebilir misiniz?) İletişimle kültürün ilişkisi, kültürle turizmin ilişkisinden çok daha geçerli ve gerekli değil mi? [email protected] K boyculuk oynamak ya da Beyoğlu’nda sarhoş aramaklar… Edip Cansever, Özdemir Asaf, Melih Cevdet Anday, Ümit Yaşar’lar ve daha nice nice yazarlar, tiyatrocular… Cebi boş ama yüreği dolu yıllar… Parasızlık yıllarına ilişkin en müthiş hikâye: Ankara Devlet Tiyatrosu’ndayken bir oyunda, rol gereği yemesi gereken pilavı, oyun bitiminde her akşam aç yatmamak için yiyip bitirmesi…Tiyatroda “Aksesuvarı yiyor” şikâyeti Muhsin Ertuğrul’a ulaşınca, Hoca ilk iş sahneye her akşam daha lezzetli ve daha çok yiyecek getirtir! Böyle binlerce anekdot! Hangi birini söylesem ki! Hepsi birbirine eklenince, son elli yıllık tiyatro yaşamımızın bir kesitine tanıklık ediyorsunuz. Aynı zamanda oyunculuğu seçecek olanlara aynı güler yüzle müthiş dersler veriyor Erol Günaydın. Hemen belirteyim, nehir söyleşiler tuzak doludur, yoldan çıkabilir, özü gölgeleyebilir, okuru inandırmakta güçlük çekebilirsiniz. Emine Algan bu tuzakların hiçbirine düşmediği gibi, sohbeti yazıya dökerken, anlatım özelliklerini korumuş. Sayfalar boyu Erol Günaydın’ın anlattıklarını okurken onu izliyorsunuz, görüyorsunuz, seyrediyorsunuz aynı anda… Sunuş yazısındaki ilk satırları Erol Günaydın’ın kişiliğini ortaya koyuyor: “İsterse, içinden öyle geliyorsa pek gürültülü yaşayabilir insan. Hele bir de gösteri dünyasının içindeyse, tercih edebilir bunu. Ya da sessizce, yavaş yavaş yürür. Kıyamet koparmadan. Usul usul yaptığı işler ses getirir. Her adımda sesler yükselir, çoğalır, koca bir hayat olur. Erol Günaydın yarım asrı çoktan geride bıraktığı profesyonel oyunculuk hayatını işte böyle kıyamet koparmadan, alkışlar kopartarak sürdürüyor. Her saniyesinden keyif alarak yaşıyor hayatı…” “İki Kalas Bir Heves Erol Günaydın Kitabı”nı okurken, bir de baktım, hayat, sonsuz keyif aldığım bir şenliğe dönüşüvermiş! ‘AKSESUVAR YİYEN OYUNCU’ D mediğini görecektim. Eleştirisini, burukluklarını, düş kırıklıklarını dahi aynı güler yüz ve olumlu bakışla ortaya koyduğunu görecektim. Anlattıklarını okurken, kimi yerde, işte buna kız artık, öfkelen dediğim bile oldu. Ama hayır, o kimseye kızmıyor, kimseye öfkelenmiyor, hakkı yenildiğinde bile karşısındakine sevgiyle bakabiliyor. Öylesine büyük bir sevgi hazinesi var. Trabzon Akçaabat’ta geçen çocukluğu ve sahne tozunu ilk yuttuğu Galatasaray Lisesi yılları birbirinden gülünç öykülerle dolu… (Ahmet Kutsi Tecer, Zeki Ömer Defne, Esat Mahmut gibi öğretmenler, Haldun Taner, Tahsin Yücel gibi arkadaşlarla nice konservatuvara taş çıkaracak lise yılları…) Askerliğini yaptığı Ağrı’nın köylerin DOLU DOLU BİR YAŞAM de birbirinden ilginç serüvenlerle süren iki yıllık öğretmenliği, oradan ürettiği öyküler, o soğuk iklimde insan sıcaklığının eşsiz bir örneği… Lise yıllarında başlayan Cep Tiyatrosu, “Muhsin Ertuğrul kanunuyla” girdiği Ankara Devlet Tiyatrosu… Sonra, Küçük Sahne, Ses Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu, GenAr Tiyatrosu, Kadıköy İl Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Şan Tiyatrosu, Altan Erbulak’la kurduğu Venüs Tiyatrosu, Münir Özkul’la kurduğu İbiş Tiyatrosu, Akbank Çocuk Tiyatrosu, Ferhan Şensoy’la Ortaoyuncular… Kendi deyişiyle, girmediği tiyatro yoktur… Bir oyundan ötekine, hep aynı tutku, heyecan, hep bir sonraki rolle kanatlanma… Bütün bu tiyatro yıllarında dikkatimi çeken iki nokta: Dostlukların önemi ve parasızlık… Ah o dostluklar: Cahit Irgat’la çıkılan turneler, kâh barışıp kâh darılmalar… Milletin ödünün koptuğu, çok çekindiği Muhsin Ertuğrul’u yakalayıp iki yanağından öpmeler… Ruhi Su’ya, bıktırıncaya kadar ya da türkü söyletinceye dek amigoluk yapmalar… Altan Erbulak’la kov [email protected] faks: 0 212 257 05 57 KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ İLAN 2006/949 Vas. Tayini Mahkememizce verilen 05.06.2007 tarih 2006/949 E., 2007/565 K. Sayılı karar ile Özkan oğlu, 16.10.2000 doğumlu, BERK ÖZDER, TMK 404. maddesi gereğince vesayet altına alınarak, kendisine anneannesi HATİCE İNCEKARA KÖKSAL vasi olarak tayin edilmiştir. 15.06.2007. (Basın: 41050) Dosya No: 2006/35 İzalei Şüyu İİK. 133. Md. Göre; GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI Ortaklığın giderilmesine ilişkin, aşağıda tapu kaydı, kıymeti, satış gün ve saati ve önemli özellikleri ile satış şartları belirtilen; İstanbul İli, Eminönü İlçesi, Yavuz Sinan Mahallesi’nde kain 610 ada, 2 parsel sayılı 43.75 m2 miktarlı kagir ev vasıflı taşınmazın tamamı ile, İstanbul 10. İcra Müdürlüğün’de İzalei Şüyu ve açık arttırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir. İİK.127. Md. GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan ve olan alakadarlara, işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak (İİK 133’e göre tebliğ mecburiyeti olmayıp) üzere ilanen tebliğ olunur. 1 SATILACAK TAŞINMAZIN TAPU KAYDI: Eminönü Tapu Sicil Müdürlüğü’nün, 22.11.2006 tarih ve 7102 yevmiye sayılı tapu kayıt örneğine göre; İstanbul İli, Eminönü İlçesi, Yavuz Sinan Mahallesi’nde kain 610 ada, 2 parsel sayılı 43.75 m2 miktarlı kagir ev vasıflı taşınmazın; 4/32 Hissesi Gülendam Çoban, 3/32 Hissesi Mustafa Çoban, 3/32 Hissesi Ahmet Refik Çoban, 3/32 Hissesi İbrahim Çoban, 3/32 Hissesi Rıdvan Çoban, 1/2 Hissesi Rıza Kaya adlarına, kaydında; Korunması gerekli kültür varlığıdır. Ahmet Refik Çoban’dan Oğuzhan Çoban’a intikal edecek hissenin Mehmet Erdoğan’a satış vaadi şerhi ile, 2 İMAR DURUMU: Eminönü Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü Durum Bürosunca, tanzim ve tasdik edilmiş olan 06.06.2005 tarih ve 2005/2424110091611 sayılı imar durum belgesine göre, söz konusu taşınmaz; 30.04.2005 tasdik tarihli, 1/5000 ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 21.5.2005 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında 3. Derece Koruma Bölgesinde, 2. Derece Ticaret Alanında olup, H=9.50 mt irtifa almaktadır denilmiştir. 3 TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU ve EVSAFI: Satışa konu taşınmaz; İstanbul, Eminönü İlçesi, Yavuz Sinan Mahallesi, Unkapanı Değirmeni Sokakta, tapunun 121 pafta, 610 ada, 2 parsel numarasını teşkil eden ve Unkapanı Değirmeni Sokaktan, 27 kapı numarası alan 43.75 m2 miktarlı kagir ev vasıflı taşınmazın tamamı niteliğindedir. Unkapanı Değirmeni Sokağa paralel cephesi 5.85 mt, yola dik ortalama derinliği 7.48 mt civarında olan parsel üzerinde 27 kapı numaralı, Bodrum kat+Zemin kat+1 Normal kat+Çatı kattan müteşekkil, bitişik nizamda, parselin tamamını kapsayan yığma kargir bina mevcut olduğu tespit edilmiştir. Mevcut binanın bodrum katı yol cephesinden müstakil girişe sahip dükkan, zemin, normal ve çatı katı ortak merdivenden geçişli, katlarında geçiş piyesi üzerinde iki oda, WC mahalleri mevcut, kat zemin ve tavandan ile merdivenleri ahşaptan mamul, duvarları sıvalı ve kısmen boyalı, ahşap doğramalı, normal soba ısıtmalı, elektrik ve sıhhi tesisatları mevcut, takribi 50 yılı geçkin ömre sahip, halihazır durumu itibariyle ekonomik ömrünü tamamlamış durumda, halen katları depo olarak kullanılmakta olup, bitişik binalar ile arasında bulunan dilatasyon boşluklarında, yer yer ayrılmalar tespit edilmiştir. Taşınmaz, bulunduğu konum itibariyle alt ve üst yapısı tamamlanmış, her türlü Belediye ve sosyal imkanlardan istifade edecek konumda, civarın bidayette talep gören ticaret sahasında yer aldığı, Eminönü Bölgesinde imalat ve depoların bölgeden çıkarılması çalışmaları nedeniyle, talebin eskiye oranla düşüş gösterdiği tespit edilmiştir. 4 TAPU KAYDINDA BEYANLAR HANESİ: a) Korunması gerekli kültür varlığıdır. b) Ahmet Refik Çoban’dan, Oğuzhan Çoban’a intikal edecek hissenin, Mehmet Erdoğan’a satış vaadi şerhi (6.10.2004 tarih 5584 yev.) 5 TAKDİR OLUNAN KIYMETİ: İstanbul ili, Eminönü ilçesi, Yavuz Sinan Mahallesi’nde kain 610 ada, 2 parsel sayılı 43.75 m2 miktarlı kagir ev vasıflı taşınmazın tamamı için 55.000,00 YTL kıymet takdir edilmiştir. 6 SATIŞ ŞARTLARI: Yukarda açık tapu kaydı, imar ve halihazır durumu ve kıymeti belirtilen taşınmazın; 1. Satışı: 21 AĞUSTOS 2007 SALI Günü; saat 10.00’dan 10.15’e kadar, İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’nı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu va satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 2. Satış; 31 AĞUSTOS 2007 CUMA günü aynı yer ve saatlerde İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemişse, gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. a Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin ve alacağa mahsuben iştirak edeceklerin, kendinden önceki sırada bulunan alacaklıların alacağının, (muhammen bedelin % 20’siyle sınırlı olarak) % 20’si nispetinde pey akçesi (nakit memleket parası) veya bu miktar kadar milli bir bankanın “şartsız, kesin ve süresiz” teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Yabancı para kurunda günlük değişimler olması ve 805 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre “döviz” teminat olarak kabul edilmez. b Satış, peşin para iledir, alıcı istediğinden 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhaleye itiraz vaki olması halinde dahi, (alacağına tekabül eden satış bedelini müşteri sıfatıyla ödemekte imtina suretiyle alacaklıya ihale yapılmamış olması şartı ile) satış bedeli nakten icra veznesine yatırılır (md. 134/4). Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları ile Katma Değer Vergisi (150 m2’ye kadar olan net meskenlerde %1, mesken olmasına rağmen işyeri olarak kullanılmış dairelerde, metruk durumda olan binalarda, tarla, bina, han, otel ve arsalarda.. %18 olarak KDV müşteriden tahsil edilir), tahliye ve teslim giderleri öncelikle müşteri tarafında ödenir. Birikmiş emlak vergisi, cezaları ve ferileri ile, tellaliye ve tapu satım harcı satış bedelinden müşteriye iade edilir. c İhaleye iştirak edenlerin icra satış dosyası, tapu kaydı, şartname, ilan ve tebligatları incelemek suretiyle ihaleye katıldığını kabul ettiği. (İİK 133’e göre tebliğ mecburiyeti yoktur.) Satılacak taşınmazın, Tapu kaydında varsa; taşınmazın bütünleyici parçalarının (MK. md. 684,862), taşınmazın eklentilerinin (MY. Md. 686, 862), hukuki semerelerinin (MK. md. 879), Taşınmazın birleştirilmesi durumunun (MK. Md. 859), İİK. 128. md. göre, Taşınmaz mükellefiyetlerinin (İntifa hakkı MK. m. 794, oturma hakkı MK. m: 823, üst hakkı MK m. 834, kaynak hakkı MK. m. 837, İrtifak hakları MK. m. 838, Kaydi hayatla ölünceye kadar bakma akdi BK. m. 507)... mükellefiyetleri nazara aldığı kabul edilir. e İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. f İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca satış bedelini yatırması için verilen 10. gün sonundan itibaren, temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ve ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. g Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, tebligat pul masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. h Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/35 İzalei Şuyu sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 16.07.2007 *(İc. İf. K. 126) *( * ) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 40717) İSTANBUL 10. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL 10. (TAŞINMAZ SATIŞ) İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerine ve üniversitelerin tıp fakültelerine Tababet Uzmanlık Tüzüğü, Tıpta Uzmanlık Tüzüğü, Yükseköğretim Kanunu, ilgili yönetmelik ve protokol hükümleri çerçevesinde tıpta uzmanlık eğitimi görmek üzere alınacak adayların seçme sınavı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından 1516 Eylül 2007 tarihlerinde Ankara’da yapılacaktır. 1. Sınavın adı 2007 Eylül Dönemi Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavıdır (TUS). Sınavın birinci basamağını teşkil eden Yabancı Dil Sınavı 15 Eylül 2007 Cumartesi günü saat 09.30’da uygulanacaktır. Bu sınavda başarılı olan adaylar ile 10 Eylül 2005, 8 Nisan 2006, 9 Eylül 2006 veya 7 Nisan 2007 tarihlerinde yapılan yabancı dil sınavlarından en az birinde başarılı olup Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerinde ve tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi görmek isteyen adaylar 16 Eylül 2007 Pazar günü saat 13.30’da yapılacak olan Bilim Sınavına alınacaklardır. 2. 2007TUS Eylül dönemine başvuru süresi 30 Temmuz 6 Ağustos 2007 tarihleri arasındadır. Sınava başvuru sırasında mezun olmak şarttır. 3. Bu sınava başvurma, sınavın uygulanması ve değerlendirilmesi ile yerleştirme işlemlerine ilişkin bilgiler, 2007TUS Eylül Dönemi Kılavuzu’nda (TUS Kılavuzu) yer almıştır. 2007TUS Eylül Dönemine başvuracak adaylar, 2007TUS Eylül Dönemi Kılavuzu ve Aday Bilgi Formundan oluşan başvuru evrakını, 2,00 YTL karşılığında Tıp Fakültesi bulunan Üniversite Rektörlüklerinden (Başvuru Merkezleri ÖSYM’nin “www.osym.gov.tr” adresinden öğrenilebilir), KKTC’de oturanlar ise “Bedrettin Demirel Caddesi, No: 101, Lefkoşa/KKTC” adresindeki ÖSYM Temsilciliğinden alacaklardır. İlk kez 2007TUS Eylül dönemine başvuracak adaylar, başvurularını Rektörlüklerde oluşturulacak olan başvuru merkezinden, 2006TUS Nisan ve Eylül dönemleri ile 2007TUS Nisan dönemi sınavlarından herhangi birine başvurmuş olan adaylar başvurularını: isterlerse bireysel olarak İnternet aracılığıyla, isterlerse diledikleri bir başvuru merkezine başvuru hizmeti ücreti olan 3,00 YTL ödeyerek yapabilirler. 4. Tıp fakültesi mezunları ve Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerinde Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 6. maddesinin B bendinde belirtilen dallarda uzmanlık eğitimi görmek isteyen veteriner ve eczacılık fakülteleri ile fen fakültesi ve dengi fakültelerin biyoloji ve kimya bölümü mezunları ile Tıpta Uzmanlık Tüzüğünün 19. maddesine göre Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim hastanelerinde veya üniversitelerdeki tıpta uzmanlık programlarında aylıksız olarak eğitim görmek isteyen tıp fakültesi mezunu yabancı uyruklu adaylar da 2007TUS Eylül Dönemine başvurabilirler. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basın: 40854 TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVINA KATILMAK İSTEYENLERİN DİKKATİNE! CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle