23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2007 CUMA 6 HABERLER Siyaset bilimciler sosyal demokratların yeni bir vizyona ihtiyacı olduğunu vurguladılar BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ ‘CHP gündem belirleyemedi’ MAHKEME KARARINDA DİRENDİ Son Seçimlerin Üstüne... Gazetelerde, televizyonlarda, 22 Temmuz seçimlerinin, özellikle AKP’nin kazandığı zaferin yorumu başta. AKP, oyların yarısına yakın bölümünü kazanmıştır; bu sonuç, partinin kendisini de şaşırtmış halde. Zaten, bizler de beklemiyorduk. Görülüyor ki, AKP, hemen her kesimden oy almış. Bunun bir sonucu da, eriyen merkez sağ oylarının büyük bölümü AKP’ye, geri kalanı da MHP’ye akmış. Ama MHP’de de öyle ahım şahım bir gelişme görülmüyor. Asıl çarpıcı olanı, CHP’nin durumu: DSP ile el ele varmiş olsa da, eskiden beri topladığı oyları almış. Kürt bağımsızları, 24 temsilcisiyle Meclis’e giriyor. Olumlu bir olay. Ne var ki, Kürt oylarının bulunduğu bölgede, parsa yine AKP’nin. ? İster istemez sorun şu: Nereden geliyor AKP’nin bu şahlanışı? Seçimlerden önce yaygın beklenti şu idi: AKP, iktidarı elinde tutsa da, pek güçlü bir muhalefet çıkacaktı seçim sandıklarından. Ve bu bile, ileriye doğru bir adım olacaktı, ama gerçekleşmedi. Kimi gazeteler, “AKP’nin 10 altın vuruşu”ndan söz ediyorlar; ne var ki, hepsi de gündelik açıklamalar ve nedenlerin köküne inmiyorlar. Nedenlerse derinlerde... Dikkatli bir kalemin, Tufan Türenç’in tanıklığına da (Hürriyet, 23.7.2007) başvurarak anlatalım: “Ekonomimiz hâlâ kırılgan... Pamuk ipliğine bağlı dengeler üzerinde yol almaya çalışıyoruz. Sürekli borç alma, elinde ne varsa satıp savma sarmalı içinde yuvarlanır hale geldik. Dünyadaki para bolluğu nedeniyle Türkiye’ye akan sıcak para girişi durduğu anda Türkiye’nin duvara toslayacağını yetkili ağızlar bile söylüyor. Kaderimiz dünyadaki likidite bolluğunun sürmesine bağlı. Son 5 yıl içinde yatırım yaparak, daha çok üreterek büyümedik. Sürekli borçlanarak ve ithalat yaparak uçurduk Türkiye’yi.” Bu uçan Türkiye’nin, gözlerin önüne gerdiği “duman perdesi” olmaz olur mu? Ayrıca, aynı kalemden şu rakamlara da bakınız lütfen: “Türkiye’de 80 bin cami, 67 bin eğitim kurumu; 35 bin cami yaptırma derneği, sadece 96 kültür ve sanat derneği; her ilde binlerce Kuran kursu, ama sadece 13 ilde tiyatro...” Bu bilgi düzeyi ile o “duman perdesi” ortadan kaldırılabilir mi? Geçmişin biriktirdiğine, AKP dört buçuk yılı ayrıca getirip eklemiştir. İslamcılıktan doğan parti, Müslüman “muhafazakâr demokrat” hareketi yolunda yürüdü ve yürüyecek. Amerikalının “Ilımlı İslam”ına pek yakışıyor! Ama bu, Mustafa Kemal’in “laik ve demokratik cumhuriyeti”nde, bir aykırılık ve tehlike değil mi? Biraz durup düşünmez misiniz? ? AKP , solun boşalttığı alana yönelerek iktidara gelmiştir. CHP’nin de, “devrimci sol”, “düzeni değiştirme” deyip sola verdiği Ecevit’li yılları unutmak mümkün mü? CHP’nin Deniz Baykal’la geçirdiği yılları ise, yüzümüzü buruşturarak hatırlıyoruz. Son başarısızlık ise, bardağı taşırmıştır. CHP, dört dörtlük “sosyal demokrat” ihtiyacımıza yanıt vermede gelişirken, onu alıp MHP’nin çizgisine sokmak nasıl olur? “Laiklik” yolunda mücadele onur vericidir; ama onun yanı sıra, yığınla sosyal konuda susmak nedendir? Bir de, partinin kapılarını kapayıp içinde tek kişi olarak hüküm sürdürmenin çirkinliği hep sırıtıp sürmüştür. Bu sürmez, süremez artık, görmeli! Kürtlerin Meclis’e girmeleri olumlu bir gelişmedir. Ne dava varsa, o tavan altında çözülmeli. Bu seçimlerin ortaya koyduğu bir gerçeğin de altını çizmeli: Kürtlerin oy deposu olarak bilinen bu bölgede, Kürtlerin oyları geriliyor; yüzde 1820 oranında bir oy kaybı açıkça görülüyor. Bağrından 24 bağımsız çıkarmış, ama geri kalan oylar AKP’ye akmıştır ve önemli yüzdelerle. Nedir anlamı olayın? Şu: Halk, büyük bir bölümüyle, “etnik milliyetçilik”e karşı. Karşı, çünkü çok çekti. Böylece, etnik milliyetçilik, eskisi gibi revaçta değil. Kürt sorunu da bitti mi? Hayır! Ama barış içinde çözülecektir... Sarıgül için son söz Yargıtay’ın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararına karşın Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün CHP’den ihracına ilişkin parti disiplin kurulu kararının iptali yönündeki kararında direndi. Kararın CHP tarafından temyiz edilmesi durumunda son sözü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu söyleyecek. Sarıgül’ün, parti disiplin kurulunun kararının iptali yönünde açtığı dava, Yargıtay’ın bozma ilamının ardından Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yeniden görüldü. Yargıç Ahmet Özdemir, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, Sarıgül’ün CHP’den ihracına yönelik parti disiplin kurulunun kararının iptali yönünde verilen ilk kararı bozduğunu belirterek bozma ilamına karşı taraf avukatlarına söz verdi. Sarıgül’ün avukatı Saniye Barut, mahkemenin ihraç kararının iptali yönünde verdiği ilk kararın yerinde ve hukuka uygun olduğunu savunarak kararda direnilmesini istedi. CHP’nin avukatı Alper Öktem ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bozma kararının usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek bozma kararına uyulmasını istedi. Yargıç Özdemir, daha önce verilen kararda direnerek CHP parti disiplin kurulunun ihraç kararının iptaline karar verildiğini açıkladı. İstanbul Haber Servisi CHP’nin seçimde aldığı düşük oy oranını ve Genel Başkan Deniz Baykal’ın durumunu değerlendiren siyaset bilimciler, iki farklı görüşe bölündü. Bir kısmı “Baykal’a parti içinden ‘git’ denilmesi gerektiğini” söylerken, bazı akademisyenler de “Baykal’ın gidip gitmemesinin CHP’de bir şeyi değiştirmeyeceğine” inanıyor. Işık Üniversitesi Rektörü Ersin Kalaycıoğlu, seçim sonuçlarının, AKP’nin bulunduğu pozisyonla çok iyi bir şekilde örtüştüğünü, AKP’nin diğer partilerle arasında ideolojik olarak değil, daha çok politikaları ve imaj uygulamaları bakımından fark olduğunu söyledi. AKP’nin iktisadi bakımdan, seçmenin gözünde, sağdaki yerinin kuvvetli olduğuna işaret ederek “Diğer partilerin, ülke ekonomisine, ülkedeki sosyal refaha yapacağı katkıyı AKP ölçüsünde görmemesi nedeniyle AKP’nin MHP’ye, DP’ye ve Saadet Partisi’ne tercih edilmesi söz konusu oldu” dedi. Kalaycıoğlu: CHP gündemi belirleyen olmalı. Ergüder: CHP’nin lider kadrolarının ve vizyonunun değişmesi gerekli. Yücekök: Türkiye’de sol politika yapacak malzeme yok. Kahraman: Baykal giderse sol toparlanır mı, hayır toparlanamaz. Baykal’ın iş başından gitmesi belki CHP’yi yeniden hareketlendirmesi açısından bir katkı getirir. CHP ideolojik pozisyonunda çok fazla bir seçmenin bulunmadığını, kendisini sola koyan seçmenin yüzde 16 seviyesinde olduğunu kaydeden Kalaycıoğlu, DTP’nin de bu yüzdelik dilimde olduğu düşünülürse CHP’nin kendi doğal seçmeninin yüzde 10 olduğunu belirtti. CHP’nin solun yakınında olan merkez seçmeninden bir miktar oy aldığını, bunun da yüzde 10 olduğunu söyleyen Kalaycıoğlu, CHP’nin gösterdiği başarıyı, ideolojik dezavantaj ve iktisadi, sosyal politika konusunda inandırıcılığının yeterli olmamasının belirlediğini ifade etti. HP ÇÖZÜM ‘C ÜRETMELİ’ Kalaycıoğlu, CHP’nin 1970’lerde halkçı söylemle ortaya çıkan devlet partisi olduğunu, kapatılınca bu yönünü kaybettiğini anımsatarak “Şu anda CHP’nin özellikle seçmen nezdindeki algılaması, AKP’nin gündemi belirleyen içeriği ve CHP’nin reaksiyon muhalefeti partisi görünümün olması... Kendisi gündem belirlemedi” dedi. CHP’nin tekrar 1970’lerdeki benzeri başarıya imza atabilmesi için gündemi belirleyen hale gelmesi gerektiğini vurgulayan Kalaycıoğlu, “Hükümetin bu anlamda üstünlüğü var ancak temel meseleler üzerinde duracaksınız. Mesela eğitim üzerinde öncelik üretmek istiyorsanız, bu konuda ne yapılması gerektiğinin anlatımını içeren raporlar hazırlayabilir, gündemi belirleyecek ağırlıkta yeni çö züm yolları üretebilirsiniz” diye konuştu. Bir konu çıkınca fikir beyan etmenin gündemi belirlemek olmadığını yineleyen Kalaycıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enerji, dış politika, güvenlik, gibi ana konularda alternatifinin ne olduğunu, ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiğini söylemesi gerekir. Bugün bu konuların hepsini AKP kontrol ediyor. Mütahakkim durumda.” CHP’nin, sosyal demokrat bir parti olmak istiyorsa, eğitim, sağlık, dış politika, ekonomi konularında düşünce ortaya koyması gerektiğini ifade eden Kalaycıoğlu, iktidara karşı beklenen alternatifi oluşturması gerektiğini ileri sürdü. İDER KADROLARINI DEĞİŞTİRMELİ’ ‘L İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, CHP’nin lider kadrolarının ve vizyonunun değişmesi gerektiğini belirtti. CHP’nin 21. yüzyılda sosyal demokrasinin Türkiye’de nasıl şekilleneceğine dair bir muhasebe yapmadığını düşündüğünü söyleyen Ergüder, “Liderlik kadrolarında önemli değişiklik gerek. CHP, yeni bir vizyonla Türkiye’nin önüne çıkmalı. Her başarı karşısında bir sorun getirir. Bir antitezini yaratır. CHP’nin bu antitezi keşfedip halka anlatabilmesi lazım. Demokrasiye daha inançlı görünmesi gerek. CHP’nin en önemli sorunlarından biri de çok fazla elitist görünmesi. Halka inemiyor politikaları. Halkı beğenmemek yerine halkı anlamaları gerekiyor” dedi. Ergüder, bir vatandaş olarak CHP ile MHP’yi aynı çizgide görmek istemediğini ifade ederek şöyle konuştu: “Reaksiyon olarak AB karşıtlığı, küreselleşme karşıtlığı pompalanıyor. Sosyal hayatımızda yaşanan değişimlerden dolayı bazı kesimlerin korkuları var. İnandığınız, alışageldiğimiz şeyler değişiyor dünyada. Bu tedirginlik yaratıyor. Her iki parti de bu tedirginlikten yararlanma yolunu seçti. Ama kârlı çıkan MHP oldu.” OL POLİTİKA YAPACAK ‘S MALZEME YOK’ Baykal’ın CHP’den ayrılmasının ne kısa vadede ne uzun vadede bir çözüm getirmeyeceği yorumunu yapan Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yücekök, “CHP tarihinde sosyal demokratsol bir parti olmayı amaçlamıştır ama Türkiye’de sol politika yapacak malzeme yoktur. Türk insanının en fazla sosyal demokrasiye örgütlü olarak yaklaşabildiği nokta Cumhuriyetçilik, laiklik dediğimiz olgudur. Yani Türkiye’de bir işçi sınıfı liderliği olmadan sol politikaların yapılması mümkün değildir” görüşünü dile getirdi. AYKAL ENGEL ‘B OLUŞTURDU’ Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Hasan Bülent Kahraman da, “Baykal bence bu seçimde sol açısından, CHP açısından ben artık CHP’yi sol olarak görmüyorum bir engel oluşturmuştur. Partinin başında Baykal olmasaydı CHP’nin alacağı oylar daha yüksek olurdu” yorumunu yaptı. Baykal’ın sergilediği iki önemli tutum olduğunu anlatan Kahraman, şunları söyledi: “Bunlardan biri partiyi gerçek sosyal demokrat içerikten koparmak. Baykal’ın ikinci eğilimi de, her seçimden sonra doğal olarak kendini gösteren muhalefeti büyük bir Stalinist diyebilecek şiddette ezmek, partiyi toplumdan büsbütün koparmak olmuştur. O bakımdan Baykal bir kez daha kendisine karşı çıkanları ezme yöntemine gidecektir. Baykal giderse sol toparlanır mı, hayır toparlanamaz. Baykal’ın iş başından gitmesi belki CHP’yi yeniden hareketlendirmesi açısından bir katkı getirir.” Beykent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ünsal Oskay da “Bu sonuçlar, 40 50 yıl süresince halktan uzak kalarak Türkiye’yi yönetenlere karşı bir reaksiyon” ifadesini kullandı. SHP lideri Karayalçın, “Kişi kavgasına tutuşursak, kişisel suçlamalara girersek, AKP yerel yönetim seçimlerini de kazanır” dedi. YARGITAY BAŞSAVCILIĞI ‘DEP’lilerin cezası onansın’ ŞANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eski DEP’li milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle ve Selim Sadak’a, yeniden yargılandıkları davada “yasadışı silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan verilen 7 yıl 6’şar aylık hapis cezalarının onanmasını istedi. Edinilen bilgiye göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eski DEP’li milletvekillerinin yeniden yargılandıkları davada, bozma sonrası verilen ikinci kararın temyiz istemine karşı tebliğnameyi hazırladı. Tebliğnamede, Orhan Doğan’ın ölümünün resen öğrenildiği belirtilerek bu konunun infazla birlikte değerlendirilmesi istendi. Tebliğnamede, yeniden yargılamada, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay’ın bozma kararındaki hususları yerine getirdiği kaydedildi. Tebliğnamede, Orhan Doğan’ın DEP Manisa İl Başkanlığı’nda 1993 yılındaki konuşması nedeniyle Hatip Dicle için de hüküm kurulmasına ilişkin hatanın giderildiği belirtilerek DEP’lilerin avukatları ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ifade edildi. Tebliğnamede, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının onanması istendi. Temyiz istemini Yargıtay 9. Ceza Dairesi karara bağlayacak. ‘Sol kaybetmedi’ CHPDSP birlikteliğini sol olarak görmediklerini söyleyen Karayalçın, “Sele kütük koyanlar özeleştiri yapmalı” dedi İstanbul Haber Servisi SHP yüksek bir başarı elde etmesi rak karar vermesinden önce yaptığı açıklamaları da bu çerGenel Başkanı Murat Karayal gerekirdi” diye konuştu. AKP’nin karşısına yurttaşla çevede değerlendirmek gerek. çın, bu seçimin kaybedeninin sol değil, CHPDSP birlikteliği ol rın benimseyeceği, kendilerini ‘Eğer karar bu yönde çıkmazsa duğunu söyledi. Karayalçın, “Ki içinde görebilecekleri bir sol ik toplumda çatışma çıkar’ yönünşisel olarak kimseyi eleştirmek tidar seçeneği konulamadığını deki bir açıklama, bir tehdit, bir için söylemiyorum. SHP’nin vurgulayan Karayalçın, CHP şantaj, toplumda karşı tepkidediği çıkmıştır. Haklılığı gö DSP birlikteliğini de sol olarak lerin çıkmasına neden oldu” rülmüştür. Yoksa selden kütük görmediklerini söyledi. Karayal dedi. kapmak gibi bir düşüncemiz çın, AKP’nin bu sonucu icraatı yok. Sele kütük koyanlar da ile elde etmediğine vurgu yapaAVGALARA sorumluluklarını üstlenmeli. rak “AKP de, CHP GİRERSEK AKP Hiç olmazsa özeleştiri yapmaYİNE KAZANIR’ lıdırlar. İstifa konusu ise Karayalçın şunları söyleCHP’nin iç meseledi: “Türkiye’de klasik bir sidir” dedi. siyasi çevrim var. 1950’den bu Gazetemizi ziyaret yana 810 yıllık aralarla işleeden SHP Genel Başmekte. Bir siyasi parti, bir CHP’nin muhalefeti Meclis korikanı Murat Karayalçın, seseçimi tek başına hükümet dorlarına sıkıştırmasını, meydanlara inçim sonuçlaryla ilgili dekuracak oy oranı ile kamemesini eleştiren Karayalçın, “Yapılmağerlendirmelerde bulun sı gereken, 22 Temmuz seçimlerinin sorumzanırsa ondan sonra gedu. Karayalçın, AKP ile lularını saptamak. Hangi partiler sorumluy len belediye seçimlerini CHP arasındaki oy far sa bulmak. İşi kan davasına dönüştürmeden kazanıyor. Belediye sekının bu kadar çok ola yeni açılımlar başlatmak gerek. Yeni açılım, Tür çimlerini izleyen genel cağını tahmin etmediği kiye’nin geleceğini solda gören kesimlerin, si seçimleri de kazanıyor. ni belirterek bu seçimin yasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, dü Yine tek başına hüküCHP için çok avantajlı şünürlerin, yazarların, aralarında bugüne met kuruyor. Bu 810 yanları olduğunu dile geyıl sürüyor. Bu parti, izkadar hiç yapmadığımız örgütlü diyalog sütirdi. leyen yerel seçimleri kayrecine girmeleridir. Tartışmaya, çalışmaya bediyor, hükümetten dübaşlamalıyız. Herkes kendi içindeki tarşüyor. Demokrat Parti, HP BAŞARILI tışmasını, kavgasını yapacaksa yapsın. Adalet Partisi, ANAP döneOLMALIYDI’ Onu orada bırakarak bir kulvar minde bu böyle oldu. Şimdi Türkiye’nin, tarihinin en inşa etmeliyiz, yeni bir yol açde böyle oluyor. AKP 3 Kasım yüksek işsizliğini, en yaygın, en malıyız” diye konuştu. 2002 seçimlerini kazandı, tek derin, en koyu yoksulluğunu yabaşına hükümet kurdu. 26 şadığına dikkat çeken Karayalçın, Mart 2004 yerel seçimlerini ka“Cumhuriyetin temel değerlerine dönük tehdit algılaması de siyaseti toplumsal sorunlar zandı. 2007 seçimini de oylarıda yüksek düzeydeydi. Bütün değil toplumsal kimlikler üze nı artırarak kazandı. Bu çevbunlar CHP’yi bu seçimlere rinden yaptılar ve toplumu ku rim tamamlandı. Şu an kayyüksek bir avantaj sağlıyordu. tuplaştırdılar. Oysa sol bir par betmeye başlaması gerekiyor. Ünlü Cumhuriyet mitinglerin tinin, Cumhuriyetçi bir parti Ama kaybedip kaybetmeyecede milyonların toplanması... nin buna tüm gücü ile karşı ği, AKP karşısındaki siyasi güYeni Türkiye Partisi CHP’ye durması gerekirdi. Toplumsal cün tavrına bağlı. Kişi kavgakatıldı. DSP ile birliktelik inşa kimlikler arasında husumet sına tutuşursak, kişisel suçlaetmişti. SHP bu seçimlere en duyguları geliştirildi. Yalnızca malara girersek, dar kapsamgel olmayayım diye katılmadı. Genelkurmay’ın 27 Nisan ta lı oy hesapları ile bir yıpratma CHP, merkez sağdan çok sayı rihli muhtırası üzerinden so sürecini başlatırsak AKP bunda siyasetçiyi transfer etti. Hür nuçları sorgulamak doğru de dan sonraki yerel yönetim seParti de CHP’ye katılmıştı. Bü ğil. CHP yöneticilerinin, Ana çimlerini de kazanır. Bu çevrim tün bunları dikkate aldığımız yasa Mahkemesi’nin Cumhur daha bir olumsuz duruma da CHP’nin seçimlerde çok başkanlığı seçimi ile ilgili ola gelebilir.” ‘ASKERİ MAHKEMEYE’ RET ŞMESİN’ Ü N Ö D A ASIN ‘KAN DAV ‘K DÜZELTME VE CEVAP Cumhuriyet Gazetesi’nin 23 Ekim 2006 tarihli nüshasında yayımlanan bir haberde, müvekkilim Tarkan Yavaş’ın Başkanı bulunduğu Bilim Araştırma Vakfı’nı hedef alan gerçek dışı iddialara yer verilmiştir. 1/ Bilim Araştırma Vakfı, milliyetçi, mukaddesatçı, Atatürkçü, çağdaş, yasalarımıza bağlı, saygın bir hizmet kuruluşudur. Vakıf üyeleri de aydın, medeni, yüksek ahlaklı, dürüst insanlardır. Yayındaki iddia ve yakıştırmaların gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Cumhuriyet Gazetesi’nin hiçbir mesnedi bulunmayan bu art niyetli ithamları sütunlarına taşıması, basın meslek ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. 2/ Yayında bahsi geçen çete ve şantaj suçlamalarının mesnetsiz olduğu, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüş olan 2004/337 esas sayılı davada, Savunma tarafından açık bir şekilde ispatlanmıştır. Kamu tanıklarının beyanları, MASAK raporları, resmi bilirkişi mütalaaları, teknik bilirkişi raporları, ceza hukuku akademisyenlerine ait 29 adet bilimsel mütalaa ve bunların dışında müvekkilimi ve diğer BAV camiası mensuplarını aklayan ve TOPLAM SAYILARI 250’Yİ BULAN pek çok belge “çete” ve “şantaj” iddialarının birer iftiradan ibaret olduğunu ortaya koymuştur. O nedenle, ortada hiçbir haklı neden olmadığı halde yayında masum kişilere çete, tehdit, şantaj ve baskı isnatlarında bulunulması hukukun ve kişilik haklarının ağır bir ihlalidir. Şemdinli davası sivil mahkemede DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şemdinli davasının askeri mahkemeye sevk edilmesi talebini reddeden yerel mahkemeye, üst mahkeme sıfatıyla Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi destek verdi. Sanıkların, Yargıtay kararı doğrultusunda yaptıkları “askeri mahkeme” talebi oybirliğiyle reddedildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 39’ar yıl hapse mahkum olan astsubaylar hakkındaki kararı usul yönünden bozarken sanıkların askeri mahkemede yargılanmaları gerektiğine hükmetmişti. Ancak dava ikinci kez önüne gelen Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, bu karara uymayıp davayı görüşmeye başladı. Mahkeme son duruşmada da sanıkların, Yargıtay’ın kararı doğrultusunda dosyanın askeri mahkemeye sevk edilmesi, “reddi hâkim” ve tahliye taleplerini reddetmişti. Sanık astsubaylar ile PKK itirafçısı, bunun üzerine bir üst mahkemeye itiraz ettiler. İtirazı görüşen Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın aksine, davanın askeri mahkemede görülmesi talebini reddetti ve davanın Van 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne iadesine karar verdi. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren üst mahkeme, reddi hâkim talebini de reddetti. ‘C Tarkan Yavaş vekili Av. Neşet Açıkgöz YAZIİŞLERİ’NİN NOTU: Bu metin, Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi ve Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararları ile yayımlanmaktadır. Düzeltme ve cevap metninde sözü edilen İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararı Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından 17/5/2007 günü verilen karar ile bozulmuştur. Kararda, Tarkan Yavaş’ın da aralarında bulunduğu sanıkların eylemlerinin “örgüt adına faaliyette bulunma olarak kanıtlandığı” hüküm altına alınmıştır. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle