18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2007 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B PB PB PB PB PB 18 21 20 19 23 24 26 22 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB PB Y PB PB PB 15 17 15 16 20 19 19 15 25 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB B 26 23 20 22 17 16 22 12 14 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri ve Eskişehir çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun iç ve doğu kesimlerinde 24 derece artacak. Diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB Y B B Y B PB 18 6 21 21 25 26 25 28 26 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B PB Y PB PB PB Y PB PB 25 24 17 22 21 19 20 19 26 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB Y PB A PB A Y B PB 15 20 26 34 13 33 12 28 28 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada önemli buluyor, altı çizilecek örnek bir olay diye gösteriyor. Şu sorular yanıt bekliyor: Gül tanımlanmaya çalışıldığı gibi midir? RTE cumhurbaşkanı olmak istemedi mi yoksa olamadı mı? Gazete koleksiyonları bu sorulara yanıt ararken bellek zafiyeti çekenlere yardımcı olabilir. Altın bir tabak içinde önüne gelen Cumhurbaşkanlığı’nı gönül rızası ile Abdullah Gül’e takdim ettiğine kim inanabilir? Kendi dışında AKP adayını açıklarken RTE’nin gösterdiği güler yüzlü portre kimi kandırabilir? Bir başka yazar, kişisel bir sorundan dolayı CHP’ye yine yüklendi. Muhalefeti başarısız buluyor. Oysa gazete koleksiyonları tanıklık edebilir: CHP, RTE’nin Köşk’e çıkmasını engellemek için hemen her gün savaşım veren yegâne siyasal kuruluş, Baykal da parti genel başkanı idi. Unutmamak gerek; RTE’nin yerine başka birinin, örneğin Abdullah Gül gibi seçim alanlarında kolay yutulacak bir AKP’linin partinin başına geçmesi Baykal’ın da CHP’nin de işine gelirdi. ??? İlk yorumlar daha önceleri söylenmesi gerekeni söylüyor. Güncel’de yazdık, Kanaltürk’te Politika Durağı programında geçen pazar uzun uzadıya anlattık. Medya ve bir kısım siyaset erbabı, RTE’nin mi yoksa AKP’den bir başkasının mı cumhurbaşkanı olacağına kafayı taktı. CHP dışındaki (medya dahil) çevreler; Çankaya’ya çıkması beklenen kişide bir cumhurbaşkanında olması zorunlu niteliklerin, örneğin RTE’de, örneğin Vecdi Gönül’de, örneğin Nimet Çubukçu’da, örneğin Beşir Atalay’da, hatta Abdullah Gül’de bulunup bulunmadığını araştırmadılar, tartışmadılar bile... Çankaya’ya RTE çıksa ne olacak, çıkmasa ne olacak? Yerine örneğin Abdullah Gül’ü atasa AKP’nin din öncelikli politikasında herhangi bir değişiklik mi olacak? Bir üçgen kurmaya çalışıyorlar. Köşk’te bir AKP’li, TBMM’de bir AKP’li, Başbakanlık’ta bir AKP’li! Köşk’te ha RTE olmuş, ha Gül. Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca, fark etmez. Kafa aynı kafa, amaç aynı amaç. Öncelik “dindar bir AKP’li” ile Çankaya’yı fethetmekti. Bu nedenle RTE, Baykal’ın sürekli dayattığı gibi uzlaşma yoluyla tarafsız, laik Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkması olası birini aday yapmayı öngören demokratik kuraldan fellik fellik kaçtı. Türlü bahanelerle, bana hakaret ediyor gibi kendine özgü bir huyu Baykal’a yükleyerek ana muhalefetle görüşmeyi, uzlaşmayı sürekli reddetti. Nihayet ve ne çare; AKP’nin devlet yönetimine egemen olacak bir üçgen kurduğunu ünlü yorumcular, hukuk adamları, siyaset adamları ancak Gül’ün adaylığı ilan edildikten sonra anımsayabildiler. ??? Düne kadar siyasal bir iktidar olan ılımlı İslam, Gül’le birlikte devleti ele geçirdi. Çankaya’sı ile, Millet Meclisi ile, hükümetiyle devlet türban cumhuriyetine dönüştü. Devlet; dindar bir cumhurbaşkanına, dindar bir Meclis başkanına, dindar bir hükümet başkanına teslim edildi. Bir örnekle GülArınçRTE’den kurulu üçgenin ilke ve ülkü birliğinden ne anladığına değinelim. Gül de RTE gibi değiştiği ve iktidar olalı beri geliştiği için, Refah ve Fazilet Partisi’nde iken türban konusundaki söylemleri anımsatmayıp geçelim. Lakin Dışişleri Bakanı olduğu zamana rastgelen kimi açıklamalarına ne demeli? “Hükümet olarak eninde sonunda türbandan kaynaklanan utanılacak manzaraları kaldıracağız” diyor (16 Haziran 2005). Danıştay’ın öğretmenlerin türbanla okula giremeyeceğine ilişkin kararına karşı çıkarken (12 Şubat 2006) “bu anlayışı otoriter, diktatör rejimlerine özgü” buluyor ve “dini bir vecibeye yanlış bir örnek” diye gösteriyor. ??? RTE’nin karizması ve AKP’ye yaraşan tavırlarıyla tek adam olmadığı Gül’ün adaylığıyla ortaya çıktı. Bülent Arınç, RTE’ye ya sen, ya Gül, aksi halde adayım dedi mi, dedi. Kasımpaşalı yelkenleri suya indirdi. “Ağabeyi” Arınç’ın dayatmasına Başbakanlık düşleri gören Gül ses çıkaramadı. Bu durum daha çok şeyler göreceğimizi müjdeliyor. “Üçgenin” atamalardan yasalara kadar tepki yaratacak her icraatı aralarında anlaşarak tezgâha koyacakları günler yakındır. Gül’ün kuşku yok RTE ile Arınç’ın da paylaştığı (10 Aralık 1995) bir demecindeki “İslamın yalnız ahreti değil, dünyevi düzeni de içerdiğini ve İslama aykırı yasaların kaldırılacağını” vurgulayan, İslam dünyasına ve Müslüman Türk halkına verdiği müjdeler neden gerçekleşmesin? Toplantıların besmeleyle açılması.. günaydın yerine selamünaleyküm.. üçgenin bir sonraki hedefi neden olmasın? Bir yandan ‘Erken seçime ihtiyaç yok’derken diğer yandan ağustos için sinyal verdi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Erdoğan’ın seçim çelişkisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, genel seçimler konusunda çelişkili konuştu. Erdoğan, ülkenin erken seçime gereksinimi olmadığını belirtirken “erken seçimin her halükârda 25 yaşında seçilme hakkını ortadan kaldırmayacak şekilde yapılması gerektiğini, ancak en erken de ağustos ayında olabileceğini” söyledi. Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin 45. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Sheraton Oteli’nde verilen resepsiyonda, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasadaki seçimle ilgili değişikliklerin hangi şekilde yürürlüğe gireceğinin 67. maddenin son fıkrasında belirtildiğini ifade eden Erdoğan, “25 yaşa seçilme hakkını bir erken seçimde kullandırabilmek için yeni bir anayasa değişikliği gerekir. Eğer buna diğerleri de destek verse biz buna da varız. AKP’nin erken seçimden kaçtığı yok. Ancak ülkenin erken seçime de ihtiyacı yok” dedi. ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu ile DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın bir erken seçimden sonra oluşacak yeni Meclis’in cumhurbaşkanını seçmesi gerektiği yönündeki görüşlerinin anımsatılması üzerine de Erdoğan, “bu konuda hiç endişeleri olmadığını, Türkiye’de şu anda her şeye en hazır partinin AKP olduğunu” söyledi. 367 tartışmasını da değerlendiren Erdoğan, “Bu, sistemle dalga geçmektir. Siyasetçiler, ülkenin geleceğine olumsuz katkıda bulunmaz” diye konuştu. Seçim Yasası’na göre, genel seçimlerin 5 yılda bir yapıldığını anımsatan Erdoğan, “Keşke anayasaya uygun olsa da 5 yılda bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapsak” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda tamamlanıp tamamlanmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, “İnşallah çıkacak.Aklıselim galip gelecek” diye konuştu. Arınç’tan ‘ustaçırak’ hikayesi TBMM Başkanı Bülent Arınç ise resepsiyonda gazetecilere şu hikâyeyi anlattı: “Birisi usta, birisi çırak iki pehlivan varmış. Usta çırağı yetiştirirken, ona 40 maharetinden 39’unu öğretmiş. Sonra da, ‘Gel seninle bir güreş tutalım’ demiş. Bir süre sonra usta, çırağını yere sermiş. ‘Bu da 40. maharet’ demiş.” Kulislerde, Abdullah Gül’ün AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olmasını sağlayan, Başbakan’ın gösterdiği adaylara karşı çıkan Arınç’ın, bu sözlerle Erdoğan’a gönderme yaptığı belirtildi. Arınç, hikâye ile ad vermeden Erdoğan’ı “yere serilmiş çırağa” benzetti. Öte yandan resepsiyona alınmayan bazı gazeteciler bu durumu protesto etti. Sezer, yüksek mahkemeye Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde görevlerini anımsattı ‘Kuralları mahkeme yorumlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin 45. kuruluş yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin “367 şartı” konusunda karar verme olasılığı bulunan yüksek mahkemenin görevlerini anımsattı. Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya gönderdiği mesajında hukuk devleti anlayışının egemen olması ve anayasal düzenin korunması için tüm kişi ve kurumlara her zamankinden çok büyük sorumluluklar düştüğünü belirterek, “Yüksek mahkeme ulusal egemenliğin kullanılmasında önemli paya sahiptir. Anayasal kural, kavram ve ilkeleri resmi olarak yorumlamaya yetkili tek organ olan Anayasa Mahkemesi, kararlarıyla bu kural, kavram ve ilkelere içerik kazandırmakta ve bağlayıcı olmaktadır” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin, anayasal düzenin, laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyucusu ve temel kurumlarından olduğuna işaret eden Sezer, Cumhuriyetin değiştirilemez niteliklerinin, temel hak ve özgürlüklerin korunmasının, demokrasinin yaşatılmasının en büyük güvencesinin Anayasa Mahkemesi olduğunu vurguladı. Sezer, “Hukuk devleti anlayışının egemen olması ve anayasal düzenin korunması için tüm kişi ve kurumlara her zamankinden çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Anayasa Mahkemesi, görev anlayışından, Cumhuriyete sahip çıkma kararlılığından ödün vermeden, kararlarıyla bu amaç doğrultusundaki çabalara katkılarını artırarak sürdürecektir” dedi. 340 polisin katıldığı baskında çok sayıda belge ve bilgisayara el kondu. 2 kişi gözaltına alındı. Almanya’da Kanal 7 baskını Avrupa Deniz Feneri’nin topladığı 16 milyon Avro’nun büyük bölümünün televizyona ve bazı şirketlere aktarıldığı belirtildi OSMAN ÇUTSAY / ÖMER AKTAŞ FRANKFURT Almanya’da AKP kadrolarıyla yakından bağlantılı yeni bir “hortumcu yeşil sermaye” skandalı daha patladı. AKP hükümetinin en büyük destekçilerinden Kanal 7’nin Avrupa yayınlarını üstlenen “Euro 7’’ televizyonunun Frankfurt’taki merkez binasına ve aynı binada faaliyet gösteren Avrupa Deniz Feneri E.V’nin merkezine dün baskın düzenleyen Alman polisi çok sayıda belge ile bilgisayarlara el koydu. 340 polisin katıldığı operasyonda Kanal 7 Avrupa Genel Müdürü Mehmet Gürhan’ın da aralarında bulunduğu 2 kişi gözaltına alındı. Alman mali polisinin yaklaşık olarak 3 yıl boyunca Avrupa Deniz Feneri’nin gelirlerini izlediği ardından da dün operasyon kararı aldığı öğrenildi. Soruşturma başlatan Alman savcılığının, Avrupa Deniz Feneri’nin topladığı 16 milyon Avro’nun 8 milyonunu Kanal 7’nin kullandığını belirlediği ileri sürüldü. Savcılık, diğer 8 milyon Avro’nun bir kısmının da Filistin’de silahlı bir örgüte akıtıldığından kuşkulandığı belirtildi. ların da yardımıyla oyların üçte birini alıp Meclis’in üçte ikisine hâkim oldu. 5 yıllık bu iktidarın ucuna şimdi 7 yıllık bir Cumhurbaşkanlığı eklemek istiyor. 5 artı 5’ten daha güzel; 5 artı 7! Başbakan Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak atamasının anlamı bu. Erdoğan daha önceden milletvekillerinin imzalarını aldığı için bu duruma “atama” demek abartma olmaz. Siyasi geleneklerimizde Cumhurbaşkanı başbakanı atar. Seçimler sonrasında ya da hükümet boşluğunda Meclis’te hükümet kurabilecek bir partinin genel başkanını görevlendirir. AKP ile birlikte bunun da tersini yaşadık. Başbakan, Cumhurbaşkanı’nı atadı! Siyasal sistemimizi biz üç ayaklı diye biliyoruz: Yasama, yargı, yürütme. Yine üç ayaklı ama, ayaklar farklı: Erdoğan, Arınç, Gül! Bu gidiş, tek parti iktidarından tek parti devletine doğrudur! ??? Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda nasıl bir yönetim tablosu oluşacak? Yukarıda aktardığımız gibi sistem AKP’leşecek ve üç ayak şu şekilde yönetimi paylaşacak: Geleneksel olarak Başbakan’la Cumhurbaşkanı haftalık olağan görüşmeler yapıyorlar. Buna Cumhurbaşkanı’yla Meclis Başkanı’nın da olağan görüşmesi eklenecek. Arınç diyecek ki: “Sistemin daha sağlam olması için milleti temsil eden Meclis’in Başkanı’yla Cumhurbaşkanı’nın da diyalog içinde olması gerekir!” Erdoğan’la Gül Başbakanlık görevini bile değiştokuş yaptıkları için bu makamı da ortak kullanacaklardır. Erdoğan yeri geldiğinde yabancı devlet başkanlarını “Gül adına” çağıracaktır. Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde bu konuda arada bir gerilim yaşandı, sonuçta Başbakan’ın dediği oldu. Üçlü ayak zaman zaman birbirine karışacak. Yani, Başbakan Cumhurbaşkanı’nın üstünde, Meclis Başkanı tümünün üstünde... Bu durumda altta kalan devlet olacak! O noktada kamuoyu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in nasıl bir dengeleme görevi üstlendiğini, sistemin rayında kalması için sürdürdüğü çabayı daha iyi anlayacak. ??? Yarın 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimi için ilk oylama var. AKP blok hareket edecek... CHP oylamaya katılmayacak. DYP ve ANAVATAN ne yapacak? Bu iki parti iki nedenle kilit oldu: 1. AKP’liler her ne kadar, “367 şart değildir” diyorsa da içten içe 367’yi bulmak için çaba harcıyor. Arınç iki gündür işi gücü bıraktı, bunun için kulis yapıyor. 2. AKP, Cumhurbaşkanı’nı tek başına seçen parti olmak istemiyor. Eğer böyle olursa, Gül’e “AKP’nin Cumhurbaşkanı” yakıştırması tam yerinde olacaktır. Özünde her iki konu da AKP’nin daha sonra yaşanacak meşruluk tartışmasına zemin oluşturuyor. Başkent, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte genel seçimleri de tartışmaya başladı. Eğer, DYP ve ANAVATAN, genel seçimlerde varlık göstermek istiyorsa, AKP’nin koltuk değneği olmamaları gerekiyor. Bu durumda seçmen onlara sormaz mı: “Mademki AKP’nin dayanağısınız, size niye oy verelim? Dayanakla uğraşacağımıza, iktidarın kendisine oy veririz...” Her şey bir yana, DYP ve ANAVATAN’ın kendi varlıkları için AKP’nin kuyruğuna takılmaması gerekiyor. Son olarak GülErdoğan denkleminin arasındaki farkı özetleyelim: Eğer partinin davasına hizmette, partinin çizgisini devlete dayatmada Erdoğan 100 üzerinden 90 puan alırsa, Gül’ün puanı 95’tir! ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘Yardımlar kamu için kullanılmadı’ Frankfurt başta olmak üzere bölgedeki 14 ev, dernek ve işyerine de dün operasyon düzenlendi. Kanıt niteliğindeki tüm yazışma ve haberleşmelerin güvenceye alınması için düzenlenen büyük baskına 5 savcının katıldığı bildirildi. Operasyonda kampanyalar eşliğinde toplanan yardım paralarının kamu yararına kullanmayıp ticari şirketlere aktarıldığına dair önemli kanıtlara ulaşıldığı bildirildi. Frankfurt Başsavcılığı’ndan Cumhuriyet’e yapılan açıklamada, soruşturmanın çok sayıda özel ve tüzelkişiyi ilgilendirdiğine dikkat çekildi. DIŞ BASINDA ‘GÜL’ YORUMLARI ‘Türkiye’de siyasi İslamın başarısı’ Dış Haberler Servisi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığının yankıları sürüyor.“Türkiye’de İslamcı orta sınıfın yükselişi’’ başlığını kullanan New York Times gazetesi AKP’nin İslami geçmişe sahip bir cumhurbaşkanı adayı seçtiğini belirterek böylece partinin Türkiye’nin laik kurumlarının kalbine ilk kez girebileceği kaydedildi. İngiliz basını Gül’ün adaylığından sonra muhalefetin Gül’ün eşi Hayrünnisa’ya odaklanma ihtimali olduğunu ve Gül’ün adaylığının ülkedeki gerilimi ortadan kaldırmadığını yazdı. The Guardian gazetesinde Gül, laikler için Erdoğan’a göre “daha az kışkırtıcı’’ olarak tanımlandı. İngiliz The Independent ise Gül’ün Erdoğan’a göre daha ılımlı olarak görüldüğünü, ancak adaylığının laik elit kesim ile yaşanan gerilimi ortadan kaldıramadığını yazdı. Times gazetesi, “Gül, Türkiye’nin İslamcı bir geçmişi olan ilk cumhurbaşkanı olma yolunda’’ ifadesini kullandı. Fransız Le Monde da Erdoğan’ın Türkiye’deki laiklik direkleri olan ordu ve yargıyı kaygılandırdığını belirtti. Alman gazeteleri, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterilmesini “akıllı bir karar’’ olarak değerlendirdiler. İspanyol El Pais de “İslamcılığın sevimli yüzü’’ başlıklı analizinde Erdoğan ve Gül için “Her ikisi Türkiye’deki siyasi İslamın başarı formülünü temsil ediyorlar’’ dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı, olası bir 367 itirazının ikinci oylamaya yetiştirileceğini söyledi Tuğcu: Başvuru beklemez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda 367 koşulunun yerine getirelememesi durumunda yapılacak başvuruyu “beklemeye tahammülü olmayan konu” olarak nitelendirirken “İkinci oylamaya yetiştirmeye gayret edeceğiz” dedi. Tülay Tuğcu ve mahkeme üyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin 45. kuruluş yıldönümü nedeniyle dün sabah Anıtkabir’i ziyaret etti. Tuğcu, Atatürk’ün mozolesine çelenk koyduktan sonra Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Kuruluş yıldönümü nedeniyle Sheraton Oteli’nde düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı bakan ve yargı temsilcileri katıldı. Tuğcu açış konuşmasında, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi, birkaç ay sonra da da milletvekilliği genel seçimlerinin yapılacağını anımsatarak şunları söyledi: “Demokratik kamuoyu oluşumu, seçimlerde ortaya çıkan siyasal iradenin, ulusun iradesine de uygunluğu koşuluna bağlıdır. Parlamento ne kadar çok seçmeni ve görüşü temsil ederse demokrasi o kadar güçlenir. Bu nedenle yapılacak seçimlerde seçmen katılımının üst düzeyde olmasını demokrasimiz adına önemle temenni etmekteyim. Parlamenter rejimlerde çoğunluğun iktidarını sınırlayan en etkin unsurlar anayasa yargısı, bağımsız yargı, muhalefetteki siyasi partiler, güvenceli temel hak ve hürriyetler rejimi ve anayasal rejimi özümsemiş güçlü sivil toplum örgütleridir. Böyle bir yapı, çoğunluğun iradesi ile hukuk devleti ilkelerini dengeler. ’’ Tuğcu, törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tuğcu, cumhurbaşkanı seçiminde 367 koşuluna ilişkin başvuru yapılması halinde nasıl bir yol izleneceğinin belli olduğunu belirterek “Bütün davalarda ne yapıyorsak onu yapacağız ’’ dedi. Tuğcu, “Çok uzun süre beklemeye tahammülü olmayan bir konu. O nedenle kısa sürede yetiştirmeye gayret edeceğiz’’ diye konuştu. Tuğcu, başvuruyla ilgili daha önceki uygulamalara bakılacağını ve karar verileceğini söyledi. Cumhurbaşkanının sahip olması gereken nitelikler konusundaki görüşünün sorulması üzerine Tuğcu, “Nitelikler anayasada, yasada belli. Zaten herhalde parlamento da o niteliklere göre yapacak’’ diye konuştu. 77’den 2007’ye 1 Mayıs... ? Haber Merkezi Sosyal Araştırmalar Vakfı 78’liler Federasyonu Çalışma Grubu, 28 Nisan Cumartesi günü “1 Mayıs 77’den 1 Mayıs 2007’ye” konulu panel düzenleyecek. Beyoğlu İpek Sokak’taki TMMOB Makine Mühendisleri Odası Salonu’nda 16.00’da başlayacak etkinlikte “1 Mayıs Belgeseli” de gösterilecek. Panele gazeteci Nazım Alpman, şairyazar Nihat Behram, avukat Rasim Öz, yazar Doğan Tarkan ve eski DevGenç liderlerinden Bülent Uluer katılacak. Etkinlik herkese açık olacak. Baraj havzasında yıkım ? İstanbul Haber Servisi İSKİ, Ömerli Barajı havzası içinde kaçak olarak inşa edilen 26 binayı yıktı. Pendik’teki Kurtdoğmuş köyünde 15 bina, geçen ay İSKİ ekipleri tarafından yıkılmıştı. 26 binayı dün yıkan ekipler, yıkıma bugün devam edecek. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle