18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2007 PERŞEMBE 10 Hoşyar Zebari Ankara’ya geliyor ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Türkiye’nin verdiği “Teröristleri iade edin, sınır güvenliğini sağlayın” notasının ardından bugün Ankara’ya geliyor. Zebari’nin çantasında PKK özelinde IrakTürkiye arasındaki istişare toplantılarının yeniden başlatılması, terörle mücadele koordinatörlüğünün Irak’ın da katılımıyla etkin hale getirilmesi ile Mahmur Kampı’nın kapatılması dosyalarının olduğu belirtildi. Ankara, Zebari’ye Kerkük referandumu ve Irak Anayasası ile merkezi petrol yasaları konusundaki görüşlerini iletecek. DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Danimarka’da Sosyal Demokratlar’ın genel başkanı, Müslüman kızlara seslendi: İsyan başlatıp türbanı atın Dış Haberler Servisi Danimarka’da ana muhalefet partisi Sosyal Demokratlar’ın genel başkanı Helle Thorning Schmidt, Müslüman kızlara türbanlarını çıkarmaları çağrısında bulundu. Schmidt, “Gençlik isyanı başlatıp başörtünüzü çıkarın, size destek olalım” dedi. Haber.dk internet sitesinde yer alan habere göre, toplumda tam eşitlikten yana olduğunu söyleyen Schmidt, “Umarım Müslüman kızlar başlarını açarlar” ifadesini kullandı. “Türban, erkekle kadın arasında hoşlan ? Hz. Muhammet karikatürlerinin ardından türban tartışmasıyla yeniden gündeme gelen Danimarka’da ana muhalefetteki Sosyal Demokratlar’ın genel başkanı Schmidt, birçok genç kızın baskıyla başını örttüğünü belirterek “Gençlik isyanı başlatıp başörtünüzü çıkarın, size destek olalım” dedi. madığım bir fark yaratıyor” diyen Sosyal Demokratlar’ın kadın lideri Schmidt, birçok Müslüman kızın ergenlik çağına gelince anne babalarının baskısıyla başlarını örttüklerini belirtti. Ancak Schmidt, türbanın yasaklanmasından yana olmadığını ve meclise de bu şekilde girilebileceğini savundu. Politiken gazetesinde verdiği demeçte Schmidt, bazı Müslüman kadınların erkeklerle el sıkışmamasını eleştirdi. “Bu çok provokatif bir davranış” diyen Schmidt, erkeklerin kendilerine el uzatmamalarından da rahatsız olduğunu söyledi. Bir Danimarka gazetesinde yayımlanan Hz. Muhammet karikatürleri ile dünyada büyük tepki gören ülkede türban konusundaki tartışmalar, eski komünistlerden oluşan Birlik Lis tesi tarafından milletvekilliğine aday gösterilen Esma AbdülHamid’in, seçilmesi durumunda başörtüsünü çıkarmayacağı ve meclise türbanıyla gireceğini söylemesinin ardından patlak vermişti. Bunun ardından da Danimarka Halk Partisi milletvekili Sören Krarup, “Gamalı haç Naziler için neyse başörtüsü de İslam için aynıdır” ifadesini kullanmıştı. İktidara dışarıdan destek veren ve yabancı karşıtlığıyla tanınan Krarup, İslam dinini “totaliter bir ideoloji” olarak nitelemişti. Yeltsin toprağa verildi alp yetmezliğinden ölen Rusya’nın K ilk devlet başkanı Boris Yeltsin’in naaşı, dün öğleden sonra, çok sayıda yabancı konuğun da katıldığı bir törenle, dünyaca ünlü şair Nâzım Hikmet Ran’ın da mezarının bulunduğu, Ünlüler Mezarlığı adıyla da bilinen Novodeviçi Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yeltsin’in naaşının önceki gün getirildiği Kurtarıcı İsa Kilisesi’nde düzenlenen ayine eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yabancı devlet adamı katıldı. Yeltsin için yaklaşık 20 bin kişinin kiliseye geldiği kaydedildi. (Fotoğraf: REUTERS) ‘Cehenneme kadar yolunuz var...’ ? ANKARA (AA) Kazakistan’da geçen hafta düzenlenen bir forumda Batı ile diyalog çağrısında bulunan İran’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin, kendisiyle görüşmek isteyen İsrailli gazetecilere “Cehenneme kadar yolunuz var” dediği ileri sürüldü. Jerusalem Post gazetesi Hatemi’nin foruma katılan İsrailli gazetecilerle bir araya gelmeyi reddettiğini yazarken Channel 10 televizyonu, temaslarının ardından otel odasına doğru yürüyen Hatemi’nin, “Cehenneme kadar yolunuz var” dediğini ileri sürdü. B Gazeteciler Kuzey Irak’ta baskı görüyor Dış Haberler Servisi Irak’taki BM Yardım Misyonu (UNAMI), yayımladığı insan hakları raporunda ABD’nin şubatta uygulamaya koyduğu yeni Bağdat güvenlik planının bölgede mezhep ayrılığına dayalı şiddeti azaltmadığını ve can kayıplarının sürdüğünü bildirdi. UNAMI, güvenlik planının hayata geçirilmesinin ardından yayımladığı ilk insan hakları raporunda, ocak ve mart ayları arasında özellikle Bağdat ve çevresindeki sivil kayıpların hâlâ yüksek olduğunu kaydetti. Irak hükümetine eleştirilerin yöneltildiği UNAMI raporunda ayrıca, Kuzey Irak’ta gazetecilere yönelik baskılar ve töre cinayetlerindeki artışa da dikkat çekildi. Ocak ve mart ayları arasında gazetecilere yönelik gözaltıların çoğunun Kuzey Irak’taki Kürt güvenlik güçleri tarafından yapıldığı, Kürt yetkililerin keyfi gözaltı ve tutuklulara kötü muamele uygulamalarının endişe yarattığı kaydedildi. Raporda, Süleymaniye, Erbil ve Dohuk vilayetlerinde son aylarda onlarca kadının namus cinayetine kurban gittiği ve bölgesel yönetimin bu cinayetlere gereken tepkiyi göstermediği vurgulandı. UNAMI tarafından üç ayda bir yayımlanan raporda, Irak hükümetinin, planın uygulama M KÜRT YÖNETİMİNİ ELEŞTİRDİ A Iraklılar ABD’yi duvar örerek Iraklıları bölmeye çalışmakla suçlarken ABD de direnişçileri köprüleri havaya uçurarak Bağdat’ı bölmeye çalışmakla suçluyor. (Fotoğraflar: AP) RJANTİN ya konmasından sonraki şubat ayının ikinci yarısında can kaybının azaldığı iddiasına karşın can kaybının mart ayında yeniden yükseldiği belirtildi. Raporda ayrıca, Irak Sağlık Bakanlığı’nın bilgi vermeyi reddetmesi nedeniyle 1 Ocak31 Mart dönemindeki can kayıplarına ilişkin verilerin yer almadığı bildirildi. En son 16 Ocak’ta yayımladığı Irak insan hakları raporundan sonra, Nuri el Maliki hükümetinden ölenlerin sayısının abartıldığı yönünde tepki aldıklarını kaydeden UNAMI, o dönemde verdikleri sayının resmi verilere dayandığını hatırlattı. Cuntaşirket işbirliğine ceza Duvara karşı birleşiyorlar Dış Haberler Servisi Irak’ta radikal Şii lider Mukteda el Sadr, ABD güçlerinin Bağdat’taki Sünni Azamiye (Ademiye) mahallesi etrafına duvar inşa etmesini kınayarak halkı protestoya davet etti. El Sadr, yaptığı yazılı açıklamada, Iraklıların düzenledikleri protestolarla Sünni ve Şii ayrılığını körükleyen bu duvarı alaşağı edeceklerini kaydetti. “Bu duvar, işgalcilerin şeytani arzusunu gösteriyor’’ ifadesini kullanan El Sadr, Iraklıları bölmek isteyen ABD’ye karşı Sünnilerle el ele vererek Ademiye’yi ve diğer mahalleleri savunacaklarını belirtti. El Sadr’ın yardımcısı Şeyh Salih el Ubeydi ise duvarı kınamak üzere Bağdat’ın doğusunda ve batısında iki ayrı gösteri yapmayı planladıklarını söyledi. Azamiye mahallesinde pazartesi günü düzenlenen potestoların ardından duvar inşaatının durdurulması için direktif verdiğini bildiren Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin ardından, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani de mezhep çatışmalarını sona erdirmek gerekçesiyle inşa edilen duvara karşı çıktığını açıkladı. Ortadoğu’daki ABD kuvvetlerinin komutanı Oramiral William Fallon ise önceki gün yaptığı açıklamada, Irak hükümetinin karşı çıktığı duvarı savunarak bu duvar sayesinde birçok olası bombalı saldırının önüne geçildiğini söyledi. Köprü saldırıları Irak ve ABD güçleri, direnişçilerin Irak’ın başkenti Bağdat’ta stratejik öneme sahip köprülere saldırarak Bağdat’ı bölmeye çalıştığını öne sürdü. Geçen ay Dicle Nehri’ndeki 13 köprüden üçünü hedef alan saldırıların “Bağdat güvenlik planının baskısı altındaki direnişçilerin umutsuz eylemleri” olduğu iddia edildi. Köprü girişlerinde güvenlik artırılırken Bağdat yönetimi direnişçilerin Bağdat’ı bölerek kentin kontrolünü ele geçirmeyi amaçladıklarını savundu. Yunan polisi terör estirdi ? Dış Haberler Servisi Yunan polisinin, ABD’nin Atina Büyükelçiliği’ne saldırıda bulunulacağına ilişkin aldığı ihbar üzerine düzenlenen operasyonda 60’tan fazla Iraklı mülteci gözaltına alındı. Bir Iraklı tarafından yapılan ihbarın büyük olasılıkla asılsız olduğu belirtilirken ABD Büyükelçiliği gün boyunca kapalı kaldı. Ev baskınlarının ardından gözaltına alınan mültecilerin çoğu, oturum iznine sahip olmadıkları gerekçesiyle sınır dışı edildi. 38 bin tutuklu Irak’ın işgal edildiği Mart 2003’ten beri 17 bin 898 kişinin işgal güçlerinin elinde olduğu belirtilen raporda, Irak Adalet Bakanlığı’nın elinde 9 bin 965, İçişleri Bakanlığı’nın elinde 5 bin 573, Savunma Bakanlığı’nın elinde 1525, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’nın elinde 502 kişinin bulunduğu ifade edildi. Bağdat güvenlik planının yürürlüğe girmesinden sonra yaklaşık 3 bin kişinin gözaltına alındığı kaydedilirken mart sonu itibarıyla Irak’taki cezaevlerinde bulunan en az 37 bin 641 tutuklunun akıbetinden endişe edildiği belirtildi. BUENOS AIRES (AA) Arjantin’de ilk kez özel bir şirket, 19761983 arasındaki cunta döneminde “kaybolan” sendika delegesi çalışanının eşine tazminat ödeyecek. Buenos Aires’teki Yüksek Mahkeme, 18 Haziran 1977’de ortadan kaybolan Orlando Bordisso’nun bütün gün Techint DemirÇelik Grubu’na bağlı Siderca’da çalıştıktan sonra eve dönerken kaçırıldığını belirterek olayda şirketin sorumluluğunu göz önünde bulundurdu ve Bordisso’nun eşine tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti. Tazminat miktarı ise açıklanmadı. Arjantin İnsan Hakları Birliği’nden Graciela Rosenblum cunta döneminde Buenos Aires’in kuzeyinde bulunan banliyölerdeki birçok şirketin, sendika delegelerini rejime ihbar ettiğini ve bu dönemde “kaybolan” 30 bin kişinin yüzde 67’sinin, çoğu sendikalı olmak üzere, işçilerden oluştuğunu kaydetti. P OLONYA ‘Bush, Cheney köpeğini üzerimize salıyor’ Dış Haberler Servisi ABD Senatosu’ndaki Demokrat çoğunluğun lideri Harry Reid, Başkan Yardımcısı Dick Cheney’yi “köpeğe” benzetti. Senato koridorlarında gazetecilerle konuşan Reid, “Başkan Bush, Cheney adıyla maruf saldırı köpeğini üzerimize salıyor. Cheney bugün yine buraya geldi. Sadece bana değil Demokrat gruba saldırmak için...” dedi. Reid, “halk nezdindeki itibarı yerlerde sürünen biriyle hakaret yarışına girmek istemediğini” de ifade etti. Beyaz Saray’la Kongre’deki Demokrat çoğunluk arasındaki gerilim, savaşın finansmanını Irak’tan çekilme takvimine bağlayan yasa tasarısının hafta sonuna kadar oylanması sürecinde iyice tırmandı. ABD’de Demokrat Partili milletvekili Dennis Kucinich, Cheney’nin görevden azli için girişim başlattı. Ancak Kucinich’in girişiminin bir sonuç vermesi beklenmiyor. İkiz kardeşlerin komünist avı Dış Haberler Servisi Polonya’nın eski Dışişleri Bakanı Bronislaw Geremek’in (74), sosyalist rejimin yıkılmasından 17 yıl sonra çıkarılan “komünizmden arındırma’’ yasasına itaat etmediği gerekçesiyle Avrupa Parlamentosu milletvekilliği görevinden çıkarılabileceği belirtildi. Liberal Özgürlük Birliği listesinden AP milletvekili seçilen Geremek, sosyalist dönemde gizli servis teşkilatıyla işbirliği yapıp yapmadığını istenen sürede açıklamayan tek milletvekili olması nedeniyle yasaya karşı çıkmakla suçlanıyor. “Komünist avını” biri cumhurbaşkanı diğeri de başbakan olan antikomünist ikiz kardeşler Lech ve Jaroslaw Kaczynski başlatmıştı. Demokratlar Cheney’yi hedef alıyorlar. (Fotoğraf: AFP) n güvenlisi, hava ulaşımı. Ama insanların çoğu nedense en çok uçmaktan korkuyor. Uçağa biniyorsanız başınıza bir kaza gelmesi ihtimali nedir? Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre, 1.5 milyon uçuşta bir kaza oluyor. Rusya ve öteki Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde uçak kazası ihtimali bu ortalamadan 13 kat daha fazla, yani 120 bin uçuşta bir kaza... Kara listede Rusya ön sırada. Afrika ülkelerindeki uçuşlar bile, artık Rusya’dan daha güvenli. Dünyada uçuş güvenliği açısından, 2006 yılı, bir önceki yıla oranla daha iyi geçti. 2005’te dünyada toplam 111 uçak kazası yaşanmışken geçen yıl bu sayı 77’ye düştü. Rus Uçakları... E PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] Kazaların yarısı iniş sırasında gerçekleşti. Her dört kazadan üçünde yolcu uçakları, birinde yük uçakları kurban oldu. Uzmanların yaygın kanısına bakılırsa felaketlerin yüzde 80’i insan faktörüyle, yani uçuş görevlilerinin hatalarıyla ilişkili. Kuşkusuz, hava şartları da önemli. Rusya’da ise kötü hava şartları ve pilot hatalarına, uçakların eski ve bakımsız olması ile bazı havaalanlarının teknik yetersizlikleri de ekleniyor. Geçen yıl Rusya’da 6 uçak kazası oldu, 308 kişi öldü. İki aydır Avrupa Komisyonu, istenen standartlarda olmayan dokuz yerel Rus havayolu şirketine uçuş yasağı getirmiş durumda. Kırıklarla dolu bu havacılık karnesi, Rusya gibi uzaya insan gönderen bir ülke için oldukça düşündürücü. Yeltsin’in Ardından ün ben bu satırları yazarken Rusya’nın biD rinci Devlet Başkanı Boris Yeltsin toprağa veriliyordu. Televizyonlar saatler boyunca Kurtarıcı İsa Katedrali’nde, yüzü açık olarak yatan Yeltsin’le vedalaşan insanları gösterdi. Kameralar yalnızca ailesi, yakınları ve dostları değil, onu tanımayan binlerce insanın da ağladığını aktardı. Cenazeler yalnızca ölüme özgü bir sükunet ortamı yaratıyor. İnsanlar, yabancı ölümlerde kendini ve yakınlarını görerek kederlenme eğilimi taşıyor. Bu ortamda “ders çıkarıcı konuşmalar yapmak”, “ölen liderin eksik ve hatalarına dikkat çekmek” pek uygun görünmüyor. Rusların bir deyişi var: Ölenin ardından ya iyi konuş, ya hiç konuşma... Her türlü ölümün ahlaki duyarlılığı tazelediğini kabul etmekle birlikte, ölen kişinin dünyanın en büyük devletlerinden birinin çehresini değiştiren liderler arasında yer alması gerçeğinden hareketle, birkaç konuya değinmek gerekir diye düşünüyorum. Yeltsin’in büyük enerji, irade, kararlılık, cesaret ve sezgi gücünün, iktidar hırsına bağlı olduğunu önceki günkü Cumhuriyet’te bazı örneklerle açıklamaya çalışmıştım. Devam edelim. ??? Başlangıçta Yeltsin’in “halk adamı” kişiliği ve “Mujik olduğu” üzerine çok yorum yapıldı. Kaba saba olması, kibarlık ve incelikle “vakit kaybetmemesi”, iriyarı cüssesi, hatta içki düşkünlüğünün ona puan kazandırdığı söyleniyordu. Dahası, eşi Naina çok sıradandı ve Gorbaçov’un eşi Raisa gibi “durmadan ortada görünüp lafa girmiyor” idi. Ancak zamanla bu “halk adamı”nın, halkı ve ülkeyi çok kısa sürede yoksullaştıran, yer yer yağmalara yol açan bir ekonomik politika izlediği ortaya çıktı. Radikal liberal reformlarla Rusya’da kapitalizmi kurmak, bunun için devlet eliyle ve vahşi bir tarzda kapitalist yetiştirmek amacıyla yapı İnsanoğluna konuşmayı dilini öğrenebilmesi için iki yıl, için esi ilm eb tutmasını öğren r. lidi rek ge yıl ış altm Resul Hamzatov 76 yaşında ölen Yeltsin, Sovyetler Birliği’nden sonra Rusya Federasyonu’nu da dağılmanın eşiğine getirmişti. lanlar, ne raflarda gıda malzemesi bıraktı, ne de toplumda moral... Yeltsin inşaat mühendisiydi; ama yapmasını değil, yıkmasını çok iyi beceren bir yapısı vardı. Sovyetler Birliği’ni, ekonomiyi, toplumsal dengeleri, ideolojik ve siyasi değerleri, hatta ahlaki normları “başarıyla” yıktı. Yerine ne getirdi? Yıktıklarının yerine neler “yaptı”? Bu soru boşlukta kaldı... Ayrıca ülkeyi iç savaşa sürükleyen adımları (1993 Ekim’inde parlamento binasını bombalatması ve 1994’te Çeçen savaşını başlatması), onun en büyük günahları arasındaydı. O baştayken Rusya, Batı’ya bağlılıkta pek kusur etmedi. Özellikle de kilit önemdeki 19911993 yıllarında. “Arkadaşı Bill” (Clinton) onun garip IMF Tıraşı Kremlin berberi Yeltsin’i tıraş ederken sık sık aynı soruyu sormaktadır: Sayın Yeltsin, Rusya IMF’ye olan borcunu ne zaman ödeyecek? Bir, iki, üç kez derken Yeltsin patlar: Sana ne be adam, sen işine baksana! Efendim, ben IMF borcu deyince saçlarınız kirpi gibi dikleşiyor da, kesmesi kolay oluyor... liklerine kahkahalarla gülüyor, ama uyguladığı politikadan memnuniyetini gizlemiyordu. ??? Giderek Rusya toplumu Yeltsin’den bıkmıştı: Hastalıkları, skandalları, patavatsız çıkışları, adım başı kadro değişiklikleri insanları canından bezdirmişti. Artık halkın istediği tek şey vardı; huzur. Birçok başbakan deneyerek kendi geleceğini güvence altına almak isteyen, ama kimseyle anlaşamayan Yeltsin, 1999 sonlarında, artık 1991’de tankların üzerinde dolaşan dinamik lidere pek benzemiyordu. Kamuoyu desteği yüzde 2’ye inmişti. Ülke parçalanmanın, toplum siyasi ve sosyal krizlerin eşiğindeydi. Bu ortamda belki de “Rus derin devleti” diyebileceğimiz bir inisiyatif, şaşılacak kadar kısa sürede Vladimir Putin’i buldu, birkaç görevde denedi ve Yeltsin’in önüne sürdü. Rusya 2000 yılına yeni bir liderle girdi. Artık genç Başkan’ın “eski liderden farklı olarak” “dinamik, sporcu, içkisisigarası olmayan, mütevazı ve istikrardan yana” olduğu kanısı toplumda güven yarattı. ??? Ve bir şey daha. Yeltsin döneminde RusyaTürkiye ilişkileri (Türk işadamlarının Gorbaçov zamanında başladıkları girişimlerin devamını saymazsak) pek parlak yıllar yaşamadı. Özellikle siyasi diyalog açısından soğuk bir ortam hâkimdi. Yeltsin’den farklı olarak Rusya’yı “Batı’ya karşın” güçlendirme çizgisini benimseyen Putin, izleyeceği politikanın ana halkası olarak ülkesinin enerji üretimi ve ihracatını seçtikten sonra, Türkiye’ye karşı tutum değişti. Doğalgazdan başlayarak bir dizi ticari ve ekonomik konuda Moskova’dan Ankara’ya işbirliği önerileri yağmaya başladı. Türkiye, Rusya’nın “stratejik önem taşıyan ülkeler” listesine kaydedildi. Sonuçta iki ülke yönetimi arasında iyi bir diyalog kuruldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle