24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 NİSAN 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ANAVATAN ve DYP’den 367 desteği alamayan AKP liderine ‘aday olmaması’ yönündeki baskı artıyor 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Rüzgâr Erdoğan’ın aleyhine AYŞE SAYIN Vahşetin Perde Arkası... Canavarların arkasındaki büyük patron kim? Bu soruya yanıt verilmediği sürece eli kanlı çeteler cinayetleri sürdüreceklerdir... Trabzon’da rahip Santoro 16 yaşındaki bir genç tarafından öldürüldü. Gazeteci Hrant Dink, güpegündüz Şişli’de katledildi. Ve Malatya!.. Caniler bir yayınevini bastılar ve üç kişiyi vahşice doğradılar... ABD’li medya patronu Murdoch’un Fox TV’si Malatya’daki vahşet haberini bakın nasıl değerlendirdi önceki gün: “Vatan satılıyor, ülke elden gidiyor diye düşünen gençler cinayet işledi...” Alman, İngiliz, İsveç, ABD medyası da cinayeti “milliyetçi gençlerin” işlediğini yazdı... Bu olayı Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi “ulusalcıların üzerine’’ yıkma çabası var!.. Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi Yasin Hayal, Fethullahçıların “Işık Evleri”nde kalmıştı. Malatya’daki katliamın zanlıları da “İhlas Yurtları”nda... Peki polis Türkiye’yi örümcek ağı gibi saran yoksul çocukların kaldığı “tarikat yurtları”nı izlemiyor mu? Dün Sabah Enver Ören’in sahibi olduğu İhlas Grubu’nun yayın organı Türkiye gazetesine baktım. Gazete bu kanlı saldırıyı neredeyse görmezden gelmişti. Birinci sayfanın en dibinde 12 santim boyunda bir haber vardı: “Aynı kirli oyun!” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel uçağından inmeyen dinci “Vakit” ise iki sütun vermişti katliam haberini: “Malatya’da muamma!” Vakit bakın nasıl yorum yapıyordu: “Hrant Dink’in gazete binası önünde öldürülmesinden sonra dün de Malatya’da bir yayınevine yönelik saldırıda üç kişi bıçaklanarak öldürüldü. Cinayetlerin peş peşe gelmesi kafaları karıştırdı.” ??? Türkiye gazetesi Türkİslam sentezine dayalı milliyetçimukaddesatçı bir gazetedir; Vakit ise lümpen dinci yayın çizgisini izler... Biliyorsunuz Enver Ören, TGRT’yi bir yıl önce ABD’li medya patronu Murdoch’a satmıştı... TGRT şimdilerde Fox TV olarak yayın yapıyor... Burada önemli olan Türkiye’deki tarikat vakıflarına bağlı yurtların denetlenmemesidir. Özellikle İstihbarat Daire Başkanlığı’na tescilli Fethullahçı Ramazan Akyürek getirildikten sonra “istihbarat” olayı çok zayıflamıştır. Medya, Malatya’daki “vahşeti” “misyoner cinayeti” olarak verdi; Zaman gazetesi “Malatya’daki vahşi provokasyon” olarak niteledi... O zaman Fethullahçılara bir soru: “Malatya’daki vahşeti kışkırtanlar kim? Açıklayın!..” Dink suikastının ardından 31 Ocak 2007’de İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tüm illerin valiliklerine gönderdiği genelgede azınlıkların korunmasını istedi. Demek Malatya Valisi, Emniyet Müdürü, Bakan Aksu’nun genelgesini önemsememiş... Malatya’daki vahşet bir El Kaide yöntemiyle gerçekleştiği izlenimini veriyor insana... Malatya salt tarikatların değil, köktendinci yapılanmanın da yoğun olduğu bir kent. İnönü Üniversitesi öğrencisi Ümit Cihan Tarho 1988 yılında iki kişi tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü otobüs durağında. Dün sabah emekli bir istihbarat yetkilisiyle konuştum... Şöyle dedi: “Bugün Doğu’da, Güneydoğu’da Hizbullah, İslami Hareket, El Kaide ve Müslüman Kardeşler üyesi teröristler cirit atıyor. Bunların kaldıkları yerler tarikat yurtları, evleri ve üniversiteler. Bazı esnaf, hacı hoca, aşiret reisleri bu militanları koruyup kolluyor. Polisin bir istihbarat zafiyeti var. Nasıl Hizbullah 10 yıl önce camileri örgüt evi yaptıysa, bunlar da yurtları, evleri o hale getirdiler. Doğu ve Güneydoğu’da misyoner çalışmaları olduğu bir gerçek. Bunu istihbarat birimleri de biliyor. Yine bilinen bir başka gerçek Hizbullah’ın Malatya’da çok güçlü olduğudur.” ??? Cumhuriyet gazetesine bir yıl önce yapılan bombalı saldırılar, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesi, Trabzon’da Santoro cinayeti, Hrant Dink’in katledilmesi ve Malatya’daki vahşet!.. Bu cinayetlerin, katliamların ardında büyük güç vardır!.. Cinayetleri işleyenler Atatürk milliyetçisi filan değil, din eksenine oturmuş, tarikat yurtlarında yetiştirilmiş canilerdir!.. Kimse bu vahşeti Atatürk milliyetçilerinin üzerine atıp işin içinden sıyrılmasın!.. Devletin istihbarat birimlerinde kimler var, ne yapıyorlar, onların üzerlerine gitsinler!.. ??? Cumhuriyet 22 Nisan Pazar günü, 14 Nisan’da Ankara Tandoğan’da yapılan “Cumhuriyet Mitingi”nin 1 saatlik belgeselini; 23 Nisan Pazartesi günü ise tiyatrosinema sanatçısı Rutkay Aziz’in seslendirdiği “Doğmamış Çocuğa Mektuplar” belgeselini CD olarak ücretsiz veriyor. Sevgili okurlar!.. Alın ve dostlarınıza almaları için haber verin. BBP ve SP’ye ziyaret ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin siyasi partilere yönelik görüşmelerini dün BBP ve Saadet Partisi’ni ziyaret ederek sürdürdü. Mumcu, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde iki parti arasında görüş birliği olduğunu vurguladı. Ziyaretten memnuniyet duyduğunu belirten Yazıcıoğlu ise “Bunu ne yazık ki iktidar partisinin yapması gerekirdi” dedi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olmamasına yönelik kamuoyu baskısının yoğunlaşması, 367 tartışmasıyla ilgili daha önce “hukuku zorlama” diyerek AKP’ye “umut veren” ANAVATAN ve DYP’nin de tavır değiştirmesine yol açtı. Erdoğan’ın ziyaretinden hemen önce yaptıkları telefon görüşmesiyle, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ortak hareket etme kararı alan iki parti, aday olmasını engellemek için Erdoğan’a son ana kadar 367 konusunda “renk vermeme” taktiği izleyecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda birlikte hareket etme kararları Başbakan Erdoğan üzerinde “soğuk duş” etkisi yapan ANAVATAN ve DYP, Bakan Gül Çubukçu iddiasına yanıt yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konseyi’nin toplantısına katılmak üzere gittiği Belgrad’daki temaslarını tamamlayarak Ankara’ya dönen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, havalimanında soruları yanıtladı. Gül, “AKP MKYK toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Öyle bir karar vereceğiz ki herkes bu ülkeye hizmet etmek istediğimizi anlayacak’ açıktılmayabilecekleri” görüşünü dile getirmeye başladılar. ANAVATAN lideri Erkan Mumcu’nun da daha önce yakın çevresine 367’yi arama zorunluluğunun “hukuku zorlama” anlamına geleceğini ifade ettiği biliniyor. Ancak her iki parti, Erdoğan’ın ziyareti öncesinde telefon görüşmesi yaparak sürpriz bir şekilde “Cumhurbaşkanlığı konusunda ortak hareket etme” kararı aldıklarını açıklayarak tavır değişik lamasında bulunduğu, MKYK üyelerinin yüzde 70’e yakınının Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olmaması yönünde görüş bildirdiği ve cumhurbaşkanı adaylığı için Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun adı geçtiğinin’’ sorulması üzerine, Erdoğan’ın sözlerinin doğru olduğunu söyledi. Çubukçu’nun adaylığı konusunda “sessiz” kalan Gül, kararı Başbakan’ın vereceğini, kendilerinin de kararı destekleyeceklerini belirtti. tılmamıza da gerek yok” görüşünü dile getiriyorlar. DYP Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük, Meclis’in 184 milletvekiliyle toplanabileceği görüşünde olduklarını belirterek “Ancak CHP de konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi noktasında kendince haklıdır. CHP’nin başvurusu konusunda Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararı saygıyla karşılayacağız” dedi. kamuoyundan gelen baskıları da dikkate alarak Erdoğan’a 367’yi sağlama güvencesi vermekten kaçınıyor. CHP’nin 367 tartışmasını ilk açtığı dönemde, “Hukuku zorlamak olur” diyerek Erdoğan’a destek imasında bulunan Mehmet Ağar’a hem kendi tabanından hem de kamuoyundan baskı geldiği dile getiriliyor. Daha önce 367’ye destek vereceklerini açıklayan bazı DYP’liler de “oylamaya ka liğinin ilk işaretini verdiler. DYP ve ANAVATAN kaynakları, kendilerinden 367 güvencesi alamayan Erdoğan’ın büyük bir olasılıkla “aday olmayacağını” savunuyor. Erdoğan’ın adaylıkta ısrar etmesi durumunda ülke için “istenmeyen sonuçlar doğabileceğine” dikkat çeken DYP ve ANAVATAN kurmayları, “Meclis Başkanı 184 yeterli diyor. Biz de o görüşteyiz, o nedenle bizim yoklamaya ka M KYK ERDOĞAN’I ZORA SOKTU ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ‘W’ davası durduruldu ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında 2006’da yeni yıl kartlarında “W” harfi kullandığı gerekçesiyle açılan davaya Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Baydemir, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili yasanın 1926 yılında çıkarıldığını söyledi ve yasanın Arap harflerinin kullanılmasını engelleyen bir yasa olduğuna işaret etti. Mahkeme ise Baydemir hakkında İçişleri Bakanlığı’ndan yargılama izni alınmadığı gerekçesiyle davanın durdurulmasına karar verdi. Davaya AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Loost Lagendijk de katıldı. AKP’de yeni plan, yarı başkanlık ? “MKYK’den çıkacak karar benim için bağlayıcıdır” diyen Erdoğan’a, “Aday olma” çağrısı yapanların sayısındaki artış AKP liderini zora soktu. AKP’liler, Erdoğan’ın Köşk’e daha sonra çıkması için geliştirilen senaryoları konuşmaya başladı. EMİNE KAPLAN Hisarcıklıoğlu: Temmuz makul ? İstanbul Haber Servisi TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği toplantısı çıkışında gazetecilerin Devlet Bakanı Ali Babacan’ın genel seçimlerin erkene alınabileceği yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine, “Erken seçim olabilir. Temmuz ayında olabilir, gayet makul” yanıtını verdi. Gözleri Başbakanlık’ta ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İlköğretim müfettişleri, özlük haklarına ilişkin iyileştirmelerin yapılacağı yasa tasarısı için Başbakanlık’tan yanıt bekliyor. Bir süredir denetim yaptıkları ilköğretim okullarının müdürlerinden ve uzman öğretmenlerden daha az ücret almaya başlayan ilköğretim müfettişleri, hükümetten haklarının telafi edilmesini istiyor. Kızıltepe kararı tartışılıyor ? Haber Merkezi Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım 2004 tarihinde 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ile babası Ahmet Kaymaz’ı öldürdükleri gerekçesiyle yargılanan 4 polisin beraat etmesi TBMM’de de yankı buldu. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili Faruk Ünsal ve komisyonun CHP’li üyelerinden Ahmet Ersin “kararın kamuoyunu tatmin etmediğini” söyledi. Kaymaz ailesi, kararı temyiz edeceklerini bildirdi. İHD İstanbul Şubesi de “yargılamanın adil olmadığını ve yeni yargısız infazlara davetiye çıkarabileceğini” belirtti. ANKARA AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’ndan (MKYK) cumhurbaşkanı adaylığına destek çıkmaması, tersine “Çankaya Köşkü’ne çıkma, partide kal” mesajının verilmesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını zora soktu. Erdoğan’ın, toplantıda “Herkesi şaşırtacak, şok bir karar vereceğiz” dediği ileri sürülürken bu sözler sürpriz bir adayın çıkarılacağının işareti olarak yorumlanıyor. AKP içinde, “Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra anayasa değişikliği ile 5+5 ya da yarı başkanlık sistemi getirelim” sesleri de yükselmeye başladı. Erdoğan’ın yakın kurmaylarının da genel başkan olarak kalmasından yana tavır koyması, Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çıkması durumunda partinin geleceğiyle ilgili kaygıların bulunduğunu gösteriyor. Bazı parti yöneticilerinin “Partinin başında kalırsanız daha güçlü olursunuz. Güçlü bir başbakan ile seçime girmemiz gerekir. Asıl olan Başbakanlık’tır, partidir” görüşünü dile getirmeleri, Erdoğan’dan sonra partinin başına gelmesine kesin gözüyle bakılan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile partinin yürümeyeceği mesajı şeklinde nitelendiriliyor. AKP’de gerek MKYK’de gerekse milletvekilleri arasında “Cumhurbaşkanını seçelim, sonra anayasa değişikliği ile 5+5 modelini ya da yarı başkanlık sistemini getirelim” sesleri yükselmeye başladı. Başbakan Erdoğan, MKYK toplantısında seçimden sonra bir anayasa değişikliği ile 5+5 modeli, YÖK ve dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili paket hazırlanabileceğinin işaretini verdi. AKP’nin olası bir anayasa değişikliği için ANAVA TAN’ın desteğini almayı hedeflediği, ANAVATAN’ın destek vermemesi durumunda bile referandum ile paketi çıkarabileceği dile getiriliyor. Bu konuda ise kulislerde farklı senaryolar dile getiriliyor. İlk aşamada 5+5 modelinin getirileceğine, Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çıkması durumunda ikinci dönem de cumhurbaşkanı seçilmesinin yolunun açılacağına, Erdoğan’ın aday olmaması durumunda ise gelecek dönem cumhurbaşkanı olması yolunun zorlanacağına işaret ediliyor. musakart@yahoo.com Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum’a göre tek sorun 367 değil: Cumhurbaşkanını tek parti seçmemeli İstanbul Haber Servisi Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü ve Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum, Cumhurbaşkanlığı seçiminde anayasanın ilgili tüm maddelerine göre 367 yetersayısının şart olduğuna dikkat çekerek “Ama şu an 550 milletvekili tarafından seçilse bile antidemokratik olacaktır. Cumhurbaşkanı, tek parti tarafından 4.5 yıl önceki millet iradesine dayanarak seçilmek isteniyor” dedi. Prof. Batum, teknik açıdan bakıldığında, anayasa hukukuna göre cumhurbaşkanı seçilebilmesi için 367 yetersayısının zorunlu olduğunu belirterek “Kim ne derse desin, teknik hukuk açısından 367 şart. Anayasanın 96. maddesi bunu şart koşuyor” dedi. Batum, siyasal açıdan bakıldığında da ise tek bir partinin cumhurbaşkanı seçmesinin antidemokratik olduğunu ifade ederek seçim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de milletvekili adaylarının partinin lideri tarafından belirlendiğini, halkın, liderin atadığı sıraya göre seçim yaptığını anımsatan Batum, “Tek seçmenli milletvekili parlamentoya giriyor. Biz de buna demokrasi diyoruz. Liderin seçtiği milletvekili, liderine cumhurbaşkanı ol diyor ve buna da demokrasi diyoruz. Bu, her lider için geçerli. Eskiden beri böyle olması, sorun olmadığını göstermiyor ki” diye konuştu. Prof. Dr. Batum, Ahmet Necdet Sezer’in de, Süleyman Demirel’in de Meclis’teki partilerin çoğunluğu tarafından seçildiğine dikkat çekerek “Cumhurbaşkanlığı seçiminin antidemokratik olduğu öteden beri söyleniyor, eleştiriliyor. Ancak hiç bu kadar yakıcı bir gündemle karşımıza gelmemişti” dedi. Batum, bu seçim sisteminde cumhurbaşkanını 450 kişi seçse de bu seçimin sadece “bir ayıbın üstünü örtmeye” yarayacağını vurguladı. Halkın tercihinin yüzde 5055’inin Meclis’e yansımadığının altını çizen Batum, “Bugün içinde bulunduğumuz durumun dünyada örneği daha yok” diye konuştu. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Süheyl Batum. ‘SEÇİM SÜRECİNİ İZLİYORUZ’ BELÇİKA YARGITAYI DHKPC’LİLERİN DAVASINI BOZDU, SANIKLAR TAHLİYE EDİLDİ Fehriye’nin tutukluluk kararı kalktı ELÇİN POYRAZLAR ODTÜ’den Sezer’e teşekkür mesajı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ Senatosu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 16 Mayıs’ta görev süresinin dolacak olması nedeniyle bir mesaj yayımladı. Mesajda, “Çağdaşlaşmanın ve gelişmenin ancak bilim ve aklın ışığında gerçekleşebileceğini toplumumuza örnek davranışları ile gösteren Sayın Ahmet Necdet Sezer’e şükran ve saygılarımızı sunuyoruz” denildi. Senato mesajında ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin üniversite tarafından büyük bir dikkatle izlendiği de belirtilerek “ODTÜ, anayasal kurumlarla barışık, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin temel ilkelerini özümsemiş, Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermeyen bir cumhurbaşkanının seçilmesi için demokratik çabalarını sürdüreceğini bir kez daha kamuoyuna duyurur’’ vurgusu yapıldı. BRÜKSEL Belçika Yargıtay’ı, yasadışı örgüt DHKPC’nin “terör örgütü’’ olarak nitelendirildiği ve aralarında Sabancı suikastı zanlısı Fehriye Erdal’ın da bulunduğu üyelerinin hapis cezası aldığı geçen yılki kararını bozdu. Yargıtayın bozma kararının ardından tutuklu bulunan Bahar Kimyongür, Musa Asoğlu, Şükriye Akar Özordulu ile Kaya Saz tahliye edildi. Yargıtay’ın kararıyla firari Erdal hakkında verilen tutukluk kararı da kalkmış oldu. Tahliye olan Asoğlu, Erdal’ın nerede olduğunu bildiğini açıkladı. Belçika’da Gent Mahkemesi’nin, arala rında Fehriye Erdal’ın bulunduğu sanıklar hakkında verdiği hapis cezaları dün Belçika Yargıtayı tarafından bozuldu. “Adli hatalar’’ gerekçesiyle bozulan davanın ardından örgüt üyeleri için yeni bir yargılama sürecinin önü açıldı. Yargıtayın, örgüt üyelerinin Belçika’da işledikleri suçlardan aldıkları hapis cezalarını iptal etmesi sonucu, örgütün yargılanmasına Anvers Temyiz Mahkemesi’nde yeniden başlanacak. Belçika’da işlediği suçlardan dolayı Bruges Ceza Mahkemesi’nde 28 Şubat 2006’da yargılanan ve 4 yıl hapis cezasına çarptırılan Fehriye Erdal, kararın açıklanmasından iki gün önce firar ederek izini kaybettirmişti. Duruşmada Erdal’ın yanı sıra te rör örgütü DHKPC’nin örgüt lideri Dursun Karataş 5 yıl, Musa Asaoğlu 6 yıl, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı ve Ş.Akar Özordulu 4’er yıl hapis cezası almıştı. Karardan sonra Belçika yurttaşı Kimyongür, Hollanda yurttaşı Asoğlu, Türk pasaportlu Özordulu ile Saz tahliye edildi. Asoğlu, tahliye kararını hiç beklemediğini, şaşırdığını belirtti. Asoğlu, örgütün Brüksel’deki “irtibat bürosu’’nun kapatıldığının anımsatılması üzerine bu büronun özellikle Erdal’ın güvenli bir ortamda korunmasına yaradığını, “güvenilir bir sığınak’’ olduğunu, artık gerek kalmadığını anlattı. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle