18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2007 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Cumhuriyet Mitingi’ ile başlayan eylemlilik sürecinin devamı için çalışmalar sürüyor Utanıyorum... Çarşamba akşamı, Sky Türk’te haberleri izliyoruz, birazdan yayına girmeye hazırlanıyoruz. AKP MKYK toplantısı bitmiş, açıklama yapıyorlar. Bitince, Malatya cinayeti konusunda görüşlerini söylemek üzere, İçişleri Bakanı Aksu çıkıyor ekranların önüne... Utanıyorum... Santoro cinayeti işlendiğinde bu adam İçişleri Bakanı idi. O cinayet yeterince kovuşturulsa, bağlantılar bulunsa, belki Hrant Dink cinayeti işlenmeyecekti. Hamburgerci saldırısı kovuşturulsa sonraki bir sürü olay olmayacaktı. O sırada Abdülkadir Aksu İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyordu... Hrant Dink’in öldürüleceği kaç kez bildirilmiş, onun öldürüleceğini sokaktaki adam bile biliyordu. Kendisi koruma istemişti. Ne önlem aldılar, ne koruma verdiler... O sırada Aksu, İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyordu ve bütün bu olaylardan sonra hiçbir şey olmadı. Dink cinayeti bir faili meçhule dönüşmekte, herkes yerli yerinde, Abdülkadir Aksu yine orada... Utanıyorum... Sayın Bakan çıkıyor ve açıklamasında “Tesis edilen huzur, istikrar, güven ve hoşgörü havası bozulmuştur bu cinayetle” diyor. Hangi huzur, hangi istikrar, hangi güven, ne hoşgörüsü? Bir kez daha utanıyorum... ??? Bakan güleç yüzle yapıyor açıklamalarını, konuşmasının sonuna doğru düpedüz gülüyor... Genç gazeteci arkadaşlar da kıkırdaşıyorlar. Onların tavrı, imamın aksırması üzerine nezle olan cemaatin davranışına benziyor. Utanıyorum... Türkiye’nin itibarı beş paralık olmuş, imajına çamur bulanmış, bütün olaylar sırasında koltuğunu fütursuzca korumuş olan kendisinden hiç hesap sunulmayan İçişleri Bakanı hiçbir şeyin farkında görünmüyor, gülüyor. Ben utanıyorum... Son cinayet, kuşatılmış Türkiye’ye dört bir yandan gelen saldırıları daha da artıracak. Santoro cinayetinden beri, her şeyi seyreden, hiçbir şeye aldırmayan iktidarın büyük sorumluluğunu kimse söz konusu etmek istemiyor. TV’deki programında “Eğer din odaklı siyaset yaparsanız sonuç bu olur” diyen Emre Kongar’ın dışında kimse AKP’nin son misyoner cinayetindeki büyük sorumluluğundan söz etmiyor. Hepimiz seyredip katilleri lanetlemekle yetiniyoruz. Utanıyorum... Türkiye artık, kendi dininden olmayanları, kızdıklarını hunharca katleden, sonra da yetkililerin hiçbir şey olmamışçasına yaşadıkları bir ülkedir bütün dünyanın gözünde... Utanıyorum... ??? Mehmet Ali Ağca yıllar önce Papa’yı vurduğunda sivri akıllılardan biri çıkıp “Bunu yapan Türk olamaz” demişti. Oysa onu yapan yalnız Türk olmakla kalmıyor, cinayet bizim toplumumuzun patentini taşıyordu. Caniyi adım adım biz yetiştirdik, askeri hapishaneden elini kolunu sallayarak kaçması, pasaport alıp yurtdışına kaçması hep bu devletin sorumluluğunu çağrıştırıyordu. Malatya katillerini biz yetiştirdik. Onlar kültürleriyle, bağnazlıklarıyla, din ya da ırk yüzünden yabancı düşmanlığının hıncını içlerinde taşıyan yüzde yüzde saf Made in Turkey ürünlerdir. Bu yüzden utanıyorum. İçişleri Bakanı’nın halinde bir utanç belirtisi sezmiyorum, gülmesini izlerken ben utanıyorum. Bu toplumun bu hale gelmesinde hiçbir katkım yok. Ama bu toplumun bu hale gelmesini engelleyemeyenlerden biri olarak, sorumluluk hissediyor ve utanıyorum. Utanması gerekenler mi? Sahi hiç utanırlar mı onlar? Uyanışta yeni adımlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin 16 Nisan’da resmen başlamasıyla birlikte, toplum da ülke yönetimine ilişkin isteklerini dile getireceği eylemlere hız verdi. ODTÜ Mezunları Derneği’nin, cumhurbaşkanının toplumsal uzlaşmayla seçilmesi amacıyla, “www.toplumsaluzlasma.org” adresli internet sitesinden yürüttüğü kampanyaya katılan kuruluşların sayısı 153’e ulaştı. Destekçiler arasında, “eğitim, sanat, sanayiticaret, spor, işçi, işadamı, semt ve hemşeri, öğretim elemanı, öğrenci, sağlık, mühendismimar, kadın, emekli asker” örgütlenmelerinin yer aldığı sivil toplum kuruluşları bulunuyor. Şubeleriyle birlikte destek veren kuruluşlar şöyle: ADD, ÇYDD, Sosyal Demokrasi Derneği, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Tüketici Hakları Derneği ile Bağımsız Eğitimciler ? Tandoğan’da 1 milyon kişinin katılımıyla gerçekleştirilen “Cumhuriyet Mitingi” ile başlayan toplumsal muhalefetin yükselişi sürüyor. ODTÜ Mezunları Derneği’nin “Cumhurbaşkanlığında Toplumsal Uzlaşma” kampanyası sürerken 28 Nisan’da Burhaniye’de, 29 Nisan’da da İstanbul’da mitingler gerçekleştirilecek. Sendikası. Destekçi kuruluşların katılımıyla, yarın Büyük Kurultay düzenlenecek. İlki, kampanyanın başında yapılan toplantı, “2. Toplumsal Uzlaşma Kurultayı” adıyla gerçekleştirilecek. ODTÜ Vişnelik Tesisleri’nde 16.0020.00 saatleri arasında düzenlenecek kurultayda, 14 Nisan Mitingi ele alınacak, bundan sonra ne tür eylemler yapılabileceği konuşulacak, katılımcı kuruluşlardan gelen eylemlilik önerileri değerlendirilecek. Kampanya çerçevesinde her gün Kızılay’da yapılan “yakalarda kırmızıbeyaz kurdeleler ile yarım saatlik buluşma” eylemi de sürüyor. Kurultayda, bu sessiz tepki koyuşun, “12.30 Eylemleri” adıyla ülke geneline yayılmasına ilişkin karar alınması bekleniyor. Burhaniye ADD öncülüğünde ve Burhaniye CUMOK’un katkılarıyla 28 Nisan’da düzenlenecek “Cumhuriyet Mitingi Körfez Buluşması” için valilik izni alındı. Buna göre 28 Nisan Cumartesi günü Burhaniye Halk Kütüphanesi önünde bir araya gelecek yurttaşlar, buradan Cumhuriyet Meydanı’na geçecek. Miting saat 14.00’te başlayacak. Başkentte 14 Nisan’da gerçekleştirilen mitingin devamı olduğuna dikkat çekilen “Cumhuriyetimize Sahip Çıkıyoruz Körfez Buluşması” için katılımcılara yönelik bir duyuru da yayımlandı. Önemli basınyayın kuruluşlarının 14 Nisan’da takındıkları tavra işaret edilerek “Yerel gazete ve televizyonların mitinge getirilmesi tüm etkinliğin yurt genelinde yankı bulması bakımından yine çok önemlidir. Bu durum 14 Nisan’da yaygın basın ve yayın organlarının tutum ve davranışlarından da gözlenmiştir. Oysa yerel basın ve yayın organları Cumhuriyete sahip çıkan büyük kitlenin sesi olmayı başarmıştır” denmesi dikkat çekti. Ayrıca 14 Nisan öncesi yapılan olası kışkırtmalara karşı duyarlı olunması çağrısı da yinelendi. Belirlenen döviz slogan örnekleri ise 14 Nisan’daki Cumhuriyet Mitingi ile aynı oldu. Ayrıca Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, cumhurbaşkanı olacak is min laikliğe ve Atatürkçülüğe sözde değil özde bağlı olması gerektiğini vurguladığı sözlerine atfen, “Sözde değil, özde laiklik” ve yaklaşan genel seçimlere işaret eden, “Oylarımız Cumhuriyetin bekçisidir” de sloganlar arasına dahil edildi. Ertesi gün İstanbul’da Tandoğan’daki Cumhuriyet Mitingi’nin aynısının İstanbul’da gerçekleştirilmesi için ise çalışma yürütüldüğü öğrenildi. Burhaniye’deki mitingin ertesi günü, 29 Nisan Pazar gerçekleştirilecek mitingin Düzenleme Komitesi’nde, yine ADD, Eğitimİş gibi örgütler yer alıyor. Demokratik terbiye sınırları içinde ve bir şölen havasında, halkın ortak dileklerinin iletilmesi isteniyor. Miting alanı için ilk talep Sultanahmet Meydanı oldu. Ancak alınan bilgiye göre, önerilen yerler arasında Kadıköy ve Çağlayan meydanları da bulunuyor. T OPRAĞA VERİLDİ K ARABABA’NIN MÜCADELESİ Özgen’e son görev ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB) eski başkanlarından ve Ankara Üniversitesi (AÜ) Hukuk Fakültesi eski öğretim üyelerinden Prof. Dr. Eralp Özgen dün, AÜ Hukuk Fakültesi, Ankara Adliyesi ve Kocatepe Camisi’nde düzenlenen törenlerin ardından Çayyolu Mezarlığı’nda toprağa verildi. İlk olarak, AÜ Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen törene, eşi Zeren Özgen, oğlu Şerif Özgen, kardeşi Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen, TBB Başkanı Özdemir Özok, AÜ Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, AÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, AÜ Siyasal Bİlgiler Fakültesi Prof. Dr. Celal Göle ile eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk katıldı. Özgen için daha sonra Ankara Adalet Sarayı önündeki törene ise Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar ile yargı mensupları ve avukatlar da katıldı. Eralp Özgen’in naaşı karanfiller ve alkışlarla uğurlanırken Çiçek’in de Özgen’in tabutunu kısa bir süre taşıdığı görüldü. Özgen’in cenazesi, daha sonra Kocatepe Camisi’ne getirilirken burada düzenlenen tören, TBMM Başkan Vekili Dinçer için düzenenlenen törenle aynı ana denk geldi. Dinçer’in cenazesine katılan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise Özgen’in yakınlarına da başsağlığı diledi. TBMM Başkanı Bülent Arınç, CHP lideri Deniz Baykal ve ANAVATANlideri Erkan Mumcu ise kılınan cenaze namazının ardından Özgen’in tabutunu bir süre taşıdı. Özgen’in cenazesi, Çayyolu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Sıvas katliamı AİHM’de ? Madımak’ta kız kardeşini yitiren Hüseyin Karababa, hiçbir kamu görevlisinin yargılanmadığını, Almanya ve Hollanda’nın da katliam sanıklarına iltica statüsü vererek insanlık suçuna ortak olduğunu vurguladı. TBMM Başkan Vekil Dinçer için düzenlenen törenlere binlerce yurttaş katıldı. (NECATİ SAVAŞ) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sıvas Madımak Oteli’nde 35 kişinin yakılarak öldürüldüğü olayda kız kardeşi Gülsün Karababa’yı kaybeden Hüseyin Karababa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Karababa, AİHM’ye gönderdiği başvuru dilekçesinde, Sıvas olaylarının üzerinden 14 yıl geçtiğini, o günden bu yana öldürülen kardeşiyle ilgili hukuk mücadelesini sürdürdüğünü belirtti. Olayların ardından hiçbir kamu görevlisinin yargılanmadığını dile getiren Karababa, “olaylarda sorumluluğu bulunan siyasi ve idari sorumlular hakkında, olayın bir katliamda olmasından hareket ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu’’ belirtti. Karababa, bu suç duyurularıyla ilgili takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararlarına karşı yapılan itirazlarının da reddedildiğini anımsattı. “Hak arayışını engelleyen bu mahkeme kararlarının, sözleşmede düzenlenen hakların ihlali niteliğinde değerlendirildiğini’’ kaydeden Karababa, bu nedenle AİHM’ye başvurduğunu dile getirdi. Karababa, olay tarihinde görevli olan kamu personeli ve yetkililer hakkında yaptığı suç duyurularının sonuçsuz kaldığının ve iç hukuk yollarının tamamen tükendiğinin altını çizdi. Almanya’nın “olaylara karıştıkları tespit edilen ve haklarında ömür boyu hapis cezası verilen sanıkların bir kısmına iltica statüsü tanıyarak insanlık suçuna ortak olduğunu’’ söyleyen Karababa, tüm bu olaylardan dolayı Türkiye Cumhuriyeti, Almanya ve Hollanda devletlerinden davacı olduğunu bildirdi. Ankara Dinçer’i uğurladı Siyaset dünyası, TBMM Başkan Vekilinin cenaze töreninde buluştu. Yurttaşlar Cumhurbaşkanı Sezer’e sevgi gösterilerinde bulundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayan TBMM Başkan Vekili ve CHP Bursa Milletvekili Ali Dinçer, dün son yolculuğuna uğurlandı. Dinçer için ilk tören, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde yaptırdığı Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlendi. Ali Dinçer’in cenazesi daha sonra TBMM’ye getirildi. TBMM’deki törende Dinçer’in eşi Yıldız İbrahimova, 10 yaşındaki kızı Suna Dinçer, annesi Sevim Dinçer, kardeşi Tahir Dinçer ve kayınvalidesi Nevriye İbrahimova, başsağlığı dileklerini kabul etti. TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, BCP Genel Başkanı Mümtaz Soysal, Hür Parti Genel Başkanı Yaşar Okuyan ile çok sayıda bakan, eskiyeni milletvekili Meclis’teki törende hazır bulundu. Törende Dinçer’in kızı Suna’nın, babasının cenazesini el sallayarak uğurlaması, törene katılanları duygulandırdı. Tören öncesinde eski Halkçı Parti Milletvekili Rıdvan Yıldırım, şekeri düştüğü için fenalaştı. Yere yığılan Yıldırım’a ilk müdahaleyi Sağlık Bakanı Recep Akdağ, CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç yaptı. Törende dikkatler, Cumhurbaşkanlığı seçimine dönük 367 tartışması nedeniyle diyalog köprülerini atan Erdoğan ile Baykal üzerindeydi. Tören alanına en son gelen Erdoğan, Baykal ile tokalaşarak başsağlığı diledikten sonra, Dinçer’in eşinin yanında durdu. TBMM, Dinçer için yapılan törende yoğun kalabalığa sahne oldu. Meclis ana binasının merdivenleri tümüyle dolarken Dinçer ile mesai yapan milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda eski siyasetçi de hazır bulundu. Dinçer’in özgeçmişinin okunması ve saygı duruşunun ardından, cenaze Kocapete Camisi’ne götürüldü. Dinçer için cenaze namazı Kocatepe Camisi’nde kılındı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu ile birlikte sivil plakalı bir araçla camiye gelen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, alkışlarla ve “Türkiye seninle gurur duyuyor’’ sözleriyle karşılandı. Sezer, elini uzatan bazı yurttaşlarla tokalaştı. Sezer, katafalkın önünde Dinçer’in eşi Yıldız İbrahimova ve diğer yakınlarına başsağlığı dileğinde bulundu. Bir süre Baykal ile de sohbet eden Sezer, camiden yurttaşların alkışlarıyla uğurlandı. Dinçer’in cenazesi Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. asirmen?cumhuriyet.com.tr İsrail gezimizin üçüncü gününde programımızda olmayan bir görüşme yaptık. İsrail Dışişleri Bakanı Tzippi Livni ile hızlandırılmış görüşmemiz sırasında en dikkat çekici açıklaması, “İki devletli çözümden başka bir yol yok” oldu. Kudüs tepelerinden birine uçak biçiminde yapılmış modern Dışişleri Bakanlığı’na beklenenden daha kolay girdiğimizi söyleyebilirim. Dışişleri Bakanı’ndan görüşme haberi geldiğinde programımız kaçınılmaz olarak değişti. Gazze sınır bölgesine ve Bedevi kabilelerine yapacağımız gezi iptal edildi. Tel Aviv’den sabah yaptığımız bir görüşmenin ardından Kudüs’ün yolunu tuttuk. Kudüs deniz seviyesinden 800 metre yükseklikte. Tel AvivKudüs arasında tepelere ve minik dağcıklara tırmanarak İsrail’in kutsal başkentine ulaştık. Ağaçlı, sarı mimozalarla bezeli güzel bir yolun ardından Kudüs göründü. ??? Dışişleri Bakanlığı’nda önce Avrupa Birliği ile ikili ilişkilerden sorumlu Sami Davel’le görüştük. İsrail’in İsrail Dışişleri Bakanı: ‘Tek Yol İki Devlet’ AB ile olan ilişkilerini bu yolla bölgedeki ülkelerin bu şekilde nasıl bir araya gelip konuştuklarını aktardı. Dışişleri Bakanı Livni ile görüşmemiz 20 dakika olarak planlanmıştı. Ancak bizim gazeteci grubunun teker teker kendini tanıtması ve sorularını sorması epeyce zaman alınca, Livni’nin bu soruları cevaplaması için fazla zaman kalmadı. Bu nedenle Türkiye’ye ilişkin sorduğumuz sorulara cevap veremedi. Söylediklerini şöyle özetleyebiliriz: Bölgedeki terör eylemlerinden sorumlu İslam değildir. Sorun aşırı dincilerdir. Dini şiddet amacıyla kullananlardır. İsrail, burada ve bütün dünyada tüm Yahudilerin milli devletidir. Biz Filistinlilerin de kendi devletlerini kurmalarından yanayız. Çözüm iki ayrı devlet formülünde anlaşmaktır. Ancak Hamas gibi radikal örgütler İsrail’in varlığını kabul etmedikleri gibi, çözümü zora sokacak önerilerle süreci kesmeye çabalıyorlar. Gazze Mısır sınırını açtık. Bunu istismar ettiler ve bu bölgeyi terörün merkezi haline getirdiler. Türkiye, bizim dostluğuna çok önem verdiğimiz, halkımızın çok sevdiği bölgenin model ülkelerinden birisi. Türkiye’deki antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) konusundaki sorumuza ise şöyle karşılık verdi: Burada liderlerin nasıl davranacakları önemli. Bütün Avrupa ülkeleri için böyle bir sorunla karşı karşıyayız. Eğer birlikte hareket eder, eğitimde bu konunun daha dikkatli ele alınması sağlanırsa bu sorunun üstesinden bir ölçüde gelinebilir. Kuzey Irak’taki Kürt oluşumu konusundaki sorularımıza cevap vermek üzereydi ki, telefon geldi ve kendisini başka bir toplantıya çağırdılar. Tek kelimeyle cevapladı: Irak’ın birliğinden yanayız. ??? Akşam yemeğinde İsrail’in en renkli politikacılarından Bayındırlık Bakanı Bünyamin Fuad Ben Eliezer’le buluştuk. İşçi Partisi’nin eski Başkanı olan Eliezer aynı zamanda birçok önemli savaşı yönetmiş emekli bir generaldi. Eliezer, karşılaştığımız uzman ve siyasetçilerden farklı olarak açık sözlü konuştu. Türkiye ile üzerinde anlaşmayı planladığı bir projeyi getirdiği harita üzerinde anlattı: BakuTiflisCeyhan boru hattını ve Rusya’dan gelen doğalgaz boru hattını deniz altından İsrail’e uzatmaktan yanaydı. Bir projesi daha vardı. Aynı yoldan İsrail’e ve bölgeye Türkiye’den su getirmekti. Daha önce Başbakan Erdoğan’dan “olabilir” sözünü alan Eliezer, mayıs ayı başında Türkiye’ye geleceğini ve meslektaşı Hilmi Güler’le sorunu daha ayrıntılı konuşup bir neticeye ulaşabileceğini söyledi. ??? Bayındırlık Bakanı, emekli General Eliezer, Hamas ve bölgede şiddet eylemlerinden sorumlu gördüğü Hizbullah liderleri dahil herkesle gö BAŞSAĞLIĞI ODTÜ Endüstri Mühendisliği 1971 Mezunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili CHP Bursa Milletvekili ALİ DİNÇER’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine, tüm sevenlerine ve ODTÜ camiasına sabır ve başsağlığı dileriz. Eymir Kültür Vakfı Yönetim Kurulu İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu rüşebileceğini ifade etti. “Yeter ki İsrail’i tanısınlar ve şiddeti bıraktıklarını söylesinler.” İsrail’de görüştüğümüz bütün siyasetçiler ve uzmanların dikkatimizi çeken iki tutumunu burada vurgulamak istiyorum: Birincisi İsrail’in geleceğine ilişkin derin bir karamsarlık, ikincisi ise iki devletli çözüm formülünü ısrarla tekrarlamak. Eliezer, diğerlerinden farklı olarak karamsar değildi. Umutlu projeler peşinde koşmayı, Türkiye’ye olan derin sevgisini dile getirmeyi tercih etti. ??? İsrail gezimizin üçüncü günündeyiz. Arap ülkelerinin arasına sıkışmış, askeri gücüne dayanarak ayakta kalmaya çalışan bu ülkenin savaş dışındaki yönlerini de anlamaya çalışıyoruz. İsrail tarafından bakıldığında, “Biz anlaşmak istiyoruz, onlar saldırıyorlar” diye anlatılan Filistinlileri görmeden ve onları dinlemeden her şeyin tek yanlı olarak kalacağını bilerek İsrail gerçeğini gözlemeyi sürdüreceğiz… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle