18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Örgüt Güneydoğu’da vurkaç eylemleri yapıyor, batıya patlayıcı madde sevk ediyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT PKK kaos yaratma peşinde MEHMET FARAÇ Barzani, Restleşiyor! Cumhurbaşkanı Sezer’in başkanlığında “son toplantı”sını bugün yapacak olan Milli Güvenlik Kurulu’nun gündeminde Güneydoğu’da giderek şiddetlenen terör ile, o terörün ateşini sürekli besleyen Irak Kürdistanı Lideri Barzani’nin son demeçlerinin ağırlıklı olarak yer alacağı gizlenmiyor. Dünkü “Hürriyet”te bu toplantı ile ilgili olarak yayımlanan Uğur Ergan imzalı haberde “üst düzey bir kaynak” tarafından “artık devlette Barzani’nin Türkiye düşmanı olduğu anlayışı yerleşmeye başlamıştır. Buna göre muamele de kaçınılmaz olur” yorumunun yapıldığını okuyunca kendi kendime, “sabahı şerifler hayırlar ola” dedim. “Günaydın” yerine, o ağdalı Osmanlıca karşılığını niçin seçtiğimi söylememe bile gerek yok sanırım: Barzani ve Talabani’nin bizim için neler düşündüğünü anlamak istemeyenlerin başını çeken Erdoğan bu iki Irak Kürdistanı lideri ile, illa baş başa görüşmekten sağlayacağı mucizelere hem kendisini, hem de yakın çevresini ve özellikle yandaş medyasını nasıl inandırdığını bilenlerden olduğum için böyle söyledim. Başbakan dün, Barzani’nin Kerkük ile Diyarbakır kıyaslamalarını içeren görüşleri için kendisine sorulan bir soruyu yanıtlarken, Arap liginin geçen hafta Riyad’da yapılan toplantısında Talabani’yle yaptığı ikili görüşmede, “kendisine medya üzerinden konuşmasak çok isabetli olur” dediğini söylüyor ve ekliyor: “Bu sözlerinde yine duramadılar, duramayacaklar.” Tek taraflı ateşkes kararının “anlamsızlaştığı”ndan yakınan PKK, baharın gelişiyle birlikte saldırılarını yoğunlaştırıyor. Akdeniz ve Marmara bölgelerine patlayıcı sevkıyatını sürdüren örgüt yöneticileri, eylemler konusunda birimleri kendi inisiyatifine bırakırken bombalı saldırılarla sansasyon yaratmaya çalışıyor. Örgütte çok başlılık kopmalara, bunalımlar ise toplu intiharlara yol açıyor. Tabandaki çözülme PKK’yi ciddi biçimde endişelendiriyor. 1 Ocak 2007’den bu yana özellikle Silopi üzerinden güvenlik güçlerine teslim olan militan sayısının 60’ı aştığı, “Yaprak” ve “Helin” kod adlı kadın militanların ise çarpıcı bilgiler verdiği belirtiliyor. Teslim olan çok sayıda militanın ifadelerinden yola çıkan güvenlik birimlerinin son üç ay içinde, örgütün Güneydoğu kırsalındaki 30’dan fazla sığınağını ortaya çıkardığı, 50 ton gıda, askeri ve tıbbi araçtan oluşan malzeme, 400 kg. patlayıcı, 250 civarında silah ile 20 binden fazla mermi ele geçirdiği vurgulanıyor. Örgütteki çözülme, PKK’ye kırsalda barınma güçlüğü yaratıyor, lojistik çalışmalar büyük darbe alıyor. Geçen haftalarda “Burusk” kod adlı Galip Enyüce’nin, sorumluluğu altında bulunan 7 militanı bir mağarada kurşuna dizdikten sonra güvenlik güçlerine Yenihan İsyanı 1 OCAK 2007’DEN BU YANA ELE GEÇİRİLEN PATLAYICILAR teslim olması da PKK içindeki “ajan paranoyası”nı yoğunlaştırıyor. İddiaya göre örgüt içinde bunalıma girerek intihar edenlerin sayısı da artıyor. Örgütten kopan bir militan, Kandil Dağı’na yakın bir bölgede faaliyet gösteren 11 PKK’linin toplu olarak intihar ettiğini ileri sürüyor. Kaynaklar, örgütün intihar olaylarını, “psikolojik bunalımdaydılar, dağ ortamına ayak uyduramadılar, ajanlık yapıyorlardı” gibi gerekçelerle örtbas ettiğini iddia ediyor. rak 1 Ekim 2006’dan itibaren toparlanmaya çalışan örgüt ise geçen hafta başladığı saldırılarla tabanına moral vermeye, kentlerde ve kırsalda eylem gücünü artırmaya çalışıyor. PKK bu yüzden İstanbul, Ankara ve İzmir ile Akdeniz kentlerine ciddi oranda patlayıcı sevk ediyor. Militanlar patlayıcıları genellikle büyük kentlerdeki sanayi tesisleri ile büyük iş merkezlerine yönelik eylemlerde kullanmaya çalışıyor. Son 6 ay içinde İstanbul’da büyük iş merkezlerine yönelik 3 saldırının önlendiği bildiriliyor. Taksim’de önceki gün ele geçirilen A4 patlayıcının ise gözdağı amacı taşıdığı ifade ediliyor. PKK’nin patlayıcı sevkıyatının 21 Mart’taki Nevruz öncesi ve sonrasına denk getirilmesi ise dikkat çekiyor. Örgütün batı kentlerine sevk ettiği A4 ve C4 miktarı 150 kilo, amonyum nitrat ve potasyum nitrat oranı ise 250 kiloyu aşıyor. CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın Başbakanlık’a yönelttiği ve Türkiye’ye son 2 ay içinde Kuzey Irak’tan 750 kilo C 4 ile 5 adet Stringer füzesi sokulduğuna yönelik soru önergesi de yanıt bekliyor. PKK’de çözülmenin yanı sıra örgüt içindeki hâkimiyet kavgası da olumsuzluk yaratıyor. İddialara göre Abdullah Öca İnisiyatif teröristlerde! Tek taraflı ateşkes kararına sığına lan PKK üzerindeki etkinliğini giderek yitiriyor. Kaynaklar, Öcalan’ın İmralı’da avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamaların da Kandil’deki hâkimiyet kavgası nedeniyle sansürlendiğini öne sürüyor. Bu kavga ve kararsızlık, örgütün eylemlerine de yansıyor. Güvenlik birimlerinin geçen hafta içinde saptadığı ve PKK’nin silahlı kanadı HPG’nin sorumlusu “Dr. Bahoz Erdal” kod adlı Feyman Hüseyin ile örgütün Tunceli sorumlusu “Baver” kod adlı Süleyman Şahin arasındaki telsiz konuşması da PKK’deki çok başlılığı deşifre ediyor. Feyman Hüseyin’in, Şahin’e “Başkanımız zehirlenerek öldürülmek isteniyor. Bu durumda herkes üstüne düşen her şeyi yapmalı. Artık her grup kendi inisiyatifi ile istediği eylemi yapabilir. Eylem yapmak için onay almalarına gerek yok. Askerle karşılaştığınız yerde eyleminizi anında yapın, uzaktan kumandalı bombalı saldırılar artırılsın” dediği ileri sürülüyor. İddiaya göre Şahin de “Gereken cevap verilecek. Apo’nun fedaileri her türlü eylemi yapacak” yanıtını veriyor. AnkaraWashingtonBağdat hattında, “terörle mücadele” yöntemindeki anlaşmazlık çözüm beklerken son üç günde 9 asker ve 1 korucuyu şehit eden PKK, Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kaosa sürüklemeye çalışıyor. Sen anayasal kurumları yıprata dur... Çok değil; mayıs sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamına oturmak için her gün yeni stratejiler üretilerek devletin anayasal kurumlarının yıpratılmasının amaçlandığı sinsi ve bilinçli bir kampanyanın yöneticisi konumunda bulunan bir siyaset adamının güvendiği dağlara, yılların Talabani ya da Barzani’si kar yağdırmış olmalı. Erdoğan’ın dünkü ayaküstü demecinden ortaya çıkan bu çünkü. Adına, dilerseniz Irak Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı, isterseniz Irak Kürdistanı Başbakanı deyiniz... Barzani’nin geçen hafta sonunda El Arabiya televizyonunda söyleyip önceki gün Erbil’deki Selahaddin Üniversitesi’nde düzenlenen bir konferansta tekrarladığı görüşleri, sadece bu iki Iraklı Kürt politikacının düşünceleri içinde değerlendirmek yanlıştır. Erbil’de, “Kerkük, Kürdistan’ın bir parçasıdır. Kürt devleti doğal hakkımızdır. Bu hak bugün ya da yarın muhakkak gerçekleşecektir. Hedeflerimizi sakin ve barışçıl biçimde gerçekleştirmeliyiz. Hiç kimse bize sadaka vermedi; kan ve mücadele ile bu konuma geldik” diyen IKDP lideri Barzani’nin geçen haftaki açıklamalarını, aynı tarihlerde gerçekleştirilen iki başka ve önemli olay ile birlikte okumak gerekiyor. PKK’nin şehit ettiği askerler için yurdun dört bir yanında düzenlenen cenaze törenlerinde teröre lanet yağdı Anadolu şehitlerine ağlıyor 4 DHKPC’Lİ ÖLDÜRÜLDÜ Fransa ve ABD’yi arkalarına alınca... Birinci olayın sahibi AB ülkesi Fransa’nın Bağdat Büyükelçisi Jean François Girault’tur. Büyükelçinin, temaslarda bulunduğu Erbil’de yakın bir gelecekte ülkesinin büyükelçilik açacağını söylediğini (“Cumhuriyet 7 Nisan 2007”) Erdoğan ve Gül herhalde okumuş olmalılar. Fransa Büyükelçisi, bu oluşumun ülkesi ile Kürt Bölgesi arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olmakla kalmayacağını, ayrıca diğer AB devletleri arasındaki ilişkileri de geliştireceğini müjdeliyor. Bazı Arap ülkelerinin Lefkoşa’da da ticaret ofisleri açmayı düşündüklerini, KKTC’nin tanınması yolunda bir büyük başarı olarak göstermeye çalışan Başbakan, Fransa’nın Erbil hamlesinin Türkiye için ne anlama geleceğini herhalde biliyordur. Ya Abdullah Gül’ün, ABD’li meslektaşı Rice’a pazar günü telefon ederek, “Barzani’yi siz susturmazsanız, biz nasıl susturacağımızı biliriz”le başlayan mesajından hemen önceki günlerde ABD’nin emekli Genelkurmay Başkanı Myers’ın TSK‘nin bir sınır ötesi operasyonu yapması halinde ABD askerleri ile karşı karşıya gelinebileceği yolundaki üstü kapalı tehditleri için ne diyecektir, Cumhurbaşkanlığı aday adayımız ile olası başbakanımız? Onlar ne diyeceklerini düşüne dursunlar... Sadece dün ve önceki günde, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını korumak uğruna 10 askerimizin daha şehit edildiği haberleri düştü yine haber bültenlerine... Ama asıl düşen ateşin yeri, o gencecik vatan çocuklarının ocakları olmalıdır. O gençleri ölüme gönderen katiller, sınırlarımıza nereden sızıyorlar? Kimin silahlarını kullanarak bu cinayetleri işliyorlar?.. Ve kimler onların arkalarını sıvazlıyorlar? ??? Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olmak için yola çıkan Erdoğan da, onun olası Başbakanı Gül de “sahibinin sesi” konumunda olanlara, sonunu getiremeyecekleri gözdağı vermek yerine, Türkiye’nin güvenliğini sınır ötesinden sağlamak operasyonunu bugünkü MGK’de göze alabiliyorlar mı? Gerisi lafügüzaftır... 13 bin askerle operasyon Yurt Haberleri Servisi PKK’nin son üç günde 9 asker ve korucuyu şehit etmesinin ardından Tunceli ve Bingöl’de eşzamanlı olarak başlatılan operasyonlarda 4 DHKPC’li öldürüldü, 1 kişi ise yakalandı. Cudi, Gabar ve Besta dağlarında ise operasyonlar genişliyor. Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı’nca sevk ve idare edilen operasyonlara Tunceli 4. Komando Tugay Komutanlığı, Hozat 51. Motorlu Tugay Komutanlığı, Bingöl 49. İç Güvenlik Tugay Komutanlığı ile Tunceli ve Bingöl jandarma komutanlıklarına bağlı 13 bin asker katılıyor. Birlikler kışın bitmesiyle sığınaklardan çıkan terör gruplarını etkisizleştirmeye çalışıyor. Önceki gün öğlen saatlerinde TunceliBingöl sınırında kalabalık bir PKK grubuna yönelik başlatılan operasyon sürerken bölgeye dün sabah saatlerinden itibaren özel harekât timleri gönderildi. Yaklaşık 30 kişi oldukları tahmin edilen PKK grubuyla önceki gece geç saatlerde başlayan sıcak temasın devam ettiği, çatışmaların Tunceli’nin Pülümür ilçesinde yoğunlaştığı bildirildi. Askeri yetkililer çatışmalarda en az 3 PKK’linin öldürüldüğünü belirttiler. Dün sabah saatlerinden itibaren Tunceli’den kalkan iki kobra helikopteri de bölgeyi bombalarken terörist grubun abluka altına alındığı ifade edildi. Öte yandan önceki akşam saatlerinde Hozat ilçesi kırsal alanında düzenlenen operasyonda çıkan çatışmada 2’si kadın 4 DHKPC militanı öldürüldü, örgütün bölge sorumlusu olduğu belirtilen Cengizhan Pilav da yakalandı. Şırnak’ta önceki gün 3 güvenlik görevlisinin şehit olduğu Cudi, Gabar, Besta dağları ve Bestler Dereler Bölgesi’nde de operasyonlar genişletilerek sürüyor. Şırnak Tümen Komutanlığı’na bağlı 2 tugay ile komandolar ve 10 kadar helikopterin katıldığı operasyonlarda, Besta Dağı’nın Yeditepe mevkiinde çatışmalar sürüyor. Yurt Haberleri Servisi Güneydoğu Anadolu’da askeri birliklerin PKK’ye yönelik operasyonları sürüyor. Bingöl’ün Yayladere ilçesi kırsalındaki operasyonda dün bir uzman çavuş daha şehit oldu. Böylelikle 3 gün içinde bölgede şehit olanların sayısı 10’a yükseldi. BingölTunceli sınırındaki Yayladere kırsalında sürdürülen operasyonlar sırasında dün Bingöl İl Jandarma Komutanlığı Özel Harekât Taburu’nda görevli Uzman Çavuş Hasan Yollu şehit oldu. Bölgedeki operasyonlar sırasında Yayladere’de 2, Tunceli’nin Pülümür ilçesinde de 3 PKK’li öldürüldü. Bingöl Jandarma Komutanlığı’nda düzenlenen törenin ardından Yollu’nun cenazesi memleketi Çorum’un Sungurlu ilçesine gönderildi. Yayladere’de önceki gün şehit olan Ramazan Özen, Mithat Sümer ve Halil Atlas için de 49. Motorlu Piyade Tugayı’nda tören düzenlendi. Özen ve Sümer’in cenazeleri Adıyaman’a, Atlas’ın cenazesi ise Van’a gönderildi. Bitlis’in Çeltikli yöresindeki operasyonlar sırasında şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Kaşif Arslan (31) için Samsun’un Havza ilçesinde 19 Mayıs Mahallesi’ndeki evinin önünde tören düzenlendi. Daha sonra cenaze binlerce kişinin katıldığı bir yürüyüşle Mehmetçik Meydanı’na götürüldü. Burada konuşan Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Dursun Ali Karaduman “Bugün ABD Senatosu, Fransız Meclisi, İngiliz Lordlar Kamarası, Brüksel AB Parlamentosu, Ermenistan seni katledenleri kınamadı. Olmadı, olmasın. Onlar, ancak hainler öldüğü za Bitlis’teki operasyon sırasında şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Kaşif Arslan için düzenlenen cenaze törenine binlerce yurttaş katıldı. Şehit Jandarma Uzman Çavuş Muhterem Yağbasan’ın Adana Saimbeyli’deki cenaze töreninde ise PKK’ye lanet yağarken yurttaşlar Türk bayrakları ve Atatürk posteri taşıdılar (üstte) . (Fotoğraflar: AA) man kınar, seslerini yükseltirler. Ben buradan sizin adınıza tüm hainleri ve destekçilerini kınıyorum’’ dedi. Ardından Kevser Camisi’ne götürülen şehit cenazesi, Şehir Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığında toprağa verildi. Şırnak’ta teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Muhterem Yağbasan için Adana’nın Saimbeyli ilçesinde tören düzenlendi. Şehit uzman çavuşun annesi Fatma Yağbasan (65), oğlunun tabutuna sarılarak PKK’ye lanet yağdırdı. Israrla ağlamayacağını söyleyen anne Yağ basan, “Ağlayıp da teröristlere bayram ettirmeyeceğim. Şehit oğlum, her zaman bu ülke için kanını dökmeye hazırdı’’ diye konuştu. Anne Yağbasan, oğlu dünyaya gelmeden önce başına ilginç bir olay geldiğini belirterek ‘’Rüyama giren bir kişi, ‘Oğlun olacak, ismini de Muhterem koyacaksın. Orduya katılacak, harpte en büyük asker olacak’ demişti. Oğlumun bu ülke için şehit olacağını çok önceden biliyordum’’ dedi. Daha sonra evden alınan cenaze, kalabalık eşliğinde çeşitli sloganlar atılarak törenin yapılaca ğı, hükümet konağının bulunduğu alana getirildi. Yağbasan’ın eşi Şefika (23) da operasyona gitmeden önce eşiyle son kez görüştüğünü belirterek, “Bana operasyonun tehlikeli olacağını ancak korkmamam gerektiğini söylemişti. Şehit olursam arkamdan ağlamayın demişti’’ diye konuştu. Anne Şefika’nın kucağındaki 1.5 yaşındaki kızı Elif ise olup bitenlerden habersiz, kalabalığı izledi. Tören alanında kılınan namazın ardından, cenaze, ilçe mezarlığındaki şehitlikte defnedildi. mehmet?cumhuriyet.com.tr Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net Sezer: Amaçlarına ulaşamayacaklar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Bitlis, Şırnak ve Bingöl’de 9 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun şehit olması dolayısıyla yaptığı açıklamada “Ulusça bizlere bu büyük acıyı yaşatanları lanetliyorum. Şehit edilen, yürekleri yurt sevgisiyle dolu gencecik insanlarımız, bağımsızlık ve özgürlüğümüzün ölümsüzleşen simgeleri olarak gönlümüzde yaşayacaktır. Ulusal bütünlüğümüze zarar verecek eylemlere ve söylemlere başvuranlar, amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklarını, buna güçlerinin asla yetmeyeceğini bilmelidirler” dedi. Sezer’in, ayrıca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a telgraf göndererek TSK’ye başsağlığı dileklerini ilettiği bildirildi. Türkiye Bilişim Derneği’nin Bilgi İşlem Merkezi Yöneticileri Toplantısı’nın açılışını yapan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, konuşmasının sonunda “Artık politikacılar öyle her istedikleri gibi konuşamıyor. Karşınızdakiler hemen internete girip o öyle değil, doğrusu şöyle diye sizi uyarıyor. Yani politikacı artık dikkatli olmak zorunda” dedi. Yıldırım’ın bu esprili bakışı, belki de internete sansür getirmek isteyenlerin gizli kaygılarını dile getiriyordu. Bakan Yıldırım internetteki pornografinin de dış kaynaklı olduğunu belirterek yasadışı pornografinin filtrelenmesi için yaptıkları çalışmaları anlattı. Ulaştırma Bakanı’nın konuşmasının üzerinden 24 saat geçtikten sonra aynı salonda Gereği Düşünüldü: İnternet Suçludur adında bir panel ya ENTERNET / MEHMET SUCU Ya Ses Çıkaracak Kimse Kalmazsa pıldı. Bilişim Suçları Yasa Tasarısı Komisyon Başkanı Prof. Dr. Eşref Adalı tarafından yönetilen panele Telekomünikasyon Kurumu’ndan Osman Nihat Şen, TİD Başkanı Cem Çelebiler, Sosyolog Ali Ergür, TBD Hukuk Çalışma Grubu Başkanı Mehmet Ali Köksal ve gazeteciler konuşmacı olarak katıldı. Eşref Adalı Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırladığı tasarı için “Bu taslak kes kopyala yapıştır yöntemiyle yapılmış gibi. Ve sanki yüzlerine gözlerine bulaşmış gibi” yorumunu yaptı. Mehmet Ali Köksal ise kısaca şunları söyledi: “İnternet suçludur. Çünkü toplumun her kesiminin ulaşacağı bir mecradır. Politikacıların yalanlarını internete koyarsanız bunu engellemek gerekir. Gerekçe nedir? Çocuk pornografisi. Gerçekten gündem çocuk pornografisi mi? Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırladığı tasarıda cevap ve düzeltme hakkı da var. Amaç çocuk pornografisini önlemek ise bu neyin cevap ve düzeltme hakkı? Yasanın amacı bellidir. İnternette eleştirel yayın yapan siteleri engellemektir.” Aynı salonda 24 saat arayla yapılan bu konuşmalar, insanın aklına değişik soruları getiriyor. Belki bir süre sonra şöyle diyeceğiz: Önce çocuk pornosu siteleri diye başladılar. Sonra pornografik siteler dediler. Daha sonra sıra erotik sitelere geldi. Bu erotik sitelerin içine Hürriyet’in arka sayfa güzelini de soktular. Sonra bir baktık sansürleme o kadar genişlemiş ki, internette hiçbir şey bulamamaya başladık. Burada zararlı içerik bulunduran siteleri savunmuyoruz. İnternete giren hemen herkes yapabileceği basit ayarlarla bu zararlı içerik barındıran sitelere girişi bireysel olarak engelleyebilir. Ama bunu sizin rızanız olmadan hükümetin yasaklamaya kalkması, demokrasi açısından ciddi sorunlar yaratır. Anımsamakta yarar var. 1950 Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Konvansiyonu ile 1966 Birleşmiş Milletler Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi özetle şöyle der: “Her bireyin herhangi bir mü dahale olmaksızın düşünme, düşündüklerini ifade etme, her tür bilgiyi ve düşünceyi sınırsız şekilde aramak, almak ve iletme hakkı vardır.” Hükümetin yapmak istediği filtreleme veya sansür girişimi bu bağlamda da ciddi sakıncalar içeriyor. Bu tasarıya karşı durmak gerekmektedir. Çok bilinen bir sözü anımsamakta yarar var: Önce Yahudileri götürdüler, sesimi çıkarmadım, arkasından aydınları götürdüler, sesimi çıkarmadım, sonra muhalefeti götürdüler, sesimi çıkarmadım, peşinden çingeneleri götürdüler, sesimi çıkarmadım, peş peşe demokratları, sosyalistleri, liberalleri götürdüler... Sesimi yine çıkarmadım. En sonunda beni götürmeye geldiklerinde ses çıkartacak kimse kalmamıştı!.. Baydemir: Çatışma ve ölümü kabul etmiyorum DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, gazetecilerin sorularına karşın Iraklı Kürt lider Mesud Barzani’nin Türkiye’yi tehdit eden açıklamaları hakkında konuşmak istemedi. Baydemir, 3 günde10 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu anımsatarak “Yitirdiğimiz her insan kim olursa olsun insanlığımızdan götürüyor. Çatışmayı, ölümü kabul etmiyorum, önümüzdeki birkaç ayı metanet ve sağduyu ile aşmalıyız’’ dedi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle