18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 19 Stockholm Y Y Y Y Y Y Y Y Y 10 13 13 10 15 16 18 18 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 17 15 15 11 14 11 13 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y B B B B B B B 20 21 18 18 14 17 7 9 3 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun batısı ve Adıyaman çevreleri yağışlı geçecek. Rüzgâr yurdun batı kesimlerinde kuzey ve kuzeydoğu, diğer yerlerde güney ve güneybatı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, yurdun batı kesimlerinde kuvvetli olarak esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y Y Y Y B Y 11 15 12 13 17 17 18 16 15 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y B Y Y 16 15 12 14 14 11 15 14 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B B B B B Y Y Y 15 9 2 12 7 10 14 25 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada derece önem veren bir kurumdan bu belge, (Fethullah Gülen’e yakın olduğu bilinen birinin yönetimindeki) Nokta dergisinde yayımlandı. Genelkurmay yazılı bir açıklamayla andıcın varlığını kabul etti, ama; taslak metnin 12 Ekim 2006’da “çalındığını” açıkladı. Üstelik açıklama “çalınan” taslak metnin “yurtdışı bağlantılarla ilişkili olarak ülkenin siyasi ortamı nazara alınmak suretiyle 8.3.2007 tarihine kadar bekletilerek bu tarihte kamuoyuna sunulduğuna” dikkat çekiyordu. ??? Genelkurmay Askeri Başsavcısı Albay Saim Öztürk, yazılı açıklamanın dışında basına daha ayrıntılı bilgi verdi. Ad vermeden andıcın “kime ve nereye” sızdırıldığını duyumsattı. Verdiği bilgilere göre, çalınan ilk taslak rapor, Genelkurmay gibi bir kuruma hırsız giremeyeceğine göre kuşkusuz kurum bünyesinde görevli biri tarafından “ABD’de (Utah’ta) bir isme elektronik posta yöntemiyle” gönderilmişti. “Amerikalı görünen bu kişi büyük bir olasılıkla sahte isim” kullanıyordu. Genelkurmay’ın açıklamaları yorumlandığında çeşitli olasılıklar arasında Fethullah Gülen adı ve ona bağlı örgüt ilk sırayı alıyor. Şu sıralar aynı dergide yayımlanan diğer kimi belgeler ve Genelkurmay’ın açıklamaları ışığında olayı değerlendirirsek: Söz konusu olayı hırsızlık olayı diye nitelemek olanaksız. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın anılarını ele geçirecek, Genelkurmay’dan belge çaldıracak kadar geniş olanaklara sahip “bir örgütün”, devletin örneğin Genelkurmay’ın içine nüfuz edecek kadar genişlediğini, güçlendiğini kabul etmek gerekiyor. Açıklamalar bir ismi ve adını taşıyan örgütü çağrıştırıyor. Ayrıntılar olaya bu adı ve örgütü yakıştırıyor. Askerin yıllardır Milli Güvenlik Kurulu’nda ve laiklik üzerine yaptığı hemen her açıklamada laik rejime en büyük tehlike diye gösterdiği kişi Fethullah Gülen, Amerikan yönetiminin himayesinde Pennsylvania’da yaşıyor. Adını taşıyan örgüt (tarikat) mensupları ise Utah’ta. ??? Hırsızlık… 12 Ekim 2006’da çalınan belgenin ABD’ye gönderilmesi… andıcın “siyasal ortam nazara alınarak 8 Mart’a kadar bekletilerek”, oradan Nokta’ya gönderilerek yayımlanması… olayın Gülen ve tarikatının marifeti olması olasılığını akla getiriyor. Andıç tartışmaları sırasında üç hafta önceKanaltürk’teki “Politika Durağı” programında Genelkurmay ilgili dairesinin gazetecileri üstelik kimilerini haksız yere suçlayacağı yerde, hükümete bilgi taşıyarak içinde bulunduğu Silahlı Kuvvetler’e ihanet edenlerin, asıl asker, ordu düşmanlığı yapan köstebeklerin saptanmasını önerdim. Günlerce dillerde dolaşan, ama yalanlanmayan bir olaydı sözünü ettiğim. Son Askeri Şura’da karargâhın hazırladığı Başbakan’dan yanıtlaması istenecek sorulara sıra gelince; şura üyeleri, sorulardan daha önce bilgilendirilen RTE’nin her sorunun yanıtını vermeye hazır olduğunu hayretle gördüler. Bu olay neyi gösteriyordu? Şuradaki olay yalanlanmadığına göre, bünye içinden hükümet başkanına gönüllü hizmet veren biri veya birileri, askerliğin temel kuralı gizliliği umursamayarak kimi bilgileri hükümete, başkanına “sızdırıyordu”. Türkiye çapında örgütlenmiş, giderek güçlenen, Türkiye üzerinde oyunlar tezgâhlayabilen Fethullahçılar… Bir başka yanda bu iktidara bu türlü hizmet edenler... TSK’ye de sızmış görünüyor. ??? Fethullah Gülen eskiyeni siyaset adamlarımızın muteber adamı! Geçenlerde TBMM Başkanı Arınç, Gülen’e olan saygı ve sevgisini açıklayan demeçler vermedi mi? Gülen’in rejim açısından ne kadar büyük bir tehlike olduğu; okulları, gazete ve dergileri, kaynağı meçhul çok geniş maddi olanaklarıyla yaptığı propaganda ve rejim karşıtı girişimler ayrıntılarıyla yazıldı. Örneğin Cumhuriyet, gazetemizin başta İlhan Selçuk, hemen bütün yazarları, ön safta yazılarıyla, kitaplarıyla Hikmet Çetinkaya; “tehlikeyi” bütün boyutlarıyla teşhir ettiler. Asker dışındaki etkin ve yetkin çevreler uyarıları umursamadı. Önce rahmetli Bülent Ecevit, sonraları Fethullah Gülen’le değil konuşmak, yan yana gelmeye bile tahammül edemediğini (örnek olaylar vererek) bana söyleyen Süleyman Demirel… bir süre sonra nasıl olduysa bu adamın karşısında değil, yanında göründüler. Medya mı? Gülen ve örgütüne karşı ciddi hiçbir uğraş vermedi. Fethullah Gülen’in gerçek kimliği ve amaçları topyekun anlayışla asla Türk kamuoyuna anlatılmadı. Oysa Gülen’in 28 Şubat’tan önce ve sonra TV’lerde canlı yayımlanan ağzı gözü sulu vaizlerle, çevresini alanlarla yaptığı söyleşiler bir bir ele alınıp analiz edilseydi… bu adamın gerçek yüzü çok önceden saptanabilirdi. Zira F. Gülen, TV’lerde yayımlanan bir söyleşisinde kullandığı ve kullanacağı insanlara şu talimatı verdi: “Sakın yargıyla, askerle, hâkimle, subayla kavga etmeyin. Onlarla dostluklar kurarak bulundukları kurumları, kurulları içinden fethedin!” Verdiği bu talimat bugünlerde uygulanıyor. Andıçla başlayan emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın yine Gülen’e yakın birinin yönetimindeki Nokta’da yayımlanan anılarıyla devam eden (Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Orgeneral Büyükanıt’ın dediği gibi “zamanı geldiğinde görevini yapmak zorunda olan TSK’ye” yönelik) tezgâhlar devlete sızan örgüt ve örgütün kurguladığı oyunlar, bakalım sergilenebilecek mi? Bekleyelim! Bush karşıtlarını bir araya getiren oluşuma göre PKK destekleniyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ABD Türkiye’ye düşman WASHINGTON (ANKA) ABD Başkanı George Bush karşıtlarından oluşan Conservative Voice (Muhafazakâr Ses) adlı oluşum, ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile yardımcısı Eric Edelman’ın Türkiye’yi düşman olarak gördüğü ve ikilinin PKK’yi desteklediğini öne sürdü. Grubun internet sitesinde yayımlanan “Gates İran’ı koruyor,Türkiye’ye saldırıyor” başlıklı yazıda ilginç görüşlere yer verildi. Scott Sullivan imzalı yazıda, CIA’nın ABD istihbaratının tüm alanlarının kontrolünü eline aldığı, bunlardan birinin de Savunma Bakanı Gates’e bağlı olduğu ifade edildi. “İran yanlısı” şeklinde nitelenen Gates’in sert bir şekilde eleştirildiği yazıda, “Gates ve yardımcısı Eric Edelman’a göre Türkiye düşman. Gates ve Edelman Türkiye’ye karşı PKK’yi ve İran’ı destek PKK’NİN BOMBA KURYESI YAKALANDI BAŞKALE (AA) Terör örgütü PKK’nin saldırılarda kullanılmak üzere batı illerine gönderdiği bombaların kuryeliğini yaptığı ileri sürülen ‘’Zahide’’ kod adlı H.D. de Van’da düzenlenen operasyonda yakalandı. Daha önce Marmaris’te bir bombalama olayında kullanılmak üzere İran’dan 10 kilo A4 patlayıcı ile patlamaya hazır 7 fünyeyi temin ederek batı illerine sevk ettiği iddiasıyla aranan H.D, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. ra Limanı’nın da kontrolünü ele alması önerilen yazıda, bu bölgede İran yanlısı militanların bulunduğu kaydedildi. Basra’yı kontrol edenin Bağdat’ı da kontrol edeceği savunularak “Gates ve Edelman, Basra’nın İran’ın kontrolüne bırakılmasını tercih ediyorlar. Gates ve Edelman, Kürtler ve İran’ın Irak’ı mini devletlere bölmeleri yönündeki çabaları engellemeyecektir” denildi. liyor ve Kürtlerin Irak Kürdistan’ı bir fırlatma rampası olarak kullanarak Türkiye’yi bölmesini istiyor” denildi. Gates, Dışişleri Bakanı Rice ve ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Halilzad’ın İran’ı desteklerken, Türkiye’ye karşı savaş ilan ettikleri ileri sürülen yazıda, “Türkiye kendi kendini korumalı ve Kerkük’ü almalı” ifadelerine yer verildi. Türkiye’ye ayrı zamanda Bas Tarikatlarıyla ünlü eyalette Fethullah Gülen cemaatinin güçlü bağlantıları var Asker karşıtı eylemler Utah’tan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nın “basın değerlendirme” raporunun çalınmasının ardından ABD’nin Mormon Tarikatı ile ünlü Utah Eyaleti’ne gönderilmesi ve oradan Türkiye’deki bazı basın organlarına servis edilmesi, gözlerin bu eyalete çevrilmesine neden oldu. Daha önce asker aleyhine yayın yapan internet sitelerinin de Utah kaynaklı olması ve Fethullah Gülen cemaatinin de Utah’ta güçlü bağlantılarının bulunması, “Askere karşı komplo” değerlendirmelerini de beraberinde getirdi. Eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in, 2001 yılının ocak ayında Gülen hakkında açtığı davanın Necip Hablemitoğlu’nun yaptığı araştırmaları dayanak aldığı iddianamesinde, “Fethullahçı yapılanma, CIA’nın öngördüğü tarikat modeline (Mormon, Moon, Scientology) gibi tıpatıp uymaktadır” denilerek Gülen cemaati Mormon tarikatı bağlantısına dikkat çekilmişti. İddianamede “Hocaefendi, Phileadelphia yakınlarında özel bir çiftlikte yaşıyor. FBI korumasındaki çiftlik alanı, refakat memurlarının gözetimi altında” da denilmişti. Genelkurmay’dan çalınan basın değerlendirme raporunun elektronik posta ile Utah’ta sahte ABD ismi kullanan birine gönderilmiş olması da söz konusu kişilerin askere karşı organize bir çaba içinde olduğunu ortaya koydu. Genelkurmay da bu çabayı, “seçim süreci öncesinde askerlerin etkisizleştirilmek istendiği” şeklinde değerlendirdi. Basın değerlendirme raporunun çalınmasından sonra yürütülen takip sonucu, olayın faillerinin raporu Utah’a gönderme konusunda çok dikkatli davrandığını da gösterdi. İnternet üzerinde iz bırakmamak için, rapor internete kapalı kişisel bir bilgisayardan taşınabilir bir bellek aracılığı ile kopyalandı. Daha sonra da elektronik posta aracılığı ile Utah Eyaleti’nde sahte bir isim kullanan alıcıya gönderildi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in günlüğü olduğu iddiasıyla çeşitli belgeler yayımlayan Denizcilersitesi isimli internet sitesinin yanı sıra, daha önce TSK’nin üst düzey mensuplarının yolsuzluklara karıştığı iddialarını ortaya atan www.yolsuzluk.com adresindeki internet sitesinin de Utah üzerinden yayın yaptığı ortaya çıkmıştı. Çetinkaya, Balbay ve Kızık, Ankara’daki fuarda kitaplarını imzaladı. Cumhuriyet yazarları okurlarıyla buluştu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya, Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay ve İzmir Temsilcimiz Serdar Kızık, Ankara Kitap Günleri Fuarı çerçevesinde düzenlenen imza gününde okurlarıyla bir araya geldi. AKM’de düzenlenen imza günü öncesi Mustafa Balbay, “Cumhurbaşkanlığı Seçimi Sürecinde Türkiye” konulu söyleşide konuştu. “Toplumun bir araya gelmesi gerek. Ortak bir yürek olabilmek gerek” diyen Balbay, tek başına hareket etmenin işe yaramayacağını kaydetti. Medya kuruluşlarının hükümet yanlısı haberlerindeki artışa dikkat çeken Balbay, “Medyanın bugün iki görevi var: AKP’nin her yaptığını reform olarak sunmak ve AKP’nin karşısına çıkabilecek alternatifleri törpülemek” dedi. Solda birlik konusuna da değinen Balbay, esas olanın toplumu kucaklayabilecek bir harekette buluşmak olduğunu kaydetti. Yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin Türkiye için önemli olduğunu vurgulayan Balbay, yurttaşlardan duyarlı ve birlik içinde davranmasını istedi. Atatürk döneminin o müthiş aydınlanma projelerinden halkevleri ve halkodaları hareketinin Toroslar’ın eteğindeki o güzelim Güney Köyü’ne, doğduğum yere yansıması. Kahvenin duvarlarında boş raflar vardı. Çocuk aklımla bu kadar çok rafın ne işe yaradığını sorduğumda, bir büyüğüm şunu söylemişti: “Evladım burası eskiden halkodası idi. Bu rafların hepsi kitap doluydu. Sonradan dağıldı. Kitaplar da çarçur oldu gitti... Geriye işte bu raflar kaldı.” O dönemin aydınlanma hareketini sonraki kuşaklar aynı nefesle kucaklasaydı... Ahhh... İkinci anım da ortaokul, lise yıllarımın geçtiği Nazilli’deki Halk Kütüphanesi’ne ilişkin... Uzun Çarşı’nın hemen arkasında bana çok sevimli gelen, tek katlı bir binaydı. Görevli; ufacık bir gürültüyü bile kabul etmez, hemen uyarırdı. O sessizliğin içinde ansiklopedilerle olmak ne büyük zenginlikti... ??? Türkiye’de kütüphane kültürü ne yazık ki zayıflıyor. Kimi kişisel çabalar yüreğimize su serpiyor ama, okumanın toplumsal bir devinim haline getirilmesi ayrıca önemli... İşte yüreğimize sudan öte, adeta ırmaklar akıtan bir kişiden söz edeceğim; Gelibolu Halk Kütüphanesi Müdürü Ali Dursun... Onu 2000’de Şırnak’ta tanıdım. Kütüphane Müdürü olarak oraya “sürmüşler”. Orada sürülmüş gibi değil de sürgün vermiş gibi çalışıyordu. Şırnak Kütüphanesi’nin binasından kitaplarına kadar her şeyini zenginleştirmişti. Dönüşte, “Ali Dursun, Durmasın” başlıklı bir yazı yazıp, insanları Dursun’a omuz vermeye çağırmıştım. İstediği omuz da kitaptan başka bir şey değildi. Aradan yıllar geçti; Dursun, Gelibolu’ya tayin oldu... Ali Dursun durur mu, “Doğu hizmeti bitti, şimdi biraz rahat edelim” diye düşünür mü? Düşünmez elbet... Ali Dursun her mevsim arar beni. Ama Kütüphaneler Haftası gelince ayrıca arar, sorar: “Yeni bir kütüphane daha yaptım... Sizden ne kadar kitap gelir?” Ali Dursun bir yıl içinde Gelibolu Kütüphanesi’ni zenginleştirdikten sonra çevredeki yerleşim yerlerinden Anafartalar, Bolayır, Evreşe ve Kavakköy’de de kütüphaneler açtı. Kendisinin resmi sorumlu olduğu Gelibolu dışında 7 yerde daha kütüphane açtı. ??? Ali Dursun’un bu girişimini pek çok insan biliyor. Zaten böyle bir girişimi duyup da duyarsız kalmak olanaksız. Anadolu’nun pek çok kesiminde Dursun’un girişimine, heyecanına benzer insanlarla karşılaştım. Her biri fişek gibiydi. “6 ay içinde Türkiye’yi düzeltir misin, herkesi okuryazar yapar mısın” desem, gözü kapalı “Ne 6 ayı, 3 ayda yaparım” diyecek gibiydiler. Ne yazık ki onların çoğunun heyecanı bir yıldan, iki yıldan fazla sürmedi. İlk altı ay 100 metre koşucusu gibiydiler, ikinci altı ay iyi bir yürüyüşçüydüler, üçüncü altı ay dura kalka yollarına devam ediyorlardı, dördüncü altı ayda da bizden adam olmaz, bu halkla bir şey yapılmaz deyip işin içinden çıktılar. Ama Ali Dursun yoluna devam ediyor. Son 7 yılına ben tanığım. Öylesine olumsuzluklarla karşılaştı ki, her seferinde tamam dedim, bu kez pes edecek. Ama etmedi, yoluna devam etti. Ali Dursun kurduğu kütüphanelerin sadece kitap sayısıyla ilgilenmiyor. Binalarıyla da ilgileniyor. Şimdi de tutturmuş, her kütüphanede bir bilgisayar köşesi olsun. Yandım ben. Şimdi Ali Dursun’a kitapların yanında bilgisayar bulmak için de uğraşacağız! ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘TSK’nin yanında’ Öte yandan Fethulah Gülen’in avukatı Orhan Erdemli, ‘’andıç’’ın müvekkiliyle ilişkilendirilmesinin ‘’art niyetli bir davranış’’ olduğunu savunarak ‘’iddiaların hiçbir dayanağı bulunmadığını ve hukuken iftira niteliği taşıdığını’’ belirtti. Erdemli, Gülen’in “her zaman TSK’nin yanında ve yıpratılmasının karşısında’’ olduğunu ileri sürdü. NOTOSÖYKÜ’NÜN LİSTESİ Okunması zorunlu kitap Don Kişot ARDAGÜL YILDIZ Başbakan Erdoğan’ın, Haniye’yi davet etmesi Türkiye’yi zor durumda bırakacak Dış politikada stratejik hata ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Arap Birliği zirvesi için gittiği Suudi Arabistan’da Filistin’in Hamas üyesi Başbakanı İsmail Haniye’yi Türkiye’ye davet etmesi, “dış politikada çok önemli bir stratejik hata” olarak değerlendirildi. Dışişleri Bakanlığı’nın özellikle 24 Nisan tarihi yaklaşırken sözde Ermeni soykırımının ABD Kongresi’nden geçirilmemesi yönünde Yahudi lobisinin önemli desteğinin sağlandığı ve Irak’ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunması konularında, Washington yönetiminin Türkiye’nin tezlerine yaklaşmış olduğu bir dönemde, Erdoğan’ın Haniye’ye yaptığı davet, Türkiye’nin her iki konudaki dış politikasını da sıkıntıya soktu. ABD Kongresi’nde Yahudi lobisinin önde gelen ismi Tom Lantos’un, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e telefon ederek, “Bizim hassasiyetlerimizi dikkate almazsanız, biz de sizin hassasiyetlerinizi dikkate almayız” diyerek gözdağı vermesi, Dışişleri Bakanlığı bürokratlarının ve ABD’ye giderek lobi faaliyeti yürüten milletvekillerinin çabalarının bundan sonra ciddiye alınmayacağı mesajı olarak yorumlandı. Erdoğan’ın, ABD’deki Yahudi lobisinin Hamas konusundaki hassasiyetini bilmesine karşın, Haniye’ye yaptığı bu davetin, Washington yönetiminin Türkiye’yi ilgilendiren diğer politikalarına da olumsuz yansıması bekleniyor. ‘Vatanseverlik parayı korumak’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün İstanbul’da Casper Bilgisayar Sistemleri AŞ’nin yeni üretim tesisi ile İGDAŞ Uluslararası Gaz Eğitim Teknoloji ve Araştırma Merkezi (UGETAM) Kurtköy Eğitim Tesisleri’nin açılışını yaptı. Erdoğan, enflasyonla mücadelede başarı sağladıklarını ifade ederek “Gerçek yurtseverlik budur, vatanperverlik budur. Vatandaşın cebindeki parayı korumaktır” dedi. (AA) ANKARA Aylık edebiyat dergisi “NotosÖykü”, bugün çıkan 3. sayısında “Ölmeden önce okunması zorunlu 40 kitap” araştırmasının sonuçlarını açıklıyor. Listenin ilk sırasında, dünya çapında yapılan oylamalarda birinciliği elinde tutan başyapıt “Don Kişot” yer alıyor. NotosÖykü’nün belirlediği 74 yazarın dünya ve Türk edebiyatından seçkilerinden ortaya çıkan ilk 40 kitap, derginin 3. sayısında okuyuculara sunuluyor. Türkiye’nin önde gelen yazarlarından oluşan seçici kurula yöneltilen soruya karşılık her yazarın verdiği 10’ar kitap adı, toplam 405 kitaptan oluşan listeyi belirledi. Bu listede en çok oy alan ilk 40 kitap da, “Ölmeden önce okunması zorunlu 40 kitap” listesini ortaya çıkardı. İspanyol yazar Miguel De Cervantes’in 17. yüzyılda kaleme aldığı “Don Kişot” adlı roman, en fazla oy alan kitap oldu. Roman, Norveç Nobel Enstitüsü’nde de, dünyaca ünlü 100 yazar tarafından dünyanın en iyi kurgu eseri seçilmişti. Türk edebiyat çevrelerinin “Ölmeden önce okunması zorunlu 40 kitap” listesinin ilk on kitabı sırayla şunlar: “Don Kİşot” Cervantes, “Suç ve Ceza” Fyodor Dostoyevski, “Memleketimden İnsan Manzaraları” Nâzım Hikmet, “Alemdağda Var Bir Yılan” Sait Faik Abasıyanık, “Tutunamayanlar” Oğuz Atay, “Hamlet” William Shakespeare, “Yüzyıllık Yalnızlık” Gabriel García Márquez, “Huzur” Ahmet Hamdi Tanpınar, “Anna Karenina” Lev Tolstoy, “Karamazov Kardeşler” Fyodor Dostoyevski. Nüfus cüzdanımı kaybettim, hükümsüzdür. ALİ SEYDİ ŞAHİN CUMHURİYET 19 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle