27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 17 Ziya Osman Saba’nın hastane odasında ziyaret ettiği hasta, Cahit Sıtkı Tarancı’dır ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Anne de de, arkadaşın duysun! Açılış filmi ‘Bir Ömür Yetmez’di Ziya Osman Saba, hastanenin merdivenlerini ağır ağır çıkmaktadır… Ziyaret edeceği hasta, okul yıllarından beri tanıdığı bir arkadaşıdır… O’nu hasta yatağında gördüğü ilk anı şöyle anlatır bizlere: “Beni birden tanıyamamış gibi baktı, sonra yaklaşmamla, aramızda birkaç metre kalmasıyla, tüyler ürpertici, kulaklarımdan gitmeyecek bir sesle bağırmaya başladı. Demek o ses bütün konuşması olmuştu. O sese, eski bir arkadaşını görmekteki sevincini, onunla konuşamamaktaki ıstırabını, belki, o arkadaşı görmesiyle dilinin çözülüvermesi ümidini bile katıyordu…” Hasta bedeninin sağ tarafını kullanamamakta ve konuşamamaktadır. Odada Ziya Osman Saba, hasta arkadaşı ve bir de onun annesi vardır… Anne, oğluna büyük bir özenle bakmakta, iyileşeceğine dair olan umudunu hiç yitirmemektedir. Konuşamayan hastanın annesine bakışında sanki Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Anne Ne Yaptın?” şiirindeki şu dizeler vardır: Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı? Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim? Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim. Ziya Osman Saba, hasta oğlunun başucundaki anneyi şöyle tanıtır: “Odada yalnız annesi vardır. Oğlunu heyecanlandırdığım için ona karşı mahçup düşmüştüm. O da bu duygumu anlamış olacak ki, artık, ikide bir, dilin damağa değdirilmesiyle çıkarılan o ‘tçık, tçık’lar ve tamamlanabilirse ‘Allah, Allah’ olabilecek, fakat ilk hecelerde kalan seslerle hayret ve aczini ifadeye uğraşan oğlunu bir an önce yatıştırmaya bakıyordu.” Hayattaki son istekleri Paris Havası... Paris’te “Kadın Filmleri Festivali”ndeyim. Sinema sanatı aracılığıyla yüzyılların koşullanmışlığına, önyargılarına, varsayımlarına meydan okuyan; kadınların kendilerine, çevrelerine dünyaya bakışlarını, kendi yaratıcılıkları ve kendilerine özgü duyarlık, düşünce ve yöntemlerle ifade ettikleri bir şölendi bu festival... Créteil Sanat Evi’nde yer alan festival boyunca dünyanın her yerinden gelmiş sayısız film ve bunların ardından sürdürülen tartışmalar boyunca, benim aklımdan ve yüreğimden çıkmayan tek gerçek şuydu: Daha güzel, daha adil, daha eşitlikçi bir dünya, bir toplum, bir gelecek için kadınların sesine sonsuz gereksinimiz var. Festivale Türkiye’den katılan tek film Melek Taylan’ın “Karanlıkta Diyaloglar” adlı belgesel filmiydi. Namus cinayetlerini araştıran, anlamaya çalışan, çarpıcı tanıklıklara yer veren, “ahlak”, “namus” gibi kavramları sorgulayan, feodal ilişkileri masaya yatıran bu çok etkileyici film, festivalde geniş ilgi gördü, gösterimden sonra sorular bitmek bilmedi. Kadına yönelik şiddetin evrenselliği içinde, dünyanın neredeyse yarısında varlığını sürdüren namus ve töre cinayetleri, bu film aracılığıyla geleceğimizi yakından ilgilendiren ekonomik, politik ve toplumsal alanlara açılıyordu. Festivalin yöneticisi Jackie Buet’in Melek Taylan’la film üzerine, Melek Taylan’ın kendi yaşamı ve sinemaya yönelmesi, sanatla hayat ilişkisi üzerine yaptığı geniş çaplı sohbet kaydedilerek festivalin geleneksel “ders notları” çerçevesinde sinema öğrencilerine gösterilmek üzere yerini aldı. ??? Kadın Filmleri Festivali’nden uzaklaşıp buranın genel havasını vermeliyim: Genel hava seçim havası! Başkanlık yarışı Sarkozy, Royal arasındayken aradan Bayrou’nun sıyrılıvermesi, Le Pen’in giderek yükselmesi... Bunları, dış haberler servisimize havale edip benim için en çarpıcı noktayı belirteyim: Belki hiç şaşmamak gerek ama burada da Ségoléne Royal’a salt kadın olduğu için “vuranlar”ı gördükçe insan çıldırabilir! Yalnız Paris değil, günlerdir Fransa iki olayla yatıp kalkıyor: Çok kısaca özetlemem gerekirse: “Gare du Nord” (Kuzey Gar’ı) Olayı: Trene biletsiz bilen yolcunun trenden inince yakalanması, (Aksilik bu ya yolcu bir göçmen!) bir kaçak yolcuya karşı Paris’in tüm polis teşkilatlarının gara gelip adama yüklenmesi. Göçmenlerin durumu haber almasıyla (cep telefonu çağındayız) garda çatışma... Garın ablukaya alınması. Binlerce yolcunun saatlerce garda tutuklu kalması... İkinci Olay: İlkokul olayı; Çinli dede, torununu okuldan almaya geldiğinde polisler tarafından yakalanır. Göçmen belgeleri eksiktir. Polisler sille tokat Çinliye giriştiğinde çocuklarını okuldan almaya gelen öteki aileler isyan eder. Ailelerle polisler arasında çatışma... Okulun müdüresi araya girer, ayırmaya çalışır... Ve sıkı durun okul müdüresi tutuklanır! Seçimlere üç hafta kala, bu iki olay sonuçları etkileyeceğe benzer... Polisin bunca sertleşmesi, yeniden yeniden örgütlenmesi, “Fransa’nın bir numaralı Polisi” diye de bilinen Sarkozy’ye puan kaybettirebilir... Bu iki olaydan beri Paris ayakta. Her gün bir “manif”... Yani “manifestation”... Yani bir gün tüm öğretmenler sokaklara dökülüp yürüyüş yapıyor, bir başka gün göçmen kuruluşları... Herkes tepkili ve herkes tepkisini ortaya döküyor... (Bu arada okul müdüresi serbest bırakıldı...) Tamam güvenlik herkese gerekli. Ama güvenliği sağlamak yalnız polis şiddetine kaldıysa işler kötü demektir. Şiddetin şiddeti yok ettiği nerede görülmüş ki! Benim bildiğim ancak başkanlarının güvenliği de sağlandığında insan kendini güvende hissedebilir! İşte size Paris havası! Şiddetsiz bir Pazar dileğiyle... www.zeyneporal.com faks: 0 212 257 16 50 Ferzan Özpetek, son filminde rol alan Stefano Accorsi, Ambra Angiolini, Milena Vukotic, Serra Yılmaz ile birlikte. İstanbul Film Festivali başladı Kültür Servisi Bu yıl üçüncü kez Akbank sponsorluğunda düzenlenen 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali, önceki akşam Lütfi Kırdar Uluslararası Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenen açılış töreniyle başladı. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı’nın konuşmasıyla başlayan gecede, festival sponsorluğunu üstlenen Akbank ile festivale katkıda bulunan sponsorlar Digiturk, Teknosa, Efes Pilsen, Nokia Nseries, NTV, Goldaş, Sabah gazetesi ve temsilcilerine İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, birer teşekkür plaketi sunulmasının ardından Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul bir konuşma yaptı. Uluslararası İstanbul Film Festivali tarafından her yıl, Türk sinemasının gelişmesine katkıda bulunan sanatçılara verilen “Sinema Onur Ödülleri”ne bu yıl Duygu Sağıroğlu, Güler Ökten ve Cüneyt Arkın değer görüldü. 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılış konuğu, senaryo yazarı ve usta yönetmen Paul Schrader oldu. Yönetmenliği ile olduğu kadar imza attığı senaryolarla da sinema dünyasının efsanevi isimlerinden Paul Schrader’a da İstanbul Film Festivali’nin “Sinema Onur Ödülü” verildi. Festivalin açılış filmi olarak gösterilen “Saturno Contro/Bir Ömür Yetmez”in yönetmeni Ferzan Özpetek ve filmde rol alan İtalyan sinemasının tanınmış oyuncularından Stefano Accorsi, Ambra Angiolini, Milena Vukotic ile Serra Yılmaz da gecenin son bölümünde sahneye çıkarak festival izleyicilerini selamladılar. Açılış töreninin ardından festival, Ferzan Özpetek’in son filmi Bir Ömür Yetmez’in Türkiye’deki ilk gösterimi ile başladı. Böylece İstanbul Film Festivali, 26 yıllık tarihinde açılışını ilk kez bir Türk yönetmenin filmiyle yapmış oldu. Akbank’ın partisi... Sunuculuğunu Dolunay Soysert ve Sinan Tuzcu’nun üstlendiği açılış töreni boyunca İtalya’da yaşayan genç sanatçı Yasemin Sannino izleyicilere sahnede film müziklerinden derlenmiş şarkılarıyla renkli bir program sundu. Tören boyunca beş kez sahne alan Yasemin Sannino; “Pembe Panter”, “Kazablanka”, “Gece Melek ve Bizim Çocuklar”, “Beautiful That Way” ve Ferzan Özpetek’in “Cahil Periler” filmlerinden seçilmiş şarkıları seslendirdi. 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılışı, Akbank’ın ev sahipliğinde Beyoğlu Ghetto’da düzenlenen özel partiyle kutlandı. Parti, New York caz sahnesinin gözde tromboncusu Clark Gayton’ın müziğiyle renklendi. Bir hastane odasında, hasta çocuğunun başucunda oturan bir anneden daha hüzünlü bir tablo var mıdır? Saba, hem arkadaşına, hem de onun hayattaki son isteklerini yerine getirmeye çalışan annesine bakarken, gözyaşlarına güçlükle hâkim oluyordu… Tarancı’nın dizeleri, annesine bakan hasta evladının bakışlarında akıp gitmektedir: Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün? Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı? Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün? Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı? Saba, arkadaşıyla konuşamamakta, onun yerine annesi Aysel Hanım’la sohbet etmektedir. Zavallı hasta, uzun süredir göremediği arkadaşının kendisini ziyarete gelmiş olmasının heyecanını yenmiş, annesiyle konuşmalarını dinlemek tedir. Ziya Osman Saba, odadaki bu durumu şöyle anlatır: “Konuştuklarımızı dinleyen arkadaşım, yavaş yavaş sükunet bulmuş, hatta, ara sıra, tasvip edici sesler çıkarır, gülümser bile olmuştu. Ben de ikide bir başımı döndürerek, gülümsemelerini cevapsız bırakmamaya çalışıyordum. Hatta, annesi bir ara ‘Siz de şair misiniz’ diye sorunca, arkadaşımın yüzü ‘Ah, şu annem, şair arkadaşlarımı tanıyamamış’ der gibilerden bir ifade almıştı.” Hastane odasından yine bir anlık sıyrılalım ve Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirinden birkaç dize daha okuyalım: Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat? Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi? El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi? ‘Anne Ne Yaptın?’ Kule Canbazı’nda bu hafta, Ziya Osman Saba’nın ziyarete gittiği hasta arkadaşı ve onun annesiyle yaşadıklarıyla, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Anne Ne Yaptın?” şiirini iç içe okuyorsunuz. Tarancı’nın şiiri, sanki, konuşmayan hastanın annesine söylediği sözler gibi!.. Oysa, Aysel Hanım, oğlunu tıpkı bebeklik günlerindeki gibi yeniden konuşturmak için çaba harcamaktadır. Saba, tanıklığını anlatmayı sürdürüyor: “Hatta, bir ara, annesi onu konuşturmaya bile çalışmıştı. Şiirdeki Türkçeyi en iyi kullanmış şairlerden biri olan arkadaşım, bütün dillerin olduğu gibi, muhakkak, Türkçenin de en güzel kelimesini, ‘anne’yi öğrenmişti meğer. Bu kelimeyi, yıllar sonra, ikinci defa öğretmekte gene bahtsız anaya kısmet olmuştu.” Cahit Sıtkı Tarancı şiirini şu dörtlükle bitirir: Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim? Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı? Ziya Osman Saba’ya da son kez kulak veriyoruz: “O şimdi, bütün analığıyla, yıllar önceki sabır, ümit, hatta sevinç ve gururla ‘Anne de Cahit’ diyordu. Küçücük bir çocuğa, bir zamanlar kucağındaki minik Cahit’e ısrar etmiş olacağı gibi tekrarlıyordu: ‘Anne de de, arkadaşın duysun!..’” Evet, Ziya Osman Saba’nın ziyaret ettiği hasta, Cahit Sıtkı Tarancı’dır!.. Ne gariptir ki, Tarancı, hayatının son günlerinde konuşma yeteneğini kaybetmiş ve başucundaki annesine “Anne Ne Yaptın” şiirindeki dizelerinin arasından bakmıştır. Bir nevi, şairin şiirindeki kehaneti gerçek olmuştur! Piramid Sanat’ta atölye çalışması Kültür Servisi Piramid Sanat düzenlediği sergi ve panellerin yanı sıra sanatseverlere atölye çalışmalarıyla da ulaşıyor. Ekrem Kahraman Atölyesi pazartesiperşembe günleri saat 10.0014.00 arası sanatın düşünselentelektüel altyapısını, gerçekliğin sanata nasıl dönüştürüleceğini bir rehber sanatçı hoca ile atölyede denemek, öğrenmek isteyenleri bir araya getiriyor. Bahri Genç’le Güzel Sanatlara Hazırlık Atölyesi salıperşembe günleri saat 09.0013.00 arası geleceğin ressamlarına yön veriyor. Bahri Genç’le Amatörlere Resim Atölyesi salıperşembe günleri saat 14.0018.00 arası özgün kişiliklerin ortaya çıkmasını sağlarken Selma Akın Girgin’le Çocuk Resim Atölyesi cumartesipazar saat 12.0014.30 arası çocukları eğiterek yaratıcı yönlerini ortaya çıkarıyor. Oyunculuğunu geliştirmek isteyenler içinse Adnan Tönel’le Oyunculuk Atölyesi cumartesi günleri saat 15.0017.00 arası, Bedri Baykam ve Volkan Aslan’la Çağdaş Sanat Atölyesi cuma günleri 14.0018.00 arası sanatseverlere yeni kapılar açıyor. ? Kültür Servisi Truva F. A. Derneği, Türk tiyatrosunu, Türk sanatını tanıtan, yapıtlarıyla Türk kültürünü dünyaya tanıtmayı bir görev bilen Metin And için, bu akşam saat 20.00’de Devlet Tiyatroları Taksim Sahnesi’nde “Metin And 80 Yaşında” başlıklı bir etkinlik düzenleyecek. Açılış konuşmasını A. İlhan Gülek’in yapacağı etkinliğe Talat Sait Halman, Doğan Hızlan, Günseli Kato, Yıldız Kenter, Can Kıraç, M. Sabri Koz, Zeynep Sayın, Metin Sözen konuşmacı olarak katılacak. Gülsen Tuncer’in sunacağı gecede Alberto Modiano’nun hazırladığı ‘Fotoğraflarla Metin And’ ve ‘İz Bırakanlar’ belgeseli gösterilecek. Metin And 80 yaşında Aziz Nesin Sempozyumu ? Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu, “Uluslararası Yerellik ve Evrensellik Sempozyumu: Aziz Nesin ve Başkaldıran Güldürü” konulu bir sempozyum düzenleyecek. Sempozyum, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nün katkılarıyla bugün ve yarın yapılacak. Akatlar Kültür Merkezi’nin ev sahipliği yapacağı sempozyuma Ali Nesin, Sevda Şener, Özlem Hemiş, Sema Sandalcı, Ayşegül Yüksel, Zehra İpşiroğlu, Yüksel Pazarkaya, Serdar Soydan, Behiç Ak, Panayot Abacı, Kerem Karaboğa, Esen Çamurdan, Beliz Güçbilmez gibi isimler konuşmacı olarak katılacak. Etkinlikte paneller, oturumlar, film gösterimleri ve söyleşiler yer alacak. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle