27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK haticetuncer?hotmail.com Caz davulcusu Cengiz Baysal, kendi estetik algılarımıza güvenmediğimize dikkat çekiyor 11 BARİTON ZAFER ERDAŞ’TAN ‘Yaratıcılığımızdan korkuyoruz’ HATİCE TUNCER T ürkiye’nin önde gelen caz davulcularından Cengiz Baysal, sahne performanslarının yanı sıra kendi besteleriyle solo albüm hazırlayarak farklı bir davulcu portresi çiziyor. Sahne performanslarıyla caz dinleyicisinin beğenisini toplayan Baysal, aynı zamanda Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nde enstrümanı konusundaki deneyimlerini gençlere aktarıyor. Cengiz Baysal, ikinci solo albümü “Candy ve Milkshake”te doğaçlamalarla ve melodileriyle dinleyiciye bir kez daha müzikal bir keşif yolculuğunun keyfini yaşatıyor. ARP MADEN’LE İLK ADIM C az davulcusu Cengiz Baysal’ın yeni solo albümü Candy ve Milkshake’in müzikal çizgisi, doğaçlamalarıyla, ritimleriyle Yıldızların Üstünde albümüne yakın duruyor. Sevimli tavşanlar Candy ve Milkshake, aslında Baysal’ın evinde eşiyle birlikte beslediği tavşanların adı. Candy ne yazık ki ölmüş ve şimdi Sipsi diye yeni bir tavşan Milkshake’e arkadaşlık ediyor. Albüme adını veren ve Candy hastayken Baysal’ın yazdığı parçanın bir davulcunun kaleminden çıktığı belli oluyor. “Arap Bacı” ise Cengiz Baysal gibi bir davulcu albüm çıkardığında davul severlerin beklentilerini karşılamak üzere düşünülmüş bir parça: “Parçanın başında bir Afrika ritmi var, sonra bu ritimle ilgisi olmayan şeyler çalınıyor. Duruş olarak Türk filmlerindeki Afrika kökenli ama Türkiye’ye uyum sağlamış Arapbacı figürüne benzettim.” Buram Buram Anadolu İ stanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından basbariton Zafer Erdaş, Hammer Müzik tarafından yayımlanan “Buram Buram Anadolu” albümünde Türkiye’nin dört bir yanından türküler yorumluyor. Şan eğitiminin kaçınılmaz etkisine karşın türküleri yalın tonda okuyan Erdaş, eşlik sazlarında da sadeliği tercih etmiş. Erdaş, sesinin gücü, duygulu yorumu ve halk müziğine saygısını birleştirerek farklı bir türkü albümü hazırlamış. Piyanoda Serdar Yalçın, kemanda Seda Subaşı, viyolonselde Şafak Sökmen, basta Erim Ardal ve klarnette Turgut Akdaş’ın eşlik ettiği Zafer Erdaş, “Türküler Anadolu’nun gerçek operasıdır” diyor. Türkü albümü yapma fikrinin İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenen “Folklorama” gösterisinden doğduğunu anlatan Erdaş, opera şarkıcılarının türkü söylemesine karşı çıkanlara “Pavarotti, Domingo, Carreras dünyaca ünlü opera sanatçıları.. kendi halk şarkılarını söylerken büyük keyifle dinliyoruz. Neden bir opera şarkıcısı olarak türkü söylemeyeyim” sorusunu yöneltiyor. Erdaş albümünde Afyon’dan “Karahisar Kalesi”, Rumeli’den “Drama Köprüsü”, kendi memleketi Ordu’dan “Hekimoğlu”, Erzurum’dan “Sarı Gelin”, Urfa’dan “Urfa’nın Etrafı Dumanlı Dağlar”, Erzincan’dan “Şu Karşı Yaylada” gibi 12 türküyle Anadolu ve Trakya topraklarında dolaşıyor. S Cengiz Baysal, müzik macerasına, Saint Joseph Lisesi’nde ortaokul yıllarında, sonradan Türkiye’nin en iyi müzisyenlerinden biri olan Sarp Maden’in grup kurma teklifiyle giriyor. İlk profesyonel çalışmasına Gür Akad’ın grubunda 19 yaşındayken başlayan Baysal, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde okurken müzik eğitimi için kaydını dondurarak ABD’ye gider. Müzisyenler Enstitüsü’ndeki (Musicians Institute) eğitiminden sonra 1991’de Türkiye’ye dönüp Tuna Ötenel, İmer Demirer, Kerem Görsev gibi Türkiye’nin belli başlı caz müzisyenleriyle bir yıl çalışma olanağı bulur. Daha sonra Amerika’ye dönüp Los Angeles City College’de iki yıl okuyan Baysal, 19961998 yıllarında dünyanın en saygın ve ünlü müzik eğitim kurumlarından Berklee Müzik Okulu’na devam eder. Müzisyenler Enstitüsü’nde bir süre asistanlık yapan Baysal, Türkiye’ye döndüğünden beri kendi projeleri üzerinde çalışıyor: Candy ve Milkshake R ec by Saatchi tarafından yayımlanan “Candy ve Milkshake” albümünde Cengiz Baysal yine yıllardır birlikte müzik yaptığı arkadaşları Serkan Özyılmaz, İlker Özalp, Ercüment Ateş ve Sibel Gürsoy’la çalıyor. Kerem Görsev’in yönetimindeki albümün prodüktörlüğünü Cengiz Baysal, andy ve Milkshake’in ilk parçası “UstaDemirhan Baylan’la birlikte yüları Saygı”yı Cengiz Baysal, 80’li yılrütmüş. Trompette Şenol Ülker, larda parlayan ve 2000’lere gelindiğinde vibrofonda Tunç Çakır, projeye ihmal edilen caz müziğini farklı tarzlarla buluşdestek olmuşlar: “Bu albümde de turan caz fusion ustaları için yazmış. Baysal bir davulcunun kaleminden çıparçayı yazdığında hasta olan usta caz fusionun kan ritmik oyunlar var. Biraz öncülerinden Michael Brecker geçen ocak farklı olarak ses dokuları üstüayında yaşamını yitirmişti. DİDG parçası, “Dane çalışmak istedik. İnsan sesine ha iyiye daha güzele” gibi hamaset içeren tavır daha fazla yer verdik. Sibel ve konuşmalar karşısında grup arkadaşlarıyla Gürsoy, tamamen bir enstrüyaptıkları şakayı ifade ediyor. “Yedi Tepenin man gibi fonksiyon yerine getirPoyrazı”, “Kırlangıç Uçuşu’’ parçaları Baydi. Söz olmadığı için sanki bir sal’ın Tünel’deki evinin manzarasının yol açtığı nefesli enstrüman varmış gibi etkilenmelerin birer sonucu. Baysal, ‘’Ada Tusöylüyor. Yine canlı çaldık.. ama daha geniş teknik olanaklarıaysal; mız varBrezildı.” ya, Afrokuban, Afrika, Hint ritimleriyle ilgilenmiş ve üzerinde çalışmış ama.. etnik müziklere mümkün olduğu kadar dışardan bakmaya çalışıyor. Her biri, üzerinde yıllarca çalışmak ve uzmanlık gerektiren farklı ritimlerden etkilenmelerini müziğinde belli belirsiz hissettiriyor: “Hiçbir zaman ‘Geleneksel Türk müziği de çalabiliyorum’ demek istemem. Modern bir davul seti çalan bir müzisyen olarak iç içe geçmiş stillerde etnik müziklerle de ilgilendim. Ama ‘Afrika müziği çalıyorum’ demek için oralarda en az 10 yıl geçirmem lazım. Müziğe gerçekten ciddi yaklaşıyorsanız ve seviyorsanız, etkilenmeleriniz de doğru bir çizgide oluyor. Yani o müziğe karşı saygısızlık yapmamış oluyorsunuz.” D Baysal, Türkiye’nin tanınmış caz müzisyenUMAN GRUBUYLA ÇALIŞMA leriyle sahne performanslarının yanı sıra birçok sanatçı ve gruba eşlik ettiği albümlere davuluyla ayrı bir müzikal değer katıyor. Duman grubunun “Belki Alışman Lazım” ve “Seni Kendime Sakladım” albümlerinde davulları çalan Baysal, farklı tarzlardaki müzisyenlerle bir araya gelebiliyor: “Enstrümantal müzik yapan birisi için şarkı, müziğin bambaşka bir yönü. Güzel bir şarkının bir parçası olmak beni hep mutlu ediyor. Bir performansçı olarak böyle çalışmalardan çok keyif alıyorum. ‘Sen cazcısın, bu rock’ diyorlar. Ben kuru kuru stüdyo müzisyenliği yerine gidip o projelerin içinde yer alıyorum.” Daha iyiye daha güzele C ru” parçasını ise grup arkadaşlarının, en büyük eğlenceleri olan Büyükada’daki bisiklet turlarında “eğlenceli bir parça” isteği üzerine yazmış: “Dinleyici benim hayallerimi görmek ya da duymak zorunda değil. Kulağınıza, hoşunuza giden bir bileşim ulaşıyorsa ve kendi hayallerinizi kurdurtuyorsa, müzik amacına ulaşmıs demektir. Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa’sının güzelliği, dudak kenarlarındaki belirsizliktir. Resme bakana kendi zihninde tamamlama imkânı verir. Enstrümantal müzikte de belirsizlikler dinleyicinin zihninde tamamlanıyor ve eser, aslında zihinde tamamlandıktan sonra ortaya çıkıyor.” Buluşma Konserleri ağlamanın ustalaB rından Erdal Erzincan ve genç bağlamacılardan Barış Güney, “Buluşma Konserleri”yle halk müziği sevenlerinin karşısına çıkıyor. 5 Nisan Perşembe günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde 20.30’da başlayacak olan konserin ilk bölümünde Barış Güney, Cenk Şanlıoğlu’nun gitarı, Özcan Gül’ün duduk’u eşliğinde sahne alacak. İkinci bölümde Erdal Erzincan’a Şehmus Güney gitarıyla eşlik edecek. Buluşma’nın son bölümünde Erdal Erzincan ve Barış Güney bağlama performanslarıyla izleyicinin karşısına çıkacak. (0216 450 36 00) Y Piyanoda Serkan Özyılmaz, basgitarda İlILDIZLARIN ÜSTÜNDE ker Özalp gitarda Ercüment Ateş, vokalde Sibel Gürsoy’dan oluşan grubu ve trompette İmer Demirer’le 2003 yılında DMC’den “Yıldızların Üstünde” adlı solo bir albüm çıkaran Baysal, davulculuğunun yanı sıra besteci yönünü de gösterdi. Rec By Saatchi tarafından yeniden yayımlanan Yıldızların Üstünde albümü, doğaçlamaları ve canlı kayıtlarıyla caz müziğinin enerjisini yakalıyor. Albümün hemen ardından Avusturya’da Viyana’da bir radyo programında çalma olanağı bulan Baysal ve grubu, 2005 yılında İstanbul Caz Festivali’nde sahne aldı. Yoğun çalışma temposu içinde müzik yazmayı sürdüren Baysal, yeni solo albümü için stüdyoya girdi: “Yazdığım müzikleri gruba çaldırtmayı seviyorum. Çünkü insan yaptığı müziğin tam hayal ettiği gibi olmasına çalışıyor. Ama caz müziğinde ya da doğaçlama öğesi olan müzikte, şansa bırakılan bir yeri de ihmal etmemek lazım. Çok titiz olup herkesi teker teker kontrol etmeye çalışınca cazdan çıkan enerji kaybolabilir. Yeni albümde, bir besteci ya da grup lideri olarak bu ‘kontrol hastalığımda’ iyileşmeye yöneldiğimi söyleyebilirim. Harika bir grubum var ve her şeyi biraz daha oluruna bırakabiliyorum.” B aysal, Türkiye’de müziğin herhangi bir daB lının sevilmesinin tamamen yurtdışında kabul görmesine bağlı olduğunu anlatıyor ve bundan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. “Kendi yaratıcılığımızdan korkuyoruz. Pop kültürde veya cazda ülke dışında onaylanmış olanlar çok daha kolay kabul görüyor. Kendi estetik algılamamıza güvenip dürüst olarak ‘Bu hoşuma gitti’ diyebilip kendi sanatçılarımızın değerini veremiyoruz. Bunu müzik dinleyicilerinde görüyorum.. ama ticari kaygı da işin içine giriyor. Organizatörler de kendi müzisyenlerimize yeterince destek vermiyor. Bazen destek o kadar azalıyor ki projeyi sürdürebilmek için insanüstü gayretler sarf etmek gerekiyor. Özgüvenle sanatımız daha ileri boyutlara taşınabilir.” Etnik müziğe bakış İnsan üstü çalışma Sanata tehdit Hakları Derneği (İHD) yazılı bir açıkİnsan lama yaparak sanatçı Ferhat Tunç’un tehdit edilmesini kınadı. 12 Eylül öncesi sol görüşlü insanları hâlâ aydınlatılamayan cinayetlerde öldüren karanlık güçlerin hâlâ “işbaşında” olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “İnsan hakları savunucuları olarak sanatçı Ferhat Tunç’a yönelik bu karanlık tehdidi bu ülkenin tüm aydınlarına, demokratlarına, sivil toplum örgütlerine ve düşünce özgürlüğüne yönelmiş bir tehdit olarak algılıyoruz” denildi. ESAS NO: 2004/1004 Davacı Müzeyyen Çulcu tarafından davalılar Pakize Veltan vs. aleyhine mahkememize açılmış bulunan, İstanbul ili, Gaziosmanpaşa ilçesi, Tayakadın köyü, Yel değirmeni mevkii, 3 pafta, 1328 parsel, 1740 m2 miktarlı taşınmaz ile ilgili izalei şüyu davasının 08.03.2007 tarihli duruşma zaptında verilen ara kararı gereğince; davalı Pakize Veltan’a dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verildiğinden; Davalı Pakize Veltan’ın 05.06.2007 günü saat 09.25’te yapılacak duruşmaya belgeleri ile birlikte gelmesi veya göndermesi veya kendisini bir avukat vekil ile temsil ettirmesi, geçerli bir mazeret bildirmeksizin belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda cereyan edecek işlemlere itiraz edemeyeceği HUMK’nun 213 ve 509510 maddeleri gereğince dava dilekçesi ile duruşma gününün davetiye ile tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 28.03.2007 Basın: 16696 GAZİOSMANPAŞA l. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ’NDEN CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle