12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER Rant kavgasının deşifre olması Avrupa’da yapılan operasyonlara zemin hazırlıyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI PKK kendini vuruyor MEHMET FARAÇ Bugünü Anlamak Bugünkü derin siyasisosyaltoplumsal krizin nedenini bir kısım okumuş yazmış insanımız, “milliyetçiliğin=ulusalcılığın yükselmesi”ne bağlıyor ve bu tehlikeyi bertaraf etmek için AKP’den 301. maddenin kaldırılmasını, ulusalcılığın bastırılmasını ve devletten temizlenmesini istiyor. Şüphesiz, bazı şeyler yapılabilir tabii, en azından “görünüşü kurtarmak” adına! Ancak bu çerçevede yapılacak her şey sadece cila olarak kalacak, ama neden bu duruma düştüğümüzün temel fotoğrafını çekmeyecek! “Milliyetçi duygu ve inanışlar”ın yükselmesi öyle yüzeysel değil, derin bir dip dalgası gibi. Toplumun bütününde gözlenen bir olgu. Bunu anlamalıyız. Olay, tribünlerde ve en sıradan insanlarda dışa vuran, iki tık tıkla “önlenebilir” bir nitelik taşımıyor. 8 milyon insanın Anıtkabir’i ziyaret etmesi, ulusça dayanılacak bir kale, kayıp bir umut, bir duygu, büyük bir özlem arayışının, aklı başında orta sınıfı da sardığının işaretidir. Kurucu’nun bu ülkeye ve insanına verdiği o büyük güven, büyük heyecan, büyük mutluluk, büyük çalışmaüretmeyaratma azmi aranmaktadır. Peki neden böyle olduk? ??? Hiç görünüşle uğraşmayın! Türkiye 1950’lerden bu yana “normal bir ülke” asla olamadı. Çok geriye gitmeye gerek yok. Sadece yakın zamanın kısa toplumsal bilançosunu anımsamak yeterli. Toplumlar “yaşayan bir organizma” mıdır? Hiç şüphe yok! Bu organizma son 3040 yılda, bedeninde, ruhunda neler yaşadı ve belleğinde neler biriktirdi? Bu büyük organizmaya etki eden olumlu ve olumsuz, artı ve eksi faktörleri bir denklem içine yerleştirirsek, bugünün bir bilançosuna ulaşabiliriz... Eksiler: Öncesi ve sonrasıyla 12 Mart ve 12 Eylül’ün hemen her açıdan yarattığı büyük tahribat... PKK ile savaşın derin yaraları, acıları, korkuları, umutsuzlukları, özetle travması... Diplomatlarımıza yönelik Ermeni cinayetleri... Kıbrıs ambargosu... Kıbrıs’ta haklı bir müdahalenin ardından adil bir barışın kurulması için uluslararası hiçbir desteğin gelmemesi ve sürekli Türkiye’nin baskı altında tutulması... Avrupa Birliği üyeliğinin şimdilik Kafdağı’nın ardında bir umut olduğunun ortaya çıkması... Türkiye’ye siyasi olarak soykırım suçunun dayatılması... “Stratejik müttefik” ABD’nin mahvillerinde Türkiye’nin parçalanma haritalarının dolaşması... Bunlar siyasi bilanço. Şüphesiz eklemeler yapılabilir.. Ekonomi eksileri de var: 50 yılda 18 ekonomik kriz ve IMF’ye bağımlı duruma gelme. Kriz sarmalından kurtulmak için ortada güvenilir bir planprogram olmaması. İşsizlik ve yoksulluğun artması... Köylülüğün hızlı çözülmesi ve kentlerin boğulması... Ülkenin ekonomik dönüşümlerini doğru düzgün yapmayı beceremesi, bu dönüşümlerin büyük bir yağma ve talanla birlikte gitmesi... Halkın hemen her iktidara börekleri yemeğe gelen yağmacı Hasan gözüyle bakması... Rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma, liyakatsızlığın tepe noktalarda dolaşması... Şüphesiz, siyasi partilerin yapısalörgütsel oluşumları, büyük demokrasi boşlukları, adaletin ve hukukun vicdanları rahat ettirecek kadar işleyememesi vb.. ??? Artı’ları mı merak ediyorsunuz? Gerek yok. Şüphesiz gelişen bir ülkeyiz. 102030 yıl öncesine göre daha farklı bir yerdeyiz. Ama uluslararası kıyaslara göre, ileri ülkelerle aramızdaki mesafeler giderek açılmaktadır. Şüphesiz bir sürü şey yapılmıştır, ancak bunların yukarıda sıralanan eksileri, olumsuzlukları dengeleyebilecek bir ağırlığı olduğunu mu söyleyeceksiniz?! Terazinin kefesi, eksi yönünde, oldukça aşağılardadır. Ülkenin siyasi bakımdan birbirini reddeden derin uçurumlarla bölünmüş olması, kefenin eksi tarafını neredeyse yere vurduracaktır! Siyaset, ülkemizin temel sorunlarını çözebilecek ve halka uzun vadeli güven verecek bir dinamizm ve yaratıcılıktan tamamen uzaktır! Güncel olaylar, bütün bu tarihsel arka planı, belleği ağırlaştırmış durumdadır. Siyaset psikolojisi, kısa vadeli bellekte var olurken, arka planda bu ve daha derindeki travmalarla yoğrulmuş toplumsal bellekle birleşiyor. Ulusun önüne, güvenilir ve sürdürülebilir bir gelecek projesi konulamaması travmayı arttırıyor, ulusun “kendine sarılması” olgusunu ortaya çıkarıyor! Acaba neden böyle olduk, dersiniz? Paris ve Brüksel’de PKK’ye yönelik başlatılan operasyon, aslında Kandil Dağı’nda Murat Karayılan ile örgütün askeri kanadını yöneten Suriyeli Feyman Hüseyin arasındaki liderlik kavgasından da kaynaklanıyor. Avrupa’daki bu müdahalenin ABDAB ittifakıyla gerçekleştiği öne sürülse de, temelinde örgütteki rant mücadelesinin etkili olduğu belirtiliyor. PKK, çok fazla deşifre olan iç kavgası nedeniyle uluslararası operasyona zemin hazırlıyor, bir anlamda kendi kendini bitiriyor! ParisBrüksel hattındaki gözaltı furyasının temeli, 2006 yılının Ekim ayındaki Türkiye, Romanya, Macaristan, Avusturya, Almanya, İngiltere ve Fransa’da eşzamanlı gerçekleştirilen operasyondan kaynaklanıyor. Bu ülkeler arasında insan kaçakçılığı yapan PKK kaynaklı şebeke çökertiliyor. Şebekenin Fransa sorumlusu Hüseyin Arslan, 21 Ekim 2006’da bir ihbar üzerine Mulhouse kentinde ele geçiriliyor. Bu kişinin ifadeleri üzerine örgütün Romanya sorumlusu Celal Güneş de yakalanıyor. Murat Karayılan. ABD ve ’de iktidarı elinde bulunduran güçlerin PKK’nin finans kaynaklarının kesilmesine yönelik işbirliği, örgütü Avrupa’da kıskaca alıyor. Ancak Paris ve Brüksel’deki operasyona biraz da PKK’nin kendi içindeki kavga zemin hazırlıyor. beyir Aydar ile Belçika’da gözaltına alınan Canan Kurtyılmaz da bulunuyor. Kurtyılmaz, Fransa’nın talebi üzerine Paris’te sorgulanıyor. Gözaltındaki diğer 13 kişinin Avusturya pasaportu taşımasına ise özellikle dikkat çekmek gerekiyor. AB Feyman Hüseyin. Geçen yıl insan kaçakçılığından elde edilen gelir tartışması nedeniyle Fransa’da PKK mensupları ile Çingene asıllı bir grup arasındaki çatışmada ölen ve yaralananların olması da örgütü hedef tahtasına koyan unsurlardan biri olarak gösteriliyor. Ancak Fransa’daki operasyonun düğmesine bu çatışma yüzünden değil, iki PKK’linin geçen yıl döviz bürosunda kaynağını açıklayamadıkları 200 bin Avro’yu dolara çevirmek isterken gözaltına alınmasıyla basılıyor. Paris ve Brüksel’de önceki gün gözaltına alınan 13 kişi arasında PKK’nin önemli isimleri Rıza Altun, eski DEP milletvekilleri Remzi Kartal ve Zü 1 milyon Avro Çünkü örgüt, insan kaçakçılığı konusunda bu ülkede de yoğun faaliyet gösteriyor. Geçen yılın aralık ayında gerçekleştirilen operasyonlarda, örgüt sorumlularına lojistik destek sağlayan ve fırınını finansman merkezi olarak kullanan A.A. ile iki adamı Avusturya’nın Graz kentinde, PKK’ye ekonomik yardımda bulunan iki işyeri nin sahibi ise Viyana’da tutuklanıyor. İddiaya göre Vorarlberg bölgesinde bir kafeye baskın düzenleyen güvenlik birimleri, haraç, uyuşturucu ve insan kaçakçılığından elde edilen 1 milyon Avro’nun PKK’ye aktarıldığını gösteren belgelere ulaşıyor. İşte Interpol’e iletilen bu belgeler de 5 Şubat’ta Paris’te başlayan operasyon için önemli gerekçelerden biri oluyor. Kaynaklar önümüzdeki günlerde, ParisBrüksel hattındaki operasyonun üçüncü durağının Avusturya olacağına dikkat çekiyor. liği’nin işbirliğinden kaynaklanıyor gibi görünse de, aslında temelinde örgüt içindeki huzursuzluk, ve yetkileriyle rantı kaybedenlerin başlattığı ihbar mekanizmasının yattığı ileri sürülüyor. Hem ABD hem kimi Avrupa ülkelerinin yetkililerinin, uzun süredir PKK’nin finans kaynaklarının kurutulması konusunda açıklamalar yaptığı ve işbirliğine yöneldiği biliniyor. Ancak Avrupa’nın iki ülkesindeki operasyon, biraz bu işbirliğinden kaynaklansa da, örgüt içindeki çatışma da buna olanak veriyor. Çünkü örgütteki hâkimiyet kavgası nedeniyle PKK hem parçalanma yaşıyor hem de ekonomik açıdan çok ciddi darbeler alıyor. Liderlik savaşı Bu kavganın kökeninde Kandil Dağı’nda Murat Karayılan ile PKK’nin askeri kanadını yönlendiren Suriyeli Feyman Hüseyin arasındaki liderlik savaşı yatıyor. Osman Öcalan, Nizamettin Taş, Hıdır Sarıkaya ve bombalı saldırıda öldürülen Kani Yılmaz’ın örgütten ayrılmasıyla sonuçlanan bu savaşa, liderlik çatışmasının yanı sıra örgütün Avrupa’daki parasal gücü de neden oluyor. Kimi kaynaklara göre Murat Karayılan, Feyman Hüseyin’i güçsüzleştirmeye çalışıyor ancak bu yüzden de çok sayıda Suriyeli PKK’li örgütü terk ediyor. Karayılan’ın örgütün Avrupa sorumlusu Rıza Altun’u görevden alarak yerine Canan Kurtyılmaz’ı getirmesinin de kavgayı zirveye çıkardığı söyleniyor. Kani Kurtyılmaz’ın, Feyman Hüseyin’e yakın olan Rıza Altun’un zorla Kandil’e götürülmesi ve özeleştiri vermesi yönündeki talimatının ardından PKK’nin Avrupa’daki gençlik örgütlenmesinden “Sipan” kod adlı D.A. da görevden alınıyor ve gençlik örgütlenmelerinde huzursuzluk yaşanıyor. Rant kaybı Avrupa’da yoğunlaşan operasyonlar ilk aşamada ABD ile Avrupa Bir EDİP BAŞER: Kürt liderlerle görüşürüm ? Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Başer, terörle mücadelede yarar sağlayacağına inanılması durumunda, Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle de görüşülebileceğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Edip Başer, yararlı olacağına inanılması durumunda, Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle görüşülebileceğini söyledi. Edip Başer, bunun Türkiye için “kırmızı bir çizgi olmadığını” belirterek “Biz böyle bir görüşmeden mücadele kapsamında yarar sağlayacaksak görüşme yaparım” diye konuştu. Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Başer, NTV’ye yaptığı açıklamada, terörle mücadelede yarar sağlayacağına inanılması durumunda, Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle de görüşülebileceğini belirtti. Başer, “Bu bir kırmızı çizgi değil. Biz böyle bir görüşmeden mücadele kapsamında yarar sağlayacaksak görüşme yaparım. Eleştiri okları üzerime doğrulabilir, ama yararlı olacaksa. Buna tek başıma da karar veremem. Bazı üst düzey kademelerin kararı söz konusu. Kırmızı çizgi yok” diye konuştu. Belgesel gösterimi için sinema salonunda toplanan yüzlerce kişi, polisin engelleme girişimini alkış ve ıslıklarla protesto etti. Panik havası Paris ve Brüksel’deki operasyonun, Kurtyılmaz’ın yerine Feyman Hüseyin’in adamı Nedim Seven’in PKK’nin Avrupa sorumluluğuna getirilmesinin ardından yapılması da dikkat çekiyor! Polisin Avrupa’daki operasyonu, aynı zamanda PKK içinde giderek yükselen SuriyeliTürkiyeli, BingöllüUrfalı gibi hemşehricilik ve hizipleşmeyi de vuruyor. Birbirilerine giren Karayılan ve Hüseyin’in adamlarının sorgusu sürerken, panik hem Avrupa’da hem de Kandil’de kendini hissettiriyor. Hâkimiyet ve rant kavgasında çok fazla deşifre olan PKK, aslında Avrupa’daki operasyona kendiliğinden zemin hazırlıyor! Belgesel gösterimine engel TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’de düzenlenen “Kültür ve Sanat Günleri” etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen “Dersim 38” belgeseli galasının Emniyet Müdürlüğü’nce engellenmesi gerilim yarattı. Munzur Aydın ve Sanatçılar Platformu’nca düzenlenen Kültür ve Sanat Günleri etkinlikleri çerçevesinde Çayan Demirel’in hazırladığı belgeselin önceki gün gösterilmesi kararlaştırıldı. Ancak gösterimin başlamasına kısa bir süre kala kulise giren Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürü Özer Özben, Tertip Komitesi Başkanı Hasan Çiçek ve yönetmen Demirel’i çağırarak filmin Kültür Bakanlığı’ndan izni olmadığını ve gösterime izin veremeyeceklerini söyledi. Çiçek ise izne gerek olmadığını ifade ederek “Tunceli halkına olan önyargınızdan dolayı bunu bilinçli yapıyorsunuz. Önceden izin verdiğiniz programda belgesel filmin gösterimi vardı. Tam gösterim saatinde yasaklamanız bizi hiçe saymanız anlamına geliyor. Bu keyfi bir uygulamadır” dedi. İzleyicilere açıklamada bulunan Tertip Komitesi üyesi Cafer Solgun, kültürel etkinlik çerçevesinde barış isteklerini dile getirmeyi hedeflediklerini ancak etkinliklerinin sabote edildiğini söyledi. Demirel ise etkinliklerin Hrant Dink anısına yapılmasının amaçlandığını anımsatarak “Bu belgesel daha önce İstanbul ve Avrupa’da gösterildi. Emniyet, belgeseli önceden izlemek istedi ve biz vermedik. Yasal haklarımızı arayacağız” dedi. Yaşananları protesto eden izleyiciler kısa süre sonra dağıldı. obursali?cumhuriyet.com.tr. Kerkük’teki Türkmenleri etkileme çabası Fransa, daha önce Türkiye’ye vermemişti UĞUR VE AHMET KAYMAZ DAVASI Ankara kabul etmedi Başer’in Iraklı Kürt liderlerle görüşülebileceği açıklaması Ankara’nın terörle mücadele konusundaki politikası açısından da büyük önem taşıyor. Ankara, baştan beri yerel Kürt grupların liderleriyle PKK ile mücadele konusunda görüşmeye ya da işbirliğine yanaşmazken Iraklı Kürt lider ile yapılan en son görüşme MİT Müsteşarı Emre Taner ile KDP Başkanı Mesud Barzani arasında olmuştu. Bu aşamada terörle mücadele için Türkiye, ABD ve Irak arasında oluşturulan terörle mücadele özel temsilciliği mekanizması önem kazanıyor. Üçlü mekanizmaya Irak tarafından uzun süre bir temsilci atanmamıştı. Bunun gerekçesi ise, Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin bu mekanizmaya dahil olma isteğine karşılık Ankara’nın buna karşı çıkmasıydı. Ankara’nın engellemesini kırmaya çalışan Kürt yönetimi de, merkezi yönetimin oluşturduğu temsilciliğe bölgesel içişleri bakanını gönderdi. Ancak Ankara tarafından bu oluşum da kabul görmedi. Bu yüzden üçlü mekanizma kurulalı 6 ay olmasına karşın Irak tarafı Ankara’nın itirazı nedeniyle toplantılara katılamıyor. Kürtler, Türkçe dergi çıkarıyor MAHMUT GÜRER Altun’un iadesi için çalışılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fransa’nın, terör örgütü PKK’ye yönelik başlattığı operasyonda örgütün başkanlık konseyi üyesi Ali Rıza Altun’un da gözaltına alınmış olması terör örgütünün Avrupa ayağının çökertilmesine ilişkin umutları artırdı. Ancak, Paris’teki gözaltıların 13 kişi ile sınırlı kalması, Fransa’nın operasyon kapsamını geniş tutmadığını da ortaya koydu. Altun’un yakalandığı bilgisinin Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na ulaşmasının ardından Ankara, söz konusu teröristin Türkiye’ye iadesine ilişkin girişimlerini hızlandırdı. Ancak, Türkiye’nin daha önceki iade talebine olumlu yanıt vermeyen Fransa’nın, Altun’u Türkiye’ye iade edip etmeyeceği bilinmiyor. Devletin ilgili kurumlarının hazırladığı raporlarda Altun’un terör örgütünün Avrupa’daki önemli yöneticilerinden biri olduğu bilgisi yer aldı. Söz konusu raporlara göre örgütün siyasi kanadı ERNK’nin 210 Mayıs 2000 tarihleri arasında Hollanda’nın Arnheim kentinde yaptığı kongre sonrasında isim değişikliğine gitti ve Kürt Demokratik Halk Birlikleri (YDK) adını aldı. YDK’nin başına geçen Altun, Türkiye’nin iadesini istemesinin ardından Fransa’ya iltica talebinde bulundu. Ancak Altun’un başvurusu reddedildi. Altun bunun üzerine Temyiz Mahkemesi’ne gitti. Davanın sonucu beklenirken, Altun’un Fransa’da oturma süresi Temmuz 2001’de doldu. Ancak Fransız polisi bu durumu görmezden gelmeyi tercih etti. Altun da Fransa’daki örgütsel faaliyetlerini sürdürdü. Bu dönemde, Altun’un da katıldığı PKK toplantılarının çoğunun Fransa’da yapıldığı bilgisi de raporlara yansıdı. ‘Olaya çatışma süsü verildi’ ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Ahmet Kaymaz ile 13 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinden sorumlu oldukları iddia edilen 4 polisin yargılanmasına Eskişehir’de devam edildi. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 11. duruşmada, tutuksuz yargılanan sanıklar, Salih Ayaz, Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz ve Seydi Ahmet Döngel ile ölen Ahmet Kaymaz’ın kardeşi Reşat Kaymaz hazır bulundu. Hâkim Osman Açar’ın başkanlık yaptığı duruşmaya 10 müdahil, 7 sanık avukatı katıldı. Kaymaz ailesinin avukatı Erdal Kuzu, çatışma iddialarıyla ilgili olarak “Sanık polislerde yaralanma yok. Olay yerine yakın kamyon ve civar evlerde kurşun izi yok. 13 yaşındaki Uğur’un silah kullanma yeteneği olmayacağı bellidir. Burada ölen insanların eline silah verilerek olaya bir çatışma süsü verildi” dedi. Sanık avukatlarından Veysel Güler ise Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın örgüt bağlantısının çok net şekilde ispatlandığını ileri sürerek şunları söyledi: “Kamyon ve çevre evlerde kurşun izi yok deniyor. Böyle bir mizansen ve plan olsa bu adamlar geri zekâlı mı, iki tane de oralara kurşun sıkarlardı. Bu davanın hiç açılmaması gerekirdi. Sanık polislerin tek suçu varsa o da TC’nin polisleri olmaktır.’’ Sanıkların tutuklu yargılanma talebinin reddine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. ANKARA Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani başkanlığındaki Kürdistan Bölgesel Yönetimi, “Yol” adlı Türkçe bir dergi çıkarmaya başladı. Dergide, Türkiye’den bölgedeki Türkmenlere giden mesajlara yanıt verilmesi planlanıyor. Yayının temel amacının ise, Türkmenlerin Kerkük konusundaki fikirlerini değiştirmek olduğu vurgulanıyor. Iraklı kaynaklardan edinilen bilgilere göre Kürt yönetimi, Kerkük konusundaki süreçte kentteki Türkmenleri yanlarına çekebilmek için haftalık siyasi bir dergi yayımlamaya başladı. Türkçe yayımlanan dergide özellikle “Kerkük’ün Kürt yönetimi altında kalması durumunda Türkmenlere zarar gelmeyeceği”nin işleneceği ifade ediliyor. Derginin her sayısında, Kürdistan Bölge Başkanlığı, Başbakanlık ve Parlamento Başkanlığı ile temsilcilerin görüşlerine yer verilecek. Derginin genel yayın yönetmenliğini ise Türkmen Niyaz Enver yapacak. Haftalık olarak yayımlanacak derginin maliyetini Bölgesel Kültür Bakanlığı’nın karşılayacağını belirtiliyor. Filmler yasaklandı Bölgede, başta ‘Kurtlar Vadisi Irak’ olmak üzere tüm Türkçe filmlerin satış ve gösteriminin yasaklandığı bildirildi. Yasağa, filmlerin gençler ve çocuklar üzerinde kültürel tahribatlar yarattığı gerekçesi gösterildi. Yasaklanan filmler arasında çok sayıda Hint filminin de yer aldığı, bunun yanı sıra gençlerin Türk jönlerinin yaşamlarına özenerek suça koşullandığını ileri sürüldü. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle