10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI K K K K Y Y Y Y Y 4 5 6 4 13 10 13 6 7 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y 9 Y 10 PB 10 PB 8 K 4 K 2 K 1 B 1 Y 14 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y 13 Y 15 K 4 PB 5 PB 2 K 2 K 1 K 0 PB 9 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Tüm bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun güney ve batısı, Batı ve Orta Karadeniz ile akşam saatlerinden itibaren Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Doğu Anadolu’nun güneydoğusu yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı yurdun iç ve batı kesimlerinde azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 4 K 3 K 5 B 11 B 10 B 8 B 9 B 8 B 3 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y B B K B Y B 10 7 12 8 5 4 15 13 9 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B B Y B Y B Y Y 13 14 6 13 9 10 6 18 14 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kurumlar arıyor. Dink cinayeti 301 tartışmalarını tetikledi. İçimizdeki kimi çevreler Dink’i 301. maddenin öldürdüğünü öne sürdüler. AB ve ABD, bu görüşü paylaşırcasına 301 üzerinde yoğun baskı ve hatta dayatmalara girişti. Önceleri maddede “değişiklik yap” diyorlardı; şimdi “kaldır” diye bastırıyorlar. ABD Kongresi Ermeni soykırımını kabul eden yasayla birlikte 301. maddenin kaldırılmasını içeren öneriyi görüşmeye hazırlanıyor. Demokratların Kongre’yi kontrol altına almalarından sonra Amerikan medyasının Türkiye’ye bakış açısında değişiklik göze çarpıyor. Time gibi etkili bir dergi sözde Ermeni soykırımını anlatan bir Fransız belgeselinin disketini Avrupalı okurlarına parasız dağıtıyor. Cumhuriyetçi yönetimin sözcüleri de “dost” Türk hükümetine 301’i değiştirin de diyemiyor, kaldırın da. Nasıl uygulanacaksa “kullanmayın” diye akıl veriyor. Avrupa Birliği 301’i değiştirmemizi isteyen dayatmalarına, ya da “maddeyi kaldırmamızı” ekliyorlar. Türk kamuoyunda örneğin İtalya, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde de 301’e benzer maddelerden mahkum olanlardan söz edilmeye ve AB’nin ikiyüzlülüğüne örnek olarak gösterilmeye başlanınca sözcüleri derhal karşı atağa geçtiler. Söylediklerine göre Avrupa ülkelerinde devlete hakaret suçmuş ama milliyete hakaret suç sayılmazmış! İçeridekilerle dışarıdakiler yine birleşti: Türklüğe hakaret, hakaret sayılmamalı! ??? Hükümetin dış baskılara ne ölçüde dayanacağını kestirmek olanaksız. RTE’den hemen her konuda uzun konuşmalar dinlemeye alıştık. Fakat içeriden, dışarıdan 301’le gelen dalga dalga baskılara kısa, ayaküstü bir iki cümleyle yanıt verip konuyu geçiştiriyor: Madde kaldırılmayacak! Ya ne yapacaksınız efendim: Sivil toplum örgütlerinden öneriler bekliyor. Sivil toplum örgütleri ise uzlaşacaklarına ayrışmayı yeğliyorlar. Nihayet sorumlulukları kısıtlı. Ama durmadan “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyım” diye övünen RTE, sivil toplum örgütlerinden veya başka kesimlerden 301’i tepki çekmeyecek biçimde değiştirecek bir öneri gelmezse sorunu çözmeyecek mi, çözmekle görevli değil mi? Yok hayır. RTE mantığına göre, sorumlu ama değil. Türklüğe hakareti suç olmaktan çıkaracak bir gelişmeye imza atamıyor. 301, bugünkü içeriğiyle kalsın da diyemiyor. Sorumluluğa ortak arıyor, ortak! ??? Oysa, paçası sıkanlar için öneri önünde duruyor. AB’den: Kaldır maddeyi! Fakat RTE için birinci sorun 301 değil. Üzerine örtü çekmeye çalıştığı bir başka konu var; Dink cinayetinden sonraki olaylar her aşamada ülke yönetiminin ne hallere geldiğini sergiliyor. AFP, AP ve Reuter haber ajansları daha önceleri yakalanan ünlü katillerin de Türk bayrağı önünde fotoğraflarının çekildiğini nereden bilsinlerHrant Dink’in katiliyle “hatıra fotoğrafını” skandal diye duyuruyorlar. Ogün Samast’ın bayrak önünde güvenlik elemanlarıyla çekilen fotoğraf ve filmleri Murdock’un satın aldığı TGRT’ye kimin veya kimlerin sızdırdığı araştırılırken RTE’nin ne dediğini merak etmez misiniz? “Bir kısım kamu görevlilerinin kendince kutsal saydığı değerler için hukukun dışına çıkmak suretiyle adeta çeteleşme haline girmesi derin devletin ta kendisidir” diyor. Yıllardır tartıştığımız, neyin nesi kimin fesi olduğunu bir türlü saptayamadığımız, içinden çıkamadığımız dev bir konuyu, bir sorunu RTE pat diye çözümlemiş ve ilan etmiş bulunuyor: Kamu görevlilerinin çeteleşmesi demek, derin devlet demektir! Şimdi geriye İstanbul ve Trabzon’da güvenlik güçleri içinde işbirliği yapan bir çete bulup derin devletin ilk kanıtını ilan etmeye kaldı. Hadi hayırlısı! Başsavcı Engin, Dink cinayeti zanlısına diğer tutuklular gibi davranıldığını söyledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Samast’a özel muamele yok’ Haber Merkezi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinde yeni ortaya atılan iddiaları gazetelerde gördüğünü söyledi. Başsavcı Engin, Hrant Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ın Bayrampaşa Cezaevi’nde diğer tutuklulardan farklı bir muameleye tabi tutulmadığını belirtti. Aynı kanıyı dillendiren Adalet Bakanı Cemil Çiçek de, Samast’a cezaevinde özel muamele yapıldığı iddialarını kesin dille reddetti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, dün yayımlanan bazı basın yayın organlarında yer alan, “Ogün Samast’ın cezaevinde farklı muameleye tabi tutulduğu yönündeki’’ iddialara ilişkin inceleme yapıldığını söyledi. Samast’ın 18 yaşından küçüklerin barındırıldığı H tipi cezaevinin tecrit hücresine konuldu Avukatlar yüzleşme istiyor İstanbul Haber Servisi Dink ailesinin avukatları, Hrant Dink’in öldürüldüğü sırada olay yerinde 2 kişinin daha bulunduğunu belirten görgü tanığı kadının, tutuklanan 8 kişi ile yüzleştirilmesi için savcılığa başvurdu. Hrant Dink’in oğlu ve avukatı, görgü tanığı olduğu ifade edilen bir kadın ile birlikte Emniyet’e giderek kamera kayıtlarını inceledi. Görgü tanığının, banka önünde bekleyen bir kişiyi Yasin Hayal’e benzettiği öğrenildi. Avukatlar, başta cinayetin planlayıcısı olduğu belirtilen Hayal olmak üzere tutuklu 8 kişinin tanık ile yüzleştirilmesini istediler. Ancak daha önce sanık ifadeleri ve Telekom’dan alınan bilgiler doğrultusunda Hayal’in olay sırasında Trabzon’da olduğu düşünülmüştü. ğunu, bu hücrenin 2 kişilik olduğunu ifade eden Engin, şunları kaydetti: “Haberlerde yer aldığı gibi kesinlikle bu hücrenin boyatılması, halılar serilmesi, televizyon konulması gibi uygulamalar söz konusu değildir. Keza dışarıdan tutukluya yiyecek getirilmesi de mümkün olmadığı gibi zaten yönetmeliklere de aykırıdır. Dolayısıyla iddialar, gerçek dışıdır. Bırakınız ipek çarşaf serilmesini, bu tür tutukluların intihar eğilimi bulunabileceği nedeniyle yatağına çarşaf bile serdirilmemiştir. ‘102 ekran televizyon’ diyorlar. Bu koğuşa televizyon konulması imkânı olmadığı gibi, orada televizyonun takılacağı priz dahi yoktur. Aynı şekilde, gardiyanların, jandarmaların alkış ladığına dair iddia da tamamen asılsız ve yersizdir.’’ Engin, bu tür suçların failleri olarak cezaevlerine gelenlere veya herhangi diğer kişilere cezaevinde özel işlem yapılmasının söz konusu olamayacağını dile getirdi. Başsavcı Engin, “Tutuklu, çıplak bir yatakta, 2 kişilik koğuşun durumu neyse hiçbir özel işleme tabi olmaksızın tutulmuştur. 2 kişilik hücrede tek başına kaldı. İntihara tevessül edebilir, diğer tutukluların saldırısına maruz kalabilir diye nakledilinceye kadar tek başına tutulmuştur. O bakımdan, fiziki olarak iddialarda yer aldığı şekilde işlem yapılmasına imkân ve ihtimal yoktur. Bu haberlerin ne maksatla yapıldığını araştırıyoruz.Ancak çok kötü niyetli olarak görüyor ve bundan da üzülüyoruz. Bu haberi yazan veya yazılmasına sebebiyet teşkil eden kişiler hakkında da yasal işlem yapılacaktır’’ diye konuştu. Soruşturma bakanlığa uzanabilir MEHMET FARAÇ KORSAN SUÇLAMASI Rum yönetimi meydan okudu Dış Haberler Servisi Kıbrıs Rum yönetimi, KKTC karasularını da kapsayan bölgede petrol ve doğalgaz arama yapmak için Lübnan ve Mısır’la yaptığı anlaşmayı yaşama geçirmekte ısrarlı olduğunu açıkladı. Rum yönetimi, Türkiye’yi “Görevlendirilmiş jandarma’’ve “Kontrol dışı korsan’’ olarak niteledi. Kıbrıs Rum yönetimi sözcüsü Hristodulos Paşardis, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Rum kesiminin 15 Şubat’ta deniz bölgesinde petrol veya doğalgaz aramaçıkarma prosedürlerinin başlatılması halinde, “Türk hükümetinin gerekeni yapacağı’’ yönündeki açıklamasına tepki gösterdi. Paşardis, “Türkiye haklarımızı kullanmamızı yanlış anlıyorsa kendi tahrikkâr tepkilerine nasıl bir yorum getirilebilir? Yapılabilecek tek yorum; Türkiye’nin tamamen, bölgenin jandarması, zaman zaman da Doğu Akdeniz’in kontrol dışı korsanı gibi hissettiği ve bu şekilde hareket ettiğidir’’dedi. Rum sözcü, Mısır ve Lübnan’ın anlaşmadan vazgeçmediğini de açıkladı. Bu arada, Rum Fileleftheros gazetesi, petrol aramaçıkarma prosedürüne şu ana kadar 48 şirketin ilgi gösterdiğini duyurdu. İlgi gösteren şirketler arasında Rusya, Fransa, Çin, İngiltere ve ABD’den şirketler bulunuyor. Güvenlik birimleri Hrant Dink’i vuran tetikçinin Yasal Hayal olduğu iddialarını tamamen yalanlıyor. Dink’i vuranın Ogün Samast olduğunun belirlendiğine dikkat çeken yetkililer, olay günü bölgede gözcü ve koruma adı altında Samast’a yardım ettiği ileri sürülen kişiler konusunda henüz bir saptama yapılamadığının altını çiziyor. Suikast soruşturması İçişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerine uzanabilecek boyut kazanıyor. Dink suikastında kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilgi kirliliği büyük boyutlara ulaşırken, güvenlik birimleri Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast’ın İstanbul’daki bağlantılarına odaklanıyor. Bu üç zanlının özellikle telefon ve internet trafiğini mercek altına alan uzmanlar, bir yıl öncesine yönelik çalışma yürütüyor. Dink’i vuran kişinin McDonald’s bombacısı Yasin Hayal olduğuna ilişkin, yayın organlarında yer alan haberleri tamamen yalanlayan uzmanlar, tetikçinin Ogün Samast olduğunun zanlının ifadeleri, kriminal raporlar, kamera görüntüleri ve tanık anlatımlarına dayanılarak tamamen kesinleştiğini belirtiyor. Uzmanlar, bu konudaki asılsız haberlerin “bilgi kirliliği”nden kaynaklandığını ifade ediyor. Bu arada tetikçi Samast’ın olay günü cinayet bölgesinde yalnız olmadığı konusundaki iddialar da hem İstanbul hem Trabzon’da suikast için oluşturulan özel ekipler tarafından soruşturuluyor. Yetkililer, cinayet bölgesindeki bazı banka ve mağazaların kamera görüntüleri üzerinde dikkat çeken 100’den fazla insanın inceleme altına alındığını, ancak ne Hayal ne de tutuklanan ya da sorgulanan Barış Demokrasi ve Özgürlük Platformu ile bazı sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan bir grup, Türkiye’de aydınlara yapılan saldırıları ve Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesini protesto etti.Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemde, “Kürt, Türk, Ermeni Yaşasın Halkların Kardeşliği” yazılı bir pankart açan göstericiler, gazeteci, bilim insanı ve yazarların çeşitli saldırılarda yaşamlarını yitirdiğine dikkat çektiler. Aydınlara saldırıya protesto zanlıların eşkâline uyan herhangi bir kimseye rastlanmadığını söylüyor. Ancak uzmanlar, tetikçi Samast’ın hiç bilmediği bir yerde cinayeti soğukkanlılıkla işledikten sonra bölgeyi rahatlıkla terk edebilmesinin ciddi kuşkular içerdiğini, bu nedenle çevredeki hem kamera kayıtları hem de görgü tanıklarının üzerinde çalışmaların sürdüğünü bildiriyor. İstanbul Emniyeti, Dink’le ilgili gelen istihbaratların değerlendirilmesi konusunda da hiçbir endişe taşımıyor. Hatta üst düzey bir yetkili, “Suikastla ilgili gelen haberler konusunda herkes üzerine düşen görevi yapmıştır. Soruşturma ya da takip konusunda en küçük bir sorumluluğumuz bulunmuyor. Gerekenin yapıldığı, soruşturmanın sonunda zaten ortaya çıkacak” iddiasında bulunuyor. Bilgi kirliliğinin bir nedeni olarak da kimi görgü tanıklarının ifadeleri gerekçe gösteriliyor. Buna göre olay günü bölgede Yasin Hayal’i gördüğünü ileri süren T.E.Y’nin ifadelerinde ciddi çelişkiler olduğu belirtiliyor. Bir yetkili, “Bu kişi kendi reklamını yapıyor. Anlattıkları birbirini tutmuyor. İfadesi alındı. Ancak gazetecilerle savcı ve polise söylediği arasında büyük farklar bulunuyor” diye konuşuyor. Ankara’dan üst düzey bir yetkili, Cumhuriyet’te dört gün önce yer alan “Soruşturma sürprize gidiyor” başlıklı habere dikkat çekerken, devletin kimi güvenlik örgütleri içerisinde kadrolaşma kavgasının koordinasyon bozukluğu yarattığını, Dink suikastına yol açan ihmalin ve soruşturma sırasındaki karmaşanın da bundan kaynaklandığını ifade ediyor! “Sürpriz” nitelemesini güvenlik birimleri arasındaki bu soruna odaklayan yetkili, soruşturma sonucunun söz konusu güvenlik örgütleri arasında “deprem”e neden olacağını vurguluyor! Soruşturmanın kilitlenmesini de güvenlik kuruluşlarının zanlıların bazılarıyla olan ilişkilerinin deşifre olmasından kaynaklandığına dikkat çeken yetkili, sorunun kamuoyuna yansıdığı gibi alt düzeydeki bazı polis memuru ve şeflerine değil, özellikle İçişleri Bakanlığı’ndaki çok üst düzeydeki noktalara ulaşabileceğini ve önemli mevkilerde görevden almalar yaşanabileceğini anlatıyor. Dink suikastı soruşturması “magazinleştirilme” tehlikesi yaşarken, zanlılara atfedilen gerçekdışı ilişki ve davranışlar, olayı kilitlemeye çalışan güvenlik teşkilatları içerisindeki unsurların “karartma” çabalarından kaynaklanıyor. dolu’nun batısında kurulduğunda da benzer sorunla karşılaştı. Önce Anadolu beyliklerini birleştirip Anadolu’nun birliğini sağladı. Kurtuluş Savaşı’nın öncesinde Mustafa Kemal Anadolu’nun görünümüne baktı ve ilk yapılması gerekeni şöyle saptadı: Bu toprakları savunmak isteyen güçlerin ve örgütlenmelerin birliği! Mustafa Kemal bunu sağlamak için deyim yerindeyse önce Anadolu’nun bağrına gitti, oradan adım adım ulusal bütünlüğü öre öre, Kurtuluş Savaşı’nın altyapısını hazırlaya hazırlaya Ankara’ya geldi. Anadolu’da biz Türkler’den önce bilinen 35 ayrı uygarlık yaşamış. Genel olarak her yeni uygarlık, öncesini yadsımamış, ondan alabileceklerini dağarcığına katıp yoluna devam etmiş. Mustafa Kemal’in “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” sözü bu derinlikleri de içeriyor. ??? 21. yüzyıla geldiğimizde Anadolu’da yine iki temel durum görüyoruz: Bütünlük... Güvenlik... 20. yüzyılın son on yılında çevremizde olanları irdelemeden, onlardan ders çıkarmadan Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlük ve güvenlik sorunlarını çözemeyiz, karşı karşıya kaldığımız krizleri sağlıklı analiz edemeyiz. 20. yüzyılın son on yılında ne oldu? Balkanlar, küresel güçlerin körüklediği etnik ayrımcılıkla kanlı bir bölünme yaşadı. Öylesine kanlı ki, sadece Saraybosna’daki 199296 yılları arasında yaşanan dört yıllık iç savaşta 3 milyon insanın 250 bini yaşamını yitirdi. Kafkaslar yine bu sürecin parçası olarak etnik ayrımcılığa dayalı iç savaşlara sahne oldu. Ortadoğu’da ise “Arap milliyetçiliği”nin yerini mezhep ayrımcılığı aldı. İşte bu coğrafyanın ortasındaki Türkiye ister istemez etrafındaki gelişmelerden etkileniyor. Türkiye öylesine stratejik bir noktada ki, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu kara parçalarının yanı sıra, Akdeniz, Karadeniz, Hazar paylaşımının da tam ortasında! 21. yüzyılın ilk çeyreği bu üç denizin paylaşımına da sahne olacak. Akdeniz’le Karadeniz’in boğazı, İstanbul ve Çanakkale’nin bir başka anlatımı şu: İki tarafı aynı ülkeye ait ender su yollarından! Cebelitarık’tan Kızıldeniz’e pek çok su yolunun güvenlik noktalarının farklı ülkelerce paylaşıldığını düşünürsek, İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın konumu ve önemi çok daha iyi anlaşılacaktır. ??? Stratejik önem tek başına ne anlam ifade eder? 1999 yılında “dünyayı görme tanıma” planım çerçevesinde Yemen’deydim. Orada bir Dışişleri görevlisiyle sohbet ederken övünçle şunu söyledi: “Biz dünyanın en stratejik ülkesiyiz.” Devamını şöyle getirdi: “Aden Limanı Hint Okyanusu’na hâkim en büyük liman... Kızıldeniz’in ana geçişi Babel Mendep’in bir yakası tümüyle bizim, öteki yakası üçe bölündü...” Arkadaş doğru söylüyordu, zaten Yemen çok stratejik bir ülke olduğu için Soğuk Savaş döneminde ikiye bölünmüş, acılar yaşamıştı. 21. yüzyılın eşiğinde de Yemen’in toplumsal durumu şuydu: Kişi başına düşen gelir 350400 dolar, ortalama ömür 55! Stratejik önem tek başına bir şey ifade etmez, tam tersine başınıza iş de açabilir. Ama adam olur, ulusal bütünlüğünüzü çok sağlam temellere oturtup stratejik öneminizi güce ve enerjiye çevirebilirseniz başka. Soğuk Savaş sonrasında Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı gerçek budur. Türkiye etrafına ve geçmişine bakıp geleceğini görme sürecinde. Bunu başarmak tarihsel ve geleceksel borcumuz! ankcum?cumhuriyet.com.tr İngiltere’de kuş gribi ? Dış Haberler Servisi İngiltere’nin doğusunda, kümes hayvancılığı yapılan bir çiftlikte kuş gribi virüsüne rastlandığı bildirildi. İngiltere Çevre, Gıda ve Köy İşleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Suffolk ilçesi yakınında, Lowestoft’taki bir çiftlikte ölen kümes hayvanları üzerinde yapılan testlerde ölümcül H5N1 kuş gribi virüsüne rastlandı. AB laboratuvarında yapılan testlerde kümes hayvanlarının H5N1 virüsünden öldüğü doğrulandı. / IŞIL ÖZGENTÜRK Abdülkadir Aksu artık istifa et! ? Baştarafı Arka Sayfa’da Türkiye; hayallerini yitirmiş, kahve köşelerinde ölümü bekleyen çok yaşlı bir adama benziyor. Hiçbir hedefi yok, herhangi bir konuda projesi yok. Sadece bekliyor. Evet, Türkiye artık hayalleri olmayan bir ülke. Bugünlerde birkaç kitabı sık sık çevirip oradaki fotoğraflara bakıyorum. Bunlardan biri Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Kansu Şarman”ın “Türk Promethe’ler” adlı kitabı. Kitapta Atatürk’ün isteği üzerine öğrenim için yurtdışına gönderilen ve daha sonra ülkelerine dönüp birer Promethe gibi ülkenin kalkınması için çalışan dürüst ve inançlı insanların hikâyeleri anlatılıyor. Her meslekten ve yüzlerinde öyle bir güzellik, öyle bir heyecan var ki, Tanrım diyorum, bu ülkenin hayallerini nasıl yok ettiler? Bunu yapanları hep birlikte biliyoruz ama değiştiremiyoruz. Kurtuluş Savaşı gibi bir savaş veren, ardından çok yoksul Anadolu’yu baştan başa demiryolu ağlarıyla donatan bu güzel ülkenin bu güzel insanları şimdi nerede? Bir başka kitap da Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Boğazköy’den Karatepe’ye – Hititbilim ve Hitit Dünyasının Keşfi” adlı kitap, bu kitabı her çevirdiğimde ülkemin en kahraman kadınlarıyla tanışıyorum.. çadırda lamba ışığında Hitit tabletlerini kopyalayan arkeolog Nihal Ongunsu, Muhibbe Darga, Karatepe’nin yaratıcısı Halet Çambel ve diğerleri. Atatürk, Hititlerle ilgili çalışmaların hızlandırılmasını istemiş ve onun Amazon kızları en güç koşullarda bu büyük çalışmayı, “Bin Tanrılı Uygarlık Hititler’i” bize kazandırmışlar. Tan Oral”ın cuma günü gazetemizde yayımlanan karikatürü bir dünyalı olarak içinde bulunduğumuz durumu çok iyi anlatıyordu: Adam gazeteye bakıyor ve sevinçten neredeyse oynuyor ve altta bir yazı, “Yaşasın.. hiç iyi bir haber yok.” Tan haklı, bir yanda küresel ısınma, bir yanda cinayetler ve özellikle bizi bekleyen iki büyük seçim, hiçbir proje geliştirmeyen sağ ve sol.. hani durumumuz zil takıp oynama noktasında. Peki hiç mi bir şey yapılamaz? Vallahi öncelikle kendimizi bir toparlamamız gerek. Öyle internette kahramanlık nutukları atarak bu iş olmuyor, ağlayarak da... Kimse sormuyor neden CHP sineyi millete dönmedi, yıllardır bu ülkenin parasıyla milletvekili koltuklarında oturan insanlar bunu neden yapmadılar? Öncelikle biz onlara anlatmalıyız: Siyaset bir iş değildir, bir görev yeridir ve gerektiğinde bırakılır. Tony Blair’e bakın.. adam başbakanlığı bırakacağını bir yıl öncesinden açıkladı; sonra ne yapacak? Asıl işi neyse ona dönecek. Abdülkadir Aksu ne yapıyor? Geçmişi ve bugünü açığa çıkmasına rağmen istifa etmiyor. CHP’lilerin sineyi millete dönmedikleri gibi. İşte böyle hayalsiz, projesiz hep birlikte ölümü bekleyen yaşlı bir adam gibi kahve köşelerinde pinekliyoruz. [email protected] 1. KOŞU: F: Candar (7), P: Mirdas (6), PP: Ali Çavuş (9), S: Afif (1). 2. KOŞU: F: Ezhatım (2), P: Kangallı (3), PP: Koyunevli (4), S: Battalkaya (1). 3. KOŞU: F: Harputlu Gaggoş (1), P: Impetus (3), PP: Pardon My Dust (6), S: Kerem Paşa (4). 4. KOŞU: F: Black Spy (1), P: Sharwest (11), PP: My Pianist (9), S: Şahmaran (14). 5. KOŞU: F: Korkut Sultan (13), P: Arbatur (12), PP:Sezginhan (3), S: Başbay (9). 6. KOŞU: F: Win River Win (6), P: Golden Sun (1), PP:Shargar (4), S: Ilgazhan (2). 7. KOŞU: F: Başhakan (10), P: Babil (9), PP: Basri (8), S: Beylerinbeyi (4). 8. KOŞU: F: Betülüm (12), P: Starbust (14), PP: Top Baby (11), ALTILI GANYAN S: Big Fish (3). 1 1 13 6 10 12 Günün İkilisi: 3 11 12 9 14 8. Koşu: 12/14 9 3 8 11 Çifte Bahis: 3. 9 4 Çifte: 13/6 6 7 CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle