23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2007 PAZAR 6 HABERLER Başbakan Erdoğan’ın Manisa programında partililer, ‘Seni üzeni biz de üzeriz’ sloganı attı PAZAR ORHAN BURSALI ‘Diğerleri gibi ırkçı değiliz’ ? Manisa örgütüyle buluştuğu toplantıda, bir anlamda seçim startı veren Erdoğan, ekonomik kriterleri göz önünde bulundurarak önceki dönemlerle kendi iktidarını karşılaştırdı. OZAN YAYMAN Bir Komplo Teorisi Yıllardır görmediğim eski bir arkadaşım gazeteye uğradı. Hoşbeşten sonra şüphesiz ki konu ülkeye dayandı. Durumu nasıl görüyorsun, diye sordum. Valla kötü dedi, “Ben seçime kadar Hrant benzeri 45 suikast daha bekliyorum”... Gözlerimi faltaşı gibi açtım, kulaklarım dikildi, tüylerim ürperdi. Nasıl yani, diye sordum! Komplo teorisi, gibi! Ciddi olayların açıklanamadığı durumlar için “teorik bir çerçeve” çizerek bir stratejik bakış, bir kestirim getirmek ile komplo teorisi ülkemizde birbirine karıştırılır. “Analiz” niteliği taşıyan bu açıklamalarda, ilk başta resmin parçaları birbiriyle uyuşur gibidir. “Teori”yi daha sonra olayların gelişimi ile örtüştürürsünüz; doğruluğu, yanlışlığı, eksikliği ortaya çıkar... Ancak olaylar aksini gösterdiği halde, hâlâ ortaya atılan “teori” ortalıkta dolaşıyorsa, “komplo teorisi”ne dönüşmüştür! Örneğin, 11 Eylül İkiz Kulelerin vurulması olayını, CIAPentagon’un Ortadoğu ve Irak’a karşı saldırıya meşruluk kazandırmak için düzenlediği, El Kaide’yi bu amaçla kullandığı gibi zırvalıklar gerçek bir komplo teorisidir. ??? Sorumu yanıtladı. “Bak” dedi, “hem Cumhurbaşkanlığı hem genel seçimler dönemine girdik. ABD ve Avrupa seçimleri kimin kazanmasını ister?” Bu sorunun yanıtı açık. Şüphesiz ki AKP iktidarını isterler, onu biraz ehlileştirerek, biraz iterekdürterek yönlendirerek daha iyi yönetebilirler. Bugüne kadar yaptıkları gibi! ABD de Avrupa da, Mustafa Kemal’in ulus devlet karakterinin Türkiye’de bir iktidar seçeneği olarak hâlâ yaşamasından memnun değil. Başlarına bela! Onlar yumuşamış, çekip çevirecekleri liberalneo liberal, küreselleşmeyi neoliberal ekonomik yaptırımlara uymak olarak algılayan siyasi partilere ve çevrelere ihtiyacı vardır. “AKP’yi istiyorlar ve ellerinden geldiği kadar da ulus devlete bağlı siyasetleri de eritme politikası izliyorlar.” Anlattıklarını özetleyerek aktaracağım: Bugün iki iktidar seçeneği var. AKP ve CHPMHP (DYP). AKP karşıtı iktidar seçeneği Avrupa ve ABD için özellikle Ortadoğu’daki şu kargaşalıkta hiç arzu edilmiyor. Muhalefetin iktidar olması, onlar için bir kâbus olabilir. Bu nedenle “ulusalcılığı” yıpratmak için her türlü tertibe başvurabilirler. Ulusalcılık deyince, devlette Ordu akla gelir. Hrant Dink suikastı ulusalcıların üzerine yıkılmak için düzenlendi. Hem ulusalcı iktidar merkezleri hem de Türkiye dışarda daha büyük baskılar karşısında bırakılacak ve zayıflatılacak. Nitekim Hrant Dink ile birlikte “derin devlet” gündeme getirildi. AKP’liler de faturayı orduya kesmek istediler. Devlet içinde AKP ile “ulusalcılar” arasında müthiş bir savaş var. Sonunda dedi ki “seçimlere kadar, ulusalcıların üzerine yıkılacak nitelikte böyle 45 önemli suikast daha düzenlenebileceğine inanıyorum.” ??? Bir felaket tellalı oturuyordu karşımda! Şöyle biraz geri çekildim... Sonra düşündüm, “teori”nin zayıf yanları var. Bu haliyle bir “komplo teorisi” gibi duruyor! Hrant Dink’i vuran az çok belli. Çevreleri belli. Etkilendikleri düşünceler belli. Tabanda suikasta sevinenler belli... Ama yukarı ilişkileri belli değil. Ayrıca şüphesiz Türkiye kullanılmaya hazır çevrelerle dolu! Teorinin zayıf yönü, bu suikastların AKP’yi zayıflatabileceği, iktidar olamaz hale getirebileceği olasılığıdır! Birçok tertibin amaçlananın tersi sonuçlar verdiği de görülmüştür. Ama teorinin güçlü bir yanı var: Türkiye’de bunca aydın cinayeti neden işlenmiş ve bunların hiçbiri aydınlanmamıştır? Zor bir döneme girdiğimiz kesin ve AKP’de süreci yönetebilecek akıl eksikliği egemen. “Mutlak iktidar peşinde” koşmaları ve dincilerin dışında kalan herkesi ötekileştirme politikaları, ülkede hem demokrasiyi ve demokrasi için gerekli dengeleri tehlikeye sokuyor hem de çatışmaları körüklüyor ve Türkiye’yi dışa karşı zayıflatıyor! Konu karmaşık ve AKP destekçisi çevreler de karmaşıklığa hizmet ediyorlar bence... İyi pazarlar! MANİSA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Manisa örgütüyle bir araya geldiği toplantıda partililer “Seni üzeni biz de üzeriz” sloganını attı. Manisa Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen toplantıya kapasitenin çok üzerinde partilinin alınması izdihama yol açarken, olası bir felaketin de eşiğinden dönüldü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Manisa örgütüyle buluştuğu toplantıda, bir anlamda seçim startı verdi. Erdoğan, ekonomik kriterleri göz önünde bulundurarak önceki dönemlerle kendi iktidarını karşılaştırdı. Yumurtadan ekmeğe, satılan traktörden kredi faizlerine kadar ayrıntılı örnekler veren Başbakan Erdoğan, örgütüne, “Hepiniz AKP Erdoğan, Manisa’daki buluşmada, geçen günlerde 81 ilin valisini topladığını ve özellikle köy, kasaba gibi yerleşimlerin altyapı sorunlarının çözümü için neler yapılması gerektiğini masaya yatırdıklarını bildirdi. kaçtığını sanmayın” diye konuştu. Manisa Atatürk Spor Solanu’nda düzenlenen programa il merkezinin yanı sıra ilçe ve beldelerden de AKP yandaşları getirildi. 1500 kişilik salona yaklaşık 3 bin partilinin doldurulması izdihama yol açtı. Çıkış sırasında çok sayıda kişi ezilme tehlikesi geçirdi. Çok sıkı güvenlik önlemleri altında düzenlenen programa gazeteciler de üzerleri aranarak alındı. Sloganlı gözdağı Toplantıda AKP gençlik örgütleri üzerinden Erdoğan karşıtlarına ‘Seni üzeni biz de üzeriz’ sloganıyla gözdağı verildi. Slogan salondaki kitle tarafından uzun süre tempoyla söylendi. Erdoğan, son dönemdeki milliyetçilik tartışmalarıyla ilgili olarak da “Bu vatanı asıl seven biziz. Bunu 4 yıldaki icraatlarımızla, ekonominin geldiği noktayla gösterdik. Diğerleri gibi ırkçı, kafatasçı değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlanan tüm vatandaşlarımızı kucaklıyoruz” ifadesini kullandı. iktidarının devamı için vargücünüzle çalışacaksınız” dedi. Başbakan Erdoğan, geçen günlerde Ankara’da 81 ilin valisini topladığını ve özellikle köy, kasaba gibi yerleşimlerin altyapı sorunlarının çözümü için neler yapılması gerektiğini masaya yatırdıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, “Valilerin hepsinden yolu bozuk, suyu akmayan ve daha başka altyapı aksaklıkları olan yerleşimlerin listelerini çıkarmalarını istedim. En kısa sürede eksikliklerin tamamlanması talimatını verdim” dedi. Erdoğan, beraberinde gelen ba kanlar arasında yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’i, projeleri yavaş yürüttüğü için örgüt önünde eleştirdi. Şemdinli’de yapılan altyapı çalışmalarına değinen Erdoğan, “Ancak farkındayım ki istediğim hızla ilerlemiyor Hilmi Bey, dikkatimden SOLDA BİRLİK Ulusal Deprem Konseyi’nin Başbakanlık genelgesiyle lağvedilmesi tepki çekti Güçbirliği arayışları yoğunlaştı ? 10 Aralık Hareketi Sözcüsü Şenatalar, DSPSHP10 Aralık Hareketi ve partisiz olan sosyal demokratların katılımı ile yenilenerek güçbirliği için “yol aldıklarını” söyledi. TÜREY KÖSE ‘Gerekçesi yeterli değil’ ARDAGÜL YILDIZ ANKARA Merkez solda CHP dışındaki partilerin güçbirliği arayışları yoğunlaşırken DİSK önderliğindeki 10 Aralık Hareketi’nin çağrısına DSP ve SHP’den olumlu yanıtlar verildi. 10 Aralık Hareketi’nin Sözcüsü Prof. Dr. Burhan Şenatalar, “CHP’nin politikalarını desteklemeyen, bu nedenle sandığa gitmeyi düşünmeyen sol eğilimli insanlar için bir seçenek yaratılmalı” dedi. 10 Aralık Hareketi, bir süre önce solda yenilenme ve güçbirliği çağrısı yaptı. SHP, küçük kurultayını hemen toplayarak bu çağrıya olumlu yanıt verdi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de çağrıyı desteklediğini bildirdi. CHP ise bir yanıt vermedi. Eski DSP Milletvekili Uluç Gürkan da internet sitesinde “Türkiye için solda bütünleşme ve kitleselleşme çağrısı”nı imzaya açtı. Aralarında Hikmet Uluğbay’ın da bulunduğu birçok yurttaş kampanyaya destek verirken imza sayısı 700’e yaklaştı. 10 Aralık Hareketi Sözcüsü Prof. Dr. Burhan Şenatalar, DSPSHP10 Aralık Hareketi ve partisiz olan sosyal demokratların katılımı ile yenilenerek güçbirliği için “yol aldıklarını” söyledi. Şenatalar, AİHM’nin barajla ilgili kararına dikkat çekerken şu görüşleri dile getirdi: “Birlikte hareket edilmesi partilerin de ihtiyacıdır. DSP ile SHP’nin güçbirliği onların lehinedir. CHP’nin politikalarını desteklemeyen sol eğilimli insanlar için bir seçenek yaratılması gerekiyor. Oy vermeyi düşünmeyenler için bir adres gösterilmeli. Bu seçimde ilk kez oy kullanacak olan gençler ve geçen seçimde sandığa gitmeyenler var. Bu tablo dikkate alınarak, yenilenerek güçbirliği sağlanmalı. Demokratikleşme, laiklik, Kürt sorunu konularında ortak bir anlayış ortaya konarak toplumsal barışa katkıda bulunulabilir. Hrant Dink cinayeti ve sonrasındaki gelişmeler çok önemli. Şoven, bağnaz, kutuplaşma yaratan bir bakış açısıyla yaklaşırsak bu sorunları büyütürüz. Hrant Dink’in arkasından yapılan yürüyüş, Türkiye’nin ciddi bir potansiyeli olduğunu gösterdi.” ANKARA Yapısal Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Celal Şengör, Ulusal Deprem Konseyi’nin (UDK) Başbakanlık tarafından lağvedilmesinin “yasadışı” yöntemlerle alınmış “skandal” bir karar olduğunu söyledi. Uzmanlar, Başbakanlık’ın kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Prof. Dr. Şengör, UDK’nin lağvedilmesi kararının, TÜBİTAK yönetiminin tavsiyesi üzerine alındığını belirtti. Şengör, yasalarca tanınmayan bir yönetimle ortak çalışan Başbakan’ın yasaların dışında hareket ettiğini söyledi. UDK’nin TÜBİTAK’ın yasal olan eski yönetiminin tavsiyesi üzerine kurulduğunun altını çizen Şengör, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yok sayılan yeni TÜBİTAK yönetiminin Başbakanlık’la işbirliği yapması nede ? Ulusal Deprem Konseyi’nin lağvedilmesini ‘yasadışı’ olarak nitelendiren Yapısal Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Şengör, bunun bir ‘skandal’ olduğunu söyledi. niyle suçlu konumuna düştüğünü belirtti. UDK’nin kaldırılmasının bilimsel ve toplumsal açıdan ayrıca sorgulanması gerektiğini dile getiren Şengör, “Alınan kararın, Türkiye’nin depremselliği açısından tartışmalı olmasının yanı sıra alınma biçimi de yasadışıdır. TÜBİTAK, bugün Başbakanlık tarafından işgal edilmiş durumda. Başbakanlık, TÜBİTAK yönetimini yasadışı olarak atadığı için, bugünkü TÜBİTAK yönetimi TÜBİTAK’ı yönetme hakkına sahip değildir. Bu yönetimin tavsiyesi üzerine konseyin kaldırılması kararı da suçtur. Başbakan, kanun dışı bir kurumla işbirliği yaparsa yasalara aykırı davranmış olur. Bu, bir skandaldır” diye konuştu. UDK’nin kurulduğu dönemde TÜBİTAK’ın başkanlığını yürüten Prof. Dr. Namık Kemal Pak ise, Başbakanlık’ın aldığı kararın gerekçesini yetersiz bulduğunu söyledi. ‘Büyük projelere imza attı’ Konseyin deprem araştırmalarına ilişkin büyük projelere imza attığını belirten Prof. Dr. Pak, şunları kaydetti: “Deprem felaketinden sonra bilim ve teknolojiden yardım alarak, TÜBİTAK olarak bir karar aldık ve Başbakanlık’a bu karar taslağımızı sunduk. Başbakanlık da bir genelgeyle bunu hayata geçirdi. Konsey, benim başkanlığım döneminde, deprem hakkındaki uluslararası mevzuatın Türkiye’ye getirilmesi, ka muoyunda bilinç yaratılması ve en önemlisi deprem araştırmalarını planlayıp yönlendirmek için kurulmuştu. Konseyin, TÜBİTAK’tan bağımsız bir kurul olması nedeniyle, TÜBİTAK yönetimi konsey hakkında sadece tavsiye kararları alabilir ki almış. UDK’nin kurulması için karar alan bir yönetimin, aynı konseyin kaldırılması için karar alması da ülkenin durumunu gözler önüne seriyor.” Ulusal Deprem Konseyi 2. Başkanı Oktay Ergünay da, konseyin maddi olanaksızlıklara karşın kendini bilimsel olarak kanıtladığını vurgulayarak, Türkiye’de depreme ilişkin ulusal zarar azaltma stratejisi oluşturulamamasından yakındı. Türkiye’de deprem riskinin ortadan kalkmasının söz konusu olmadığını söyleyen Ergünay, kuruluşun kaldırılma gerekçesini de eleştirdi. Talat, Cumhuriyet yazarlarıyla KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve eşi Oya Talat, önceki akşam İstanbul’da gazetemiz yazar ve yöneticileriyle bir araya geldi. KKTC’nin uluslararası sorunlarının ele alındığı Swissotel’deki yemekli toplantıya Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, gazetemiz yazarı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev Coşkun, gazetemiz yazarları Hikmet Çetinkaya, Özlem Yüzak, Orhan Bursalı ve Ali Sirmen katıldı. obursali?cumhuriyet.com.tr. BUSH’TAN RANDEVU İSTEDİ Erdoğan Washington için hazırlık yapıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın ardından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Washington’a gitmek için hazırlık yapıyor. Erdoğan’ın ABD Başkanı George Bush’tan randevu istediği öğrenildi. Gül ve Büyükanıt’ın yanı sıra Başbakan Erdoğan da ABD ziyaretine hazırlanıyor. Erdoğan’ın ocak ayı sonunda Bush’tan randevu istediği belirtildi. Ziyaretin kapsamının ise yine Kerkük ve PKK başta olmak üzere Irak, İran ile yaşanan nükleer kriz, Kıbrıs ve AB konularının oluşturacağına işaret ediliyor. Öte yandan Gül’ün, bugün başlayacak ve 9 Şubat’a kadar sürecek olan ABD ziyaretinin en önemli dosyalarını, genelde Irak ve özelde de Kerkük ile PKK konuları oluşturacak. Gül temasları kapsamında ABD Başkan Yardımcısı Cheney, Dışişleri Bakanı Rice ve Savunma Bakanı Gates ile görüşecek. Gül’ün, Türkiye’nin Kerkük’te kasım ayında yapılacak referanduma ilişkin kaygılarını ortaya koyması beklenirken Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımını iletmesi ve yeni formüller gündeme getirmesi bekleniyor. Bu çerçevede Gül’ün, BM’nin yeni Genel Sekreteri Ban KiMoon ile bir araya gelmesi söz konusu olacak. 1961 Anayasası’nın ilk taslağını hazırlayan hukukçulardan olan Giritli yarın uğurlanacak İsmet Giritli yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi 1961 Anayasası’nın ilk taslağını hazırlayan bilim adamlarından biri olan Prof. Dr. İsmet Giritli, 15 gündür yoğun bakımda tedavi gördüğü İstanbul’daki Metropolitan Florence Nightingale Hastanesi’nde dün sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. Giritli için son olarak görev yaptığı Kültür Üniversitesi’nde tören düzenlenecek. Giritli’nin oğlu Ahmet Rıza Giritli yaptığı açıklamada, babasına geçen yılın haziran ayında “pankreas başında kanser teşhisi’’ konulduğunu belirterek, bir süre önce bu hastalığa bağlı olarak babasının karaciğerdeki ana damarının patladı ? İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. İsmet Giritli, 1985’te Fransızların “Şövalye’’ unvanı ve “Palmes Academiques’’ nişanını almıştı. Prof. Giritli’nin 50’nin üzerinde kitabı bulunuyor. ğını söyledi. İsmet Giritli’nin ameliyata alındığını ve 15 gündür yoğun bakımda olduğunu anımsatan Ahmet Rıza Giritli, dün sabah saatlerinde babasının yaşama veda ettiğini dile getirdi. silcisi olarak Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. 1961 Anayasası’nın ilk taslağını hazırlayan bilim adamlarından biri olan İsmet Giritli, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT) Genel Başkanlığı yaptı. 19641968 yılları arasında ilk TRT Yönetim Kurulu üyeliği ve başkanlığında da bulunan Prof. Dr. Giritli, 1968 yılının ocak ayında ilk televizyon yayınını gerçekleştiren ekibin başındaydı. Çeşitli tarihlerde New York Columbia Kurucu Meclis üyeliği 1924 yılında Kırım’da doğan Prof. Dr. Giritli, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1964 yılında profesör olan Giritli, Barolar Tem Üniversitesi ve Washington DC’deki Georgetown Üniversitesi’nde “misafir öğretim üyesi’’ olarak dersler verdi. 19821991 yılları arasında Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Müdürlüğü ve Radyo Televizyon Yüksek Kurulu üyeliği yapan Giritli, 1976 yılında Meksika Milletlerarası Hukuk Akademisi’ne seçildi. 1985’te Fransızların “Palmes Academiques’’ nişanı ve “Şövalye’’ unvanını alan Prof. Dr. Giritli, İngilizce, Rusça ve Fransızca biliyordu. Sayısı 50’yi aşan kitabı bulunan Giritli, 1999 yılından beri İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeliği yapıyordu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle