11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2007 PAZAR 6 HABERLER ‘Saldırılar kaygı verici’ 78 baro başkanı bir araya geldi. TBB Başkanı Özok: Birlik vesayet altına alınmak isteniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, ‘’Son aylarda mesleğimize yönelik saldırı ve el atmalar son derece kaygı vericidir. Özellikle 5560 sayılı yasa ile getirilen yeni düzenleme sonrası savunma ve onun bağımsız örgütleri barolar ve Barolar Birliği yeniden vesayet altına alınmak istenmiştir’’ dedi. Türkiye Barolar Birliği’nin çağrısı üzerine 78 baro başkanı, Ceza Muhakemesi Kanunu ve yasa değişikliklerini ele almak üzere Ankara’da bir araya geldi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Özok, ‘’Kendilerini doğuştan yönetici olarak kabul eden ve böyle sunan kimi sorumsuz politik aktörleri görünce, yurdumuz, halkımız ve geleceğimiz için daha da kaygı duymaktayız’’ diye konuştu. ‘Dehşet ve ibretle izlenmiştir’ Bu kaygı ve tasalardan kurtulmanın tek yolunun birey, halk, ulus olarak kendi gücünü tüm ülke genelinde sorumluluk bilinciyle harekete geçirmek olduğunu dile getiren Özok, şunları kaydetti: “Bu bağlamda, son aylarda mesleğimize yönelik saldırı ve el atmalar son derece kaygı vericidir. Bu girişimlere karşı ancak örgütsel sorumlulukla hareket ederek karşı durabiliriz. Özellikle, Avukatlık Yasası’ndan sınav hükmünü kaldıran yasa teklifinin TBMM’de görüşülmesi sırasında iktidar partisinin kimi temsilcilerinin benim şahsım yanında, Türkiye Barolar Birliği ve barolar hakkında ileri sürdüğü görüş ve düşünceler dehşet ve ibretle izlenmiştir. Üstelik bu kişilerin avukat olmaları da üzüntümüzün artmasına neden olmuştur. 10 Ağustos 2006 günü baro başkanlarıyla birlikte, Sayın Başbakan ile yaptığımız görüşme sırasında kendilerine ilettiğimiz ve kendilerinin de dikkatle dinleyerek gereğinin yapılacağını söylediği hiçbir konu hakkında olumlu bir sonuç alınmamıştır. Aksine, birçok konuda gerileme yaşanmış ve mevcut hak ve olanaklar ya geri alınmış ya da sınırlandırılmıştır. Özellikle, 5560 sayılı yasa ile getirilen yeni düzenleme sonrası savunma ve onun bağımsız örgütleri, barolar ve Barolar Birliği yeniden vesayet altına alınmak istenmiştir. Buradan Sayın Başbakan’a sesleniyoruz: Verdiğiniz sözlerin arkasında durunuz.’’ Avukatlık Yasası’nda önemli sonuçlar doğuracak değişikliklerin, “ayaküstü yasa yapma yöntemine’’ göre gerçekleştirildiğini anlatan Özdemir Özok, “Hukuk ve yasa sistemimizin balansı, dengesi bozulmuştur. Yapılan bu tahribat uzun yıllar onarılamaz boyutlardadır’’ değerlendirmesini yaptı. PAZAR ORHAN BURSALI Erdal İnönü Ciddi bir gelişme gayreti içinde olan Kültür Üniversitesi, ilk onursal doktora unvanını, 10. Kuruluş yıldönümünde Erdal İnönü’ye verdi. Rektör Tamer Koçel, Doctor Honoris Causa diplomasını verirken İnönü’nün “bilim insanı rol modeli”ne uygun kişiliğine dikkat çekti: “Bilgili, daima anlamaya çalışan, yılmadan düşünen, hoşgörülü, alçakgönüllü, sabırlı, eleştiriye açık, eleştirilerden ders çıkaran, paylaşımcı, söyledikleri ve yazdıklarında titiz, sadece kendi bilimsel dalı ile değil ve fakat ülke ve dünya sorunları ile ilgilenen, gerçeğe saygılı ve ahlaki değerleri yüksek bir yaşam biçimi.” Erdal İnönü’nün törende yaptığı konuşma, güldüren ve düşündüren, eleştiri, hayat dersi dolu, yumuşak, ama pür dikkat dinleten etkileyici bir konuşmaydı. Bu pazar, ana başlıklarıyla konuşmayı sizlerle paylaşmak en iyisi olacak. ??? * Henüz ortaokul ve lisedeki hal ve tavırlarından ağabeyi Ömer İnönü’nün mühendis olacağı kesindi. Kendisi de çok kitap okumasına bakılacak olursa, eh işte Dışişleri’nde bir memur olurdu. * Fakat Erdal Bey, 1940’larda Einstein’ın Görelilik Kuramı ve arkasından Kuvantum Mekaniği ve bunlar çevresindeki felsefi tartışmalardan etkilendi; tartışma konularına katılma dürtü ve merakı içinde doğdu. Babasına, “ya felsefeci ya da fizikçi” olma seçeneklerini sundu. İsmet İnönü, dibi sonu yok insan ömrü yetmez olarak nitelendirdiği felsefeye kıyasla fizikçi olmasını destekledi. * Ankara’da 1943’te Gazi Eğitim’in iki odasında Fen ve Edebiyat Fakültesi’nin apar topar açılması kararı, Erdal Bey’in fizik okuma isteğiyle ilgiliydi. Ağabeyi İstanbul’daydı ve Mevhibe Hanım ikinci oğlunun da evden ayrılmasını istemiyordu! * Açılış töreninden sonra, Hasan Âli Yücel’in coşkuyla söylediği “Bu okuldan Farabi’ler, İbni Sina’lar çıkacak. Siz bu küçük yerde her şeyi öğreneceksiniz” sözleri için İnönü, “İnanmamıştım, ama söyledikleri doğruydu, biz oradan aldığımız bilgiyle geliştik, işin esası insanın kendi inancı, iradesi ve hırsında yatıyordu” diyecekti! * Sonra Kaliforniya Caltech’e doktora için gitti. Ama Ankara’da rahatça çözdüğü problemlerde burada zorlanmıştı. Ağabeyi kendisine, “Normaldir, buraya en yetenekli öğrenciler geliyor ve öğrenim en üst düzeyde” diyecekti. Sınıfta bütün problemleri çözen çok parlak bir İskandinav öğrenciye herkes geleceğin büyük bilim adamı gözüyle bakardı, “Ama hiçbir buluşa imza attığını görmedim, fakat benim sıradan arkadaşlarım büyük bilim adamları oldular” dedi İnönü, “Buluş yapmak için bu konuda çabanız olması gerekir”. Demek akıl, epey miktarda azimde, çalışmada ve inatta! ??? İnönü, doktora sonrası eğitimi için Princeton’a Macar asıllı bilim adamı Eugene Wigner’in yanına gitti. Hocası “Grup Teorileri” üzerine çalışmasını istedi. * İnönü kendi adıyla anılan buluşu şöyle anlatıyor: “Wigner’in yardımıyla, bir yöntem geliştirdik, fakat bizim bu yöntemimiz genel bir karakter taşımıyordu ve sadece özel koşullarda geçerliydi. Daha sonra bir başka bilim adamı, bu yöntemi genelleştirdi ve bizim yöntemimizi, kendisininkinden ayırmak için de, makalesinde ‘İnönüWigner’ diye adlandırdı. Aslında fizikte genellikle buluşlara böyle bilim adamı ismi takılma geleneği yoktur, fakat bu bizim için büyük şans oldu ve buluşumuz ‘İnönüWigner” adıyla anılır oldu!” * Bu buluştan sonra Türkiye’ye dönme kararını hocasına bildirdi. “Daha yeni başladık, nereye gidiyorsun böyle” diyen Wigner, İnönü’nün dönme kararlılığını görünce şöyle diyecekti: “Bak, Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerde bir adam bir alanda sivrildi mi, artık ondan her alanda görev beklerler, dikkat et!” Ne kadar doğru! İnönü’nün anlattıklarını buraya sığdıramayız; Anıları’nda bunların çoğu yer alıyor, okumanızı öneririm. Fakat önemli bir değiniyle bitirelim: Erdal Bey, Türkiye’nin de gelecekte bilimde öncü olma umudunu hiç yitirmediğini söylüyor. Bir de “yöneticilikten ayrılmak zordur, ayrılmak ve kendi işlerinize dönebilmek için reform gibi pek istenmeyen ve sevilmeyen işler yapınız, o zaman kendinizi kapı dışarı edilmiş bulur ve benim gibi rahatlarsınız!” İnönü, Türkiye için büyük gerçeklik taşıyan “Bilim ve sanat ile diğer yaratıcılıklar iltifat görmediği yerden kaçar” deyişine aykırı durdu, ama bu ayrıksı tavrında, İnönü soyadının etkisini düşünmeliyiz... [email protected] TORBA YASA İMO İstanbul Şubesi, Zeytinburnu’nda çöken binayla ilgili teknik rapor hazırladı Kefenleri yırtma mitingi İstanbul Haber Servisi Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRADDER) Genel Başkanı Heybet Aslanoğlu, tüm radyoloji teknisyenlerini ve sağlık çalışanlarını, röntgen teknisyenlerinin çalışma saatlerinin uzatılmasını da içeren Torba Yasa’yı protesto için, 11 Mart’ta Ankara’da yapılacak mitinge çağırdı. Aslanoğlu, “Sesimizi duyurmamız için ille de ölmemiz mi lazım? Röntgen teknisyenleri olarak bu yasayı onaylamıyoruz, bizler için biçilen kefenleri yırtıyor, girmemiz istenen tabutları kırıyoruz” dedi. Konuya ilişkin Havaİş Sendikası Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, dernek adına basın açıklaması yapan Heybet Aslanoğlu, “Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun”da değişikliği de öngören Torba Yasa’nın radyoloji çalışanlarının çalışma saatlerini arttırdığını anımsattı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki röntgen cihazlarının yüzde 44’ünün ruhsatsız olduğunu, teknisyenlerin fiziki koşulları yetersiz bölümlerde çalıştığını vurgulayan Aslanoğlu, bakanlığın bu kişilerin mesai saatlerini arttırarak “Kanserli ordusu” yaratacağına dikkati çekti. Aslanoğlu, “Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki röntgen cihazlarının yüzde 44’ü Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından onaylanmamış yani ruhsatsızdır. Oysa bugün bu cihazlarla çalışan meslektaşlarımız, arkadaşlarımız kanser ve birçok hastalığa yakalanıyor” dedi. ‘Yapı stokumuz alarm veriyor’ ? Hazırlanan raporda, binanın standartlara uygun yapılmadığı için çöktüğü bildirildi. Şube Başkanı Cemal Gökçe, benzer olayların yaşanmaması için teknik, yasal ve siyasal düzenlemeler yapılması gerektiğini bildirdi. İstanbul Haber Servisi İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi, Zeytinburnu’nda çöken binanın standartlara uygun yapılmaması nedeniyle yıkıldığını bildirdi. “Yapı stokumuz alarm veriyor” diyen Şube Başkanı Cemal Gökçe, benzer olayların yaşanmaması için teknik, yasal ve siyasal düzenlemeler yapılması gerektiğini bildirdi. Bina çökmesinde yaralanan 8 yaşındaki E.D’nin hayati tehlikesi ise sürüyor. İMO İstanbul Şubesi’nin, Zeytinburnu’nda 2 kişinin yaşamına mal olan Huzur Apartmanı’nın çökmesi olayıyla ilgili hazırladığı teknik rapor tamamlandı. Raporda, binanın yapımında imalatla ilgili olarak beton kalitesinin düşük olması, gradasyonun (kaya parçacıklarının tane büyüklüğü dağılışı) standartlara uygun yapılmaması, işçiliğin kötü olması ve aderans (yapı öğelerinin birbirine yapışması) eksikliği gibi önemli imalat zayıflıkları olduğuna dikkat çekilerek “Binanın imalat ve projedeki muhtemel eksiklikler nedeniyle zorlanan durumu, proje dışı imalatlarla yaklaşık sınır duruma gelmiştir. Binanın yapısal sistemindeki zayıflıklar, aderans yetersizliği ve malzeme kalite yetersizliği gibi önemli unsurların birleşmesiyle, yapının kendi ağırlığını taşıyamama durumu orntaya çıkmış olmakla birlikte kendi dengesinin bozulması sonucu binanın çökmesine neden olduğu düşünülmektedir” denildi. İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de yaptığı açıklamada, bu gibi olaylara karşı başka binaların çökmesini beklemek yerine, başta bina güvenliği olmak üzere yaşanabilir bir çevrenin yaratılmasının önemine dikkat çekerek “İstanbul ve deprem üzerinden kazanılacak rantsal amaçlı dönüşümler yerine, daha çok havaya, daha çok suya, daha çok boş alana ve daha güvenli yapılara ihtiyaç var” görüşünü dile getirdi. İBB: Öğrenci değil uzman çalıştı Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, belediye iştiraklerinden Bimtaş AŞ’ye ihale edilen Zeytinburnu pilot projesinde, öğrencilerin görev yapmadığını bildirdi. İBB’den yapılan yazılı açıklamada, projenin çeşitli aşamalarında inşaat mühendisi, mimar, şehir plancısı, akademisyen, sosyolog ve arkeolog gibi gibi mesleklerden 350’yi aşkın uzmanın çalıştığı belirtildi. ACARİSTANBUL E.D’nin durumu ciddiyetini koruyor Zeyinburnu’ndaki Huzur Apartmanı’nın çökmesi sonucu yaralanan 3 kişinin tedavisi sürüyor. Yaralılardan Emrah Aydın (18) İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nden taburcu edildi. Aynı hastanenin Acil Cerrahi Yoğun Bakım Bölümü’nde yatan E.D’nin sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Aynı hastanenin Acil Ortopedi Bölümü’nde yatan N.D. (5) ve İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Samatya SSK) 4. Genel Cerrahi Servisi’ndeki Seyram Güneş’in (23) tedavileri de devam ediyor. 142 villa yerine 142 fidan İstanbul Haber Servisi Beykoz ormanlarının yok edilmesini protesto eden Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Beykoz İnisiyatifi, Acaristanbul’da yıkılmasının önü yargı kararıyla açılan 142 villayı temsilen 142 fidan dağıttı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 1. Bölge Temsilciliği ve Beykoz’da bulunan 50 sivil toplum örgütünün oluşturduğu Beykoz İnsiyatifi’nce dün Beykoz Belediyesi önünde “Rant için değil halk için Beykoz” adlı bir etkinlik düzenlendi. Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi 1. Bölge Temsilcisi Arif Atılgan, 1980’li yıllardan başlayarak, ranta dayalı politikalarla Beykoz Ormanları’nın sistemli bir şekilde hukuka aykırı ve ruhsatsız olarak yok edilmesini eleştirerek, “Beykoz’da; Acarkent, Acaristanbul ve Beykoz Konakları gibi üst gelir gruplarına yaşam alanı sunan yapılarla, Saip Molla ve Serdaroğlu gibi ormanlar hukuka aykırı olararak verilen ruhsatlarla yok edildi” diye konuştu. Şener’in ‘adresi’ Gül ? Yurt Haberleri Servisi Sıvas’ta çeşitli temaslarda bulunduktan sonra kentte yayın yapan Kanal 58 televizyonuna açıklamalarda bulunan Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde başbakanlık sorunu yaşanmayacağını belirtti. Şener “Adres Abdullah Gül’dür. Gül’ün başbakanlığında veya genel başkanlığında, partide bir tartışma olmadığını söyleyebilirim’’ dedi. Arıtman: Sosyal devlet bitti, istismar arttı İstanbul Haber Servisi CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, çocuk istismarında artışa, sosyal devlet anlayışından vazgeçilmesinin neden olduğunu belirterek “Muhalefet çocuk istismarı, töre ve namus cinayetlerinin araştırılması için bütçe hazırlıyor ve ‘bütçe az’ diyor hükümet dikkate almıyor’’ dedi. Uluslararası Lions 118 T Yönetim Çevresi Federasyonu ve İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi’nin işbirliğiyle dün düzenlenen “Türkiye çocuk istismarında nerede duruyor’’ konulu panelde, Türkiye’de çocuk istismarında gelinen nokta ve çözüm önerileri tartışıldı. Gazeteci Can Ataklı’nın oturum başkanı olduğu panelde konuşan Arıtman çocuk istismarı sorununu çözmek için öncelikle bu sorunu kabullenmek gerektiğini vurguladı. Arıtman, istismara uğrayan çocukların ailelerinin, çocuk istismarını söylemekte zorlandıklarını belirterek, “Güneydoğu’daki çocukların yüzde 52’sinin nüfuz kaydı bulunmuyor. Doğdukları da belli değil, öldükleri de’’ dedi. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji bölüm başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ise yapılan araştırmalar da istismara uğrayan çocukların yüzde 10’unun çalıştığını yüzde 61’inin erkek yüzde 38’inin ise kız çocuğu olduğunu kaydetti. UNICEF Ankara proje sorumlusu Anna Kroon, birçok toplumda çocukların cinsel istismara evde ya da okulda uğradıklarını ifade ederek “Evde çalıştırılan çocuklar cinsel istismara uğruyor. İşyerlerinde ise çocuklara bedensel ceza uyguluyorlar’’ diye konuştu. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çocuk Hakları Komisyonu başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat ise çocuğun cinsel istismar konusunda ve kendini koruması yönünde bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı. Rusya’da iki Türk öldürüldü ? MOSKOVA (AA) Rusya’nın Volga Nehri kıyısındaki Samara kentinde 2 Türk’ün bıçaklanarak öldürüldüğü bildirildi. Samara’daki bir polis yetkilisi, Rus haber ajansı RİA Novosti’ye yaptığı açıklamada, 2 Türk vatandaşının kiraladıkları evde cesetlerinin bulunduğunu söyledi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Ayakkabıda örgüt talimatları ? EDİRNE (AA) Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlü PKK’li H.Y’ye gönderilen kolideki ayakkabının tabanında mercekle okunabilecek boyutta yazılmış örgüt talimatları bulundu. Olayla ilgili soruşturma başlatan jandarma ekipleri, kolinin A.Y. tarafından postaya verildiğini tespit etti. Savcılık soruşturma başlattı. TKP’lilerden gözaltı protestosu İstanbul Haber Servisi Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyeleri, 19 Aralık Hayata Dönüş Operasyonu’nun yıldönümünde, F tipi cezaevlerinde yaşanan olayları protesto etmek için yaptıkları basın açıklamasında “yasadışı silahlı terör örgütü” üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan TKP üyesi Kader Şahin’in serbest bırakılmasını istediler. Şahin’in TKP üyeliğinin belgesinin dosyasında bulunduğunu anımsatan grup, uygulamanın keyfi olduğunu vurgulayarak Şahin’e destek mektupları gönderdi. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) Şüpheli pakette 301 mesajı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yenimahalle’de bir aracın altında kutu içinde toz madde bulundu. Toz madde, incelenmek üzere Hıfzıssıhha merkezine gönderilirken, kutunun içinde “301. madde kaldırılmasın. PKK’yi biz hallederiz. Laz Hareketi” yazılı bir not bulunduğu öğrenildi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle