12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2007 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanoglu?cumhuriyet.com.tr Eski TBMM Başkanı Cindoruk’la DP formülü, AKP hükümetinin dayatmaları ve yaklaşan seçimleri konuştuk Cumhuriyet dayanıklı çıktı SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU DYP’nin eski genel başkanı ve eski TBMM başkanlarından Hüsamettin Cindoruk’la konuşuyoruz. Ana konularımız merkez sağdaki dağınıklığı toparlayacak, belki soldaki küskünleri de bünyesine çekecek bir Demokrat Parti (DP) formülü, Tayyip Erdoğan’ın Köşk hevesi ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde neler olabileceği. Cindoruk, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi, ondan sonra AKP Kongresi’nden yeni başbakan seçimi ve genel seçimlerde işinin zor olabileceğini söylüyor. Cindoruk’un bu noktada ilginç bir de öngörüsü var. “Genel seçimlerden önce aday tespitinde kavgalar çıkabilir. Bu da AKP’nin bütünlüğünü bozabilir.” DP formülüyle ilgili olarak da Cindoruk, DP ruhunun unutulduğuna, ancak Kırat simgesinin işe yarayabileceğine inanıyor. Adres olarak da üzeri kapalı olarak DYP’nin amblemini gösteriyor. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento olmak üzere iki seçim var. Merkez sağda ve solda siyaset darmadağınık. Son günlerde, merkez sağda, merkez sol küskünleri de bünyesinde toparlayacak bir Demokrat Parti (DP) formülünden söz ediliyor. Sizce bu formül tutar mı? CİNDORUK Önce şunu tespit etmek lazım: Türkiye için çok zor bir seçim yılı yaşıyoruz. Eğer Başbakan Cumhurbaşkanlığı’na çıkarsa seçim sayısı üçe çıkar. Önce Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Sonra AKP’ye yeni genel başkan, ardından başbakan seçmek için düzenleyeceği büyük kurultay. Bu da önemli bir seçim. En son da genel seçimler var. Türkiye böyle bir dönemde bu üç seçimi taşıyabilir mi? Esas bu sorunun cevabını aramak lazım. Sizce bu sorunun cevabı nedir? CİNDORUK Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği zaman geri tepmeleri dikkate almamız şart. İlk defa Cumhuriyet’e karşıt fikirleri olan bir siyasetçi cumhurbaşkanı seçilecek. Laikliği tartışan, Cumhuriyetin kimliği üzerinde çeşitli zamanlarda söylemleri olan bir cumhurbaşkanı. Bugüne kadarki cumhurbaşkanlarının tümü Cumhuriyetle barışıktı. Cumhuriyetin temel kurallarına dikkat etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Çankaya’ya yakışmalı Bir de Turgut Özal gibi bir cumhurbaşkanı vardı… CİNDORUK Turgut Özal zaman zaman bazı açılımlar yapsa da temelde ne laikliği tartışmaya açmıştır ne de Cumhuriyetin kimliğini tartışmıştır. Kendine özgü, değişik bir cumhurbaşkanıydı. Bugüne kadarki 10 cumhurbaşkanının hepsi Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ne yakışır işler yapmışlardır. Aykırı hiçbir iş yapmamışlardır. Zaman zaman hepimiz onları tenkit etmişizdir. Ama iyi cumhurbaşkanlığı yapmışlardır. ‘ Merkez partiler Kırat’ın etrafında birleşirlerse halk Kırat’ı benimseyebilir. Anadolu kasabaları ve şehirlerde Kırat efsaneleri vardır. ’ Cumhurbaşkanlığı’ndan ötürü kimlik krizi çıkmamıştır. Şimdi Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse ilk defa olarak Cumhurbaşkanlığı kimliğiyle ilgili tartışmalar başlayacak. Erdoğan 16 Mayıs günü Köşk’e taşınırsa ondan sonraki AKP kongresi gerçekten çok önemli sonuçlar da doğuracak bir açılım sağlayabilir. Ne gibi açılımlar olabilir? CİNDORUK Kavgalar, tartışmalar olabilir. Yeri doldurulamayabilir. Ya da çok aday çıkabilir ve o adaylar AKP içindeki bütünlüğü bozabilir. Kimi AKP karşıtları çok doğaldır ki bunu sevindirici olarak karşılayabilirler. Ben o kadar iyimser değilim. Bugün iktidarda olan bir partinin dağılma sürecine girmesi, Türkiye’nin sonbaharda yapacağı seçimi çok fena etkiler. Zaten Türkiye’de alternatif eksikliği vardır. Bunu hepimiz söylüyoruz. Merkez sağ da merkez sol da arayış içinde. Onlar toparlanamadan şimdiki halde istikrarlı bir siyasal parti kendi üyelerini disiplin altına almakta zorlanacaklardır. Bu kavga aday tespitinden başlayacaktır. O nedenle disiplinsiz bir birliktelik çok zarar verir. Şimdi DP formülünü ortaya atanlar, bu tehlikeyi DP şemsiyesi etrafında önlemeye çalışıyorlar. Yassıada’yı ve Yassıada davalarını yaşamış birisi olarak söylüyorum. DP’nin sihri bugün yok. DP seçmenleriyle birlikte tarih oldu. TBMM DP’yi açtı. Ama DP tutunamadı ve sonunda ANAP’a katıldı. Ama bir başka şey var. O da kırat. Ben kıratı halkın benimsediği bir siyasi kurum olarak görüyorum. DP’nin adını halk “Kırat” diye koydu. Demirkırat değil miydi? CİNDORUK Evet. Demokrat sözüne halkın dili dönmediği için “demirkırat” dedi. Çok da güzel yakıştırdı. At öteden beri bizim çok sevdiğimiz, hatta saydığımız bir hayvan. Kırat, DP ittifakı içinde bugün hayatta kalan tek canlı varlık. kırat konusunda efsaneler vardır. Bir Menderes efsanesi vardır. Kırat bunların hepsini hatırlatabilir. Peki, yeni bir heyecan doğurabilir mi? CİNDORUK Doğurabilir. Altıok bugün o heyecanı doğuramıyor. Çünkü altıok egemen partinin dayattığı bir simge. Ama o okların bazıları da kırıldı. Devletçilik kırılmış. Bence inkılapçılık da kırılmış. Halkçılık, milliyetçilik kırılmış. Bir cumhuriyetçilikle laiklik kalmış. Her partide cumhuriyetçilik ve laiklik var. Zaten bunlar anayasa gereği değil mi? CİNDORUK Tabii. Altıok halkı ya da merkez solu toparlayıcı bir şey değil. Ama kırat merkez sağı toparlayabilir. Onun etrafında birleşirlerse kısa vadede yapılacak bir seçim için en pratik formüldür. Şu anda kırat DYP’nin amblemi. Hukuksal olarak hem YSK hem Cumhuriyet Başsavcılığı açısından ‘ Erdoğan 16 Mayıs’ta Köşk’e çıkarsa ondan sonraki AKP kongresinde kavgalar, tartışmalar çıkabilir. Bütün bunlar AKP’nin bütünlüğünü bozabilir. ’ P dağılır ya da dağılma sürecine girerse yeni seçimler gerçekten çok kaotik geçecektir. Disiplin kaybı olacaktır. Yüksek baraj vardır. Oylar partiler arasında dağılacaktır. Bir tespitimi daha söyleyeyim. Bugün 46 milyon seçmen var. Seçmen sayısı 1950’li yıllarda 6 milyondu. Bir de seçmen profilinde değişiklik var. Bunu analiz ettiğinizde genç seçmen çoğunlukta. Peki, genç seçmen çoğunluğu sizce ne anlama geliyor? CİNDORUK Genç seçmen siyasi deneyimi az olan seçmen demektir. Siyasetçiler kadar seçmenin de deneyimi önemlidir. Bilmeyen, kimseye sormayan, çok da okumayan yeni seçmen kitleleri nasıl oy kullanırlar, bilemiyorum. Dünyada da bu sorun vardı. Ama nüfus artışının durmasıyla Batı demokrasileri daha istikrarlı seçmenlere kavuştu. Bizim seçmenimiz istikrarlı değil. O nedenle bu seçimlerden çok dağınık bir sonuç ortaya çıkabilir. O dağınık sonucun da Türkiye’ye getireceği bir fayda yoktur. O bakımdan merkez sol ve sağın güç arttırmasını demokrasi açısından önemsiyorum. Bizdeki siyasi partiler yasası parti ittifaklarını yasakladığına göre bu nasıl olacak? CİNDORUK Partiler ittifak yapamazlarsa hülle yapacaklar. Hülle yapmanın da zorlukları var. Hem kanuna karşı bir hiledir, hem de bir parti disiplini yerine partilerin başıboşluğu ortaya çıkacaktır. Partiler O R T R E DYP’nin altında seçime gitmek olağan bir şeydir. Seçimden sonra ise ne yapacaklarına karar verirler. En azından AKP’ye karşı merkezde bir alternatif çıkabilir. Kamuoyu yoklamaları Türkiye’de bunca yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, gittikçe artan suç oranına karşın hâlâ AKP’yi birinci parti gösteriyor. Böyle bir fenomen nasıl izah edilebilir? CİNDORUK Bence bizim gözlemlerimiz yanlış. Eğer bu kamuoyu yoklamalarının sonuçları doğruysa AKP bu son beş yılda kendine bir seçmen tabanı yaratmış gözüküyor. Bunun öncelikli nedeni de varoşlarla barışık olmasıdır. Büyük kentlerin varoşlarına taşınan, özellikle köy nüfusu ya da büyük şehirlerin lumpen dediğimiz insanları varoşlarda sadece AKP’yle tanıştılar. Öbür partilerimiz ve örgütleri buralarda zayıftı. Oralarda ciddi bir propaganda baskısı var. AKP’nin varoş kültürü AKP’lilerin çekirdek kadrosu da zaten varoş kültüründen gelmiyor mu? CİNDORUK Oradan geliyor. Bir de varoş kültürü egemen. Varoş kültürünün temelinde Anadolu muhafazakârlığı vardır. O muhafazakârlık AKP’nin ana fikriyle örtüşür. O nedenle köyden kente göç eden nüfus AKP’nin egemenliği altına girmiş olabilir. Ama her siyasi parti iktidardayken oy kaybeder. HÜSAMETTİN CİNDORUK İzmir, 1933 doğumlu. Yükseköğrenimini A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde bitirdi. 1955 yılından itibaren avukatlık yaptı. Yassıada duruşmalarında Adnan Menderes ve DP yöneticilerinin üç avukatından birisi ve en genciydi. DP üyeliğiyle başladığı siyasi yaşamını Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi’nde (DYP) il başkanlığı, kuruculuk, genel idare kurulu üyelikleriyle sürdürdü. 1985’teki büyük kongrede DYP Genel Başkanlığı’na seçildi. Genel başkanlığı siyasi yasağı kaldırılan Süleyman Demirel’e bıraktıktan sonra 199195 arası TBMM Başkanlığı’na seçildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü üzerine 17 Nisan16 Mayıs 1993’te Cumhurbaşkanlığı’na vekâlet etti. Demirel’in cumhurbaşkanı olmasıyla DYP Genel Başkanlığı’na adaylığını koydu. Seçilemeyince bir grup arkadaşıyla DYP’den ayrılıp DTP’yi kurdu. DTP 28 Şubat sürecinde kurulan Mesut Yılmaz başkanlığındaki hükümete girdi. Cindoruk, DTP 1999 seçimlerinde Meclis’e giremeyince genel başkanlıktan istifa etti. Merkez partiler kıratın etrafında buluşursa halk kıratı benimseyebilir. Bir de ailelerden gençlere birtakım duygular intikal etmiştir. Üstelik Anadolu kasabalarında, şehirlerinde ‘ AKP bu kavga ve simgelerle uzağa gidemez. Aynı Erbakan’ın başına gelenler gibi. Erbakan bugün oturarak namaz kılan bir piri fani. ’ AKP’nin de sıkıntısı odur. Yeni oylar kazanırken elindeki mevcut oyları kaybetmiş olabilir. O dengeler çerçevesinde ben AKP’nin oyunun yüzde 10 dolayında düşeceğini tahmin ediyorum. Bunu nüfus artışını da dikkate alarak söylüyorum. Geçmişte AKP’nin önünde çok büyük bir siyasi parti engeli yoktu. Makro ekonomik dengeler itibarıyla da bir sıkıntısı yok. Dış açık hariç ekonomiyi oturttuğu görünüyor. Ama bunların halka ne kadar yansıdığı konusunda benim tereddütlerim var. Varoşlarla barışık da olsanız seçim zamanı yaklaştığında karşı propagandayla o oylar sallanabilir. Muhalefet partileri henüz meydanlara, varoşlara inmediler. Muhalefet oralara indiğinde AKP’nin bugün makro dengelerden halka fazla bir şey vermediği ortaya çıkacaktır. Sıkıntısı odur. En başta da gelir dağılımındaki adaletsizlik ve işsizliktir. Açık söylüyorum. Kömür, erzak dağıtarak seçmene ulaşamazsınız. Bunlar erzak, kömür dağıtarak halkta bir dilencilik kültürü yaratmıyorlar mı? CİNDORUK Hem onu yaratır, hem de kıskançlık doğurur. Çünkü elinizdeki bütün imkânları kullansanız bile seçmenin yüzde 10’una, 15’ine ulaşabilirsiniz. Bana göre geri kalanı bir kıskançlık duygusuna kapılacaktır. Geçmişte ben o kavgayı çok yaşadım. Çıkar dağıtarak oy almak çok zordur. Çünkü buna karşı başka sloganlar üretilir. Nasıl sloganlar? CİNDORUK Örneğin, al kullan ama oyunu verme, gibi. Bu halkın da hoşuna gider. İnsanların bir kısmı ahlaki duygularla oyunu verir. Ama bir kısmı da bu senin parandır, senin paranla oyunu almaya kalkıyorlar, der. Bu propaganda çok tutmuştur. O nedenle ben bu erzak, kömür dağıtmayı çok önemli bulmuyorum. Ama oy oranları, teşkilatları duruyorsa halkla bir iletişimleri var, demektir. Şunu da söylemek istiyorum: Bugün AKP’yi çok hafife almamalı, ama çok da ürkmemeli. Her siyasal akım kendi gücünü bir araya getirirse AKP’yle rahatça mücadele edebilir ve AKP’yi iktidardan indirebilir. Ben solun işine pek karışmam ama CHP’nin de burada bence önder parti olması lazım. Bu işbirliklerinde genel başkanlara büyük görev düşüyor. Adil olmak zorundadırlar. Haksızlık yapmamalı ve seçilebilecek isimleri listeye koymalıdırlar. Yani genel başkanlar adaletsizlik ve iltimas yapmamalı mıdır? CİNDORUK Adaletsizlik ve iltimas yaparlarsa politikaları başarısız olur. Bu seçimlerde adayların çok etkisi olacağına inanıyorum. Halkın beğendiği, yolsuzluğa bulaşmamış, deneyimli siyasetçilerden bir kadro oluşturmak gerekiyor. Her iki tarafta böyle bir stok var. Sadece gençlerle seçime girilmez. Seçme ve seçilme yaşının inmesi çok önemli değildir. Çok olgun bir seçim ortaya çıkmalı. Çünkü yeni Meclis anayasa çalışması yapmalı. Boyuna değiştirilen bir anayasayla bir yere varamayız. Bir de mutlaka Meclis’in denetim gücü arttırılmalıdır. AKP’nin kavgası laiklik ve ulusalcılıkla ‘ Varoşlarla barışık da olsanız seçim zamanı yaklaştığında karşı propagandayla o oylar sallanabilir. Muhalefet meydanlara indiğinde AKP’nin makro dengelerden halka fazla bir şey vermediği ortaya çıkacaktır. ’ AKP’nin Cumhuriyetin temellerini sarsacak biçimde siyaset yapmaya çalışmasını nasıl karşılıyorsunuz? CİNDORUK AKP seçildikten sonra başörtüsüyle, laiklikle, Cumhuriyetin temelleriyle ilgili siyasal bir iddia ortaya koydu. Ama bunu ne kadar gerçekleştirebildiği de tartışılır. Gerçekleştiremedi. Ama ekonomik iddia ortaya koymadı. Bunun yerine küresel dünyanın, piyasaların kurumlarıyla anlaştı. O iddiayı taşımamasından ötürü de Batı ülkelerinde sempati topladı. Özellikle AB konusunda onlarla tamamıyla ittifak içine girdi. Bu arada da başörtüsü, laiklik, eğitim, imam hatip liseleri gibi konularda da iddiasını sürdürdü. Başarılı olmadı, başka. Ama taraftarına ve ideolojisine sadık kaldı. Çekirdek oylarını muhafaza etmeye çalıştı. FP’den kopup AKP’yi kuran çekirdek kadro, “Biz değiştik” demişti. Ama değişmedikleri ortada değil mi? CİNDORUK Bence siyasetçi değişmemeli, gelişmeli. Çünkü siyaset o kadar değişmeye uygun bir hadise değil. Değişmemek bence aynı zamanda bir siyasi namus meselesidir. Tümüyle değişirseniz bence takıyye olur ve siyasi ahlaka da uymaz. Ama gelişebilirsiniz. Örneğin AB konusundaki fikirlerinizi geliştirebilirsiniz. Ona bir şey demem. Ama birdenbire dönüp de “Ben laikim” derseniz, o zaman “Geçmişte neden o kavgayı verdiniz” diye size sorarlar. Bunca kavgalara neden oldunuz, bunca insanı rahatsız ettiniz, partileriniz kapatıldı. Daha da acısı ihtilallere neden oldunuz. O zaman bu değişme gerçekten dramatik olur. Bakın, Cumhuriyet de dayanıklı çıktı. Bugün AKP’nin söylemleri yeni değil. 1971 muhtırasından sonra Erbakan’la Milli Görüş hareketi başlamıştır. Demek ki 35 yıl içinde Cumhuriyet, hepimiz, demokrasinin ilkeleri çok dayanıklı çıktı. Ben, onlar bize uymak zorunda kaldılar, diye düşünüyorum. Önümüzdeki seçimlere de çok trajik bir yükleme yapmamalıyız. Onların bu gelişimi ya da değişimini, Cumhuriyetin baskısı sonucu kazanımı olarak görüp dikkatli bir siyaset gütmeliyiz. Dikkatli derken, evimizin içini düzeltmeliyiz. Bunu sola da sağa da söylüyorum. Başbakan Erdoğan durup durup gündem değiştirecek fikirler ortaya atıyor. Son olarak “Türkiye’de derin devlet vardır” sözleri çok ciddi tepkilere neden oldu. Sizce bu sözü neden söyledi? Bir de Türkiye’de derin devlet var mı? CİNDORUK Ben bu derin devlet sözünü 50 yıldır duyuyorum. Derin devlet en büyük faili meçhuldur. Körün fili tarif ettiği gibi herkes derin devleti bir tarafından tarif eder. Bir devlet vardır. Bu derin devlet lafı zaman zaman polemik konusu da olmuştur. Kimse de üzerine almaz. Ama derin devletin adresi yok. Ve derin devlet dendiğinde faili de yok. Ben derin devleti aramam da devleti ararım. Kendini tarif eden, kendini koruyan ve kollayan güçlü bir devlet. O bizim cumhuriyetimizdir. Bugünkü hükümet bile dikkat ederseniz Cumhuriyetle kavgalı bile olsa Cumhuriyetsiz yapamıyor. Demokratik Cumhuriyet onların da sloganı. Ama tariflerle kavgası var. Bu da laiklikten, ulusalcılıktan başlıyor. Ama bu kavgalarından sonuç alamıyor. Beş yıl içinde devlete ait bir kıl koparamamıştır. Sadece bu kavgalarla, bu simgelerle çok uzağa gidemez. Aynı Erbakan’ın başına gelen gibi. Erbakan da bir yere kadar götürdü. Bugün ancak oturarak namaz kılan bir piri fani haline geldi. SÜRECEK CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle