10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2007 CUMA 6 HABERLER Dink cinayetine ilişkin iki müdürü görevden alan bakanın adı MHP iddianamesinde de geçiyor BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Aksu geçmişte de koruyordu MİYASE İLKNUR İsmail Cem de Gitti... 60’lı yılların ortalarında bir yerde, bir anım, belleğimde hep canlılığını korumuştur: Rahmetli Bülent Tanör, İsmail Cem ve ben, Beylerbeyi’nde bir söyleşiye çağrılıyız. Çağıran, oradaki bir gençlik derneği. Konu da hatırladığım kadarıyla, dünya ve Türkiye üstüne. Dinleyicileri sadece gençlerden oluşan toplantıda söyleştik; dünya ve Türkiye ile ilgili kimi sorunları tartıştık. Sonunda, hepimiz hoşnut dağıldık. Bülent’le ben, ayrıca mutlu idik; kültürlü, ilgili ve sıcak bir arkadaşımız daha vardı. Ne var ki, bu arkadaşlık hep sürerken yürüyeceğimiz yollar birbirinden ayrıldı: Bülent ve ben akademik alanda kaldık; İsmail ise gitgide politikaya yaklaştı ve sonunda o alanla yaşamını birleştirdi. Yürüyüşünü ise yakından ilgiyle ve sevgiyle izledik... ? 70’li yıllarda, onun dikkatleri çeken bir eseri yayınlandı: Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi idi bu. “Geri kalmışlık”, o yıllarda başı çeken bu kavram, giderek yerleşti kaldı. Türkiye de bütün görkemli geçmişine karşın, “geri kalmış”tı. Niçin, neden böyle oldu? Ve o durumdan kurtulmak nasıl mümkündü? İsmail Cem, sorulara, tarihi, sosyal ve kültürel açılardan yaklaşıyordu ve onun bilimsel yönünü ve gücünü ortaya koyuyordu. Kitap, büyük yankılar yaptı, başucu eser oldu. Bu çalışma, bugün de önemini koruyor. Gençlere, ilk olarak okuyacakları eserler arasında onu da hep zikrediyoruz. İsmail Cem, her şeyden önce bilim adamıdır. Yine 70’li yıllarda, TRT’nin başına getirildi: TRT’nin ilk yıllarıydı; bir yön arıyordu. Onu kurumun başına geçirenler, önemli bir seçim yapıyorlardı. O da “çağdaş, halktan yana ve dinamik” bir kültür ve yayını harekete geçirdi. Ne var ki, iktidarda çok geçmeden geri ve köylü kafada bir değişiklik oldu, onu hazmedememişti. Derhal uzaklaştırdılar. İsmail Cem’in, TRT 500 Günlük’ü o dönemi anlatır. O, bir yandan da gazeteciliğe başlamıştı ve Milliyet’te yazıyordu: Yazılarında, dünya ve Türkiye temel sorunları ile yer alıyordu. Benim, Uygarlık Tarihi’nde, onun, 8 Mart 1972 tarihli Milliyet’te çıkmış, Tarım İşçileri üstüne bir yazısı vardır. Rakamlar da vererek onların “dramatik” yaşamını anlatır. Bugün de süren bir dramın o günlerdeki görünüşü. Ama nasıl bir aydın duyarlılıktır yazıdan taşan! İsmail Cem’in “demokrasi ve emekten yana” tavrı, o yıllarda pekişti ve 12 Eylül’den sonra ister istemez girdiği politikada boyutlar kazandı ve onu sosyal demokrat aydınlar arasında seçkin bir yere getirip oturttu. Uzun süren Dışişleri Bakanlığı’nda “barış diliyle” konuştu ve eski Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile birlikte “Ege Barışı”nı kurdu. Onun “onurlu, dürüst, nazik siyaset adamı imajı” o yıllarda pekişti. Şimdi siyasette arayıp da pek bulamadığımız hasletler! Özetle, gurur duyacağımız gerçek bir aydın olarak geçti dünyamızdan İsmail Cem. Nur içinde yatsın! Eşi ve çocuklarının acısını da paylaşıyoruz... ? İsmail Cem’in ardından, özellikle sosyal demokratlara bakıp seslenenleri de görüyoruz; onlara katılarak biz de hatırlatmalarda bulunalım. İçinde yaşadığımız dünya tehlikelerle dolu. Onun yanı sıra yurdumuz da kaygılandırıcı bir durumda: Dinci, mezhepçi, ırkçı, milliyetçi akımlar ortada fink atıyor ve adım başında cinayet işliyorlar. Bu akımların, yurttaşlarımızı kimlik bağlamında birbirine düşürecek politikalar olduğunu fark etmemek mümkün mü? Bütün bunların içinde, dinci akımların AKP iktidarı sırasında, iyice palazlandığı da bir gerçektir. Bizzat AKP iktidarı, dinci siyasal örgütlenme ve eğitimi, politikasının bir parçası yapmıştır. Bunların artık bir gizlisisaklısı yoktur. Gelip durduğumuz noktada, en başta sosyal demokratları büyük görevler bekliyor: Onların ödevleri, cenaze törenlerinde buluşup dertleşmek değildir; ödevleri, bölünüp parçalanma değil, el ele verme, bir bütün haline gelmektir. Sosyal demokratlar göreve!.. Hrant Dink cinayeti ile ilgili gerekli izlemeyi yapmadığı ve İstanbul Emniyeti’ni uyarmadığı gerekçesiyle Trabzon Valisi ile Emniyet Müdürü’nü görevden alan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Trabzon Emniyet Müdürlüğü’den defalarca “Hrant Dink’i öldücekler” ihbarı yapılmasına karşın önlem almayan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne dokunmamaya kararlı. İçişleri Bakanı Aksu’nun, önceki gün yaptığı açıklamada, müfettişlerin incelemesi bitmeden ve soruşturma hakkında kesin raporlarını yazmadan, kimseyi görevden almayacağını belirtmesi şaşkınlıkla karşılandı. Rahip Santoro’nun öldürüldüğü dönemde Trabzon Emniyet Müdürü olan Ramazan Akyürek’i Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na, Celalettin Cerrah’ı da Sıvas Emniyet Müdürlüğü’nden İstanbul gibi birinci dere Trabzon Emniyeti’nin “Hayal, Dink’i öldürecek” ihbarını Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne iletmesine karşın önlem almayan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü hakkında işlem yapmayarak koruyan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, geçmişte de suç işleyen MHP’li polis adaylarını korumuştu. cede önemli bir ilin Emniyet Müdürlüğü’ne atayarak ödüllendiren İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun bu iki bürokratı koruma nedeni merak ediliyor. Abdülkadir Aksu’nun görev yaptığı her dönemde ideolojik olarak kendisine yakın bürokratları koruma eğlimi öteden beri biliniyor. 1980 öncesinde MHP il ve ilçe örgütlerinin, “polis imtihanına girecek MHP’liler” için hazırladıkları listelerde olaylara karışan ülkücülerin de adına rastlanıyordu. 12 Eylül darbesinden sonra güvenlik güçlerinin MHP binalarına yaptıkları baskınlarda polis adayı ülkücülerin listelerine de el konulmuş ve bu listeler ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün gerek kendi içinde gerekse MHP ile yaptığı gayriresmi yazışmalara MHP iddianamesinde yer verilmişti. MHP iddianamesi’nde özellikle “polis imtihanına sokulan ve atamaları yapılan” ülkücülerle ilgili bölümde üç yerde Abdülkadir Aksu’nun adı geçiyor. İddianamenin 226. sayfasında Malatya MHP İl Gençlik Kolları Başkanlığı’na düzenlenen baskında ele geçirilen “polis imtihanına girecekler” başlıklı ve 86 kişinin isimleri, doğum yerleri yazılı iki parçadan ibaret listenin incelemesi hakkında şu bilgiler veriliyor: “MHP İl Gençlik binasında ele geçirilen listeden yukarıda isimleri yazılı 33 şahsın 12.09.1980 tarihinden önce 1980 yılı içerisinde polis memurluğuna atandıkları, diğer 53 kişinin inceleme tarihinde emniyet örgütünde görevli olmadıkları, polis memuru adaylığına atananlardan Ramazan Yılmaz’ın 9.5.1978 tarihinde CHP İl binasının taşlanması olayına karıştığı, Elazığ Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 19.12.1979/181 sayılı kararı ile delil yetersizliğinden müspet suçtan beraat ettirildiği Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Abdülkadir Aksu’nun Personel Daire Başkanlığı’na ‘Mahkemece serbest bırakılmış olduğuna göre başkaca bir mahzuru yoksa neden engel olunur’ diye notu bulunur.” Elazığ’daki MHP örgütünde ele geçirilen “polis imtihanına gire cekler” listesinde adı bulunan ve polis memurluğuna atandığı belirlenen Sabahattin Küçükil’in Çifteler Lisesi 1. sınıfında öğretmeni tehdit suçundan 10.12.1973 tarihli disiplin kurulu kararıyla okuldan tasdikname ile uzaklaştırıldığı, buna rağmen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Abdülkadir Aksu’nun 9.04.1980 günlü “polis olması uygundur” emri üzerine, atanmasının yapıldığı bilgisi yine iddianamede yer alıyor. MHP iddianamesi’nin 233. sayfasında ise Erzin ÜGD Şube Başkanı Fikret Ergörür tarafından genel başkanlığa bazı kişilerin polisliğe alınması konusunda gönderdiği, 28.2.1980 tarihli yazıda ismi geçen 5 kişiden Rıza Bakıcı’nın 1974 yılında imtihan encümenince polis olamayacağına dair karar alındığı, 3 kez ise bu kararların aksine 30.6.1980 tarihinde polis olacağına dair karar alınarak Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Abdülkadir Aksu’nun talimatıyla polis memurluğuna atandığı bildiriliyor. İÇİŞLERİ BAKANI AKSU ‘Hata tespit edilirse, gereği yapılacak’ ? Dink cinayetinin ardında eksiği, kusuru ve hatası olanları belirlemeye çalıştıklarını belirten Aksu, müfettişlerin İstanbul’daki incelemelerini tamamlamalarının ardından, koordinasyon eksikliği bulunduğu savlanan İstihbarat Daire Başkanlığı’nda da inceleme yapacaklarını söyledi. İLHAN TAŞCI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, gazeteci Hrant Dink cinayetinde sorumlu gösterilen emniyetçilerin görevden alınmayarak korunduğu iddiasına ilişkin olarak, “Müfettişlerin çalışmalarının sonucunu beklemeyeceksek, ne diye görevlendirelim ki? Olaylarda hatası, kusuru tespit edilen tüm görevliler için gereğini yapacağız” dedi. Aksu, müfettişlerin Trabzon’da yalnızca Dink cinayeti için inceleme yapmadıklarını, Rahip Andrea Santoro’nun öldürülmesi ve TAYAD’lı ailelere linç girişimi de dahil olmak üzere kentteki tüm olayları mercek altına aldıklarını, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda da inceleme yapacaklarını kaydetti. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Dink cinayetinin ardından gündeme gelen zafiyet tartışmalarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Cinayetin hemen ardından olaya el koyduklarını kaydeden Aksu, “Bakanlar Kurulu toplantısından hemen çıkıp Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile İstanbul’a gittik. Emniyet, MİT, devletin bütün kurumları olaya ilişkin bir değerlendirme yapıp iyi bir koordinasyon sağladık. ‘Nereye giderse gitsin’ diyerek olaya yaklaştık” diye konuştu. ‘Gazeteci Orman’a özgürlük’ KESK Şubeler Platformu, ESP, SDP, Partizan, EKD ve Halkevleri’nin de aralarında bulunduğu birçok parti ve sivil toplum kuruluşu BEKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Orman’ın Kadıköy Postanesi önünde dün gözaltına alınmasını protesto ederek, serbest bırakılmasını istedi. “Hacı Orman serbest bırakılsın. 301 ve TMY iptal edilsin” pankart ve dövizleriyle Agos gazetesinin Şişli’deki binası önünde bir araya gelen grup adına yapılan açıklamada özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenlere yönelik baskıların Hrant Dink’in katledilmesiyle başlandığı, bu baskıların Hacı Orman’ın gözaltına alınmasıyla devam ettiğini belirtildi. İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen BEKSAV ile Sanat ve Hayat dergisi çalışanları da aydınlara yönelik baskıların her geçen gün arttığını belirttiler. DİSK’e bağlı LİMTERİŞ Sendikası tarafından yapılan yazılı açıklamada da Orman’ın serbest bırakılması istendi. Samast’ın Türk bayraklı fotoğrafının otogar karakolunda çekildiği ileri sürüldü Çarpıcı görüntüler Haber Merkezi Gazeteci Hrant Dink’i öldürdükten sonra Trabzon’a giderken Samsun otogarında yakalanan Ogün Samast’ın jandarma karokolundaki görüntüleri yayımlanırken, zanlının polislerin de olduğu karakolda “kahraman’’ gibi karşılandığı belirtildi. Samast’ı yakalayan güvenlik görevlilerinin Samast’ın özellikle Atatürk’ün, “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez’’ sözünün yer aldığı panonun önünde, eline Türk bayrağı verip fotoğrafını çektikleri ortaya çıktı. Güvenlik görevlilerinin, Samast ile anı fotoğrafı çektirdikleri de görüldü. Müfettişlerin ilk incelemelerinde görüntülerin Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde çekildiği ileri sürülmüştü. Jandarmanın bu iddialara karşı sert bir açıklama yapacağı iddia edildi. Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı görüntülerle ilgili soruşturma başlattı. Dink’in katil zanlısı Samast’ın, Atatürk’ün sözlerinin yer aldığı Türk bayraklı panonun önünde fotoğrafının çekilmesiyle gündeme gelen tartışmalar, dün TGRT televizyonunda yayımlanan görüntülerle yeni boyut kazandı. Televizyon haberinde Samast’ın karakolda “kahraman” gibi karşılandığı belirtildi. DİNK CİNAYETİ ‘Bütün ihtimaller göz önünde tutuluyor’ Hazırlık soruşturmasının gizli olduğunu anımsatan Aksu, “Bütün ihtimalleri göz önünde bulunduruyoruz” dedi. Olaya ilişkin iddialar henüz gazetelere yansımadan iki Mülkiye müfettişi görevlendirdiğini kaydeden Aksu, cinayetin ardında eksiği, kusuru ve hatası olanları belirlemeye çalıştıklarını anlattı. Aksu, “Müfettişler yalnızca Trabzon’da inceleme yapmadılar. İstanbul’daki olası zafiyeti araştırmak üzere de bugün (dün) oraya gittiler. Ayrıca, bir polis müfettişi ile jandarma görevlisi de gönderdik. 4 kişilik ekip araştırma yapıyor” dedi. Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü’nün görevden alınmasına karşın İstanbul’daki görevlilerin “korunduğu” iddiasının anımsatılması üzerine İçişleri Bakanı Aksu, “Önüme rapor gelmeden ne yorum yapabilirim ki? Madem raporu beklemeden karar vereceğiz, o zaman niçin müfettiş görevlendirelim? Ama raporların gereği neyse onu da yapacağız” diyerek İstanbul’da olası görevden almaların sinyalini verdi. İçişleri Bakanı, görevlendirilen müfettişlerin İstanbul’daki incelemelerini tamamlamalarının ardından, koordinasyon eksikliği bulunduğu savlanan İstihbarat Daire Başkanlığı’nda da inceleme yapacaklarını bildirdi. Aksu, “Hiçbir açık kapı bırakmamak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Kusuru tespit edilenin de gereğini yapacağız” dedi. Aksu soruşturmanın halen devam ettiğini, ulaşılan yeni isimlerin de gözaltına alınarak savcılığa teslim edildiğini kaydetti. Aksu, soruşturmanın tüm yönleriyle sonlanmadan yapılacak değerlendirmenin doğru olmayacağını söyledi. Tutuklu sayısı 8’e yükseldi İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak’ta Şişli’deki gazete binası önünde öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Trabzon’da gözaltına alınan KTÜ öğrencisi Tuncay Uzundal tutuklanarak cezaevine gönderildi. “Suç örgütü üyesi olmak” ve “adam öldürmeye azmettirmek” suçlarından tutuklanan Uzundal’ın, katil zanlısı Ogün Samast’a, yakalandıktan sonra üzerinden çıkan Türk bayrağını veren kişi olduğu belirtildi. Gözaltındaki Seyfi Yarımbaş ise savcılık tarafından serbest bırakıldı.İçişleri Bakanlığı müfettişleri, Dink cinayeti birçok kez ihbar edilmiş olmasına karşın önlem almayan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde inceleme yapmak üzere dün İstanbul’a geldi. TRABZON EMNİYETİ TEPKİLİ ‘Görevimizi yaptık fatura bize kesiliyor’ ANKARA (ANKA) Hrant Dink cinayeti sonrası başlayan ihmal tartışmalarını sert dille eleştiren Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden üst düzey bir yetkili, “Biz Yasin Hayal olayında gereğinden fazlasını bile yaptık. Defalarca konuyla ilgili uyarı yazısı yazılmış ama gereği yapılmamış, kalkıp cezası bize kesiliyor” dedi. Yasin Hayal’in ikamet ettiği Pelitli’nin jandarma bölgesi olduğunu hatırlatan yetkili, sorumluluk bölgeleri olmamalarına rağmen Pelitli’de takip yaptıkları ancak jandarmanın fark etmesiyle takibi kesmek zorunda kaldıklarını söyledi. Dink olayının sanıklarının en son ağustoseylülekim döneminde 3 aylık mahkeme kararıyla dinlendiğine dikkat çeken üst düzey emniyet yetkilisi “Biz bu kişilere ilişkin gelen tüm bilgileri İstihbarat Daire Başkanlığı’na ilettik. O dönemde dinlemenin yenilenmesi için mahkeme kararı istedik. Ancak şahısların polis bölgesinde ikamet etmediği gerekçesiyle soruşturma ve dinleme talebimiz kabul edilmedi” dedi. Hayal ve grubunun jandarma bölgesi olan Pelitli’de ikamet ettiğine dikkat çeken emniyet yetkilisi, Hayal ve beraberindeki kişilere yönelik yapılan fiziki takibi de bölgedeki jandarma yetkililerinin fark etmesi üzerine kestiklerinin altını çizdi. Yetkililer, “Konunun jandarmaya devrini üst makamlara da ilettik. Ancak çalışmadan bir şey çıkmadığı gerekçesiyle kabul görmedi” dediler. Samsun otogarında yakalanan Samast’ın götürüldüğü Jandarma Karakolu’nda görevliler, cinayet zanlısıyla “anı fotoğrafı” çektirmiş. bilinen Star gazetesinde yayımlandı. Fotoğrafa tepkiler üzerine İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirdi. Müfettişlerin yaptığı araştırma ortaya çıkmadan Samast’ın yakalandığı anın görüntüleri, dün ABD medya devi ve George Bush yönetiminin görüşlerine yakın yayınlar yapan Fox TV’nin sahibi Rupert Murdoch’un satın aldığı TGRT’de yayımladı. Görüntülerde iki görevli, Samast’ı Atatürk’ün “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez’’ sözünün yer aldığı panonun önüne özellikle yerleştiriyor. Bir görevli “yazının’’ çekim yapılan kameranın kadrajında görünüp görünmediğini sorarken, diğer görevlinin de “göründüğünü’’ söylediği görüntülerde, Samast’a “dik durması’’ öneriliyor. Samast’ın eline Türk bayrağı verilirken, “anı fotoğrafı” çektiren görevliler birbirlerine “saçlarını düzeltmesini’’ de söylüyor. Samast’ın eline karakolda Türk bayrağı verilmesini yorumlayan Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Ercan Çitlioğlu, görüntülerden Samast’ı kahramanlaştırma anlamı çıkmayacağını belirterek “Görevlilerin başarılarını belgeleme davranışlarına girdiklerini düşünüyorum’’ dedi. Çitlioğlu, Dink cinayetine “derin devlet elbisesinin’’ giydirilmek istendiğine dikkat çekerek televizyondaki görüntülerin bunun bir parçası olabileceğini savundu. Özel kadraj yapmışlar Samast’ın Türk bayrağı önündeki fotoğrafı, geçen hafta AKP iktidarına yakınlığıyla CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle