25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2007 CUMA 6 HABERLER Bayramda çocukları dağda olan aileleri ziyaret ederek ‘eve dönüş’ için ikna çalışması yapacak BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ AKP’den ‘221’ kampanyası EMİNE KAPLAN Fazıl Say’ın Haykırışı... Fazıl Say’ın gür sesi günlerdir yankılanıyor... Dünyaca ünlü piyanistimiz, Almanya’da yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesine şöyle söylemişti: “Bizim Türkiye rüyamız öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. Türkiye’de İslamcılar kazandı; azınlıkta kaldık. Üstelik, bizleri dışlıyorlar. Böyle sürerse, Türkiye’den ayrılmayı düşünüyorum.” Büyük sanatçı, eleştirilere yanıt olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müzik ve resim eğitimine karşı eleştirilerini de ekleyip yeni bir açıklamada bulundu. Şöyle diyordu: “Bunlar basının ve halkın gözünden kaçmış olabilir ama müzik benim mesleğim, benim gözümden kaçmadı. Bunları, ‘Sanatçı, alnında ışığı ilk hissedendir’ özdeyişini, ‘Sanatçı, karanlığın tehlikesini ilk hissedendir’ anlamında da düşünebiliriz. Ortaçağın karanlığı, bütün aydınlarımız gibi beni de kaygılandırıyor. En çok da gelecek kuşaklar için kaygılanıyoruz. Eğer, günün birinde karanlık güçler cumhuriyetimize ve ulusal değerlere hayat hakkı tanımazsa, onlara teslim olacak değiliz.” Başka ne ekleyebiliriz bu haklı sözlere? ? Büyük sanatçıya, hükümet çevresinden gelen eleştirilerin boşluğunu ortaya koymak önemliydi, bu oldu: Müzik Eğitimcileri Derneği, açıklamalarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, son yıllarda, müzik, resim ve beden eğitimi derslerini ilköğretim okullarında zorunlu olmaktan çıkarma gayretlerini ortaya dökmüştür: Her 7 okuldan ancak 1’ine müzik öğretmeni düşüyormuş! Acaba resim öğretmeni fıkdanı ne ölçüdedir? Cumhuriyet Devrimi’nin, müzik ve sanat konusunda yaptıkları unutulmazdı; o da yok edilmiştir. Sadece o değildir: Okullarımızda, doğa bilimlerinde, biyolojide, jeolojide ve coğrafyada, “hurafe ve zırvalık” öğretilmeye başlandığını en saygın aydınlar ilan ediyorlar. TÜBİTAK’a reva olanların hesabı da görülmedi. Uzatmayalım: Ülkemizde bir “dinci kuşatma” vardır ve gitgide daralıyor, Fazıl Say da, bu gerçeği çarpıcı üslubuyla haykırmıştır. Ve yankıları dalga dalga yayılıyor... Bitmedi... ? Milliyet’te 39 Aralık tarihinde yayımlanan, Tarhan Erdem yönetiminde, “Gündelik Yaşamda Din, Laiklik ve Türban” konulu KONDA araştırmasının sonuçları da pek önemlidir, daha doğrusu kaygılandırıcıdır: Türban takanlar dört yılda yüzde 4 buçuk artmış. Başlarını örtmeyenlerin oranları gerilerken, örtünenlerin yüzdesi yükselmiş. Asıl çarpıcı olan, türbandaki patlama: Türban takanlar, dört yılda yüzde 3.5’ten yüzde 16.2’ye fırlamış. Türbana ilgi, eğitimli gençlerde yükseliyor. Şu da önemli: Türbandaki hareketleniş, yalnız din inancı ile sınırlı değil, bir siyasal tercihi de yansıtıyor. Ancak, sıradan bir olay değildir görülen: Başında AKP’nin bulunduğu Türkiye’yi bir “İslami tek parti diktası”na götüren bir gelişme değil mi bu? Nitekim AKP, yasama ile yürütmeyi eline geçirmiştir; parti, ardından yargıyı, medyayı, meslek kuruluşlarını, spor kulüplerini, sendikaları, kooperatifleri, üniversiteleri, özetle tüm güç odaklarını da elinde toplamak için bütün gücüyle çalışıyor. Açıkça bir “AKP devleti”nden bahsolunuyor. Böylece, türban “teferruattan” olup çıkmıştır. Ülkede gerçekleştirilmekte olan, bir “sessiz İslami devrim”dir. Melih Aşık’ın deyişiyle, kafaların şekli değil, “toplumun beyni değiştiriliyor” (Milliyet, 6.12.2007). Asıl vuruş ise, yeni anayasanın hazırlanıp hayata geçirilmesi ile yapılacaktır... ? Daha baştan beri bir oyun oynandı: AKP, iktidara geçer geçmez, laik cumhuriyetin ilke ve kurumlarına saldırıya kalkarken, Avrupa Birliği’ne (AB) girmek hevesiyle başvurdu ve ısrarlı oldu. Onun, gerçekten bir liberal değil, bir dinci ve tehlikeli olduğu da hep söylendi. AB, şimdi farkına varıp içine almıyor. Öyle görülüyor ki, bu enkazı biz kaldıracağız. Nice zararlara uğradıktan sonra! Fazıl Say, yalnız değildir. Karanlık güçlere karşı verilecek mücadelede, biz de onunla daha güçlüyüz... ANKARA AKP hükümeti, “eve dönüş” için kapsamlı bir düzenleme yapılıncaya kadar Kürt kökenli milletvekillerini, PKK’lilerin ailelerine göndererek çocuklarını dağdan inmeye ikna etmeleri için devreye sokmayı planlıyor. Bu kapsamda bayram tatili boyunca ailelerle görüşecek olan AKP milletvekilleri, Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 221. maddesini anlatarak ailelerden çocuklarını eve dönmeleri için ikna etmelerini isteyecek. Terör örgütü PKK’ye yönelik operasyonlar devam ederken AKP hükümetinin terörle mücadeleye yönelik paket hazırlıkları da sürüyor. Bu kap ZARARLARIN KARŞILANMASI İÇİN 45 BİN BAŞVURU DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır’da “Terör ve Terörden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yasa’’dan yararlanmak amacıyla 45 bin kişi başvurdu. Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, yasadan yararlanmak amacıyla Diyarbakır’da bugüne kadar başvuran 45 bin kişiden, incelemeler sonucu 17 bin kişinin dosyasının karara bağlandığını söyledi. Vali Mutlu, “Yaptığımız ödeme 135 milyon YTL’yi buldu. 17 bin vatandaşımıza toplam yapmış olduğumuz hak ediş tutarı 200 milyon YTL’nin üzerinde. 135 milyonu ödendi’’ dedi. lar değerlendirilirken GAP’ın yeniden canlandırılması planlanıyor. Örgüt üyesi ve yöneticilerinin teslim olmalarını sağlamak amacıyla TCY’nin 221. maddesinden yararlananların yeni bir hayat kurabilmesi için ekonomik alanda destek olunması seçenekleri değerlendiriliyor. Böyle bir uygulamanın teslim olmaya cesaret edemeyen örgüt üyeleri için örnek oluşturabileceği ve örgütten kopuşu hızlandırabileceği dile getiriliyor. Tanık Koruma Yasa Tasarısı’nın yılbaşından sonra hızla yaşama geçirilerek teslim olan örgüt üyeleri ile terör suçlarında tanıklık yapanlara güvence sağlanması hedefleniyor. AKP, eve dönüş için Kürt kökenli milletvekillerini de hem yurtiçinde hem de yurtdışında koz olarak kullanmayı planlıyor. Bu kapsamda, bayram tatili boyunca Kürt kökenli samda öncelikle TCY’nin “Etkin Pişmanlık” başlıklı 221. maddesinin esnetilmesi üzerinde duruluyor. Örgüt yöneticilerinin “itirafçılık ve ihbar” koşulu olmadan pişmanlıktan yararlandırılması seçeneği üzerine yoğunlaşılıyor. Bölgeye yönelik ekonomik önlemlerle ilgili çalışmalar da sürüyor. Bu kapsamda bölgede istihdam alanları ve iş olanaklarının yaratılması için yeni proje ve yatırım milletvekillerinin bölgede çocuğu PKK’ye katılan aileleri ziyaret etmeleri planlandı. Buna göre, Kürt kökenli milletvekilleri tek tek aileleri ziyaret ederek TCY’nin 221. maddesini anlatacaklar. Söz konusu maddenin “suç işlemeyen örgüt üyelerinin teslim olmaları halinde hiçbir ceza almayacaklarını” öngördüğünü anlatacak olan milletvekilleri, ailelere “Çocuklarınızı ikna edin, teslim olsunlar. Hiçbir ceza almayacaklar” mesajı verecek. Kürt kökenli milletvekilleri, yılbaşından sonra da Avrupa ülkeleri ile ABD’ye ziyaretler yaparak “Kürt kökenli vatandaşları PKK ya da DTP değil AKP temsil ediyor” tezini işleyecek. GAZETE HABERLERİ ARAŞTIRMASI RICE’LA KONUŞTU Şiddet gören teşhir ediliyor HÜLYA KESKİN Babacan operasyonu anlattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ali Babacan, önceki gün akşam ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile telefonla görüştü. Türkiye’nin Kuzey Irak operasyonu hakkında görüş alışverişinde bulunulan görüşmede, Babacan’ın istihbarat değişiminden duyduğu memnuniyeti dile getirdiği bildirildi. Operasyonun hedeflerinin tamamen Kuzey Irak’taki terör örgütü unsurları olduğunu bir kez daha vurgulayan Babacan, sivillerin hiçbir şekilde hedef alınmadığını da belirtti. Babacan’ın Türkiye’nin Irak’a yönelik politikasının ana hatlarını bir kez daha aktardığı ve bu çerçevede operasyonun Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğü, Irak halkı ve Irak’ın milli kaynaklarına karşı olmadığını tekrarladığı öğrenildi. Rice da istihbarat alanındaki işbirliğinden kendilerinin de çok memnun olduğunu ve bu işbirliğinin iyi bir şekilde çalıştığı izlenimi edindiklerini belirtti. Rice, operasyonda sivillerin hedef alınmamasını memnuniyetle not ettiklerini kaydetti. Babacan’ın Rice’a Irak seyahatine ilişkin izlenimlerini de sorduğu öğrenilirken bunun üzerine Rice’ın, Irak’taki genel durumun hassasiyetini hâlâ koruduğunu, ancak iyiye doğru bir gidişin de söz konusu olduğunu belirttiği bildirildi. Bu arada Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK unsurlarına yönelik operasyonuna dair diplomatik çabalarını yoğunlaştırdığı ve bu çerçevede bütün Türk misyonları ve temsilciliklerinin, bulundukları ülkelerde operasyon hakkında bilgi sunmaya devam ettiği öğrenildi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi” kapsamında, günlük satışı 300 binin üzerinde olan gazetelerde aile içi şiddet haberlerinin nasıl yer aldığı araştırmasında, medyanın şiddet uygulayan kişiyi değil, şiddete maruz kalan kadını teşhir ettiği ortaya çıktı. “Gazete Haberlerinde Aile İçi Şiddet” konulu araştırmaya göre medyanın aile içi şiddetin toplumsal bir sorun olarak değil, “polisadliye vakası” olarak değerlendirdiği, şiddetin yalnızca fiziksel boyutuyla ilgilendiği belirlendi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Mine Gencel Berk ile Yrd. Doç. Dr. Abdülrezak Altun tarafından yapılan araştırma kapsamında 1 Eylül 200631 Ağustos 2007 tarihleri arasında yayımlanan 1400 haber incelendi. Haberde kullanılan dil nedeniyle, saldırganla okuyucu arasında yakınlık kurulması tehlikesi oluştuğu, bu nedenle de saldırganın davranış biçiminin meşrulaştırıldığı ya da “hoş görme” tehlikesinin yaratıldığı ortaya çıktı. Doç. Dr. Berk, medyanın bu tür haberleri “şiddeti uygulayan kişinin dilinden yansıttığına” dikkat çekerek şiddete maruz kalan kadının medya tarafından teşhir edildiğini ve bu kez de medyanın psikolojik şiddetine maruz kaldığını belirtti. Daha önce gazetelerde çıkmış bir olayı anımsatan Berk, “Haberde, eşinden ayrılan bir adam, eski karısının evini ‘basarak’ sevgilisiyle eski karısının yatakta çıplak fotoğraflarını çekiyor. Gazete de saldırgan tarafından çekilen fotoğrafları okuyucularla paylaşmakta hiçbir sakınca görmüyor. Bu da medyanın psikolojik şiddeti” dedi. Bu tür haberlerde genellikle mağdur kadınların bedenlerinin görselleştirildiği fotoğraflarla “eski mutlu günlerine dair evlilik fotoğrafları”na yer verildiğini belirten Berk, bunun aile içi şiddeti bireyselleştirip sansasyonelleştirmeye neden olduğunu söyledi. Haberlerde kullanılan “öfkesine yenik düşen koca”, “çılgın âşık” gibi terimlerle şiddetin meşrulaştırılmaya çalışıldığını ifade eden Berk, şöyle devam etti: “Gazetelerde ‘Öldürülen kadın da masum değildi’ diye manşetler bile yer alabiliyor.” Sergi Karaköy’deki Osmanlı Bankası Müzesi’nde ‘Doğu’yu Tüketmek’ MEHLİKA AKGÜN Küratörlüğünü Prof. Dr. Edhem Eldem’in üstlendiği “Doğu’yu Tüketmek” adlı sergi, Karaköy’de bulunan Osmanlı Bankası Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 19. yüzyılın sonundan itibaren Batı’nın tüketim kültüründe, tüketicinin hayal gücüne ve arzularına yanıt verecek şekilde gelişen ‘Doğu imajı’nı ve bu imajın yayılmasına olanak veren obje ve belgeleri kapsıyor. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Edhem Eldem, 2 Mart 2008 Pazar gününe dek gezilebilecek serginin belkemiğini 4 ana unsurun, “egzotizmetnoğrafyaerotizmtarih”in oluşturduğunu belirterek “Sergide, Batı’nın gözünde Doğu’yu tasvir etmekte kullanılan bu ana unsurlar, afişler, turizm rehberleri, popüler kitaplar, çizgi romanlar ve sanayi ürünleri gibi gündelik eşyalar arasından seçilen obje ve belgeler yansıtıldı” dedi. Serginin Batı kültürü tarafından üretilen ‘Doğulu nesnelerin’ envanteri olarak görülmemesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Eldem, “Sergide ayrıca, ‘iki arada bir derede’ bulunan Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı’da yaratılan bu ‘Doğu imajı’na karşı tepkileri, kendi oryantalizmini yaratmaya kadar gidebilen kabullenme ve benimseme süreçleri inceleniyor” diye konuştu. VEFAT Baromuzun 10804 sicil sayısında kayıtlı CUMOK ÇAĞRISI ABD emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri... Hile ve zorbalıkla Türkiye’yi Bölünmeye ve Dinsel Faşizme mahkum edemeyeceksiniz! Bu Kurban Bayramında tatile gitmiyor, Cumhuriyet Devrimi Şehidi ACI KAYBIMIZ Sevgili dostumuz AVUKAT CENGİZ MELEK vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 21.12.2007 Cuma günü (bugün) Üsküdar Selimiye Camii’nde kılınacak öğlen namazını müteakip ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. KUBİLAY’I kurban ettiğiniz ve Yüce Türk Ulusu’nun tokadını yediğiniz yerde, O’nu anmaya SAVAŞ DİNÇEL Seninle sevgiyi, umudu, azmi, mücadeleyi, yaşanılası bir dünya özlemini, dost sıcaklığını paylaştık. Yolun açık olsun!.. ACUN GÜNAY, ALEADDİN AKSOY, ARİF, KESKİNER, ATİLLA COŞKUN, AZMİ YILMAZ, BAŞAK COŞKUN, BÜLENT KAYABAŞ, GÜLER ÖKTEN, HALİL ERGÜN, HÜSEYİN BAŞ, KIYMET COŞKUN, MORİS GABAY, MUSTAFA ALABORA, NEVZAT ŞENOL, NİJAT YAZICI, RUTKAY AZİZ, SEMRA YAZICI, TARIK AKAN,YUSUF KURÇENLİ, ZEKİ ÖKTEN, ZİYA ÖZTAN ve Çiçek Bar çalışanları. ACI KAYBIMIZ Merhum Namık Dinçel ve merhume Hikmet Dinçel’in oğulları, merhum Ergun ve Ersan’ın kardeşi, HasanHikmet Polat’ın damadı, TülinMehmet ve Ali Polat’ın eniştesi, Barış Dinçel’in babası, Sumru Dinçel’in eşi, Türk tiyatrosunun ve sanat dünyasının saygın şahsiyeti MENEMEN’e GELİYORUZ SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ Program :23.12.2007 Pazar Saat 09.00’da Menemen Garı’nda buluşma. Şehitlikte Anma Törenine Katılım Saat 12.00 Büyük Park Önünde Miting Saat 14.00 Dönüş İletişim : 0532 281 54 54 SAVAŞ DİNÇEL’i Kaybettik. Tüm sevenlerinin başı sağ olsun. Merhumun cenazesi 21.12.2007 Cuma günü (bugün) saat 10.00’da Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yapılacak törenden sonra Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilecektir. www.cumok.org İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI Diyarbakır nüfus müdürlüğünden aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. İZMİR AHKÂMI ŞAHSİYE 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN SATIŞ İLANI DOSYA NO: 2007/86 Satış Mahkemece satışına karar verilen ve İİK’nun hükümlerine göre satışı yapılacak olan taşınmaz, İzmir İli, Konak İlçesi, Güzelyalı Mah., 896 Ada, 31 Parsel de kayıtlı 1800/6830 arsa paylı zemin kat 14 no’lu bağımsız bölüm olup (numarataj da 13/A), taşınmaz İzmir Güzelyalı, 34 Sokak 13 kapı nolu apartmanın zemin katında bulunan 13/A kapı nolu dükkan olup halihazırda tesisatçı kiracı bulunmaktadır. 26.00 m2 alanlıdır.MUHAMMEN BEDELİ 35.000.00. YTL’dir. Satış Şartları: İzmir Ahkamı Şahsiye 4. Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde satışı yapılacaktır. Gayrimenkulün 1. ihalesi: 5.02.2008 günü saat: 15.0015.15 arasında bu artırımda taşınmazlar masrafları ile birlikte muhammen bedelinin % 60’ını bulmaz veya alıcısı çıkmaz ise taşınmazın aynı yer ve saatte 10 gün sonra ikinci ihalesi yapılacaktır. Gayrimenkulün 2. ihalesi 15.02.2008 günü saat 15.0015.15 arasındadır. Bu artırımda taşınmazlar masrafları ile birlikte muhammen bedelinin % 40’ın altında satılmayacaktır. Satışa girenler % 20 nakdi teminatlarını Akbank Adliye Şubesi’ne yatırmak zorundadırlar. Bakiye satış bedelinden başkaca, damga resmi, alım harcı KDV alıcıya aittir. Satışa girenler şartnameyi okumuş ve kapsamını aynen kabul etmiş sayılırlar, şartnamesi ilan tarihinden itibaren herkeze açıktır. İlan olunur. 13.12.2007 Basın: 68632 Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. Mert AYNUR AİLESİ Günay ORAL CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle