19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2007 ÇARŞAMBA 6 BÜYÜKELÇİLER KARARNAMESİ HABERLER Yeni YÖK Başkanı’nın ilk mesajı ‘Üniversitelerde yasaklar kalkacak’ oldu AVRUPA GÜRAY ÖZ Atina’ya Çelikkol, Tahran’a Karaosmanoğlu BAHADIR SELİM DİLEK Türbana yeşil ışık ? YÖK Başkanı Prof. Özcan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile pazar günü görüştüğünü belirterek “Aramızda bir mülakat geçti, ondan sonra görevi aldığımı öğrendim” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ilk açıklamasında üniversitelerde türbana yeşil ışık yaktı. Üniversitelerle ilgili iki temel vizyonu olduğunu söyleyen Özcan, “Bunların bir tanesi bütün yasakların üniversiteden kalkması, ikincisi de üniversitelerin asli görevi olan bilimselliğe daha fazla önem vermeleri” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün YÖK Başkanlığı’na atadığı AKP’ye yakınlığıyla bilinen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, dün sabah resmen görevine başladı. Özcan, sabah erken saatlerde makamına gelirken, öğleye doğru da ilk kez basın mensuplarının karşısına çıktı. Özcan, YÖK’te düzenlediği basın toplantısında, “Bu ilk günüm. Henüz kurumu tanımış değilim. Bugün, yarın ve önümüzdeki zannediyorum iki haftayı kurumu tanımakla geçireceğim. Bir ön bilgim var ama buradaki arkadaşlarla bunları teyit edip ne olduğunu yakından öğrenmek çok daha iyi olacak’’ dedi. Özcan, üniversitelerle ilgili Çirkin Harfler, Kirli Kelimelerle Güneyden, doğudan, kuzeye, batıya gitmek, yoksulluktan, işsizlikten, savaştan, kırımdan kurtulmak istiyorlardı. Sanmayın ki refaha, zenginliğe, “bir eli yağda, bir eli balda”ya koşuyorlardı. Açlıktan kurtulmak, belki çocuklarını okutabilmek, belki iş bulabilmekti umut. “Umuda yolculuk kötü bitti, dalgalara yenildiler” diye yazdı gazeteler. Dalgalara yenilmediler. Yenildikleri kuzeyin, batının bencil dünyasıdır. “İnsan tacirlerinin kurbanı oldular” diye yazdı gazeteler. Gerçeğin görünen, suyun yüzüne çıkmış, yanıltan, aslına bakarsanız, gizleyen yanıdır. “İnsan tacirleri piyasası”nı yaratan, kuzeyin, batının yüksek duvarları, acımasız sınırlarıdır. ??? Zengin batı, acımasız kuzey böyledir. Şöyle bir dönüp bakın; nerede umut, nerede gelecekle ilgili bir proje varsa, ona düşmandırlar. Nerede halklar bir araya gelmiş, birlikte olmanın gücünü yakalamaya niyetlenmişse orada bölmek, parçalamak için işbaşındadırlar. Böyle söyleyince siyasetçi inanmıyor, liberal aydın dudak büküyor, “eskimiş klişelerle konuşan dinozor” oluyor, sefalet edebiyatı yapmakla suçlanıyorsunuz. Peki, gerçek değişiyor mu?.. Geçen yüzyılın büyük projesi Sovyetler böyle dağıldı, dağıtıldı. Şimdi o birliğin “ulusları”nın her biri, batının, ABD’nin at oynattığı “bağımsız” devletlere dönüştüler. Halk yoksullaştı. İş sorunu, ekmek sorunu, eğitim sorunu, konut sorunu olmayan insanlar, batıya iş, ekmek aramaya koştular. Hâlâ koşuyorlar. Eğitimli doktorlar, mühendisler bavul ticaretine soyundular. Kadınlar sokakta. Geçmişin nomenklaturası, parti bürokratı şimdinin sırtlan kapitalisti, batının iş ortağı oldu çünkü. Yugoslavya elbirliği ile köylerine, kasabalarına varana kadar parçalandı. Etnisite kaynaklı düşmanlığı kışkırtanlar, yangını çıkartanlar itfaiye pozunda meydana çıktılar. Sırada Kosova var. Bosna arkada bekliyor. Sonra Makedonya, ertesi gün Karadağ... Zengin petrol yataklarıyla hep iştah kabartmış Ortadoğu ise batının bitmez tükenmez heveslerinin dönüp dönüp geldiği yerdir. Kendi aralarındaki paylaşım kavgalarının iştahı, tükenmez hırsıyla kim bilir kaç defa çizdikleri sınırları şimdi yeniden çizmeye geldiler. Şii Irak, Sünni Irak, Kürt Irak haritaları elden ele dolaşıyor. Haritalarda şaşırmış sınır çizgileri Türkiye’nin geleceğine de uzanıyor. Liberal aydın dudak büküyor. “Bırakın bu Sevr paranoyalarını!” Bırakıyoruz. ??? Batı korkuyor. Korktukça duvarları yükseltiyor, korktukça sınır muhafızlarına verilen emirler sertleşiyor. Avrupa Birliği’nin İtalya’da, İspanya’da, Yunanistan kıyılarında başlayan sınırları toplu kırımların başlangıç noktasına dönüşüyor. Umutla binilmiş aptal takalar denizin ortasında kalakalıyor. Sermaye sahipleri ucuz işgücü için doğuya, güneye gidiyorlar. Doğu ve güney kuzeye, batıya koşuyor. Sömürü doğuda, güneyde katmerleniyor. Duvarlarla korunan kuzeyde, batıda işler şimdilik iyidir. Ama nereye kadar? ??? Umuda yolculuk bu defa da Ege kıyılarında sona erdi. Göçmenlerin cesetleri kıyıya vurdu. Sahil Güvenlik kayıpları arıyor. Güneyin, doğunun bu son “saldırısı” da akim kaldı. Duvar hâlâ yüksektir, kavidir, muhafızlar acımasız, çaresizdirler. “İnsanlık” sözlüklerin işe yaramaz kelimesidir. “Vurdumduymazlık” ona benzer. Ölülerin ne umudu, ne aşkı, ne gölgeleri var artık. O kelimelerin, o harflerin zamanı değil şimdi. Şimdi çirkin harfler, ortalığı kirleten kelimeler, pislik saçan cümleler modadır. O kelimelerle, o harflerle, o cümlelerle yazıyoruz kaderimizi. Cümlenin susulmaması gereken yerinde o kelimelerle susuyoruz. Susuyoruz, susuyorsunuz! Sustukça sıra onlardan geçiyor, bize, yani size geliyor. eposta. [email protected] İlk gün eşi uğurladı YÖK Başkanlığı’na atanan ve dün görevine başlayan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı görevine iderken Bilkent’teki evinden saat 08.45’te eşiProf. Dr. Metin Kıvılcım Özcan, tarafından uğurlandı. Eşinin YÖK Başkanlığı’na atanmasından mutlu olduğunu belirten Özcan, “Çok aydın bir kişidir. Bundan emin olabilirsiniz” dedi. (AA) iki temel vizyonu bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Bunların bir tanesi bütün yasakların üniversiteden kalkması, ikincisi de üniversitelerin asli görevi olan bilimselliğe daha fazla önem vermeleri. İndeksli yayınlardaki durumumuzu hepiniz biliyorsunuz. PISA sınavlarındaki durumu hepiniz biliyorsunuz. Hem üniversite öncesinde hem de sonrasında oldukça ciddi sorunlarımız var. Bu sorunları bir serbestlik ortamı sağlayarak bir de bilimselliği harekete geçirerek, ivme kazandırarak aşmaktır. Bu iş biraz maddi tarafı olan bir şey, araştırmacılarımızın olanaklarını artırırsak bunu yapabileceğimizi zannediyorum. Eğer bu iki sorunla baş edebilirsek zannediyorum ki üniversite camiası hem rahatlayacaktır hem de bilimsel yayınlarımızın sayısında gözle görülür bir artış ortaya çıkacaktır.’’ Gazetecilerin, “YÖK Başkanlığı’na atanışı hakkındaki yorumları, AKP’ye yakın olduğu değerlendirmelerini” anımsatmalarına karşın, Özcan soruları yanıtlamayacağını belirterek, “İlk toplantımızda bütün bu konuları tartışabiliriz’’ dedi.Özcan, Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda ise, “Sayın Cumhurbaşkanımız beni pazar günü çağırdı, aramızda bir mülakat geçti, ondan sonra görevi aldığımı öğrendim’’ derken, Gül ile daha önce bir tanışıklığı olmadığını savundu. Çalışma ekibini değiştirip değiştirmeyeceğine birkaç gün sonra karar vereceğini söyleyen Özcan, türban konusunda da şunları kaydetti: “Benim kanaatim üniversitelerin tamamıyla serbest kurumlar olması ve sadece bilimle uğraşmaları. Üniversitelerimiz Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyacak bilgi birikimini üretmek zorunda. Amacım bu bilimsel çıktıyı arttırmaktır. ENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALKACAK’ Zaten pek çok üniversitemiz iyi işler yapmaktadır. Diğerlerini de onların seviyesine çıkarırsak zannetmiyorum ki kimse türbanla, şununla, bununla uğraşsın. Sorunun kendiliğinden ortadan kalkacağına inanıyorum. Üniversiteler, yapmak zorunda olduğu esas fonksiyonu yerine getirirse, bu türden şeylerle uğraşmayacağız.’’ ANKARA Dışişleri Bakanlığı’nda yirmiye yakın büyükelçinin atamasını öngören kararname taslağı sıkıntılı bir sürecin ardından tamamlandı. Kararnameye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül damgasını vurdu. Müsteşar Yardımcısı Rafet Akgünay’ın istediği Moskova’ya, Gül’ün kararı doğrultusunda Yeni Delhi Büyükelçisi Halil Akıncı atandı. Akıncı’nın yerine ise Dışişleri Sözcüsü Levent Bilman geldi. Gül’e dış politika başdanışmanı olan Büyükelçi Gürcan Türkoğlu’ndan boşalan Tahran Büyükelçiliği’ne ise Birleşik Arap Emirlikleri neznindeki Abu Dabi Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu atandı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan dün akşam saat 19.00’dan itibaren kararname taslağında yer alan diplomatları tek tek makamına çağırıp görev yerlerini tebliğ etti. Buna göre Türkiye için kritik merkezlerden Berlin’e Mehmet Ali İrtemçelik’in yerine AB’den sorumlu Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Acet atandı. Berlin için AB nezdindeki Daimi Temsilci Büyükelçi Volkan Bozkır’ın adı geçiyordu. AB ile Türkiye arasında ilişkilerin sıkıntıya girmesi üzerine Bozkır, AB ile doğrudan ilgili bir görev yerine Berlin’e atanmak istemişti. Ancak, Gül tercihini Acet’ten yana kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e dış politika başdanışmanı olan Büyükelçi Türkoğlu’ndan boşalan Tahran Büyükelçiliği’ne ise Birleşik Arap Emirlikleri neznindeki Abu Dabi Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu atandı. Ottowa’ya atanması söz konusu olan Irak Koordinatörü Büyükelçi Oğuz Çelikkol da sürpriz biçimde, Tahsin Burcuoğlu’ndan boşalan Atina Büyükelçiliği’ne getirildi. Çelikkol, Ottowa gündeme gelmeden atamasının Berlin’e yapılmasını istemişti. Ottowa’ya ise Edip Başer’den sonra Terörle Mücadele Koordinatörlüğü görevini üstlenmiş olan Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Rafet Akgünay atandı. Akgünay’ın Moskova Büyükelçisi olması bekleniyordu. Ancak Gül daha önce Halil Akıncı’ya söz verdiği için Moskova’ya Akıncı’nın ataması yapıldı. Akıncı’nın yerine ise Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman Yeni Delhi Büyükelçisi oldu. Kararname taslağına göre, Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Baku Büyükelçiliği’nden Zergün Korutürk’ün yerine Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü’ne gelirken, Baku’ya Hulusi Kılıç atandı. İstihbarat ve Güvenlik Dairesi Genel Müdür Yardımcısı Şakir Torunlar, İrfan Acar’ın yerine Beyrut’a (Lübnan) atanan isim oldu. Belgrad’a (Sırbistan) İkili Siyasi İşler Genel Müdürü Süha Umar, Minsk’e (Belarus) Veka İnal, Addisababa’ya (Etiyopya) Ali Rıza Çolak, Almaatı’ya (Kazakistan) Serdar Kılıç, Podgorica’ya (Karadağ) Murat Oğuz, Oslo’ya (Norveç) İstihbarat ve Güvenlik Dairesi Genel Müdürü Hayati Güven, Budapeşte’ye (Macaristan) Protokol Genel Müdürü Oya Tuzcuoğlu, Varşova’ya (Polonya) Reşit Uman, Kişinev’e (Moldova) Ferit Ülker, Bükreş’e (Romanya) Ayşe Sinirlioğlu, Nairobi’ye (Kenya) Levent Şahinkaya, Dakar’a (Senegal) Ali Sabut, Lüksemburg’a (Lüksemburg) Ayşe Asya, Lubyana’ya (Slovenya) Ayşe Sezgin yeni büyükelçi olarak atandılar. Personel Genel Müdürü Ahmet Bigalı Cezayir’e (Cezayir), TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın dışişleri baş danışmanı Ali Köprülü Amman’a (Ürdün) atandı. ‘MÜLAKAT GEÇTİ’ GÜL DAMGASINI VURDU ‘CİDDİ SORUNLAR VAR’ ‘K DTP Batman Milletvekili Ata, 301. maddenin kaldırılmasını istedi ‘Türklük ibaresi, ırka yöneliktir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda Adalet Bakanlığı, Yargıtay, Danıştay, Ceza İnfaz Kurumları, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları, Telekomünikasyon Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bütçeleri görüşülerek kabul edildi. Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesindeki “Türklük” ibaresinin “ırka yönelik referans verdiğini” savunarak “Bu uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Yasadaki, eleştiri ve aşağılama arasındaki sınırı belirlemek çok güçtür. Her suç ve her suçun cezası net bir şekilde sınırlandırılmalıdır’’ dedi. Hükümet tarafından 301. maddenin kaldırılmasının yerine yeni düzenleme yapılmasının düşünüldüğünü belirten Ata, İtalya’da uygulanan kanunlarda ırkçılık ayrımı bulunmadığını söyledi. Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan DTP Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak da AKP hükümetinin bütçe açığını gerekçe göstererek özelleştirmelere hız verdiğine dikkat çekti. Kışanak, “AKP hükümeti, kamunun tüm varlığını satılığa çıkardı. Kârı tartışılmayan 6 karayolu da satışa çıkarılıyor. Özal dönemindeki ‘Deli Dumrul’ uygulamaları, AKP döneminde yerini ‘Cingöz Dumrul’ uygulamalarına bırakacak’’ dedi. CHP grubu adına söz alan Manisa Milletvekili Şahin Mengü, Adalet Bakanlığı Müsteşarı için yola kırmızı halı serilmesini eleştirirken AKP’liler “Müsteşar da hâkim. Bunda ne var’’ diye laf attı. AKP İzmir Milletvekili Erdal Kalkan ise Yüksek Askeri Şura, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları ile Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlerin yargı denetimine tabi olmasını istedi. DİĞER ATAMALAR KIRMIZI HALI ELEŞTİRİSİ Adalet Bakanı Şahin kurulda bir konuşma yaptı. Gül, Özcan ile görüşecek GEREKÇE ‘İZİNSİZ ŞEHİR DIŞINA ÇIKMA’ YARSAV: ÖRGÜTLENMEMİZ ENGELLENİYOR Doç. Filiz’e soruşturma İstanbul Haber Servisi “Kuran’da örtünme yoktur”, “Türban mikrofaşizmin kaynağıdır” sözleriyle kamuoyu ve akademik camiada tanınan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Filiz’e, “izinsiz şehir dışına çıktığı” gerekçesiyle Selçuk Üniversitesi tarafından soruşturma başlatıldı. Doç. Dr. Filiz’in avukatı Ali Altay ise, Filiz’in katılacağı televizyon programından bir gün önce ilgili idari birimlere bildirimde bulunduğunu, ancak dilekçelerinin işleme konulmayarak soruşturma açılmasının önünün açıldığını söyledi. Konuya ilişkin açıklamalarda bulanan Doç. Dr. Filiz’in avukatı Ali Altay, soruşturmanın SKY Türk ve Star televizyonlarında “Mikrofaşizm” konulu programlara katılması nedeniyle başlatıldığını belirtti. Daha önce kendilerine ulaşan bilgilerde, Doç. Dr. Filiz’e, Milas Cumhuriyet Okurları (CUMOK) toplantısına katıldığı gerekçesiyle soruşturma açılacağı yönünde duyumlar ulaştığını, ancak üniversite yönetimin ilginç bir karar vererek, izin dilekçesi olmayan Milas toplantısını değil de, izin dilekçelerinin verildiği diğer programların soruşturmaya neden gösterdiğini söyledi. Altay, “İzin belgesi 23 Kasımda verilmiş, ancak işleme 28 Kasım da konulmuştur. Burada bir kasıt aramalıyız” diye konuştu. Avukat Altay, Filiz’e yönelik soruşturmanın “sindirme” amaçlı olduğunu belirterek, dinci yazarların, başka şehirlerdeki toplantılara izinsiz katıldıklarını söyledi. Komisyona AKP’yi şikâyet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), Adalet ve İçişleri Bakanlığı bürokratları, 59 ve 60. hükümet üyeleri ve TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun AKP üyelerinin, yargıç ve savcıların örgütlenme özgürlüğüne müdahalede bulunarak “temel hak ve özgürlükleri açık ve kararlılıkla ihlal ettikleri” gerekçesiyle TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na başvurdu. YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu imzasıyla TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na gönderilen başvuruda, örgütlenme ve bu bağlamda dernek kurma özgürlüğünün, temel hak ve özgürlükler kapsamında yer alan insan haklarından olduğu belirtildi. Eminağaoğlu yargıç ve savcıların ilk ve tek meslek örgütü olan YARSAV’a ve mensuplarına, yargıç ve savcıların sivil ve serbest örgütlenme haklarına yapılan müdahalenin artarak devam ettiğini belirtti. Eminağaoğlu, söz konusu müdahalenin artık, devletin her türlü organlarınca kararlılıkla yürütülen bir faaliyet haline geldiğini vurguladı. Eminağaoğlu, Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı bürokratları, 59. ve 60. hükümet üyeleri ve 23. yasama dönemi TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun AKP üyelerinin, YARSAV yönünden örgütlenme temel hakkına, demokratik toplum gerekleriyle bağdaşmayan, hukuksal olmayan müdahalelerde bulunduğunu kaydetti. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı bugün kabul edecek. Cumhurbaşkanı Gül, bu hafta başında göreve başlayan YÖK Başkanı Özcan’ı bugün saat 11.30’da Çankaya Köşk’ünde kabul edecek. Cumhurbaşkanı Gül, ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile olağan görüşmeyi de bugün yapacak. ‘Öcalan ve Karayılan afedilebilir’ ? ANKARA (ANKA) Eski Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Yargıtay 6. Ceza Dairesi Üyesi Ali Suat Ertosun, 2003 yılında büyük bir ortaklık sağlanarak ‘pişmanlık yasası’nın çıkartıldığına işaret ederek, “Zannetmesinler ki af çıkınca dağdan büyük kalabalıklar gelecek. 2003 yılında bunu yaşadık” dedi. Ertosun, ayrıca lider kadro için çıkartılacak bir af yasasından Abdullah Öcalan’ın ve kırmızı bültenle aranan Murat Karayılan’ın da yararlanacağını öne sürdü. ‘HUKUK DIŞI’ Savcı, 301’den yargılanacak ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Ceza Genel Kurulu, TCY’nin 301. maddesinde düzenlenen, “devletin yargı organlarını aşağılama’’ suçundan dava açılan eski Adıyaman Cumhuriyet Savcısı Alaeddin Çiçek’in yargılamasının, Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmasına karar verdi. Çiçek hakkında “18 Kasım 2005 tarihinde gece saatlerinde iki kişiyle adliyeye sarhoş olarak geldiği ve burada ağır ceza mahkemesi başkanı ile diğer hâkim ve savcılara küfrettikten sonra adliye bahçesini tuvalet olarak kullandığı’’ iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılmıştı. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle