25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2007 CUMARTESİ 16 SAĞLIK Uzmanlar HIV/AIDS’in en çok korunmasız cinsel ilişki yoluyla bulaştığına dikkat çekiyor Bugün dünya AIDS günü ŞULE KÖKTÜRK / SERKAN PINARCI Kalpte üfürüm korkusu... İstanbul Haber Servisi Hekimlerin muayene sırasında kalbi dinlerken işittiği bir ses olan “üfürüm” birçok insanın yersiz ve aşırı kaygılarla kalp hastalığı korkusu yaşamasına neden olabiliyor. Uzmanlar, birçok insanın bu sorundan dolayı kalp hastalığı korkusu yaşadıklarını belirterek, üfürümün çocuk ve erişkinlerde genellikle masum olarak işitildiğine, tek başına bir kalp hastalığı anlamına gelmediğine dikkat çekti. Universal Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Kliniği’nden Doç. Dr. Osman Akdemir, “Pek çok insanda yaşamının bir döneminde üfürüm duyulabilir. Genellikle bunlar, ‘masum üfürüm’ adını verdiğimiz, altında herhangi bir kalp hastalığı yatmayan seslerdir. Normal olan, kan akımının yarattığı bu sesin duyulmaması, kulağa yalnızca kalp kapaklarının kapanırken çıkardığı sesin gelmesidir” dedi. Dişlerimizi fırçalamıyoruz ? İstanbul Haber Servisi Yapılan araştırmalar, Türk toplumunun yüzde 21’inin hiç diş fırçası kullanmadığını ortaya çıkardı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Katiboğlu, diş fırçalamanın ağız hastalıklarını önlemede önemli rol oynadığını vurguladı. İSTANBUL/ANKARA Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Aralık 2007 tahminlerine göre, dünya genelinde 33.2 milyon kişide HIV/AIDS görülürken Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 1985’te 2 olan HIV/AIDS’li sayısı 2007 yılında 2 bin 711’e yükseldi. Uzmanlar, AIDS tedavisi açısından Türkiye’nin birçok ülkeden ileri olduğuna dikkat çekerek tedavideki en büyük eksiğin ise destek tedavileri olduğuna işaret etiler. “1 Aralık Dünya AIDS Günü” kapsamında çeşitli etkinliklerle HIV/AIDS’e karşı yurttaşlar bilinçlendirilirken, uzmanlar HIV/AIDS’in en çok korunmasız cinsel ilişki yoluyla bulaştığına dikkat çekiyor. Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM) Kooordinatörü Dr. Aygen Tü mer, “Eğitim ile korunmayı öğrenmek, öğretmek hastalığın yayılmasını önlemede en etkili yol olarak kabul edilmektedir” dedi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hikmet Pekcan ,“Bu konuda eğitim çok önemli. En çok cinsel ilişki yoluyla bulaşmasından ötürü insanların mutlaka korunma yollarını öğrenmeleri gerekiyor” diye konuştu.Ege Üniversitesi Tıp Fatültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Pozitif Yaşam Derneği Kurucu Üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin, AIDS aşamasına gelmiş kişinin de tedavi ile tekrar taşıyıcı şekline dönüşmesinin mümkün olduğuna dikkat çekti. Gökengin, tedavi açısından birçok ülkeden ileride olduğumuzun altını çizdi. Türkiye’de en büyük eksiğin sosyal destek ve destek tedavileri olduğuna işaret eden Gökengin, “Sosyal destek veren kurumlarımızın yok denecek kadar az. Pozitif Yaşam Derneği olmadan önce, böyle bir kurum yoktu. Bütün bu eksikliği de hekimin kendisi gidermek zorunda kalıyordu, ama bazı hekimler hastaya sadece tıbbi yönden faydalı olabileceğini söylüyordu. Destek tedaviyi sağlamak zorunda hisseden hekimler de bireysel çabalarla belli bir yere kadar destek sağlayabiliyordu” diye konuştu. Dünyada ve Türkiye’de HIV/AIDS dağılımı WHO’nun araştırmasında, dünya üzerinde toplam 33.2 milyon kişinin HIV/AIDS taşıyıcısı olduğu Medya için sağlık ? İstanbul Haber Servisi Hekim ve gazeteci Mustafa Sütlaş’ın kaleme aldığı, “Medya İçin Sağlık, Sağlık İçin Medya” adlı kitap Türkiye Gazeteciler Cemiyeti kuruluşu olan BASHAŞ tarafından yayımlandı. Sütlaş, hem haberciye hem sağlıkçıya, hem de okura yönelik yazdığı kitabıyla ilgili olarak, “İnsanlığa ve topluma olan borçlarımdan birini daha ödedim” dedi. belirtiliyor. Bunlardan 30.8 milyonunun erişkin, 2.5 milyonun ise 15 yaşın altında olduğu kaydediliyor. Sadece 2007 yılında dünyada 2.5 milyon kişinin HIV/AIDS’e yakalandığı, bunlardan 2.1 milyonun erişkin, 420 bin kişinin de 15 yaşının altında olduğu vurgulanıyor. Yine 2007 yılında dünyada 2.1 milyon kişinin HIV/AIDS nedeniyle öldüğü bilgisine araştırmada yer veriliyor. Haziran 2007 verilerine göre ise Türkiye’de bin 876 erkek, 835 kadın olmak üzere 2 bin 711 kişinin HIV/AIDS’li olduğu belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ise dünyada her gün 11 bin yeni HIV enfeksiyonu meydana geldiği tahmin ediliyor. Halen dünyada yaklaşık 40 milyon erişkin ve çocuğun HIV ile enfekte olduğuna işaret eden bakanlık, yeni HIV/AIDS’li çocuk sayısının ise 2.3 milyon olduğuna dikkat çekiyor. 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında Ankara AIDS Savaşım Derneği, HATAM, Türk MSIC, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, Türkiye Kızılay Derneği’nin katkılarıyla eylem düzenlenecek. Bugün saat 12.00’de Ankara Tunalı Hilmi Caddesi Esat Dörtyol’dan başlayarak Kuğulu Parkı’na dek yürüyecek olan grup, saat 13.00’te Kuğulu Park’ta basın açıklaması yapacak. Ankara Üniversitesi Toplum Gönüllüleri de HIV/AIDS’e karşı, “Atın Ölümü Arpadan Olmasın” sloganıyla “bir gün değil her gün” insanları bilinçlendirme kampanyası yürüttüklerini kaydettiler. Sigarayı bırakın akciğerlerinizi koruyun İstanbul Haber Servisi Dünyada her yıl 3 milyon, Türkiye’de ise 25 bin kişi bir akciğer hastalığı olan KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) nedeniyle yaşamını yitiriyor. Uzmanlar, KOAH’ın yüzde 90 nedeninin sigara olduğunu vurguluyor. Novartis tarafından, Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda düzenlenen basın sohbet toplantısının konusu KOAH’tı. Toplantıda konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım, KOAH’ın Türkiye’deki ölüm nedenleri arasında 3’üncü, dünyada ise 4’üncü sırada yer aldığını ifade etti. Yıldırım, “KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık. Eğer sigarayı ortadan kaldırabilirsek, olmayacak bir hastalık” dedi. Nasıl korunmalı? AIDS’ten korunmak için dikkat edilmesi gereken temel noktalar ise şöyle sıralanıyor: Tekeşlilik ve sadakat önemsenmeli. Kondom kullanımı teşvik edilmeli. Özellikle para karşılığı cinsel ilişkide bulunanların yüksek oranda risk taşıdığı unutulmamalı. Çocuklar ve gençler cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yolları konusunda bilgilendirilmeli. HIV’e yakalananlar dışlanmamalı, onlara destek olunmalı. Engelliler için Avrupa İşbirliği Prof. Dr. Coşkun Özdemir Organik mama ? İstanbul Haber ServisiBebeklerin sağlığına ve gelişimine özen gösteren anne adayları için organik biberon maması olan Berker Organik Türkiye’ye sunuldu. Berker Organik’in ilk 6 ay içinde anne sütünün yeterli olmadığı durumlarda ve anne sütünün ardından normal besinlere geçiş sürecinde, bebeklerin doğal besinlerle dengeli ve yeterli beslenmesini sağlandığı belirtiliyor. Avrupa’dan ithal edilen mama yalnızca eczanelerde satılacak. ‘Ben HIV taşıyıcısıyım... ’ Çeviri Servisi Dünya AIDS Günü öncesinde farklı merkezlerde, yüzyılın vebasına dair farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi. Kimi yürüyüş yaptı, kimi yaşadığı kentin sokaklarını arşınlayarak HIV ve AIDS’e karşı korunmanın yollarını anlatan broşürler dağıttı, kimi yaşadığı ülkenin yönetiminden konuya ilişkin daha etkili politika gütmesini istedi. Endonezya’nın başkenti Cakarta’daki bir hastanede tedavi gören hastalar da “Ben HIV taşıyıcısıyım” yazılı tişörtler giyerek hastalığın ciddiyetini haykıranların çığlığına katıldı. (AFP) Tasarı yasalaşırsa ‘zincir eczaneler’in sayısı artar SİBEL BAHÇETEPE Nedeni yoksa çınlamayı duymamayı öğrenin İstanbul Haber Servisi Kulak çınlaması, uzaktaki birinin bizimle ilgili konuştuğuna dair batıl inançlara kaynak olsa da, aslında çok önemli bir hastalığın habercisi olabiliyor. Uzmanlar, çınlamanın, kulak hastalıklarından, hipertansiyona, şeker hastalığı ve damar sertliğinden, şahdamarı ve beyin damarı daralmalarına kadar çok sayıda hastalığın belirtisi olabileceğini vurgulayarak kulak çınlaması gibi bir rahatsızlık olması durumunda, mutlaka hekime başvurulması gerektiğini söyledi. Hospitalium Şişli Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Hasan Candan, özellikle bir nedene bağlı olan çınlamaların, nedenin tedavisiyle ortadan kalktığını söyledi. Candan, bazı çınlamaların ise bir nedene bağlı olmadığını belirterek “Bu çınlamalar tedavi edilemeyebiliyor. Bunların en iyi tedavisi duymamayı öğrenmektir” dedi. ulak çınlamasının olası nedenleri Kulak kiri, dış, orta, içkulak ve kulak siniri iltihapları. Kulak ve siniri tümörleri. İçkulaktaki sıvının artması. Ortakulak, kemikçik ve içkulak kemiğinin kireçlenmesi. Ani işitme kaybı. Uzun zaman aşırı gürültülü yerlerde çalışma. Psikolojik nedenler. Damar sertliği, yağ ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, hipertansiyon. Kulağa zararlı ilaçların kullanılması. Su sporlarında derin dalma. Kulak yanında ani patlama sesi. ‘Maksimum sokaktayız’ ? İstanbul Haber Servisi Fiziksel Engelliler Federasyonu (FEF), engelli yurttaşların temel sorunlarından biri olan sokağa çıkamamalarına karşı “Maksimum Sokaktayız” kampanyasını başlatıyor. Taksim Hill Otel’de bugün saat 11.00’de başlayacak proje kapsamında, FEF Başkanı Cemalettin Gürsoy ve Genel Sekreter Engin Avcı, engelli yurttaşların sorunlarıyla ilgili birer konuşma yapacaklar. İstanbul Eczacı Odası (İEO) Başkanı Semih Güngör ve eski başkanı Zafer Kaplan Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yasa’da yapılması planlanan değişikliğin, eczacı olmayanların dahi eczane açmasını kolay hale getireceğini belirterek bunun ciddi halk sağlığı sorunlarını ortaya çıkarabileceğine dikkat çektiler. Tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda “zincir eczanelerin” sayısının artacağı uyarısında bulunan eczacılar, mesleklerinin büyük sermaya gruplarının eline geçmesine izin vermeyeceklerini belirttiler. 54 yıldır yürürlükte bulan Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yasa’nın 1 yı lı aşkın bir süredir Meclis’in gündemine sunulmayı beklediğini anımsatan İEO Başkanı Semih Güngör, yasa tasarısındaki “Eczanenin mesul müdürü ve sahibi eczacıdır” maddesindeki “sahibi” ifadesinin çıkarılmak istendiğini, bu madde ile eczacı olmayanların eczane açmasının önünün açılabileceğini söyledi. Güngör, eczacı odaları olarak tasarıya sahibi ifadesinin yeniden eklenmesi için Sağlık Bakanlığı’na talepte bulunduklarını ve bakanlığın bunu kabul ettiğini söyledi. Zafer Kaplan ise söz konusu değişiklikle “Büyük marketler gibi eczaneler ortaya çıkabilir. Bu durumda halk sağlığında ciddi sorunların oluşmasına neden olabilir” uyarısı yaptı. K B12 VİTAMİNİ SADECE ETTE BULUNUR GENÇ GÖRÜNMENİN YOLLARINI ARAYANLAR Vejetaryenlik unutkanlık yapıyor Erkekleri estetik merakı sardı İstanbul Haber Servisi Vejetaryen beslenme ile kalpdamar hastalıkları, kanser gibi hastalıklarının görülme riski azaltılabiliyor ancak başta B12 vitamini eksikliği olmak üzere çok sayıda vitamin ve mineralden mahrum kalan vejetaryenlerde unutkanlık ve sinir sistemi hastalıkları görülebiliyor. Uzmanlar, halsizlik, yorgunluk, saç kaybı, deri döküntüleri, tırnak kırıkları, sık sık hastalanma, dudakcilt lezyonları gibi sorunlar yaşayan vejetaryenlerin en kısa sürede doktora gitmelerini öneriyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Aytaç Ak, vejetaryenlere önerilerini şöyle özetledi: “Öncelikle kan sayımı (hemogram) ile kanınızı bir kez değerlendirtmelisiniz. Bu değerlendirmede demir eksikliği ve B12 bağlı anemi görülecektir. B12 vitamini sadece ette bulunur ve eksikliği unutkanlığa ve sinir sistemi hastalıklarına neden olur. Vejetaryenlerin test sonuçlarına göre B12 vitamini alması gerekir.” İstanbul Haber Servisi Daha yakışıklı olmanın, genç görünmenin yollarını arayan erkekler de estetik operasyona sıcak bakmaya başladı. Özellikle yönetici pozisyonundaki erkekler ve işadamları, en çok meme büyümesi, göz kenarlarındaki kırışıklıkların ortadan kaldırılması, fazla yağlardan kurtulma, boyun bölgesindeki sarkıklığın giderilmesi ve daha küçük buruna sahip olma istekleriyle estetik cerrahların kapısını çalıyor. Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Deniz İşcen, güzelliği erkekkadın diye ayırmanın yanlış olduğunu belirtti. İşcen, fazla kilosu olsun veya olmasın erkeklerin de yüzleri ve boyunlarında sarkmalar meydana geldiğini anımsatarak “Bu durumda yüze veya boyuna yapılan askı ya da germe ameliyatlarıyla deformite yapmış dokular olması gereken yere getirilip fazla deri alınıyor” dedi. Aytaç Ak Son günlerde özürlüler (engelliler) ve sorunları gündemdeydi. İstanbul’da bir hafta boyunca Özürlüler Şurası’nın toplantıları yer aldı. Önümüzdeki hafta Özürlüler Vakfı’nın düzenlediği toplantı İstanbul’da, Harbiye’deki Orduevi salonlarında yapılacak. Yurdumuzda 8.5 milyon olduğu tahmin edilen özürlüler, hiç kuşkusuz saymakla bitmez zorluklar ve engellerle karşı karşıya bulunuyorlar. 8.5 milyonu aileleri ile birlikte düşünürseniz, bunun nasıl öncelik taşıyan bir ulusal sorunumuz olduğunu kolaylıkla takdir edersiniz. Ekonomi, eğitim, istihdam, ulaşım boyutları olan çok ciddi bir sorun. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın (WHO) özürlü tanımı, “Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal özelliklerinde doğuştan ya da sonradan belirli oranda ve sürekli olarak engelli olan insanlar özürlüler olarak anılır” şeklindedir. Bu dikkate alınsaydı hiç kuşkusuz, özürlü sayısı 8.5 milyondan çok daha yukarılara çıkardı. Şura’nın ana temasını oluşturan bakım (çare) için önde gelen hedef, başlıca bakıcı hizmetini gören ailelere parasal yardım sınırları içinde kalıyordu. Oysa onların eğitime, istihdama, ulaşıma (accessability) ihtiyacı var. Özürlülerin eğitim ve istihdam olanakları çok sınırlı. Okullar, çok defa tekerlekli sandalyedeki çocuğu “Bakıcım yok, asansörüm yok” gerekçesiyle okula almıyor. Nörolog, psikiyatr, psikolog, ortopedist, kardiyolog, fizik tedavi, beslenme ve göğüs uzmanları, ortotist, fizyoterapistler bu disiplinler arasında yer alıyor. Tüm bu disiplinleri ve onların uzmanlarını bir araya getirecek yapılanma bizde yok. Bir güzel rastlantı Avrupa Komisyonu (EC) tarafından desteklenen nöromüs küler hastalıklarla ilgili bir proje (TREADNMD) için genç meslektaşlarım nöroloji profesörleri Piraye Oflazer, Haluk Topaloğlu ve Beril Talim ile birlikte Türkiye temsilcileri olarak İngiltere’ye davet edildik. 2 Aralık Pazar günü New Castle’da olacağız. Burası nöromüsküler (sinir kas) hastalıkları için çok ünlü bir merkezdir. Orada Prof. Kate Bushby başkanlığındaki bir heyetle tüm Avrupa ülkelerinde bu hastalıklarla ilgili standart diagnoz (tanı) kayıt (global patient registry) ve bakım (çare, management) oluşturulması projesi tartışılacak. Bunun öncesinde Türkiye’deki durumla ilgili bir sunuş yapmamız bekleniyor. Gelişmiş ülkelerde öngörülen düzeyde bir bakımı (çare) gerçekleştirmek kolay değil. Yurdumuzdaki altyapı, uzmanlaşma ve organizasyonlar bunun için yeterli olmaktan uzak. Ancak böyle bir işbirliğinin (European Network of ExcelIence) bizim için çok önemli bir fırsat yaratacağını düşünüyorum. Yurtiçinden ve dışından yeterli destek verilirse bu proje ve işbirliğinden çok önemli yararlar sağlayacağımızdan kuşku duymuyorum. Bu projede kas hastalıkları içinde en sık görülen Duchenne ve Spinal Muscular Atrofi (SMA) isimli iki genetik hastalığa öncelik veriliyor. Daha sonra öteki kas hastalıklarına sıra gelecek. Bütün bunlardan yayımlanmaya değer olanları seçerek gelecek yazılarımda söz edeceğim. coskunoz@superonline. com Not: Akupunkturun genetik kas hastalıkları için kullanımının Sağlık Bakanlığı’nca onaylanıp onaylanmadığı sorusunu, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği adına defalarca ilettik. Bazı hastalarımızın katıldığı bu başvurularımıza cevap verilmedi. Oysa bakanlıkta bir akupunktur kurulu olduğu biliniyor. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle