25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2007 CUMARTESİ 10 HABERLER R E F E T A N G I N Okul arazilerine, yeşil alanlara, plansız, projesiz, özensiz ve zevksiz ibadethane inşası tepki çekiyor Camiler denetim dışı İstanbul Haber Servisi Türkiye’de bulunan 80 bine yakın caminin, yaklaşık 12 bini Diyanet İşleri Başkanlığı’nın denetimi dışında bulunuyor. İhtiyaç olmayan yerlere, okul arsalarına ve yeşil alanlara, plansız, projesiz, özensiz ve zevksiz camilerin inşa edilmesi kaynak israfına neden oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verilerine göre ülke genelinde 66 bin 862’si kadrolu, 11 bin 746’sı kadrosuz olmak üzere toplam 78 bin 608 cami bulunuyor. 12 bine yakın caminin kadrosunun olmaması ise bu camilerde Diyanet’in atadığı imamların görev yapmadığı, vakıf ve derneklerin yönetiminde olduğu anlamına geliyor. İstanbul İl Müftülüğü rakamlarına göre ise İstanbul’daki 3 bin 90 caminin, 2 bin 847 tanesi kadrolu, 79’u ise kadrosuz. Tarihi nitelikteki 64 caminin yanı sıra inşaatı devam eden ve kullanıma kapalı 100 camide dernek ve vakıflar tarafından yaptırılıyor. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, sık sık bu sorunlara dikkat çekerek, şahıs ve dernekler üzerine yapılan 10 bin camiyi kontrol edemediklerin Y aklaşık 12 bin cami Diyanet İşleri Başkanlığı’nın denetimi dışında. Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, sık sık bu sorunlara dikkat çekerek, şahıs ve dernekler üzerine yapılan 10 bin camiyi kontrol edemediklerinden yakınıyor ve şahıs ile dernek üzerine cami yapılmasına izin verilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bardakoğlu, camilerin mülkiyetlerinin başkanlığına devredilmesini istiyor. İ TÜ Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller, araştırmasında, “Son 50 yılda, gereksinim olup olmadığı önemsenmeden binlerce cami yapıldı. Kontrolsüz inşa edilmiş bir caminin deprem, yangın gibi durumlarda, binlerce insan için yaratabileceği tehlike tüyler ürpertici” tesbitinde bulunuyor. Devlet Bakanı Yazıcıoğlu, cami israfının önüne geçeceklerini açıkladı. daş, İstanbul’da inşaatı devam eden 100 caminin tamamının dernek ve vakıflar aracılığıyla yapıldığına dikkati çekerek, inşa edilen camilerin plan ve proje aşamalarında denetim sıkıntısı yaşadıklarını dile getirdi. Kardaş , “Cemaatten bir hayırsever mimar planını çiziyor mesela. Böylece cami daha ucuza mal ediliyor. Buralarda denetimle ilgili sıkıntılar tabiî ki var. Bunun önlenmesi için biz camilerin inşaatının da Diyanet’e bırakılması, devlet eliyle yapılması taraftarıyız” dedi. Kardaş, ayrıca daha güvenli ve Türk mimari anlayışına uygun cami inşaatı için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “TİP Proje” adını verdiği cami projeleri olduğuna da değindi. ‘Atatürk’ün izinde aydınlık ışığı’ NİHAN İNAL den yakınıyor ve şahıs ile dernek üzerine cami yapılmasına izin verilmemesini gerektiğine dikkat çekiyor. Kadrosuz camilerde hizmet verilmesinin, yurttaşın doğru bilgilendirilmesi adına eksiklik olduğuna, sorunun büyük ölçüde camilerin mülkiyetlerine ilişkin yasal boşluktan kaynaklandığına dikkat çeken Bardakoğlu, camilerin mülkiyetlerinin başkanlığına devredilmesini istiyor. D İstanbul İl Müftü Yardımcısı Ömer KarENETİM SIKINTISI YAŞANIYOR nin 79 tanesinin kadrosuz cami niteliğinde olduğunu belirterek, çalışanlarının kadrosuz fahri imam olarak görev yaptığını söyledi. Kardaş, “Fahri imamların denetiminde sıkıntılar var, yasal eksiklikler personelin Diyanet İşleri tarafından denetlenmesini zorlaştırıyor “ dedi. Kar daş, İstanbul’daki 3 bin 90 cami İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Topbaş: Özel bir uygulama yok İ stanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Kadir Topbaş, İBB Meclisi’nin cami inşaatları ile ilgili özel bir uygulaması olmadığını söyledi. Topbaş, İstanbul’da dini tesis alanı olarak tanzim edilen yerlerin ihtiyaçtan kaynaklandığını belirterek, ihtiyaç dışında dini tesis alanı için düzenleme yapılmadığını dile getirdi. Topbaş, “Özellikle yeni yerleşim yerlerinde dini tesis ihtiyacı oluşuyor. İBB’nin ilgili komisyonu bu ihtiyacı değerlendirip gereken kararı veriyor ve meclisimizde bunu onaylıyor. En önemli nokta o bölgede buna ihtiyaç duyulması. Bizim İBB olarak belediye arazisini dini tesis alanı haline getirmek gibi bir durum ya da özel bir uygulama içinde olmamız söz konusu değil” diye konuştu. Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden, Milli Eğitim Bakanlığı Onursal Danışmanı Refet Angın’ın (92), Bahçelievler’deki Özel Hizmet Hastanesi’ndeki tedavisi sürüyor. Uzun süredir aralıklarla hastanede tedavi gören Angın, hasta yatağında Atatürk’e olan sevgisini yinelerken, diplomasını Atatürk’ün elinden aldığını ve Atatürk’ün kendisine “Son nefesini verene kadar çalış, insanları yetiştirmekten ve Cumhuriyet için çalışmaktan hiç bıkma, yorulmak yok, yorulduğun zaman beni hatırla” dediğini aktardı. Angın, son nefesini verene dek çalışarak Büyük Atatürk’e olan sözünü yerine getireceğine bir kez daha söz verdi. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Türkiye Böbrek Vakfı’nın hastanesinin konferans salonunda düzenlenen törenle vakfın “Asrın Öğretmeni Ödülü”nü de alan emektar eğitimci, yeni öğretmenlere “Büyük Atatürk’ün izinden ve ilkelerinden ayrılmayın. Mesleğinizi son nefesinizi verene kadar yapın. Çünkü Atatürk’ün istediği buydu. Ben bugün nefes alıyorsam önce Tanrı ve Atatürk’ün sayesindedir” diye seslendi. OPLUM, TARİHİNİ BİLMELİ’ ‘T Aralıklarla hastanede tedavi gören Angın, Cumhuriyetin ilanı ve Öğretim Birliği Yasası’ndan (Tevhidi Tedrisat Kanunu) sonra Gelibolu’da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu’na babasının, elinden tutup götürdüğünü anlatan Angın, Atatürk ile ilgili bir anısını şöyle aktardı: “Atatürk, bir gün okuduğum okulu ziyaret ettiğinde bana ‘Çocuk sen ne olacaksın’ diye sordu. Ben de ‘Öğretmen olacağım’ dedim. Daha sonra babam beni Edirne’deki öğretmen okuluna götürdü. Öğretmen okulunun son sınıfına geldiğimde Atatürk okulumuzu ziyaret etti. Atatürk’ü karşılama görevi yine bana verildi. Atatürk’le ikinci karşılaşmamdı. Konuşmasını yaparken dikkatle inceledi beni. Ben de kendisine ‘Paşam, size söz vermiştim öğretmen olacağım diye, bakın sözümü tuttum’ dedim. Atatürk bana, ‘Sen Gelibolu’daki çocuk değil misin’ diye sordu. Çok şaşırmıştım, beni tanıması onur verdi bana o zaman ve ‘Evet paşam’ dedim. ‘Ne öğretmeni olacaksın?’ dedi. ‘Matematik’ dedim. Yüzü asıldı ve bana ‘Hayır, tarih hocası olacaksın’ dedi. ‘Paşam emredin ama neden’ dedim. ‘Sen okuyan, öğrenen bir çocuksun, toplum tarihini bilmeli. Tarih öğretmeni olmanı istiyorum’ dedi. Böylece tarih bölümünü bitirdim ve tarih öğretmeni oldum.” ÇALIŞMALAR YAPILIYOR Said Yazıcıoğlu: Yeni kriterler getireceğiz D iyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu da TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı bir konuşmada, camilerin, genel geçerliliği olan mimari tarza uygun, daha derli toplu yapılması için çalışmaları olduğunu söylemişti. Yazıcıoğlu, “Cami yapımında bir kısım kriterlerin aranması gerekiyor. Zaman zaman cami israfına da yol açıldığına şahit oluyoruz. Bir yerde cami varken aynı yerde ikinci bir cami yapmak israfa neden oluyor. Öncelik neredeyse oraya yönelmeliyiz; cami ise cami, okul ise okul, sağlık ise sağlık ünitesi yapılmalı” demişti. ‘A Çocukluğunun Atatürk’ün anıları ile dolu olduTATÜRK’ÜN İZİNDEN HİÇ AYRILMADIM’ Türkiye’de gereksinim olup olmadığına bakılmadan, birbirine komşu, güvenli ve Türk mimari anlayışına uygun olmayan, çarşı katı üzerine veya bodruma hatta bina üzerine cami inşa ediliyor. Uzmanlar kontrolsüz inşa edilmiş camilerin deprem ve yangın gibi durumlarda binlerce insan için yaratabileceği tehlikeye dikkat çektiler. (Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ) Hipermarket üstü ibadet TÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Elemanı Doç. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller, “Türkiye’de 20. Yüzyıl Cami Mimarisi” başlıklı çalışması ile camilere ilişkin önemli tespitleri ortaya koyuyor. 1960’lardan itibaren başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun çeşitli kentlerinde çağdaş cami tasarımının ilk özgün örneklerinin inşa edilmesine karşın, bu sayının 100’e bile ulaşmadığına işaret eden Eyüpgiller, “Ülkemizdeki çağdaş üslup arayışındaki camilerin sayısının bu denli az olması şaşırtıcı” dedi. Eyüpgiller, bunun nedenlerini de şöyle sıralıyor: “Son 50 yılda yurt genelinde inşa edilen binlerce camide geçmiş yüzyılların mimari üsluplarının kötü ve deforme edilmiş kopyalarının uygulandığı görülmektedir. 20. yüzyılda cami inşa ederken, 16. yüzyıl camilerinin örnek alınmasının, bu kopyalama yapılırken de referans alınan binaların mükemmelliğinden uzak, bozuk oranlı benzerlerinin inşa edilmesinin nedenleri mimarlık bilimi dışında, toplumbilim gözlüğüyle de incelenmesi gereken bir olgu.” Eyüpgiller, araştırmasında 20. yüzyıl cami mimarisinin sorularını da şöyle özetliyor: Son 50 yılda inşa edilen camilere ğunu ifade eden Refet Angın, “Yaşadığım süre içerisinde en mutlu olduğum şey Atatürk gibi bir insanı tanımış olmam. Hayatım boyunca onun gösterdiği yolda yürüdüm ve izinden hiç ayrılmadım” dedi. Bu vatanın hem öğretmenliğini hem de bekçiliğini yaptığını, son nefesini verene kadar çalışacağını, Atatürk’ün yalnızca kendi hayatını değil, ülkenin geleceğini de değiştirdiğini belirten Angın, şöyle devam etti: “Atatürk olmasaydı ne demokrasiyi ne laikliği bilirdik. Kızım, bu ülkede güzel ne varsa hepsi Atatürk’ün sayesinde gerçekleşmiştir. Bugünkü nesillere düşen görev, Atatürk’ü iyi öğrenip, gelecek kuşaklara iyi anlatmak, Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmak ve korumaktır. Atatürk’ü ne kadar iyi anlar, gelecek nesillere ne kadar iyi anlatırsak, Cumhuriyetimiz o kadar emin ellerde demektir. Benim de meslektaşlarımdan isteğim Atatürkümüzü çocuklarımıza iyi anlatmalarıdır.” AĞLIK SORUNLARI YAŞIYLA İLGİLİ S Bir süredir baş dönmesi ve denge bozukluğu nedeniyle Bahçelievler’deki Özel Hizmet Hastanesi’nde tedavi gören Refet Angın’ın sağlık durumuna ilişkin bilgi veren Uzman Dr. Bediha Sander, Angın’ın baş dönmesi ve denge bozukluğunun yaşı ile alakalı olduğunu belirterek, “Durumunda ciddi bir tehlike olmadığını” söyledi. GÖZTEPE PARKI PROJESİ TEPKİ ÇEKTİ Yeşil alanlar ve okul arazilerine cami O lası bir depreme karşı yurttaşların toplanabilecekleri boş alanların neredeyse hiç kalmadığı, hemen hemen her yeşil alanın imara açıldığı İstanbul’da da yeşil alanlara, okul arazilerine plansız projesiz bir şekilde cami yapılıyor. İstanbul’da 1/5000’lik Nazım İmar Planlarını yapma yetkisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bulunuyor. Bu nedenle İBB, istediği alanlarda imar planı tadilatı yaparak arazileri dini tesis alanı haline getiriyor. Bu durumun en açık ve tepki çeken örneği ise Kadıköy’de yaşanmıştı. AKP’li İBB, Göztepe Parkı’na, yakınlarda 3 cami olmasına karşın yeni bir cami inşa etme kararı almıştı. Kamuoyunda büyük eleştiriler alan bu karar, CHP’li Kadıköy Belediyesi’nin açtığı dava sonucunda, yargı kararıyla iptal edilmişti. İBB Meclisi CHP Grup Sözcüsü Can Özyedierler, sosyal bir donatı alanı olan camilerin yapımı için bazı koşullar olduğuna dikkat çekerek, “Cami; park, bahçe, çocuk alanı gibi bir başka sosyal donatıyı ortadan kaldırmamalı. Tabi insanların ihtiyacı varsa cami yapılır.100200 metre ileride bir cami varken bunun tam karşısında yeni bir cami yapmak, parka, yeşil alana cami yapmak... Bunlar rövanş alma mücadelesi, birilerine biz buradayız mesajı vermektir” dedi. İ on 50 yılın camilerinin, klasik dönem denilen 16. yüzyıl camilerinin kötü birer kopyası olduğuna dikkat çeken Eyüpgiller, “Yüzlerce yılın deneyimiyle biçimlenen Osmanlı cami mimarisinin 20. yüzyıl kopyaları ne yazık ki ucube yapılara dönüşmüştür” diye konuştu. S bakıldığında, yerleşimin gereksinimi ya da yerleşim sakinlerinin talebi olup olmadığına bakılmaksızın binlerce cami inşa edildiği anlaşılıyor. Pek çok yerleşimde de birbirine komşu denebilecek mesafede camiler inşa edilmiştir. Günümüz camilerinin neredeyse tamamı bir çarşı katının üzerinde yer alıyor. Bu nedenle, “hipermarket+cami” biçiminde bir tipolojinin varlığından söz ediliyor. Ancak bu oluşum, mimari çözümün yetersizliği, çarşı/dükkândan oluşan alt katın caminin mimarisiyle uyumsuzluğu, çoğunlukla camiden daha çok ön plana çıkması, tabelaların estetik kirlilik yaratması gibi olumsuzluklar yaratıyor. 1999 depreminin etkisiyle yapı güvenliğinin önemi ortaya çıkıncaya kadar, ülkemizde inşa edilen camilerin büyük bir bölümü, resmî denetimden neredeyse muaf tutuldu. Arsa belirlenip, bir cami yaptırma derneği kurulduktan sonra, yerel yönetimlerin çoğunlukla mimari projeyi ve mühendislik projelerini denetime tabi tutmadıkları, inşaat sürecinin de hiçbir şekilde denetlenmediği bilinen bir gerçek. Kontrolsüz inşa edilmiş bir caminin deprem, yangın gibi durumlarda, binlerce insan için yaratabileceği tehlike tüyler ürpertici. ADANAN EĞİTİME HAYAT da Edirne doğdu. 1932 yılın Ankara da u’ ol ib el G olarak 1915 yılında kulu’ndan mezun Kız Öğretmen O titüsü Tarih Bölümü’ne yazıldı. e Gazi Terbiye Ens ve TarihCoğrafya Fakültesi’n il Aynı zamanda D dı. Bu iki okuldan 1936 yılında ır pt ya ı ın göreve başde kayd u Ortaokulu’nda ngın, 1981’de ol ib el G . du ol nA mezun larda görev yapa rev ladı. Çeşitli okul Doğum Yılı” programında gö 0. et ğr 10 Ö n e’de “Yılın “Atatürk’ü ı tanbul ve Türkiy aldı. Aynı yıl, İs ne aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığol Yi li i. ld ek çi em se en i” vind men a getirildi. Bu göre Müşavirliği’ne 2. Türk Tarih Kongresi sırasınd , da da da lın , 1988 yılın du. 1937 yı te çalışan Angın Atatürk’le birlik neği Hizmet Ödülü” aldı. , er “Türk Eğitim D yetin 75. yılında, birçok dernek e ri in is hu 1998’de Cum yın kuruluşu tarafından kend e vakıf ve basınya i” plaketi verildi. Angın, eğitim en al rs m et nu ğr O ı Ö “Yılın akanlığ n Milli Eğitim B katkılarını hale sürdürüyor. ak Danışmanı olar CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle