18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 16 14 17 17 19 18 17 18 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y PB PB PB Y Y Y B Y 16 18 16 13 11 11 12 10 19 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB B B Y Y Y 20 22 13 16 16 14 8 8 1 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Tüm yurt parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, akşam saatlerinde Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun batısı, Batı Karadeniz, sabah saatlerinde Doğu Anadolu’nun doğusu ile Artvin ve Hopa çevreleri yağışlı geçecek. Yağışlar, Marmara ve Ege’de etkili olacak. Rüzgâr batı kesimlerde güney ve güneybatı yönünden kuvvetli olarak esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y 1 Y 4 Y 3 B 7 Y 10 Y 7 Y 9 Y 5 Y 11 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y 7 Y 5 PB 20 Y 7 B 9 Y 5 B 18 Y 21 Y 4 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B PB B Y PB B B B 1 20 1 20 15 11 10 20 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Atatürk’e Layık Olmak... ? Baştarafı 1. Sayfada Gül hac kotası için gitti ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Halkın tarihsel varoluş sezgisi ve bilinciyle Atatürk’e sevgisi ve bağlılığı bir gerçektir; ama,Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yol ağzında bulunduğu da tüm dünyada ve ülkemizde artık açık açık konuşulup tartışılan bir başka gerçektir. O zaman 10 Kasım’daki, kimi içten, kimi zoraki, Atatürk’e bağlılık manzaralarına bakarak kendi kendimizi aldatmak tehlikeli bir rehavete yol açabilir. Atatürk’e sevgi ve bağlılık güzeldir; ama, ona layık olmak zorundayız. Bu aynı zamanda bir insanlık ve uygarlık görevidir. Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Ankara ziyaretinde devlet kuralları tamamen askıya alındı. Kral Abdullah önceki ziyaretinde de olduğu gibi uygulamanın dışına çıkarak Anıtkabir’i ziyaret etmedi. Önceki gün de Başbakan Erdoğan protokol gereği, Kral Abdullah’ı kaldığı otelde ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Gül’ün de Abdullah’ın oteline gitmesi dikkat çekti. Bu görüşmeyse bir ilk oldu. Duvarda kralın resimleri Protokol kuralları ve alışılan uygulamaya göre, ev sahibi konumunda olan Abdullah Gül, Kral Abdullah’ı Çankaya Köşkü’nde ağırlayabiliyordu. Ancak bu kez Gül, kralın kaldığı otele gitti ve görüşme burada gerçekleştirildi. Bu durumun yanı sıra görüşme sırasında duvarda Atatürk resmi yerine, Abdullah’ın kendi resimlerinin asılı olması da dikkat çekti. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre ise, Gül’ün Kral Abdul AÇI C lah’ın kaldığı Swissotel’e gitmesinin nedeninin, iki ülke arasında imzalanan işbirliği protokolüyle hac kotasına ilişkin durumun, Kral Abdullah gitmek üzere olmasına karşın sonuçlandırılamaması olduğu belirtildi. Gül’ün Abdullah’ı kotanın kaldırılması konusunda ikna etmeye çalıştığı ifade ediliyor. Konuya ilişkin sonuç alınıp alınmayacağının ise kralın ülkesine dönüşünün ardından Türkiye’ye bildirileceği ifade ediliyor. Suudi Arabistan Türkiye’ye “hac kotası” uyguluyor. Buna göre, her yıl sadece 70 bin kişi hacca gidebiliyor. Türkiye ise bu sayının en az 180 bin kişi olmasını istiyor. Geçen ay da Dışişleri Bakanı Ali Babacan bu konu ile ilgili olarak Suudi Arabistan’a gitmiş, ancak herhangi bir gelişme olmamıştı. gulandığı gibi Esenboğa Havalimanı VIP Salonu önündeki bayrak direklerine Türk ve Suudi bayrakları çekildi. Kral Abdullah’ın önceki günkü uğurlanışında ise bayrak direklerinde sadece 10 Kasım nedeniyle yarıya indirilen Türk bayrakları koyuldu. Türkiye’ye yakışmadı Bayrak Yasası gereği 10 Kasım’larda resmi kurumlardaki tüm bayrakların yarıya indirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası verilebiliyor. Uzmanlar ise söz konusu uygulamanın sakıncalı olduğuna dikkat çekiyor. Birçok Arap ülkesinde Türkiye’nin diplomatik temsilciliğini yapan emekli Büyükelçi Orhan Aka, bu durumun Batı demokrasisini benimsemiş, protokole önem veren Türkiye’ye yakışmadığını söyledi. Bu tür yaklaşımların ancak, Arap ülkelerinde olabileceğinin altını çizen Orhan Aka, “Bu tür uygulamalar ancak Arap ülkelerinde olur. Biz Batı ülkesiyiz. Ama ne yazık ki bizde de gerçekleştiğini gördük” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir, 40 yıl süren bürokrasi yaşamında böyle bir durum ile karşılaşmadığını belirtti. Kandemir şunları söyledi: “Havaalanına giderek karşılama, aralarındaki yakınlık dolayısıyla yapılmış olabilir. Ama bunun görüşülerek karşılıklı olması beklenir. Yani Cumhurbaşkanı Riyad’a gittiğinde Kral’ın da onu karşılanması istenir. Eğer bu olmazsa, karşılıksız bir davranış gerçekleştirilmiş olur. ‘Olmaması gereken yenilik’ Otele gitme olayının 10 Kasım’da yapılmış olması doğru değildir. O tarihte bayrakların yarıya indirilmiş olması ve duyarlılıklara karşılık bir hareketin yapılması gerekmektedir. Benim bildiğim ki 40 yıllık bürokratik hayatımda bir cumhurbaşkanını otelde ziyaret diye bir şey yok, ki Atatürk Türkiyesi’nde de böyle bir şey yoktur. Bu olmaması gereken bir yeniliktir. İsteyen gelir Cumhurbaşkanı’ndan kabul bekler. Ama kendisini ayağına çağırmaz.” Ata’ya saygısızlık hoş görüldü Bunun yanı sıra, Kral Abdullah’ın uğurlanışında da kurallar yok sayıldı. Abdullah, Türkiye’ye geldiği gün Cumhurbaşkanı Gül tarafından karşılanırken, diğer yabancı liderlere uy CHP VE DSP’DEN GÜL ’E TEPKİ MÜMTAZ SOYSAL Aptallık HEP birlikte aptal yerine konmakta olduğumuzun farkında mısınız? Evet, hep birden, bütün bir halk olarak, hatta bir ulus olarak. Yani ecdadımız ve ahfadımızla birlikte. Ulus, “halk” kavramından farklı; bugünkü halktan önce yaşamış ve sonra yaşayacak olanları da kapsar. Yüceliği bundan kaynaklanır. Böyle de olsa, şimdi yaşayanlarımız arasında hangilerimizin daha çok aptal sayıldığımızı zihnen ve soyut olarak araştırmak yine de eğlenceli olabilir. Yalnız, böyle bir araştırmanın başlangıcında hemen belirtmek gerekir ki, en büyük aptallık, kendini akıllı sanıp başkalarını aptal yerine koymaktır. zaman, araştırmaya bütün bir ulusu aptal yerine koyanlarla başlanmalıdır. Tabii, bu konunun da daniskası olduğunu unutmadan. Daniska, kendi hatasıyla halk yığınlarının onurunu incittiği halde o yığınları aptal yerine koyup hatayı marifet olarak sunmaktır. Devlet olarak son aylarda halkın gururunu kırıcı bir yığın büyük olay ya da küçük ayrıntı yaşanmadığını söyleyebilir misiniz? Tam tersine, bir yığın olay ve ayrıntı sayabileceğini söyleyen milyonlarca insan çıkacaktır bugünün Türkiye’sinde. Askerin başına çuval geçirilişinden başlayarak Başbakan’ın bir ay sonraya verilmiş bir nafile randevuyla Bush’un yanına girip eli boş dönüşüne kadar. Bunlar, aylar öncesinden bugünlere uzanan örnekler. Ama tek gün içinde yaşananlar da var: Her türlü protokol kuralı çiğnenerek Cumhurbaşkanı’nın Suudi Arabistan Kralı’nı uçak merdiveninde karşılayışı, konuk her devlet başkanı asgari nezaket gereği Anıtkabir’e giderken Atatürk’ün ölüm gününde bile oraya gitmeyen bir krala en yüksek devlet nişanının verilişi ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti devlet ve hükümet başkanlarının otele kadar gidip taht misali koltuğa kurulmuş haşmetmeabın iki yanında meyve suyu sehpalarına ilişerek resim çektirişleri gibi. Bütün bunların insanlarımızda onur ve gurur namına ne kalmışsa onu da kırıp dökmediği söylenebilir mi? Bir halkı yönetenlerin, kendileri bazı durumlara katlansalar bile, taşıdıkları ulusal sıfatlar dolayısıyla öbür vatandaşlardan da daha onurlu davranma akıllılığını göstermeleri gerekmez mi? alkı aptal yerine koymak ya da onurunu ve gururunu incitmek yalnız siyasal sorumlulara özgü bir kusur mu? Onlarda rastlanabilecek böyle bir kusuru görmezden gelen, hatta bir erdemmiş gibi öven medyanın hiç mi suçu yoktur? Aslında, medyanın sorumluluğu daha da büyük: Siyasiler “ego”larına yenik düşüp vatandaşları aptal yerine koymuş olabilirler; vatandaşların da bilinçsizlik kurbanı olması az rastlanan bir durum değildir. Aptal yerine konmuşluğu durdurmak ve aptallık etme yerine akıllıca davranmak, sadece akılla ve zekâyla olmuyor. Bunlar halk yığınlarında bol bulunan nitelikler olsa da, aklın iyi kullanılması doğru bilgiye, dolayısıyla doğru bilgilendirilmeye bağlı. Medyanın devreye girdiği nokta da budur. O görevi görmek yerine insanları aldatmak ve oyalamak kadar büyük vebal olmasa gerek. Dini bilenler bilir: Günah bile, aldatılanın ve oyalananın değil, aldatanın ve oyalayanındır. [email protected] ‘Tüccar siyaset Çankaya’da’ ? CHP Genel Başkan Yardımcısı Özyürek, “Cumhuriyetimiz, Cumhurbaşkanlığı makamının itibarı ayaklar altına alındı” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın isteği üzerine kaldığı otele, ayağına gitmesine muhalefetten sert tepki geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, “Cumhuriyetimiz, Cumhurbaşkanlığı makamının itibarı ayaklar altına alındı. Bu, AKP’nin tüccar siyaset anlayışının Köşk’te de egemen olduğunu göstermiştir” dedi. Mustafa Özyürek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı’nın programında olmadığı halde kalkıp Kral istedi diye oteline gitmesi ve otelinde kralın bir yanında Cumhurbaşkanı, bir yanında Başbakan ile poz vermesi, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı herkesi derinden üzmüştür. Cumhurbaşkanı böyle özel dostluklara, ticari ilişkilere dayalı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını ayaklar altına alamaz.” O Nusaybin’de DTP’nin ‘Barış ve Kardeşlik’mitingi Öcalan gösterisine dönüştü. (AA) “kararnamemiz Çankaya’dan döner... Çıkardığımız yasalar veto yer... Atamalar bekletilir” yollu endişeleri kalmadı. Öyle ki, ancak son dakikada Köşk’e ulaştırılıp anında onaylanırsa uygulanabilecek kararnameler ya da kanunlar için bile kaygı kalmadı. AKP’liler, “nasıl olsa Köşk anında onaylar” rahatlığıyla çalışıyor. Cumhurbaşkanıyla hükümet arasında uyum elbette istenen durumdur. Ama bunun adı uyum değil, aile içi alışveriş. Bu durum da “denetim” mekanizmasını tümüyle ortadan kaldırıyor. Sıradan bir yerleşim yerinin belediye başkanı bile görüntüsel de olsa “Parti rozetimi çıkardım” diye işe başlar. Gül daha ilk günden itibaren AKP’nin görüşlerini de Köşk’e taşıdı. Anayasa değişiklikleri AKP katlarında bile konuşulmadan onayı veren Gül, türban örtüsü altında son 29 Ekim resepsiyonlarıyla devletle toplumu da birbirinden ayırdı. ??? Suudi Kralı Abdullah’ın Türkiye ziyareti 10 Kasım gününe denk geldi. Olabilir, iki ülkenin yöneticileri ancak o günü ortak tarih olarak saptayabilmiştir. Ama böyle bir durumda konuk olan kişinin o ülkenin geleneklerine, protokolüne uyması gerekmez mi? Konuk Suudi Kralı ise gerekmez! Gül, bir cumhurbaşkanından öte Erdoğan’la birlikte adeta AKP’nin eşbaşkanıymış gibi Suudi Kralı’nın ayağına gitti. Verilen poz da şöyle: Kral sağ yanına Gül’ü almış, sol yanına Erdoğan’ı... Kendisi ülkesinden getirttiği tahtta oturuyor, bizimkiler kralın uygun gördüğü koltuklarda. Görünen o ki, AKP ile Suudilerin Türkiye kamuoyuna açıklamadıkları ayrı bir ilişki ağı var. Bu ağ içindeki protokol de böyle. Yani, Gül’ün Türkiye’deki makamı ne olursa olsun, Kralın neredeyse “memuru”! Devletlerin protokol kuralları basit gibi görünür ama çok önemlidir. Devletin ciddiyetini de ortaya koyar. Dün gazetelerdeki üçlü fotoğraf AKP iktidarıyla Türkiye’nin itibarının hangi noktaya geldiğini çok iyi ortaya koyuyordu. Gül’le Erdoğan’ın iki eşbaşkan olarak Kral Abdullah’la hukuku ortak olmalı ki, birlikte gidiyorlar! Kral bu tutumuyla, Erdoğan hükümetinin kararı, Gül’ün kabulü sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne hizmet etmiş, katkısı olmuş kişilere verilen devlet şeref madalyası alıyor! ??? İnsan ne kadar yüksek makamlara çıkarsa çıksın, orada ancak kendi kişiliğiyle yükselebilir. Makamın yüksekliği onu yüceltmez. Gül, daha cumhurbaşkanlığının 3. ayı dolmadan bu makamda geçmişiyle bugünüyle Türkiye’yi kucaklayamayacağını ortaya koydu. Çok gerilere gitmeden son 3 cumhurbaşkanına baktığımızda; Özal, devlet işleriyle parti işlerini birbirine karıştırdı. İşin suyunu çıkardı. Su, sarı ve katı hale dönüşecekti ki, ömrü yetmedi. Demirel, “başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemi” olmak üzere siyasi yaşamını ikiye ayırmayı başardı. Sezer, tam bir devlet adamı gibi hareket etti. Farkı bugün daha iyi anlaşılıyor. Gül ise AKP’nin eşbaşkanlığı yolunda başarıyla ilerliyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr Hakkâri ve Mardin’de izinsiz gösterilere polis müdahale etti Yurt Haberler Servisi Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) Hakkâri’nin Yüksekova ve Mardin’in Nusaybin ilçelerinde düzenlediği izinsiz gösterilere polis müdahale etti. DTP Yüksekova ilçe binasında öğlen saatlerinde toplanan bir grup, Demokrasi Meydanı’nda basın açıklaması yapacaklarını söyleyerek yürüyüşe geçti. Terör örgütü PKK ve Abdullah Öcalan lehine sloganlar atan, ‘Operasyonlar durdurulsun’ pankartı açan göstericilere polis dağılmalarını söyledi. Yaklaşık 500 kişilik grup uyarıları dinlemeyip yürüyüşü sürdürünce polis müdahale etti. Taş ve molotofkokteyli atan göstericilere biber gazı kullanan polis, bir ara havaya uyarı ateşi açtı. Bir saat süren olaylar göstericilerin dağılmasıyla son bulurken, bazı kişiler gözaltına alındı. DTP’nin, Mardin’in Nusaybin ilçesinde düzenlediği miting de olaylı geçti. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı ‘Barış ve Kardeşlik’ mitingi terör örgütü PKK ve teröristbaşı Abdullah Öcalan gösterisine dönüştü. İlçenin Çağ Caddesi’nde DTP Mardin Milletvekili Emine Ayna, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, kapatılan DEP’in eski miletvekili Selim Sadak ile diğer partililerin bulunduğu otobüs, Nevruz Alanı’ndaki mitinge giderken, arkasında yaklaşık 500 kişilik grup, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerini taşıyarak yürüdü. GENELKURMAY’I ELEŞTİRDİ Arınç: Hiçbir şeyin üstünü örtemezsin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski TBMM Başkanı ve AKP Manisa milletvekili Bülent Arınç, PKK tarafından kaçırılan ve daha sonra serbest bırakılan 8 askere ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamayı “Bunlar bu baskın sırasında kaçırılmış askerlerimizdir. Şimdi bu gerçeği ‘İrtibat kayboldu, sonra tekrar döndüler’ şeklinde açıklamak... Hiçbirşeyi yok kabul edemezsin, hiçbir şeyin üstünü örtemezsin” diye eleştirdi. Arınç, terörle mücadele için profesyonel, bölge şartlarına hâkim 5 bin askerin yeterli olacağını savundu. Arınç, katıldığı bir televizyon programında, Hakkâri’nin Dağlıca bölgesinde yaşanan saldırının yeni bir mücadele konsepti ihtiyacını gözler önüne serdiğini, yeni bir konsept oluşturmak için hükümet ve TSK’nin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini bildirdi. Arınç, “Bu olay nasıl oldu? 200 kişi bir anda sınırdan girdiyse, termal kameralar işe yaramadı mı? Nerede bir araya geldiler, bu istihbarat nerede? Söyleyeceğim çok şey var ama söyleyemiyorum, ancak söyleyebileceklerim bunlar” dedi. ‘Haysiyet kırıcı bir tavır’ Özyürek, Kral Abdullah’ın ziyareti sırasında “inançlarını, kurallarını Türkiye’ye empoze ettiğini” de vurguladı. Özyürek, “Türkiye’ye gelen her yabancı devlet başkanı Anıtkabir’i ziyaret etmesine rağmen, Kral ziyaret etmiyor. Bayrakların 10 Kasım’da yarıya indirilmesi gerekirken bayrağı indirmemek için giderken asılmıyor, çünkü asılırsa yarıya indirilmesi gerekiyor. Vahabi geleneğinde böyle bir şey yokmuş. Vahabi anlayışı Kral tarafından Türkiye Cumhuriyeti’ne empoze ettiriliyor. Haysiyet kırıcı bir tavır” açıklamasını yaptı. DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan da, “Suud hazretlerinin ve Suud bayrağının önünde poz vermeleri bunu tam 10 Kasım’a denk düşürülmesi de, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için ikinci bir matem günü olarak hafızalarda kalacaktır” ifadelerini kullandı. DTP’li vekil polisi tartakladı Polisin arama noktasına gelen grup, üzerlerinin aranmasına karşı çıktı. Geniş güvenlik önlemi alan polis grubun alana girişine izin vermedi. Bunun üzerine grupta bulunanlardan bazıları taş atınca polis, gaz bombası kullanıp grubu dağıtmak istedi. Bu sırada DTP Milletvekili Mustafa Binici’nin arbede sırasında bir polisi tartaklaması dikkati çekti. Atılan taşlardan 3 polis memuru yaralandı. Miting alanında toplanan kalabalığa Selim Sadak, bölücübaşı Abdullah Öcalan’ı selamlayarak başladığı konuşmasında, “Barış Öcalan’ı muhatap almakla olur” iddiasında bulunurken DTP Mardin Milletvekili Emine Ayna, Öcalan’a “sayın” diyerek “Eğer bugün ‘Kürtçe diye bir dil var’ deniliyorsa, silahlı ve silahsız bir mücadele sonucundadır” dedi. H Kaçırılan 8 askere tutuklama ? Baştarafı 1. Sayfada BAŞBAKAN YARDIMCISI EKREN Fanatik Gazetesi Spor Yazarı HAMİT TURHAN ile AYSEL SÜRÜCÜ hayatını birleştirdi. Çifte ömür boyu mutluluklar dileriz. SPOR SERVİSİ ÇALIŞANLARI tan sonra tutuklu yargılanmalarına karar verdi. Tutuklanan askerler Van Askeri Cezaevi’ne gönderildi. Van Barosu tarafından görevlendirilen avukat Ramazan Korkmaz, sanık askerlerin ifadelerinde söz konusu suçlamaları reddettiğini ve emre itaatsizlik yapmadıklarını belirttiklerini söyledi. PKK tarafından bugüne kadar kaçırılan ve bir süre teslim edilen hiçbir asker ve polis hakkında tutuklama kararı verilme mişti. 2005’te Tunceli’de kaçırılan ve 25 gün örgütün elinde tutulan er Coşkun Kırandi, teslim edildikten sonra önce sorgudan geçirilmiş, ardından serbest bırakılmıştı. Yine 2005’te kaçırılan polis Hakan Açıl da 110 gün boyunca örgütün kamplarında tutulduktan sonra serbest bırakılmış, sorgusunun ardından kısa süre sonra yeniden eski görevine dönmüştü. 1996 yılında kaçırılan ve dönemin İHD Başkanı Akın Birdal, RP Milletvekili Fethullah Erbaş ve dönemin MazlumDer Başkanı, şimdiki AKP Di yarbakır Milletvekili İhsan Arslan tarafından teslim alınan 8 asker de sorgularının ardından ailelerinin yanına dönebilmişti. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da cuma günü gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldiğinde 8 askere sahip çıkmıştı. Askerlere şüpheyle bakmanın son derece tehlikeli bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Büyükanıt, “Böyle bir yaklaşım bizi rahatsız eder. Öyle bir şey olsa, tekrar Türkiye’ye teslim ederler miydi? Etnik kökenleri ne olursa olsun Türkiye’ye vatandaşlık bağı ile bağlı herkes kardeşimizdir. Diyarbakırlısı, Vanlısı, Hakkârilisi, İstanbullusu bizim için aynıdır, Mehmetçiktir. İdari soruşturma 8 erle sınırlı değil. Dağlıca Taburu’ndaki herkesle görüşülüyor. Askerlikte ‘faaliyet sonu incelemesi’ yapılır. Şu anda o kapsamda inceleme yapıyoruz. İdari soruşturma sonrasında ortaya bir resim çıkacak. Bu 8 erin hemen suçlu ilan edilmesi yanlış olur. Kusurları varsa kişi veya kişiler hakkında işlem yapılır” demişti. Terörle mücadelede maliyet uyarısı MARDİN (AA) Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, terörle mücadelenin bir paket olduğunu, paketteki önlemlerin ilave bir maliyet getirmemesine dikkat ettiklerini söyledi. Mardin’de temaslarda bulunan Ekren, terörle mücadeleye ilişkin paketin askeri, sosyal, ekonomik ve kültürel adımlar içerdiği mesajı vererek, “İyi kurgu yapıp, iyi dizayn etmek lazım ki alternatif maliyetleri minimum olsun” dedi. Ekren halkın gelir elde ettiği alanlarla ilgili tedbir alırken daha hassas davrandıklarını kaydetti. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle