22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Atatürk’ün Ermenilerle ilgili bir konuşmasındaki ‘katliam’ sözcüğü değiştirildi 5 TBMM’nin ‘soykırım’ gafı ANKARA (ANKA) TBMM’nin, 1915 Ermeni iddialarına karşı bir yandan büyük bir mücadele verirken diğer yandan eski Meclis zabıtlarının dilinin özleştirilmesi sırasında “kabul edilemez” bir “gaf” yaptığı ortaya çıktı. Meclis, Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşmalarının Türkçesini sadeleştirerek yeniden kitap haline getirirken Atatürk’ün 1920 yılında yaptığı Ermenilerle ilgili bir konuşmasında söylediği “katliam” sözcüğünü “soykırım” olarak sadeleştirerek büyük bir “gaf”a imza attı. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi tarafından kabul edilen 1915 olaylarına ilişkin sözde “Ermeni soykırım” tasarısına karşı Meclis’te bildiri yayımlanması hazırlıkları sürerken yapılan zabıt ve kitap incelemelerinde söz konusu gaf ortaya çıktı. Meclis, Atatürk’ün 19201938 yılları arasında milletvekili, Meclis başkanı ve cumhurbaşkanı sıfatıyla, tüm Meclis’in açılışı sırasında yaptığı konuşmaların dilini sadeleştirerek bir kitap halinde yayımladı. 1987 yılında, TBMM başkanlığı yapan Necmettin Karaduman’ın döneminde yayımlanan kitap, iki de baskı yaptı. Kitapta, Meclis zabıtlarından tek tek seçilen Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşmaları günümüz Türkçesiyle yer aldı. Dönemin Meclis ? Katliam sözcüğünün soykırım olarak değiştirilmesini eleştiren dil uzmanları, “Böylece ortaya ‘Ermenilere yönelik soykırım ifadelerini Atatürk de söylemiş’ gibi kabul edilemez bir durum çıkıyor” dediler. Başkanı Karaduman da kitaba bir önsöz yazdı. Önsözde, dönemin TBMM Başkanlık Özel Danışmanı Sedat Tüzüner tarafından konuşmaların günümüz Türkçesine çevrildiği belirtildi. geçiyor. Zabıtlarda Atatürk’ün “katliam” olarak kullandığı, ancak TBMM’nin yayımladığı kitaba göre “soykırım” sözcüğü şu paragraflarda yer alıyor: “İngiliz siyasi temsilcisi, İngiliz Dışişleri Bakanlığı adına hükümetimize bir nota verdi. Notada şöyle deniliyordu: Önce İtilaf devletlerine karşı başlatılmış olan, Yunanlıları da içeren eylemleri durdurunuz. İkinci olarak, Türkiye’de Ermenilere karşı yapılan soykırımından vazgeçiniz. (…)” (Syf. 41) “Ermenilere karşı böyle bir tutum yoktu ve olay doğru değildi. Ülkemiz gerçeklerini hepimiz biliyoruz. Hangi yörede Ermenilere karşı soykırım yapılmıştır ve yapılmaktadır? (…)” (Syf. 42) “İşte böylece, geleceğe yönelik çıkarlarını, çeşitli baskılarla bütün dış ülkeleri aleyhimize çevirmekte gören bazı kuruluşlar ve unsurlar ise tarafımıza yöneltilen bu akımı temelinden yıkmak ve bütün dış ülkelerin milletimiz lehine, düşüncelerinde değişiklik olmasına fırsat vermemek için tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını düzen Henüz literatüre girmemişti TBMM’nin yayımladığı kitapta, Türkiye’nin büyük hassasiyet gösterdiği 1915 Ermeni soykırımı iddiaları konusunda henüz “soykırım” kavramı ortaya atılmamış, literatüre girmemişken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun söylemediği halde söylemiş gibi gösterildiği konuşma metinlerinin yer alması tam bir şok etkisi yarattı. TBMM’nin internet sitesine de Kültür ve Sanat Komisyonu yayınları arasına kitabın tıpkıbasımı konulurken bu yapılan “gaf” fark edilmedi. Ve kitap Meclis’in resmi internet sitesinde de aynı “gaf”la yer aldı ve tüm dünyadaki araştırmacıların ilgilerine sunuldu. Kitabın 41, 42 ve 43. sayfalarında Ankara milletvekili olarak Mustafa Kemal’in 24 Nisan 1920’de yaptığı konuşmada “katliam” sözcüğü “soykırım” olarak lediler ve açıkladılar. (…)” (Syf. 43) Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, bunun ciddi bir hata olduğunu, derhal düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Metnin dilinin Türkçeleştirilmesinin son derece titiz bir çalışma gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Akalın, “Zabıtlarda yer alan katliam sözcüğü, TDK’nin sözlüğünde kırım olarak geçer. Soykırım kavramı ise BM’nin tanımladığı bir kavramdır. Yani bir ırk, cins, din vs. mensuplarına dönük planlı ve programlı kırımdır. Ancak katliam tam tersidir ve doğrusu zabıtlar özleştirilirken kırım sözcüğünün kullanılmasıdır” dedi. Nükleer gelecek, Türkiye sınıf atlayacak! ‘Soykırım literatüre 1948’de girdi’ Dil uzmanları da özleştirme çalışmalarının heyetlerle yapılması gerektiğini, aksi halde bunun gibi ağır sonuçlar doğurabilecek hatalar yapılabileceğini belirterek “Burada da en çarpıcı örneği ile karşı karşıyayız. Yapılan bu büyük hatayla, ortaya ‘Ermenilere yönelik soykırım ifadelerini Atatürk de söylemiş’ gibi kabul edilemez bir durum çıkıyor. Oysa Atatürk ‘soykırım’ sözcüğünü kullanmadığı gibi o tarihte kullanmasına da imkân yoktu. Zira ‘soykırım’ kavramı literatüre 1948’de girdi” dediler. Bucak’tan PKK’ye çağrı ? DİYARBAKIR (AA) Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel Başkanı Sertaç Bucak, partisi ve Katılımcı Demokrasi Partisi tarafından İstasyon Meydanı’nda düzenlenen “Savaşa ve ırkçılığa hayır’’ mitinginde yaptığı konuşmada, terör örgütü PKK’nin şiddet politikasından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. “PKK silahlı eylemlerden ve bir bütün olarak şiddet politikasından vazgeçmeli” ifadesini kullanan Sertaç Bucak, “PKK önşartsız bir ateşkes ilan etmeli ve silahları gömmelidir” dedi. Bucak, bu mitingi birlikte düzenleyen KADEP ve HAKPAR’ın birleşmek için karar aldığını, çalışmalara başlanacağını söyledi. DTP’DEN AÇIKLAMA Fotoğraf: ZEYNEP ALTAY ‘Kamptaki kişi Kurtulan değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP, Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın PKK kampında siyasi eğitim aldığı yönündeki haberleri yalanlarken 9.5 yıl önce PKK kampında çekilen fotoğrafın Kurtulan’a ait olmadığını ileri sürdü. DTP Genel Merkezi’nden dün yapılan açıklamada, Kurtulan ile ilgili haberlerin doğru olmadığı belirtildi. Kurtulan’ın PKK kampında eğitim gördüğü yönündeki haberlerin tamamen düzmece bilgilere dayandığı, içerdiği tüm bilgiler ile yüz karası bir iftira olduğu kaydedilen açıklamada, “Haberde kullanılan fotoğrafın Sayın Kurtulan’a ait olmadığını anlamak için uzman olmaya gerek yoktur. Bu haberi hazırlayan, ‘gazeteci’ sıfatını taşıyan şahsı ve bu haberi yayımlayan medya organlarını kınıyoruz. Bu tür yalan haberler, can güvenliğini dahi ortadan kaldıracak kadar ağır sonuçlar doğurabilir” denildi. Son bir haftadır mil FatmaKurtulan letvekillerine ve parti yöneticilerine yönelik iftira ve baskı kampanyasının yürütüldüğü ileri sürülen açıklamada partinin TBMM’den çıkarılması amacıyla bir yerlerden düğmeye basıldığı savunuldu. TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta nükleer santralların kurulması ve işletilmesiyle ilgili tasarı kabul edildi. TBMM’deki AKP çoğunluğu nükleer karşıtı seslere kulağını tıkadı. Muhalefetin “Bu bir ihale yasasıdır, derme çatmadır” eleştirileri üzerine; TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı Soner Aksoy kürsüye çıktı. Aksoy’a göre nükleer enerjiyle ilgili hiçbir kaygıya gerek yoktu: “Gelişmiş ülkeler bunu halletmişler. Bazı ülkeler var ki, bunların içerisinde, efendim, Fransa gibi ülkeler var, yüzde 76’sını elektrikten üretiyor. Ve orada bir yeni elektrik santralı yapılacağı zaman, oradaki kasabalar ‘Gelin bizim kasabada kurun’ diyor. Nümayiş yapmıyor. Bakmayın efendim siz birkaç kişinin çıkıp da orada burada bazı şeyler, itirazlar yaptığına. Nükleer teknoloji son derece önemli, bir ülkeye sınıf atlatacak, ayrıca kimlik kazandıracak bir sahadır.” CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk “kirli, güvenli olmayan, insanların yaşam hakkına kasteden bu enerjiden vazgeçilmesi” gereği üzerinde dururken bu konunun halka sorulmasını istedi: “Meclis’in 184’le toplanıp toplanmayacağı konusunda referanduma gidildiğine göre bu ülkede, nükleer santralların kurulup kurulmaması konusunda da referanduma gidelim, halka soralım. Sayın bakanımızı, sayın hükümetimizi bu konuda referandum yapmaya davet edelim.” AKP’li Aksoy’a bir başka yanıt da nükleere karşı “nümayiş” yapanların bölgesinden geldi. CHP Sinop Milletvekili Engin Altay kürsüye çıktığında AKP’lilere geçen dönemki Sinop milletvekillerinin durumunu anımsattı: “Benimle birlikte geçen dönem Sinop’ta milletvekilliği yapan iktidar partisinin iki çok değerli milletvekili, direkt, yani hiçbir şey yapmadan bir ön kabulle bu tasarıya büyük, müthiş destek verdiler. Ama, şimdi onlar yok, yerlerine çok daha değerli arkadaşlarımız var, şüphesiz en az onlar kadar değerli bu arkadaşlarımız da buna ‘kabul’ diyecek. Ama inanın ki bu bir siyasi gelecek garantisi olmayacaktır.” AKP’liler “Bizim nasıl seçileceğimiz seni ilgilendirmez” diye laf atarken Altay sözlerini sürdürdü: “Arkadaşlar, bu nükleer santralı, Başbakan, İstanbul’da Sinopluların bir toplantısında müjde olarak Sinoplulara söyledi de, yani Sinop benim seçim bölgem. Şimdi, benim ilim, doğduğum ve çocukluğumun geçtiği yer Sinop. Herkese de en az bir kere gitmeyi ve görmeyi tavsiye ederim. Ama Sinop’un 59 kuruluşu nükleer karşıtı platform oluşturdular, bir mücadele götürüyorlar, istemiyorlar, istenmiyor, doğru bulunmuyor. Ee dün de söyledim, Sayın Öztürk de biraz önce tekraren söyledi, ‘referandum’ diye bir şey söylüyoruz. Hiç değilse nerede kuracaksanız, oranın halkına bir sorun kardeşim, oranın halkına bir sorun, oranın halkına bir sorun ve buna bakalım. “ Toplantıda konuşmacılar, taslağın 1982 Anayasası’nın çok gerisinde kaldığını söylediler. Yolsuzluğun yedi rengi... TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşülürken muhalefet milletvekilleri bakanlıktaki yolsuzluk operasyonlarını gündeme getirdiler. MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, 2005 yılında “Beyaz Enerji” operasyonunun yapıldığını anımsattıktan sonra, sözü bugünlerde sürdürülen “Mavi Hat” operasyonuna getirdi: “Sayın bakanım düğmeye kendisinin bastığını söyledi, basından okuduğum kadarıyla. Ama zaten düğme hep sizde sayın bakanım. İşin ilginç tarafı, yani yolsuzluk iddialarında sizlerin atadığı üst düzey bürokratların, AKP’den aday olmuş kişilerin isimleri geçiyor. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde böyle durumlarda genelde sorumluluk mevkiinde bulunanların istifa ettiklerini görüyoruz. Siz böyle bir istifayı düşünüyor musunuz? Yoksa bu beyaz, mavi, işte bu renklerin tamamlanmasını mı beklemek lazım?” CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek’in de gündeminde aynı konu vardı: “Türkiye’de yargıda geç şey ettiği için beyaz enerjiyle ilgili ne oldu, ne bitti tabii onu da kamuoyu unutup gidiyor. Şimdi yeni bir mavi enerji hikâyesi. İnşallah yarın yedi renkleri tamamlayacak bir başka renklerde yolsuzluklarla karşı karşıya kalmayız.” Bakanlığındaki yolsuzluk savları ve operasyonlar konusuna fazla girmeyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler; 5 yıl içinde 59 bin 630 ihale yapıldığını, 272 tane firmanın yasaklandığını aktardı. Güler, “Bu kadar ihale içinde biz gene de en ufak bir şeye tolerans göstermedik” demekle yetinirken kendi getirdiği bürokratlarla ilgili savlara hiç girmedi. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin eleştirilerinden sıkılan Güler; CHP’lilere karşı Nâzım Hikmet’ten, MHP’lilere karşı da “Çırpınırdı Karadeniz” şarkısından medet umdu: “Jeotermali, suda yapılanlardan, rüzgârdaki atılımdan bahsettim. Bundan sonraki hedefimiz güneştir ve Nâzım’dan mülhem olarak söylüyorum, güneşin zaptı da yakındır...” MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, “Şu gazeteciler hep yalan mı söylüyor, BOTAŞ’la ilgili bir sürü şeyi yazıyor, bir açıklayın da biz dinleyelim” diye laf atınca Güler, uzun uzun BOTAŞ’ın çalışmalarını anlattı ve ekledi: “Çırpınırdı Karadeniz türküsü kadar bunun uygulaması da önemli. Bunu yaptığımız zaman ay yıldızlı bayrağımızı projelerle de yürütmüş olacağız...” ÇYDD’nin düzenlediği panelde anayasa taslağı eleştirildi ‘İktidarın sipariş metni’ İstanbul Haber Servisi nü, hukuku çok önemsedik projeler üretmek, ülkenin Çağdaş Yaşamı Destekleme lerini anlattı. Saylan “Yeni aydınlık yüzünün sesini duDerneği’nin (ÇYDD) dü Anayasa Taslağı’yla yapı yurmak için buradayız” zenlediği panelde, sivil ve lan sinsice başkanlık siste dedi. Anayasa hukukçusu yeni olduğu ileri sürülen ana minin önünü açmaktır. Ge Prof. Dr. İbrahim Kaboğyasa taslağının, iktidarca bir lecek kuşakları da ipotek lu ise “İlk sivil anayasa, gruba sipariş edilmiş, kapa altına almaktır. Ülkenin Atatürk’ün önderliğinde lı kapılar ardında oluşturu ihtiyacı olan devamlı ha hazırlanan Anadolu’nun lan, ne usul ne içerik bakı sır altı edilen Siyasal Par bağrından çıkan, geçmişimından bugüne ve geleceğe tiler ve Seçim Yasası’nın miz ve dünya anayasa biışık tutması mümkün olma değiştirilmesi, 4 liderin de rikiminin sentezi olan 1921 yan bir metin olduğunun al ğil 43 milyonun parlamen Anayasası’dır” diye konuştu. tı çizildi. ToplantıYargıtay Başsavda anayasa taslağının ? Aydınlık Türkiye İçin Anayasa sosyal güvenlik, çevcısı Sabih Kanare, orman gibi bir Paneli’nin açılış konuşmasını yapan doğlu, kabul edilse çok konuda 1982 bile yeni anayasaProf. Dr. Minibaş, “Biz ülkenin nın usul ve içerik Anayasası’nın çok aydınlık yüzünün sesini duyurmak olarak Türkiye gerisinde olduğuna için buradayız” dedi. Cumhuriyeti Anadikkat çekildi. yasası olamayacaİstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Kampu toda temsil edilmesidir” ğını savundu. 22. dönem milletvekili su Mustafa Kemal Amfisi’n diye konuştu. Toplantının açılış konuş Turhan Çömez konuşmade gerçekleştirilen “Aydınlık Türkiye İçin Anayasa” masını yapan gazetemiz ya sında 5 yıllık parlamento depanelini yöneten ÇYDD Ge zarlarından Prof. Dr. Tür neyiminden çok şeyler öğnel Başkanı Prof. Dr. Tür kel Minibaş, “Biz 69. ölüm rendiğini belirterek “En kan Saylan, ÇYDD’nin hu yıldönümünde Atamız’dan önemlisi de Türkiye’nin kuka büyük önem verdiğini, öğrendiğimiz gibi, geçmi her alanda demokratik çıüyelerinin ülkede ve kendin şi yâd edmek için burada kış yolu kesinlikle siyasal de demokrasiyi içselleştir değiliz. Zamanımızı, ülke partiler ve seçim yasasının me mücadelesi sürdürdüğü mizi ileriye götürmek için değişmesidir” dedi. Başaran Ulusoy yeniden seçildi ? İstanbul Haber Servisi Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin (TÜRSAB) dün yapılan 18. Olağan Genel Kurulu’nda seçimi, Başaran Ulusoy’un listesi kazandı. 972 oyla yeniden TÜRSAB’ın başkanı olan Başaran Ulusoy’un listesi şu isimlerden oluşuyor: Günnur Özalp, Talha Görgülü, Feyyaz Yalçın, Bülent Katkak, Burak Tonbul, A. Alper Maçkan, Mehmet Hikmet Selçuk ve Nesrin Göçhan. Seçimlerde Denetim Kurulu’na Nebil Çelebi, İsmail Baki Özarslan ve Semih Ulu, Disiplin Kurulu’na ise Halit Davut Cura, Veli Terzi ve Musa Alioğlu seçildi. ‘Kurtulan istifa etmeli’ CHP Grup Başkanvekili Mustafa Özyürek, fotoğrafların gerçek olduğunun ortaya çıkması durumunda Kurtulan’ın milletvekilliğinden istifa etmesi gerektiğini belirtti. MHP Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, konuyla ilgili “savcıların gereğini yapacağını” belirtirken BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, Adalet Bakanı’nın DTP’nin kapatılması davası için harekete geçmesini istedi. Meclis doldu, partiler küçülecek! AKP Meclis’e girmeden önce 7 siyasi parti grubunu ağırlayan Meclis’e, şimdi 4 siyasi parti “güç bela” sığdırılabildi. Geçmişte ANAP ve DYP gruplarının kullandığı odaları ve salonları AKP tek başına kapatmış durumda. AKP’nin milletvekili sayısı dikkate alındığında, 2 grubun sığdığı mekânı tek başına kapatması makul karşılanabilir. Ancak AKP’li ihtisas komisyonu başkanlarının her biri “ayrı makam odası” tahsisi isteyince, bu kez komisyonlarda da sıkıntı yaşanmaya başladı. Son olarak Meclis’in en yoğun çalışan komisyonu olan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun yanında, milletvekillerinin “soluklanma, telefon etme, dinlenme” amaçlı kullandığı küçük oda Sağlık İşleri Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl’e tahsis edildi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li üyesi Akif Hamzaçebi, Meclis Başkanlığı bütçesinin görüşmelerinde bu konudaki şikâyetini TBMM Başkanı Köksal Toptan’a iletti. Toptan, Hamzaçebi’nin şikâyetini yerinde bulduğunu belirtirken Meclis’teki yer sıkıntısının geldiği noktayı de gözler önüne serdi: “Meclis’te sorun, yersizlikten kaynaklanıyor değerli arkadaşlarım. Dört gruba yer açabilmek için biz, birçok komisyonu birleştirdik. Bir komisyonu da Halkla İlişkiler Binası’ndaki bir yere taşımak zorunda kaldık Şimdi, önümüzde ‘Meclisimizde bir yeni grup kurulursa ne olur’un cevabı yok arkadaşlar, kesinlikle yok. Yani, yeni bir grup daha meydana gelirse grup başkanvekillerine, grup başkanına, yahut işte grup yönetim kurulu üyelerine, yönetim kurulu toplantısı için nasıl bir yer bulunabilirin gerçekten cevabı yok.” CHP’liler sorunun çözümünü “AKP biraz küçülecek, çok yer işgal ediyorlar” diye gösterince Toptan son noktayı koydu: “AKP de küçülecek, CHP de, MHP de küçülecek. Yani, o yapılabilirse, bir diyeceğim benim yok, itirazım da yok...” Emekçi Kadınlar Derneği, 25 Kasım mitingi için yurttaşlara çağrı yaptı Kızıl Bayrak’a yayın durdurma ? İstanbul Haber Servisi Kızıl Bayrak gazetesine, TKİP’in 2. Kongresi’yle ilgili haber nedeniyle iki haftalık yayın durdurma cezası verildi. Gazetenin bu hafta yayımlanan 9 Kasım tarihli 43. sayısı da toplatıldı. Mahkeme gerekçe olarak, TKİP 2. Kongresi’nin toplandığına ilişkin yer alan haberde, “Yasadışı örgüt propagandası” yapıldığı iddiasında bulundu. Kadınlar şiddete karşı isyanda İstanbul Haber Servisi Emekçi Kadınlar Derneği (EKB) “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Hayır” haftası yaklaşırken “Şiddete Karşı İsyandayız” kampanyasını çoğunlukla dar gelirli yurttaşların yaşadığı semtlerde gösteriler yaparak duyuruyor. Kiraladıkları bir otobüsle “İstanbul’un emekçi semtlerini” dolaşacaklarını belirten EKB’liler, 25 Kasım’da Kadıköy İskele Meydanı’ndaki “Kadına Şiddete Hayır” mitingine çağrıda bulunuyorlar. Kartal ve çevresindeki semtlerde önceki gün kadına şiddete karşı kampanyalarını başlatan EKB’liler dün de Şirinevler Meydanı’nda açıklama yapıp bildiri dağıttılar. Namus cinayetlerinde, iş kazalarında yaşamını yitirmiş ve dayak şiddetine maruz kalmış kadınların resimlerinin basılı olduğu önlükler diyen kadınlar, “Şiddetin kölesi olmayacağız” sloganı attılar. Yapılan açıklamada EKB’lilerin “Şiddete karşı isyan” otobüsüyle 17 Kasım’da Kadıköy’e, 18 Kasım’da Okmeydanı’na gidecekleri duyuruldu. Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan Emekçi kadınlar şiddetin kölesi olmayacaklarını söylediler. tbmmcum@ttnet.net.tr CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle