10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2006 SALI 4 HABERLER OKS sınavlarını kazanan öğrencilere okulların yatak sayısının belirtilmemesi sorun yaratıyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Haluk Bey’in İşi Zor Görmüş geçirmiş bilge bir kişiydi, yaşam deneyimi çoktu. Belki de o yüzden her konuya hepimizden çok kuşkuyla yaklaşır, biz ‘‘oldu’’ dedikçe, muzip bir gülüşle hep aynı sözcüğü yinelerdi: Acaba?... Yine benim oldubitti sandığım bir olayda, bir arpa boyu yol alınmadığı bir kez daha ortaya çıkınca, çekti beni bir köşeye ve şunları söyledi: Sen sen ol, sakın Türkiye’de bir konuda ‘oldu’, ‘çözüldü’ diye erken karara varma! Sonra sık sık hüsrana uğrarsın. Pazartesi günü gazeteleri açtığımda bir kez daha rahmetli dostumu anımsadım, yıllar sonra yine haklı çıkmıştı. Gürültüyle mücadele konusunda, yine geri adım atılmıştı ve korkarım, sonuçta gece klüpleri birkaç gün süreyle gürültülerinin volümünü azalttıktan sonra, her şey eski hamam eski tas devam edecek gibi görünüyor. İdari yargının, 11 iş yeri hakkında verilen kapatma kararı hakkında yürütmeyi durdurma yoluna gitmesi üzerine, gürültüleriyle çevreyi rahatsız edenler yeniden faaliyet göstermeye devam ettiler. Bu kez biraz daha dikkatli imişler. Beylerbeyililer Dayanışma Derneği’nden Kamile Yılmaz, Gürültü, hafta sonu olmasına karşın, önceki gibi değildi. Ancak bu işin takipçiyiz, diyor. Çengelköy Sivil Halk Girişimi’nden Haluk Kaya da, Daha edepli davrandılar, diyor ve ekliyor: Müzik saat 01.00’e kadar devam ediyordu. Anadolu yakası sahillerinde yaşayanlar gürültü kirliliği AB standartlarına düşene kadar mücadele edeceğiz, diyordu. ??? Kamile Hanım’ı da, Haluk Bey’i de, derneklerini de, sivil tepkisini gösteren diğerlerini de kutlamak isterim. Gürültünün AB standartlarına düşene kadar mücadelenin sürmesini ve olumlu sonuç vermesini de dilerim. Tam bu satırları yazarken eski dostumun müstehzi gülümseyişi geliyor aklıma ve sözcük takılıyor kafama: Acaba?... Kuşkusuz idare, gürültü mahallerinin açılmasına karar verirken, doğru bir iş yapmıştır, idari yargı tarafından yürütmesi durdurulan kapatma kararından geri adım atmak hukuk devletinin gereği. İdarenin yapacak bir şeyi yok. Mahkeme kararına uymak, kaçınılmaz. Kimin için? Herhalde gürültüyü yapan için değil. Nitekim Boğaz’ın gürültü merkezlerinden birinde açılmış olan New Yorker gibi afili adı olan bir işletme, belediyeden ruhsat almadan çalıştığı için mühürleniyor, fakat işyeri sahibi Burak Arkun, mührü sökerek (fekkederek) yeniden faaliyet gösteriyor. Bu işlem dört kez yapılıyor, her dördünde de, Burak Arkun mührü sökerek faaliyetini sürdürüyor. Mühür fekki bir suçtur. Dört kez mührü fekkeden Burak Arkun kime güveniyor? Gürültücünün çıkarı gerektirdiğinde işleyen hukuk aksi halde neden işlemiyor? ??? ‘‘Gürültü AB ölçütlerine düşene kadar mücadele devam edecektir’’ diyen Haluk Bey, Burak Arkun olayını takip etmiş, ama bir sonuç da alamamış görünüyor. Haluk Bey, Boğaz’ın karşı kıyısında, ‘‘Eh gürültü biraz azaldı, ama mücadeleye devam’’ diye uğraşırken, Burak Bey Boğaz’ın tam karşısında New Yorker’de mühür fekkedip, şıkıdım şıkıdım melodiler gönderiyor Boğaz’ın sularına... Haluk Bey,‘‘Gürültü AB ölçütlerine düşene kadar mücadeleye devam diyor’’... Peki Haluk Bey, nasıl düşecek gürültü AB ölçütlerine? Önce, Türkiye’nin yargısının, idaresinin, memurunun, bireyinin AB ölçütüne ulaşması gerekir ki, gürültü de oraya düşsün. Önce, gürültünün insan sağlığını da tehdit eden bir kirlilik olduğunu Türk insanının anlaması gerekir ki, AB ölçütüne indirilsin vaveyla... Önce, ‘‘Ekmek parası abiiii...’’ tabusunun yıkılması, kimsenin başkasının sağlığı, huzuru, esenliği, özgürlüğü pahasına ekmek parasını çıkarmasının mümkün olmadığı gerçeği kabul görsün ki, gürültüyle mücadele edilebilsin. Türkiye’de ekmek parası denince, akar sular durur. Kamyonetinizi yolun ortasına çeker, arkada bekleyenlere de, Bekle kardeşim! Mal indiriyoruz görüyorsun işte (!), diyebilirsiniz. Mal indirmek kutsal kavramdır. Mal indirip bindiriyorsa, vatandaşın her şeye hakkı vardır. Boru mu bu? Vatandaşın ekmek parası... Öyle görünüyor ki, Haluk Bey’in işi güç, hem de çok güç. Gürültü kirliliğini AB standartlarına düşürmek için, tabularla, önyargılarla, ham ervahlıkla, ‘‘adam sende’’cilikle, rüşvetle, hortumla da mücadele etmek zorunda kalacak. Uzun ve zor bir mücadele olacak bu ve Haluk Bey, arada, sevincinden, üzüntüsünden, ya da keyfinin kâhyası mısınız, neden keyfi istemişse ondan, havaya şarjör boşaltan bir vatandaşımızın kurşununa kurban gitmez ise mücadelesinden galip bile çıkabilir bakarsınız... Cemaat yurtlarına hizmet ZEYNEP ŞAHİN ANKARA Yatılı öğrenci kabul eden liselerde, tercih kılavuzunda belirtilen kontenjanın çok altında öğrencinin barınacak şekilde kabul edilmesi, velileri ve öğrencileri mağdur ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kılavuzun yeterince okunmadığını savunurken veliler, ‘‘Neden kontenjan kısmında açıkça kaç kişinin yataklı kalacağı belirtilmiyor’’ diye soruyor. Veliler, öğrencilerin cemaat yurtlarına yönlendirildiğini dile getiriyor. Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) ile öğrenci alan ve yatılı okumaya olanak tanıyan kimi liselerde, yerleştirme krizi yaşanıyor. Bu okullardan biri olan, yatılı kız yurduna sahip Nallıhan Anadolu Öğret ? Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) ile öğrenci alan ve yatılı okumaya olanak tanıyan kimi liselerde, yerleştirme krizi yaşanıyor. Kapasitelerinin altında yataklı öğrenci alan okullara tepki gösteren veliler çocuklarının aralarında cemaatlerin olduğu bilinen özel yurtlara yönlendirildiğini men Lisesi’nin kontenjanı 60 kişi olarak belirtiliyor ve karşısında ‘‘yatılı’’ ibaresi yer alıyor. Buna karşın kayıt yaptırmaya giden velilere, alınacak öğrencilerin sadece 20’sinin yatılı kabul edileceğinin söylenmesi yurttaşları zor durumda bırakıyor. Okul yönetiminin ‘‘MEB böyle istedi’’ diyerek velileri çevredeki yurtlara yönlendirmesiyse huzursuzluğa yol açtı. Civardaki çok programlı lisenin yanı sıra özel yurtlara başvurmaları tavsiye edilen veliler, söz konusu kuruluşlar içinde birtakım cemaatlere ait olanlar bulunduğunu öne sürdü. Çocuklarının böyle yurtlarda barınmasını istemeyen veliler, ‘‘Biz çocuğumuzun devlet güvencesindeki okulda kalmasını istiyoruz. Bizi yönlendirdikleri özel yurtlar güvenilir değil. Madem daha az öğrenci alınacak, bu neden kontenjan kısmında açıkça belirtilmiyor’’ diye sordu. Kızı Nallıhan Anadolu Lisesi’ni kazanan, ancak barınma sorunu yaşadığı için ilk yerleştirmede kaydını yaptıramayan Hediye Bakşi adlı yurttaş, ‘‘Söyledikleri yurtlara güvenemediğimiz için göndermek istemiyoruz. Çocuğum kazandığı okula gidemiyor. Benim zararım ne olacak’’ sözleriyle tepkisini dile getirdi. Karar MEB’in Nallıhan Anadolu Öğretmen Lisesi yönetimi ise ‘‘Geçen yıl açılan bir okuluz, ilk olarak 23 kişi almıştık. Toplam 80 kişilik bir yatakhanemiz var, ama bu yıl 20 kişi alın, denildi. Biz ne denirse onu yapıyoruz. Amaç, seneye de öğrenci alabilmek. Kontenjanımızın tamamını doldurursak, bir dahaki yıl öğrenci alamayız. Sadece burada değil, birçok okulda aynı yöntem uygulanıyor’’ açıklamasını yaptı. Kararın, MEB’in takdiri olduğunu söyleyen yönetim, velilerin cemaat yurtlarına yönlendirilmesiniyse kesin bir dille yalanlayamadı. Okul yönetimi kendini, ‘‘Bize yurt var mı diye soruluyor. Biz de çok programlı lisenin yatakhanesini öneriyoruz. Özel yurt soruyorlar, biz de tabii ki çevredeki yurtları söylüyoruz. Araştırın, gidin, bakın diyoruz’’ şeklinde savundu. Konuya ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Ortaöğretim Genel Müdür Yardımcısı Emin Gürkan, kılavuzda belirtilen kontenjanda öğrenci alınması gerektiğini belirtti. Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdür Vekili Nuri Cantürk ise uygulamayı doğrularken tercih kılavuzunun bir başka bölümünde daha az öğrenci alınacağına ilişkin bilgilendirme yapıldığını söyledi. K ÖŞK TARTIŞMASI G ÖRÜŞMELERE HAZIRLIK Yargıtay Arslan haberini yalanlamadı ? Yargıtay, Erdoğan ya da AKP’den başka bir isim Çankaya’ya çıkmazsa ilk tercihin Yargıtay Başkanı Osman Arslan olacağına ilişkin haberi yalanlamadı. Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Kasım, kişilerin seçime 10 gün kalana kadar aday olabileceklerini bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Gürsel Kasım, dün Akşam gazetesinde yer alan ‘‘Erdoğan ya da AKP’den başka bir isim Çankaya’ya çıkmazsa ilk tercihin Yargıtay Başkanı Osman Arslan olduğuna’’ ilişkin haber üzerine bir açıklama yaptı. Haberi yalanlamayan Kasım, ‘‘bilgilerin gazetenin yorumu’’ olduğunu belirtmekle yetindi. Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Kasım, dün Akşam gazetesinde yer alan ve TBMM dışından birisinin Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda en güçlü adayın Yargıtay Başkanı Arslan olduğuna ilişkin haber üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamayı Arslan yerine Genel Sekreter Yardımcısı Kasım’ın yapması ise dikkat çekti. Kasım, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin usul ve esaslarının anayasa ve TBMM İç Tüzüğü’nde belirlendiğini anımsattı. Kasım, buna göre kişilerin, seçime 10 gün kalana kadar aday olabileceğini veya aday gösterilebileceğini kaydetti. Seçime yaklaşık 9 ay kaldığına işaret eden Kasım, bu konuları konuşmak için erken olduğunu, haberdeki bilgilerin de gazetenin yorumu olarak algılanması gerektiğini ifade etti. Akşam gazetesindeki haberde ayrıca Arslan’ın hukuk camiasında milliyetçi, ama aynı zamanda geleneklere bağlı bir isim olarak tanındığına işaret edilerek ‘‘Medyadan uzak duruyor, hükümetle polemiğe girmiyor. Erdoğan da Arslan’a, oğlunun nikâh şahitliğini yapacak kadar yakın’’ denildi. KESK’in eylem haftası ? KESK’in toplu görüşme masasına getireceği talepler arasında; çocuk yardımının 105, kira yardımının 294 YTL ’ye çıkarılması ve kadın çalışanlara negatif ayrımcılığın kaldırılması da yer alıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yetkili sendika ve konfederasyonlar, 15 Ağustos’ta hükümetle toplu görüşme masasına oturarak taleplerine yanıt arayacak. Bu haftayı işyeri eylemleri ile geçirecek KESK ise ilerleyen günlerde isteklerine ilişkin ayrıntılı bir açıklama yapacak. Memur sendikaları, 1.5 milyonu aşkın kamu emekçisinin merakla beklediği toplu görüşmeler için gün sayarken bir yandan da çeşitli çalışmalar yürütüyor. Türkiye KamuSen, memurun profilini çizdiği bir araştırmayı kamuoyu ile paylaşırken KESK üyeleri de bu haftayı işyeri eylemleri ile geçirecek. Afişler asacak, bildiriler dağıtacak emekçiler, yakalarında kokartlarla dolaşacak. Genel merkez de 13 Ağustos’ta taleplere ilişkin ayrıntılı bir açıklama yapacak. TMHP’nin kuruluş dilekçesini dün İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Sami Bulut’a teslim eden Mahmut Yılbaş çıkışta gazetecilere partisini anlattı. (Fotoğraf:AA) Yılbaş, ‘Halk arayışta’ dedi Müdafai Hukuk Partisi’ni kurdu ‘‘Zaman zaman yapılmakta olan ANKARA (Cumhuriyet BüroÇalışanların, işçilerin, çiftçilesu) ‘‘Türkiye Müdafai Hukuk kamuoyu yoklamaları ve millet rin ve iş dünyasının çıkarlarını Partisi (TMHP)’’ adıyla, yeni bir vekili seçimleri göstermiştir ki; seç kollayacaklarını ifade eden Yılbaş, siyasi parti kuruldu. Partinin ku menlerin 3’te 1’i ya oy kullanma ‘‘Ulusal konularda ise ulus olduruluş dilekçesi, eski milletvekili makta ya da kullandıkları oyun ip ğumuz bilincini her aşamada ön ve Vali Mahmut Yılbaş tarafından tal olmasına neden olacak davra planda tutacağız’’ dedi. Kıbrıs meİçişleri Bakanlığı Genel Sekre nışlar sergilemektedir. Bu çok net selinde Türkiye’nin çıkarlarına ve açık olarak göstermektedir ki; öncelik vereceklerini anlatan Yılterliği’ne verildi. DTP ve DYP’de 20. dönem mil Türk seçmeninin 3’te 1’i bugün baş, AB üyeliği konusuna ilişkin letvekilliği yapan Yılbaş, kü mevcut siyasi partilerle bağ olaraksa; ‘‘AB meselelerinde hep TMHP’nin kuruluş dilekçesini daşmamaktadır. Siyasi partiler, istek, hep dayatma ile karşılaşan dün İçişleri Bakanlığı Genel Sek ülkenin sorunlarına çözüm bul Türkiye’ye yeni bir ses getiriyoreteri Sami Bulut’a teslim ruz ve diyoruz ki; biz etti. Yılbaş, bakanlıktan teslimiyetçi politika? Çalışanların, işçilerin, çiftçilerin ve iş ayrılırken yaptığı açıklaların peşinden gitmedünyasının çıkarlarını kollayacaklarını mada, kuruluş mazbatayeceğiz. AB, ayrı bir ifade eden eski milletvekili ve TMHP’nin sını alarak Türk siyasi ulus olduğumuzu kakurucusu Mahmut Yılbaş, ‘‘Ulusal hayatına 51. parti olarak bul eder, bizim çıkarkonularda ise ulus olduğumuz bilincini her larımıza ulus olarak girdiklerini söyledi. Yurttaşların bu kadar siyasi aşamada ön planda tutacağız’’ dedi. itibar eder, onlar da parti varken yeni bir parsaygı gösterirse, mütiye neden ihtiyaç duyulduğunu mada teslimiyetçi bir politika izle zakerelerin sürebileceğini düşümerak ettiğini belirten Yılbaş, diklerinden Türk halkı onlara küs nüyoruz’’ değerlendirmesini yapkendilerinden önce Türk siyasi kündür. Biz parti olarak insanla tı. hayatında kurulmuş ve onlara son rımızın devletle ve siyasetle barışTMHP’nin kurucuları arasınradan katılmış olan siyasi partile masını sağlamak için geliyoruz. da, eski Vali Kutlay Ökten eski Anrin, Türkiye’nin sorunlarına çözüm Kurucular son derece deneyimli kara Üniversitesi Rektörü Ünal bulmada yetersiz kaldığını söy dirler, hepsi kendi meslek hayat Akbay, Eski Mülki İdare Amiri Şeledi. Yılbaş, Türk seçmenin yeni larında başarılı olmuşlardır. Dene ner Can ve Ankara Barosu’ndan arayışlar içinde olduğunu belir yimlerini siyasi platformda sür avukat Gülden Türegün de budürmeyi amaçlamaktadırlar.’’ terek şunları söyledi: lunuyor. ‘İşimiz zor görünüyor’ KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul ise en düşük memur maaşının 1050 YTL’ye çıkarılmasını istediklerini söyledi. Tombul, ‘‘En temel taleplerimizden biri, grev ve toplusözleşme hakkının önündeki engellerin kaldırılması. İşçikamu emekçisi ayrımı artık yapılmamalı. Çalışanların ortak örgütleneceği bir modeli sağlayan yasal düzenlemelere ihtiyaç var’’ dedi. Tombul ayrıca, çocuk yardımının 105 YTL’ye, kira yardımının da 294 YTL’ye çıkarılmasını istediklerini belirterek ‘‘En az 50 çalışanı olan işyerlerinde de kreş açılmalı’’ diye konuştu. İşyerlerinde kadın çalışanları olumsuz etkileyen ayrımcı yaklaşımların ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Tombul, son ekonomik göstergeler ışığında hükümetle pazarlık açısından işlerinin kolay olmadığını da söyledi. Tombul, ‘‘AKP hükümetinin 3 yıllık tutumu, masada uzlaşmanın zor olacağı görüntüsünü veriyor. Bizim açımızdan zor görünüyor’’ vurgusunu yaptı. asirmen?cumhuriyet.com.tr KAPATMAYA TEPKİ ‘TMY’nin ilk meyvesi Özgür Gündem oldu’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘‘Ülkede Özgür Gündem’’ gazetesinin 15 gün, ‘‘Özgür Halk Dergisi’’nin de 1 ay süreyle kapatılması yönünde verdiği kararın basın özgürlüğüne vurulan bir darbe olduğunu belirten bazı siyasi parti, demokratik kitle örgütleriyle okurlar, kararı protesto ettiler. İnönü Parkı’nda dün yapılan ve aralarında DTP, AKSM, GöçDer, İHD, ESP, EMEP, TAHAY DER temsilcilerinin de bulunduğu basın açıklamasında, Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) ilk meyvesini verdiğini, bu tür yasal düzenlemelerle Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda karanlık çağlara dönen bir ülke görüntüsü yarattığı belirtildi. 38 yıllık Cumhuriyet Gazetesi koleksiyonu satılık. 1.500 YTL/YIL Tel: 0 312 426 76 79 Faks: 0 312 466 16 22 Ters yönden gelip motosikletliye çarpan otomobil sürücüsü, kafası kızınca bıçağını da çekip çarptığı motosiklet sürücüsünü bıçaklamış. Anadolu Ajansı’nın haberi Karaman’dan. Ağır yaralanan motosikletli hastaneye kaldırılırken kimliği belirlenemeyen otomobil sürücüsü ise kaçmış. Sabah gazetesinin üçüncü sayfasında yer alan bu küçük haber, aslında ülkemizdeki bir ruh halini yansıtıyor. Dünyanın her yerinde kaza olur. Otomobil sürücüleri de ters yola girebilir. Kaza nedeniyle iki taraf kavga da edebilir. Ama hem suçlu hem güçlü olmak özel bir durum. Kurallara uyup uymamak bir uygarlık göstergesidir. Türkiye’den Batı ülkelerine doğru yolculuk yaptıkça onların kurallara bizden daha fazla uyduklarına tanık oluruz. Doğu’ya doğru gittiğimizdeyse kurallara uymama artar. İran, Suriye, Mısır gezilerimde şaşkına dönmüştüm. Avrupa’dan dön Ters Yöne Gir ve Bıçakla düğümde kızdığım yurdum insanlarını, bu ülkelerin halini görünce aradığımı itiraf etmeliyim. Kurallara uymamanın zenginlikle, altyapıyla, eğitim düzeyiyle ilgisi olduğunu biliyorum. Zaten yoksul Doğu, zengin Batı karşısında ne yazık ki hep geriden geliyor. ??? Kuvvetli olan dövüp gidiyor. Ortadoğu’da da bu kural işliyor. Zengin Batı, yoksul Doğu’yu bombalıyor, eziyor, dövüyor. Bu kez kuralları asıl yok sayanlar yoksullar değil, zenginler. İsrail, egemen bir devlet olan Lübnan’ı bir aya yakın zamandır bombalıyor. Üstelik bombaların hedefi çoğunlukla siviller. Onları öldürüyorlar. ‘‘Hizbullah terörist mi, değil mi’’ diye sordu bir arkadaşım. Hizbullah’ın geçmişte sivilleri hedef alan terör eylemleri yaptığı bir gerçek. Dini ideolojiye dayalı olduğu da bir başka gerçek. Ancak son İsrail saldırısındaki durum tam da motosiklet sürücüsüyle otomobil sürücüsü arasındaki farka benziyor. Sivilleri İsrail öldürüyor, Hizbullah ise gücü yettiğince füzelerle İsrail’e direnmeye çalışıyor. İsrail’in yaptığı terör yanında Hizbullah’ınki masum kalıyor. Tabii ki sivilleri öldürmeyi, intihar bombacıları yoluyla masum sivilleri öldürmeyi hiçbir şekilde haklı görmemeliyiz. Dine dayalı devlet kurma hayallerini, teokratik devlet özlemlerini desteklememeliyiz. Ancak insaf edelim, İsrail’in yaptıkları dayanılır şeyler mi? Bu güce dayalı zorbalığın, terörün Batı’nın gözleri önünde ve onların desteğiyle yapıldığını biliyoruz, herkes biliyor. Ters yola girip motosikletliyi suçlu bulup yaralayan zorba ile İsrail devletinin Lübnan’da yaptıkları arasında ne fark var? ??? İsrail, Hizbullah’ı tamamen yok edebilir mi? Bazı yorumculara göre edebilir, bazılarına göre ise edemeyebilir. İsrail, egemenliği altındaki topraklarda ‘‘intihar bombacıları’’nı durdurabildi mi? Hamas’ın büyüyüp gelişmesine engel olabildi mi? Hizbullah’ı da ortadan kaldıramayacağı gün gibi aşikâr O zaman İsrail bunu neden yapıyor? Neden Lübnan’ın altyapısını bombalıyor? Lübnan’ın altyapısıyla Hizbullah’ın ne alakası bulunuyor ki? Lübnan halkının suyunu, elektriğini kesip turizmini baltalamak Hizbullah’a nasıl zarar verir ki? Hizbullah, yoksul İslami kesimlerden destek alıyor. Son yıllarda zenginleşen Lübnan içinde Hizbullah da daha yumuşak ve şiddet dışı siyasetlere yönelmişti. Çünkü top lum şiddeti istemiyordu. Şimdi İsrail saldırısıyla çaresiz duruma düşen, yerinden yurdundan edilen bir milyon insan, şiddete daha yatkın hale gelmeyecek mi? Bizim bildiğimiz bu gerçeği, saldırıyı planlayan İsrail yönetimi bilmiyor mu? O zaman hesap savaş üzerine kurulmuş. Şiddetin yaygınlaştırılması üzerine kurulmuş. Böylece Lübnan ekonomisi çökertilecek, çaresiz yığınlar içinde şiddet ve terör eğilimi artacak. Buradan ‘‘İslamcı terör’’ adı verilen yeni örgütler yaratılmış olacak. Bunu önlemek için de Batılı devletler önlem almak amacıyla bölgeye asker sevk edecek. Silah üretimi artacak, silahlı örgüt sayısı çoğalacak. Dünya korkular içine sokulacak ve de barış umudu gerilerde kalacak. Amaç bu mu? Bu koşullarda Hizbullah’a, Hamas’a terörist desen ne yazar, demesen ne yazar Ters yöne gir ve bıçakla... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle