25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İki kuzen öldürüldü ? TATV AN (AA) Bitlis’in Hizan ilçesinde 2 kuzen silahla öldürüldü. Hizan’ın Kapısuyu köyü Dibekli mezrasında yaşayan Abdurrahman Erdal (34) ile Zahir Erdal (23), mezranın girişinde hayvanlarını otlatan bir çoban tarafından ölü bulundu. Amca çocukları olduğu bildirilen Abdurrahman Erdal ile Zahir Erdal’ın, geçen yıl aynı mezrada yaşayan bir genç kızın intiharından sorumlu oldukları iddiasıyla kızın ağabeyi A. K. tarafından öldürüldüğü belirtildi. 7 Seferihisar’da koyda yüzmesine izin verilmeyen sanatçı İhsan Bengier taşlandı Bir gerici saldırı daha OZAN YAYMAN GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ N. Sakık yakalandı ? İstanbul Haber Servisi PKK’nin eski yöneticilerinden ‘Parmaksız Zeki’ kod adlı Şemdin Sakık’ın amcasının oğlu, eroin kaçakçılığı suçundan aranan 44 yaşındaki N.Sakık, İstanbul polisi tarafından Güngören’de bir evde gözaltına alındı. N.Sakık’ın 2004 yılında yapılan bir eroin kaçakçılığının organizatörlüğünü yaptığı ve hakkında arama kararı olduğu belirtildi. Sakık’ın sorgusu sürüyor. İZMİR Karaburun’da, bikiniyle denize giren genç kızın, bir grup tarafından ‘‘fahişe’’ diye nitelenmesi ve saldırıya uğramasının ardından benzeri olay, Seferihisar’ın Akarca bölgesinde yaşandı. Buradaki koylardan birinde denize giren Ankara Devlet Opera ve Balesi dansçısı ve koreografı İhsan Bengier, bir grubun taşlı saldırısına uğradı. Grup üyeleri, cuma günleri denize girme sırasının kadınlarda olduğunu belirterek Bengier’i alandan ayrılması konusunda tehdit ettiler. Karaburun’da bikiniyle denize giren Ceren Aydın’ın bir grup saldırgan tarafından taciz edilmesi ve alanı terk etmesi konusunda uyarılmasının ardından, Ege Bölgesi’nin koylarında benzer olayların sayılarında artış yaşanmaya başladı. ? Karaburun’da, bikiniyle denize giren genç kızın saldırıya uğramasının ardından Seferihisar’da yüzen Ankara Devlet Opera ve Balesi dansçısı ve koreografı İhsan Bengier tartaklandı. Seferihisar’ın Akarca bölgesinde yer alan Zümrüt Tatil Sitesi yakınlarında da bu tür bir olay yaşandı. İhsan Bengier adlı yurttaş, site yakınlarında balık avlamak amacıyla denize girdi. Yüzerek sitenin açıklarına gelen Bengier’e tepelerden taş atılmaya başlandı. Ne olduğunu anlayamayan Bengier, kıyıya doğru yüzmeye başladığında atılan taşlar da çoğaldı. Çoğunluğu haşemalı ve bir kısmı da mayolu, bikinili olan kadınlar el, kol hareketleriyle hakaretlerde bulunmaya başladılar. Sitede kalanların ağırlığını Almanya’da yaşayan Milli Görüş yanlısı gurbetçilerin oluşturduğu ve koya Seferihisar’dan gelen kadınlar dahil kimseyi yaklaştırmadıkları öğrenildi. Site sakinlerinin denize girme vaktini sabah ve öğleden sonra olmak üzere ikiye ayırdıkları, sabahları erkeklerin, öğleden sonra da kadınların denizden yararlandığı belirtildi. Söz konusu olayın yaşandığı koyun, erkeklerin cuma namazına gitmesi nedeniyle cuma günleri kadınlara ayrıldığı da öğrenildi. 18 Ağustos 2006 Cuma günü meydana gelen olayla ilgili gazetemize açıklama yapan Bengier, ‘‘Maruz kaldığım, İslami faşizmden başka bir şey değildir’’ dedi. Tatilini yaptığı bölgede balık tutmak ve yüzmek amacıyla girdiği denizde ‘‘linç’’ edilme tehlikesi atlattığını söyleyen Bengier, ‘‘Onlara göre, bir erkek olduğum için oradan denize girmemem gerekiyordu. Çünkü günlerden cuma idi ve koyda kadınlar günü yapılıyordu. O gün hiçbir erkek denize girmek bir yana, koyun yanına dahi yaklaşamazdı’’ dedi. Bengier, Zümrüt Sitesi’nde bulunanların Akarca bölgesindeki koyu gasp ettiklerini ve kendileri dışındaki hiç kimseyi alana yaklaştırmadıklarını söyleyerek saldırganlara, ‘‘Burası İran değil, Türkiye Cumhuriyeti. Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Kimse sahilleri ve denizi kapatamaz. Her yurttaş istediği yerden denize girebilir’’ dediğinde, taşların daha da hızlı atıldığını vurguladı. Bengier, ‘‘Anlayamadığım çok şey var, ama öncelikle bir koyu bu kadar rahat nasıl kapatabiliyorlar? Cuma günü erkekler giremez, başka günler kadınlar yaklaşamaz gibi kuralları koyarak bunları nasıl rahatça uygulayabiliyorlar?’’ dedi. Uzmanlarımıza Nazar Değmesin... ‘‘Türkiye’nin çağdaş, mutlu ve gönençli bir ülke olmasının önündeki en büyük engel nedir’’ diye sorulacak olsa rahatlıkla şu yanıtı verebilirim: Dünya ülkeleri arasında her şeyi bilen en fazla yurttaşa sahip tek ülke oluşu... ‘‘Bilen’’ sözcüğünü, ‘‘bildiğini sanan’’ yerine kullandığımı anlamışsınızdır. Kahve sohbetlerinde, dost meclislerinde herkesin canının çektiği gibi konuşma hakkı vardır. İnsanlıkla bağdaşmasa da asıp kesmekten başlayarak sonuçlar üretmek, kızsak da vazgeçilmesi zor bir alışkanlığa dönüşmüştür. Yorum, öznel bir yaklaşımı yansıttığı için bazen kızgınlığınızı belirtirsiniz, bazen de gülüp geçersiniz. Ama kahve sohbetlerinin, dost meclislerinin olmazsa olmazına dönüşen bu yaklaşım, günlük yaşamın çeşitli alanlarında uygulanmaya kalkışılırsa karşınıza bugünkü Türkiye çıkar. Devlet yönetimine, demokrasinin vazgeçilmezleri arasında sayılan siyasal partilere, gazeteciliğe ve ilimle bilime bu yolla katkıda(!) bulunma girişimleri son yıllarda tırmanışa geçti. Özellikle devlet katındaki yapılanma girişimiyle, ülkenin bugünüyle birlikte geleceği de teslim edilen bürokratların görevlendirildikleri alanlardaki uzmanlıkları hiç bu kadar tartışma konusu olmamıştı. Bu sayede ‘‘uzmanlık’’ kavramı da içi boşaltılmış bir duruma düşürüldü. Artık belirli okullardan mezunsanız, iktidarın güçlü isimleriyle alışverişiniz, akrabalığınız, ideal birliğiniz, yandaşlığınız varsa uzman sayılıyorsunuz. Ve bu durum bir fantezi değil, acı bir gerçek. ??? Uzmanlık konusundaki en büyük sayısal artışın İslamiyet konusunda gerçekleştiğini söylemek sanırım yanlış olmaz. Dünkü duvar takvimi yaprağında yıllar şöyle sıralanmıştı: Miladi: 2006, Rumi: 1422, Hicri: 1427. Rumi ile Hicri yıllar arasındaki farkın, ilkinin güneş yılını, ikincisinin ay yılını esas almasından kaynaklandığını anımsatıp geçelim. İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in hicretinden bu yana 1422 yıl geçmiş. İslamiyetin doğuşu, yazının bulunmakla kalmayıp kullanıldığı yıllarda gerçekleşmiş. Ama bizim kimi uzmanlarımıza bakarsanız, İslamiyetle ilgili bilgiler arkeoloji sayesinde yeni buluntularla günyüzüne çıkarılıyor sanırsınız. Yeni tabletler bulunuyor ve okundukça eski bilgiler değişiyor gibi bir yaklaşım sergileniyor. Bir başka görüntü de, İslamiyetin öngördüğü alçakgönüllü ve hoşgörülü olma özelliğinin her gün biraz daha yitirildiğini ortaya koyuyor. Osmanlı tarihinin ünlü şeyhülislamlarının verdikleri fetvaların bazıları yeniden ve Türk Alfabesi ile kitaplaştırıldı. O nedenle eski yazıyı bilmeseniz de okuyabiliyorsunuz. Kendilerine yöneltilen soruya ‘‘olur’’ ya da ‘‘olmaz’’ demeden önce özenle şu kaydı düşüyorlar: ‘‘Doğrusunu Allah bilir.’’ İçlerinden hata etme korkusunu ve dine saygılı olma anlayışını atmamışlar. Bugün öyle mi ya? Eline kalemi ya da mikrofonu geçiren din adına en yetkili kişinin kendileri olduğuna inandıkları için istediklerini söyleme hakkını da kendilerine ait görüyorlar. Kimi işine gelmeyen konuları dile getirenleri ‘‘kâfir’’ ilan ediyor, kimi ‘‘tövbe etmeye’’ çağırıyor. Yaptıklarının, yakın çevrelerinde itibarlarını koruma ya da yükseltme dışında kendilerine bir yararı olmadığını, genelde zarar verdiklerini de bilmiyor gibiler. ??? Her şeyi bilenler sayesinde Türkiye, orman yangınlarının yakıp kavurduğu bir ülke durumundan kurtulamıyor. ‘‘Orman’’ denince akıllarına ormanlık özelliğini kaybettiği ileri sürülen alanları satmaktan başka bir şey gelmeyenler de faciayı bizler gibi seyrediyorlar. Tek farkımız var. Bizler uzaktan, televizyon ekranlarından izliyoruz, onlar daha yakından. Türkiye’de özellikle güneydeki ormanlarda yangın çıkacağı ya da kötü niyetliler tarafından çıkarılacağı bilinmeyen bir şey değil. Ama ne hikmetse araçgereç eksikliği bir türlü giderilmiyor. Bir süre sonra mevsim değişecek ve hava soğuyacak. Yangın tehlikesi de kendiliğinden giderilmiş olacak. 2007 yazına kadar üzülmek zorunda kalmayacağız. Ama bugünkü adamsendecilik sürerse yeni bir üzüntü dönemi kaçınılmaz olacak... Turizm işletmecileri bu tür otellerin yaygınlaştığını ve tehlikenin büyük olduğunu belirttiler Tesettür otelleri tedirginliği ? Yasalarda, koyları kapatma gibi özel düzenlemelerin olmadığına dikkat çeken turizmciler, yetkilileri göreve çağırıyor. HİCRAN ÖZDAMAR LATİF SANSÜR Uzun’a takipsizlik ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Şemdinli olaylarının ardından kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede, ‘‘Hırsız evin içinde olursa kilit işe yaramaz’’ dedikten sonra görevinden alınan ve İçişleri Bakanlığı’nın hakkında gelirinin üzerinde malvarlığı edindiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ile ilgili yaptığı soruşturmayı tamamladı. Savcılık Uzun’un, gelirlerinde genel ahlaka aykırı edinim bulunmadığı, ve yeterli delil elde edilemediği sonucuna vararak soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Mersin’de cinayet ? MERSİN (AA) Mersin’de bir baba, kızına tecavüz ettiği iddiasıyla komşusunu bıçaklayarak öldürdü. İddiaya göre Sağlık Mahallesi’nde oturan R.Ç. (35), iki ay önce, komşusu D. G’nin (42) kızı Z. G’yi (14), resmi nikâhsız olarak yaşadığı D. E. ile Emirler köyü yakınlarındaki ormanlık alana götürerek tecavüz etti. R.Ç, daha sonra Z. G’yi, jandarmaya kendisine tecavüz edenin köy çobanı olduğu yönünde ifade vermesi için tehdit etti. Olayın ardından çoban A. D. tutuklandı. Ancak durumdan şüphelenen baba D. G. kızından gerçeği söylemesini istedi. Z. G’nin, kendisine tecavüz edenin komşuları olduğunu iddia etmesi üzerine, evdeki ekmek bıçağını alan Doğan G, Resul Çalış’ı birkaç kez bıçakladı. Yaralanan Çalış kaçmayı başardı ancak kan kaybından öldü. İZMİR/KUŞADASI Karaburun ve Seferihisar’da yaşanan gerici saldırılarla gündeme gelen ‘‘tesettür otelleri’’ turizmcileri de tedirgin ediyor. Yasalarda, koyları kapatma gibi özel düzenlemelerin olmadığına dikkat çeken turizmciler, yetkilileri göreve çağırıyor. Karaburun’da bikiniyle denize giren Ceren Aydın’ın bir grup saldırgan tarafından taciz edilmesi ve alanı terk etmesi konusunda uyarılmasının ardından, Seferihisar’ın Akarca bölgesinde yer alan Zümrüt Tatil Sitesi yakınlarında denize giren İhsan Bengier adlı yurttaş da, koyu kapatan site sakinleri tarafından taşlanmıştı. Bodrum Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği 2. Başkanı Zeki Köylü, tesettür otellerinin yaygınlaşmasının tedirginliğini yaşadıklarını belirterek ‘‘Avrupa ülkelerine baktığımızda dinin reform hareketleri sonucu siyasete karışma Türk turizminin önemli merkezlerinden Kuşadası’nda tesettür turizmi yayılıyor. Soğucak köyünde iki tesis kapılarını tesettürlü konuklara açarken havuzlarının etrafını da on metrelik tenteyle kapattı. dığını görüyoruz. Ancak Türkiye’de siyasal İslam var. Kendi yaşam biçimimize saldırı yaşanıyor. Bir süre sonra ‘Senin açık giyinmeye hakkın yok’ müdahaleleri yaşanabilir’’ dedi. Tehlikenin sanılandan büyük olduğunu belirten Köylü, ‘‘Kendi yaşam şekillerini yansıtmaya çalışıyorlar. Herkesin istediği şekilde yaşam hakkı var, ancak bu tür yapıların ardından ileride bizim gibi laik demokratik işletmelerin sonu gelecektir. Turist gelmeyecektir. Kazanda suyu yavaş yavaş kaynayan kurbağalar gibiyiz. Tehlikenin farkına varmıyoruz’’ diye konuştu. Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Derneği Başkanı Haluk Nişlioğlu da, kiralama yöntemiyle bu tür otellerin yaygınlaştığını belirterek turizmin olumsuz etkilendiğini söyledi. Bu tür gelişmelerin Türk turizmine balta vuracağını kaydeden Nişlioğlu, ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu konuda önlem alması gerekir. Kimse kimseye karışamaz. Ancak otelleri kendileri kiralıyor ve istedikleri biçime sokuyorlar. Yasalarda havuzların kapatılması yönünde nitelikler bulunmuyor’’ dedi. Çeşme Otelciler Birliği Başkanı Veysi Öncel de, otel sahiplerinin para kazanabilmesi için kiralama yöntemine gittiğini söyledi. Bu tür otellere talebin fazla olduğuna dikkat çeken Öncel, ‘‘Bu otellerde yüzde yüzlük bir doluluk yaşanıyor. Otel sahibi de para kazanmak için otelini kiralıyor. Çeşme’de bu tür otellerin yaygınlaşmasının ana nedeni para kazandırmasıdır. Bu oteller kent merkezinde bulunmuyor. Merkezde bulunmadığı için de rahatsız edici durumlar yaşanmıyor. Ancak Türkiye’de turizmde çeşitliliğe izin verilmelidir’’ dedi. Türk turizminin önemli merkezlerinden Kuşadası’nda da tesettür turizmi yayılıyor. Soğucak köyünde iki tesis kapılarını tesettürlü konuklara açarken, havuzlarının etrafını da on metrelik tenteyle kapattı. İlhan Selçuk’u hedef gösteren sorumlular hakkında cezai işlem başlatılması istendi Vakit, cesareti AKP’den alıyor İstanbul Haber Servisi Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri (ADD) Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’u hedef gösteren Anadolu’da Vakit gazetesinin sorumluları hakkında cezai işlem başlatılmasını istedi. Avrupa ADD Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, yaptığı yazılı açıklamada, ‘‘şeriatçı şer gazetesi’’ olarak nitelediği Anadolu’da Vakit’in, daha önce hedef gösterdiği Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday’ın, gazetemiz yazarı Ahmet Taner Kışlalı’nın katledildiğine dikkat çekti. Son zamanlarda da Anadolu’da Vakit’in Cumhuriyet gazetesini ve türbanı reddeden Danıştay üyelerini hedef gösterdiğini anımsatan Avrupa ADD Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, ‘‘Cumhuriyet’e 3 kez bombalı saldırı düzenlendi ve Danıştay üyelerine silah saldırı yapıldı, bir üye katledildi ,diğerleri yaralandı. Aynı gazete, şimdi de adı Cumhuriyet ile özdeşleşmiş , önder Kemalistlerden, yaşayan anıt İlhan Selçuk’u hedef göstermektedir’’ dedi. oerinc?cumhuriyet.com.tr ‘Halk iktidardan yetkiyi geri almalı’ Anadolu’da Vakit gazetesinin, bu cesareti AKP iktidarından aldığını belirten Genel Başkan Dursun Atılgan, şöyle devam etti: ‘‘Cumhuriyet’e ve Danıştay’a yönelik saldırılar karşısında iktidarın susması gibi gerçekler ana hatlarıyla şer gazetesinin nereden cesaret aldığını ortaya koymaktadır. Laik, demokratik, üniter Türkiye Cumhuriyeti, gücünü şimdiki iktidardan alan tesettürlülerin ve cesaretini emperyalist güçlerden, iktidarın zaafından alan bölücülerin işgaline sürüklenmektedir. Yarın bunların işbirliği yapmaları mümkündür. Dolayısıyla Türk halkı, Mustafa Kemal Atatürk’ün anımsattığı ‘tarihin gösterdiği vasıtaya’ başvurarak bu iktidardan yetkiyi duraksamaksızın geri almak zorundadır.’’ Elektrik protestosu ? İSTANBUL (AA) Fatih Tekinel Sokak’ta toplanan ve ellerindeki mumları yakan Kocadede Mahallesi sakinleri, elektriklerin 4 gündür kesik olmasını protesto etti. Mahallede esnaflık yapan Hüseyin Pişkin, dükkânındaki dondurmaların eridiğini, peynir ve benzeri gıdaların bozulduğunu belirterek ‘‘Kesintiden bu yana 3 eve hırsız girdi, bir evde de mum nedeniyle yangın çıktı. Arızanın giderilmesini istiyoruz’’ diye konuştu. Dayak yiyen muhtara destek İnsan Hakları Derneği (İHD), 12 Ağustos gecesi polisten dayak yiyen Gümüşsuyu Mahallesi Muhtarı Çiğdem Nalbantoğlu’na, saldırıya uğradığı Taksim Polis Merkezi önünde destek vererek polisin keyfi uygulamalarına son vermesini istedi. ‘‘Bu karakolda işkence vardır’’, ‘‘Gümüşsuyu Mahalle Muhtarı burada darp edildi’’, ‘‘İşkencesiz bir dünya istiyoruz’’ dövizleri taşıyan grup adına konuşan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Hürriyet Şener, Terörle Mücadele Yasası’nın yasalaşmasından sonra, bu yasadan güç alan polisin herkesi potansiyel suçlu olarak gördüğünü belirterek ‘‘Demokratik hak arama eylemlerine yönelik gazlı, coplu saldırılar, sokaklarda gerekçesiz aramalar, örgüt üyesi suçlamasıyla açılan davalar gittikçe artıyor’’ dedi. Şener, Nalbantoğlu’nun da bu keyfi uygulamanın kurbanı olduğunu ifade ederek ‘‘Muhtara yönelik saldırıyı gerçekleştiren polisler hakkında soruşturma açılmalı ve Taksim Polis Karakolu hakkında inceleme başlatılmalı’’ diye konuştu. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle