13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Hükümetin önerdiği zammı hakaret kabul eden memurların tepkisi AKP’yi sinirlendirdi Bizde Bu Gaflet Varken Nikos Rolandis Kıbrıs Rum Kesimi’nin tanınmış politikacılarından biri; 1978 83 yılları arasında Spiros Kipriyanu Hükümeti’nde Dışişleri Bakanı, 1998 2003 yılları arasında da Glafkos Klerides Hükümeti döneminde Sanayi Bakanı olmak üzere on yıl bakanlık koltuklarında oturmuş, 1986’da Liberal Parti’yi kurmuş olan Rolandis’in, Kıbrıs Türklerine karşı izlediği politika da ilginç bir gelişme göstermiştir. Dışişleri Bakanlığı sırasında Türklere karşı Şahinler safında yer almış olan Rolandis, zaman içinde bu politikanın kendilerine de bir şey kazandırmadığını, Kıbrıs’ta haklı ve kalıcı bir barışı sağlayamadığını görmüş ve daha uzlaşmacı bir tavrı benimsemiştir. Önceki günkü Milliyet’te Rolandis’in Lefkoşa’da yayımlanan Rum Politis gazetesine verdiği demecin haberi vardı. Söz konusu demecinin bir yerinde, deneyimli politikacı şunları söylüyor: ‘‘...Tren istasyona her zaman gelmez. Geldiği zaman da biz kaçmasına izin verdik. Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili olarak, trene binmeyi 1974’ten bu yana yedi kez reddettik.’’ Kıbrıs Rumlarının Annan Planı’nı reddetmelerinin bir hata olduğunu söyleyen eski Dışişleri Bakanı, sonunda gerçeği de kavramış görünüyor. Rolandis çok önemli bir hususu, Ada’da yalnız tek bir toplumun rızası ile çözüm olamayacağını açıklıkla dile getiriyor. ??? Bilmem bugün Kuzey Kıbrıs’ta iktidarı elinde tutan Mehmet Ali Talat’a, danışmanları Rum gazetelerinde çıkan yazıları iletiyorlar mı? Herhalde iletmeleri gerekir? Eğer ilettilerse, o satırları ya da çevirisini okuyan Mehmet Ali Talat acaba ne düşünmüştür dersiniz? Bilindiği gibi Talat, ‘‘uzlaşmaz!’’ Denktaş’ın yerine, ılımlı tavrıyla Kıbrıs’ta çözümü sağlaması için hazırlanmış ve Türkiye, AB, ABD’nin de desteğiyle iktidara ulaştırılmıştır. Ama Talat, her türlü isteğe boyun eğmesine rağmen, yeni ödün talepleriyle karşılaşmanın dışında elle tutulur herhangi bir sonuç sağlayamamıştır. Annan Planı’nın Kıbrıs Türkleri tarafından kabul edilip Rumlar tarafından reddedilmesinden sonra, KKTC’nin içinde bulunduğu izolasyondan kurtulacağını ileri sürenlerin tahminlerinin nasıl boşa çıktığını da hepimiz yaşayarak görüyoruz. Annan Planı’nın Rumlar tarafından reddi, ne Yunanistan’ı ne de Rumları güç durumda bırakmıştır. Şu anda Türkiye katma protokole uyarak limanları açmadığı için, AB ile belki müzakerelerin kesilmesine kadar varacak bir sorunu yaşamaktadır. ??? Yine bilmiyorum, Rolandis’in açıklamaları Recep Tayyip Erdoğan’ın eline ulaşmış mıdır? Ulaştıysa acaba, Tayyip Bey ne düşünmüştür? O Tayyip Bey ki, ‘‘Çözümsüzlük çözüm değildir’’ derken Rauf Denktaş’ı, imanın da ötesinde bir açıklıkla uzlaşmaz inatçı bir lider olarak suçlamaktan ve bu görüşünü dünyaya ilan etmekten çekinmemekteydi... Türkiye’de bir kısım AB tutkunu basın, Batı’nın her dediğine ‘‘başüstüne’’ diyerek, ülkemizde bir doğu toplumu yaratmanın peşindeki AKP ile el ele vererek, Denktaş’ı karalama kampanyasını başarıyla yürütüp, Rauf Bey’i saf dışı bırakmayı başarmışlardır. 1974 yılından bu yana sürekli yazdık: Rumların keyifleri yerindeydi ve Kıbrıs sorununda çözüm istemeyen, asıl Yunan ve Rum tarafıydı. Türk tarafının birçok haklı talebine yanıt getirmeyen Annan Planı’nın bile Rumlar tarafından reddedilmesi, bu görüşün doğruluğunun en büyük kanıtıydı. Ama bütün bunları dünyaya anlatamadık. Bırakın dünyaya anlatmayı bir yana, bir kısım medyanın yıldızları ile AKP’ye bile anlatmak imkânımız olmadı. O yüzden sanıyorum ki Rolandis kaçan fırsatlara hayıflanmakla hata ediyor. Bizde bu aymazlık varken, Rumlar değil 7, daha 77 kez bile fırsat kaçırsalar hiçbir şey olmaz. Sendikalar eylemde ? Önerilen komik zammın ardından tepkilerini dile getirmek için eylemlere başlayan memur sendikaları konfederasyonları, hükümetin masaya daha ciddi ve gerçekçi bir öneri getirmesini bekliyor. Sürecin kendisini yıpratacağını anlayan AKP yönetimi ise kamu çalışanlarının demokratik hakkı olan eylemleri “çatışmacı ve uzlaşmaz tavır” olarak tanımlıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Memur sendikalarıyla hükümet arasındaki toplu görüşmelerin 4. turu bugün gerçekleştirilecek. Memur sendikaları, AKP hükümetinin sunduğu zam oranına karşı eyleme başlarken AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan, eylem kararına, ‘‘Geçmişten gelen çatışmacı ve uzlaşmaz tutumları sürdürmek isteyen kişi ve kurumların eseri olarak görülmelidir’’ diyerek tepki gösterdi. Memur sendikalarıyla hükümet arasındaki toplu görüşmelerin 4. turu bugün yapılacak. Görüşme, Başbakanlık’ın yeni binasında saat 14.00’te gerçekleştirilecek. Görüşmelerin 1. ve 2. SENDİKALARA DESTEK KESK Genel Merkezi’nin çağrısı üzerine çok sayıda ilden gelen KESK’e bağlı sendikaların yöneticileri ve başkentteki KESK üyeleri, Kızılay’da eylem yaptı. KESK’liler ‘‘Toplusözleşme hakkımız vardır, kullanacağız’’ yazılı dövizler taşıyarak AKP’yi toplusözleşme masasına oturmaya çağırdılar. KESK üyelerine DİSK, TMMOB, Ankara Sendika Şubeleri Platformu ile bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütleri de destek verdi. İstanbul’da da KamuSen ile Türkİş, hükümetin zam politikalarına karşı birlikte mücadele edeceklerini açıkladılar. KamuSen’in Aksaray metrosu önündeki çadırını ziyaret eden Türk İş Bölge Başkanı Faruk Büyükkucak, ‘‘Bütün kamu sendikaları birleşmeli’’ dedi. (AA) turunda memurların enflasyondan kaynaklanan 2006 yılı kayıplarının nasıl giderileceği görüşülmüş, uzlaşmaya varılamaması nedeniyle konunun sonraki toplantılara bırakılmasına karar verilmişti. Taraflar ayrıca, 40+40 YTL ’lik denge tazminatı uygulamasından kaynaklanan şikâyetlerin değerlendirilmesi ve sözleşmeli personelin ücret skalasıyla ilgili Yüksek Planlama Kurulu’nun aldığı karar ve bu karar üzerine KİT yönetimlerinin uygulamalarına yönelik icraatların değerlendirilmesi için 2 ayrı komisyon kurulmasını kararlaştırmıştı. Görüşmelerin 3. turunda hükümet, enflasyon hedefi doğrultusunda, memur maaşlarına 2007 yılının birinci ve ikinci 6 ayları için yüzde 2’şer oranında zam önerisinde bulunmuş, oluşabilecek enflasyon farkını da maaşlara yansıtmayı taahhüt etmişti. Hükümetin bu önerisi, memur konfederasyonları tarafından ‘‘komik, memura hakaret, kabul edilemez’’ biçiminde değerlendirilmişti. Konfederasyonlar, hükümetin masaya daha ciddi ve gerçekçi bir öneri getirmesini bekliyor. Türkiye KamuSen aile ve çocuk yardımı hariç en düşük memur maaşının 1023 YTL, KESK 1054 YTL olmasını, MemurSen ise sosyal yardımlarla birlikte en düşük memur maaşının 1475 YTL ’ye yükseltilmesini istiyor. Memurlara, 2006 yılı için hedeflenen yüzde 5 oranındaki enflasyon çerçevesinde, bu yılın birinci ve ikinci 6 aylarında yüzde 2.5 zam verilmişti. Hükümetin önerdiği zam oranına karşı sendikalar, dün itibarıyla eylem kararını uygulamaya koydu. KESK, dün Yeni Karamürsel mağazası önünde oturma eylemi gerçekleştirdi. Oturma eylemi, bugün de aynı yerde sürdürülecek. KESK’ten yapılan açıklamada, bugün KESK heyetinin Başbakanlık’a gideceği, heyetin dönüşünün ardından oturma eylemine devam edileceği kaydedildi. KamuSen de, 26 Ağustos Cumartesi günü Sıhhıye’de eylem yapacak. KamuSen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, memurların hak ettiğinden ve alın terinden başka bir şey istemediğini belirterek önerilen oranın memurlara hakaret olduğunu söyledi. AKP eyleme tepkili AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan, dün yaptığı yazılı açıklamada, sendikaların eylem kararını eleştirerek ‘‘Sendikaların, görüşmelerin olumlu seyrinde devam ettiği bir ortamda, kriz havası içinde başlattıkları bu tutum, tarafımızca dikkat çekici bulunmuştur’’ dedi. AKP olarak memurları hiçbir zaman enflasyon rakamları altında ezdirmediklerini savunan Ayalan, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Memur konfederasyonlarıyla yapılmakta olan toplu görüşme turları sırasında eylem kararı alınması, geçmişten gelen çatışmacı ve uzlaşmaz tutumlarını sürdürmek isteyen kişi ve kurumların eseri olarak görülmelidir. Memurlarımızın sokağa dökülmeleri de bazı sendikaların memurlarımız üstünden yürüttükleri popülist politikalarını sürdürmek istemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu karar ve girişimler, ülke çıkarlarına hizmet etmekten öte bazı sendikaların kendi çıkarları için memurları kullanma girişimi olarak değerlendirilmelidir. Biz, demokratik hak arayışlarına asla karşı değiliz, tam tersine bunun teşvikçisiyiz. Ancak bunun rasyonel olmayan ve art niyetli girişimlerle yapılması durumunda ülkenin huzur ortamına verilecek zarar göz ardı edilmemelidir.’’ GÖKÇEK YİNE ERTELEDİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Protokol değil çile yolu oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anakent Belediyesi, daha önce 30 Ağustos’ta açılışını yapacağını duyurduğu Esenboğa Protokol Yolu’nun ilan edilen tarihte hizmete giremeyeceğini bildirdi. Kararla, Melih Gökçek’in ‘‘ertelenen açılışlar’’ kervanına bir yenisi daha eklenirken, yurttaşların AnkaraEsenboğa Havaalanı arasındaki çilesi bir süre daha devam edecek. Anakent Belediye Başkanı Gökçek’in, açılacağı tarihi aylar öncesinden ilan ettiği projelerin bitim tarihini sürekli ertelemesi dikkat çekiyor. Anakent yönetimi son olarak, ‘‘30 Ağustos’ta hizmete girecek’’ dediği Esenboğa Yolu’nun ? Anakent Belediye Başkanı söz konusu tarihte açılamayacağını Melih bildirdi. Toplam Gökçek’in, 14.5 kilometre açılacağı tarihi uzunluğunda ve aylar öncesinden yapımında 2 bin personel ile 500 iş ilan ettiği makinesinin 24 saat projelerin bitim vardiyalı olarak tarihini sürekli çalıştığı protokol ertelemesi dikkat yolunun ne zaman çekiyor. Anakent bitirileceğine ilişkin yeni bir tarih de yönetimi son verilmedi. Anakent olarak, ‘‘30 Belediyesi Ağustos’ta yetkilileri ise hizmete girecek’’ yapılan düzenleme dediği Esenboğa öncesi gidişgeliş 4 şerit olan yolun, Protokol çalışmaların Yolu’nun söz tamamlanmasının konusu tarihte ardından 8 şeride açılamayacağını çıkacağını bildirdi. anlatarak, yol güzergâhında 3 köprülü kavşak, 3 derin kavşak, 4 yaya üst geçidi ve 1 adet araç köprüsü inşa edildiğini kaydetti. Yetkililer, ayrıca konulacak yeşil ışıklarla gece saatlerinde ağaçlar ve diğer bitkilerin aydınlatılacağını belirtti. Yolun tamamlanmasının ardından trafiğin rahatlayacağını kaydeden yetkililer, havalimanına daha kısa sürede ulaşılabileceğini de ifade etti. Anakent Belediye Başkanı Gökçek, yeni bir düzenlemenin yapıldığı Gençlik Parkı’nın da bu yıl 29 Ekim’de açılacağını bildirmiş, ancak daha sonra açılışın 2007’ye kaldığını duyurmuştu. Milli Kütüphane’nin önüne yapılan Gökkuşağı Yolu’nun açılışı da ilanlarla duyurulmasına karşın, belirtilen tarihe kısa bir süre kala ertelenmişti. asirmen?cumhuriyet.com.tr KAÇAKÇILIK OPERASYONU [email protected] Vakıflara devredilmesinin ardından yasadışı atamalar hız kazandı Gureba’da kadrolaşma atağı ŞULE KÖKTÜRK Habur’da 30 suikast silahı ele geçirildi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Şırnak’ın Silopi ilçesinde Türkiye’ye kaçak yollarla girmeye çalışan bir Iraklıda 30 adet Glocka marka suikast tabancası ele geçirildi. Habur Sınır Kapısı’nın bulunduğu Silopi’de son dönemde silah kaçakçılarına yönelik operasyonlarda çok sayıda Glock marka silah ele geçirildi. Son olarak dört gün önce Irak uyruklu bir kişide 30 adet Glock marka hayalet silah bulundu. Şırnak Valiliği’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, 20 Ağustos’ta Habur Gümrük Kapısı yakınlarındaki 2728 No’lu sınır taşları arasında saat 21.30’da, jandarma sınır birliklerince pusu kurulduğu belirtildi. Çalışmalar sonucunda yasadışı yollardan geçerek Türkiye’ye giren Irak uyruklu Muhammed Kasım Ali 3 ayrı çanta içerisinde 30 adet Glocka marka 9 milimetrelik tabanca ile bu tabancalara ait 60 adet şarjörle yakalandı. Muhammed Kasım Ali, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. Beş yıl içinde 3’üncü kez kurum değiştiren Bezmi Âlem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sağlık Bakanlığı’ndan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesinin ardından, AKP iktidarının sağlıkta kadrolaşma hareketlerine sahne oldu. AKP, yıllardır tarikatların ele geçirmeye çalıştığı hastaneye, yasa gereği bir doçent şefi başhekim olarak ataması gerekirken, hastanedeki 24 şeften birini değil, 2000 yılında türbanlı doktora olumlu sicil veren Uzman Doktor Şener Yediyıldız’ı atadı. Mazbut vakıf, yani Osmanlı’dan kalan tek vakıf hastanesi olan Bezmi Âlem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde karmaşa bir türlü sona ermiyor. 1943 yılından bu yana birçok kurumun yönetimi altına giren hastane, 2000 yılında tartışmalı bir şekilde SSK’ye devredilmişti. Geçen yıl ise hastanelerin birleştirilmesi sırasında Sağlık Bakanlığı yönetimine giren hastanenin, yasada yer alan ‘‘askeri hastanelerin, üniversi te hastanelerinin ve mazbut vakıf hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmemesi’’ maddesine göre direkt Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi gerekiyordu. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün devir işlemlerini tamamlayamaması nedeniyle hastanenin devri, 8 Ağustos 2006’da, yani geçen salı günü yapılabildi. Devrin ardından, hastane sı olduğu 2000 yılında, ikinci sicil amiri olarak, türbanlı doktorlara olumlu sicil veren Yediyıldız hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yapılan soruşturma sonucunda, diğer görevlilerle beraber dava açılmıştı. Başhekim Yediyıldız’ın, Fatih’te bir tarikata üye olduğu da iddia ediliyor. ? AKP, 24 şefi bulunan Vakıf Gureba Hastanesi’ne, yasa gereği bu şeflerden birini başhekim olarak ataması gerekirken, 2000 yılında türbanlı doktora olumlu sicil veren Uzman Doktor Şener Yediyıldız’ı ‘tedviren’ atadı. de ‘‘Ben yaptım oldu’’ düşüncesini hâkim kılmayı amaçlayan AKP, hızlı bir şekilde kadrolaştı. Atama kurallarını hiçe sayan AKP, hastanedeki 24 şeften birini başhekim olarak ataması gerekirken, ‘‘bu göreve gelebilecek nitelikte birini bulamadığı için(!)’’‘‘tedviren’’, Uzman Doktor Şener Yediyıldız’ı atadı. AKP yaptığı tedviren atama ile atamanın yargıdan dönmesinin önünü de kesti. Hastanenin başhekim yardımcıHastanedeki kadrolaşma çabaları bununla da bitmiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün hastane için ayırdığı kadronun yetersiz olması nedeniyle, aralarında 20 yıllık klinik şeflerinin de bulunduğu 153 personel, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi kadrosunda istihdam edilerek geçici görevle Vakıf Gureba Hastanesi’nde çalışıyor gibi gösterildi. Ancak AKP’nin sınavsız olarak atadığı klinik şefleri, atanmala rını sağlayan yasanın Danıştay’dan dönmesine karşın, hem şef kadrolarında, hem de Vakıf Gureba Hastanesi’nde kaldılar. Bu şefler arasında Dr. Emin Özbek, Dr. İlhan Karacan, Dr. Tufan Tütek, Dr. Yavuz Önal ve Dr. Ömer Soysal yer alıyor. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde istihdam edilen personel huzursuz, yönetimin kendilerini Haseki kadrosunda bırakıp bezdirme politikaları uygulayacağını düşünüyor. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, ‘‘AKP Sağlık Bakanlığı’nda doğrudan atama yapamıyordu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçince, atamaları daha kolay yaptı. Vakıf Gureba Hastanesi bir eğitim kurumudur, atamalarda objektiflik korunmalı’’ dedi. Hastane Başhekimi Şener Yediyıldız, hastanenin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi ile sahibinin değiştiğini ve böylece yeni başhekim atanmasının yasal olduğunu savundu. Yediyıldız’dan önceki başhekim Mustafa Şahin ise ‘‘görevde olduğu için konuşamayacağını’’ söyledi. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle