10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB PB PB PB PB PB 32 35 35 33 36 39 40 40 30 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y PB Y PB PB A 31 28 29 30 36 35 35 35 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A B B PB 34 34 41 42 40 40 31 28 29 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Eskişehir ve Kütahya çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yağış alan yerlerde biraz azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB PB PB PB PB PB 20 19 23 20 22 22 19 26 27 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB PB PB PB PB PB PB PB 29 31 22 29 34 33 27 35 27 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB B B B B B B A Y 23 31 25 36 34 27 28 37 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu PKK ile mücadele Türkiye de koordinatör atayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin, ABD’nin atayacağı PKK özel temsilcisine karşılık gelecek bir koordinatör atayacağı bildirildi. Buna göre koordinatör Türkiye’de olacak ve ABD’li muhatabı ile birlikte çalışacak. Irak’ın da Türkiye’ye, PKK’ye ilişkin bir özel temsilci atayacağı bildiriliyor. Kaynaklar, böylece PKK konusundaki 3’lü mekanizmanın hızlı bir biçimde işler hale geleceğini ifade ediyorlar. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre Türk koordinatörün ABD’linin muhatabı olarak Türkiye’de bulunacağı ve yapacağı görüşmeleri doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e aktaracağı kaydediliyor. Türkiye’nin atayacağı koordinatörün niteliğinin ABD tarafından belirlenecek temsilcinin niteliğine göre olacağı belirtiliyor. ABD’nin temsilcisinin faal ya da emekli bir asker olması durumunda Türkiye’den de bu görevi yürütecek kişinin bir TSK mensubu olabileceği dile getiriliyor. ABD’nin IRA konusunda olduğu gibi emekli bir senatörü görevlendirmesi durumunda ise Türkiye’nin bu görevi bir diplomata teslim edeceği ifade ediliyor. Askerden 3 çekince Lübnan konusundaki görüşler hükümete iletildi: 1BM net bir karar almadı. 2 Türkiye’nin bölgeye gitmesi akılcı değil. 3 Görev tanımı, yeri ve zamanı belirsiz. Lübnan Kosova değil. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet ile TSK arasında Lübnan’a asker gönderilmesi konusundaki görüş ayrılığı derinleşiyor. TSK, bu konudaki 3 çekincesini hükümete iletti. Askerler, İslam ülkeleri bile olabildiğince tarafsız kalmaya çalışırken, Türkiye’nin bölgeye gitmesinin ‘‘akılcı’’ olmadığına dikkat çektiler. Başbakanlık’ta pazartesi günü Başbakan Tayyip Erdoğan, bakanlar, ilgili bürokratlar ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve 30 Ağustos’tan geçerli olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı’na atanan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın katılımıyla gerçekleştirilen toplantı ve sonrasındaki gelişmeler netleşmeye başladı. Başbakan Erdoğan’ın, Lübnan’a asker gönderme konusundaki ‘‘aceleci’’ tutumu, başından bu yana konuya ‘‘ihtiyatlı’’ yaklaşılması gerektiğini dile getiren askerleri rahatsız etti. Cumhuriyet’in aldığı bilgiye göre askerin hükümete ilettiği 3 çekincesi şöyle: 1 Birleşmiş Milletler’in henüz net bir kararı yok. Bölgedeki durum da netleşmiş değil. Ateşkesin koşulları bile ilan edilmedi. 2 İslam ülkeleri bile olabildiğince tarafsız kalmaya çalışırken, Türkiye’nin oraya gitmesi akılcı değil. Onların tavrını görelim. 3 Olası bir gidişte görev tanımı, yeri ve zamanı belli değil. Bunun belli olduğuna ilişkin bilgiler verilse bile bu bilgilerin gerçeği yansıtması zor. Lübnan, Kosova değil. Kosova’daki başarının zemini orada yok. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY CHP’DEN TEPKİ Irak’tan da temsilci Öte yandan Irak’ın da PKK’ye ilişkin olarak özel temsilci görevlendirerek, Türkiye’ye atayacağı belirtiliyor. Irak’ın Ankara Büyükelçiliği bünyesinde olacağı ifade edilen temsilcinin 3’lü görüşmelerin Ankara üzerinde daha rahat yürütülmesi amacıyla görevlendirileceği belirtiliyor. Iraklı kaynaklar, 3’lü görüşmelerin başlatılması için ABD’nin temsilcisinin atanmasını beklediklerini kaydediyorlar. Kaynaklar, Irak’tan gönderilecek özel temsilcinin müzakere etmeye tam yetkili olacağını belirtiyor. Kaçakçıların 1970’lerde ekmek parası uğruna arkalarına kalaslar bağlayarak mayınlı arazilere sürdüğü, Hamas militanlarının canlı bomba olarak kullandığı ve Irak’taki direnişçilerin roket rampasına dönüştürdüğü eşekler, Patriot’ların çağında, kan pazarına yük taşıma ilkelliğine alet ediliyor! ‘Hükümet Meclis’ten korkuyor’ ANKARA/İZMİR (Cumhuriyet) TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Lübnan’a asker gönderilmesiyle ilgili olarak ‘‘BM bağlayıcı karar alırsa Meclis’e gelmeden hükümet izniyle yapılması mümkün’’ sözleri tartışma yarattı. CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, mutlaka TBMM’den izin alınması gerektiğini belirtirken AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz da ‘‘Hükümet böyle bir ihtiyacı talep olarak gündeme getirirse TBMM sonuç olarak toplanabilir ve kararını verir’’ diyerek Arınç’la ters düştü. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Adnan Menderes Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, Lübnan’daki çatışma ortamından uzak durması gerektiğini bildirdi. Türkiye’nin dini ve etnik temelli çatışmalara dahil olmasını istemediklerini vurgulayan Baykal, ‘‘Lübnan’da bu olguların her ikisi de mevcut. Biz kendi teröristimizle baş etme çabasındayken bir de dünyanın en eski çatışmasına çare bulmamız isteniyor. Karar, TBMM’ye aittir’’ dedi. Şiddetin zorunlu hamalları Hamas’ın canlı bomba olarak kullandığı eşekler Irak’ta roket rampasına dönüştürülüyor, PKK de bomba yükleyerek askeri karakola sürüyor MEHMET FARAÇ Kapsamlı operasyon İran PKK’nin peşine düştü Yurt Haberleri Servisi İran ordusunun PKK militanlarına karşı sınırı geçerek Kuzey Irak’ın Hacı Umren bölgesi ile örgütün üslendiği Kandil Dağı’na yönelik kapsamlı operasyon başlattığı ileri sürülüyor. PKK kaynakları, çatışmalarda çok sayıda İran askerinin öldüğünü iddia ediyor. İddiaya göre İran Ordusu’nun PKK’lilere yönelik 1314 Ağustos’taki operasyonuna misilleme yapan teröristler, önceki gün askeri bir aracı pusuya düşürerek 10 İran askerini öldürdü. Saldırının ardından İran Ordusu’nun, PKK’lilerin bulunduğu bölgelere dün sabah operasyon başlattığı bildirildi. İran birliklerinin, K. Irak sınırları içindeki Balakayeti bölgesinin Hacı İbrahim Vadisi üzerinden PKK’lilerin barındığı alanlara yönelik kara operasyonunun yer yer çatışmalara dönüşerek devam ettiği haber veriliyor. PKK’ye yakın ANF Ajansı, Hacı Umran bölgesiyle Kandil Dağı eteklerinde bulunan; Seripaye, Kanikoxereşe, Geruy Gezgezke, Gabalek, Berdunaz, Derawi Melazade, Hozi Mergesir ve Pirerok bölgelerinin, İran Ordusu’na bağlı topçu birlikleri tarafından top atışına tutulduğunu öne sürüyor. Mardin’in Nusaybin ilçesinde bomba yüklü bir eşeğin askeri karakol yakınlarında infilak etmesi, hayvanların terörün yanı sıra savaşlar ve kaçakçılıkta da kullanıldığı dönemleri anımsatıyor. Kaçakçıların 1970’lerde ekmek parası uğruna arkalarına kalaslar bağlayarak mayınlı arazilere sürdüğü, Hamas militanlarının canlı bomba olarak kullandığı ve Irak’taki direnişçilerin roket rampasına dönüştürdüğü eşekler, Patriot’ların çağında, kan pazarına yük taşıma ilkelliğine alet ediliyor! İnsanlık eşek üzerinden ikiyüzlülük sergiliyor! İnsan yerleşmelerinin başladığı binlerce yıl öncesinden bu yana toprak, su ve din uğruna savaşların, son dönemde de terör olaylarının eksilmediği Mezopotamya’da bir türlü durmayan kan, hayvanlara da yaşamı zehir ediyor. İnsanların beslenmesinden yüklerinin taşınmasına kadar yaşamın her alanında acımasızca kullanılan hayvanları rant ya da şiddete alet etme alışkanlığı bitmiyor. 1970’lerde Urfa ve Mardin bölgesindeki kaçakçılar, Suriye sınırındaki mayınlar yüzünden çok kayıp veriyor, yüzlerce insan da sakat kalıyor. Sonunda mayın ları aşmak için ilginç bir yöntem geliştiriliyor. O dönemde, özellikle yaşlanmış, sakat ya da sahipsiz eşekler, arkalarına kalaslar bağlanarak mayınlı arazilere yönlendiriliyor. Mayınlar bu şekilde patlatılıyor ve geçimlerini kaçakçılıkla sağlayanlar, eşeklerin canlarıyla açtığı bu yollardan Suriye’ye büyükbaş hayvan kaçırıyor. Olayın trajik yönü bununla da bitmiyor. Kaçakçılar ülkeye aynı yoldan çoğu zaman ‘‘soylu’’ eşekler üzerinde dönüyor!.. Suriye’den daha kıymetli ve güçlü oldukları gerekçesiyle alınan beyaz (Şam) eşekler, hemcinslerinin açtığı yollardan geçilerek binek hayvanı olarak kullanılacakları kaçakçı ağalarının konaklarına bağlanıyor. Çaresizlik, yoksulluk Mayınlı topraklarda ‘‘sahipsiz’’likle ‘‘soylu’’luk arasındaki çelişki uzun süre devam ediyor. Eşek soyunun başına gelen bununla da kalmıyor. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, şiddeti ve direnişi egemen kılmak isteyenler bazen çaresizlikten, bazen de yoksulluktan dolayı hayvanlardan yararlanmayı sürdürüyor. 26 Ocak 2003’te, Hamas militanlarının Beytüllahim’de İsrail askerlerini taşıyan otobüse yönelik canlı bomba saldırısında, üzerine pat layıcı yerleştirilmiş bir eşeğin kullanıldığı anlaşılıyor. Bomba düzeneği taşıyan eşekler Irak’ın işgalinde de göreve zorlanıyor. 2003’ün Kasım ayında direnişçilerin Bağdat’taki Filistin Oteli’ne attığı roketlerin eşek arabalarına monte edilmiş rampalardan fırlatıldığı anlaşılıyor. ABD askerleri, bölgede yaptıkları araştırmada, Bedevi yoksulluğunu özetleyen tuhaf savaş araçlarıyla karşılaşıyor! 12 ve 21 Kasım tarihlerinde, üzerlerine 30’ar roket kapasiteli rampalar yerleştirilmiş üç adet eşek arabası bulan ABD askerleri, eşekten düşmüşe dönüyor!.. Son olarak üç gün önce Nusaybin’e bağlı Üçköy’de, bomba düzeneği yerleştirilmiş bir eşeğin jandarma karakoluna yönlendirildiğinin ortaya çıkması, işte bunları anımsatıyor. İddiaya göre, karakol yerine dağ yamacına yönelen eşek, kısa süre sonra şiddetli patlamayla paramparça oluyor. Bölge insanı eşeğin karakola yönlenmesi halinde olacakları düşünmek bile istemiyor, bu ilginç tuzağın teröristlerce hazırlandığını iddia ediyor. İnsanın insana kıydığı savaşlar ya da terör olaylarında, öfkelerini doğanın çaresiz, savunmasız ve cefakâr canlılarına yükleyenler belki de sadece ‘‘eşek şakası’’ yaptıklarını düşünüyor?.. 30 gün hedef gözetmeksizin süren savaşta kimin kazandığı bile net değil. Bütün taraflar kendi zaferini ilan etti. Bizce bu savaşın kazananı yok, kaybedeni herkes... Bugün gelişmelerin Türkiye’yi ilgilendiren bölümünü sütuna yatıralım... Başbakan Erdoğan daha savaşın ilk günlerinde, kısa süre içinde ateşkes ilan edileceğini düşünerek şunu söylemişti: ‘‘Barış gücüne biz de asker verebiliriz...’’ Erdoğan’ın o günlerdeki bu sözleri ‘‘olsa olsa’’ yaklaşımıyla söylediği izlenimi vardı. Ancak ateşkesin ilanından hemen sonra Lübnan Başbakanı Sinyora’nın Türkiye’ye asker göndereceği için teşekkür etmesi, AKP’nin bu konuda da Türkiye’yle paylaşmadığı gündemi olduğunu ortaya koydu. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan olası barış gücüne asker gönderme sözünü verdi. Şimdi bu sözü nasıl tutacağını düşünüyor! ??? Lübnan’a asker gönderme konusu, hafta başındaki Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yanı sıra ilgili bakanların ve bürokratların katıldığı zirvede tartışıldı. Bize ulaşan bilgilere göre zirvede askerler üç saptamayı ve buna bağlı üç soruyu öne çıkardılar: 1 BM’nin henüz net bir kararı yok. Bölgedeki durum da netleşmiş değil. Ateşkesin koşulları bile ilan edilmedi. Biz ilan edilmemiş bir sürecin koruyucusu ve kurucusu mu olacağız? 2 İslam ülkeleri bile olabildiğince tarafsız kalmaya çalışırken, Türkiye’nin oraya gitmesi akılcı değil. Onların tavrını görelim. Bu ülkelerin gerçek duruşu ne? 3 Olası bir gidişte görev tanımı, yeri ve zamanı belli değil. Bunun belli olduğuna ilişkin bilgiler verilse bile bu bilgilerin gerçeği yansıtması zor. Lübnan, Kosova değil. Kosova’daki başarının zemini orada yok. Önce asker gönderme kararını ilan edip sonra bu kararın içini doldurmaya çalışmak bir dizi tartışmayı beraberinde getirmez mi? Bu saptamalar ve sorular önümüzdeki dönemin gündemini belirleyecek. Zirvenin ardından Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la görüştü. Sezer’in ABD merkezli politikalarla ilgili görüşleri biliniyor. Baykal da Gül’le görüşmesinden sonra Türkiye’nin Lübnan çıkmazına bulaşmasının sakıncalarını kamuoyuyla paylaştı. ??? Erdoğan’ın Lübnan olayını tartıştığı bir zemin daha vardı: AKP’nin Merkez Karar ve Yürütme Kurulu. Erdoğan, iç politikanın yanı sıra dış politikayla ilgili gelişmeleri de devlet kurumlarından çok AKP organları ile tartışıyor. Bu hafta ayrıca Erdoğan’ın ABD’ye gitme, Bush’la kucaklaşma arzusunun ekim ayında gerçekleşeceği de öne çıkan haberlerdendi. Öngörümüz o ki; Erdoğan, ABD’ye, Lübnan’la ilgili Bush yönetiminin istediği sözleri verdi. Bunun karşılığında randevuyu kesinleştirdi. Erdoğan haziran ayında ‘‘Yakında ABD’ye gideceğim’’ demiş, olmamıştı! Dileriz Erdoğan, şöyle bir yol haritası çizmemiştir: 2007’de gerçekleştirmek istediğim her şeyi başarmak için Bush yönetiminin isteklerine evet demeliyim! ankcum?cumhuriyet.com.tr Arınç’ın sözlerine eleştiri Arınç’ın sözlerine yanıt veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi ise AKP iktidarının dış politikada bugüne kadar sergilediği çelişkilerin sürdüğünü belirterek ‘‘Ne TBMM ne de kamuoyu özellikle dış politikada ve kritik konularda aydınlatılmıyor, o nedenle de sonuç hep Türkiye’nin aleyhinde gelişiyor’’ dedi. İktidarın Lübnan’a asker gönderme konusunu mutlaka TBMM’ye getirmesi gerektiğini vurgulayan Selvi, şöyle konuştu: ‘‘Ancak önceden söz verdikleri için, konuyu halktan ve Meclis’ten kaçırarak o uygulamaya girebilmenin zeminini hazırlıyorlar.’’ CHP Grup Başkanvekili Koç da ‘‘Milletlerarası nezaket kurallarının gereği, bir tören kıtasının gönderilmesi olabilir, ortada bir anlaşma da yok. Mutlaka Meclis’ten izin alınmalı. Arınç, her zamanki gibi kendine özgü açıklamalar yapıyor.Anayasa ve içtüzüğü kendine göre yorumluyor. BM ne karar alırsa alsın, konu TBMM’ye gelmeli. Meclis’ten korkuyorlar’’ dedi. Kıbrıslı öğretmenler irticaya karşı haykırdı ? Baştarafı 1. Sayfada tupla Başsavcı Akın Sait’in ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın dikkatine getirdiklerini, ancak herhangi bir önlemin alınmadığını belirten Elcil, laiklik aleyhtarı gelişmelerden rahatsızlık duyduklarını belirtti. Sendika Başkanı Mehmet Karaali ise, eylem sırasında Yönetim Kurulu’nun açıklamasını okudu ve irtica konusunda yaşananları, Özgürlük Mücadelesi Önderi Dr. Fazıl Küçük’e şikâyet etti. Karaali, Ankara hükümetlerinin, eğitim konusunda ortaya koydukları son icraatları, ‘‘toplumsal yapıyı değiştirmeye dönük girişim olarak değerlendirdiklerini’’ ifade etti. Dr. Küçük ve arkadaşlarının binbir zorluk ve emekle attırdığı kara çarşafların, bugün yasadışı din kurslarında beş yaşındaki kız çocuklarına türban olarak giydirildiğini belirten Karaali, eğitimin okulda ve öğretmenler tarafından verilmesinin yasal zorunluluk olduğunu vurgulayarak, cami köşelerinde hocaların uyduruk yasadışı kurslarına, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın, polisin ve hükümetin göz yumduğunu söyledi. ‘Okul istiyoruz cami yapıyorlar’ Dr. Fazıl Küçük’e seslenen Karaali şöyle dedi: ‘‘Siz cehaleti, yobazlığı ve tarikat şeyhlerini sürgün ettiniz, maalesef bizi yönetenler, AKP hükümetinin talimatı ile onlara kucak açtı. Laikliği savunan öğretmenler ‘dinsiz ve imansız’ oldu.’’ Sendika olarak, devletten daha çok okul, daha çok sınıf, daha çok kitap istediklerini, ancak onun yerine, daha çok cami, daha çok imam, daha çok minare, daha çok tarikat yurduyla karşılık aldıklarını belirten Karaali ‘‘Eğitim yatırımlarına 4.5 milyon YTL, dini yatırımlara ise 3 milyon YTL ayrılması bunun kanıtıdır’’ dedi. Karaali, Dr. Küçük’e hitap ederek şöyle dedi: ‘‘Sevgili Doktor; kalk ki, ‘Avrupa’nın aydınlığını Kıbrıslı Türklere taşıyacağını’ söyleyen Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Eğitim Bakanı’nın ve siyasi partilerin, AKP’nin dayatması ile nasıl sustuklarını gör. Bazı aileleri, dini öğreteceğim diye avutup beş yaşından on beş yaşına kadar çocukların başlarını bağlatıp cami köşelerinde yasadışı kurs verenlere göz yuman polisinin icraatlarını gör. Gör ki, belki kendilerine gelirler, belki Kıbrıs Türkü’nün ne olduğunu hatırlarlar, gör ki belki yüzleri kızarır.’’ Musul ve Kerkük’ün yanı sıra Türkiye’nin birçok ili de ‘Kürdistan’toprağı olarak gösteriliyor Türk işçilere PKK haritası TERÖRİSTLER 2 İŞÇİYİ KAÇIRDI BİNGÖL (AA) Bingöl’ün Genç ilçesinde bir grup terörist, yol genişletme çalışmalarında görev yapan 2 işçiyi kaçırdı. PKK üyesi silahlı bir grup, önceki gece Genç ilçesinin Servi beldesine bağlı Ericek ve Gönülaçan köyleri arasında yol genişletme çalışması yapan işçilerin kaldığı özel bir firmaya ait şantiyeyi bastı. Teröristlerin, işçilerden Abdullah Demir ve Hanifi Aydın’ı beraberinde götürdükleri belirtildi. Bölgede operasyon başlatıldı. MERSİN (Cumhuriyet) Kürt grupların kontrolündeki Kuzey Irak’ta çalışan Türk işçilere, sözde ‘‘Özgür Kürdistan’’ haritaları dağıtılarak propaganda yapılıyor. Haritada Musul ve Kerkük’ün yanı sıra Türkiye’nin birçok ili de ‘‘Kürdistan’’ toprağı olarak gösteriliyor. Kuşe kâğıda basılı, İngilizce ve Kürtçe yazıların yer aldığı ve 50x70 cm. oranında hazırlanan haritalar, kimi bölgelerde para karşılığı satılmasına karşın Türkiye’den giden işçilere ve kamyon şoförlerine Barzani taraftarlarınca ücretsiz dağıtılıyor. Haritada, Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerinin yanı sıra, İç Anadolu Bölgesi’ndeki Sıvas ile Akdeniz Bölgesi’ndeki Osmaniye ve İskenderun da ‘‘Kürdistan’’ sınırlarında gösteriliyor. Türkiye’nin yanı sıra Suriye ve İran’ın da topraklarını içeren haritada, sözde bağımsız Kürt devletinin Hazar Denizi kıyısına kadar ulaşması dikkat çekiyor. Haritada, GAP kapsamında yapılan barajlar ve hidroelektrik santralları da ‘‘Kürdistan’’ sınırları içinde yer alıyor. Mersin’den Kuzey Irak’a çalışmak üzere giden Türk işçiler, bölgede faaliyet yürüten Barzani taraftarlarının, kendilerine söz konusu haritayı verdiğini anlattılar.Türk işçiler, ‘‘Türkiye’den gidenlere özellikle bu haritalar veriliyor. Sanırız haritaların Türkiye’de de yaygınlaşmasını, Barzani taraftarlarının Türkiye’de etkinliğinin artmasını istiyorlar’’ dediler. Düzeltme Dün gazetemizin 1. sayfasında ‘‘Evrime en az Türkler inanıyor’’ başlıklı haberde yer alan ‘‘...Türklerin ise yarısının evrime inandığı ortaya çıktı’’ cümlesinin doğrusu şu şekilde olacaktır: ‘‘Ankete katılan Türklerin yarısından biraz fazlası (yaklaşık yüzde 51) evrime inanmadıklarını belirtirken yaklaşık yüzde 27’si inandığını, yüzde 22’si ise kararsız olduğunu söyledi’’ Düzeltir, özür dileriz. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle