25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 HOP Uğur Tasalı: ‘‘Amerika’nın BOP, GOP diyerek Ortadoğu’yu paylaşma hesabına HOP demenin zamanı geldi!’’ Ya ğ m u r E k i m Vergide değişen bir şey yokmuş. “Fatura aynı!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Barzani ordu kuruyormuş. ABD askerine yardımcı şart! Bebek Savaş Ünlü: ‘‘Bebekler büyükleri rahatlıkla anlayabiliyormuş. Savaşlarda bebekler bu yüzden mi öldürülüyor!’’ ANKARA’DAKİ dostlardan Mustafa Yıldırım, ayan beyan demeçlerden yine bir derleme yapmış: ‘‘ABD başkan adaylarından Joseph Liebermann ‘Terorizme karşı savaşım yalnızca silahlı bir savaş değil, aynı zamanda bir değerler savaşıdır. İslamcı terorizm tehdidi bizim kuşağın düşmanıdır. Tıpkı faşizmin ve komünizmin önceki kuşakların düşmanı olduğu gibi 21.yüzyılın uzun savaşını yürütmekteyiz’ buyurmuş. Ulusal Güvenlik için Yahudi Enstitüsü (JINSA) yöneticisi Morris J. Amitay, ‘İslamcı faşist teröristlere ve onları destekleyenlere karşı savaşım ulusumuzun bir numaralı önceliğidir’ demiş. Aracılık firması APCO’nun başkanı Mark Benson da geri kalmamış: ‘İslamcı faşizme her düzeyde ve her ulusun içinde karşı koyarken milyonlarca insana daha iyi bir yaşam öneriyor ve böylece uygar insanların güvenliğini sağlıyoruz.’ Bu sözlerin sahibi kişiler aynı zamanda ‘Şimdiki Tehlike Komitesi’nin (CPD) üst düzey yöneticileridir. CPD, 1950’de, Amerikan halkını Sovyetler’in en büyük tehlike olduğuna inandırarak, silah sanayisine destek için kurulmuştu. Soğuk savaş dönemi, CPD’ciler için tek bir anlam taşıyordu: ABD’nin zaferini sağlayarak dünyanın işgal edilmesi. Soğuk savaşın bitirilmesi, pek çok demokrasi ve insan hakları havarisi için barışın sağlanması iken, asıl sahipler için dünyayı soyup soğana çeviren yeni savaşların başlangıcıydı. CPD’nin son kılığı ‘demokrasi savaşçılığı’dır. Bu CPD yüzden örgüt yapısını değiştirdi. Şimdiki CPD’de hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar ve bağımsızlar yer alıyor. CPD’ye bağlantılı örgütler arasında Hür Müslümanlar Koalisyonu, Suriye Reform Partisi bulunuyor; Global Güvenlik Analiz Enstitüsü, ‘Amerika’yı özgürleştirmenin zamanıdır’ sloganıyla çalışıyor. CPD üst kurulunda Kalkanlı bir kişi de var: Stephen Joshua Solarz. Kalkanlı diyorum, çünkü Kaş sırtlarına villa yapmakla kalmadı, çevrede birçok arsa da aldı. Türkiye’yi yurt edinmeye kararlı. Aslında o, Türkiye’yi değil Likya’yı vatan seçmiş durumda. Amerikan Federal Devleti’nin beşiği olarak ilan ettiği Likya’nın limanı Patara’daki kazılara verdiği destek ve bu desteğin ABD senatosunda yankılanması Likya’nın kurtuluşunun yakın olduğunu gösteriyor!’’ Baykal’ın Misyonu Şu sözler 15 Ağustos tarihli Milliyet gazetesinden: 1 Mart Tezkeresi geçseydi Güneydoğu biterdi!.. Cümle, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ait.. Baykal, tam 3.5 yıl önce kıl payı farkla reddedilen ve Türkiye’nin kader çizgisini değiştiren tezkere ile ilgili sözlerini şöyle sürdürüyor: Tezkere geçseydi bugün Güneydoğu Anadolu, Kuzey Irak ne olduysa o olmuştu... Güneydoğu bugün ABD askerinin, helikopter ve tanklarının dolaştığı, bayrağının çekildiği bir alan olurdu... Etnik gelişmeler kontrolümüzden çıkardı... Derya Sazak’ın röportajında bu sözler ‘‘Baykal’ın iddiası’’ olarak yer alıyor!.. Öncelikle Deniz Baykal’ı kutluyorum; üç yıl gecikmeyle de olsa, tam da Lübnan cehenneminin kıyısındayken gerçeği, ülkenin bir bölümünün birkaç yıl önce neredeyse işgal edileceği gerçeğini hiç eğip bükmeden, gayet net bir şekilde anlatmış. Baykal’ın sözlerinin ‘‘iddia’’ olduğu iddiasına gelince; hayır değil, bu gerçek, hem de tezkerenin hemen ardından, bu ülkenin ‘‘işbirlikçi’’ olmayan kalemleri tarafından defalarca yazıldı, anlatıldı!.. Üstelik Batı gazetelerinde de defalarca yer aldı... ??? Aşağıdaki alıntı, benim 20 Mart 2003 tarihli ‘‘B Planı Asla Olmadı’’ başlıklı yazımdan: Kuzey Irak’ta Kürt devletini son noktaya getiren, Kürtleri silahla, füzeyle, parayla donatan zaten ABD değil mi?.. Amerikan ordusu Güneydoğu’nun en yaşamsal noktalarına yerleştikten sonra, Türkiye Kürt devletinin kurulmasına nasıl engel olacak?. Sıradan bir harita açın, ABD askerinin konuşlandığı Türk topraklarını işaretleyin ve sonra şu soruyu sorun: ‘‘ABD bir gün Diyarbakır’dan itibaren, GAP’ı da içine alacak şekilde bir kırmızı hat çekerse ne olacak?!.’’ Ruhunu Amerika’ya peşkeş çekenler, eminim bu sorunun yanıtını gayet iyi biliyor!.. Uzun yıllardır, ‘‘Batı üretiyor, Doğu tüketiyor, Anadolu sırtımızda yük’’ diyenler onlar değil miydi?!.. Bu da, 4 Eylül 2003 tarihli ‘‘Asker Gitsin, Dolarlar Gelsin’’ başlıklı yazımdan: Aslında taşlar yerine oturuyor... ABD’nin niçin öylesine öfkelendiğini artık biliyoruz; 2. tezkere, ABD’nin kuzeyden Irak’a girmesi için değil, en az 90 bin askerin Türkiye’de konuşlanması, en yaşamsal noktaları işgal altına alınması içindi!.. Bütün her şey Irak’ın işgali sonrasında Türkiye’nin ‘‘koçbaşı misyonunu’’ yüklenmesi, olmazsa işgal güçlerince zor kullanarak ‘‘ikna edilmesi’’ üzerine kurulmuştu... Tezkere kabul edilseydi Türk askeri asla Kuzey Irak’ta yer almayacak, planın daha sonraki aşamalarında, örneğin bugünler için rezervde tutulacaktı... Gördüğünüz gibi, Baykal’ın ‘‘iddiası’’ olarak gösterilen sözlerinin neredeyse aynısını üç yıl önce ben defalarca yazmışım!.. ??? Üstelik Deniz Baykal’ın bu açıklaması son derece önemli... Çünkü, üç yıl önce tezkerenin kabulü için didinen, hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümetini, parlamentosunu bile tehdit etmekten çekinmeyen işbirlikçi kalemler, bugün yine aynı masalı anlatmaya soyundular!.. Lübnan’a Türk askerinin mutlaka gitmesini savunanlar bakın ne diyorlar: Türkiye 1 Mart Tezkeresi’ni reddetmekle 21. yüzyıl vizyonunu kaybetmişti.. Şimdi karşımıza inanılmaz bir fırsat geçti. Türkiye Lübnan’da ne kadar önemli, ne denli vazgeçilmez olduğunu kanıtlayabilir. Devler masasında yerini alabilir... Bu satırları yazanlar kimler mi? Üç yıl önce Irak’a, ama kuzeye değil, Amerikan ve İngiliz askerlerinin her gün birçok kayıp verdiği güney bölgesine asker gönderme durumu ufukta belirince, hiç utanıp sıkılmadan, hiç yürekleri sızlamadan şu satırları yazanlar: Asker, gerektiğinde ölür... Savaşmayan ordu erkekliğini kaybeder... Asker gitsin, dolarlar gelsin!.. Baykal, işte bu oyunu ortaya koyacak çok önemli bir çıkış yaptı. Şimdi sıra, Türkiye’yi kurtulması neredeyse imkânsız bir bataklığa sürükleyen hükümet ve işbirlikçilerini engelleyecek iradeyi ortaya koymakta... Deniz Baykal ve CHP’nin gerçek misyonu budur... eposta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Versiyon Hamza Saykan: ‘‘Sevda Tepesi’nde Suudi Kralı’na jest yapmak isteyenler, Boğazlar’da İngiliz donanmasını alkışlayan Osmanlı’nın 2006 versiyonu olmasın?” Bir zamanlar solculuk oynayanlar ŞU dünyaca meşhur Economist dergisinde geçen ay yayımlanan Türkiye ile ilgili yazıdan alıntılar göndermiş Aysel Ergüney: ‘‘AB uyum yasalarının uygulanmasındaki engelin, Türk eğitim sisteminin benimsettiği ‘milliyetçilik’ anlayışının yetiştirdiği değişime direnen insan tipinden kaynaklandığı. YÖK’ün türban ve imam hatiplerin önünde engel olmaya devam ettiği. Ilımlı İslamcı AKP Hükümeti’nin bu olumsuzlukları ortadan kaldırmada pek başarılı olamadığı, ancak YÖK’teki ‘asker temsilci’yi çıkarabildiği. Emine Erdoğan’ın etkili karizmasını kullanarak Doğu Anadolu’daki kızların okula Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Çanakkale Faruk Turuğ: ‘’Çanakkale Şehitler Abidesi çökmek üzere. Bu kadar duygu sömürüsüne çok bile dayandı!‘‘ gönderilmesi yönündeki kampanyaya öncülük ettiği. Bilkent Üniversitesi’nin, uzun lobilerden sonra Doğu illerinde okul açma izni aldığı, çoğunda İngilizce eğitim yapılacak bu ilköğretim okullarındaki öğrencilerin üçte ikisinin tam burslu okutulacağı.’’ Aysel Ergüney diyor ki: ‘‘Yazıyı okurken kendimi ulusal basının yüksek tirajlı gazetelerinin ‘değişimci’ köşe yazarlarının arasında hissettim. Türkiye’de, AB’ye öncelikle ve kolayca ilk uyum sağlayanların kimler olduğunu bir kez daha gördüm! Bunların hepsinin Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında okuduğunu ve bir kısmının bir zamanlar ‘solculuk’ bile oynadığını anımsadım!’’ ABD: Boşaltın Ortadoğu’yu; Almanya’dan, yani şey İsrail’den oğlum gelecek! Bu Kadar Aciz, Çaresiz, Zavallı Bir Hükümet Görülmedi! ASLAN KUŞ DSP Merzifon İlçe Başkanı Başbakan Sayın Recep Bey fındık üreticilerinin haklı eylemlerinde ‘‘gerine gerine’’ yolun açılmasını ben emrettim, diyebiliyor. Kendi vatandaşına asabisinirli despotvari haliyle tavır koyan zat, ABDPKK karşısında suspus ve günü geçiştirmeye çalışıyor. Ülkemizde yapılan şehit törenlerinde İçişleri Bakanı’nın gönderdiği çelenk halk tarafından parçalanıyorsa ve o bakan ben bu işi yapamıyorum deyip istifa etmiyorsa, yazıklar olsun demek hakkımız oluyor. ??? Kendi ülkesindeki terörü ve dökülen kanı görmeyen hükümetin başı, sanki takan varmış gibi İsrail’e ahkâm kesiyor. Ne kadar gülünç duruma düştüğü bakın nasıl belli oluyor; İsrail’e, ‘‘Kaçırılan iki askerinizi biz bulur size teslim ederiz, bize güvenin’’ diyebiliyor. Sayın Başbakan, siz kendinizi ve hükümetinizi gülünç duruma düşürebilirsiniz ama Türk halkını asla bu duruma düşürmeye hakkınız yok! Tarikat şeyhlerine ve BM tarafından teröre destek verenler listesinde yer alan kişilere‘‘Ben kefilim, iyi adamdır’’ diyecek kadar sorumsuzdüşüncesiz olabiliyorsanız mutlaka bunun hesabı sorulacaktır. Sayın Başbakan, ya İsrail size ‘‘Türk askerinin başına çuval geçirilince suskunluğunuzu ve çaresizliğinizi hatırlatırsa’’ merak ediyorum o anki ruhsal halinizi? Tarikatlardan ve yeşil sermayeden feyz alıp hükümet olanlardan fazla bir şey beklenemez. Hükümet ve onun müritleri demokrasininCumhuriyetin imkânlarından yararlanıp adım adım ılımlı İslam adı altında Türk toplumuna dayatmalara hazırlanıyorlar. Geçen günlerde sona eren YAŞ toplantı tutanaklarına, ordudan irticai çalışmalarından dolayı resen emekli olanlara şerh koyan hükümetin başı ve bakanları ordudan atılan rejim ve Atatürk düşmanları o kişilerin Yeşilgüneş adlı şeriatçı örgüt çatısı altında toplandıklarını pekâlâ biliyorlardır. Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Büyükanıt’a karalama kampanyası tezgâhlayanın aynı örgüt olduğunu kamuoyu çok iyi bilmektedir. Ordudan atılan irticai askerlerin kurduğu Yeşilgüneş adlı örgütün aynı zamanda PKK ile işbirliği içinde olduğunu hükümete bağlı birimler raporlarla bildirmişlerdir. ??? TBMM’de milletvekili andını içenler uygulamaya gelince nasıl da ikiyüzlü olabiliyorlar. Nasıl da şehit cenazelerinde timsah gözyaşlarını akıtıyorlar. Yazıklar olsun!.. Unutulmasın rejim, Cumhuriyet düşmanları ülkeye ve halka yaptıklarının bedellerini ödeyeceklerdir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BODRUM CUMOK ÇAĞRISI Emperyalist güçlerin, küreselleşme adı altında dayattığı postmodern fırtınayla temelleri oyulmaya çalışılan Türkiye’ye, değerli yazarımız Sayın Prof. MÜMTAZ SOYSAL’ın “AÇI”sından genel bir değerlendirme için toplanıyoruz. Haydi ulaşalım GENÇLERE! Açılsın yürekleri gerçeklere, Yayılan bir ışık olmak için gitgide... Tarih : 18.08.2006 Saat : 19.00 Yer : Bodrum Ticaret Odası İletişim : Fügen Kıvılcımer Tel : 0532 583 37 97 0252 313 92 16 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Ağustos www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bütün beslenme işlevle 1 rinin bozul 2 masıyla olu 3 şan ileri derecede zayıflık. 4 2/ Uzak... 5 ‘‘Zaman, va 6 kit’’ anlamın7 da yerel sözcük. 3/ İnce 8 softan yapı 9 lan hafif ve 1 2 3 4 5 6 7 8 9 dar bir üstlük. 4/ 1 T Ü NGÜ R T E İçinde hiçbir şey bu2 Ü Ö R N O K U L lunmayan... Japon lirik dramı... Belirti. 3 N E K T A R İ N T E NO R P 5/ Özdemir Asaf’ın 4 G A B A soyadı... Manavgat 5 Ü R E M İ AMA Z ON ilçesine bağlı arke 6 L A B A D İ K R A olojik ve turistik bir 7 belde. 6/ Sözünü et 8 K A R İ Z M A M me, anma... Bir nota. 9 İ T İ MA R D A 7/ Su masajı havuzu ya da teknesi. 8/ Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü... Bir kimse ile birine gönderilen şey. 9/ Boya üretiminde kullanılan zehirli bir madde... Kenar süsü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ‘‘Dalkavuk’’ anlamında argo sözcük... Bir nota. 2/ Yüz metrekare tutarında yüzey ölçüsü birimi... Çıkış yeri, köken, kaynak. 3/ Küçük doğranmış patates, patlıcan, biber gibi sebzelerle yapılan kızartma yemeği. 4/ Kurnaz, açıkgöz... Gümüş parlaklığında bir element. 5/ Radon elementinin simgesi... Bir takvim türü. 6/ Yurdumuzun batısında bir körfez... Sanı. 7/ Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı... Cerahat. 8/ Ağızda güç eriyen bir şeker cinsi... Notada durak işareti. 9/ Tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik araç... İskambilde koz. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle