10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER KOOPC VE OKUR BULUŞMASI 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Ortadoğu’da kirli oyunlar HÜSEYİN KIV ANÇ Lübnan Soruları Reddedilen 1 Mart tezkeresinden sonra kimi çevrelerde bir kompleks oluştu. O gün bugündür, ‘Ne yapsak etsek de bu ayıptan kurtulsak’ diye yanıp tutuşanlar var. Amerika’nın ‘yüce affı’na mazhar olabilmek için çırpınanlar var. Ve herhalde, Lübnan’a asker gönderirsek bu affın bir kısmını garantiye alırız diye hesap yapanlar var. İşin özünü kaçıranlar için, uluslararası politikayı ahbapçavuş ilişkisi sananlar için bu yaklaşım çok da şaşırtıcı değil. Bazı soruların doğru cevaplanması gerek: Kendi toprakları ciddi bir tehdit, hatta silahlı saldırı altında olan bir ülkenin bir başka çatışma bölgesine ‘barış gücü’ adı altında bile olsa asker göndermesi akla mantığa ne kadar uygundur? Kendi sınırlarının güvenliğini sağlama kaygısı içinde olan bir ülkenin başka sınırların güvenliğini sağlamaya soyunması, bir anlamda ‘zafiyet’ gösterisi değil midir? ??? İkincisi, Lübnan’a gönderilecek askerin oradaki görevi ne olacaktır? Deniyor ki, Türk askeri ‘barışı sağlamak’ için değil de ‘barışı korumak’ için giderse sakıncası yoktur. Tam bir ateşkesten sonra rahat rahat gidebilir. Öyle değil işte... İsrailHizbullah ateşkesinin gerçek bir ateşkes olmadığını, olmayacağını herkes biliyor. Birbirlerine diş bileyen tarafların her an çok daha vahşi bir çatışmaya girmeyeceğini kim savunabilir? Ve en can alıcı soru: Bu savaş bir İsrailHizbullah savaşı mıdır, yoksa bir Amerikaİran (ve Suriye) savaşı mıdır? İkincisi diyorsanız, ateşkesin de ‘hikâye’ olduğunu kabul etmek zorundasınız. Oraya gönderilen Türk askeri, Amerika’nın öncelikli hedefi olan Hizbullah’ı Lübnan’dan silme operasyonuna katılacaksa, altına girilen belanın ne kadar büyük olacağını da hesap etmek zorundasınız. Böyle bir harekât, önü sonu düşünülmeden, kimilerine şirin görünmek için girişilecek bir harekât değildir. Bu, bir Ortadoğu savaşına balıklama dalmak demektir. Türkiye’nin Yavuz Sultan Selim’den beri yaşamadığı ŞiiSünni savaşının da tam ortasına düşmek demektir. Türkiye’nin böyle bir savaşa ihtiyacı var mı? Ve böyle bir savaştan Türkiye’nin kazançlı çıkacağını kim garanti edebilir? Kuzey Irak’ta üslenip Türkiye’nin güneydoğusuna göz dikenlere kol kanat geren, Türk askerine arkadan saldırıp başına çuval geçiren, ‘özgür Kürdistan’ haritaları yayımlayan ‘müttefikler’ mi? Bölücü terör örgütlerine sığınma, barınma, para, araçgereç sağlayan, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta sıcak takip yapmasına bile karşı çıkmakla kalmayıp Diyarbakır’ı ‘başkent’ olarak gören ve gösteren kimi Avrupalılar mı? Lübnan’a asker göndermek, Somali’ye, Bosna’ya, Kosova’ya asker göndermeye benzemez. [email protected] OOPC’nin Silivri’nin Çanta Beldesi, Cumhuriyet Mahallesi Kır Kahvesi’ndeki kültürel etkinliklerinin dördüncüsü yapıldı. ‘‘Ortadoğu’da Oynanan Kirli Oyunlar ve Türkiye’’ konulu söyleşinin konuşmacısı; 68’liler Birliği Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Sönmez Targan’dı. Gazetemiz yazarı Dr. Erdal Atabek’in açılışını yaptığı toplantıya çok sayıda gazetemiz okuru ve KOOPC ortağı katıldı. Çanta Belediyesi ile KOOPC arasında yapılan anlaşma gereğince, 50 dönümlük arazinin KOOPC tarafından kiralandığını açıklayan Atabek, burada doğal tarıma başlanacağını ve bununla ilgili ilk toplantının eylül ayı içerisinde duyurulacağını ve konuya ilgi duyan Cumhuriyet gazetesi okurlarının böyle bir çalışmaya katılabileceğini ifade etti. ‘‘Bugünkü ABD yöneticilerinin ABD’yi kuran önderlere ihanet ettiğini’’ belirten Atabek, sözü Sönmez Targan’a verdi. Targan şunları söyledi: ‘‘ABD emperyalist bir ülke ve savaş emperyalizmin doğasında var. Sovyetler Birliği yıkılmadan önce, emperyalist bloka karşı bir denge sağlıyordu. Böylesi bir denge, o yıllarda nükleer savaşı önlüyordu. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla emperyalizm varlığını Yeni Dünya Düzeni ve küreselleşme biçimiyle sürdürdü ve dünya halklarının en büyük düşmanı oldu.’’ K “ATMA RECEP, DİN KARDEŞİYİZ” Hacı Bektaş Veli’yi anma etkinlikleri başlıyor. Panel ve konserlerle sürecek etkinlik 20 Ağustos’ta sona eriyor Barış, sevgi ve hoşgörü SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR Hacıbektaş ilçesinde yapılacak 43. Ulusal ve 17. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma, Kültür ve Sanat Etkinlikleri bugün başlıyor. Gazetemiz Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk ve yazarlarımız Mustafa Balbay ile Miyase İlknur’un da çeşitli panellerde konuşmacı olacağı etkinlikler 20 Ağustos’a dek sürecek. Etkinlikler bugün Hacı Bektaş Veli Müzesi yanındaki Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından Cumhuriyet Meydanı’nda devam edecek. Hükümeti temsilen Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun katılacağı açılış törenine Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, DSP Genel Başka ? Kültür ve Turizm Bakanlığı Hacıbektaş semah ekibinin de bir gösteri sunacağı açılış töreninde, gazetemiz yazarlarından Miyase İlknur’a da 13. Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü verilecek. nı Zeki Sezer, Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Mümtaz Soysal ve Hürparti Genel Başkanı Yaşar Okuyan’ın da geleceği belirtildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Hacıbektaş semah ekibinin de bir gösteri sunacağı açılış töreninde, gazetemiz yazarlarından Miyase İlknur’a da 13. Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü verilecek. Törene katılanlarca Hacı Bektaş Veli Müzesi’nin ziyaret edilmesinin ardından 100’ü aşkın kişinin istihdam edileceği Hey Tekstil Fabrikası’nın açılışı yapılacak. Aynı gün Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi’nde Miyase İlknur’un da konuşmacı olarak katılacağı ‘‘Alevi ve Bektaşilikte Ritüeller ve Reform’’ konulu panel düzenlenecek. Yarın ise Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi’nde, İlhan Selçuk’un açılış konuşmasını yapacağı ‘‘Bilimsel Devrim ve Kemalizm’’ konulu panel gerçekleştirilecek. Prof. Dr. Naki Selmanpakoğlu’un yöneteceği panele 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, Uludağ Üniversitesi Rektörü Mustafa Yurtkuran, Gazi Üniversitesi Rektörü Kadri Yamaç ve gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay konuşmacı olarak katılacak. Etkinliklerin üçüncü gününde de Ha SEMAH GÖSTERİSİ 55 yıldır çözülemeyen yurttaşlık GÜRLER ATEŞ ürk şiirinin büyük usT tası Nâzım Hikmet 15 Ağustos 1951’de vatandaşlıktan çıkarılmıştı. Nâzım Hikmet’in tekrar vatandaş olabilmesi, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeyi bekleyen ‘‘Vatandaşlık Yasası’’nda AKP’nin takınacağı tutuma bağlı. Meclis İçişleri Komisyonu’nun CHP’li üyesi Hakkı Ülkü, yasanın Nâzım’ı doğrudan ilgilendirmediğini, ancak yapılacak bir düzenlemeyle Nâzım’ın tekrar vatandaş olabileceğini belirtti. Ülkü, bu durumun Bakanlar Kurulu kararıyla düzeltilebileceğini belirterek ‘‘Ancak AKP iktidarı bu konuda dürüst davranmıyor’’ dedi. Nâzım Hikmet Vakfı Genel Sekreteri Turgay Fişekçi ise Hikmet’in yurttaşlıktan çıkarılmasının, Nâzım severlerin sevgisini azaltmadığını söyledi. cı Bektaş Veli Kültür Merkezi’nde araştırmacıyazar Lütfi Kaleli’nin yöneteceği panelde, ‘‘Hacı Bektaş Veli Düşüncesinde Barış, Sevgi ve Hoşgörü’’ konusu ele alınacak. Etkinlikler kapsamında 43 sanatçının resim, heykel ve seramik sergisi açılacak, tiyatro gösterileri gerçekleştirilecek. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve Avrupa’dan 300 bine yakın kişinin katılmasının beklendiği etkinlikler süresince geceleri de Cumhuriyet Meydanı’nda Grup Kızılırmak, Sabahat Akkiraz, Emrah Mahzuni, Kubilay Dökmetaş, Ekrem Ataer, Rıza Adem Aslandoğan, Kazım Kalaycı, Hüseyin Aslan, Gülsen Bütün, Gülseren Kılıç, Mehmet İpek, Gülcihan Koç ve Emre Saltık gibi sanatçılar konser verecek. Etkinlikler 20 Ağustos günü Dedebağ’da düzenlenecek piknikle sona erecek. HAT KADASTROYA İŞLENMEMİŞ ‘Metroda benzer kazalar olabilir’ İstanbul Haber Servisi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı (TMMOB) Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) İstanbul Şube Başkanı Mehmet Ali Candaş, İstanbul Metrosu’nun tavanının delinmesi kazasında, söz konusu parselin altından geçen metro hattının ilgili kadastro müdürlüğünde paftasına işlenmediği ve tapu siciline de şerh konulmadığını bildirdi. Candaş, ‘‘Altyapı çalışması yapan kurumlar, bu çalışmalarını güncel ve toplumun yararlanabileceği açıklıkta sunmadığı sürece benzeri olayların yaşanması kaçınılmaz’’ dedi. HKMO İstanbul Şube Başkanı Candaş, odanın Şişli’deki merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek 9 Ağustos Çarşamba günü Mecidiyeköy’de bir firmanın sondaj çalışması yaparken Taksim4. Levent Metro Hattı’nın tavanını delerek metroya zarar vermesi olayı ile ilgili yaptıkları araştırma sonuçlarını açıkladı. Söz konusu parsele ilişkin 1/5000’lik planın onaylandığını belirten Candaş, ‘‘Ancak 1/1000 uygulama planı Şişli Belediyesi’nde askı safhasında olup 28 Ağustos’ta bu süre dolacak. 2005’te Şişli Belediyesi’ne imar durumu için başvuru yapılmış, uygulama imar planı onaylanmadığı için bu parsele ilişkin imar durumu verilmemiştir. Askı safhasında olan imar planında metro hattı işlenmiş ancak; bu parselde kısıtlama getiren metro hattına ilişkin ilgili Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü’nde beyanlar hanesinde hiçbir bilgiye rastlanmamıştır’’ dedi. Candaş, özel mülkiyete esas olan bu parselin altından geçen metro hattının konumunun belirlenerek irtifak hakkı tesisi için hiçbir işlem yapılmadığına dikkat çekti. Rumelihisarı’nda yapılacak caminin ibadete açılmasına uzmanlardan tepki ‘Çağdaşlığın reddi demek’ ? Sanat tarihçileri, olası projenin yaşama geçirilmesinin sanata ve kültüre büyük bir darbe olacağına dikkat çektiler. Rumelihisarı’nda yaşayan yurttaşlar da semtte birbirine yakın camiler olduğunu belirtiyor. EYLEM LODOS stanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Rumelihisarı’nın avlusunda tamamen yıkılmış olan Boğazkesen Camii’ni restorasyon adıyla yeniden yapma projesini uzmanlar, ‘‘Rumelihisarı’nın bugünkü çağdaş işlevinin reddi’’ olarak değerlendiriyor. Arkeolog ve sanat tarihçisi Doç. Dr. İlker Bıçakçı, Rumelihisarı’na cami yapma projesine ilişkin görüşlerini aktarırken ‘‘Kutsal simgeler üzerinden yürütülen siyaset anlayışı, toplumsal kutuplaşmaları körüklemektedir. Halen müze olarak kullanılan bir mekânı, ısrarla 1900’lerdeki haline döndürerek ibadete açma çabası manidardır. Bu girişimin özünde Rumelihisarı’nın bugünkü çağdaş işlevinin reddi vardır’’ dedi. Bıçakçı, ‘‘Cami gibi inanç simgesinin her fırsatta siyasi propaganda aracı olarak kullanılması da üzücüdür’’ diye konuştu. Sanat ve kültür tarihçisi Sezai Gülşen, Rumelihisarı’nda yapılacak caminin ibadete açılmasının bu mekânı sanata ve kültüre kapatmak anlamına geleceğini ifade ederek şunları söyledi: ‘‘Bu da sanat ve kültüre çok büyük bir darbe olur. Bu tür çalışmaları kendi adıma da, sanat ve kültür adına da doğru bulmuyorum. Eğer bunu Fatih Sultan Mehmet’e saygı duyduklarından yapıyorlarsa burasının cami olması o yıllarda kendi portresini yabancı ressamlara yaptıran Fatih’in sanata bakış açısına, dolayısıyla da Fatih’e saygısızlıktır. Bu bakış açısı sanatta konu kısıtlamasına ve sansüre neden olacaktır.’’ Rumelihisarı’nda yaşayan Zekeriya Kızıl adlı yurttaş da hisara cami projesine tepkisini dile getirirken Rumelihisarı semtinde birbirine çok yakın Alipertek ve Kemaleddin camilerinin olduğuna dikkat çekti. İ Yargıtay: 4 ayda çocuk doğmaz ANKARA (AA) Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, bir kişinin yaşının değiştirilmesi kararını, nüfus kayıtlarındaki aynı anneden olma kardeşiyle arasında 4 ay 20 günlük yaş farkı oluştuğu için bozdu. Karara göre davacı Ülkü Bayram’a velayeten babası ve annesi, Bağcılar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak çocuklarının yaşının büyütülmesi istemiyle dava açtı. Yerel mahkeme, bu istemi kabul etti. Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşen karar, hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kanun yararına bozulması istemiyle Cumhuriyet Başsavcılığı’nca temyiz edilmişti. İşçiler ölümleri simgeleyen tabutlar taşıyarak “İnsanca yaşamak istiyoruz” diye slogan attılar. İşçiler, Tuzla’da 50 günde 4 işçinin ölmesini protesto ettiler ‘İş kazası değil, cinayet’ İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı Limterİş Sendikası üyeleri, Tuzla’da son 50 günde tersanelerde 4 işçinin yaşamını yitirmesine, işverenlerin yeterli iş güvenliği önlemleri almamasının neden olduğunu savunarak gösteri yaptılar. Tuzla Gemi Tersanesi önünde toplanan Limterİş üyesi işçiler, ölümleri simgeleyen tabutlar taşıyarak ‘‘İş kazası değil iş cinayeti’’, ‘‘İnsanca yaşamak istiyoruz’’ sloganları attılar. İşçiler, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ne (GİSBİR) kadar ‘‘Savaşta değil, tersanede öldüler’’ pankartıyla yürüdüler. GİSBİR’in önünde açıklama yapan Limterİş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç, tersanelerde kölelik yasalarının bile uygulanmadığına, iş güvenliği önlemlerinin alınmadığına, neredeyse her ay bir işçinin öldüğüne dikkat çekti. Tuzla’da 11 Ağustos’ta Türkter Tersanesi’nde çalışan Kahraman Dalmaz, vinç altında kalarak, 12 Ağustos’ta Torlak Tersanesi’nde çalışan Behçet adlı bir işçi tanka su verilmesi nedeniyle elektriğe kapılarak öldü. Sarıyer’de toplusözleşme ürkiye Devrimci İşçi Sendikaları KonfedeT rasyonu’na (DİSK) bağlı Genelİş Sendikası ile Sarıyer Belediyesi arasında dün toplusözleşme imzalandı. Sarıyer Belediyesi’nin Ferahevler’deki Merkez Şantiyesi’nde yapılan törene DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün katıldılar. 5 aydır süren görüşmeler sonunda imzalanan ve 227 işçiyi kapsayan sözleşmede aylık ücret 920 YTL’den 1074 YTL’ye çıkarıldı. CUMHURİYET 03 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle