14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Yıllarca demiryolu uygarlığına tanıklık ve beşiklik eden tarihi istasyon müze oluyor 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Uşak Garı’nda tarihe yolculuk Uygarlık İstasyonu Yakın geçmişe kadar ‘demiryolu uygarlığı’mızla bütünleşen Anadolu kentlerinden biri de Uşak’tı. Ege ile İç Anadolu arasındaki ‘kültürler arası buluşmalar’a ev sahipliği yapan Uşak, 19. yüzyılın sonlarında ‘trenle ulaşım’ın da ayrıcalığına kavuşmuştu. Ne var ki, 1950’lerden sonra ABD’nin dayatması ve hükümetlerin de buna boyun eğmesiyle egemenliğini kuran ‘karayolu politikası’ yüzünden ‘demiryolları’ giderek ‘etkisiz’ kılındı. Demiryollarının gücü, olanakları, altyapısı, kültürü, gelenekleri ve her şeyi, yıllar içinde bakımsız bırakılarak ve bilinçli tutumlarla zayıflatılarak Türkiye için adeta bir Cumhuriyet ‘nostalji’si haline getirildi. İşte bu süreçten Uşak da nasibini aldığından, artık görkemli ve zarif istasyonu günde sadece iki treni ağırlıyor. Biri, yaklaşık 200 km’deki İzmir’e 5.5 6 saatte gidebildiği DEMİRYOLU UYGARLIĞININ MİRASI Anadolu’daki 19. yüzyıl sonlarında yapılan istasyon binalarının mimari özenini gösteren Uşak gar binaları, artık hem tren yolcularına, hem de kentin kültür ve sanat yaşamına hizmet verecekler... İsrail, Lübnan ve Yeni Bir ‘Korku Çağı’... 2002’de çıkan ‘İnsana Dönmek’ adlı deneme kitabımda yer alan ‘İnsana Dönmek, Ama Nasıl?’ başlıklı yazımın bir yerinde şöyle demişim: ‘‘Ancak insanla ve insanca kaldığı sürece var olabilen kültürün hesabını, her şeyden önce o kültürde bizi nelerin yaşattığına ve nelerin öldürdüğüne göre yapmadığımız takdirde, başkaca bütün görüşler, kuramlar ve savlar sadece kısırlığa yargılı olabilir...’’ Albert Camus’nün ‘Ne Kurban, Ne de Cellat’ başlıklı ve alıntılamaktan hiç bıkmadığım denemesinde ise şu satırlara rastlıyoruz: ‘‘17. yüzyıl matematiğin, 18. yüzyıl doğa bilimlerinin, 19. yüzyıl biyolojinin çağıydı. Bizimkisi, yani 20. yüzyıl ise korkunun çağıdır... Son yıllarda yaşadıklarımızdan ötürü içimizde bir şey yıkıldı. Ve bu şey, bir başka insanla insanların diliyle konuştuğumuz takdirde, onda insanca tepkiler uyandırabileceğimize ilişkin o sonsuz güvenden başka bir şey değil. Nasıl yalan söylendiğine, insanların nasıl aşağılandığına, öldürüldüğüne, sürüklenip götürüldüğüne, işkence gördüğüne tanık olduk ve her defasında bütün bunları yapanları yapmamaları için ikna etmek olanaksızdı, çünkü kendilerinden çok emindiler ve çünkü insan bir soyutlamayı, başka deyişle bir ideolojinin temsilcisini ikna edemez. İnsanlar arasındaki uzun diyalog, artık kesildi. Ve ikna edilemeyen bir insanın korku aşılaması çok doğaldır...’’ ??? Camus’nün yukarıdaki satırları, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanmış olaylara ilişkin atıflarla doludur. Bu denemenin elbette, hâlâ insan olarak kalabilmiş olanları! asıl acıtan yanı ise günümüzde, yani 21. yüzyılın başında da geçerliliğini ne yazık ki aynen korumasıdır. Çünkü, bugün Lübnan’ı her gün bombalayan ve bu bombalarla, yine her gün, onlarca çocuğun ölmesi karşısında tüyler ürpertici bir umursamazlık sergileyen İsrail de artık Camus’nün tanımına aynen uyan bir soyutlamadır, bir ideolojinin ikna edilmesi olanaksız temsilcisidir. Burada söz konusu olan soyutlama, bir zamanlar Nazi Almanyası’nda yaşamış olduğu o korkunç soykırım deneyiminden tersine ders çıkarmış olan bir soyutlamadır. Başka deyişle, ister Filistin’de, ister Lübnan’da olsun, savaş gerekçesiyle sivil halkı, kadınları, çocukları, yaşlıları öldürmekten, hastaneleri bile bombalamaktan çekinmeyen İsrail, bu tutumuyla Nazi soykırımının ardından nelerin yapılmaması gerektiğini değil, ama ne yazık ki bu işin nasıl yapılacağını iyi öğrenmiş bir ideolojinin temsilcisi kimliğiyle dünya sahnesinde at oynatmaktadır. ??? Camus’nün denemesinde çok açık belirttiği gibi, son derece umut kırıcı ve korkutucu olan nokta, bir kez daha, şudur: ‘‘Son yıllarda yaşadıklarımızdan ötürü içimizde bir şey yıkıldı. Ve bu şey, bir başka insanla insanların diliyle konuştuğumuz takdirde, onda insanca tepkiler uyandırabileceğimize ilişkin o sonsuz güvenden başka bir şey değil...’’ Bugünün İsrail’i, resmi politikasıyla, artık insanca dile, insanca söylemlere açık değildir; bunun en çarpıcı kanıtı ise Ortadoğu’da eskiden beri Batı uygarlığının temsilciliğine soyunan bu ülkenin, ‘ancak insanla ve insanca kaldığı sürece var olabilen kültürün hesabını, her şeyden önce o kültürde bizi nelerin yaşattığına ve nelerin öldürdüğüne göre’ yapmayı asla önemsememesidir. Nazi soykırımına kurban giden çocukların fotoğrafları, dünyanın gözlerinden hiçbir zaman silinmedi. Çünkü olup bitenlerin bütün korkunçluğuyla öğrenilmesinin ardından, onlara haklı olarak bütün dünya sanatıyla ve düşüncesiyle, tüm uygarlık anlayışıyla sahip çıktı. Ama aynı Batı, bugüne kadarki uygulamalarının ve tepkisizliğinin gösterdiği kadarıyla, Iraklı, Filistinli, Lübnanlı çocukların resimlerini hiçbir zaman sahiplenmeyecek; o çocuklar, hiçbir Schindler listesinde siyahbeyaz bir filmin tek renkli sahnesindeki kırmızı paltolu kız çocuğunun yazgısıyla dünyanın vicdanını sarsamayacak. Ve uygarlığının doruklarına doğru yol aldığı düşüncesindeki bir insanlık, insanın insanın ölçütü olmaktan çıktığı bir dünyada tüm uygarlık savlarının ancak çirkin bir yalan olabileceği gerçeğinden habersiz yaşamayı sürdürecek. eposta: acem20?hotmail.com ahmetcemal?superonline.com için kimsenin kullanmadığı ‘ekspres’; diğeri de karayollarını tır ve kamyon işgalinden kurtarmaya asla yetmeyen, adeta nerede akşam orada sabah giden yük katarı... ‘Kent kültürü’ merkezi Ne var ki son aylarda hem Uşak, hem de anılarıyla avu nan ‘Uşak Garı’, yeniden umut dolu bir sevinci yaşıyor gibiler. Belediye ve valilik, yakında 120. yaşını kutlayacak bu görmüş geçirmiş istasyon binasını ve tüm gar alanını, kentin belleğini yeniden diri kılmak ve uygarlık mirasını ku şaktan kuşağa yaşatmak üzere, bir tür ‘Kent Tarihi ve Kültür Merkezi’ne dönüştürme hazırlığındalar. Böylece, Uşak’ın gerçek uygarlık kimliğine yakışır bir proje, ÇEKÜL’ün danışmanlığında yaşama geçirilmiş olacak. Uşak Valisi Kayhan Kavas, daha önce İçişleri Bakanlığı’nda Mahalli İdareler Genel Müdürü iken, 2000 yılında Kurulan Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) hem oluşum sürecinde, hem de danışma kurulunda, önemli katkılarla görev yaptı. Uşak Belediye Başkanı Mesut Apaydın da TKB üyeliğiyle birlikte kentin tarih ve kimlik değerlerini yeniden öne çıkartacak projelerde yoğunlaşınca, gar alanının ve binalarının bir ‘müzeler kompleksi’ şeklinde kent kültürüne kazandırılması fikri her iki kamu kurumunun ‘birlikte’ sahiplendikleri bir projeye dönüştü. Geçen haftalarda, hem Ulaştırma Bakanlığı’ndan, hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ‘onay’ alan ve ‘destek’ sözleri verilen proje hakkında Vali Kayhan Kavas diyor ki: ‘Bu projeyle Uşak Garı’nın öncelikle bir Kent Tarihi Müzesi; yanı sıra Devlet Demiryolları Müzesi, aynı alanda büyük bir Arkeoloji Müzesi, Uşak Halıları Araştırma Enstitüsü gibi çeşitli müzeleri içeren bir açık hava müzeler kompleksi haline gelmesi planlanıyor. Böylece çok dar bir binaya sıkışmış ve eleştiriler alan Uşak Arkeoloji Müzesi de geniş bir mekâna kavuşacak.’ Böylesi bir ‘Müze Park’ın kültür ve tarih meraklılarıyla birlikte ‘kent yaşamı’yla da buluşması için, ‘tarhana’, ‘alacatene’, ‘çömlek kebap’ ‘tas’, ‘katmer’, ‘çingen’, ‘ebem’, ‘arapaşı’, ‘haşhaş sürtmesi’, ‘bükme’, ‘köpük helva’ gibi, yöresel Uşak yemeklerinin sunulacağı lokantalarla araştırma merkezi, kütüphane, kahve, spor alanları vb. işlevler de düşünülmekte. Proje gerçekleştiğinde ise bir yandan trenlerin duracağı, bir yandan da kültürün ve sanatın doyasıya yaşanacağı, ülkenin ve belki de dünyanın tek ‘uygarlık istasyonu’ yaratılmış olacak. Tabii başta Ulaştırma Bakanlığı olmak üzere, ilgili tüm kurumlar ‘demiryoluna vefasızlığı’ da artık terk ederlerse. Bodrum Kalesi’nde bale papuçları Kültür Servisi Devlet Opera ve Balesi tarafından düzenlenen 4. Bodrum Bale Festivali, 11 Ağustos’ta sanatseverlerle buluşacak. Açılış gösterisini İngiltere Kraliyet Balesi’nin Kübalı ünlü baş dansçısı Carlos Acosta ve topluluğunun yapacağı festivalde, ünlü piyanist Fazıl Say’ın ilk kez bir dans tiyatrosu için bestelediği ve bu yıl Viyana’da galası yapılan ‘Patara Quartet’ adlı çalışması da 21 Ağustos’ta sahnelenecek. Uluslararası pek çok topluluğun katıldığı festivalde, bale sanatçısı Oytun Turfanda için de anma gecesi düzenlenecek. SERGİ 30 AĞUSTOS’A DEK AÇIK Galeri Artist’te ‘Yaz Karması’ Kültür Servisi Galeri Artist, ana binasının tüm katlarında 30 Ağustos’a dek ‘Yaz Karması’ sergisine yer veriyor. Birçok Türk ve Avrupalı sanatçının çeşitli yöntemlerle ürettikleri yapıtlardan oluşan sergide tuval üzerine yağlıboya, tuval üzerine akrilik, tuval üzerine karışık teknik, fotoğraf, desen, heykel, ipek baskı ve taşbaskı resim çalışmaları var. A. R. Penk (Almanya), Bervoets (Belçika), Burhan Doğançay, Genco Gülan, Doukopil (Almanya), Devrim Erbil, Emiel Hoorne (Belçika), Ender Güzey, Ergin İnan, Filiz Azak, Jan Fabre (Belçika), Komet, Panamarenko (Belçika), Mehmet İleri, Onay DİLEYEN HERKESİN KATILABİLECEĞİ SİNEMA YAZ OKULU 21 AĞUSTOS’TA BAŞLIYOR Film çekmek isteyen sinema tutkunu amatörler Cunda’da buluşuyor Kültür Servisi Hem tatil yapmak, hem de film çekmek isteyen sinema tutkunu amatörler Cunda’da buluşuyor. Sinematek Derneği tarafından 6 yıldır düzenlenen ‘Sinema Yaz Okulu’ 21 Ağustos’ta başlayacak. Dileyen herkesin katılabileceği okulda kamera arkası ve kamera önü teknikleri anlatılıp uygulama çekimleri yapılıyor. Bölgedeki tarihi ve turistik yerlerde de çekim çalışmaları yapılıp, kısa filmler ve belgeseller üretiliyor. Sinema okulunda, senaryo yazımı ve teknikleri, film yapım süreci ve projelendirme, ışık, ses, renk, objektif, filtre bilgisi, kameralar ve kamera kullanımı, kurgu teknikleri, sinemada yönetmenlik, film eleştirisi, dekor, kostüm, film hileleri gibi konular işlenecek. Yaz Okulu’nda akşamları da dünya ve Türk sinemasından örnekler gösterilip filmler üzerine tartışma yapılacak. Yaz Okulu’na katılmak isteyenlerde, yaş ve öğrenim sınırı aranmıyor. Yaz Okulu ile ayrıntılı bilgi için; http://www.sinematek.org Akbaş, Roel Jacobs, Gülten İmamoğlu, Erol Uysal, Süleyman Saim Tekcan, Hüsamettin Koçan, Çerkes Karadağ, Yaşar Sami Gökgöz ve Ömer Uluç sergiye katılan sanatçılardan bazıları. (Sergi pazartesicumartesi 10.0019.00 arası açık. 0212 227 68 52) GEÇEN AY YİTİRMİŞTİK Mehmet Akan anılıyor Kültür Servisi Geçen ay yitirdiğimiz oyuncu, koreograf, tiyatro yönetmeni Mehmet Akan, 13 Ağustos Pazar günü saat 19.00’da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde ‘Hasat Zamanı’ adlı etkinlikle anılacak. Orhan Aydın’ın sunacağı etkinlikte, onunla çalışmış olan sanatçı dostları birlikte sahneye çıkarak Akan’ın sanatı ve yaşamı üzerine konuşacak, ortak anılarını anlatacaklar. Esin Afşar, Renan Bilek ve Timur Selçuk geceye şarkılarıyla katılırken Halımız Ahvalımız topluluğu halk müziğinden derlemeler sunacak. Tiyatro Simurg ise Akan’ı kısa oyunlarıyla anacak. Geceye katılacak diğer sanatçılar Arif Erkin, Atila Alpöge, Ani İpekaya, Alev Akçin, Dikmen Gürün Uçarer, Esin Afşar, Emin İgüs, Engin Ayça, Genco Erkal, Güler Ökten, Gülsen Tuncer, Hakan Vanlı, Hamit Demir, Doç. Nurhan Tekerek, Nevzat Şenol, Nurdan Arca, Metin Deniz, Mehmet Esatoğlu, Meral Çetinkaya, Rutkay Aziz, Doç. Semih Çelenk, Şırvan Akan, Timur Selçuk, Umur Bugay ve Üstün Kırdar. (0 212 414 22 39) Aççana Höyüğü’nde kazı çalışmaları ? HATAY (AA) Hatay’daki Aççana Höyüğü’nün yeni dönem kazı çalışmalarına başlandığı bildirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Mustafa Kemal Üniversitesi’nce (MKÜ) yürütülen kazıda Prof. Aslıhan Yener başkanlığında 30 kişilik bir kazı ekibi çalışıyor. Açıklamada, Aççana Höyüğü’nde açığa çıkarılan ‘Alalakh’ kentinin, bugünkü Amik Ovası’nın tamamını kaplayan Mukish bölgesinin başkenti olduğunun ortaya çıktığı belirtildi. AntakyaReyhanlı karayolu üzerinde bulunan höyükte, bugüne kadar orta ve genç tunç çağlarının (MÖ 2000 1300) varlığı ile çeşitli uygarlıklara ait 17 tabakanın saptandığı bildirilen açıklama şöyle sürüyor: ‘‘Bu tabakalardan saray, tapınak ve içinde tabletler bulunan arşiv odaları ile heykeller ve birçok arkeolojik buluntu müzelere kazandırıldı. Sarayın tablet arşivinde Hititçe, Hurice ve Akadca yazılmış toplam 550 çivi yazılı belge (tablet) bulundu. Çivi yazılı tabletler, uluslararası yazışma ve anlaşmaları, kişisel mektupları, ticaret anlaşma ve belgelerini, dini inançlar ve efsanelerle ilgili konuları içermektedir.’’ CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle