18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Antlaşmanın geçersiz kılınma girişimlerine ödünsüz karşı çıkılacağı vurgulandı DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Lozan’a sahip çıkacağız CHP VE DSP Sanal Kimlik Taşıyan Danışman... Tek bir gün içerisinde, Ankara’daki dört büyükelçi ile arka arkaya görüşerek tüm dünyanın dikkatlerinin Ortadoğu olayları üzerinde odaklandığı bir anda tepkileri üzerine toplamasaydı; Cüneyd Zapsu’nun Başbakan’ın Özel Danışmanı olduğu masalına hepimiz inanmayı sürdürecektik. O arada onca yoğun görevleri arasında kendisine randevu vermekte ayak sürümeyen İsrail, İngiltere, Almanya ve Amerikan büyükelçileri de... Ciddi devletlerde diplomasi, oyunun kurallarına harfi harfine uyarak yürütülür. Yürütme görevini de, o devletlerin dışişleri bakanlıkları yapar. Devlet başkanları ve başbakanların bir başka ülkenin resmi temsilcisi ile görüşmesi sırasında, bir dışişleri diplomatının hazır bulundurulması, bu yüzdendir. Yabancı devletin temsilcisi, görüştüğü kişinin görevini de yazarak konuşulanları anlatan bir yazıyı hemen kendi ülkesinin dışişleri bakanlığına bu nedenle iletir. Acaba, aldıkları çağrıya hızla uyarak Bay Zapsu ile ardı ardına görüşen İsrail, Almanya, İngiltere ve Amerike büyükelçileri, çalışma bürolarına döner dönmez kendi ülkelerine gönderdikleri kriptolarda, ziyaret ettikleri kişinin kimliği hakkında ne yazmışlardır? ??? Bay Zapsu ile buluşmaları iç ve dış dünya kamuoyuna yansıtan yerli ve yabancı medya, kendisinden Başbakan Erdoğan’ın özel danışmanı olarak söz ettiği için, sözü edilen diplomatları da buluşma yerine koşar adımlarla getiren güç, böylesine sıcak günlerde alacakları mesajın sahibinin kendilerine verecekleri bilginin önemidir. Şayet medya üstünde durmasaydı ve bir muhalefet milletvekili ortalarda, tıpkı zücaciye mağazasına girmiş bir fil gibi, kıra döke dolaşan bu kişinin devletin ajanları arasında bulunmadığını belgeleştiren resmi yazıyı bir başbakan yardımcısından almış olmasaydı, Cüneyd Zapsu’nun o gizemli kartviziti ya da kimliği hâlâ geçerliliğini koruyacaktı. Başbakanlık şeref kapısından protokol polislerinin selamları arasında girip çıkan Bay Zapsu’nun, bu gerçek olmayan kimliğinden bizzat Erdoğan’ın zerre kadar rahatsız olmayışı dikkat çekici değil midir? Zapsu bu tür ilişkileri ilk kez de kurmuyor ki.. KKTC’nin birinci Cumhurbaşkanı Denktaş’ı geçirdiği ağır kalp ameliyatından sonra Newyork’ta yattığı hastanede ziyaret ederek, Rum önerilerini kabul etmesi için bastırırken de Zapsu’nun kullandığı kimlik neydi? Ya da yine KKTC’nin eski Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nu Kopenhag’daki çalışma odasında adeta köşeye sıkıştırırcasına uçuk önerilere direnmemesi için baskı altında tutan da, AKP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi mi, yoksa Türk Başbakanı’nın temsilcisi miydi? ??? Sahte polis, sahte yüzbaşı kimliklerine heves eden, sonra da karakollarda üstlendikleri bu mesleklere girmeyi çocukluk düşleri olarak anlatarak kendilerini savunanları çok gördük. Ama Başbakan danışmanı olmadığı halde, bu tanıtımdan hoşlandığı aşikâr bir kişi, ender olarak çıkıyor kamuoyunun önüne. Cüneyd Zapsu’nun bu tür sanal bir kartvizit ile iç ve dış kamuoyunda tanınmakta oluşunu, kendi isteği dışında bir yakıştırma olarak değerlendirmek, elbette olası değildir. Başkaları bu tür yakıştırma yapmış olsalar bile, kendisinin AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu’nun onca üyesinden birisi olduğunu, o arada Genel Başkan’a da danışmanlık yaptığını açıklaması için üç yıl beklemesi, öncelikle Başbakan’ın dikkatini çekmiş olmalıydı. İçeride ve dışarıda bir dizi alım satım işi ile uğraş veren bir adamın, diyelim ki başkaları da yakıştırmış olsa, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın danışmanı kimliğini titizlikle benimsemesinin, o bir dizi iş için gizemli bir maymuncuk olarak algılanmadığını düşünmez misiniz? Sıradan bir vatandaş, kendisini Başbakanlık Danışmanı olarak tanıtmaya kalkışsa, soluğu önce karakolda, sonra da mahkemede alır... Ulusal bilinç sonsuza dek korunacak İstanbul Haber Servisi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden Lozan Barış Antlaşması’nın yarattığı ulusal bilincin sonsuza dek korunacağı belirtilerek Lozan’la belirlenen konuların tartışmaya açılmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı. CHP İstanbul İl Örgütü, Maçka Parkı’ndaki İsmet İnönü Anıtı’nda tören düzenledi. Törende CHP İstanbul İl Başkanlığı, Beşiktaş Belediye Başkanlığı ve Beşiktaş İlçe Başkanlığı adına anıta çelenkler konuldu. Törende konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem, Lozan’ın Kuvayı Milliyeci ruhunu korumayı, Lozan’ın yarattığı ulusal bilinci daha da yükseltmeyi yaşamsal görevlerden saydıklarını vurgulayarak ‘‘Her ilçeden temsilcilerle burada buluştuk. Artık CHP tekrar kendi güçleriyle Türkiye’ye sahip çıkacaktır. Atatürk bu emaneti hem Türk gençliğine hem Cumhuriyete vermiştir’’ dedi. CHP İl Başkanı Şinasi Öktem, tam bağımsızlığımızın, ulusal bilincimizin ve onurumuzun belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın bugün de en temel rehber olacağının altını çizdi. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da Lozan’ın Türkiye Cumhuriyeti için önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekti. ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden Lozan Barış Antlaşması’nın 83. yıldönümünde, bu antlaşmanın geçersiz kılınma girişimlerine ödünsüz karşı çıkılacağı vurgulandı. TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye Cumhuriyeti’nin, bütün dünya tarafından bağımsız ve egemen bir devlet olarak kabul edilmesini sağlayan Lozan Barış Antlaşması’nın, Türk tarihi açısından çok önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 83. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Arınç, uluslararası politika alanında elde edilen diplomasi zaferi sonucunda imzalanan Lozan Barış ? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden Lozan Barış Antlaşması’nın 83. yıldönümünde bir açıklama yapan TBMM Başkanı Arınç, Lozan’ın Türk tarihi açısından çok önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Antlaşması ile Misakı Milli sınırlarının çizildiğini vurguladı. Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu, yaptığı yazılı açıklamada antlaşmayı, ‘‘bağımsızlığımızı sağlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın siyasal alandaki zaferi’’ sözleriyle tanımladı. Şatıroğlu, Lozan Barış Antlaşması’nın, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını perçinleyen kutsal nitelikli siyasi bir belge olduğuna dikkat çekti. ADD Beşiktaş Şube Başkanı Uğur Seten yaptığı açıklamada, laik ve demokrat Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir güç tarafından sarsılamayacağına dikkat çekerek ‘‘Büyük Önder ve İsmet İnönü, dün Lozan’da emperyalist güçlerin dersini nasıl verdiyse bugün de bizler içte ve dıştaki bu güçlere karşı aynı azim ve kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz’’ dedi. ‘Sevr zorlaması yapılıyor’ Mustafa Kemal Derneği Genel Başkanı Kamran Baran da Lozan Antlaşması sonrasında kurulan çağdaş ve laik Cumhuriyetimizin bugün, dost görünümlü ülkeler tarafından yeniden Sevr Antlaşması şartlarına zorlandığına dikkat çekti. Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri’nce Osmanlı Devleti’ne imzalatılan Sevr Antlaşması’nı geçersiz kılan Lozan, 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde imzalandı. Atatürk’ün ‘‘Lozan Barış Antlaşması, Türk milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir’’ sözleriyle tanımladığı Lozan, Türk tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının uluslararası alanda kabulü anlamına gelen Lozan, Batılı devletler ile ilişkilerin yeniden düzenlenmesini sağladı. Lozanpark’ın açılışı yapıldı Çankaya Belediyesi tarafından yapılan ‘‘Lozanpark’’, Lozan Barış Antlaşması’nın 83. yıldönümünde törenle açıldı. Lozan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olduğunu söyleyen Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, bugün hâlâ 1919 şartlarının yaşandığını ifade etti. CHP Milletvekili Yılmaz Ateş ise cephede kazanılan savaşın Lozan’da sonuna kadar savunulduğunu anımsatarak Türkiye’nin bugünkü yöneticilerinin o dönemdeki ruhu taşımadıklarını söyledi. Lozanpark’ta 2 halı sahası, 2 basketbol sahası, 3 tenis kortu, kapalı spor salonu ve oyun alanları bulunuyor. Lozan tartışılamaz DSP İstanbul İl Örgütü de Lozan Barış Antlaşması’nın 83. yıldönümü kapsamında Taksim Atatürk Anıtı önünde tören gerçekleştirdi. Törende konuşan DSP İstanbul İl Başkanı Mustafa Aslan, Lozan’ın 83 yıl önce Türkiye’nin sınırlarını çizmekle beraber, kapitülasyonlar, borçlar, azınlıklar, devletin ve halkın birliği, düzeni ve gelişmesi için önem taşıyan birçok sorunu da çözüme bağladığını anımsattı. DSP İstanbul İl Başkanı Aslan, ‘‘Son zamanlarda Lozan’da çözüme bağlanmış konular yeniden tartışma konusu yapılmak isteniyor. Bu kesinlikle kabul edilemez ve bu tür girişimler hiç kimseye de yarar sağlamaz’’ diye konuştu. ‘Türk kadınına ışık tuttu’ İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Moroğlu, ‘Bugün ülkeyi yönetenler ve eşleri türban dahil her konuda kadın haklarında geriye dönüşün taşlarını döşüyorlar’ dedi İstanbul Haber Servisi Lozan Barış Antlaşması’nın 83. yıldönümü dolayısıyla İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin (İKKB) düzenlediği toplantıda, anlaşmanın ‘‘kadın hakları devrimine ışık tutmuş, Türk kadınının geleceği için bir yol haritası’’ olduğuna dikkat çekildi. Lozan’ın mimarı İsmet İnönü, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), İnönü Vakfı, Ada Dostları Derneği, Adalar Belediyesi ve Adalar Kaymakamlığı’nca hazırlanan törenle Heybeliada’da anıldı. Savoy Otel’de düzenlenen ‘‘Sevr’den Lozan’a, Lozan’dan Brüksel’e’’ başlıklı toplantıda konuşan İKKB Başkanı Nazan Moroğlu, İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’nün Atatürk’ün desteğiyle ilk defa Avrupa’ya giden, ilk defa çarşafını çıkaran ve eşinin yanında yeni bir yaşama başlayan biri olduğunu anımsatarak, ‘‘Bugün ise ülkeyi yönetenler ve eşleri türban dahil her konuda kadın haklarında geriye dönüşün taşlarını döşüyorlar’’ dedi. Türkiye’nin demokratik, laik hukuk devleti imajını zedeleyen davranış biçimlerinin sergilendiğini dile getiren Moroğlu, ‘‘Türkiye, şu anda ekonomik açıdan dışa bağımlı kılınmış, onurlu bir dış politika yürütülmemiştir’’ diye konuştu. Toplantıya, çok sayıda siyasi partinin kadın kolları temsilcisi ile kadın kuruluşu katıldı. ‘‘Lozan önemi her geçen gün artan ve artmaya devam edecek olan bir belgedir. Babamın, askerlerin ve o dönemki otoritenin ortak başarısıdır ve önemi her zaman büyük olacaktır’’ dedi. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, Lozan’ın Türkiyeyi iktisadi, siyasi ve toplumsal alanlarda diğer ülkelerle eşit hale getiren bir belge olduğuna dikkat çekti. ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Türkel Minibaş da antlaşmanın İsmet İnönü’ye bağlı olarak gelişen devrimlerinden söz etti. Erdal İnönü de gönderdiği mesajında Lozan’ın önemine ve anlamına dikkat çekti. Ada Dostları Derneği Başkanı Perihan Ergun ve Adalar Kaymakamı Mevlut Kurban, Lozan’ın önemi giderek artan bir belge olduğunu vurguladılar. ‘Önemi her zaman büyük olacak’ İsmet İnönü anısına Heybeliada İskele Meydanı’nda düzenlenen tören, Deniz Lisesi bandosu eşliğinde başladı. Törende konuşan İsmet İnönü’nün kızı ve İnönü Vakfı Başkan Özden Toker, Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net lar olarak bağımsızlığımızın elden yitmesi tehlikesine karşı, bu ülkenin ulusal birliğinin zedelenmemesi adına Attilâ İlhan’ın mısralarına yaslanmış bir halde varlığımızı siper edecek biçimde söz vermeliyiz: o sözler ki/ imgelem sonsuzluğunun/ateşten gülüdürler/kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler/o sözler ki kalbimizin üstünde/dolu bir tabanca gibi/ölüp ölesiye taşırız/o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan/uğrunda asılırız... Ulusalcı güçlerin, kendi güçlerinin farkına vararak, kendisini oyuna getirmek isteyenlere karşı dik bir duruş sergilemesi ve bağımsızlık için verecekleri büyük sözün bayraktarlığına soyunması gerekmektedir... Biz kendi gücümüzü bilirsek, karşımızdakilerin gücünü bilirsek, her muharebeden, her zorluktan alnımızın akıyla çıkarız... Bugün de bize boyunduruk takmak isteyenlere gerekli yanıtı birlikte verebiliriz... Prof. Dr. MUZAFFER ERYILMAZ* ürkiye, özel ve ağır bir gündemi yüklenmiş halde, kendi tarihine seslenmeden, akıntıya karşı kürek dahi çekmeden, çekemeden mecalsiz, öz kimliğinden yoksun bir biçimde sürüklenip duruyor... Büyük bir tarihi mirasın, sayısız savaşların acılarını, işgallerin sızısını yüreğinin tam orta yerinde duymuş bu topraklar ve bu topraklarda yaşayan bizler dün neydik, bugün nereye gidiyoruz? Artık bu soruları sormanın, kendimize gelmenin, kendimize çekidüzen vermenin zamanı gelmiş ve geçmiş bulunuyor... Bunun için Lozan’ın 83. yılı çerçevesinde, bu tarihsellikle günümüz arasında doğru ve verimli bir bağ kurma gereksinimi duyuyoruz, duymalıyız... Bunu bu ülkenin geleceği, çocuklarımızın geleceği için yapmalıyız... Birinci Büyük Savaş’ta yenilmediği halde, kader arkadaşlığı yaptığı devletlerin yenilgisiyle yenilenlerin safına yerleştirilen Osmanlı’nın dirençsiz, ufuksuz ve ‘yenenleri kızdırmayalım’ adı altında girdikleri büyük aymazlığın beraberinde getirdiği Mondros Ateşkes Antlaşması ile Sevr Antlaşması’nın fiiliyatta bu toprakları tümüyle işgal kuvvetlerine peşkeş çektiği bilinen bir realitedir... Tam teslimiyet şartları ortada dururken buna sessiz kalınması düşünülemezdi... Şair Cahit Irgat’ın dizeleriyle söyleneni yapmaya koyuldular: Çok yakında bir gün/Çok yakında bir gün/Ağır uykulardan uyanacaklar/Zor kapıları açacaklar/Yere sağlam basacaklar. Evet, koca bir toplum sert ve vahim koşulların yarattığı ağır uykudan uyandı, zor kapıları açtı ve yere kurtuluş için sağlam, çok sağlam bastı... Mondros’un orduyu dağıtan yönleriyle, Sevr’in Anadolu’da yeni iki devlet kurulmasını öneren ve aslında emperyalist kuvvetlerin niyetlerinin birbiriyle uyumunu ortaya koyan acınası ve zalimlik kokan planlarına ‘dur’ denilmesi gerekiyordu. Nitekim Kurtuluş Savaşı ve öncesindeki Müdafaai Hukuk Cemiyetleri tam da bunun göstergesi olarak halkın kalbinden geçenleri mücadele sahasına yansıttılar... Yurdu her taraftan sal T Türkiye’nin Tapu Senedi: Lozan! dırıya, işgallere uğramış bir toplum Mustafa Kemal’in uzak görüşlü, stratejik dehasının işin içinde olduğu uzun ve sancılı bir tarihsel dilimde, Kurtuluş Savaşı’nı yurttaki tüm zorba kuvvetleri bu ülkeden gözyaşlarını içlerinde saklayan bir azmin sonucunda, uzaklaştırarak tamamladı... Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla tamamlanmış olması, zaferin elde edilmesi anlamına gelmiyordu... ‘Her şart altında ve her alanda bağımsızlık’ Cephede tasını tarağını toplayanlar, soluğu masa başında alacaklarını biliyorlardı ve o masa başında, sinsi planlarının, tehditlerinin, hilelerinin bir işe yarayacağını varsayıyorlardı... Osmanlı’nın son iki yüzyıllık tarih diliminde içine girdiği ‘açık pazar’ olma haliyle dışa bağımlılık serüveninin tekerrür edeceğini ve ekonomik şantajlarla, ‘‘Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan’’ bu ülkeye istediklerini hâlâ yaptırabileceklerini umuyorlardı... Sömürgeci güç olmanın ve onun doğasında bulunan, sömürebileceği alanlar bulma, koruma ve genişletme isteğiyle yanıp tutuşuyorlardı. Onlar siyasi bağımsızlığın sonuçta, ekonomik bağımlılıkla işlevsiz hale getirileceğini hesaplıyorlardı. Evdeki hesapları çarşıya uymadı. Çünkü, Osmanlı’nın gerileme ve çöküş devrini iyi etüt etmiş, dersine iyi çalışmış yeni bir önderlik Ankara’da, Anadolu’da işbaşındaydı... İsmet Paşa başkanlığındaki heyet, Lozan’a ‘‘tam bağımsızlık, her şart altında ve her alanda tam bağımsızlık’’ şiarı ile gitmişti... Aylar süren müzakerelerin, masa başı tehdit ve senaryoların gölgesinde, İsmet Paşa ve beraberindekiler beklentilerin asla karşılanmayacağına dair sayısız varsayımın tam ortasında, ümidini Kurtuluş Savaşı ile yeniden yeşerten bir toplumun beklentilerine layık olmak istiyorlardı... Nitekim, Lozan’da karşılıklı ‘olmaz’ların, görüşmele rin yarıda kesilmesinin, bir tür taktik düellonun sonucunda, Cumhuriyete uzanan yol ardına kadar açılmış, özellikle ekonomik boyunduruk içeren her türden öneri, ‘yeni kapitülasyonlar’ kesin ve kati bir biçimde reddedilmiş, tam bağımsızlık, dünya devletleri ile hür ve eşit bir biçimde aynı masada oturma başarısı elde edilmiştir... Batı Trakya da, azınlıklar sorunu da, Boğazlar da, 12 Adalar da, Musul da, savaş tazminatları meselesi de o günün koşulları altında ince, uzun, kırılgan ve zorlu pazarlıkların sonucunda, savaştan yeni çıkmış bir topluma nefes aldırma adına ‘tam bir başarı’ ile nihayetlendirilmişti... Onun için kim ne derse desin, Lozan o koşullarda mümkün olanın en iyisiydi, onun için Türkiye’nin bağımsızlığının altın madalyasıdır... Lozan’ın aylar süren çetin müzakerelerinde bu toprakları bizlere armağan bırakanların yaptıklarını bugün serinkanlılık ve ciddiyetle değerlendirebiliyor muyuz? ‘Bu Cumhuriyet ve bu ulus kabul etmez’ Bu soruya gönül rahatlığıyla ‘evet’ diyemiyoruz... Ülkemiz bugün, ve ne yazık ki yine yabancı güçlerin ciddi hamleleriyle dışa bağımlı bir hale getirilmek ve böylelikle ülkemizin siyasi bağımsızlığı, sözde bir bağımsızlık haline dönüştürülmek istenmektedir... Bunu bu ülke, bu Cumhuriyet ve bu ulus kabul etmeyecektir. Türkiye’yi dıştan yönetmeyi alışkanlık haline getirenlerin cüretkâr talepleri her geçen gün artmaktadır... Türkiye’nin içişlerine her türden siyasi, hukuki ve ekonomik müdahaleyi kendilerinde ‘hak’ görenlerin bu tavırlarına karşı ortak bir tavır sergilemeliyiz... Çünkü, bizden istenen şeylerin uzun bir plan dahilinde ülkemizin ulusal birliğini, laik mekanizmasını, Cumhuriyetçi şemsiyesini delmeyi amaçladığı, ‘böl ve yönet’ten başka bir sahile bizi terk etmekten başka sonuç üretmeyeceği herkesin malumudur... Kurtuluş Savaşı, Lozan, Cumhuriyetin kuruluşu ve ardına toplumu yenileştirici hamlelerin, devrimlerin birbirini tam bağımsızlığın verdiği güvenle süslediği bir döneme, tarihimizin yakın dönemine tekrar tekrar bakarak hareket etmeliyiz. Çünkü gerçek bağımsızlıkçı düşünce ve davranış biçiminin kodları orada, o zeminde saklıdır... Eğer, ülkemizi özgür ve bağımsız görmek istiyorsak, her alanda bağımsız kalmaya ve bağımsızlığımızı hangi kılıf altına saklanırsa saklansın delmeye ve akıllarınca ‘‘bize yol göstermeye’’ çalışanlara, ‘‘akıllarını kendilerine saklamalarını’’ biz öğütlemeliyiz... Ama bunu öğütlemeden önce, kendi özgücümüzü öyle dışa vurmalıyız ki, bize kendi gündemlerini dayatma hafifliğine girişenler, altına girdikleri kayayı kaldıramayacaklarını, dahası yerinden oynatamayacaklarını görsünler, bilsinler, anlasınlar, iyice anlasınlar... Şunu çok iyi biliyoruz ki Lozan sadece dün değildir... Tarihsel bir dekor, tarihsel bir anı hiç değildir... Bize bizim bugünkü sorunlarımızdan çıkış yollarımızı gösteren bir yol haritası, güçlüklerle baş etme, dahası onlar karşısında pes etmemeyi bize fısıldayan bir çıkış yoludur... Bu çıkış yoluna yöneldikçe, ülkemizin siyasal ve her türden bağımsızlığını elde eder, kendimizi, bu ülkenin insanlarının refahına, özgürlüğüne, dayanışmacı bir idealle kendi ayakları üzerinde durmasının mihmandarı ve mimarları oluruz... Bunu yapacak maya bu topraklarda var, çünkü bize, acıların yarattığı sarsıntının ötesinde, ülkedeki barışı, dünyadaki barışla bir arada koruma, bu uğurda mücadele etmeyi bir büyük ideal olarak öneren, çağlar boyu da bu toprakları önerdikleriyle sağlam bir rotada tutmaya yönlendiren bir tarihsel önderimiz, Mustafa Kemalimiz var... Bizler milyon Lozan’ın yurtseverlik kokan varlığı Yokluktan, çaresizlikten, ümitsizlikten mazlum milletlerin ilk bağımsızlık savaşını çıkaran, Lozan destanını ve Cumhuriyeti çıkaran bu ulus, onurlu geçmişini onurlu bir gelecekle bütünlemek için şimdi, hemen şimdi, vakit yitirmeden, kendisine inanarak, her alanda tam bağımsızlık demeye ve buna uygun davranmaya daha da gür bir sesle girişmelidir... Bize bu türküyü ısrarla ve büyük bir iyimserlikle söyleten ve söyletecek olan Lozan’dır... Lozan’ın kararlılık ve büyük bir yurtseverlik kokan varlığıdır... Lozan bugün Türkiye’nin tapu senedidir... Bu tapunun üzerinde irili ufaklı başka hisse sahiplerinin varlığının tapu senedini işlevsiz, kötürüm, hiçbir işe yaramaz hale sokacağı, sokabileceği herkesin malumudur... Onun için, bu ülke için tek bir tapu senedimiz vardır, onun tek sahibi de Cumhuriyeti ve laikliği sahiplenen Türk Ulusudur... Kalbimiz eskimedikçe, ideallerimiz eskimedikçe, Lozan eskimeyecek ve bu ülkenin varoluşunun şahikalarından biri olmaya devam edecektir!.. *Çankaya Belediye Başkanı, İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle