25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gazeteci örgütleri, TCY ve TMY’nin ifade özgürlüğüne vurduğu darbeye dikkat çekti 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sansür boyunduruğu Teröre tepki için yürüdü ? ANKARA (AA) Terör olaylarını protesto için Karaman’dan yaya olarak yola çıkan Ramazan Koca, Ankara’ya geldi. Koca (51), ilk olarak Anıtkabir’e giderek Ata’nın huzuruna çıktı. Buradan Emniyet Genel Müdürlüğü’ne geçen Koca, Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Özkan Ergin’i ziyaret etti ve terör olaylarında hayatını kaybeden polisler için başsağlığı diledi. Ergin de Koca’ya, Emniyet Genel Müdürlüğü armalı şapka ve tişört hediye etti. Haber Merkezi Basında sansürün kaldırılışının 98. yıldönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada, ‘‘Türk basınının, patronların, siyasi iktidarın ve çeşitli odakların baskısı, şantajı ve tehdidi altında, sansürün ve otosansürün boyunduruğuna girdiğini’’ ileri sürdü. TGS açıklamasında, ‘‘Türk basınının, 98 yıl önce Abdülhamid’in baskıcı rejimi altında sansüre karşı gösterdiği diren Beyazdır Ölümün Güneşleri... O küçük kızın hıçkırıklarını duyduğunuzda ne hissettiniz? Yüreğinizden bir şeyler koptu mu? İçinizde nasıl bir duygu alevlendi? Bedeniniz yandı mı birden? Bir baba, iki çocuklu kızını altı kurşunla öldürdü Bursa’da... Kızı, kocasını terk edip Ankara’ya kaçmıştı... Huri Akça 28 yaşındaydı, iki çocuğu vardı. Kocasını terk edip bir başka erkekle Ankara’ya kaçmıştı. Baba Hulusi Özçelik, kızını Ankara’da buldu ve Bursa’ya getirdi. Sonra? İki çocuğunun gözleri önünde kızını altı kurşunla öldürdü... Baba Hulusi Özçelik ne diyor? ‘‘Namusumu temizledim!’’ Haberi televizyonlar verdi, gazeteler yazdı... 28 yaşında babasının kurşunlarıyla yaşamını yitiren Huri Akça’nın 11 yaşındaki S. adlı oğlu ile 8 yaşındaki kızı A. yetim kaldı... İşçi emeklisi babanın öldürdüğü 28 yaşındaki Huri, kaç yaşında evlendirilmişti? 16 yaşında!.. Çocuk yaşta evlendirilen Huri, mutlu olamamıştı... Bu bir Türkiye gerçeğiydi. Anadolu’da çocuk yaşta kızlar evlendiriliyordu. Urfa’da, Batman’da, İstanbul’un, İzmir’in, Bursa’nın varoşlarında sözde ‘‘aynı gelenek’’ hâlâ sürüyordu... Öyküleri hep aynı sonla bitiyordu. ??? 16 yaşındaki kız çocukları, sonraki yıllarda bunalıma düşüyor, baskıya dayanamayıp ya ‘‘baba evi’’ne dönüyor ya da bir başka erkekle yaşamaya başlıyordu... Bir süre sonra da ‘‘töre cinayeti’’ adı verilen aşiret toplumlarına özgü ilkellik, ‘‘bir alın yazısı’’ gibi onları ölüme itiyordu... Gecenin karanlığında ya da kuşluk vaktinde işlenen bu cinayetler, kadına yönelik bir şiddetin izleri oluyordu benim ülkemde... Bunun adına da ‘‘töre’’ ya da ‘‘namus cinayetleri’’ deniliyordu... Daha önceleri ‘‘Necla’’nın, ‘‘Ayşe’’nin, ‘‘Güldünya’’nın öyküsünü anlattım uzun uzun... Nazime Alır’ın öyküsünü ise bir temmuz sabahında televizyondan haberleri izlerken anımsadım... O ışıksız tepelerdeki yaşamı düşündüm, Van’ın Özalp ilçesinin Yukarı Yorganlı köyünde üzerine mazot dökülerek yakılan Nazime’nin yaşamını bir şiirin dizelerinde yakaladım... Bütün hayatıyla başlayan bir gün, soluksuz bekleyişlerin, acıların, hüznün gövdesini oluşturuyor benim cennet yurdumda... Her şey, uzaklarda yankılanan dilsiz bir çağlayan gibi... Esintili bir İstanbul sabahı... Aşk ve düş parantezlerini bilmeyen küçük kadınların öyküsü acı sonla bitiyor... Güldünya’nın öyküsünü, Necla’nın yaşamını kaç kişi biliyor bugün? ‘‘Töre’’ ya da ‘‘namus’’ cinayetleri, feodal bir yapının içinde bulunan ‘‘aşiret’’ kıskacında yaşamı altüst ediyor... Biliyorum, bu cinayetler bu yapı kırılmadıkça hep işlenecektir... Ağalar, şeyhler, şıhlar var oldukça, eğitim ve kültür politikaları bu üçgenin içinde oldukça hep yazılıp çizilecektir... Türkiye’de kadın güçsüz, erkek güçlü... Bir kadın İstanbul’da tek başına bir balık lokantasına gidip bir masaya otursa garson ne der: ‘‘Ne içeceksiniz?’’ ??? Neden yazıyorum bunları? Bir kadın okurumun başına geldiği için... Şiiri sevmeyen bir erkek toplumu kadını da sevmez. Bunu bilin!.. Böyle olunca da ‘‘aşk ve düş’’ parantezlerini hiç tanıyamıyor kadınlar... Aşkın ve yaşamın bağlantısında ‘‘sevgi’’ kelimesini duymayan kaç kadın vardır, hiç araştırıldı mı? Esintili bir İstanbul sabahı... Nazime’nin, Necla’nın, Vicdan’ın, Güldünya’nın öykülerini anımsamaya çalışıyorum... Bursa’da babası tarafından altı kurşunla öldürülen iki çocuk annesi Huri... Sonra bir dize geliyor aklıma: ‘‘Beyazdır ölümün güneşleri, çocuklarımızın saçları gibi...’’ Kimisi 14’ünde, kimisi 16’sında evlendirilmiş o kadınların... Çoğunluğu 20’li yaşlarda öldürülmüş... Hüzünleniyorum!.. Allianoi Su Perisi’ne destek için; Banka Hesap No: ‘‘Akbank Bergama Şubesi DHV: 33453012’’ ? Sansürün kaldırılışının yıldönümü nedeniyle yapılan açıklamalarda düşünce ve ifade özgürlüğüne yapılan baskılarla 24 Temmuz’ların bayram olma niteliğini yitirdiği belirtildi. ci, 21. yüzyıl koşulları karşısında yaşama geçirebilmekten aciz olduğu’’ savunuldu. Açıklamada, Türk basınının, ‘‘demokrasi mücadelesinin öncülüğünü değil, kapitalizmin kriterlerinin sürmesinin sözcülüğünü yapan patronların’’ egemenliğine geçtiği ileri sürülerek şu görüşlere yer verildi: ‘‘Medya sahipleri ve onların fikir danışmanlığını yapan üst düzey medya yöneticilerinin bildiği tek mücadele alanı, basın emekçilerinin haklarını gasp etmek ve onların özgür habercilik yapmalarını alıkoyacak yöntemler geliştirmekten ibarettir. Siyasetmedyaticaret kirli üçgeninde kurulan bu başıbozuk düzeni bir müddet daha yaşatabilmek içgüdüsüyle davranışlarını belirleyen medya sahipleri ve yöneticileri, yayın çizgilerini siyasi iktidarın rüzgârına göre ayarlamaktan ve gerçekleri halktan saklamaktan asla çekinmemektedir.’’ Türk medyasının, ‘‘açlık ve işsizliği göz ardı edip, borsa, döviz, faiz sarmalına dolanan ekonomik gelişmeleri adeta dokunulmaz bir fetiş haline dönüştürdüğü’’ öne sürülen açıklamada, medyanın, yeni Türk Ceza BÜLENT ARINÇ ‘SORUMLULUK’, TAYYİP ERDOĞAN ‘ÖZEN’ İSTEDİ Sezer: Basın özgür olmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Basında sansürün kaldırılışının 98. yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı’ndan ve hükümetten farklı mesajlar geldi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yayımladığı mesajda, basının özgür olması gerektiğini belirtti. Çağdaş özgürlükçü demokrasinin temel öğelerinden olan basının, demokratik düzenin sağlıklı işlemesi yönünden vazgeçilmez bir işlev üstlendiğini belirten Sezer, ‘‘Basının toplum adına üstlendiği görevleri yerine getirebilmesi için özgür olması, her türlü baskı karşısında korunması ve sansür gibi çağdışı uygulamalardan uzak tutulması gerekmektedir’’ dedi. Sezer, açıktan ya da örtülü sansür uygulamalarıyla basın özgürlüğünün kısıtlanmasının toplumun susturulması anlamına geleceğini vurguladı. TBMM Başkanı Bülent Arınç, mesajında basının sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini bildirdi. Arınç, demokrasilerde çoksesliliğin esas olduğunu belirterek ‘‘Bu nedenle basın, tarafsız ve özgür olmalıdır’’ dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, basının kamu yararı gözeterek faaliyetlerine özen göstermesini istedi. Erdoğan meslek ahlak ve ilkelerine bağlı kalarak halkı doğru, zamanında bilgilendirmek, gelişmelerden haberdar etmenin basının üstlendiği son derece yaşamsal bir toplumsal görev olduğunu belirtti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise ‘‘Meslek ilkelerini önde tutarak iletişim özgürlüğünü savunmak ve korumak, meslek mensupları kadar herkesin, hepimizin görevidir’’ görüşünü kaydetti. Baykal, halkın gerçekleri öğrenme hakkının gereği olarak, özgür düşünce ile düşüncenin özgürce iletimi mücadelesinin, sansüre karşı mücadelenin de olmazsa olmaz koşulu olduğunu vurguladı. Çukurca’da çatışma ? HAKKARİ / TUNCELİ (AA) Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde dün akşam saatlerinde kaymakamlık binası önünde nöbet tutan polislere PKK üyelerince ateş açıldı. Ateşe güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada 1 polis memuru yaralandı. Yaralı polis tedavi altına alınırken ve bölgede teröristleri yakalamak için operasyon başlatıldığı bildirildi.Bu arada Tunceli’nin Pülümür İlçesi Erzincan karayolundaki polis noktasına saldırı düzenleme hazırlığında olduğu tespit edilen ‘‘Rubar’’ kod adlı PKK üyesi güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölü ele geçirildi. Rüşvete 12 yıl istendi ? İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) Urla Tapu Sicil Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen kameralı rüşvet operasyonunda tutuklanan 9 kişi hakkında, 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İzmir Cumhuriyet Savcısı Durmuş Taşdemir’in hazırladığı iddianamede, tutuklu bulunan Tapu Müdürü Mehmet Sami Ö., müdür yardımcısı İbrahim A., Ali G., İsmet H., Ahmet A. ile tutuksuz sanıklar Mehmet A., Raşit Ö., Yüksel A., Ali E., Erdem Y.’nin rüşvet alıp verdikleri, sanıkların, eylemlerini tek tek anlattığı belirtildi. İddianamede, sanıkların İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıp cezalandırılmaları istendi. Yasası’nın ve Terörle Mücadele Yasası değişikliklerinin ifade ve basın özgürlüğü üzerine getirdiği ağır yaptırımları toplumdan gizlediği iddia edildi. Açıklamada, bütün bu olumsuzlukların yanında, Türk medyasında ve fikir dünyasında, alışageldik uygulamalara aykırı tutumlarıyla ve bireysel mücadeleleriyle yalnızlığa itilmek istenen onurlu, idealist, cesur basın emekçileri, yazarlar ve aydınlar da olduğu belirtilerek ‘‘Geldiğimiz nokta itibarıyla, demokratikleşme, basın ve ifade özgürlüğü ile bunların devamı niteliğinde olan sendikal haklar konusunda verdiği sözleri yerine getirmeyen siyasi iktidardan ise artık hiçbir beklentimizin kalmadığını ifade etmekle yetiniyoruz’’ denildi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, Türkiye’de medyanın sermaye çevreleri, iş dünyası, bankacılık, enerji, petrol dünyası ve siyasetle iç içe olduğunu belirterek bu zincirler kırılmadıkça basın özgürlüğünden bahsedilemeyeceğini söyledi. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akıncılar, düzenlediği basın toplantısında, basının ve basın mensuplarının sorunlarının çözülememesinin sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. Akıncılar, medyaya getirilen kısıtlamalar, düşünce ve ifade özgürlüğüne yapılan baskılarla 24 Temmuz’ların bayram olma niteliğini yitirdiğini belirtti. Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erdoğan Kahya, 24 Temmuz 1908’de dönemin gazetecilerinin sansür memurlarına karşı direnişe geçtiğini ve 25 Temmuz 1908’de gazetelerin yeni bir döneme başladığını söyledi. Aradan 98 yıl geçtiğine işaret eden Kahya, ‘‘Birçoğumuz sansür kalktı diyor, ancak gerçekte sansür henüz kalkmadı’’ dedi. Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca, Vilayet Meydanı’ndaki etkinlikte, ‘‘Türk Ceza Yasası ile getirilen kısıtlamaların adeta birer sansür oku gibi yüreklere saplandığını’’ söyledi. Aydınlardan eylem Basına sansürün kaldırılışının 98. yıldönümünde bir araya gelen aydınlar, İstanbul milletvekillerini arayarak ‘‘söz, eylem ve örgütlenme’’ hakkına zincir vurduğu öne sürülen yeni Terörle Mücadele Yasası (TMY) ile Ceza Yasası’nın 301. maddesinin geri çekilmesini istediklerini belirttiler. Taksim Gezi Parkı’nda dün bir araya gelen ve aralarında Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Başkanı ve yazar Şanar Yurdatapan, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Filiz Koçali ile KESK, İHD, Düşünce Suçuna Karşı Girişim Derneği üyelerinin de bulunduğu çok sayıda aydın, sansürün kaldırılışının 98. yılında basında sansürün yeniden gündeme geldiğini belirterek milletvekillerinin Türkiye’nin farklı illerinden de arandığını söylediler. Aydınlar, Türkiye’deki hapishanelerde tutuklu gazeteci sayısının 9 olduğunu ve bu sayının TMY ile artacağını ifade ederek ‘‘Ceza Yasası’nın 301. maddesi de düşünce ve ifade özgürlüğüne engel. Bu madde acilen kaldırılmalıdır’’ dediler. Milletvekillerini arayan aydınlar özellikle AKP’li milletvekillerinin telefonlarını kapadıklarını kaydettiler. Avukatlardan protesto ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği, maddi durumu iyi olmayan vatandaşlara Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) uyarınca avukat tayin edilmesi uygulamasını 1 Ağustos’tan itibaren durdurma kararı aldıklarını duyurdu. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu ve 55 baro başkanı, 22 Temmuz 2006’da Ankara’da yaptıkları toplantı sonrasında bildiri yayımladı. Bildiride, maddi durumu iyi olmayan vatandaşlara ücreti devlet tarafından ödenmek koşuluyla avukat tayin edildiği hatırlatılarak ücretlerin alınamadığına vurgu yapıldı. Bildiride, ‘‘1 Ağustos 2006 tarihinden başlayarak sorun tüm boyutlarıyla çözülene kadar CMK kapsamındaki tüm müdafivekil görevlendirmelerimizi durdurma kararı verdik’’ denildi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle