25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Sınır İzzet Özdamar: ‘‘Kuzey Irak’a sınır ötesi harekât için RTE’nin sabrının taşması önemli değil; önemli olan ABD’nin ve AB’nin sabrının sınırı!’’ Ya ğ m u r E k i m Kıdem tazminatı fonu geliyormuş... ‘‘Kıdemin teminatı olmadıktan sonra!’’ REKABET Kurumu, Roche’un da aralarında bulunduğu üç firmaya rekabet kurallarını çiğnedikleri gerekçesiyle para cezası verince Erol Uyar ‘‘Ceza miktarı Roche için son derece küçük olmasına rağmen, nasıl oldu da Rekabet Kurumu suya sabuna dokunabildi; mecbur mu kaldı acaba diye düşündüm’’ diyor. Nedenine gelince: ‘‘Bilindiği gibi Roche’un başını çektiği uluslararası Vitamin Grubu 1990’lı yılların sonuna doğru çökertildi, karteli oluşturan firmaların birçok yöneticisi hapse girdi, diğer kartel üyelerinin aldığı cezalar dışında Roche Amerika ve AB antitekel komisyonlarınca tek başına toplam 1 milyar dolara yakın para cezalarına çarptırıldı. Bunun yanı sıra birçok ülkenin rekabet kurumları da yerel soruşturmalar açarak bu firmalara irili ufaklı cezalar uyguladı. Ayrıca birçok ülkede tüketici dernekleri bu firmalar GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Ağca’ya film teklif edilmiş. O filmi görmemiş miydik! Kol Osman Şapçı: ‘‘ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, ‘PKK, Irak dışında da var’ demiş. İyi de bizim kolumuz ta Amerika’ya kadar uzanmaz ki!’’ aleyhine birçok dava açtı, davaların hemen hepsi firmaların aleyhlerinde sonuçlandı. Bir çok ülkede hala sürmekte olan davalar var. Eğer Google’a ‘roche scandal’ yazarsanız binlerce doküman görebilirsiniz. Roche, Vitamin Skandalı’ndan sonra, hem cezaları ödeyebilmek hem de imaj erozyonundan kurtulmak için 2002 yılında Vitamin Grubu’nun tamamını satmak zorunda kaldı. Oysa ülkemizdeki Rekabet Kurumu dünyada olan biten bu vitamin soygununa kulaklarını tıkadı, hiçbir soruşturma açmadı, bu firmaların hiçbirine tek kuruş ceza uygulamadı. Tüm dünyayı soyan Vitamin Grubu, deyim yerindeyse Rekabet Kurumu tarafından bilinçli ya Vitamin da bilinçsiz olarak ‘ıska’ geçildi. Ben bundan şunu anlıyorum: Vitamin Grubu 1990’lı yıllar boyunca vitamin hammaddeleri üzerinde fiyat sabitleme politikası uygulayarak dünya ülkelerini soyarken, Çin’de sel olsa etkilenen hassas ekonomimiz bu soygundan zerre kadar etkilenmedi! Ürünlerinde vitamin hammaddesi kullanan üreticilerimiz ve bu ürünleri satın alan Türk tüketicisi, her tür soyguna bağışıklığı olduğu için bu soygundan da hiçbir zarar görmedi! Aksi takdirde Rekabet Kurumu’nun vitamin soygunu konusunda en azından bir soruşturma açması veya yapılan şikâyetlere ‘Soruşturmaya gerek görülmemiştir’ yanıtını vermesi gerekirdi! Rekabet Kurumu’nun dişi bazı şirketlere geçmiyor olabilir mi; ne dersiniz?’’ Ne diyelim; rekabetin rehaveti diyebiliriz! ‘Hayta’ ve Ergin Atlıhan... Lütfen söyleyin, haftada bir yazmakla, vazgeçtim bu dünyanın dertlerinden, şu ülkenin yaşadığı siyasi rezaletlerin bile ucunu yakalayıp ‘‘yorumlayabilmek’’ mümkün mü? Hangisini anlatayım? Zapsu’nun ‘‘No Comment’’ ler çekerek gizli Dışişleri Bakanı havasını atmasından dolayı duyduğu açık mutluluğu mu? Bu şahsın hâlâ resmi olarak Başbakan Danışmanı olup olmadığının bile saptanamamasının getirdiği komik ortamı mı? AKP’li Maltepe Belediyesi’nin Küçükyalı’nın en değerli arazilerini rant olarak acele imara açıp Başkan’ın kardeşlerine peşkeş çekmesini mi? Hepsinden önemlisi, Güneydoğu’da içine çekildiğimiz tehlikeli girdaba karşı hükümetin eli kolu bağlı bir şekilde, durumu küçük homurdanmalarla kabul etmek çaresizliğinde kalmasını mı? Ya da dünyaya dönersek, Ortadoğu’daki savaşın vahşet kelimesini hafif bırakan çirkin yüzünü mü? İsrail’in ‘‘Terörle savaşacağım’’ kılıfı altında yine yüz binlerce sivili bombalamasını mı? Afrika’da artık kanıksanmış olarak yaşanan açlık ve AIDS ölümlerini mi? Lütfen söyleyin, siz benim yerimde olsanız her hafta onca ‘‘rutin rezillik’’ arasında çarşaf olmaz mıydınız? İşte o yüzden size bugün, buna benzer yoğun dönemlerde yetişemeyeceğim siyasi gündem hakkında yorumlarda bulunmayacağım. Bu sıkıntılı ve ‘‘illallah’’ dedirten anlarda, bize güç veren sanata ve edebiyata yöneleceğim tam aksine. ??? Belki bazı gazetelerde okudunuz: 16 yıldır çalıştığım resim atölyemin bulunduğu binayı terk etmek durumunda kaldık diğer sanatçı dostlarla beraber. Binayı bize kiralayan Ermeni Vakfı başka kararlar aldı ve sonunda da açtığı davayı 8 yıl süren bir maraton sonucu kazandı. Şimdi de bizler, birer kedi gibi alışmış olduğumuz bu binadan ayrılıyoruz. 16 yıl önce görür görmez âşık olduğum bu binanın, büyük kültür kaynaşmasının mimarı Adnan Vurdevir’i ise iki yıl önce trafik canavarı aramızdan çekip aldı. Bu binayı birkaç yıl kullanan sanatçılardan biri de ressam Ergin Atlıhan’dı. New York sergilerimden beri tanıdığım bu büyük yaramazlıkların haşarı kahramanı, her görüştüğümüzde kahkahaları, umut dolu sesi ve olumlu bakışları ile bana keyif vermiştir. ‘‘Gerçekten de yaşamak her şeye rağmen çok güzel bir şey yahu!’’ dedirtir size bu adam... Ergin Atlıhan’ın nisan ayında 200 sayfalık otobiyografisi Okuyan Us tarafından yayımlandı. ‘‘Hayta’’, kesinlikle okumanıza değecek bir akıcılıkta ve sizi şiddetle çarpabilir, dikkatli olun. Ergin, sanat dünyasına geç katılmış bir dostumuz. Yaşam önce onu bambaşka yollara, ticarete, paraya ve sonunda da iflasa sürüklemiş. İşte bu serüvenin en ilginç noktası, bu kırılma anının nasıl yaşandığını anlatan bölümleri. Düşünün ki Ergin kardeşimiz bir bayan Yargıç’ın önünde Almanya’da soğuk terler döküyor. Sonra, sert bakışları altında, borçlarını ödemek üzere Ergin’i ‘‘sağmaya’’ kararlı olan Yargıç, ona ‘‘Resim yapar mısınız? Herhangi bir değer taşıyan resme sahip misiniz?’’ diye rest çekiyor. O anda ‘‘Hiçbir şeyim yok’’ diye kendini aşağılamayı kendisine yediremiyor Ergin. Beyninin içinde 1000 tilki dolaşırken basıyor cevabı: ‘‘ Evet Sn. Yargıç, resim yaparım, daha doğrusu desenlerim var.’’ Ergin’in kaderi o anda çiziliyor. Taze sanatçı çılgınca boya kullanarak en doğaçlama resimleri patlatırken bir Amerikalı, Paul Simon onun hakkında, ‘‘Jack Kerouac nasıl yazıyorsa Ergin de öyle resim yapıyor’’ demiş. Herhalde bu dostumuz ‘‘Hayta’’yı okusa, Ergin’in yazılarının da Beat Kuşağı’ndan Kerouac kadar, Bukowski ya da bizim Erje Ayden’in eserleriyle kıyaslamalarını zevkle sürdürür. Bu saydığım isimlerin rüzgârının etrafında gezinen ama özgün, keyifle, şehvetle, kahkahalarla, hatta bazen duygusallıkla tüketilen bir yapıt ‘‘Hayta’’. Ama ne var ki Ergin Atlıhan ne 2. Cumhuriyetçiler grubunun, ne de gizli eşcinsel antlaşmaların bir parçası olduğu için, tanıtımında güçlükler yaşıyor. Ben bu kitabı inadına alın derim. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Kefalet uzmanları görev başına! SON günlerde birilerinin birilerine kefil olması modası çıktı ya; Kaya Çetin de modaya uymuş: ‘‘Ben bu Apo Bey’i tanıyorum, kendime inandığım gibi inanıyorum. Yasin el Kadı kadar olmasa bile iyi adamdır. Apo Bey’in bir terör örgütüyle münasebet kurması, ona destek vermesi mümkün değil. Siz bakmayın onun PKK’yi yönettiğine, aslında kendisi hayırsever, namazında niyazında bir insandır. Her ne kadar 35 binden fazla insanın ölümüne neden olduysa da, içinde hiçbir kötülük yoktur. Eminim ki beşikteki bebeleri de bilmeyerek öldürmüştür. Çünkü o, hayatında bir karıncayı bile incitmemiştir. Bunları nereden biliyorsun derseniz; ben insan sarrafıyım. Bir insanı bir defa göreyim, ciğerini okurum. Apo Bey’in de bir resmini gördüm, ciğerini okudum. Bir eliyle açık bulunan karnını kaşıyor; öbür elinin baş parmağıyla da burnunu karıştırıyordu. Yani her şeyi açık seçik ortadaydı. Resmi görür görmez ‘Oh my god, böyle şeffaf bir insan nasıl kötü olabilir’ diye kendi kendime sordum. Bana inanmıyorsanız ‘kefalet uzmanları’na sorun!’’ Gündem Anıl Öçal: ‘‘Cüneyd Zapsu yabancı büyükelçilerle Başbakan adına görüşmediğine göre Ordu’nun fındığını nasıl çuvallayacağını konuşmuş olmalı!’’ Uyku Ahmet Önen: ‘‘Aslanlar gaflet uykusunu biraz uzun tutunca, meydan çakallara kalır!’’ Yüksek Yerilim Hattı Eskiden lafa ‘Allah’ın izniyle’ diye başlayan takıyyeciler, erdincutku?yahoo.com şimdi ‘ABD’nin izniyle’ diye mi başlayacak! Hazine Arazileri ve Reform... Av. Müslüm AKALIN* 4070 sayılı Hazine Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun 1995 yılında yürürlüğe girdi. Bu kanunun amacı Hazine’ye ait tarım arazilerinin satış esaslarını belirlemektir. Kanun, satışı yapılamayacak taşınmaz malları 11. maddesinde düzenlerken ‘‘Bu bölümdeki satışla ilgili hükümler.. 3083 sayılı Sulama Arazilerinde Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu’na göre uygulama alanı ilan edilen yerlerde uygulanmaz’’ hükmünü getirmişti (11/k). Bir başka deyişle, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 1757 sayılı yasaya göre dağıtılmak üzere kamulaştırılıp Hazine adına tapuya tescil edilen ve 3083 sayılı yasaya göre Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün (TRGM) tasarrufuna geçen tarım arazileri, satışla ilgili 4070 sayılı yasanın kapsamı dışındaydı. 31.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5228 sayılı ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’, 4070 sayılı yasanın 11/k maddesini yürürlükten kaldırdı (md.60/5). Bu değişiklikten sonra tarım reformu uygulama alanı olan yerlerde ve tabii özellikle 1757 sayılı yasaya göre kamulaştırılan arazilerin bulunduğu Şanlıurfa ilindeki Hazine arazileri 4070 sayılı yasanın kapsamına girdi. 3083 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince TRGM’nin tasarrufuna geçen bu araziler ‘‘...bu kanunun amaçları gözetilerek, uygulayıcı kuruluşça uygun görüldüğü takdirde satılmak.. üzere Hazine tasarrufuna bırakılabilir’’. Bu amaçlar ise yasanın 1. maddesinde sayılmıştır. Bunlar: a) Toprağın verimli şekilde işletilmesini, işletilmesinin korunmasını, birim alandan azami ekonomik verimin alınmasını, tarım üretiminin sürekli olarak arttırılmasını, değerlendirilmesini ve buralarda istihdam imkânlarının arttırılmasını, b) Yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin zirai aile işletmeleri kurabilmeleri için devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmalarını, desteklenmelerini, eğitilmelerini, c) Ekonomik üretime imkân vermeyecek şekilde parçalanan tarım topraklarının gerektiğinde ve imkânlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile işgücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi, d) Yeni yerleşme yerleri kurmayı, mevcut yerleşme yerlerine eklemeler yapmayı, e) Zorunluluk halinde tarım arazisinin diğer amaçlara tahsisini düzenlemeyi, f) Dağıtılmayan tarım arazisinin değerlendirilme şeklini belirlemeyi, g) Bakanlar Kurulu’nca gerekli görülen diğer bölgelerde gayrimenkullerin milli güvenlik nedeniyle mülkiyet ve tasarruf şekillerinde ve yerleşim yerlerinde düzenlemeler yapmayı, sağlamaktır. Bugün uygulama alanlarında, tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan iki tür arazi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 19751977 yıllarında mülga 1757 sayılı yasaya göre yapılan kamulaştırmalar sonucunda diğeri de kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına geçen arazilerdir. Milli Emlak Genel Müdürlüğü ise 286 sıra sayılı tebliğiyle, ‘‘Bu arazilerle ilgili satış taleplerinin 3083 sayılı kanun kapsamında tarım reformu uygulama alanı ilan edilmiş yerlerde, 4070 sayılı kanun uygulanması ilgili tarım reformu bölge müdürlüklerinden köy ve parsel bazında uygun görüş alınarak sonuçlandırılacağı’’nı belirtmiştir. Bu tebliğ, yalnızca 3083 sayılı yasada yazılı ve yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda kullanılabilecek olan tarım arazilerini ayrık tutmadığından problemlere yol açabilecektir. Kamulaştırma yapılmak suretiyle Hazine’ye geçen bir taşınmaz TRGM projeleri dışında kalıyorsa TRGM’nin ‘uygun görüşü’ 4070 sayılı yasayla 286 sıra sayılı tebliğe uygun fakat 3083 sayılı yasaya aykırı olacaktır. 1757 sayılı yasaya göre kamulaştırılan toprakları da içeren satış talepleri için başvuru süresi 19 Temmuz 2006 tarihinde sona erdi. Kamulaştırmaların dayanağı olan 1757 sayılı yasanın yürürlük tarihinin de 19 Temmuz (1973) olması herhalde bir tesadüftür ve son derece ironiktir. Kadastro yoluyla Hazine’ye intikal etmiş bulunan arazilerin 4070 sayılı yasaya göre satışı elbetteki mümkündür. Ancak 1757 sayılı yasayla kamulaştırılan ve 3083 sayılı yasaya göre ancak yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda kullanılabilecek olan tarım arazilerinin 4070 sayılı yasa hükümlerine göre satışı bu satış yukarıdaki amaçlardan hiçbirisine girmediği için mümkün değildir. Bu ayrıma dikkat edilmediği takdirde zaten çözülmemiş sorunlarla dolu olan uygulama alanı, başta kamulaştırılan taşınmazlara ihtiyaç kalmaması halinde eski malike teklifi öngören 2942 sayılı yasanın 22. maddesi olmak üzere yeni sıkıntılarla karşılaşacaktır. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Temmuz www.mumtazarikan.com İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN 2005/283 Esas / 2006/ 91 Karar Davacı Lerzan Bilge Kançal vekili Av. Sevgi Koru tarafından davalı Nüfus İdaresi aleyhine açılan Soyadı Tashihi davasında:Mahkememizce yukarıda esas ve karar numarası yazılı ve 24/05/2006 tarihli karar ile İstanbul . Üsküdar, Selamiali mah/köyü, Cilt:37 , Hane:449, Birey Sıra no : 51 de nüfusa kayıtlı 53410088076 kimlik nolu Lerzan Bilge Kançal’ m Bilge olarak evlilik soyadına eklenmiş olan kaydın silinmesine , karar verilmiş olup, iş bu karar ilan olunur. 26 / o6 /.2006 (Basın: 35816) İLAN: * Şanlıurfa Baro Başkanı ESAS NO .2005/142 Davacı Battal Topkaya vekili Av. Halit Saldan tarafından davalılar Hüseyin Kılınç ve Battal Kılınç aleyhine açılan sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılamasında verilen ara kararı gereğince; Davalılardan Battal Kılınç ‘in yapılan tahkikatta adresi meçhul olduğundan ilanen tebligat yapılmasına, karar verilmiş olup, duruşmanın atılı bulunduğu 10.10.2006 günü saat 09.40 ‘ta hazır bulunmaları veya bir vekil marifeti ile kendilerini temsil ettirmeleri, HMUK.’un 509, 510 maddeleri gereğince duruşmaya gelmediği taktirde yargılamanın yokluklarında yürütüleceği davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. (Basın: 35771) ESKİŞEHİR 2. SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN İLAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Radyo yayınına karı 1 şan yabancı 2 ses. 2/ Stefan 3 Zweig’ın bir romanı... Ki 4 şinin sevinç, 5 güven ve her 6 tür devimsel 7 etkinliklerinin normal 8 olmayan bir 9 biçimde arttı1 2 3 4 5 6 7 8 9 ğı ruh hastalığı. 3/ 1 P A D A L Y A A Uzun soluklu bir ya2 U A B J A Ş A N zın türü... Uzun Ö K S E konçlu ve kapalı 3 D İ L İ T Ö Z İ M ayakkabı. 4/ Bilgin 4 A D ler, sanatçılar, yazar 5 V E R A N D A O E S E L İ F lar kurulu. 5/ Türk 6 R D O müziğinde bir ma 7 A L A Y İ Ş kam... Bir renk. 6/ 8 İ Y O T T E B Parola... Tarım bit 9 A G A N İ G İ İ kilerine ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek. 7/ Bağımlı... ‘‘Gün bitti, ağaçta neşe söndü / Yaprak oldu, kuş da yakut’’ (Ahmet Haşim). 8/ Japon lirik dramı... Ergenekon’dan çıkışlarında Göktürklere yol gösterdiğine inanılan dişi kurt. 9/ Elli kâğıtla oynanan bir iskambil oyunu... Sığırlarda görülen bulaşıcı bir hastalık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Başkalarının sırtından geçinen kimse. 2/ Malezya halkına özgü bir tür öldürücü delilik... Halk edebiyatında dört dizeden oluşan bir şiir türü. 3/ Çingene... Küçük gemi. 4/ Yüksekokul. 5/ Ses, ahenk, nağme... Aldatma işi, hile. 6/ İşaret... Kırgızların ünlü destanı. 7/ Yayıncı... Vücut ısısı. 8/ Numaranın kısa yazılışı... ‘‘Orhan ’’: Oyun yazarımız. 9/ Derin yaraların içine salınan ilaçlı ya da ilaçsız gaz bezi şeridi... İnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle