23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2006 SALI 2 Savaş bitmişti! Bir daha da olmayacaktı! Sevinçliydik... Güzel bir mayıs günüydü hem de... Fatih’in küçük bir meyhanesine daldık. Bir şişe şarap, köfte, patates, salata... Barışa kadeh üstüne kadeh... Kurtulmuştuk! Kurtuluşumuzu kutluyorduk... Özdemir Asaf ‘‘Bir daha böyle şeyler yaşanmaz’’ diyordu. Bir daha Avrupa, Asya, kana bulanmaz, insan insanı öldürmez, uygarlık başkalarını yok etmek için yeni silahlar yaratmaz! İşte, ‘‘Birleşmiş Milletler’’ de oluşacak. Barış Gücü her karışıklıkta etkin olacak. Bizler yaşadığımız sürece, barış içinde geçireceğiz yıllarımızı!.. Daha yenilerde yazmıştı, Özdemir: ‘‘Ölebilirim genç yaşımda / En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim / Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda / Sevgilim / Seni bir akşamüstü düşündürebilirim.’’ O karlı, yağmurlu gecelerde bir sevgilinin balkonu önünden bu dizelerle geçmiştik. Bir ışık yandı mı, umutlanarak! Güzel yarınlar doğacak mı, diye bekleyerek... Yirmili yaşlardaydık. Yıl 1945. Zaman geçti ben de yaşlandım. Özdemir yarı yolda kaldı. Şiirlerini bıraktı, OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL anılarını da.. Ama dostluğu hep yaşıyor... Barış bir masal mıydı? Biz düşlere mi kaptırmıştık kendimizi o mayıs akşamı? Bir daha kanlı yıllar yaşamaz insanoğlu, diye! Gençmişiz, toymuşuz! İnsanoğlunun gerçek bir ‘‘insan’’ olabileceğini düşünmemiz yanlışmış.. Bunu zamanla anladık! Birleşmiş Milletler gide gide birleşememiş, anlaşamamış milletler topluluğu olunca... Ölmedik genç yaşımızda! Benim kuşağım savaş görmedi, binbir sıkıntı çekti. Ama savaş yaşamadı, tepemize bombalar düşmedi. Sınırlarımızda askerler can vermedi. Ülkemiz hep saygınlığını korudu. Dost düşman bize saygı gösterdi. Önemliydik, etkiliydik, güçlüydük... En önemlisi, onurluyduk. ‘‘Onur’’ denen bir değeri yaşatıyorduk. Onsuz olamayacağımızı biliyorduk... Öyle ya yirmili yaşlardaydık, şairdik, öykücüydük. Uygarlık Diye Bir Şey Gençtik, insandık. Mehmet Akif ‘‘Medeniyet dediğin, tek dişi kalmış canavar’’ dediğinde kızmıştık. Uygarlığa toz kondurmuyorduk. Ama hangi uygarlıktı bu? Vahşet, kıyım, acımasızlık, tek yanlı çıkar sağlamak, başkalarını ezmek, kullanmak, yararlanmak mıydı uygarlık? Örneğin Çanakkale Savaşı bir uygarlık olayı mıydı? Sen kalk Avustralya’lardan silahlarınla gel, İstanbul’u ele geçirmek iste, derken Sevr Antlaşması yap, Anadolu’yu ona buna bölmeye kalkış!.. Yıllar geçti, yüzyıl değişti. Uygarlık adına işlenen suçlar, kıyımlar kat kat arttı. Uygarlığı yalnızca teknolojik gelişme sayan bir anlayış elbet bu ilkelliğe ulaşacaktı. Ah o gençlik düşleri! Fatih’in o küçük meyhanesinde yaşadığımız o barış kutlamasını şimdi derin bir hüzünle anımsıyorum. Uygarlık diye bir şey yok! Bir yazar, ne demişti: ‘‘Uygarlık insanların yüreğinde yoksa, hiçbir yerde değildir.’’ İşte İsrail, işte Lübnan, işte Filistin, işte dünyanın dört bir köşesinde uygarlık adına, demokrasi adına işlenen binlerce, milyonlarca cinayet!.. Barış Ama Nasıl? Suay KARAMAN Tüm Öğr. Üye. Der. (TÜMÖD) Gen. Sek. PENCERE ‘Stratejik Vizyon’a Maşallah... Bizim Gül ile Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice çok sıkı fıkı... Gül, Rice’a ne diyormuş: Condi!.. Bush yönetimiyle çok içli dışlı olduğumuzdan Amerika ile ‘‘Stratejik Vizyon Belgesi’’ni bu ay imzaladık... Gerçek mi?.. Düş mü?.. İki adet Frenkçe sözcük, Amerika ile ne dehşetli bir ortaklık içinde bulunduğumuzu belirliyor: ‘‘Strateji..’’ ‘‘Vizyon..’’ ‘Strateji’ye eskiden ‘sevkulceys’ denirdi; belirlenmiş bir hedefe ulaşmak için bütün kaynakları (ekonomik siyasal askeri) seferber etme anlamına geliyor; ‘vizyon’ ise bu görüş ufkunu vurguluyor... Şaka değil... Condi ile Apo samimiyetinde iki devlet arasında işbitirici bir dostlukla ‘‘Stratejik Vizyon Belgesi’’ imzalanıyor... Temmuz ayı sıcak mı sıcak... Condi ile Apo’nun sıcak dostluklarına da diyecek yok!.. ? Ama bu temmuz sıcağında PKK de saldırıya geçiyor... Bir şehit.. Bir şehit daha.. Bir şehit daha.. Birkaç haftada 13 şehit... Condi ile Apo’nun sıcak dostluğuna nazar değmesin, tuh tuh kırk bir kere maşallah, derken Kuzey Irak’ta üslenmiş PKK saldırıya geçerek Mehmetçikleri öldürme eylemlerini sürdürüyor.. Kuzey Irak PKK üssü.. Ve de Kuzey Irak ABD üssü.. Amerika’nın Ortadoğu’daki ‘stratejik vizyon’u açısından Kuzey Irak önemli mi önemli... Bize ne oluyor?.. ? Kuzey Irak, Amerika’nın işgali altında... Gözetimde, denetimde, yönetimde Kuzey Irak ABD’nin elinin altında, egemenliğinde, tam bağımlı, gık diyemez... Temmuz ayında sıcaklar sürerken, Condi ile Apo (ya da Abdo veya Abdullah) çok sıkı fıkı olup stratejik vizyon imzalanırken Amerika’nın Kuzey Irak üssünde ve Kandil Dağı’nda yuvalanmış PKK’nin Türkiye’de terör uygulaması ne demek?.. Sanırım çok yüksek diplomasi devletler arasında böyle hayata geçiriliyor... ? AKP’nin önümüzdeki seçimlerde iktidarını sürdürebilmesi Bush yönetiminin icazetine bağlı!.. RTE’nin danışmanı, sağ kolu, her şeyi, yârı vefakârı Cüneyd Zapsu Amerika’ya gidip Bush tayfasına Erdoğan için ne demişti: ‘‘ Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın!..’’ Amerika’nın işgali altındaki Kuzey Irak’tan sarkan PKK terörü Mehmetçikleri şehit ederken ABD ile ‘Stratejik Vizyon Ortaklığı’ imzalamak diplomaside başarı kazanmak sayılıyorsa vah bizim halimize!.. Peki, bu Türkiye’de bunca rezillik gündemdeyken muhalefet hiç kıpırdamayacak mı?.. Teslimiyetin bu kadarı bizim tarihimizde görülmemiştir. O rtadoğu’da huzursuzluğun nedeni olan İsrail, Filistin’in ardından Lübnan’ı da bombalıyor. İsrail’in yaptığı katliamın bilançosu, çoğunluğunun çocuk olduğu, şimdilik 500’den fazla sivil insanın ölümü ve binlerce yaralıyla devam etmektedir. Yüz binlerce Lübnanlı da evlerinden göç etmek zorunda bırakılmıştır. İsrail’in saldırılarını yalnızca Fransa, İtalya ve Rusya kınamıştır. İsrail askerlerini kaçırdığı için Filistin’i ve Hizbullah örgütünü kınayan AB, İsrail’in Lübnan’ı bombalaması karşısında sessizliğini korumayı yeğlemiştir. Saldırıdan saatler sonra, utancından olsa gerek, İsrail’in Lübnan’a karşı abartılı güç kullandığını söylemekle yetinmiştir. ABD, İsrail’in teröristlere karşı kendini savunma hakkı olduğunu bildirmiştir. ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşülen ve İsrail’in Gazze saldırılarının kınanmasını öngören karar tasarısını veto etmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Lübnan’ın çağrısıyla yaptığı olağanüstü toplantı ise Lübnan’da ateşkes çağrısı yapılmaksızın sona ermiştir. İsrail’in Lübnan’ı bombalaması bir misilleme değildir. Bu olay, ABD ve İsrail’in, Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen, aslında ‘‘Büyük İşgal Projesi’’ olan emperyalist planının devamıdır. Saldırıların ardından Suriye de hedef gösterilecek ve sıra İran’a gelecektir. ABD’nin çizdiği son haritaya doğru emin adımlarla, bombalarla, toz bulutuyla ilerleniyor. ABD’nin çizdiği bu harita, bundan 83 yıl önce 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da çizilen haritaya benzemiyor; Sevr haritasının kopyasıdır. ? Arkası 8. Sayfada CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle