27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2006 CUMA 6 HABERLER Sıcak paranın giriş ve çıkışını güçleştirici, üretimi teşvik edici, vergi adaletini sağlayıcı adımlar atılmalı BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Radikal adımlar atılmalı ÜRETİME DESTEK ŞART Arınç’ın Gafı mı? Yoksa?.. TBMM Başkanı Bülent Arınç, Rusya’ya resmi bir ziyarette birkaç gündür. Hazretin kişiliğini yakından tanıdığımızdan, kimi nahoşlukları bekler durumdaydık. Biri de, daha ilk günden gazetelerde. 12 Temmuz günlü Milliyet, birinci sayfasında, büyük harflerle, şunu bildiriyordu okurlarına: ‘‘Kızıl Meydan’da Arınç Gafı!’’ Olayın ayrıntıları da şöyle: Bülent Arınç, beraberindeki heyetle Kızıl Meydan’ı gezerken Sovyet Devrimi’nin lideri Vladimir Lenin’in mozolesinin önüne gelince, Rus görevliye Anıtkabir’i ziyaret edip edemeyeceklerini sorar. Sonucunu beklerken, o sırada bir Türk muhabirkameraman, ‘‘Lenin’i mi görmek istiyorsunuz’’ diye sorduğunda, yanıtı tebessüm ederek şu olur: ‘‘Lenin’i ölü olarak görmek çok güzel!’’ Arınç, söylediğinin farkına vardığında, hemen aynı gazetecinin yanına giderek, ‘‘Umarım siz Türkiye’deki gazeteciler gibi değilsinizdir, bir şeyi büyütmezsiniz’’ der ve Lenin’le ilgili sözlerinin yayımlanmamasını ister. Olay bu! Adamımızı bildiğimizden, ‘‘Şeyini şey ettiğimin şeyi...’’ deyip geçebilirsiniz. Ne var ki, kapatılacak türden bir iş değil! ? Dünyaca bilinir: Özellikle üst düzeydeki resmi kişiler, bir başka ülkeye gittiklerinde, davranışlarına, sözlerine büyük bir özen gösterir ve saygılı olurlar. Hele biz Türkler bu konuda dikkatliyiz. Örneğin, bir yabancı devletten biri, Ankara’da Anıtkabir’e bakıp, ‘‘Atatürk’ü ölü olarak görmek çok güzel!’’ diye söylendiğinde aldığı yanıt pek ağır olur ve savuşup gitmekten başka yol bulamaz. Peki Rusya? O da geçmişine pek saygılıdır. Şu sırada, Rusya, Arınç’ın gafıyla çalkanmaktadır kuşkusuz. Bahtsızlığımızın derecesine bakınız: İki hafta kadar önce, Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de Rusya’ya gitti ve vakarı, görüş ve konuşmalarıyla hayranlık topladı ve ulusunu da onurlandırdı; ötede, koskoca TBMM Başkanı olan zatta, ilk adımında, gittiği ülkenin onuruna saygısızlık! Gaf diyoruz; onu da taşan bir söyleyiş, bir herze, bir hezeyan, bir kendini kaybediştir söz konusu olan. Rusya’yı gidip gördüğümde, değişik kattan yüzlerce kişiyle konuşmalarımdan bendeki anı şudur: Başta iki kişi vardır Rusların gözünde, biri Büyük Petro, öteki Lenin. Niçin öyle? Çünkü Büyük Petro, Rusya’yı Aydınlanma’ya açmıştır; Lenin ise, ülkede ilk sosyalist devrimin önderi olmak onurunu taşır. Taparlar bu iki kişiye! Hele Lenin’e, sosyalizm yıkıldıktan sonra da, halk sevgisini gösteriyor: Her gün, Anıtkabir’in önünde göz alabildiğine uzayan bir kuyruk; bekleşenler çoğunun ellerinde çiçekler; içeriye girme sırasını beklerler... Sosyalizmsiz dünya mı? İşte şu yaşadıklarımız! Bir soruya, şu tek bir soruya, dürüstlükten ayrılmadan yanıt veriniz: Sovyet Rusya olsaydı, Amerikan işgalcileri gidip Irak’ı bugün de yaşadığı cehenneme sokabilirler miydi? ? Öte yandan, biz Türklerin Lenin’e özel bir yakınlığımızın nedeni, onun bizim Ulusal Kurtuluş Savaşımıza, ‘‘maddeten ve manen’’ verdiği destektir. O anababa günlerinde, Rusya’da gerici bir rejim olsaydı yol açacağı terslikleri gözünüzün önüne ürpermeden getirebilir misiniz? Tarihimizin de onurlu sayfalarından biridir Lenin! Ne var ki, Arınç, genel tarihin ve tarihimizin bu sayfalarından habersizdir. Ama iki şeyden haberlidir: Önce, sosyalizm düşmanlığından! Dünya emperyalizminin her adımda telkin ettiği böyle bir düşmanlıktır ve sosyalizmin ebedi olarak öldüğü düşüncesi kafalara akıtılıp beyinler dondurulur. Arınç, Lenin’in yüzünde işte bunu okuyor ve kendini aldatıyor. İkincisi, Türkiye’de Cumhuriyet düşmanlığıdır. Yine emperyalizm, İslam dünyasında şeriatçılıkla oynayarak, işte bu Cumhuriyetin kuyusunu kazdırttıyor gericilere. Arınç da, bağlı olduğu iktidarda böyle İslamcı bir görev almıştır. Oyun, harikulade açık ve seçiktir. Bu ortamda gaflete de yer yoktur; gafiller işitiyor musunuz? 1 990’larda başlayan ve arkasında 15 yıl bırakan sıcak paraya dayanan birikim modeli, toplumun egemen kesimleri için artık doğal, tartışmasız, alternatifi düşünülemeyecek bir tercih. IMF’nin, bu modeli, önerdiği reçetelerle pekiştirdiği açık. Enflasyonla mücadelede ucuz dövizi araç olarak kullanmayı başından beri öneren ve Merkez Bankası’na sıkı telkinlerde bulunan da bizzat IMF. Önceleri kamunun finans açıkları için kullanılan bu kaynak, sonradan özel sermaye birikiminin genişletilmesinin de yolu oldu. Reel faizi cazip, kuru düşük tutarak sıcak paraya çıkarılan davetiye, kamu finansmanında kullanılırken bankalar ve şirketler toplamı 87 milyar doları bulan dış borçlanmaya bu politika araçları sayesinde cesaret ettiler. Birçok sanayici, dış pazarda ihraç pazarları bulmayı ancak ucuz döviz ile buldu. Sermaye hareketleri kontrol edilmeli ıcak para girişçıkışını güçleştirip, cari açığın finansmanını başka kaynaklara dayandırmak, ama ondan önce de cari açığı makul boyutlara indirici, gereksiz ithalatı azaltıcı çabalar içine girmek, atılması gereken adımların başında. Bu da, özellikle Türkiye’deki üretime destek ve teşvik verilerek ithalat ikamesine gidilmesini amaçlayan yeni bir sanayileşme gelişme vizyonuna yönelişle olabilir. Başka bir ifadeyle, ? Türkiye, ana hedefi istihdam dostu bir büyüme olan, bu büyümede de kaynak olarak sıcak paraya bağımlılığı hızla azaltmalı, ? Sıcak paranın giriş ve çıkışını Tobin vergisi gibi araçlarla güçleştirmeli, kısaca sermaye hareketlerine kontrol getirmeli, ? Sıcak paranın yerine, üretici, teknoloji geliştirici doğrudan yabancı sermayeye, kamusal kaynaklara, yerel birikimlere yönelmeli, ? Bütçede kamu yatırımlarına artan ölçüde kaynak ayırmalı, ? Vergi yükünün dağılımını ‘‘herkesten gücüne göre’’ ilkesine göre yeniden düzenlemeli, ? Gerektiği durumda borç takvimini yeniden düzenleyerek, yükümlülüklerini ertelemeli, alacaklı iç ve dış finansörlerden, IMF’den, kendi önceliklerine anlayış istemelidir. Bunlar, elbette ki radikal adımlardır, ama zaten zaman da radikalleşmek zamanıdır. S KEPENK KOBİ’LER KAPATTI Yapılan ihracatta kullanılan girdilerin üçte ikisi ithal girdiler. Bunlar, Türkiye’de ana sanayilere girdi üreten, yan sanayi konumundaki KOBİ’ler ihmal edilerek ithal edildiler. Sıcak parayı çekecek ucuz kur politikasının yol açtığı bu bağımlı ithalat, birçok KOBİ’nin kepenk kapamasına, oradaki çalışanların işsiz kalmasına, girişimcilerin alan değiştirmesine yol açarken, ucuz Asya malları Türkiye’nin ihracatının ana girdisi oldu, ihracatçı görünümü altında AB’ye konfeksiyon, otomobil, TV seti vb. ürün tedarik eden ithalatçılara dönüştü sanayiciler. Bu bağımlı ihracat ile Türkiye, kendi sanayi rekabet gücünü, sanayi eşiğini de aşındırmış oldu. Tahribat oldukça büyük. Şimdi aynı ihracatçı sanayicilerin, kur yükseldiği için aynı girdiyi iç piyasadaki KOBİ’lerden almaları da kesin değil. Çünkü o KOBİ’lerin yerinde yeller esiyor olabilir. PARAYI SICAK SÜRDÜRME ÇABALARI Sıcak paraya yaslanmış bu politikaların Türkiye’yi sağlıklı bir büyüme patikasına oturtamadığı, fiktif büyümelerin istihdam yaratmadığı, Türkiye’nin borç stokunu azaltmadığı, tersine arttırdığı, sanayisine ivme katmadığı ve sık sık krizlere yol açarak topye kun yoksullaşmalara, yabancılarca satın alınmalara yol açtığı ortada iken, sıcak para bağımlıların ve iktidarın tüm arayışları, bu yolun değiştirilmesinde değil, yola devamın ısrarında. İçinde yaşanılan krizi aşma adına dövize, faize müdahaleler, vergisel kolaylık denemeleri, MB’nin rezervden döviz satması vb. her şey tek amaca dönük: Sıcak para filmi, koptuğu yerden yapıştırılıp devam etsin. AKP için hesap ise şu: Geçici de olsa devrilen araba yolda görünsün, sonbaharda erken seçime gidilsin ve yeni bir hükümetle bildik senaryo yeniden inşa edilsin. Oysa, Türkiye artık bunun sonuna geldi. Artık anlamak gerekiyor ki, bu sıcak para bağımlılığı ile daha fazla mesafe alınamıyor. Neyse ki, bunun ayırdına varmaya başlayan sağduyu sahibi sesler, tek tük de olsa yükselmeye başladı. Sıcak paraya Tobin Vergisi T ürkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, 17 Haziran tarihli Milliyet’e verdiği demeçte sıcak para giriş çıkışını kontrol amacıyla, bazı ülkelerde uygulanan Tobin Vergisi’nin konuşulması gerektiğini söylüyordu. Özince, ‘‘Türkiye dış etkilerden fazlasıyla nasibini alan, sığ bir piyasa. Bu ekonomik ve siyasal alanda maalesef böyle. Toplumca ders çıkardık diyebileceğimiz bir performansı uzun süreli olarak gösteremiyoruz’’ diyordu. Benzer bir öneriyi, sıcak para değirmenine su taşınmasına katkıları olan Kemal Derviş de yapmıştı. Eski ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, 2003’te spekülatif anlamdaki sermaye hareketleri ve bunların vergilendirilmesine ilişkin görüş bildirmiş, mart ayında da kur ve YTL hakkında şöyle konuşmuştu: ‘‘Bugünkü kur, aşırı değerlenmiş bir YTL ’yi yansıtıyor. Kur konusunda çeşitli dönemlerde çeşitli araçlarla, kuru Türk üreticisine, istihdamına yardımcı olabilecek bir düzeye çekmek bence gerekiyor.’’ BİTTİ Kentsel dönüşüm gerçekleştirmeye çalışan Cevat Durak, kentin aydınlık yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlıyor Karşıyaka’nın çehresi değişiyor ? ‘‘İzmir’in aydınlık yüzü’’ olarak tanımladığı Karşıyaka’da, belediye başkanı seçildiği günden bugüne birçok sosyal projeye imza atan Cevat Durak, “Tüm bu çalışmalarla kent dokusunu korumaya ve kentlilik bilincini yeniden oluşturmaya çalışıyoruz” dedi. Belediyenin devriyle yüklendikleri borçları kapatıp bütçeyi üç katına çıkardıklarını belirten Durak, Karşıyakaspor’un 100. yılında şampiyonluk beklediklerini söyledi. TARKAN TEMUR CEVAT DURAK PORTRE 1 zmir Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, ‘‘İzmir’in aydınlık yüzü’’ olarak tanımladığı Karşıyaka’da, belediye başkanı seçildiği günden bugüne birçok sosyal projeye imza attı. Karşıyaka’da ‘‘kentsel dönüşümü’’ gerçekleştirmek için yoğun çaba harcayan Durak’la, ulaştırmadan sağlığa, eğitimden spora dek birçok başlıkta ‘Karşıyaka’yı konuştuk... Gecekondulaşmanın yoğun olduğu ilçelerden biri de Karşıyaka. Gecekondulaşmanın önlenmesi denilince hafızalarda yıkım ekipleriyle halk arasındaki gergin sahneler yer alırken Karşıyaka’da halk, evini kendisi yıktı. Bu alışılmadık görüntüyü hangi projelerle sağladınız? İ 0 Şubat 1955’te öğretmen bir ailenin çocuğu olarak Malatya’da doğdu. Fen lisesinde öğrenimini sürdürürken Karayolları bünyesinde işçi olarak çalışan Durak, Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nden mezun oldu. 33 yıldır Karşıyaka’da yaşayan Durak, eğitimi ve mesleği gereği mühendislik hizmetleri üzerine çalıştı. Karşıyaka ve İzmir’de çeşitli konut, fabrika ve işyeri inşaatları yaptı. Durak, evli ve iki çocuk babası. ‘GECEKONDU SORUNU BİTİYOR’ CEV AT DURAK Karşıyaka kangren haline gelen gecekondu sorunundan kurtuluyor. Yılların ihmali nedeniyle güzelim ilçenin çevre lerini saran kaçak yapılar ve gecekondular adeta içerisinden çıkılamaz sorunlar yumağına dönüşmüş. Mavişehir’in hemen yanı başında elektriği, suyu olmayan, adeta baraka gibi evlerde yaşayanlar, projelerimizin sonucunda modern çağın gerektirdiği gibi altyapısı tamamlanmış her türlü ihtiyacı karşılayacak konutlarda yaşayacak. 25 yıllık Yalı Mahallesi sorunu da ortadan kalkacak. Onur Mahallesi’nde sorunun çözümü için bin konutluk projenin hazırlıkları başladı. İmar düzenlemeleri tamamlandı. Yurttaşa hizmet götürdüğünüzü hissettireceksiniz. Göreve geldiğimizden bu yana sürekli olarak proje üretiyo ruz, ürettiğimizi halkla paylaşıyoruz. Her şeyden önce de projelerimizi uygulamaya zaman geçirmeden başlıyoruz. Karşıyaka bugün dev bir kentsel dönüşüm projesi yaşıyor. Onlara yaşam alanı açarsanız, yurttaş size karşı koymak yerine, evini kendisi yıkar. Biz 30 yıl içinde yapılmayan kentleşmeyi Karşıyaka’da iki yılda yaptık. Karşıyaka gibi bir ilçede, şimdilik 2 bin konutluk proje ürettik. Ilıca Vadisi’nde bin konutluk projemiz tamamlanma aşamasında. Tüm bu çalışmalarla kent dokusunu korumaya ve kentlilik bilincini yeniden oluşturmaya çalışıyoruz. İzmir’in aydınlık yüzü Karşıyaka’yı yaratıyoruz. Yerel yönetimlerin daim olan kaynak eksikliği sorununun üstesinden nasıl geldiniz? bütçenin sırrı ‘tasarruf ve hazırlık’. Bütün kentlerde pek çok belediyeye grev kararı asılırken Karşıyaka Belediyesi işçisiyle de barışık olmasıyla dikkat çekiyor. DURAK Belediyede çalışan 226 işçiyle ilgili Belediyeİş Sendikası ile görüşmelerimiz anlaşma ile sonuçlandı. Biz, yüzde 15 oranında zam yapmamızın yanı sıra bu yıl düzenlenen sözleşmede ilk kez 1 Mayıs İşçi Bayramı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda işçilere iki yıl süresince 250 YTL’den az olmamak kaydıyla erzak yardımı yapılması kararını aldık. Bu uygalama bizim emeğe olan saygımızı gösterir. Devam eden projeleriniz var mı? DURAK Karşıyaka’nın kongre merkezi yok. Oteli yok. Bu sorunları da ortadan kaldıracağız. Bugün kongre merkezinin projesi hazırlanıyor. Tramvay projemizin çalışması hızla sürüyor. Ancak, bu çalışmaların hizmete girmesi için biraz daha zamanımız var. Bu nedenle, bir döneme daha ihtiyacımız olacak. Karşıyaka’nın, konumu nedeniyle pek çok ticari avantajı var. Avrupa yolunun üstünde. Demiryolu, havayolu ve denizyolu bağlantıları var. 00. YILDA ŞAMPİYONLUK 1 Karşıyaka denilince, Karşıyakaspor’u konuşmamak da olmaz. Belediyenin spora katkısı nedir? DURAK Karşıyakaspor, 9 ayrı branşta mücadele ediyor. Yüzüncü yılında şampiyonluk bekliyoruz. Spor faaliyetleri için belediye olarak istenen her desteği sağlıyoruz. Karşıyaka’daki spor faaliyetlerine desteğimiz çok fazla. 22 amatör takıma hizmet verecek semt sahaları yapıyoruz. ‘Yılın Sanayicisi’ İmam Altınbaş Ekovitrin dergisinin 5. yılını dolduran geleneksel Yılın Starları Anketi’nde ‘‘Yılın Sanayicisi’’ ödülünü Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili İmam Altınbaş’a verildi. Geçen günlerde İstanbul Grand Cevahir Kongre Merkezi’nde yapılan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de ödül aldığı törende, Altınbaş’a ödülünü Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül verdi. Yurtiçi ve yurtdışından toplam 8 bin 893 kişinin katıldığı ankette yılın sanayicisi seçilen Altınbaş ile birlikte Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar ve Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Mustafa Boydakda “Yılın Sanayicisi” kategorisinde aday gösterilmişti. 30 ayrı dalda başarılı siyasetçilerin, işadamlarının, profesyonel yöneticilerin ve kurumlar ile markaların ödüllendirildiği anketin sonuçları Ekovitrin’in mayıs sayısında açıklanmıştı. ‘İ ŞİN SIRRI TASARRUF VE HAZIRLIK’ DURAK Karşıyaka Belediyesi’ni devraldığımızda var olan borçlarını tasarrufla kapattık. Bugün bütçesi 3 katına çıkmış durumda. Bunları yatırımla değil, tasarrufla sağlıyoruz. Demek ki belediye kaynakları doğru kullanıldığında, yüksek tutarlı projeleri yürütmeye bile yetecek kadar kaynağı olabiliyor. Yani, 3 yılda 3 katına katladığımız CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle