Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2006 CUMA 4 HABERLER CHP’li Haluk Koç, Erdoğan’ın amacının FİSKOBİRLİK’e yandaşlarını getirmek olduğunu söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Çılgınlık Bölgeye Egemen Olurken... Aklın baştan uçtuğu, çılgınlığın kolektif histeriye dönüştüğü ortamlarda, sonuç vermeyecek her türlü budalalık mümkün hale gelir. Şu anda Ortadoğu’da yaşanmakta olan da işte budur. İsrail ile Filistin veya başka bir deyişle İsrail ile Hamas arasındaki çatışma, önceki geceden itibaren genişlemiş, devreye Lübnan’da bulunan Hizbullah’ın da girmesiyle birlikte savaşın alanı daha da büyümüştür. Olayı irdelemeye çalışırken, neresinden başlamak gerektiğine karar vermek bile çok güç. Çatışmaların temelinde, İsrail’in bir türlü Filistin halkının oylarıyla seçilmiş olan Hamas’ı içine sindirememesi, ne koşulla olursa olsun onu tasfiye etmeye karar vermesi olduğunu söyleyebilirsiniz. Ama bu saptama da sorunu çözmez ve karşı sav olarak, Hamas’ın da bir türlü İsrail’in varlığını kabule yanaşmadığının ileri sürülmesine yol açabilir. Gerçi Hamas El Fetih anlaşması, İsrail’in zımnen tanınması anlamını taşıdığını, Olmert’in bu fırsatı yakalayıp hemen barış yönünde yeni bir açılımda bulunması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Ama unutmayalım ki, böyle bir girişim için elverişli olan ortam, hemen Hamas’ın fanatik kanadı tarafından İsrailli Gilad Şalit’in kaçırılmasıyla bozulmuştur. ??? Bir İsrailli askere karşı, bu ülkenin hapishanelerinde bulunan bütün tutukluların salıverilmesini isteyen, başlarında Meşal ’in bulunduğu, Hamas’ın sertlik yanlıları, hem Filistin Devlet Başkanı, El Fetih kökenli Mahmud Abbas’ı, hem Hamas’ın görece ılımlı kanadından gelen Başbakan İsmail Haniye’yi güç durumda bırakmıştır. Buna karşılık İsrail’in Gazze şeridinde başlattığı askeri saldırı ise açıklanan amacı olan Şalit’in kurtarılmasının boyutlarını aşmış, zaten çok güç koşullar altında yaşayan Filistinli sivilleri hedef almış, aynı zamanda bu bölgede yaşamı olanaksız kılacak, Gazze’nin gereksiniminin yarısını karşılayan elektrik santralını yıkan bombalamalar Haaretz tarafından bile eleştirilmiş ve ‘‘Olmert’in amacı Şalit’i kurtarmak değil, Hamas’ı tasfiye etmektir’’ mealinde yorumlar yayımlanmasına neden olmuştur. Arabulucuların devreye girmesi, İsrail kamuoyunun çoğunluğunun görüşmeler yoluyla barışa ulaşılmasını istediğinin ortaya çıkması üzerine, durumun belirli bir yumuşamaya doğru seyredeceği beklenirken, önceki gece, başka bir fanatik grubun, Hizbullah’ın İsrail topraklarına saldırması ve yeniden İsrailli askerleri kaçırmasıyla birlikte düğüm daha da çözülmez hale gelmiştir. Çılgınlık bölgeyi kaplamakta, Ürdün’den sonra şimdilik sessizliğini korumakta olan Suriye de, hatta kimilerine göre yalnızca İsrail’i kınamanın dışında henüz hiçbir şey yapmayan İran da, gerginliğin sıçrayacağı odaklar haline gelmektedir. ??? Tarafların tutumlarının arkasında makul gerekçe aramak gereksizdir. Hamas gibi, Hizbullah da İsrail’i askeri alanda yenemeyeceklerini, girişimlerinin sonucunda, kendi sivillerinin zarar göreceğini bilmek durumundadır. Hele hele Hizbullah’ın devreye girmesi, İsrail’deki sertlik yanlılarını güçlendirmiştir. Olayların sorumluluğunu yalnızca Hamas ve Hizbullah fanatiklerine yüklemenin de bir anlamı yok. İsrail’in iki buçuk hafta önceki, bir askerin kurtarılmasının boyutlarını aşan askeri operasyonu da Filistin’de fanatiklerin durumunun güçlenmesine, Filistinlilerin umutsuzluğunun artmasına, güç yaşam koşullarının daha da koyulaşarak, nefretin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Unutmamak gerekir ki, dar Gazze şeridinde yaşayan, yüzde 85’i 8 kampa dağılmış olan göçmenlerden oluşan nüfusun yüzde 70’i yoksulluk sınırının altındadır. Gazze’deki yaşam koşulları umutsuzluğu, nefreti körüklemektedir. Böyle bir ortamda sağduyunun egemen olmasını beklemenin abesliğini vurgulamaya gerek var mı? Ortadoğu’da sonunun nereye varacağını şimdiden kestirmenin olanaksız olduğu bir çılgınlık egemen. Uluslararası camia da, bu gidişe ‘‘dur’’ diyebilecek etkili bir güç de görünmüyor. Başbakan suç işliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Ordu ve Giresun’daki açıklamalarıyla fındık fiyatının dibe vurmasına neden olduğuna dikkat çekerek ‘‘Karadeniz’de sel felaketinden sonra Tayyip felaketi yaşanıyor’’ dedi. AKP’nin fındık politikasının ‘‘ihanet belgesi’’ olduğunu belirten Koç, ‘‘Yasin El Kadı’ya kefil olan Başbakan fındık üreticisine de sahip çıkıyor mu? Unutmasın ki Karadeniz ve Marmara’daki fındık üreticilerinin hiçbirisi BM kararları ile terör listesine alınmamışlardır’’ dedi. CHP, Erdoğan’ın ? CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, “Kadı’ya kefil olan Başbakan fındık üreticisine de sahip çıkıyor mu? Unutmasın ki Karadeniz ve Marmara’daki fındık üreticilerinin hiçbirisi BM Güvenlik Konseyi kararları ile terör listesine alınmamışlardır’’ dedi. açıklamaları nedeniyle fındık fiyatlarının hızla düştüğü Karadeniz bölgesine 9 milletvekilinden oluşan bir heyet gönderirken, hükümete yönelik eleştirilerini de sürdürüyor. CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, dün parlamentoda düzenlediği basın toplatısında hükümetin fındık politikasını eleştirdi. Türkiye’nin dünyanın en büyük fındık üreticisi ve ihracatçısı olmasına karşın uluslararası piyasada etkin olamadığını belirten Koç, birkaç aracı ve yurtdışındaki ortaklarının 8 milyon Karadenizli’nin ekmeğiyle oynadığını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın FİSKOBİRLİK’i hedef seçtiğine işaret eden Koç, hükümetin temel amacının kurumun özerkliğini yok edip kendi yandaşlarını işbaşına getirmek olduğunu söyledi. Koç, AKP’nin ‘‘her kurum, kuruluş benden olacak’’ anlayışıyla bir ‘‘parti devleti zihniyeti’’ peşinde koştuğunu belirtti. Erdoğan’ın mantığının, ‘‘karanlık dehlizlerde geçen bir siyasi yaşamda, kendisine kılavuzluk eden, siyaseten yanında saf tutan birkaç kişiye kol kanat germek, ekonomik olarak kollamak’’ olduğunu savunan Koç, ‘‘İzlediği yöntem şantaj, tehdit, sindirme, azarlama, yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltma... Başbakan’ın sermayesi bu’’ diye ko nuştu. Başbakan Erdoğan’ın Giresun’daki konuşmasından sonra fındığın fiyatının 4.5 YTL ’den 2.5 YTL ’ye düştüğünü, FİSKOBİRLİK’in 102 milyon YTL zarar ettiğini kaydeden Koç, Başbakan’ın Türk Ceza Yasası’nda yer alan ‘‘fiyat düşürme’’ suçunu işlediğini söyledi. Çek ellerini Karadeniz’den Başbakan Erdoğan’a, ‘‘Çek ellerini Karadeniz’in üzerinden, 3 yıldır Karadenizli’ye çektirdiğin yeter’’ diye seslenen Koç, ‘‘Başbakan intikam alma, kin gütme duygularını Karadeniz insanına, fındık üreticilerine karşı politika olarak kullanmaya devam ederse; Karadeniz’den batıya iç göç dalgası hızlanacak, bölge esnafı krizi daha derin yaşayacak, Türkiye 1.5 milyar dolar ihracat gelirinden yoksun kalacaktır’’ dedi. BEHRAMOĞLU’NUN ŞİİRİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ Bakanlık ‘sakıncalı’ buldu İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarlarından şair Ataol Behramoğlu’nun ‘‘Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var’’ şiirinin bazı dizeleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ‘‘sakıncalı’’ bulundu. Marmaris’te düzenlenen bir etkinlikte şiirin okunmasının yasaklanmasını soru önergesiyle TBMM’ye taşıyan İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek’e yanıt veren Çelik, açıklamasında, ‘‘Bazı dizelerin öğrencilere yanlış bir mesaj verebileceği düşüncesiyle okunmasının komisyon tarafından uygun görülmediği anlaşılmaktadır’’ denildi. CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Marmaris Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlikte gazetemiz yazarı ve şair Ataol Behramoğlu’nun ‘‘Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var’’ şiirinin sakıncalı bulunup bulunmadığını 29 Mayıs tarihli önergeyle TBMM’ye taşıdı. Milli Eğitim Bakanı (MEB) Hüseyin Çelik’in yanıtlaması istenen soru önergesinde Şimşek, cevaplanması istemiyle ‘‘Marmaris Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen ‘Bir Bahar Akşamı’ adlı etkinlikte, Cumhuriyet gazetesi yazarı ve şair Ataol Behramoğlu’nun ‘Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var’ şiirinin sakıncalı bulunarak okunmasına izin verilmediği doğru mudur?. Doğruysa bu şiirin ‘sakıncalı’ bulunmasının gerekçesi nedir’’ sorularını yöneltti. Balıbey başka bir göreve atandı İstanbul Haber Servisi En uzun süreli İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinde bulunan Ömer Balıbey görevinden alınarak Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü’ne vekâleten atandı. Balıbey’in yerine Şehremini Lisesi Müdürü, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olan Ata Özer’in atanması bekleniyor. Balıbey’in yeni görevine gelecek hafta başlayacağı bildirildi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini 1996 yılından bu yana yürüten ve bugüne dek birçok siyasi iktidarla birlikte çalışan Ömer Balıbey, 2 yıl Yozgat, 5 yıl da Hatay’da Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapmıştı. Halen Ortaöğretim Genel Müdürlüğü görevini yürüten ve asıl kadrosu Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü olan Kerem Altun’un Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne, Ömer Balıbey’in de Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü’ne asaleten atanmasına ilişkin kararnamelerin hazırlanarak önceki gün Başbakanlık’a gönderildiği öğrenildi. Ömer Balıbey’ın yerine atanması beklenen Özer ise 1992 yılında Şehremini Lisesi’ne müdür olarak tayin edildi. Aynı zamanda eski bir futbolcu olan Ata Özer’in, maaşını sınıf birincilerine ödül olarak verdiği biliniyor. namikzafer@yahoo.com Diyanet’i ‘sıçrama tahtası’ olarak kullanıp başka kurumlara geçiyorlar 1107 imam bürokrat rizm Bakanlığı 20, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2, Tarım ve Köyişleri ANKARA Diyanet İşleri BaşkanBakanlığı 69, üniversiteler 9, belelığı birçok camide imam açığından diyeler 35. yakınırken, imamhatiplerin özelKonuyu soru önergesiyle TBMM likle AKP iktidarı döneminde, başgündemine taşıyan CHP’li Değer, ka bakanlık ve kurumlara geçiş yabakanlıkların imamlar tarafından parak ‘‘bürokrat’’ olmayı tercih etadeta ‘‘kuşatıldığına’’ dikkat çekti. tikleri ortaya çıktı. AKP hükümeti AKP hükümetinin geçen yıl ‘‘imam döneminde Diyanet İşaçığı’’ olduğu gerekçesiyle leri Başkanlığı’ndan 10 bin imam kadrosu iste? İmamlar en fazla Milli Eğitim başka kurumlara geçiş diğini anımsatan Değer, Bakanlığı’nı tercih ediyor. Din kültürü ve yapan 1800 personelin ‘‘İmamların başka iş değil, 1107’sinin ‘‘imamhaahlak bilgisi öğretmenliğine atanan imamlar asli görevleri olan imamlığı tip’’ olduğu belirlendi. yapması gerekir’’ dedi. yöneticilik görevlerine getiriliyor. CHP Diyarbakır MilAncak soru önergesine letvekili Mesut Degelen yanıtların imamların ğer’in, çeşitli bakanlıklar ve kamu sonelle de İçişleri Bakanlığı izledi. asli görevlerini yapmak yerine hızkuruluşlarına geçiş yapan imamla İmamların diğer bakanlık ve kurum la bakanlıklara geçiş yaparak, üst rın sayısına ilişkin sorusuna Devlet lara göre dağılımı ise şöyle: Başba düzey görevlere getirildiklerini orBakanı ve Başbakan Yardımcısı kanlık 2, devlet bakanlıkları 46, Ada taya koyduğunu belirten Değer, ‘‘Bu Mehmet Ali Şahin’in verdiği yanı let Bakanlığı 9, Maliye Bakanlığı ileride daha da vahim sonuçlar dota göre birçok imamın Diyanet’i 3, Sağlık Bakanlığı 56, Enerji Ba ğurabilir. Bu geçişler derhal durdu‘‘sıçrama tahtası’’ olarak kullandı kanlığı 3, Çalışma ve Sosyal Gü rulmalı. Çünkü bu rakamlar imam ğı ortaya çıktı. İmamların en fazla venlik Bakanlığı 3, Çevre ve Or kadrolaşmasını net olarak ortaya kotercih ettiği ve kolay geçiş yaptığı man Bakanlığı 19, Kültür ve Tu yuyor’’ görüşünü dile getirdi. AYŞE SAYIN ‘Yanlış mesaj verebilir’ 7 Temmuz’da önergeyi cevaplayan Çelik, komisyonun şiirin bazı dizelerinin okunmasının uygun olmadığı kararını verdiğini belirtti. Çelik, yanıtında şu ifadelere yer verdi: ‘‘Muğla Valiliği’nden alınan konuya ilişkin bilgiden, Marmaris Sabancı Lisesi Konferans Salonu’nda düzenlenen ve hedef kitlesi öğrenciler olan Bir Bahar Akşamı Şiir Şöleni’nde ‘Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var’ adlı şiirin bazı dizelerinin, öğrencilere yanlış mesaj verebileceği düşüncesiyle okunması komisyon tarafından uygun görülmediği anlaşılmaktadır.’’ bakanlık ise Milli Eğitim Bakanlığı oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’na geçiş yapanlar din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğinin yanı sıra yöneticilik görevlerine getiriliyor. Şahin’in verdiği bilgiye göre Milli Eğitim Bakanlığı’na 605 imam geçiş yaparken, bunu 126 personelle Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, 100 per Kadrolaşmanın göstergesi Balıbey’in görevden alınmasını gazetemize değerlendiren EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, atamayı ‘‘kadrolaşmanın bir göstergesi’’ olarak yorumlayarak ‘‘Yapılmış olan atama AKP’nin tercihleri ile ilişkili’’ dedi. Alaaddin Dinçer atamanın hangi gerekçe ile yapıldığına anlam veremediğini söyledi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan ise Balıbey’in atanmasını ‘‘İstanbul için büyük bir kayıp’’ olarak nitelendirdi. Saylan, verilen kararı eleştirerek ‘‘Balıbey’in görevden alınması Balıbey’in yükseltilmesi için yapılmış olsa da bu karar son derece yanlış ve politiktir’’ dedi. Saylan, ‘‘Bu kararın İstanbul için çok büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum’’ diye ekledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr ATABEYLER İDDİANAMESİ Örgüt yok anlaşma suçu var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuoyunda ‘‘Atabeyler Grubu’’ olarak bilinen soruşturma kapsamında 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında ‘‘hükümetin görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs için anlaşma’’ suçundan iddianame hazırlandı. Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet savcılarından Dilaver Kahveci tarafından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, pilot yüzbaşı Murat Eren’in ‘‘Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal ortamın iyi olmadığı, ülkenin yönetim biçimi olarak felakete götürüldüğü ve bir şeyler yapılması gerektiği’’ düşüncesinde olduğu belirtildi. Eren’in bu amaçla yasadışı oluşum kurduğu pilot üsteğmen Yakup Yayla ve astsubay Erkut Taş ile bazı eylemler yapma konusunda anlaştığı anlatılan iddianamede, Eren’in temas kurduğu Çorum Emniyet Müdür Yardımcısı Cemal Hasan Özdeş ve Merzifon İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Raşit Çavdar’ın oluşuma olumlu bakarak grup içinde yer aldıkları ifade edildi. İddianamede, şüphelilerin eylem yapma konusunda anlaşmalarının Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesinde tanımlanan ‘‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’’ kapsamı dışında olduğunun altı çizildi. İddianamede, şüphelilerin suç işlemek için anlaşmalarının TCK’nin 316. maddesinde düzenlendiği belirtildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak, çocuğunun din derslerine girmesini istemeyen Hasan Zengin’in talebini mahkemenin karara bağladığı haberinin ortaya çıkması, tartışmaları alevlendirdi. Başbakan’ın bu karar üzerine söyledikleri haklı olarak Alevi yurttaşların ve Alevi derneklerinin tepkisine neden oldu. Başbakan Erdoğan, ‘‘Türkiye’de din dersi değil, din kültürü ve ahlak bilgisi okutuluyor, biz de zorunlu olmasına taraftar değiliz. Alevileri anlayamıyorum’’ şeklinde bir açıklama yaptı. ??? Başbakan Tayyip Erdoğan, dini eğitimden gelme bir geçmişe sahip. Kendisi imam hatip kökenli. Bu nedenle ‘‘Din Dersleri ve Ahlak Bilgisi’’ kitaplarını inceleyebilir ve ne olduğunu anlayabilir. Bu derslerde nasıl sorular sorulduğunu da kolayca öğrenebilir. Başbakan, ‘‘Alevileri anlamak’’ yerine din kültürü ve anlak bilgisi dersinin içeriğini ve uygulama Başbakan Neden Alevileri Anlayamıyor? sını anlamak üzere bir çalışma yapsa daha iyi olacak. ??? Başbakan’ın Alevileri anlaması gerçekten zor? Eğri oturup doğru konuşalım, Türkiye’deki Sünni kesim, Alevileri hep İslam dışı kabul edecek şekilde eğitildi. Ülkemize egemen olan Sünni anlayış, hiçbir dönemde Alevileri Müslüman olarak görüp kabul etmedi. Tarihimiz bu konudaki acımasızlıklarla dolu. Bu bağnaz anlayış, Türkiye’nin demokrasi yönünde adımlar atmasından, Alevilerin kendi kimlikleriyle ortaya çıkıp mücadele etmesinden etkileniyor... Sünni önyargılar, belli çevrelerde değişirken, bazı çevreler de hâlâ bu anlayışı ısrarla sürdürmeye çalışıyor. Başbakan’ın ‘‘Zorunlu din dersinden yana değiliz’’ demesini bu sürecin bir parçası olarak kabul etmek gerekir. Ancak, bu derslerdeki SünniHanefi propagandayı hâlâ fark etmemesi de eski alışkanlıklardan kaynaklanıyor. ??? Asıl sorun ise Başbakan’ın Alevilerin tepkilerini anlayamaması. SünniHanefi eğitiminden gelen, yıllarca bu önyargıların etkisi altında siyaset yapan bir insanın Alevileri doğru anlaması o kadar da kolay değil. Kendisini ben anlayabiliyorum. Zorlandığını da fark ediyorum. ??? Ancak artık Tayyip Erdoğan AB üyelik müzakerelerini yürüten bir ülkenin Başbakanı. Bu nedenle anlayışlarını ve yaklaşımlarını değiştirmek zorunda. Alevileri anlaması kolay olmayabilir, fakat onların inanç özgürlüğü isteklerini kabul etmek zorunda. Eğer Aleviler, kendilerine zorla SünniHanefi propagandası yapılmasını kabul etmiyorlarsa, Başbakan’ın ve hükümetin yapacağı iş, bu talebi kabul etmek olacaktır. Başörtüsünü bir özgürlük sorunu olarak gören Tayyip Erdoğan, iş Alevilerin inanç özgürlüğüne gelince bunun bir özgürlük sorunu olduğunu anlamakta güçlük çekmesi de ilginç. Bu da bir çelişme değil mi? ??? Başbakan’ın Alevileri anlamak için önce onları dinlemesi gerekiyor. Alevi örgütlerinin yöneticilerinin açıklamalarını okudum, onlar da bu gerçeğe dikkat çekiyorlar. Örneğin Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Fevzi Gümüş, ‘‘Başbakan din dersi yoktur diyor, ama Yalova’da öğrencilerin camiye götürülmesini nasıl yorumlayacağız? Başbakan Alevileri anlayamadığını söylemiş. Bizi anlaması için bizimle görüşmesi gerekir. Hamas’tan fırsat bulup bize de randevu versin’’ diyerek bu konudaki tepkileri ifade etti. Başbakan’ın belki de ilk yapacağı iş, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılıp seçmeli hale getirilmesi amacıyla CHP ile işbirliğine girmesidir. CHP’nin de bu değişikliğe hayır diyeceğini sanmıyorum. Çünkü zorunlu din dersleri 12 Eylül anayasasında yer alıyor. Bu nedenle bir mutabakata gerek bulunuyor. ??? Bölgemizdeki gerilim ortamında, kendi farklılıklarımızı bir arada tutacak bir bilince daha çok ihtiyacımız bulunuyor. Gerginlikten siyaset üretenlerin yaygın olduğu bir coğrafyadayız. Aleviler de ülkemizin önemli bileşenlerinden. Bu farklılıkları zenginliğe dönüştüren bir anlayışa doğru yürümeliyiz. Yok saymak görmezden gelmek kimin işine gelir? Başbakan bir an önce Alevilerin taleplerini anlamaya başlasa ve ülkemizin Alevi gerçeğiyle yüzleşse iyi olacak. CUMHURİYET 04 K