23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Duygu Selim Akınoğlu: ‘‘Lenin’i ölü görmek ne güzel sözü; bulundukları mevkii icabı ayaklarını sürüye sürüye Anıtkabir’e gidenlerin içten duygularını da ortaya koyuyor!’’ Ya ğ m u r E k i m Harp Okulu Komutanı’nı dinlemişler... “Telefonda ‘gülen’e bak anla!” KUŞADASI yeni bir ‘‘Ofer skandalı’’ ile çalkalanıyor; Sami Ofer’in kamudan aldığı koya, belediyeden 12 katlı inşaat izni çıktı. Kuşadası’ndan Mustafa Saraç, ‘‘Nasıl oluyor da, böyle bir kararı alabilen belediye meclisi üyeleri, halkın tepkisinden çekinmiyor’’ sorusunu soruyor ve yanıtını veriyor: ‘‘Kuşadası ve benzeri turizm merkezlerinde her türden kent suçunun mazereti ‘turist sayısını artırmak’ oluyor. Dünya muktedirlerinin psikolojik savaşı ‘terörle mücadele’ esprisi üzerinden yürütülürken, Kuşadası’nın egemenleri daha yerel bir gerekçe olarak ‘turist sayısı’nı seçiyor. Ofer’e kentin kurtarıcısı gözüyle bakan bazı yerel yayınlarda, en çok okunan sözcük ‘turist sayısı’ oluyor. Turist sayısı rekor kıramasa da bu yayınlardaki BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Kuşadası sayfa ya da paragraf başına düşen ‘turist sayısı’ sözcükleri rekor üstüne rekor kırıyor! Liman özelleşir özelleşmez dev bir ‘gemi mıknatısı’na dönüşüyor, turizm tekelleri adeta birer ‘turist ışınlama makinesi’ oluyor ve kentliler zengin turistlerin paralarına boğulacakları günü beklemeye başlıyor. Aynen böyle bir resim çiziliyor. Kenti yönetenler, Ofer’in 12 katlı beton bloklarının Adnan Menderes Havalimanı’na inen turist sayısını dahi artıracağını iddia ediyor. İmar hakkının asla yükseltilmeyeceğini satış öncesi bir yazıyla Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na bildirenler, sonradan 12 katlı Erdoğan El Kadı’ya kefil olmuş. Vekil bile olur! Silivri AKP’li Silivri Belediyesi, ‘‘yoğurt festivali’’ düzenlemiş; İstanbul sokaklarına astığı ilanlarla tüm halkımızı davet ediyor. Aynı çağrıyı bir de İngilizce yapmış: All citizens are invited. Silivri’de bir yandan Atatürk’e hakaret eden yayınlar, bir yandan halka İngilizce çağrılar! Sömürgeye az kaldı! bloklarla cinayet izni vermeyi, gene aynı ‘turist çoğaltma’ mazeretiyle izah ediyor. İzah edebiliyor mu, bir başka konu ama burada üzerinde durulması gereken, ‘turist istatistikleri’nin, her türden imar katliamına meze yapılmasıdır. Irak’ta insanlık suçları, ‘terorizme karşı savaş’ masalıyla, Kuşadası’ndaki kent suçları ise, ‘turist getirme’ vaadiyle unutturulmaya çalışılıyor. Bundan sonraki yerel özelleştirmeler için, şartnameye ek bir madde konması önerilebilir. Katılımcılara kaç milyon dolar artıracaklarıyla birlikte, getirmeyi taahhüt ettikleri turist sayısı da sorulmalıdır! Unutmamak gerekir ki topraklarını kaptıranlar, kendi topraklarında köleliğe hazır olmalıdır. Turist sayısına secde edenler de, kendi topraklarında ‘turist’ sayıldıkları gün, hiç şaşırmamalıdır!’’ Böyle de Olur mu? Avrupa’ya, özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı Almanya’ya gidenler görmüşlerdir. Türk mahalleleri vardır. Aslında getto veya varoş olarak da tanımlayabileceğiniz bu yerler Avrupa’nın ortasında bambaşka yaşamları barındırır. Yalnızca Almanya’da değil tabii, Avrupa’nın pek çok şehrinde Türk mahalleleri vardır. Örneğin Brüksel’in Scharbeek’inde Afyon Emirdağlılar yoğun olarak bulunur. Kahvehaneleri, manavları, kasketlişalvarlı amcaları ile Brüksel değil de AfyonEmirdağ’da hissedersiniz kendinizi. Almanya’da da durum bundan farklı değildir. Berlin’de Kreuzberg, Köln’de Türk mahalleleri ile Türkler küçük Türkiye’yi, aslında geldikleri kasabanın küçük birer modellerini oralara yapmışlardır. Avrupa’ya yerleşmiş olan milyonlarca yurttaşımız Türkiye’deki yaşamlarını hiçbir değişikliğe uğratmadan orada sürdürmektedir. Gecekondu kültürü bile Avrupa’ya taşınmıştır. Hatta öyle ki yaşlı bir amcanın Berlin duvarının dibine gecekondu yaptırıp, gecekondunun bahçesinde yetiştirdiği soğansarımsaktan da para kazanması, gururla sergilenmişti televizyonlarımızda. ??? 1960’lı yıllarda başlayan yoğun göç dalgası ile Avrupa’ya giden Türkler artık oraya yerleşmiş, 2. ve 3. kuşağı yetiştirmiştir. Kendilerine oralarda iş kurmuş, gayrimenkul edinmiş ve yaşamlarını orada sürdürmektedirler. Yalnızca Almanya’da üç milyon Türk’ün yaşadığı düşünülürse ki bunların beş yüz bin kadarı Alman yurttaşıdır ‘‘Vatan toprakları elden gidiyor’’ diye bağıranların Almanlar olması gerekir. Ama Almanlar bağırmazken bizimkiler bağırıyor. Son yıllarda özellikle turizm bölgelerimizde yabancıların taşınmaz edinmesi büyük bağırtılara neden oluyor. Antalya’da Almanlar, KuşadasıDidim’de İngilizler toplasanız yirmi bin taşınmaz edinmişler. Bodrum’da vatan topraklarının işgalinden söz ediyoruz da acaba Almanlar da bağırmalı mı vatan elden gidiyor diye? Eğer bağırırlarsa biz ne deriz? Hele Alman ekonomisi bunca sıkıntı içindeyken, işsizlik oranı yüzde 10’unu aşmış, artık önlenemez boyutlardayken oradaki Almanlar da kalkıp ‘‘Vatan elden gidiyor’’ demeli mi? Peki, bizim zenginlerimiz de gidip Fransız Riviera’sından genelde Miami’yi tercih ediyorlar ama taşınmaz edinseler onlar da mı bağırmalı ‘‘Vatan elden gidiyor’’ diye? ??? Bir taraftan biz, ‘‘İslamofobia var, yabancı düşmanlığı var, bizi istemiyorlar’’ derken; medeniyetler ittifakı deyip medeniyetleri buluşturmaya çalışırken buraya yerleşmiş üçbeş yabancıyı kovalamaya çalışmak biraz ayıp olmuyor mu? gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 SESSİZ SEDASIZ (!) Tarihten ders almak isteyenlere 1919’DA İstanbul’a gelen ABD heyeti daha sonra Anadolu’ya geçip incelemelerde bulunmuş ve Mustafa Kemal Paşa ile de görüşmüştü. Reşit Çağın, bu görüşmeden sonra Mustafa Kemal Paşa’nın ABD heyeti başkanı general James G. Harbord’e verdiği 24 Eylül 1919 tarihli muhtırayı anımsatıyor: ‘‘Türk ulusu bin yıldan uzun süredir bu topraklarda yaşama hakkına sahiptir. Ama son yüzyıl boyunca Avrupa kuvvetlerinin hükümet merkezindeki entrikaları ve bağımsızlığımıza karışmaları, iktisadi hayatımızı engelleyen kayıtları; yüzyıllarca kardeşçe yaşadığımız Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Kefil Tekin Münür Ormancıoğlu: ‘‘Bu memleket cami yapan iyilik sever mafya babaları da gördü. Var mı onlara da kefil olan?” azınlıklarla aramızda ektikleri anlaşmazlık tohumları; hükümetlerimizin zayıflığı, kötü yönetim; çağdaş düzeyde ilerlememize engel oldu. Bugün içinde bulunduğumuz acı durum, hiçbir zaman bizim yetersizliğimizi ya da çağdaş uygarlığa uyarlanamadığımızı göstermez. Eğer yurdumuz, yabancıların entrikalarından kurtulursa; ulusal istence ve isteklere saygı duyan güçlü bir hükümetçe yönetilirse; yurdun bütün dünya için memnunluk kaynağı olacak bir duruma geleceğine dair en kesin güvenceleri verebiliriz.’’ İki gönül bir olunca, samanlık magazin medyası dolar! Strasbourg’da Hutbe mi? MERİÇ VELİDEDEOĞLU Arap tarihi uzmanı olan Prof. Dr. Neşet Çağatay, İslam öncesinde de bu halkın özellikle son iki yüzyılda göz ardı edilemeyecek bir uygarlığa sahip olduğunu ‘‘İslamdan Önce Arap Tarihi’’ adlı kitabında belirtir. Bu uygarlığın temel taşlarından biri dönemine göre düşünce özgürlüğü ve bunun dışavurumu olan ‘‘söz özgürlüğü’’ idi. Araplar her konuda düşündüklerini söze çevirip toplumla paylaşmaya çok büyük önem veriyorlardı. Her yıl büyük kentlerde ‘‘Hac’’ öncesi düzenlenen panayırlarda yapılan söyleşiler yer yer bir sanat şöleni gibi ortaya konuyordu. Hutbe bu konuşmalarla biçimlenen, son dönemlerde de yüksekçe bir yere çıkıp bir desteğe da dayanılarak yapılması âdet olan bir konuşma olmuştu. İslam hutbeyi biçimsel olarak aldı, onu camiye uyguladı, içeriğini zamanla daraltarak yalnızca dine, İslama ayırdı; genelde İslamı öven, yücelten ve din adamlarınca, imamlarca halkın anlayabileceği düzeyde yapılan bir söyleme dönüştürdü. Temel eğitimi dinsel öğretimle yoğrulmuş bir imamhatip olan Başbakan R. T. Erdoğan’ın, haziran ayı sonunda Strasbourg’da ‘‘Medeniyetler İttifakı Eşbaşkanı’’ nitemiyle yaptığı konuşma böyle bir hutbeyi anımsatacak içerik ve nitelikteydi. ‘‘Medeniyetler İttifakı’’, Başbakan tarafından yine dinlerin uzlaşması, bağlaşıklığı olarak algılanmış, böylece ‘‘uygarlık’’ (medeniyet) kavramı yine dine indirgenerek ‘‘çağdaş uygarlık’’ söyleminin içi boşaltılmıştı. TRT’de canlı olarak yayımlanan konuşmasında Başbakan, tıpkı cami hutbelerinin düzeyindeki bir biçemle (üslup) İslamın üstünlüğünü her fırsatta öne çıkarıyor, din konusunda en küçük bir eleştirinin bile yapılamayacağı izlenimini veriyordu. Oysa kısa bir süre önce Papa 16. Benedictus, Polonya’daki Yahudi toplama kamplarından Auschwitz’i gezerken burada yapılan katliamın boyutları karşısında kendini tutamamış: ‘‘Tanrım neredeydin, neden engellemedin?’’ diyerek bir bakıma Tanrı’yı sorgulamıştı. Bir an için bile olsa akıl, metafiziği aşıp öne çıkmış, inancı bir yol eleştirebilmiştir. ‘‘Medeniyetler İttifakı’’nın öteki eşbaşkanı olan İspanya Başbakanı Zapatero’nun koyu Katolik ülkesinde de yapılan bir gösterieylem dünya basınında ve televizyonlarında yer aldı. Başkent Madrid caddelerinde yüzlerce kadınerkek anadan doğma kılıkta bisikletlerle dolaşıp, özel bisiklet yolu açılması için eylem yaptılar. Ne kiliseden, ne yönetimden ne de halktan bir tepki geldi; anlaşılan İspanyol Katolik Kilisesi de yüzyılımızın bu yeni eylem türünü içine sindirebilmişti. Öte yanda katı Ortodoks Hıristiyan Yunanistan’da bir bölük Yunanlı, antik Yunan tanrılarına tapmayı yani pagan inanışı yeniden diriltmeyi başarmışlar. Yüzde 98’i Ortodoks Hıristiyan olan Yunanistan’da Zeus, Atena, Hera ve ötekilere tapınmaya ne kilise, ne yönetim engeli söz konusu olabilecek. 21. yüzyılın bu paganları, tanrılarının evi olan Atina’daki Akropol’ü yeniden tapınak olarak kullanabilmek için girişimlere başlamışlar. Kilise her ne kadar homurdansa da, AB ülkesi olan Yunanistan bu atılımı kabul etmek zorunda. Benzer bir durum, Alevi inancını, Cem Evleri’ni resmen tanımayan Türkiye’de yaşansa, bir bölük yurttaş Türklerin eski Şaman dininin diriltilmesini istese neler olur acaba? 20. yüzyılın kimi getirileri tek tanrılı dinleri yer yer zora soktuğu açıkça ortadadır; Hıristiyanlık kimi zorlamaları esnek davranarak karşılamayı bilmiştir. Nitekim geçen yıl 3 Ekim gecesi Türkiye ile AB müzakerelerinin başlamasının kabulünün ardından, İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw şu iletiyi (mesaj) vermişti: ‘‘Bütün dünyaya önemli olanın din değil, ‘uygarlık’ değerleri olduğu gösterildi.’’ Bu yüzden eşbaşkan olarak Başbakan R. E. Erdoğan’ın bu toplantılarda yaptığı konuşmalar dinsel içeriğe bürünmemeli, cami hutbesi düzeyinden uzaklaştırılmalı, bir ‘‘üst dil’’ ile konunun gerçek uzmanlarınca yorumlanıp yazılmalıdır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Temmuz www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Seslendirilen ya da mü 1 zik aracıyla 2 çalınan ser 3 best biçimli müzik parça 4 sı. 2/ Müzikli 5 tiyatro yapı 6 tı... Muğ7 la’nın bir ilçesi. 3/ Önce 8 den verilen 9 güvence pa1 2 3 4 5 6 7 8 9 rası... Müzikte za1 C ONGO L O S man öğesi. 4/ Kök ve 2 A L E K A R A R çiçekleri hekimlikte kullanılan bir süs 3 R E M B E T İ K O bitkisi. 5/ Başlıca, 4 D Ç A Y G A M B A A temel niteliğinde 5 O H E L A T AMA N olan... İlkel benlik. 6 N E K E B A B İ Y E 6/ Ruhça ve vücutça 7 dayanıksız kimseler 8 L İ D A K İ A S için kullanılan alay 9 A M A N L İ N K sözü. 7/ ‘‘Suya düşeni yakmaz’’ (Karacaoğlan)... Alman faşisti. 8/ Soylu... ABD Merkezi Haberalma Örgütü’nün simgesi. 9/ Tecrübeli, usta... İstatistikte uzun süreli eğilime verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ En tiz kadın sesi. 2/ Eskrimde kullanılan üç silahtan biri... İçine ok konulan torba ya da kılıf. 3/ ‘‘Fesleğen’’ de denilen, yaprakları güzel kokulu süs bitkisi... Tavlada ‘‘üç’’ sayısı. 4/ Rütbesiz asker... Herkesin gözü önünde yapılan. 5/ Çerkezlerin ulusal destanı... Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanan arpa. 6/ Gökçeada’nın eski adı. 7/ Eski dilde papağan... Diyarbakır’ın bir ilçesi. 8/ Lityum elementinin simgesi... Vilayet... Küçük mağara. 9/ Isparta’nın eski adı. ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ’NDEN DUYURU DOÇENT, DOKTORA ve YÜKSEK LİSANS ADAYLARININ DİKKATİNE 1 Eylül 2000 tarih ve 24157 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca, doçent adaylarının Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavıma (ÜDS) girmeleri gerekmektedir. Bu sınav ile ilgili bazı bilgiler aşağıdadır: 1. ÜDS Alman, Fransız ve İngiliz dillerinde fen bilimleri, sağlık bilimleri ve sosyal bilimler olmak üzere üç ayrı alanda, yılda iki kez Mart ve Ekim aylarında; Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Samsun, Sivas, Trabzon ve Van illeri ile Lefkoşa’da, merkezi olarak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılacaktır. 2.2006ÜDS’nin ikinci uygulanma tarihi 8 Ekim 2006’dır. Başvurular 24 Temmuz 2 Ağustos 2006 tarihleri arasında üniversite rektörlüklerine yapılacaktır. 3. ÜDS’de 100 üzerinden 65 veya daha fazla puan alan doçent adayları başarılı olacaklardır. 4. Yabancı dil koşulunu karşılamak için, doktora ve sanatta yeterlik sınavına girecek adayların da ÜDS’ye girmeleri ve 100 üzerinden 50 veya daha fazla puan almaları gerekmektedir. 5. Üniversitelerarası Kurul’un 27.04.2003 tarihli toplantısında; Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’ nin 21 ve 29. maddelerine göre Doktora ve Sanatta Yeterlik sınavlarında ÜDS ile birlikte, KPDS sınavının da kabulüne, doktora yeterlik sınavına girebilmek veya sanatta yeterlik çalışmasını sonuçlandırabilmek için ÜDS veya KPDS sınavlarından herhangi birinden en az elli (50) puan alınması gerektiğine karar verilmiştir. 6. ÜDS sonuçları yüksek lisans programlarına giriş için de kullanılabileceğinden, lisans programı mezunu ile lisans programlarının son sınıfında veya son sınıftan bir önceki sınıfta okuyan öğrenciler de bu sınava girebileceklerdir. Ancak bu öğrencilerin ilgili üniversiteden yüksek lisans programları için ÜDS sınav sonuçlarının kullanılıp kullanılamayacağını öğrenmeleri gerekmektedir. ÖSYM BAŞKANLIĞI (Basın: 34465) DOSYA NO: 2005/17 Eski 2006/12 Yeni İstanbul Ticaret Sicil memurluğunun 317178 264760 sicil sayısında kayıtlı ve İstanbul ili Mecidiyeköy İlçesi Büyükdere Caddesi Nilüfer Han No: 103 MECİDİYEKÖY İSTANBUL adresinde mukim ERYA RADYO VE TELEVİZYON YAYINCILIĞI AŞ.’ nin iflasına İstanbul Asliye 7 Ticaret Mahkemesince 05/07/2005 gün ve 2004/354 esas sayıle saat 15:30 ‘den itibaren açılmasına karar verilmiş ve iflas açılmış bulunduğundan, İİK.nun 166.maddesi gereğince ilan ve tebliğ olunur. 10/07/2006 (Basın: 34598) TC İLAN İSTANBUL İKİNCİ İFLAS MÜDÜRLÜĞÜNDEN İFLASIN AÇILDIĞINA DAİR İLAN Tapu kaydı Zeytinburnu , Merkez .Efendi mahallesinde 494 pafta 2948 ada,37 parsel, 595 bağımsız bölümlü, kargir sanayi sitesinde zemin kat 221 bağımsız bölüm nolu asma katlı sanayi tipi imalathanedir. İmar durumu Zeytinburnu Belediye Başkanlığını imar ve planlama müdürlüğü imar işleri şefliği dosyasında mevcut 9.5.2006 tarih 2454 sayılı yazısında parselin 23.6.2000 tarih ve 1/1000 ölçekli imar planında kısmen iş merkezi kısmen orta öğretim tesis alanı olarak ayrıldığı, maksimum KAKS 2,00, Minimum TAKS 0,20 dir.Bu alanlarda bürolar, kültür eğlence ve konaklama tesisleri yönetim sergi satış binaları, basın yayın vb.fonksiyonlar yer alabilir. Hali hazır durumu . Zeytinburnu, Maltepe Mah. Davutpaşa Caddesi, emintaş sanayi sitesi (iş merkezi) no: 103/221 adresindedir. Ana taşınmaz üzerinde 2 bodrum + 1 bodrum + zemin+ 2 normal katlı sanayi tipi imalathane olarak kullanılan 595 bağımsız bölümü havi BAK sistemde 1996 yılında yapılmış bir bina bulunmaktadır. Borç konusu taşınmaz çevresinde Man fabrikası, TİM 1 TİM 2 sanayi siteleri,Ülker bisküvi fabrikası gibi bünyesinde bisküvi, plastik, torna, kalıp, kırtasiye, baskı, dokuma, matbaa kollarında faaliyet gösteren kesif ticari faaliyetlerin sürdürüldüğü işyerleri bulunmaktadır. Taşınmaz %90 dolu olup, taşınmazın katlarına vasıta ile ulaşmak mümkün, olup borca konu 221 bağımsız bölüm nolu sanayi tipi imalathane kat irtifak planında zeminde 72 m2 asma katta 48 m2 olup totplam 129 m2 alanlıdır. Fiili durumda asma kat tam kat haline getirildiğinde bağımsız bölüm alanı 144 m2 olabilecektir. Bağımsız bölüm iş yerlerine umumi giriş kapısından girildiğinde sol sol tarafta olup giriş koridoru cephelidir. Zemin kat tabanı fayans, önyüzü demir doğrama camlı ve demir doğrama korumalı, asma katın zemin ahşap duvarları saten boya, kartonpiyer ve özel aydınlatmalı olup iki bölmeli büro olarak kullanılmaktadır. Borca konu yer sırmakeş sı satış yeri olarak kullanılmaktadır. Konu yer iki cepheli olması ile ferah ve rahat kullanıma uygun konumdadır. Kıymeti : satışa konu sanayi tipi imalathanenin muhammen değeri 180.000,00YTL.dir. 1. SATIŞ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDE 5/9/2006 günü saat 14.00.14.10 arasında Zeytinburnu 2. İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle satılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60 şını ve rüçanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, gayri menkul 15/9/2006 tarihinde yukarıda yazılı yer, gün ve saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da gayrimenkul için teklif edilen bedelin tahmin edilen kıymetin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. 2Artırmaya iştirak edeceklerin,gayrimenkulun tahmin edilen kıymetin %20’si nisbetin de pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubu vermesi gerekmektedir. Satış peşin para ile yapılacaktır. Alıcı talep ederse 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. K.D.V. Damga resmi, Tapu alıcı harcı alıcıya Tellaliye resmi satıcıya aittir. Satış tarihi itibariyle gayrimenkulun aynına ilişkin ödenmemiş vergiler varsa satış bedelinden ödenir. 3İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerini (ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile ilan tarihinden itibaren on beş gün içinde dairemize bildirmeleri gerekmektedir, aksi takdirde, hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için Müdürlüğümüzde açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya, gayrimenkulun satış şartnamesinin bir örneği gönderilebilir. 6Satışa iştirak edenlerin şartnameleri görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları., 7Satış ilanı ilgililerin dosya ve tapu kaydında yazılı adreslerine teliğe gönderiliş olup, adrese tebligat yapılmaması halinde ilgililer ve adresleri bilinmeyenler içinde işbu satış ilanen tebligat yerine kaim olacağı ilan olunur 11/7/2006 (Basın: 34634) T.C. ZEYTİNBURNU 2..İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DOSYA NO : 2006/1184 GAYRİMENKUL AÇIK ARTIRMA İLANI SATILMASINA KARAR VERİLEN GAYRİMENKULUN CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle