18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2006 CUMA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Akşehir’de 47. kez yapılan ‘Nasreddin Hoca Şenliği’nden izlenimler YAZI ODASI SELİM İLERİ Şenlikte mizah nerede? CİHAN DEMİRCİ Romantizm... Her gün çalışmaktan, didinmekten, bir yığın sorunla boğuşmaktan ve tekdüzelikten bunaldığımızda, yeni bir hayat düşleriz. Şimdiki hayatımızın akışına hiç benzemeyen bir hayat. Aslında bir düşleyiştir bu. Herkes düş kurar ya, bir yandan da birbirini ‘romantik’ olmakla suçlar. Toplumsal ve törel yaşayışımızda romantik olmak, handiysek bir zaaf, eksiklik göstergesidir. Bir ara ‘ormantik’ diye argo bir sözcük bile türetilmişti. Sözüm ona istihza gizliydi bu ormantikte. Gelgelelim için için bir hayranlık okunuyordu... Türkiye’de romantizm üzerine ciddiyetle düşünülmemiş. Tanzimat sonrasında modernleşen, öykü, oyun ve romanla zenginleşen edebiyatımızın tarihini yazanlar, realizmi körü körüne göklere çıkarmışlar, romantizmi ise ille yerin dibine batırmışlar. Gündelik hayatta bunca yeri olan bir duyuşun, düşünüş ve düşleyişin, bunca saltanat kurmuş bir anlayışın edebiyat dışı bırakılmak istenmesini kavramak hayli güç. Ama edebiyat tarihimiz romantizmi ısrarla küçümsemiştir. Yazılışından, yayımlanışından yıllar sonra, yüz yıl sonra okuduğumuzda Eylül’ü hâlâ sevebiliyoruz da, romantik Eylül’ün çağdaşı realist geçinen birçok eser bize artık ses yöneltemiyor. Belki de romantizmi yerine oturtamadığımızdan bunca mesafeli bakmışız. ??? Büyük yazınsal değeri tartışılamayacak Sabahattin Ali bir çevirisinin önsözünde romantik sözcüğünü şöyle tanımlar: ‘‘Aslında ‘romanlarda olduğu gibi’, yani gündelik hakikatlerden ayrı, muhayyel manalarına gelen bu kelime, hoş bir tabiat manzarası, güzel bir harabe gibi şeyler hakkında kullanılır...’’ Sabahattin Ali’nin tanımını çok severim. Güzel bir harabe! Gündelik olanın kısırlığından tiksinti duymuş romantiklerin sıradan, sık rastlanılan görünümleri bir yana bırakıp güzel bir harabede karar kılmaları her zaman çok çarpıcı gelmiştir bana. Büyük romantiklerde ölüm isteği her zaman başı çeker. Yaşadıkları dönemi, toplumsal ve bireysel açılardan alımlayışları ölümle sarmaştığından herhalde. Sabahattin Ali’nin kasırgalı edebiyatı da ölüme kardeş değil mi? Sevdiği evli kadınla, henüz otuz dört yaşındayken intihar eden Alman romantiği Kleist’ın bütün eserleri yaşadığı dönemin siyasasına yöneltilmiş ağır sövgülerdir. ??? Emily Bronte’nin Rüzgârlı Bayır’ında muhafazakâr dünyaya, bağnaz ahlakçılığa indirilmiş romantik bir ‘darbe’den gönül rahatlığıyla konuşabiliriz. Rüzgârlı Bayır’da romantik kötülük, düzen yanlısı iyimserlikten üstün tutulmuştur. Çünkü iyilikten yana geçinen toplumsal kurumlar öylesine kaskatıdır ki, insan zaaflarına hiçbiri açılamaz. Kişinin var olabilmek için kötülüğü seçmesinden başka çare kalmamış gibidir. Realizmin günü birlik kof pratik çözümlemelerine karşılık, romantizm iç dünyanın ‘isyan’larını yansıtıyordu. Bir bakıma bireysel başkaldırının temsilcisiydi. Temelde bütün bu bilgilerden habersiz görünen, romantizmin yalnızca hulya tarafını yeğlemiş popüler yazarlar bile, adeta zorunlulukla, geçerlikteki ahlakın karşı ucuna düşmemişler midir? Aşkı Memnu’da Bihter’i açıkça savunamayan Halid Ziya, örtük söylemine rağmen Tevfik Fikret’in tutucu eleştirisiyle yüz yüze gelir ve nedense susar. Güzide Sabri, iddiasız romanı Ölmüş Bir Kadının Evrakı Metrukesi’nde Bihter’le hemen hemen aynı kaderi paylaşan Fikret Hanım’ı açıkça savunuyordu, ağdalı bir romantizmin kılavuzluğunda. Bugün Güzide Sabri’nin bilerek bilmeyerek, erkek egemen ahlak anlayışını Fikret’ten ve Halid Ziya’dan çok daha cesaretle hırpaladığını saptıyoruz... Ağdalı romantizmin bir başarısı değil mi bu? Öneriler: Kitap / Fatih ve Bellini, Ahmet Refik, Günümüz Türkçesine aktaran Önder Kaya, Yeditepe Yayınevi, 2006. Geçen hafta 5 10 Temmuz tarihleri arasında Akşehir’de 47. kez düzenlenen Nasreddin Hoca Şenlikleri’ne, içinde sadece 2 mizahçının bulunduğu, ama adına ‘Gülmece Treni’ denilen bir trenle gittim. Temsili Nasreddin Hoca Kadir Çöpdemir yoğun işleri nedeniyle trende değildi. Sanırım daha sonra Konya üzerinden uçakla gelmiş. Son olarak 6 yıl önce gittiğim şenlikte de aksayan pek çok şey vardı ama ‘mizah’ bu denli gürültüye gitmemişti o zaman. Trenden iner inmez içine düştüğümüz curcuna, İstanbul’a dönene dek sürdü. ‘Şarkıçı Şenliği!’ Görevli arkadaş kapının arkasından bize; ‘‘Kültür Bakanı burada, sadece o gelirse açacağız’’ diyordu!. Kavuğu önüne koyup düşünmek Bugünün temsili Nasreddin Hoca’sı, göl çoktan kuruduğu için gölete maya çalıyordu artık. Şenlikteki tek mizahi söyleşiye benimle birlikte Canol Kocagöz, Savaş Ünlü ve Mustafa Yıldız arkadaşlarım katıldı. İzmir’den katılan arkadaşlarla topu topu 4 mizahçı olabilmiştik. Akşehir kısa süre önce çok güzel bir kültür merkezi kazandığı halde bizim söyleşi, insanların piknik yeri olan Hıdırlık’a konmuştu. 4 mizahçı, çayını, kahvesini içen, karpuzunu kesmeye hazırlanan insanları rahatsız etmemek için, kendi kararımızla salona taşıdık, kimselerin pek de ilgilenmediği bu söyleşiyi. Şenlik kapsamında açılan 3 karikatür sergisinin kurdelasını kesecek herhangi bir yetkili bu lunamadığı için sergiler kendi kendine açıldı bu yıl. 5. kez yapıldığı söylenen, ama seçici kurul üyelerinin bile ‘haberi’ olmadığı için bizlerin sahiplendiği ‘Çizgi Bant Yarışması’nın ödül töreni de son anda iptal edilince bir başka tatsızlığa daha tanık olundu. Oraya kadar ödül almak için gelen arkadaşımız geri döndü bu yüzden. Bu şenlik de ülkemizdeki her şenlik gibi, ‘şar kıcı’ şenliği olmuştu artık. Akşehir’in ünlü yerel gazetesi ‘Pervasız’ın internet sitesinde bile şarkıcı röportajları ağırlıktaydı. Mizah hepten unutulmuştu sanki. ‘‘Halkımız şarkıcı istiyor’’ diyenler, halkı istediklerine alıştırmayı sürdürüyorlardı. Bu arada, Arkeoloji Müzesi’ni gezmek istedik, ama 20 yıldır kapalı olduğunu öğrendik. Mizahımızın piri, temel taşı Nasreddin Hoca da, mizah sevmez bir iktidar anlayışıyla, sıradan bir ‘cami hocası’ yapılmak isteniyor anlaşılan. Oysa o mizahımızın hocasıdır. Yakın bir gelecekteki kuşaklar, bu gidişle onun mizahçı yanından haberdar bile olamayabilirler. Benim bu şenliği düzenleyen AKP’li belediyeye ve Nasreddin Hoca Derneği’ne önerim, bu şenliğin adını bir an önce ‘Akşehir Kiraz Festivali’ne dönüştürmeleri. Çünkü Akşehir’in yurtdışına ihraç edilen nefis bir kirazı var; mizahın hızla dışlandığı, curcunaya dönmüş bir ‘Nasreddin Hoca Şenliği’ yerine ‘Akşehir Kiraz Festivali’ yapmak çok daha yerinde olur. Ya da 50. yıla yaklaşılırken Hoca’nın kavuğu öne konup biraz düşünülür ve yeniden, mizahın öne çıktığı gerçek bir ‘mizah’ şenliği düzenlenir. Akşehir’e de, pirimiz Nasreddin Hoca’ya da yakışan budur... Tüm bu keyif kaçıran anlar arasında, Akşehir’de bize evlerini, sofralarını açan sevgili Ali Terzi ve onun içten ailesi ile can dostlar şair Ahmet Çuhacı ve besteci Şahabettin Genç’in sazlısözlü gecesi ise Akşehir’e yakışan güzellikler olarak anılarımıza kazındı. Caz sona yaklaşıyor... Kum Heykel Sergisi’nde halka açık restoran İstanbul Caz Festivali ünlüleri ağırlamaya devam ediyor A NTALYA (AA) Antalya Lara’da açılan Kum Heykel Sergisi’nin 15 Temmuz Cumartesi günü restorasyona gireceği, meraklıların restorasyon çalışmalarını yerinde izleyebilecekleri bildirildi. Lara’da, 14 Haziran’da açılan Kum Heykel Sergisi, bir ayını doldurdu. 26 tema ve yaklaşık 100 heykelin yer aldığı sergi alanının, 15 Temmuz Cumartesi gününden itibaren restorasyona alınacağı bildirildi. Kum heykellerin restorasyon çalışmalarının yaklaşık bir ay süreceği, isteyenlerin 10.0013.00 ve 16.0021.00 saatleri arasında çalışmaları yerinde izleyebilecekleri belirtildi. Sergide, 10 ülkeden 22 sanatçının ‘‘Nasrettin Hoca’’, ‘‘Nemrut Efsanesi’’, ‘‘Nuh’un Gemisi’’, ‘‘Bayrak Efsanesi’’, ‘‘Şahmeran’’, ‘‘Peri Bacaları’’, ‘‘Midas’’, ‘‘Truva Atı ve Savaşları’’ ve ‘‘7 Uyurlar’’ gibi temalardan oluşan heykelleri yer alıyor. Lara sahilinde 8 bin metrekarelik alanda açılan ve 500 bin Avro’ya mal olan sergi, 15 Ekime kadar açık kalacak. Kültür Servisi İstanbul Caz Festivali sona yaklaşmasına rağmen caz dünyasının önemli isimlerini ağırlamaya devam ediyor. Saat 21.00’de Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde 1976’da bir araya gelen New Orleanslı dört kardeşten kurulu The Neville Brothers unutulmaz bir R&B ve soul konseri vermek üzere festivale konuk oluyor. Grammy kazandıkları albümleri ‘‘Fiyo on the Bayou’’ (1981) ve ‘‘Yellow Moon’’ (1989) da dahil olmak üzere 30 yıldır birlikte çalan kardeşler son albümleri ‘‘Valence Street’’de köklerine geri dönerek daha geleneksel R&B ve soul şarkılara yer verdiler. 1988’de gruba katılan Aaron Neville’in oğlu Ivan ve diğer ikinci nesil Nevilleler’le birlikte The Neville Brothers genişleyip daha da zenginleşti. Güçlü dinamizmi ve coşkulu enerjileriyle izleyenleri gerçek bir R&B, soul ve rock yolculuğuna çıkaracaklar. Saat 22.00’de İstanbul Jazz Center’da Napoli doğumlu saksofon üstadı Marco Zurzolo izlenebilir. Müzikal kariyerinin ilk döneminde Chet Baker, Solomon Burke, Van Morrison, Mike Manieri, Enrico Pierannunzi gibi birçok sanatçıyla çalışan Zurzolo, 1995 yılında beste yapmaya başladı. Bugüne kadar yedi albüme imzasını attı. Kariyerindeki en başarılı albümlerden biri olan, 2005’te yayımladığı ‘‘7 E Mezzo’’ Batı ve Doğu tarzlarını, Akdeniz melodileriyle canlı doğaçlamaları birleştiriyor. Saat 23.00’te ise Babylon’da Latin Amerikalı topluluk Yerba Buena izlenebilir. Bu konserler dışında caz kenti tasarısı kapsamında 18.00’de Kadıköy Vapur İskelesi’nde Hollandalı Brassed Off bir sokak konseri verecek. 2004/ 123 ESAS 2006/ 297 KARAR Davacı Meral Konuşkaner Vekili Av.Gamze Budak tarafından davalı Bahri Konuşkaner hakkında açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; Mahkememizce verilen 18.4.2006 tarihli karar ile davanın kabulü ile İstanbul İli,Beykoz İlçesi, İncirköy cilt no:8 hane no: 462’de nüfusa kayıtlı Hasan ve Hesna’dan olma 1966 doğumlu davacı MERAL KONUŞKANER ile yine aynı yer nüfusuna kayıtlı Saffet ve Sabriye’den olma 1961 doğumlu davalı BAHRİ KONUŞKANER’in M.K.’nun 1.66/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA, Ortak çocuklar Selda ve Serdar’ın velayetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında dini bayramların 2.günü saat: 09.00’dan saat:18.00’a kadar, aynı şehirde oturmaları halinde her ayın l.ve 3.Pazar günleri saat:09.00’dan saat:18.00’a kadar, aynı şehirde bulunmaları halinde her ayın 1 Temmuz günü saat:09.00’dan 20 Temmuz günü saat:18.00’a kadar ŞAHSİ MÜNASEBET TESİSİNE, İstenmediği beyan edilmekle nafaka hakkında karar verilmesine yer olmadığına, M.K/ nun 353. ve Türk Medeni Kanunu’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük’ün 4.maddesi gereğince kendisine velayet bırakılan annenin velayet altındaki çocukların mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşecek önemli değişiklikleri 1 ay içinde yerleşim yeri Aile Mahkemesi’ne bildirmesine, velayet hakkına sahip olan annenin çocukların mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermemesi halinde M.K.’nun 360.ve 361.maddelerinde ön görülen çocukların mallannm yönetimi konusunda mahkemece talimat verme, belirli zamanlarda verilen bilgi ve hesabın yeterli görülmemesi halinde malların tevdi edilmesi veya güvence gösterilmesinin istenmesi, çocukların mallarının tehlikeye düşmesi başka bir şekilde önlenemediği takdirde mallann yönetiminin bir kayyuma devredilmesine karar verilebileceğinin İHTARINA, Dava harcı olan 24.40 YTL.’ nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davacı adli yardıma nail olduğundan re’sen yapılan 201.50 YTL. Yargılama giderinin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 400 YTL.vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, Karar verilmiş olup kararın davalıya ilan yolu ile tebliğine karar verilmekle, ilanın gazetede yayınlandığı tarihten 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz edilmediği takdirde kararın kesinleşeceği tebliğ yerine kaim olmak üzere davalıya ilanen tebliğ olunur.23.5.2006 (Basın: 33928) İSPARTA AİLE MAHKEMESİ T.C. MİLAS İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DOSYA NO: 2004/1023 T Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmaşıtır. Birinci artırma 02.08.2006 günü saat: 11011.40’ta Bodrum Yolu üzeri Hakan Yem Fabrikası’nda yapılacak ve o günün kıymetlerinin % 60’ına istekli bulunmadığı takdirde 07.08.2006 günü aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma masraflarını geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden K.D.V.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, satışa iştirak etmek isteyenlerin muhammen bedelin %20’si oranında nakit para ya da eşdeğerde banka teminat mektubu vermeleri şarttır. Fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. Muhammen kıymeti LİRA 100.000,00 YTL 65.000,00 YTL ADEDİ CİNS, Burascı Marka Bsm Tradıng Sri Model 567045590456604 5730453503 Seri Numaralı Ağ Dikiş Makınası 6500 KG Balık Ağı Kilosu 10,00 YTL’den Basın: 34241 TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 5 ESAS NO 1998/1 / KARAR NO : 2001 /6 Davacı Hazine tarafından davalılar Ahmet Cemil Cemiloğlu, Yusuf Necip ve Zeki Seven ile Dahili Davalılar Elyas Tüzün, Amo Durmaz, Hüsnü Kezer, Halef Tüzün ile Emin Tekçe aleyhine mahkememizde acılan kadastro tespitine yapılan itiraz davasının yapılıp bitirilen açık yargılaması sonucunda mahkememizin 08.06.2001 gün 1998/1 esas 2001/6 sayılı ilamı ile davacı Hazinenin davasının kabulü ile Batman ili Beşiri ilçesi (Hicri) Yolkonak köyü “Gühara” mevkiinde kain 3 pafta, 26 kütük sıra no, 26 nolu parselin tapulama tespit tutanağındaki gibi tarla vasfı ile Hazine adına Tapuya Tesciline karar verilmiş ve anılan karar müdahil davalılardan Mahmut Kezer vekilleri Av. Sabih Ataç ve Av. Hakan Toy tarafından temyiz edilmiş olup mahkememiz kararı ve anılan temyiz dilekçesi davalılardan Ahmet Cemil Cemiloğlu’nun mirasçılarından (kızları) Şermin Cemiloğlu, Pervin Cemiloğlu ile ölü oğlu Dara Cemiloğlu’nun Yıldız Cemiloğlu’ndan olma çocuğu Gülru Dillim Cemiloğlu’na ve yine davalılardan nüfus kayıt tablosu ile yasal mirasçılarına ulaşılamayan Yusuf Necip mirasçıları ile davalı Zeki Seven’in mirasçılarından (kızı) Yıldız Seven (Gündem)’e yapılan tüm araştırmalara rağmen tebliğ edilememiş olmakla 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28/3 maddesi gereğince işbu ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra söz konusu kararın ve temyiz dilekçesinin adı geçenlere tebliğ edilmiş sayılacağı, adı geçenler tarafından kararın tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren 15 gün içinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceği, aksi halde kendileri yönünden kararın kesinleşeceği hususları ilanen tebliğ olunur. 02.06.20 Basın: 34227 BEŞİRİ KADASTRO MAHKEMESİ ESAS NO: 2005/131 2006/202 K Davacı Saadet Durmuş tarafından davalı Bilal Durmuş aleyhine açılan boşanma davasında, yeni Mahalle Tepecik Caddesi 5. Sokak No: 5/A Beyşehir Konya adresinde oturan davalıya ilanen tebligat yapılarak mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; Konya ili Beyşehir ilçesi Hacı Armağan Man. C.6, H.211, BSN:17’de NFK TC No:57919129520 olan Süleyman ve zekiye kızı 1970 Doğ.lu. Sadet DURMUŞ (Aytar) ile aynı yer BSN: 9’da NFK T.C.No:57940128882 durmuş Ali ve Ummuhan oğlu 1971 doğumlu Bilal DURMUŞ’ un ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİ İLE BOŞANMALARINA, müşterek çocuk BSN. 20’de NFK T.C. No: 5791012 98101 olan 1998 doğumlu Burhan Furkan’ın velayetinin anneye verilmesine, baba ile şahsi münasebetin her ayın ilk cumartesi saat 09.0017.00 saatleri arasında, dini bayramların 2. günü ve milli bayramlarda saat 09.00 ile 17.00 saatleri arasında ayrıca her yıl 131 Temmuz tarihleri arasında yanına aldırtarak görüştürülmek sureti ile tesisine karar verilmiş olmakla, kararın ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, davalının tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz hakkının olduğu, aksi halde kararın kesinleşeceği, gerekçeli karar yerine geçerli olmak üzere davalıya İLANEN tebliğ olunur. Basın: 34212 BURHANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN (AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA) Dosya No : 2002/3 Esas Davacılar Zabit ÇİÇEK, Ahmet DOĞAN ve Ali İhsan OK tarafından Dilşah Bedih, Mehmet, Aziz, Tahir, Süveyla ve Zahir TAYDEN aleyhine Malazgirt İlçesi Danişmentgazi Mahallesinde kain 387 ada 21 parsel sayılı taşınmaza ilişkin açılan Tapu İptali ve Tescil davasında bugüne kadar tüm aramalara rağmen açık ve kesin adresleri tespit edilemeyen ölü Dilşah TAYDEN (KEÇECİ) eşi ölü Kamil KEÇECİ mirasçıları Kadriye, Remzi, Rahmi, Semra ve Ruhi KEÇECİ’ye davanın duruşmasının 21.07.2006 günü saat 09.20’ye bırakıldığı, işbu metnin ilanı vasıtasıyla davalara tebliği edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 34157 MALAZGİRT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN 2005/856 Vas. Tayini Mahkememizce verilen 20.6.2006 tarih ve 2005/856 E 2006/495 K.sayılı Hamit ile Hatice Samiye kızı 1908 doğumlu FERYAL YILDAM’ın TMK 405 gereğince vesayet altına alınarak kendisine Haluk kızı 1961 doğumlu OYA BANU YUCE IŞIK vasi olarak tayin edilmiştir. 20.6.2006 (Basın: 34040) KADIKÖY 2.SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 2006/424 Talimat 03.07.2006 tarihli Cumhuriyet gazatesinde basın: 32273 sayı ile müdürlüğümüzden yapılan satış ilanında birinci paragrafta “...Dükkanların tamamı Adapazarı 4. İcra Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir.” ibaresi sevhen yer almıştır. İbarenin doğrusu “Dükkanların tamamı Sakarya Belediyesi Mezat Salonu’nda, Eski Garajlar Sakarya adresinde açık arttırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir.” şeklindedir. Aynı ilanın 2. satış günü bölümünde yer “...Belediye Garajları Sakarya ikinci arttırmaya çıkarılacaktır.” ibaresi sevhen yer almıştır. İbarenin doğru şekli “...Eski Garajlar Sakarya adresinde ikinci arttırmaya çıkarılacaktır.” şeklindedir. İlan olunur. 06.07.2006 Basın: 34283 İLAN SAKARYA 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle